Arama

Beyaz Ölüm - Tek Mesaj #7

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Nisan 2006       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Uyuşturucu satıcılarının hedefi özel okullar
  • Uyuşturucu şebekeleri liseli gençleri ciddi potansiyel olarak belirledi
  • Özellikle özel okullarda okuyan, varlıklı aile çocukları tehlike altında
  • Esrar uyuşturucudan bile sayılmıyor, ecstacy kullanımı arttı
  • Gençler uyuşturucunun alışkanlık yapmayacağına inanıyor
16 yaşında. Bir özel okulda öğrenci. Aynı zamanda bir uyuşturucu kullanıcısı. Çevresinde, okulda kendisi gibi birçok arkadaşının uyuşturucu kullandığını söylüyor. Onlar için uyuşturucu bulmak hiç de zor değil. "Okulun yanında bir manav var. Oradan düzenli olarak temin ediyoruz" diyor. Bu sözleriyle de uyuşturucunun liseli gençler arasında çok rahat tüketildiğini en iyi biçimde ortaya koyuyor. Gençler arasında uyuşturucu kullanımı korkutucu bir şekilde tırmanışa geçmiş durumda. Esrar artık uyuşturucudan sayılmayacak bir noktaya geldi. Ecstacy içmeyen uyuşturucu kullanıcıları küçümseniyor. Liseler ciddi bir uyuşturucu tuzağının içinde. Bu konuda gerçekleri rakamsal olarak ortaya koyacak herhangi bir bulgu, araştırma, belge yok ama işin uzmanlarının teşhisleri, gözlemleri var.
Yaşları 11 ile 18 arasında değişen milyonlarca Türk gencinin karşı karşıya olduğu uyuşturucu tehlikesinin, ne aileler, ne öğretmenler, ne de polis farkında. Uyuşturucu şebekesi, liseli gençleri ciddi potansiyel olarak belirlemiş durumda. Alarm veren tehlike odağıysa, özel liseler.
Uzmanlığı ergenlik çağındaki gençler üzerine olan Doç. Dr. Bengi Semerci, uyuşturucu batağındaki liseli gençler sendromunu en iyi teşhis eden isimlerden biri. Hasta profili, daha çok varlıklı, özel okullarda okuyan gençler olan Doç. Dr. Semerci, uyuşturucu bağımlısı liseliler gerçeğini tüm yönleriyle Tempo') a anlattı. Küçümsediğimiz, belki de farkında olamadığımız uyuşturucu gerçeği, ahtapotun kolları gibi okulları sarmış durumda. Durum onu gösteriyor ki, acilen okulların,polisin bir önlem alması gerek.
Doç. Dr. Bengi'ye göre kafamızı kuma gömmenin bir âlemi yok. İnsanlar fark etmese de, görmek istemeseler de, çok yaygın bir şekilde gençler arasında bu iş çok kolay hale geldi.
Doç. Dr. Semerci, sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan aileleri üst düzeyde olan çocuklar arasında bu işin gittikçe yaygınlaştığını gördüğünü belirtiyor. Varlıklı aile çocuklarında uyuşturucunun yaygınlaştığını gördüğünü belirtiyor. Varlıklı aile çocuklarında uyuşturucunun yaygınlaştırması, kültürel ve ekonomik değerlere ilişkin önemli bir dejenerasyonun da sonucu gibi. Liseli gençlerin esrarı uyuşturucudan saymadıkları da tartışılacak başka bir olgu. Yaygın inançları, uyuşturucunun alışkanlık yapmayacağı. Özel okullardaki gençlerin uyuşturucu kullanmalarında çevrelerini referans olarak görmeleri başka önemli bir sorunun da habercisi. Bu gençlere ilişkin önemli bir tespitte daha bulunuyor Doç. Dr. Bengi Semerci:
"Ailelerin, erken yaşta her şeyi verelim diye çok kural koymadan, çok desteksiz verdikleri şeyler nedeniyle, bu çocukların yaklaşık 14-15 yaşlarında özleyebilecekleri her şey bitiyor. Kız ya da erkek arkadaş bulma konusunda hem yeni trendler nedeniyle hem önlerindeki örnekler nedeniyle artık çok ar-zulayabilecekleri bir şey kalmıyor. O konuda da doyum sağlamış oluyorlar."
Uyuşturucu ayağa geliyor
Peki gençler uyuşturucuyu nasıl buluyorlar? Bunun yanıtını ne polis, ne de okul yetkilileri biliyor. Doç. Semerci'ye gelen vakalardan çıkan bir sonuç da şu: Varlıklı aile çocukları öyle torbacı peşinde koşturup uyuşturucu bulmuyorlar. Zaten para konuştuğu için, uyuşturucu ayaklarına geliyor. Doç. Semerci bu gerçeği de şöyle dile getiriyor: "Benim kitlem için öyle torbacıya gitmek gibi bir durum söz konusu değil. Zaten hizmet onların ayağına sunuluyor. Benim çocuklardan algıladığım, ödeyecek paran varsa hiçbir problem yok."
Liseli uyuşturucu bağımlıları daha çok erkeklerden oluşuyor. Uyuşturucunun getirdiği bir önemli tehlike de, kontrolsüz cinsel ilişki. Doç. Dr. Semerci, bu durumu şöyle analiz ediyor: "Uyuşturucu kontrolsüz cinsel ilişki getirir. Kontrolsüz cinsel ilişki kiminle yapıldığı ve nasıl korunulacağı bilinmeden yapılan ilişkidir."
Doç. Dr. Bengi Semerci'nin anlattığı örnekler, ailelerin çocuklarına karşı ne kadar duyarsız olduğunun da bir kanıtı. 17 yaşında bir genç. Varlıklı bir ailenin çocuğu. Aile, "Çocuğumuz uyuşturucuya, kötü arkadaşlara yönelmesin ve yaşı da artık geldi" diye gittikleri eğlence mekânına çocuklarını da götürüyor. Bu gencin uzmana anlattıkları ise tüyler ürpertici. Çok mutlu göründüğünü ama mutluluğunun bir kadeh şaraptan değil, aldığı ecstacy'den dolayı olduğunu itiraf ediyor. Ailesinin yanında hap yutuyor, aile bunun farkında bile değil.


Uyuşturucu bağımlısı liseliler Vaka 1
Lise öğrencisi. 6-7 yaşına kadar babasıyla kalmış. 12 yaşından beri esrar içiyor. 7 yaşında annesi bir başkasıyla evlenmiş. Arası pek iyi olmamış. Evde üvey baba da kullanıyormuş. 12-18 yaş arası kendini eve kapatmış. 1.5 yıl hiç dışarı çıkmamış. 18 yaşındayken 27 yaşındaki biriyle yaşamaya başlamış. Orada eroine başlamış. Ama tedaviden kaçmış.

Vaka 2
Lise öğrencisi. Anne ve baba üniversite mezunu, ikisi de çok çalışan insanlar. Ailesiyle şiddetli geçimsizlikleri var. Depresyonla başlayıp intihar girişiminde bulunuyor. O sırada arkadaşları kendisini mutlu hissetmesi için esrar veriyorlar. Alkol, çok kolaybulunabilen esrar sonrasında, o çevreden bir erkek arkadaş ediniyor. Uyuşturucuyu bıraktı ve iyi bir üniversiteyi kazandı.

Vaka 3
Sırf uyuşturucu tedavisi için uzmana getirildi. Çok başarılı bir babanın asla başarılı olamamış bir çocuğu. Ama uyuşturucuya başladıktan sonra her türlü kullanım var. Uyuşturucu aldığı zamanlarda kendisini çok güçlü, çok başarılı hissediyor. Asla baba gibi olamayacağını bildiği için, o gücü başka bir şeyle sağlamaya çalışıyor. O da tedavisinde başarılı oldu. Bir çocuk sahibi olmak üzereydi. Bu önemliydi, baba olma duygusu güçlü geldi. Başarılı olabileceği bir yere yönlendirildi.

Gizlenen gerçekler

Doç. Dr. Bengi Semerci uyuşturucunun yarattığı dehşeti anlattı. İşte bazı satır başları:
Uyuşturucu kullanan genç nasıl anlaşılır?
Okulla çok ilgilerinin olmaması en belirgin davranış bozukluğu. Birden arkadaş çevresinde değişiklik ya da belli bir arkadaş grubuyla yakınlık. Eğer çocuğun bir eğilimi veya uyuşturucuyla giderebileceğini düşündüğü bir sorunu, bir yoksunluğu yoksa durup dururken kimse onu uyuşturucuya başlatamıyor. Böyle çocuklar çok çabuk birbirlerini buluyorlar.
Öğretmen, aile bilmiyor
Anne-baba eğitiminin artık Türkiye'de çok hızla gelişmesi lazım. Anne-baba olmak çok önemli ve öğrenilebi-len bir iş. Bu, çocukla-rımızı sadece özgür bırakarak, her istediklerini sağlayarak olmuyor. Anne-baba olmanın, çocukları korumanın birinci şartı, hak ettikleri yaşta, hak ettikleri ve baş edebilecekleri kadarını vermektir. Eğer yaşından önce birçok şeye sahip olursa, amaç bırakmamış oluruz çocuğumuza. Okulun içinde öğretmen ve yöneticiler "Okulda uyuşturucu madde var mı, bu nasıl tespit edilebilir, kim getiriyor?" konusunda neredeyse polis kadar eğitimli olmalılar ki, uyarı verebilsinler.
Disiplinli okullarda da var
Çok kuralları olan, çok disiplinli öğrenci yetiştirdiği söy-
lenilen bazı okullardan gelen gençler, o disiplinin yanı sıra okul kapısından dışarı çıktıkları anda bakkaldan, manavdan, o çok disiplinli bilinen ve ailelerin o yüzden tercih ettikleri okulun yanında, çok rahat uyuşturucu bulabileceklerini, bulabildikleri yerleri aktarıyorlar.
Şehir dışındaki okullar avantajlı
İstanbul'da şehir dışında olan özel okullar avantajlı. Yani merkeze uzaklığı arttıkça okulun hem kontrolü kolaylaşıyor, hem satıcıların ilgi alanından uzaklaşıyor, hem de çocukların ulaşabilirliği azalıyor. Çok şehir merkezinde kalan, ulaşılabildiği artan okullarda risk daha fazla oluyor.

Sorun yok gibi

Lise çağındaki gençlerin uyuşturucu sorunu narkotik ekiplerinin ilgi alanına giriyor. Ancak özellikle özel okullarda yaşanan patlama polisin de farkında olmadığı bir gerçek. Narkotik yetkililerine göre şu an İstanbul'da büyük ilçelerde iki, diğerlerinde birer narkotik ekibi bulunuyor. Bunların da tüm okullarda kontrol yapması imkânsız. Polis ancak okullardan talep gelirse eğitici seminerler ve konferanslar düzenliyor. Edinilen bilgilere göre de narkotik polisinin elinde liseli uyuşturucu vakası nerdey-se yok gibi. Dolayısıyla polisin elindeki vakalara bakıldığında aslında bir sorun görünmüyor. Ama gerçekler işin böyle olmadığını gösteriyor. Ancak ıstanbul Narkotik şube Müdüriüğü'nün Adli Tıp Enstitüsü'yle beraber yürüttüğü bir araştırma, Türkiye'de uyuşturucuya ilişkin çok önemli gerçekleri ortaya çıkaracak bir tablo ortaya koyacak. Adli Tıp Enstitüsü bünyesinde yürütülen araştırma 'Türk Kültürüne Göre Uyuşturucu Sorunu' başlığını taşıyor. Bunun için de uyuşturucunun her kesimdeki kullanımı irdeleniyor. Son yıllara göre birçok okulda verilen uyuşturucu seminerleri istatistiği de şöyle:
2000 - 91 konferans, 2001 - 77 konferans
2002 - 97 konferans, 2003 - 63 konferans