Arama

Atatürk'ün insan sevgisiyle ilgili söylediği söz ve özdeyişler nelerdir? - Sayfa 2

En İyi Cevap Var Güncelleme: 22 Eylül 2014 Gösterim: 234.721 Cevap: 85
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Ekim 2009       Mesaj #11
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
arkadaşlar nolur atattürkün insan sevgisiyle ilgili kısa sözleri
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Kasım 2009       Mesaj #12
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
atatürkün insan sevgisiile ilgili kısa sözleri nelerdir?Ödevim var...Lütfen yardımcı olun...
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Kasım 2009       Mesaj #13
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Msn Grin ilginç ama off sıkıldım hepsini okuyamadım ayrıca ben insan sevgisi ile ilgili sözlerini arıyorumMsn Mad
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Kasım 2009       Mesaj #14
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yaaaa atatürkün kısa sözleri yok mu?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Kasım 2009       Mesaj #15
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
atamı çok seviyorum
atatürk çok güzel şeyler söylemiştir iyikid e bu site var
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Kasım 2009       Mesaj #16
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sanatsız kalmış bir milletitn hayat damarlarından biri kopmuş demektir.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
murat1318 - avatarı
murat1318
Ziyaretçi
10 Kasım 2009       Mesaj #17
murat1318 - avatarı
Ziyaretçi
bakın lütfen şuraya dogru düzgün biriki söz yazın
murat1318 - avatarı
murat1318
Ziyaretçi
10 Kasım 2009       Mesaj #18
murat1318 - avatarı
Ziyaretçi
Halide Edip Adıvar, orduya bir nefer olarak katılmayı istemiş. Bu isteği başkomutanlıkça kabul olunmuş ve garp cephesine gidip katılması emri gelmiş. Sakarya meydan savaşının arifesindeyiz. Mustafa Kemal Alagöz köyünde, cephenin yanı başında).
... Bir zabit beni Mustafa Kemal Paşa’nın karargahına götürdü. Solda toprak yığınlarının altında birkaç evin ışığı yanıyordu. Bir tek karanlıktan geliyordu. O'da telefon servisini yapan bir askerin "inler, katrancı, inler, katrancı" diye bir köyle muhaberesiydi. Sağ taraf bir çukur, içinden su geçiyor. Arkasında üç ev daha var. Bu evlerin arkasında yine ışıkları yanan çadırlar; uzun ve sivri bir direk; telsiz tesisatı. Köy yolları karanlık ve çamur içinde. Ay batmış, gece yarısı oluyor. Küçük bir tahta köprüyü geçerek öbür taraftaki eve gittik. Mustafa Kemal Paşa'nın muhafızları kapıda; onlardan biri beni yukarıya çıkardı. Paşa’nın yaveri Muzaffer Bey beni Paşa’nın odasına götürdü. Çok aydınlık ve tek lüks lambası olan bir Anadolu odası.
Mustafa Kemal Paşa, oturduğu koltuktan güçlükle kalkmaya çalıştı. Çünkü kaburga kemikleri hala ağrılar içindeydi. Paşa’ya doğru kalbimde mutlak, bir hürmetle gittim. O mütevazi odada bütün gençliğin, "bir millet yaşasın diye ölmeyi göze alan kararı"nı temsil ediyordu. Ne saray, ne şöhret, ne herhangi bir kudret, onun o odadaki büyüklüğüne yaklaşamaz. Gittim, elini öptüm.
"Safa geldiniz hanımefendi" dedikten sonra bana bir sandalye gösterdi. Ve Ankara hakkında havadis sordu. Aynı zamanda tahta masanın üzerindeki bir haritaya eğilerek : durumu, dört yaşındaki bir çocuğun bile anlayabileceği kadar açık ve sade bir ifade ile anlattı. İşte Sakarya kıvrılarak gidiyor. Nehrin etrafına üzerlerinde kırmızı ve mavi kağıt kelebekler titreşen toplu iğneler konulmuş. Eğer askeri durum hakkındaki duygularımı Mustafa Kemal Paşa'ya söylesem mutlaka gülerdi. Yunan ordusu kocaman bir canavar gibi Ankara'ya yaklaşmış görünüyordu. Buna muvazi olarak Sakarya'nın doğusunda Türk ordusu da kıvrılarak bu canavarın Ankara'yı yutmasına mani olmaya çalışıyordu. Siyah canavar o kadar kocamandı ki, insana korku veriyordu.
"Eğer Ankara'ya gider de bizi geride bırakırsa ne yaparız?" diye sordum. Korkunç bir kaplan gibi güldü.
- "İyi yolculuklar efendiler" derim; arkalarından vurarak onları Anadolu’nun boşluğunda mahfederim!
murat1318 - avatarı
murat1318
Ziyaretçi
10 Kasım 2009       Mesaj #19
murat1318 - avatarı
Ziyaretçi
üye olalım lütfen
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Kasım 2009       Mesaj #20
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bütün insanlığın varlığını kendi şahıslarında gören adamlar mutsuzdurlar. Apaçıktır ki, o adam insan olarak yok olacaktır. Herhangi bir şahsın, yaşadıkça memnun ve mutlu olması için lazım gelen şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktır. Olumlu düşünen bir adam, ancak bu şekilde hareket edebilir. Hayatta tam zevk ve mutluluk, ancak gelecek nesillerin şerefi, varlığı, mutluluğu için çalışmakta bulunabilir. Bir insan böyle hareket ederken, "Benden sonra gelecekler acaba böyle bir ruhla çalıştığımı farkedecekler mi?" diye bile düşünmemelidir. Hatta en mutlu olanlar, hizmetlerinin bütün nesillerce bilinmemesini tercih edecek karakterde bulunanlardır...
Bir adam ki; memleketin ve milletin mutluluğunu düşünmekten çok kendini düşünür, o adamın değeri ikinci derecedir. Esas kıymeti kendine veren ve mensup olduğu millet ve memleketi ancak kendi kişiliği ile ayakta tuttuğunu zanneden adamlar, milletlerinin mutluluğuna hizmet etmiş sayılmazlar. Ancak kendilerinden sonrakileri düşünebilenler, milletlerini yaşamak ve ilerlemek imkânlarına kavuştururlar. Kendi gidince ilerleme ve hareket durur zannetmek bir gaflettir. ( 1937 )

Benzer Konular

25 Aralık 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
10 Aralık 2012 / elbistanlı Soru-Cevap
8 Mart 2016 / acil gerekli Cevaplanmış
17 Kasım 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
23 Ekim 2014 / MİSAFİR Soru-Cevap