Arama

Beylikler - Karasioğulları Beyliği

Güncelleme: 3 Ağustos 2012 Gösterim: 32.517 Cevap: 7
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Ocak 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Karasioğulları Beyliği

Sponsorlu Bağlantılar
On dördüncü asrın başlarında, Balıkesir ve Çanakkale taraflarında kurulmuş Türk beyliği. Bu aile soy itibariyle, 11. yüzyılın ikinci yarısından sonra, Orta Anadolu’da bir devlet kurmuş olan Melik Danişmend Gâzi'ye dayanır. Türkiye Selçukluları, Danişmendliler'in 1175 yılında Sivas, 1178’de Malatya koluna son vererek, bu devleti ortadan kaldırdı. Sonra Danişmendli ailesi mensupları, Selçukluların hizmetine girerek, Bizans hudutlarında uç beyi olarak vazife aldılar.
Karasi Beyliği; Balıkesir, Aydıncık, Bergama, Edremid, Ayazmend, Bigadiç, Başkelenbe, Ezine ve Eski Truva’ya hâkim oldu. Karasi Bey, 1384’te Türk fütûhatına karşı, Bizanslılara yardıma gelen Katalanlıları, Erdek’te bozguna uğratarak, geri çekilmeye mecbur bıraktı. Moğollar önünden kaçan Saru Saltuk Türklerini, kendi beyliği arazisinde yerleştirmek suretiyle, bölgedeki Türk nüfusunun artmasına gayret etti.
Kalem Bey ile oğlu Karasi Beyin, hangi tarihte vefat ettikleri belli değildir. Fakat, bazı kayıtlardan Karasi Beyin 1328’den evvel vefat ettiği anlaşılmaktadır. Karasi Beyden sonra, beyliğin büyük kısmı ile merkez Balıkesir’e, oğlu Demirhan hâkim oldu. Güneydeki Bergama ve havâlisi ise, kardeşi Yahşıhan’ın idaresindeydi. Karasi Beyin üçüncü oğlu Dursun Bey ise, Osmanlı Hükümdarı Orhan Gâzi'nin yanına sığındı. Yahşı Bey, Bizanslılara karşı 1341 ve 1342 yıllarında, iki defa, donanma ile Gelibolu Yarımadasına asker çıkardıysa da muvaffak olamadı. Bizans hükümdarı Kantakuzen ile anlaşma imzalayıp, geri çekildi. Yahşıhan, 1345’ten önce vefat etti. Osmanlılar'a iltica eden Dursun Bey, kardeşi Demirhan’a karşı Orhan Beyden yardım istedi. 1345 yılında, Orhan Bey ile beraber Balıkesir üzerine yürüdüler. Demirhan, Bergama’ya kaçtı. Kardeşiyle anlaşmak üzere Bergama önüne gelen Dursun Bey, kaleden atılan bir okla vurularak öldürüldü. Bu durumdan son derece üzüntü duyan Orhan Gâzi, Balıkesir ve çevresini Osmanlı ülkesine katarak, Bergama’yı kuşattı. Demirhan, müdafaayı bırakıp teslim oldu. Bergama’yı Osmanlı sınırları içine alan Orhan Gâzi, Demirhan’ı affederek Bursa’ya yerleştirdi. Bursa’da iki sene kadar yaşayan Demirhan Bey, 1347 yılında vefat etti.
Karasi Beyliğinin, Demirhan’a ait kısmının Osmanlılara geçmesi üzerine, tecrübeli Karasi ümerasından Hacı İlbeyi, Evrenos Gâzi, Ece Halil ve Gâzi Fâzıl Bey, Osmanlı Devleti hizmetine geçtiler. Bu beyler, Osmanlı Beyliğinin Rumeli’de yayılmasında büyük gayret sarf ettiler.
Diğer taraftan, Yahşi Beyin vefatı ile Truva taraflarına, Süleyman Bey hâkim oldu. Süleyman Beyin, Yahşı Han ve Demirhan’dan hangisinin oğlu olduğu bilinmemektedir. Bizans tahtı için mücadele eden Kantakuzen, düşmanlarına karşı düştüğü zor durumdan, Süleyman Beyin 1343’te gönderdiği kuvvetler sayesinde kurtulabildi. Yine, 1345 yılında Kantakuzen’e yardıma giden Aydınoğlu Umur Bey'in yanında Süleyman Bey de vardı ve Rumeli sahiline Karasioğulları gemileri ile geçildi.
Süleyman Beyin, Truva ve Çanakkale yöresindeki hâkimiyeti, 1360 yılına kadar devam etti. Ancak, 1361 yılında Osmanlı tahtına geçen Birinci Murad Han, Karasioğullarına ait bu sahil bölgesini zaptetmek suretiyle, beyliğe son verdi. Karasioğullarına dair, şimdiye kadar, mevcut eser, kitabe ve sikke bulunamamıştır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Şubat 2007       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Karesi Beyliği
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Tanım
Karesi Beyliği (Karasioğulları Beyliği, Karasi Beyliği, Karesioğulları Beyliği) şekillerinde de geçer), yaklaşık olarak 1297-1360 yılları arasında, bugünkü Balıkesir-Çanakkale yöresinde hüküm sürmüş, ve Osmanoğlu Beyliği'ne komşu olduğu için Osmanoğullarının genişlemesiyle en kısa ömürlü olmuş Anadolu Türk Beyliğidir. Karesi beylerinin ve ilerigelen simalarının, Osmanoğullarının nüfuzu altına girmelerini takiben, Osmanlı Devleti'nin Rumeli topraklarında yayılmasında büyük katkıları olmuştur. Günümüzdeki Balıkesir ili Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarına kadar idari taksimatta Karesi ismini taşımıştır.

Tarihi

Beyliğin kurucusu Karesi Bey idi. Karesi Bey, Danişmendlilerin soyundan olup, Anadolu Selçuklu Devleti'nin uçbeylerindendi. Bizanslılara yaptığı saldırılarla Misya bölgesini (bugün Balıkesir yöresi) ele geçirdi ve burayı merkez yaptı. Ölümünden sonra Beylik, Balıkesir ve Bergama merkezli olmak üzere ikiye bölündü. Oğullarından Demirhan, Balıkesir ve yöresine hakim oldu. Ama Demirhan'ın, Osmanlı padişahı Orhan Bey'a yenilmesiyle Osmanlılar Balıkesir'i aldılar (1345). Demirhan Bey'in Osmanlılara kendi isteğiyle katıldığına dair yorumlar vardır. Yahşi Bey'in elindeki Bergama ve Edremit 1350 yılında Osmanlılarca alındı ve Beyliğin Bergama kolu da sona erdi. Beyliğin komutanlarından Hacı İlbeyi, Evrenos Bey, Ece Halil ve Gazi Fazıl Osmanlı hizmetine girdiler. Demirhan'ın oğlu Süleyman Bey Çanakkale-Troya kıyı bölgesinin hakimiydi. Bizanslılarla akrabalık ilişkilerini kullanarak, Osmanlılara karşı Bizans-Aydınoğulları ittifakına katıldı. Osmanlılar 1360'ta Çanakkale ve çevresini ele geçirerek Süleyman Bey'in egemenliğine de son verdiler.
Karasioğulları, Osmanlılar'ın ilk ilhak ettikleri Türkmen Beyliği'dir. Karasioğulları, Dânişmendoğulları hânedânındandır. Karasi Bey'in babası Kalem Şâh Bey, onunki Yağdı Bey, onunki 1250 sıralarında ölen Nizâmeddin Suhrâb Bey, onunki Muzaffereddin Mahmud Bey, onunki Melik Yağıbasan, onunki Melik Gazi, onunki de Melik Dânişmend Gazi'dir. Dânişmendoğulları, devletlerini kaybettikten sonra, Bizans sınırında uç beyi olmuşlardı. Karasi Bey'le babası Kalem Şâh Bey, bu suretle Kuzeybatı Anadolu'da birçok yerleri Bizans'tan fethetmişler ve kesin şekilde Türkleştirmişlerdir. Karasi Bey, Balıkesir ve Bergama fâtihidir. Balıkesir, devletin merkezi olmuştur.
1303 sıralarından 1345'e kadar takriben 42 yıl devam eden bu Türkmen prensliği, 1303-1308 arasında Selçuklu uç beyi olmuş, 1308-1335 arasında İlhanlılar'a, 1335-1345 arasında da Osmanoğulları'na yani Orhan Gazi'ye tabî bulunmuştur.
Önceleri Güney Marmara'ya erişemeyen Karasioğulları, zamanla Kuzeye doğru ilerlemişler, Bizans'ı tamamen Güney Marmara'dan atmışlardır. Bu suretle bugünkü Balıkesir vilâyetine, Çanakkale vilâyetinin Asya topraklarına (Bozcaada hariç), Bergama, Dikili, Soma kazalarına hâkim olmuşlardır. Bu topraklar, 24.000 km2 eder.
Karası Bey'den sonra torunu Demir Han Bey, hükümdar olmuştur. İkisinin arasında, Karası Bey'in oğlu ve Demir Han Bey'in babası olması lâzım gelen Aclân Bey vardır. 1335'te Osmanlı nüfuzuna giren Demir Han Bey, 1345'te bütün beyliğin Osmanlılar'a katılması üzerine Bursa'ya gelmiş, 1347'de orada ölmüştür. Oğlu Cüce Han Bey'le beraber Bursa'da Deveciler'de gömülüdür.
Karası Bey'in diğer oğulları Yahşı Han Bey'le 1325 sıralarında Orhan Gazi'nin hizmetine girip 1345'te Karasıoğulları tarafından öldürülen Dursun Bey'dir. Yahşı Han Bey, babasının ölümü üzerine Bergama Beyi olmuştur. 1344'e kadar takriben 19 yıl Bergama'da kalmıştır. 1341 ve 1342'de iki kere Çanakkale Boğazı'nı geçip Gelibolu Yarımadasına çıkmışsa da, başarı kazanamamıştır. Mamafih, bu seferler, Osmanoğlu Süleyman Paşa'ya yol göstermiştir. Esasen bu bölgeleri çok iyi tanıyan Karası kumandanları, veliaht Şehzâde Süleyman Paşa'nın hizmetine girmişlerdir.
Yahşı Bey'in oğlu olduğu sanılan Süleyman Bey de 1343'te Karasıoğulları'nın 3. Gelibolu seferini yapmıştır. 1345'te Osmanlılar'ın Çanakkale Beyi olan Süleyman Bey, 1361'e doğru yani Orhan Bey'in son zamanında ölmüştür. Bizans generali Vatatzes'in kızı ile evliydi. Oğlu Mustafa Bey, Mustafa Bey'in oğulları Kutlug Melik ve İsa Beyler, Kutlug-Melik Bey'in oğlu Mustafa Bey, İsa Bey'in kızı da Hundî Hatun'dur.

Karesi Beyliği'nin toprakları

Bugünkü Balıkesir Vilayetinin tamamı (Marmara Adaları hariç);
  • 1.Balıkesir
  • 2.Dursunbey
  • 3.Edremit
  • 4.Susurluk
  • 5.Burhaniye
  • 6.Ayvalık
  • 7.Gömeç
  • 8.Gönen
  • 9.Sındırgı
  • 10.Savaştepe
  • 11.Bigadiç
  • 12.Kepsut
  • 13.İvrindi
  • 14.Manyas
  • 15.Gönen
  • 16.Bandırma
  • 17.Erdek
  • 18.Havran
Bugünkü Çanakkale Vilayeti (Biga,Bozcaada ve Gökçeada hariç)
  • 19.Ezine
  • 20.Ayvacık
  • 21.Bayramiç
  • 22.Çan
  • 23.Yenice
  • 24.Çanakkale
Bugünkü İzmir Vilayetinden;
  • 25.Bergama
  • 26.Kınık
  • 27.Dikili
Bugünkü Manisa Vilayetinden;
  • 28.Soma
  • 29.Akhisar
  • 30.Kırkağaç
  • 31.Demirci
  • 32.Gördes
Karesi Beyliği'nin Türk Tarihine Katkıları
  • 1.Karesi Beyliği donanmaya sahip ender beyliklerden biriydi. Sahip olduğu bu donanma Osmanlı Devleti donanmasının çekirdeğini oluşturmaktadır.
  • 2.Karesi Beyliği donanması sayesinde Osmanlı Devleti Trakya ve Balkanlara çıkabilmiştir. Dolayısıyla Osmanlı Beyliği'nin devlete geçişinde Karesi Beylerinin rolü büyüktür.
  • 3.Osmanlı'ya katılan ilk beyliktir.
  • 4.Karesi Beyliği'nin yöneticileri Hacı İlbey, Evranos Bey gibi şahsiyetler Osmanlı yönetimine büyük katkılar sağlamışlardır

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Mayıs 2008       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Karasi Beyliği

XIII. yüzyılın sonlarında Balıkesir bölgesinde Karasi Beyliği kurulmuştur. Bu beylik 50 yıl süren kısa hâkimiyet döneminden sonra Osmanlıların eline geçmiştir.
1243′deki Kösedağ yenilgisinden sonra, Anadolu Selçukluları için Moğolların da gittikçe artan baskısı altında çöküntü başlamıştır. Bu sıralarda, Batı Anadolu’dan, Bizans’ın zararına olarak gelişen Selçuklu uç beylerinden birçokları bağımsız beylikler kurmuşlardır.
Danişmend Gazi’nin neslinden Kalem Şah Bey’in oğlu Karasi Bey de Bizans’tan birçok yerler elde etmiş, Balıkesir ve dolaylarına sahip olmuştur. Böylece bir beylik de kurmuştur (1293). Balıkesir kurulan Karesi Beyliği’nin merkezi olmuştur.
Karasi Bey, Dobruca’dan dönen Sarı Saltuk Türklerini ve Doğu’dan gelen Türkmenleri bölgesine yerleştirerek kuvvetini arttırma yoluna gitmiş, bu arada Bizans topraklarına da saldırılarına devam etmiştir. Bizans’a yardıma gelen Katalanlar, 1304 yılında, Artak (Erdek)’ta Karasi kuvvetleriyle karşılaşmışlar, savaştan az bir zaman sonra Truva, Bergama ve Buhraniye’de Karasi Beyliği’ne katılmışlardır. Sonraki Karasi beyleri, Çandırlı’da bir donanma kurmuşlardır.
Karasi Bey’in ölüm tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, Bizans İmparatoru II. Andronikos’un, 1328 yılında Kapıdağı’ndaki Kizikos şehrine geldiği zaman Karasi Beyi Demir Han ile bir saldırmazlık antlaşması yaptığı bilindiğine göre, Karasi Bey’in bu tarihten önce öldüğü kesindir.
Karasi Bey’den sonra, beylik ikiye bölünmüş, merkezi Balıkesir olan kısmın başına Karasi Bey’in oğlu Demir Han, Bergama kısmının basma da diğer oğlu Yahşi Bey geçmiştir.
Demir Han’ın kuvvetleri, Yahşi Bey’in kuvvetlerine oranla kuvvetli idi. Yahşi Han’ın bölgesinde 15 şehir ve o kadar da kalesiyle 20.000 atlısı vardı. Her iki kardeşin ayrı donanmaları vardı ve iki kardeş, Bizans’ın Trakya’daki topraklarına akınlar düzenliyorlardı (1331- 1357). Hatta Aydınoğlu Umur Bey de, Rumeli’ye geçerken Karasi beylerinden yardım sağlamıştı.
Demir Han, devlet yönetiminde gösterdiği başarısızlıklar sebebiyle halkı tarafından sevilmezdi. Orhan Bey’in yanında bulunan Demir Han’ın kardeşi Dursun Bey halkın bu hoşnutsuzluğundan da istifade ederek ve Orhan Bey’in de desteğini sağlayarak Demir Han’a karşı harekete geçmek arzusunda idi. Hatta Orhan Bey’den yardım da istedi. Orhan Bey, Dursun Bey’e Karasi Beyliği’nin birçok yerlerini vermeyi vaat etti.
Orhan Bey, Dursun Bey’i de yanma alarak Balıkesir üzerine yürüdü. Demir Han, müstahkem bir kale olan Bergama’ya kaçtı. Orhan Bey, kardeşi Demir Han ile anlaşmaya varması için Dursun Bey’i Bergama’ya gönderdi; fakat Dursun Bey, Kale’den atılan bir okla öldürüldü. Bunun üzerine Orhan Bey, Karasi Beyliği’nin büyük bir kısmını -Balıkesir dahil- işgal ederek topraklarına kattı (1345). Bu bölgenin idaresini, oğlu Süleyman Paşa’ya verdi. Hacı İl Bey’i Süleyman Paşa’nın yanında bıraktı
Bergamalılar, Demir Han’ı Orhan Bey ile anlaşması için zorladılar; anlaşmaya razı olmadığı takdirde kendisini tutup Orhan Bey’e teslim edeceklerini de söylemeleri üzerine Demir Han, Orhan Bey’e sığınarak ondan af diledi. Orhan Bey tarafından affedildikten sonra Bursa’ya gönderilen Demir Han, iki yıl sonra orada öldü. Bu olaydan sonra Karasi Beyliği’nin Osmanlılar tarafından zaptedilmesi, I. Murat zamanında tamamlandı (1361).
Edd-iTöR - avatarı
Edd-iTöR
Ziyaretçi
6 Temmuz 2008       Mesaj #4
Edd-iTöR - avatarı
Ziyaretçi
karesiogullari beyligi *

karesioğulları (1293--1359)

karesi beyliği'nin kurucusu, melik danişment gazi'nin soyundan gelen kalem bey oğlu karesi bey'dir. selçuklular tarafından bizans ucuna yerleştirilen bu beyler, germiyanlılarla beraber fetihlerde bulunmuşlardır. balıkesir ve çevresininin bizans'tan alınmasıyla beylik kurulmuştur. 1302 tarihinden itibaren ele geçirilen bergama, edremit, susurluk gibi bölgenin mühim yerleşmelerine çok sayıda türkmen yerleştirilmiştir. karesi bey'in oğulları demirhan ve yahşi bey, beyliği edremit ve balıkesir olmak üzere iki kol hâlinde yönetmişlerdir. kısa ömürlü olan beylik orhan bey tarafından ortadan kaldırılmıştır (1359). hacı il bey, evrenos bey gibi beyliğin ileri gelenleri osmanlılara katılarak büyük hizmetlerde bulunmuşlardır.

(bkz: kübüoğulları beyliği)
(bkz: köküoğulları beyliği)
(bkz: tanjantıoğulları beyliği)


osmanlıların ilk ele geçirdiği beylik..

(bkz: balıkesir) (arnold schwarzeneger,

osmanlilarin bu beyligi ele gecirmesi ile beraber canakkale'yi de ele gecirmis olmalari, trakya'ya daha tez ulasabilmelerini saglamistir (antihistaminik,

(bkz: anadolu beylikleri) (turtleheart,
eğer osmanlıdaki yöneticiler ve azim onlarda olsaydı konumları nedeniyle osmanlı yerine konuşacağımız beylik. (man of honor,
Son düzenleyen Kral_Aslan; 9 Mayıs 2009 00:24
HipHopRocK - avatarı
HipHopRocK
Ziyaretçi
9 Mayıs 2009       Mesaj #5
HipHopRocK - avatarı
Ziyaretçi
Karesi Beyliği

Karesi beyliC49Fi

Karesi Beyliği, Karesioğulları Beyliği, Karasi Beyliği veya Karasioğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devleti'nin gerilemesinden sonra Oğuz boyları tarafından Balıkesir-Çanakkale ve Bergama yöresinde kurulan Anadolu Türk Beyliğidir. Bu yöredeki ilk Türk devletidir.
Karesi Beyliği, komşusu olan Osmanoğulları Beyliği'nin genişlemesiyle bu beyliğe katılmıştır. Böylece Osmanlı hakimiyetine katılan ilk beylik olmuştur. İlerleyen dönemlerde Osmanlı Devleti içinde bu bölgede Karesi Sancağı kurulmuştur. Karesi beylerinin ve ileri gelen şahıslarının, Osmanoğullarının egemenliği altına girmelerini takiben, Osmanlı Devleti'nin Rumeli topraklarında yayılmasında büyük katkıları olmuştur. Balıkesir ili Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarına kadar idari taksimatta Karesi ismini taşımıştır.

Etimolojisi

Beyliğin adının esasının Karesi (قر ه سى) veya Karası (قر ا سى) mi olduğu ve bu kelimesinin Kara-izi (قر ه ايز ى) ya da Kara İsa (قر ه عيس) kelimelerinin yumuşaması ile mi oluştuğu tam olarak bilinmemektedir.
O dönemde bölgeyi dolaşan İbn Battuta, bu beyliğe "Memleket-i Akirus" demektedir. Bu yüzden Akirus kelimesinden çıkmış olabileceği de ileri sürülmektedir. Akirus "Achirus" İslam öncesi bu toprakların adlarından biridir.

Tarihi

Kuruluşu

Anadolu Selçuklu Devleti zamanında Oğuz boyları, Anadolu'nun batısına yerleşmişler ve buralarda Uç Beylikleri kurmuştur. Uç Beyliklerinin görevi ise Anadolu Selçuklu Devleti sınırını korumaktır. Marmara sahilleri, Çanakkale bölgesi, Edremit Körfezi, Kizikos ile sınırlandırılan bu bölgeye, Anadolu Selçuklu Devleti'nin önemli komutanlarından Karesi Bey (Kara İsa), babası Kalem Bey ve Germiyanoğlu Yakup Bey, beraberinde büyük bir Türkmen grubu ile gelmiştir. Balıkesir ve çevresinin alınmasında Germiyanoğullarının katkısı olmuştur. Karesi Bey, Anadolu Selçuklu Devleti'nde Marmara ve Ege kıyılıarının yönetiminden sorumlu bir uç beyi olduğu için kendisine Sahiller Emiri anlamına gelen Emir-ül Savahil ünvanı verilmiştir. Karesi Bey'in soyu, Danişmendlilerin kurucusu olan Danişmend Gazi'den gelmektedir. Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılmasından önce diğer Uç Beyleri gibi Karesi Bey de Batı Anadolu'daki Büyük ve Küçük Misya'da bağımsızlığını ilan ederek, bölgede Karesi Beyliği'ni kurmuştur. Karesi Beyliği'nin kuruluş tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte 1296 ile 1300 yılları arasıdır. Fakat Anadolu Selçuklu Devleti'ne bağlı uç beylerinin büyük bir çoğunluğu 1299 yılında bağımsızlıklarını ilan ettikleri için Karesi Beyliği'nin kuruluş tarihi 1299 yılı kabul edilmektedir.

Karesi Bey dönemi

Bizans İmparatoru II. Andronikos Palaiologos, Batı Anadolu'daki Türk yayılmasını önlemek için Alanlar ile işbirliği yapmıştır. 1300 yılında oğlu IX. Mikhail Palaiologos komutasındaki Bizans-Alan kuvvetleri, Manisa'daki Gediz Nehri civarında karargâh kurmuşlardır. Karesi orduları ile savaşan Bizans-Alan kuvvetleri başarısız olmuş, Alanlar geri çekilip savaşı bırakmışlardır. 1301-1302 yıllarında topraklarını savunamayan II. Andronikos Palaiologos, paralı asker olarak kiraladıkları adamları Karesi Türkmenleri üzerine salmıştır. 1304 Ocak ayının ilk günlerinde Bizans İmparatorluğu, Katalan Paralı Asker Birliği adlı bir askeri birlik kiralayıp bu askerleri Kizikos bölgesine göndermiş ve bu bölgenin altı mil ötesinde bir su kenarında eşleri ve çocukları ile yaşayan, Edincik bölgesine yerleşmek isteyen bir Türk boyunu katletmiştir. Katalanların ani hücumuna uğrayan Türkler, beş bine yakın kayıp vermiştir. Katalanlar, on yaşın üzerinde bütün erkekleri öldürmüş, bölgeyi yakıp yıkmıştır.
İlhanlı Devleti veziri Emir Çoban, Anadolu'ya teftişe geldiğinde Ulubey makamında bulunan Germiyanoğulları Beyi Yakup Bey kendine bağlı beyler ile birlikte Emir Çoban'ın makamına giderek bağlılıklarını arz etmişlerdir. Bu beylerin arasında Karesi Bey de vardır.

Anadolu Selçuklu Devleti'nde Sarı Saltuk ismindeki bir reis kumandasında, 10.000 ile 20.000 arası nüfusları olan Batıni mezhebindeki bir Türkmen aşireti, Sinop sahillerinden gemilere binerek önce Kırım'a oradan da Aktav Tatarlarının reisi Şehzade Nogay'ın emri ile Rumeli'deki Dobruca (Dobriçe) bölgesine ve 1264 yılında Kiligria-Romanya'ya geçmişler ve oralara yerleşmişlerdir. Hoca Ahmet Yesevi'nin halifelerinden biri olan Sarı Saltuk, Hacı Bektaş-ı Veli'ye yardım için gönderilmiştir. Sarı Saltuk'un 1280-1281'de Babadağ'da ölmesi üzerine, daha fazla Bulgar ve Rumların baskısına dayanamayan
Türkmenlerin bir kısmı 1306 yılında Ece Halil adlı bir reisin emrinde gemilere binip Trakya üzerinden Çanakkale-Lapseki Yöresi'ne geçmiştir. Bütün eşya ve hayvanatıyla bu topraklara gelen Türmenler, Karesi Bey tarafından iyi karşılanarak Karesi ve havalisinde iskan edilmişler ve beyliğin topraklarının değişik bölgelerine ve özellikle Kaz Dağı'nın kuzey eteklerine Dağobası ve Evciler bölgesine yerleşmişlerdir. Bu Türkmenlerin önemli bir kısmı da bugün Havran'a bağlı Sarnıçköy'nü yurt tutmuşlardır. Bu halk Şamanist inanacına göre kutsal sayılan Kaz'ın adını da İda Dağı'na vermişlerdir. Karesi topraklarına yerleşen Türkmenler, bölgedeki Türk nüfus ve kuvvetleri artmıştır. Karesi Bey, kendi ismiyle anılan Beyliğinin sınırlarını, Bizans İmparatorluğu'nun zayıflığından ve beraberinde bulunan Ece Halil'in adamlarından faydalanarak daha da genişletmiştir. Ayrıca İç Anadolu'da Moğolların saldırılarından kaçan Türk boyları da Karesi Beyliği'ne sığınmıştır. Bu boylar arasında Çepni boyları da mevcuttur.
1308 yılında Bayramiç ve Ezine çevresinde bir Türkmen Prensliği kurulmuş fakat bu Beylik aynı yılda Karesi Beyliği'ne bağlanmıştır.
Karesi Bey, 1330 yılından önce ölmüştür. Tam ölüm tarihi bilinmemektedir. Karesi Bey ölünce onun için bir türbe yapılmıştır. Karesi Bey'den sonra Beyliğin başına Aclan Bey geçmiştir. Aclan Bey zamanında, Osmanoğulları Beyliği ile iyi ilişkiler kurulmuştur. Hacı İlbey, Aclan Bey'in vezirliği hizmetinde bulunmuştur. Yine de Aclan Bey'in kimliği netlik kazanmamış, Demirhan Bey veya Yahşi Bey olduğu ileri sürülmüştür.

Beyliğin bölünmesi ve yıkılışı

Demirhan Bey geçmiştir. Aclan Bey'in ikinci oğlu Yahşi Bey ise Bergama'nın yöneticisi olmuştur. Aclan Bey'in küçük Dursun Bey ise Bursa'da Orhan Gazi yanında bulunmuştur. 1333 yılında seyyah İbn Battuta, Balıkesir'i ziyaret etmiştir. İbn Battuta seyahatnamesinde Demirhan Bey'den Mesalikü'l Ebsar ve Kitabü'l Tarif diye bahsetmiştir. Karesi Beyi, hem Marmara hem de Ege sahillerine kıyısı olan beyliğinde büyük bir donanma kurarak Rumeli'ye iki kere sefer düzenlemiştir. Karesi Beyin (hangi hükümdarın olduğu belirsiz, büyük ihtimal Yahşi Bey) ilk deniz seferi 1331 tarihinde 70 tekne ile Akdeniz'den Ferres'e (Ferecik, veya Kara Feriye) düzenlediği seferdir. İkinci deniz seferi ise 1333 tarihinde 60 tekne ile Akdeniz'den Aynaroz Yarımdası'na düzenlediği seferidir. Bu yıllarda Karesi Beyliği, deniz gücü bakımından komşusu olan Osmanoğulları Beyliği'nden daha güçlüdür. Demirhan Bey halkına kötü davranmıştır. Bu durumdan şikayetçi olan halk ve beyliğin ileri gelenleri; Bursa'daki Dursun Bey'i davet etmiştirler. 1345 yılında Orhan Gazi ile birlikte gelen Dursun Bey, Bergama kalesine sığınan abisi Demirhan Bey tarafından öldürülmüştür. Bu duruma çok üzülen Orhan Gazi, halkın ve ileri gelenlerin de isteği üzerine 1361 yılında Karesi Beyliği topraklarını Osmanlı topraklarına katmıştır.

Kitabeler

Karesi Beyliği'ne ait, Tokat Müzesi'nde bulunan Kutlu Melek ve Mustafa Çelebi'ye ait iki mezar taşı dışında hergangi bir kitabe bulunamamıştır.
Jeolojik açıdan değer taşıyan Kutlu Melek ve Mustafa Çelebi'ye ait olan bu kitabelerde yer alan şecereye göre, Karesi Beyliği sülalesi, 11. yüzyılda kurulmuş bir Türkmen beyliği olan Danişmendlilere dayanmaktadır. Bu kitabe haricinde, Karesi Beyliği sülalesin Danişmendlilere dayandığını gösteren başka bir kaynak yoktur. Adı geçen kitabeler, ilk olarak İsmail Hakkı Uzunçarşılı tarafından yayımlanmıştır. Karesi Beyliği zamanından kalma en eski kitabe 1300 tarihli (Hicri 700) olup Hakimzade veya Kurşunlu Camii'n kurucusu Mevlâna Yusuf Sinan'ın mezar taşıdır. Baş taşın iç tarfında şöyle yazmaktadır:
Kâle'n-Nebiyyü aleyhisselam el-müminûne lâyemûtûn. Nukıle min dari'l-fenâ ilâ daril-bakâ.
Baş taşın dış tarfında şöyle yazmaktadır:
Tuviffiye el-merhûm el-mağfur el-âlim el-âmil Mevlâna Yusuf Sinan bin Habîb el-Kâdi bi İbn-i Hakîm fi'ş-şehri cemâziye'l-âhir sene seb'a miye.
Soyağacı

asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
15 Mart 2010       Mesaj #6
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
1340 yilina kadar Bizans topraklarinda fetih hareketlerine girisip sinirlarini genisleten Osmanli Devleti, fethedilen yerlere dogudan gelen Türkleri yerlestiriyordu. Bununla beraber Bizans topraklarinda genislemekte olan bir Türk devleti için bu kafi degildi. Çünkü Anadolu'da bulunan diger beyliklerin sinirlari, Osmanlilarin dogrudan dogruya bütün Bizansi çevirmesine imkân vermiyordu. Bu sebeple Karesi Beyligi topraklarinin alinmasi gerekiyordu. Bu, Bizanslilara karsi kazanilan zaferlerden daha önemliydi. Zira bu sayede Osmanlilar, Çanakkale'ye kadar gelerek, bogazin güney kiyilarini ellerinde bulunduracaklardi. Bu da ilk firsatta Avrupa'ya geçme imkânini saglayacakti. Böylece Orhan Gazi, Bizans'in taht kavgalarindan istifade edecek ve hatta topraklarina akinlar düzenleyip isgal edebilecekti. Gerçekten de batiya dogru açilip genisleyebilmek için sadece Istanbul Bogazina yaklasmak kâfi degildi. Ayni sekilde Çanakkale Bogazi'na da yaklasmak gerekiyordu. Zira sadece bir taraftan tutulan Marmara ile stratejik güç haline gelmek imkansizdi. Bu küçük iç deniz (Marmara) iki taraftan kiskaç içine alinmaliydi. Ancak bu sayede batiya geçilebilirdi. O dönemde batida Karesi ogullan vardi. Fakat bunlar, Çanakkale Bogazi'nin Asya yakasini elinde bulundurmanin stratejik nimetini takdir edebilecek deha ve imkâna sahip degillerdi. Bu arada Bizans da bütünüyle Güney Marmara'dan çekilmis degildi. Osmanlilar ile Karesiler arasinda Bizans'a ait bazi topraklar vardi. Osmanlilar, 741 (1342) tarihinde Ulubat, Mihaliç ve Kirmasti gibi yerleri Bizans'tan alip feth etmek suretiyle, merkezi Balikesir'de bulunan Karesiogullari Beyligi ile ayni hududlari paylasir oldular.
Bu siralarda Karesi Beyligi'nde çikan bir hadise, Orhan Bey'e Türklerle meskûn bulunan bu topraklarin zaptinda ilk firsati verdi. O zamana kadar Osmanlilar, sadece Bizans'la muharebe etmis ve ülkelerini özellikle Bizans Imparatorlarindan aldiklari yerlerle genisletmislerdi. Ne Osman ne de oglu Orhan, Küçük Asya'da bulunan diger beylere karsi hasmane bir tesebbüste bulunmamislardi.
Osmanli kaynaklarina göre Karesi Beyi'nin ölümünden sonra yerine oglu Demirhan geçmisti. Fakat kardesi Dursun Bey, buna muhalefet ederek veya biraderi tarafindan öldürülmekten korkarak Osmanlilara iltica etmisti. Beyligin basina geçen Demirhan'in fena ve kötü hareketlerinden dolayi Karesi ileri gelenleri (ümera), Haci Ilbeyi vasitasiyle Orhan Bey'in sarayinda bulunan Dursun Bey'i hükümdar olmak için tesvik ederler. O da Osmanli hükümdari Orhan Gazi'ye Balikesir, Aydincik ve Bergama'yi verme teklifinde bulunur. Kendisi de Truva mintikasindaki Kizilca Tuzla ile Bayramiç gibi yerlerde hükümdarligini sürdürecekti. Bu teklif ile Orhan Bey'i tahrik ve tesvik eden Dursun Bey, büyük bir ihtimalle 1345 yilinda meydana gelen Karesi seferine Orhan Bey'le birlikte istirak eder. Balikesir üzerine yürüyen Orhan'in gelisini haber alan Demirhan, Bergama kalesine siginir. Bu arada Balikesir ümerasi basta Haci Ilbeyi oldugu halde Evrenos, Ece Halil ve Gazi Fazil Bey'ler, Orhan Bey'i karsilarlar. Orhan Gazi, iki kardesi baristirmak için Dursun Bey'i Haci Ilbeyi ile beraber Bergama kalesine gönderir. Bunlar kale önüne gelip görüsmek isterler. Fakat kaleden atilan bir okla Dursun Bey maktul düser. Bundan çok müteessir olan Orhan Gazi, Bergama'ya gelip kaleyi muhasara eder. Halkin israrina dayanamayan Karesi Bey'i kaleden çikip Orhan Gazi'ye teslim olmak zorunda kalir. Bundan sonra Bursa'ya getirilen Demirhan gelisinden iki sene sonra Yumrucak (taun, veba) hastaligindan vefat eder.
Böylece Karesi Beyligi'ne ait olan Balikesir, Manyas, Kapidagi ve Edincik gibi sehirler Osmanli topragina ilhak olunur. Karesi Beyligi'nden birçok sahil bölgesinin Osmanlilara geçmesi ile Rumeli'ye geçis kolaylasir. Bu ilhakin Orhan Bey bakimindan önemli bir yönü de bu beylige tabi degerli komutan ve emirlerin Osmanli hizmetine girmis olmalaridir. Biraz önce isimlerinden bahs edilen ve Çanakkale bogazi ile çevresini çok iyi taniyan bu degerli komutanlar sayesinde Rumeli fetihleri kolaylasmisti. Zira bunlar denizciligi de iyi biliyorlardi. Osmanlilar, Haci Ilbeyi, Ece Halil, Gazi Fazil Bey ve Evrenos Bey gibi askerî ve idarî bakimindan yönetici olacak durumdaki bu insanlardan istifade edip bilgilerinden yararlanmislardir.
Karesi Beyligi'nin ilhakindan sonra uzun bir müddet önemli sayilabilecek bir fetih hareketine girisilmedigi anlasilmaktadir. Hammer bu sessizligin sebebi ve bu konudaki yanlis degerlendirmeler hakkinda asagidaki ifadelerle bir gerçege parmak basarak söyle der: "Karesi'nin fethinden sonra yirmi sene zarfinda Osmanli ülkesi yeni ve önemli bir fetih ile genislemedi. Bununla beraber tarihçilerin buradaki derin sessizlikleri, Bizanslilarin zannettigi gibi devamli kayiplarin ve bozgunluklarin bir soncu degildir. Aksine, bu dinlenme çaginda, Alaeddin (ulemadan)'in akillica görüsleri ile kurulan yeni ordunun tam ve disiplinli bir düzene sokulmasi, içerde güvenlik durumunun sarsilmaz sekilde saglanmasi gibi isleri gelistirdi. Bu ifadelerin gerçek sahidi ise Karesi bölgesinin fethinden sonra insasina baslanan câmi, medrese, imâret ve kervansaray gibi büyük binalardir. Nitekim, Orhan'in dindarligi sebebiyle meydana gelen bu müesseseler, (bes sene önce ilk medrese ve imâretin tesis olundugu) Iznik'teki müesseselerle kisa zamanda rekabet edip boy ölçüsebilecek duruma geldiler."
îleride daha genis bir sekilde ele alinacagi gibi Osmanli Devleti'nin ilk teskilâti, Orhan Gazi zamaninda kurulmustu. Bursa ve Iznik'in zapt edilmesi, Osmanli Beyligi'nin ilk devir tarihinde önemli hâdiseler olarak mütalaa edilebilir. Orhan Gazi Beyligi'nin hududlari, artik devamli olarak genisliyordu. Yeni müesseseler ile saglam temellerin atilmasi bu siyasî varliga ve birlige bir hayatiyet saglayacakti. Zira bu beylik, yavas yavas eski asiret usûl ve kaidelerinden ayrilmak zorunda idi. Ancak bu sayede modern bir devlet olma özelligini kazanabilirdi. Bu sebeple devlet, idarî sahada adalet, askerî sahada da yeni bir sistem ve teskilât meydana getirmek ihtiyacini hissetmeye basladi. Bu konularda ulema sinifindan gelmis olan vezir Alaeddin Pasa ile Bursa kadisi Cendereli (Çandarli) Kara Halil faaliyetlerde bulundular.
Osmanli Devleti'nin mucizeli bir sür'atle yükselis ve inkisafini bir yandan tarihî halet ve gerçeklerde, bir yandan da Islâmî prensiplerin adalet, insaf ve dinamizmine gösterilen sadakat ve saygida aramak icab eder.
Onun için de, devletin kurulus ve yükselis hadisesini fikirden aksiyona çeviren ve kuvvetler birligini vücuda getiren faaliyetin sirrini, bu faaliyete istirak eden din, ilim, hukuk ve idare otoritelerinin kollektif idealizmi ile izah, isabetli bir inanis olsa gerekir.
Orhan Gazi, Mevlânâ Sinan, Dursun Fakih, Davud Kayserî ve Taceddin Kürdî gibi büyük âlimler; Akça Koca, Konur Alp, Abdurrahman Gazi gibi seçme yigitler; Taptuk Emre, Gülsehrî gibi mutasavvif sairler; Abdal Musa, Abdal Murad, Doglu Baba, Geyikli Baba, Ahi Evren, Ahi Semseddin gibi ululara, çevresinde yer
vermekle gerek devleti, gerek hükümdarlik makamini bir idealist üreticiler zümresine dayamis oluyordu.
Gerçekten, seneler süren ve Osmanlilari bir hayli yoran cenklerden sonra orduyu, idareyi ve cemiyeti mayalayip yoguran manevî temsilcilerin fetih tarihindeki hikâyeleri, Asikpasazâde, Nesrî ve Ibn Kemâl gibi kaynaklarda anlatilir. Biz bu ulularin hizmet ve hikâyelerine örnek olmasi bakimindan Asikpasazâde tarihindeki bir rivayeti nakl etmekle yetinmek istiyoruz. Olay, Âsikpasazâde'nin dilinden söyle ifade edilir:
"Hele simdi görelim Orhan Gazi Bursa'da neyler: Devletle geldi imâret yapti. Vilâyetin dervislerini teftis eylemeye basladi. Inegöl yöresinde Kesis Dagi (Uludag)'nin arasinda bir nice dervis gelmisti. Anda makam tutmuslardi. Bu dervislerden biri ayrilir varir dagda geyiciklerle yürür ve ol Turgud Alp âni sever. Orhan Gazi'ye adam gönderdi kim benim köylerim yaninda bir dervis daim ânin yanina gelir. Âninla musahabet eder. Turgut Alp pir olmustu (yaslanmisti). Geldi mukim oldu. Hayli mübarek dervistir dedi. Orhan Gazi eydür: Aceb kimin mürididir? Eydür: Sorun kendinden der. Geldiler sordular. Eydür: "Baba Ilyas müridiyim" der. "Seyyid Ebu'l-Vefa tarikatindanim" dedi. Emr etti kim getirin dedi. Geldiler davet ettiler, gelmedi. Dervis dahi haber gönderdi kim sakin gelmesin. Orhan Gazi'ye haber verdiler. Orhan Gazi yine haber gönderdi kim niçin gelmez. Veya beni niçin komaz anda varmaya. Cevab verdi kim dervisler göz ehli olur. Gözetirler dahi vaktinde varirlar kim dualari makbul olur.
Bir nice günden sonra bir kavak agacini omuzuna kodu. Dogru Bursa'nin hisarina geldi, padisahin hisarina (sarayina) girdi. Gördüler, Han'a haber verdiler. Ol dervis geldi bir agaç dahi getirdi, kapida dikiyor. Orhan Gazi çikti gördü tamam dikmis. Dahi sormadin, Han'a eydür teberrükümüz oldukça dervislerin duasi makbuldur dedi. Hemandem dua etti, durmadi geri mekânina vardi.
Kavak agaci simdi dahi vardir (Asikpasazâde zamani). Orhan Gazi dahi dervisin mekanina vardi. (Ey) Dervis bu Inegöl nevahisi senin olsun dedi. Dervis eydür: Mülk ve mal Hakk (Allah)'indir, ehline verir biz ânin ehli degiliz, der. Sordular: Ehli kimdir? Ayudtu: Hak Teâlâ dünya mülkünü sizin gibi Hanlara ismarladi. Kullari birbirleri ile mesalihin görsün deyü. Orhan Gazi eydür: Dervis! Nola benden su sözü kabul etsen. Dervis eydür:
Sol karsiki tepecikten bericigi dervislerin havlicigi olsun dedi. Orhan Gazi dahi bu sözü dua aldi yine mekânina gitti."
Kendisiyle görüsmek isteyen hükümdardan köse bucak kaçan, ne onun yanina varmaya yanasan, ne de onu kendi mekânina isteyen büyük istigna, iç zenginligi, ezeli tokluk ve gönül saltanati. Ne malda gözü var, ne mülke tamah düsürmüs. Gazi Hünkâr: "Sol Inegöl nevahisini al senin olsun" deyince "biz onun ehli degiliz" diyor. Beyin israrlari karsisinda ufku göstererek "Su tepecikten bericigi dervislerin avlucugu olsun" diyor. Sirtladigi fidani hünkarin bahçesine dikmekle de, Allah'in, mülk ve mali kendilerine ismarladigi han ve hükümdarlara yardimci ve destek oldugunu açiklamak istiyor.
Âsikpasazâde sözlerine devamla söyle der: "Orhan Gazi o dervisin üzerine kubbe yapti. Yaninda tekye yapti. Bir de Cuma mescidi yapti. Simdiki vakitte onarilip bes vakitte padisahin ruhuna dua ederler. O zâviyeye "Geyikli Baba Tekkesi" derler."
Devletin kurulus hamurunda mayasi bulunan tasavvuf erbabi ile Orhan Gazi'nin ilgi ve münasebetlerini anlatan Hammer, Orhan'in bu konuda babasini örnek aldigini söyleyerek su sekilde fikrini beyan eder:
Orhan, Dervis Turud ile Kumral Abdal için tekke insa eden babasina uyarak Geyikli Baba'ya uygun bir zâviye bina ettirdi. Pek çok ziyaretçisi bulunan bu zâviye, Uludag'in eteginde ve sehrin dogu taraflarinda idi. Adi geçen dagin yüksek bir yerinde ve Gökpinari denilen yerde Doglu Baba'nin türbesi bulunur. Sehrin kapilarinda ve Uludag'in zirvesinden dogan Alisir Irmagi kenarinda Horasan'da dogmus olan Dervis Abdal Murad'in tekkesi, batida ve Kaplica yakininda Abdal Musa'nin tekke ve mezari bulunmaktadir. Bu iki baba, Bursa muharebesinde iki Abdal veya iki aziz kisi ile Sultan Orhan'a refakat ederek, gerek dualari gerekse kerametleri ile neticenin kisa zamanda alinmasina vesile olmuslardir. Bursa fatihi (Orhan Gazi), bu insanlarin civarlarinda medfun bulunduklari birçok zâviyenin insasiyle onlara karsi minnettarligini ebedîlestirmistir.
Bu iki muttaki zatin (Geyikli ve Doglu Baba) isimleri, onlarin tabiat ve ahlâklarini çok güzel izah etmektedir. Bunlardan ilki geyiklerle birlikte yasadigi, digerinin de sadece yogurt yiyerek hayatini sürdürdügünü göstermektedir.
Rivayete göre Geyikli Baba muhasara ordusunun önünde elinde altmis okkalik bir kiliçla bir ceylana binmis olarak harb etmistir. Abdal Murad'in, dört arsin uzunlugundaki agaç kilicindan baska bir silahi olmadigi halde hayrete deger yigitlikler gösterdigi de söylenir. Abdal Musa da pamuk ile ates toplamistir.
Geyikli Baba Hoy'da dogmus, Osman zamaninda kerameti ile söhret bulmustu. Bu zat, daima tasavvufu vecd içinde yasar ve Uludag'da ormanlar arasinda geyiklerle birlikte günlerini geçirirmis. Orhan çagirmadikça oradan inmezmis.
Rivayete göre yine bir gün geyige binmis ve omuzunda bir çinar dali bulundugu halde sultanin sarayina gelir. Devletin bahtliligina bir isaret ve belirti olmak üzere fidani bahçeye diker. Osmanli Devleti'nin, bu agaç gibi kök salarak dallarini uzaklara ulastiracagini ve göklere kadar yükselecegini söyler. Bu ve benzeri rivayetler, toplumun maserî vicdaninda bir karsilik (makes)bulmus olacak ki, sosyal bir vak'a olarak günümüze kadar uzantisi devam etmektedir.
MsXLabs.org & OİT
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
17 Haziran 2010       Mesaj #7
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Karesioğulları:
(1310-1350)
  • Germiyanoğullarından ayrılarak Balıkesir, Edremit.Truva ve Bergama tarafında kurulmuştur.
  • Denizcilikte ileri gitmişlerdir.
  • Orhan Bey 1350'de bu beyliği Osmanlılara katmıştır.
  • Osmanlılara katılan ilk beylik Karesioğullarıdır.
  • Osmanlılar bu beyliğin deniz gücünden yararlanmıştır.

buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
3 Ağustos 2012       Mesaj #8
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Karasioğulları
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Balıkesir ve Çanakkale dolaylarında, 13.-14. yüzyıllarda hüküm süren beylik. Beyliği kuran Karasioğulları ailesinin kökü, Danişment Gazi'ye kadar çıkar. Bu aileden gelen Kalem Bey ve oğlu Karasi Bey, Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılmasından sonra, Balıkesir'i ele geçirerek bir devlet kurdular. Karasi Beyliği zamanla Bergama, Susurluk, Sındırgı, Aydıncık, Bigadiç, Soma, Edremit, Ezine dolaylarını da ele geçirdi. Ancak Karasi Bey ölünce, beylik, oğulları Demir Han Bey ile Dursun Bey arasında ikiye ayrıldı. Bundan yararlanan Osmanlı Beyliği, Karasioğulları Beyliği'ni ele geçirdi (1345).
In science we trust.

Benzer Konular

24 Ağustos 2011 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
30 Haziran 2011 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
17 Haziran 2010 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
14 Eylül 2008 / Misafir Taslak Konular
8 Mart 2010 / Misafir Taslak Konular