Arama

Zeytin (Olea europaea)

Güncelleme: 20 Aralık 2016 Gösterim: 14.457 Cevap: 6
Pasakli_Prenses - avatarı
Pasakli_Prenses
Ziyaretçi
23 Ocak 2008       Mesaj #1
Pasakli_Prenses - avatarı
Ziyaretçi

Zeytin

(Olea europaea), zeytingiller (Oleaceae) familyasından meyvesi yenen Akdeniz iklimine özgü bir ağaç türü.

Sponsorlu Bağlantılar

Morfolojik özellikleri


Boylu bir çalı veya 10 metreye kadar boylanabilen, sık dallı, yayvan tepeli, herdem yeşil yapraklı bir ağaçtır. Geniş, kıvrımlı, yamru yumru bir gövdesi vardır. Ağaç yaşlandıkça, düzgün gri renkli gövde kabuğu giderek çatlar. Ağacın tacı (tepesi), yaklaşık olarak artan boy kadar her sene genişler. Verimli topraklarda taç açık ve asimetrik, verimsiz topraklarda ise daha yoğun ve yuvarlaktır. Sürgünleri gri renkli, dikensiz ve hemen hemen üç köşelidir. Zeytin üretiminin %99'u Ege, Akdeniz, Marmara bölgelerindedir. Güneydoğu ve Karadeniz'de de ekilir.

260px Olive tree fruit august 0
Mızraksı, çok kısa saplı, deri gibi sert yaprakları sürgünlere karşılıklı çiftler halinde dizilmiştir. Yaprakları basit, tam kenarlı ve kenarlar alt yüze doğru hafif kıvrıktır. Yaprağın boyu 20-86 mm, genişliği de 5-17 mm’dir. Yaprakların ucunda sivri bir çıkıntı bulunur. Yaprağın üst yüzü koyu gri-yeşil ve tüysüz, alt yüzü mavimsi gümüşi renkte ve beyaz sık ipeksi tüylerle kaplıdır.
Baharın sonlarına doğru yaprakların koltuğunda seyrek salkımlar halinde açan, küçük beyazımsı-sarı renkli, kokulu çiçekleri vardır. Rüzgarların taşıdığı çiçek tozlarıyla döllenen çiçekler etli ve yağlı meyve verir. Meyve önce yeşil, olgunlaştıktan sonra da parlak siyah bir renk alır. Etli meyvenin içinde sert bir çekirdek vardır. Meyvenin etli kısmından ve çekirdeğinden elde edilen yağı bakımından çok değerli bir ağaçtır. Aynı zamanda ağacının çok heybetli ve estetik bir görünümü vardır. Odunu çürümeye karşı son derece dayanıklıdır.Kuran-ı Kerim'de geçen nadir meyvelerden biridir,çok şifalı yağı vardır o koleströllüdür,Yapraklarını kaynatıp suyunu içmek şekere iyi gelir,Kalp rahatsızlığı olanlar ve yüksek kolestrollü olan kişiler zeytin yağı kullanarak şifa bulabilirler

Tarih


Etimolojik olarak zeytin, dünya dillerinde zeta, zai, zertum, zeirtum, zait, zaitun, zeytun, elaiwa, elaia, olea, oliva, olive, oleum, oli, huile, oil, aceite kelimeleriyle ifade edilir. Eski adlarda, hatta günümüzde Olivia, Olive, Olivier, Olivares, Zeytin isimleri çocuklara verilmektedir.
En eski zeytin fosilleri MÖ 2000'lere gider. Ağacı ehlileştiren Samiler'dir. Arkeolojik kalıntılarda zeytin ve zeytinyağı kalıntıları, yaprak işlemeler ve yağ teknolojisi izleri Girit Knossos Sarayı'nda, Mısır Sakkarah piramidinde, mumyalarda, Kudüs Süleyman Tapınağı'nda, Babil'de, eski Yunan'da, Urla Limantepe'de, Salihli Sardes'te, Kumkuyu Akkale'de, Silifke'de bulunmuştur. Eskiçağlardan beri zeytin kutsama, aydınlatma, yemek, sağlık, tedavi, temizlik, savaş malzemesi, güzellik, odun, tabak, kaşık, çatal, tespih, kolye, konserve, sabun, gübre, yakacak amaçlarıyla kullanılmaktadır. Yaprakları barış, zafer, zenginlik simgesidir. Zeytindalı paralarda (TL, Frank, Liret) simge olarak kullanılır. Zeytindalı taçlar, zaferlerde ve spordaki birinciliklerde zafer simgesidir. En eski metinlerde zeytinden bahsedilir (Odysseus, İlyada, De agri cultura, Oidipus Kolonos, Geographica).
Din kitaplarında zeytin terimi geçer. Tevrat ve İncil'de 140 yerde geçer (Tekvin, Mezmurlar, Leviler). İncil inanışına göre, Kudüs Zeytindağı'ndaki 8 zeytin ağacı İsa Peygamber'in çarmıha gerilişine tanıklık etmiştir. Vaftiz ve aydınlatmada kullanılır. Ortodokslar belirli günlerde sadece zeytin yer. Kuran'da Nahl, Tin, Enam, Müminun, Abese, Nur surelerinde geçer. Abbasiler, bir medreseye Zeytune adını vermiştir. Zeytin üreticisine zeyyad demişlerdir. Türkler, 11. yüzyılda Anadolu'da zeytinle tanışmışlardır. Evliya Çelebi, gezdiği yerlerden ve Yağkapanı, Unkapanı'ndan söz ederken zeytinden bahseder. Kapan (kantar) esnafı arasında zeyyatan, sabunciyanlar vardır. Camilerde kandiller, zeytinyağı ile aydınlatmayı sağlar. Vatikan, kandil yağı için Burhaniye'den yağ getirtmiştir. Edremit ve Ayvalık, zeytin ve sabunculukta merkezdi. 1851 Londra Fuarı'na Osmanlı zeytin ve zeytinyağı sergisiyle katılmıştı. Müslüman kültüründe iftarlarda zeytin ve hurma bulundurmak esastı. Yemek kültüründe ise zeytinyağlılar baş sıradaydı: balıklar, midye, börekler, tatlılar, pırasa, taze fasulye, kuru fasulye, enginar, bakla, kabak, dolma, barbunya, börülce, lahana, patlıcan, pilav, piyaz, yaprak sarma, imambayıldı, kızartmalar.
Yer adlarına da rastlanır: Zeytinburnu, Zeytinli, Zeytindere, Zeytineli, Zeytinler, Zeytinbağ, Yağköy, Zeytinliova, Çatalzeytin, Zeytindağ, Zeytinoba.

Folklor öğelerinde çok zengindir. Deyimlerde: Kabak ek çocukların görsün, zeytin ek torunların görsün; kandilin yağı bitti; zeytinyağı gibi üste çıkmak; zeytin kafa; zeytin gözlüm; zeytini yapacak küpünde unutacaksın; salamura suyu mirasa kalır. Ruhi Su'nun derlediği "Evlerinin önü zeytin ağacı..." türküsü vardır. Edremit ve Erdek'te meci denilen bir hasat sonu ziyafeti ve oyunu oynanır. Lokman Hekim tedavisinde kullanılır: yaralarda, yanıkta, romatizma, uyuz, nazara karşı, öksürük, safra, adale ağrısı, ağız yarası, ağrı sızı, dişeti iltihabı, egzama, ses kısıklığı, gözleri güçlendirme, iştahsızlık, mide yanması, saçları güçlendirmede.

Türkiye'deki üretimi


Zeytin, ülkemizin önemli bir varlığıdır. Dünya zeytin üretici ülkeleri arasında; ağaç varlığı açısından ülkemiz 4’ncü, alan açısından da 6’ncı sırada yer alır. Böylece dünya zeytinyağı üretimine % 8 oranında katkıda bulunur, sofralık zeytin üretiminde de İspanya’dan sonra 2’nci sırada yer alır. Marmara Bölgesi’nin ağaç varlığı açısından ülkemiz içindeki payı da % 10 olarak belirlenir.
Dünya zeytin üretiminin %97'si, tüketimin %87'si Akdeniz çevresindedir. Türkiye'de 900 bin hektar arazi zeytin ekilidir. 95 milyon ağaç vardır. Her yıl 2 milyon ağaç dikilir. Ekili alanda dünyada 4. sıradadır. Üretimin çoğu küçük aile işletmelerindedir. 400 bin aile ve 1 milyon tarım işçisi bu sektörle ilgilidir. Ağaç başına yılda 11.6 kilo verim alınır. Türkiye'de delice zeytini ve kültür zeytini türü üretilmektedir. 1937'de çıkarılan yasa, Zeytinciliğin ıslahı ve yabanilerin aşılattırılması hakkında kanun'dur. İzmir Bornova'da 1950'de Zeytincilik Enstitüsü kurulmuş, 1971'de Tarım Bakanlığı Zeytincilik Araştırmaları Enstitüsü adını almıştır. IOOC, uluslararası zeytinyağı konseyi ile işbirliğindedir. Türkiye'de 35 ilde, 28 tür zeytincilik yapılır.

Üretimde Çanakkale, Balıkesir, Bursa, Aydın, İçel, İzmir, Muğla, Antalya, Gaziantep, Hatay, Kilis, Yalova, Manisa öndedir. Yılda üretilen 1 milyon ton zeytinin %70'i yağlık, %30'u sofralıktır. Her bölgede çeşitli adları vardır: Ayvalık, Büyük Topak, Ulak, Çakır, Çekişte, Çelebi, Çilli, Domat, Edincik, Erkence, Gemlik, Halhalı, İzmir, Kalembezi, Kançelebi, Karamürsel, Kilis, Kiraz, Manzanilla, Memecik, Memeli, Nizip, Samanlı, Sarı Haşebi, Sarı Ulak, Saurani, Tavşanyüreği,Uslu, Yağçelebi. Sofralık zeytinin %80'i siyah, %12'si yeşil, %8'i pembedir. Kaliteleri ekstra, birinci, ikinci sınıf diye ayrılır. Kaliteli zeytinin eti fazla, çekirdeği küçük, ince kabuklu, şekeri yüksek, yağı düşük olur. Zeytinin acılığı, tuzlama ile veya sudkostikle giderilir. Boy sınıflamasına göre küçük, elekaltı, orta, büyük, ekstra büyük, çok iri, jumbo, aşırı büyük diye adlandırılır. İşlemeye göre ise hurma, salamura, kalamata, sele, teneke, konserve, ezme türlerine ayrılır. Sele zeytini kırışık, siyahtır. Ağaçtan elle toplanır, tuzlanır, çuvallara konur, tuzlamayla birlikte aroma için kekik, defne yaprağıyla aromalanır, sonra elenir, tuzu atılır, yıkanmadan plastik kasada sunulur. En yaygını Gemlik kıvırcıktır.

Zeytin; ayrıca çeşitli fabrikalarda işlenerek zeytinyağına da dönüştürülür.
  • Teneke tipi zeytin
  • Salamura tipi zeytin
  • Sele zeytin
  • Konfipi zeytin
  • Çizme yeşil zeytin
  • Sofralık yeşil zeytin
  • Kalamata Tipi
  • İspanyol Tipi

Zeytinciliğin Dünya ve Ülkemiz Ekonomisindeki Yeri


Türkiye, İspanya ve Yunanistan’da kişi başına yıllık zeytinyağı ve diğer bitkisel yağların, 1951 ve 1981 yıllarındaki tüketim miktarları ve yüzde değerleri ise Tablo 4’de verilmiştir (13). Türk insanının kişi başına yıllık yağ tüketimi 30 yıl içinde artış gösterirken, zeytinyağının bundaki payı %40’dan 17’e düşmüştür. İspanya hariç diğer ülkelerde oransal olarak zeytinyağı tüketimi azalmış olsa da kg olarak bir artış olmuştur.
Ülkemizde zeytin üretimi Ege, Marmara, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yapılmaktadır. Zeytin üretimi yapan önemli illerin zeytin ile ilgili istatistikleri Tablo 5’de verilmiştir Üretim miktarının meyve veren ağaç sayısına oranından elde edilen ağaç başına verim değerlerine bakıldığında genelde nasıl düşük olduğu görülebilir. Zeytin yetişen 35 ilin dörtte birinde ağaçlar Türkiye ortalamasının altında verime sahiptir.

Yetiştirme ve toplama


Zeytin, azami 2000 m.yüksekliğe kadar çıkar. Sıcaklık 16-22 C (kışın -8)de, nemsiz, rüzgarsız, toprak killi, kalkerli, sulu yerleri sever. -12C'de kurur. Kuraklığa dirençlidir. Yağışı 500-800 mm.liktir. Ağacı dayanıklı, uzun ömürlüdür. Kışın yaprak dökmez. Odunu serttir. Kök, derindedir. Fidanlar en az 5 yılda meyve verir. Tam büyümesi 20 yıldır. 150 yılda yaşlanır. Boyu 20m, çapı 2m'ye ulaşır.
Gövde dik, yuvarlaktır, yaşlanınca çatlar, eğilir. Sürgünlerden yeni gövdeler oluşabilir. Anadalların üzerinde yapraklı dallar ve meyveli dalları vardır. Yaprakları yaz kış uzar. Dışı parlak yeşil, içi gümüşidir ve 2 cm genişlikte, 3-8 cm oval uzunluktadır. Ağaç silueti taç şemsiyedir. Meyveler, 2 yıllık dallarda olur. 1 yıl bol, 1 yıl az mahsul verir.

Budamaya zeytin açma denir. Çekme, nacak, testere ile budanır. Çoğaltılması aşı ve dikme yoluyladır. Yumru ve köklendirme (çelik ve çöğür'den)yöntemleriyle uygulanır. Yılda 3 milyon fidan üretilmektedir. Dikilen fidan 2 milyondur. İlkbaharda aşılama, yarma, kabukaşısı, sürgün, yamagöz yapılır. Deliceler, yerinde aşılanır. Doğada kuşlar ve fareler doğal ekicilerdir. Kuşların yeyip attıkları çekirdekler ve farelerin sakladıkları zeytinlerden tohumlar kendiliğinden çıkar.

Kasım-Mart arası ekilir. Ekim'den sonra hasat mevsimidir. Yayla ve tepelikte daha uygundur. Fidan çukuru 80cm derin, 80 cm geniş, 80 cm uzun olmalıdır. Dibe biraz çakıl konur, üstten çıkan toprak gübreyle karıştırılır ve çakıl üzerine konarak fidan dikilir, üstü en alttan kazılan toprakla örtülür, cansuyu verilir. Dikmeler, yaz aylarında sulanır. Kasım-Şubat kış uykusu dönemi, dinlenmedir. Nisan-Haziran çiçeklenme dönemidir. Temmuz-Ağustos'ta taneler büyür, çekirdek sertleşir. Eylül-Ekim'de taneler olgunlaşır, morlaşır, siyahlaşır. Şubata kadar hasat yapılır. Önce yeşiller, sonra siyahlar toplanır.
Meyve tek çekirdekli, ufak, sivri ve acıdır. Sis ve nemden etkilenir. Delicenin çekideği ise büyüktür, eti azdır. Zeytin meyvesi sap, kabuk, et, çekirdek, tohum'dan oluşur. Eti %65-90 oranındadır, şeker %2-6, yağ %15-30, su %50, lif %1, kül %1. İÇinde kalsiyum, magnezyum, demir, aminoasitler, A ve C vitaminleri, proteinler bulunur. Meyveye acı tat veren maddeye oleuropein denir.

Toplanması, ağaçtan veya yerden olur. Ağaçtan elle (sağma, taraklama), sırıkla (çırpma), çırpıcıyla, makineli sarsmayla yapılır. Yerden toplanacaksa ağaç silkelenir. Üreticiler, tayfa denilen çırpıcı işçiler çalıştırır. Adambaşı saatte 6 kilo toplanır. Toplananlar sepetlere, çuvallara, kasalara konur, depolanır, fermantasyona gider. Yere düşenler fırça, tarak veya emici borularla hemen toplanır. Vaktinden önce yere düşen meyveye dipzeytini denir. Depolar serin ve havadardır, zeytin depoda 2-3 gün bekletilir. Taşıma, çuvallarla yapılır.

Alt türler


  • Olea europaea subsp. europaea. Avrupa ve Türkiye
  • Olea europaea subsp. cuspidata. İran ve Çin
  • Olea europaea subsp. guanchica
  • Olea europaea subsp. maroccana. Fas
  • Olea europaea subsp. laperrinei. Arjantin, Sudan, Nijerya

Bakınız
> Zeytin Nedir?
>Zeytin Yetiştiriciliği


Son düzenleyen perlina; 20 Aralık 2016 14:04
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
25 Ağustos 2009       Mesaj #2
nünü - avatarı
Ziyaretçi
EDEBİYATTA ZEYTİN
"... Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
Sponsorlu Bağlantılar
yetmişinde bile,
mesela, zeytin dikeceksin
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
Yaşamak yani ağır bastığından..."
Nazım Hikmet

"Ben ağaçların hepsini severim, ama zeytin ağacı bir başka.
Her şeyden önce onun simgeledikleri: yapraklarıyla barış, altın sarısıyla mutluluk"
Aldous Huxley

Akdeniz'in tümü, dişlerin arasındaki siyah zeytinlerin acı tadından yükseliyor sanki. Etten ve şaraptan daha eski bir tat; serin su kadar eski bir tat. Bölgede zeytin ve zeytin yağı kadar eski olan tek şey var: deniz; en eski antik toplumlardan bugüne kadar, hiçbir tabiat ürünü uygarlıklar üzerinde zeytin kadar biçimlendirici bir etkiye sahip olmadı."
Lawrence Durrell, Prospero'nun Hücresi

"Uzun saç örgüleri ve zeytin yağından kalpleriyle melekler"
Frederico Garcia Lorca

Bütün Akdeniz, heykeller, palmiyeler, altın kolyeler, sakallı kahramanlar, şarap, fikirler, gemiler, ayışığı, kanatlı gorgonlar, bronz adamlar, filozoflar, tüm bunlar dişlerin arasındaki kara zeytinin ekşi, sert tadından çıkmış gibi. Etten ve şaraptan daha eski bir tattan. Soğuk su kadar eski bir tattan.
Lawrence Durrell

Yaşamak sadece sevmektir, inan bana.
Sevmeyenler dünyamızda yaşamıyor.
Yaşamak suda, toprakta, insanlarda görünerek;
bir zeytin ağacı gibi.
Bir zeytin ağacı gibi, ne güzel
denize yakın olacaksın,
uzayan dallarında, yapraklarında ışık
ta derinlerde köklerin.
Bir zeytin ağacı gibi, bin yıl severek
yaşamak her gün...
Arif DAMAR

Ağaçların bilgesi, zeytindir kuşkusuz... En çelimsizi bile kendini kabul ettiren bir ağırbaşlılık, bir suskunluk içinde... Yaşlarını bilen yok. Roma'nın, Bizans'ın izlerin taşıyor bazıları... Zamanlar geçmiş, sahipler değişmiş ama onlar kendi ölümsüzlüklerinde... Gene kendi kendilerinin.
Mehmet Başaran, Yüreğinin Sesi Zeytin Ülkesi

Önde zeytin ağaçları arkasında yâr
Sene 1946
Mevsim
Sonbahar
Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim
Dalları neyleyim
Yâr yoluna dökülmedik dilleri neyleyim
Yâr yâr! Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar
Değirmen misali döner başım
Sevda değil bu bir hışım
Gel gör beni darmadağın
Tel tel çözülüp kalmışım.
Yâr yâr
canımın çekirdeğinde diken
Gözümün bebeğinde sitem var.
Bedri Rahmi Eyuboğlu

Orada erkeklerin uzun sırıkları küçük yapraklı dalları hızla vuruşları ve siyah kıvraklıklarının eteklerini bellerine sokmuş kadınların iki kat eğilerek, soğuktan sertleşen parmaklarla yerden zeytin tanelerini toplayışlarını seyreder, yahut sırtını bir ağaca vererek yere bakardı. B u buruşuk yüzlü ve her sene budanmaktan şeklini kaybetmiş eğri büğrü ağaçlar, uzun bir hikâyeyi anlatan garip şekilli harfler gibiydi ve herhalde Yusuf bunların dilinden anlıyordu."
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf

"Çatalkaya eteklerinde yabanı açarak beş yüz zeytin yetiştirmişti Hasan Gür. Zeytinliğe tapu çıkarmak için dava açmıştı.(...) 26 Aralık günü keşfine gidilecekti zeytinliğin. (...) Bir çiçek bahçesi kadar iyi işlenmiş, taştan topaçtan ayıklanmıştı ağaçların altındaki toprak. Bütün ağaçlar on beş yaşında görünüyordu. Boz yeşil kırışıksız gövdeleri, kısa dayanıklı yaprakları ile gülüyordu bütün zeytinlik. (...) Maşallah zeytinliğe, dedi, çok iyi yetiştirmişsin. Kına gibi her yanı... (...) Az uğraşmamışsın! Kolay değil bu deli yabanı bu duruma getirmek, adam etmek... (...) Sen belki bilmezsin , dedi. Yetişkin bir aslanı, kaplanı uslandırıp adam etmek neyse, burada zeytinlik yetiştirmek de o! Yürek ister, sebat ister bu iş..."
Necati Cumalı, Yağmurlar ve Topraklar

"Zeytin ağacının vazgeçtiği yerde Akdeniz biter"
Georges Duhamel

"Yıldız gibi açar kapar yürek
Esmer ekmek gibi insanlarımız
Ve yaşamaların en gücü
Homeros yabani zeytin yerdi
Güneşli ülkemizin gölgesi zeytin
Ulu bir ağaç duyar gıcım gıcım
Dönüp dolanan umudumuzu"
Melih Cevdet Anday

Son düzenleyen perlina; 20 Aralık 2016 12:08
seramiksır - avatarı
seramiksır
VIP VIP Üye
21 Aralık 2011       Mesaj #3
seramiksır - avatarı
VIP VIP Üye
zeytinin tarihi

Zeytin

, Zeytinin tarihçesi ve Zeytin ağacının kökeni hakkında hiç kimse net bir bilgiye sahip değildir. Elde şu tarih diye işaretleme yapılabilecek net bir veri bulunmamaktadır. Arkeolog ve paleo-botanikçilerin yapmış oldukları araştırmalar neticesinde Akdeniz havzasının birçok değişik bölgesinde çeşitli yabani zeytin verilerine ulaşılmıştır.
Zeytinin tarımsal anlamda ilk kullanımı Doğu Akdeniz de Suriye sınırları içerisinde gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler ışığında Suriye’de M.Ö 6.000 yılında tarımsal zeytincilik yapıldığı alışılmaktadır. Yapılan çalışmalardan elde edilen veriler ışığında tarımsal üretimin Suriye’den üç koldan dünyaya yayıldığı anlaşılmıştır.

Hatay, Mardin ve Kahramanmaraş’ta zeytin ağacının en alt türlerine rastlanmış olması bu yargıyı kesinleştirmektedir. İlk etapta Güneydoğu Anadolu havzasında yerleşimini tamamlayan zeytin, Batı Anadolu üzerinden Ege Adalarına, daha sonra ise Yunanistan üzerinden İtalya, Fransa’ya ve İspanyaya kadar ulaşmıştır. İtalya üzerinden Sicilya’ya gecen zeytin buradan Kuzey Afrika’ya geçmiştir. Bu kol Suriye ve Mısır üzerinden gelen ikinci kolla birleşince Akdeniz’e kıyısı bulunan bütün coğrafyaya hakim olmuştur.

zeytinin tarihi
Üçüncü kol ise İran ve Irak üzerinden Afganistan ve Pakistan’a geçmiştir. İspanyolların 16. y.y. da Kuzey ve Güney Amerika’ya zeytini götürmesi ile zeytinin dünya üzerindeki yayılması tamamlanmıştır. Başka bir görüşe göre ise zeytinin çıkış noktası “Olea Chrysophylla dır” Olea Chrysophylla yabani bir zeytin ağacı türü olup yüksekliği 2 ila 15 metre arasında değişmektedir. Ağacın dalları hiç dökülmemekle birlikte sürekli yeşildir. Bu zeytin türü Güney Afrika’dan Orta Afrika’ya oradan Mısır ve Orta doğu üzerinden Pakistan ve Hindistan’a buradan da Çin’e ulaşmıştır.
M.Ö 1.500 lü yıllarda zeytinin ticari olarak kullanıldığına ilişkin verilere Yunanistan’da rastlanmıştır. Firavun Tutankamon’un mezarında bulunan zeytinyağının tarihi ise M.Ö 1325 tarihlidir. Elde edilen bu veriler adı gecen tarihlerde zeytinyağının sadece yemelik olarak değil, sağlık, yakıt ve dinsel ritüeller içinde kullanıldığını göstermiştir.
Zeytini Avrupa’ya Romalılar götürmüşlerdir ve zeytin kültürünün yayılmasında etkili olmuşlardır. Zeytinyağı kültürünün Avrupa’ya ve Dünyaya yayılmasında ise Giritliler etkin rol oynamıştır. Bulundukları konum itibariyle oldukça güçlü bir ticaret ağına sahip olan Giritliler zeytinyağı ticaretine 3000 yıl gibi oldukça uzun bir süre hakim olmuşlardır. Bu görüşü doğrulayan en önemli veriler ise Avrupa’nın en eski uygarlığı olarak kabul edilen Minos’un başkentin de Knossos ve Faistos saraylarının yıkıntılarında bulunan 2 metrelik zeytinyağı küpleri ve bu küplerle beraber bulunan tabletlerdir. O dönemin zeytinyağı ticaretine ışık tutan bu tabletlerde o günkü zeytinyağı ticaretinin yapıldığı ve üretildiği yerler yer almaktadır.

tarihi
Zeytinin Tarihçesi M.Ö. 3000’lerde Girit’te kaya oyukları veya taş havanlarda tanelerin kırılıp sıkılmasıyla başlayan ilkel zeytinyağcılık gelişmiş ve M.Ö. 1700’e doğru taş silindirlerin kullanılmasıyla daha da önem kazanmıştır. Girit’teki Kral Minos’un ünlü Knossos Sarayı (M.Ö. 1700-1100) kalıntıları arasında yer alan kuzey girişinde kutsal boğanın bir zeytin ağacına tos atan bir rölyefi, ayrıca zeytinlikte dans eden insanları gösteren bir küçük duvar resmi bulunmuştur.

Yine ayni sarayda, iki metre yükseklikteki sayısız dev küplere (Pithoi) 75-100 ton yağın saklanabileceği büyüklükteki depolar mevcuttur. Minoslular bolca çıkardıkları zeytinyağını ihraç etmişler; hatta zeytin fidanlarını da Afrika’ya, Yunanistan’a göndermişlerdir. Giritlilerin önemli bir tüketici ve satıcı olduklarını kanıtlayan amforaların üzeri zeytin dalları ve yıldız biçiminde çiçek resimleriyle hiyeroglif yazıyla zeytin ağaçları simgelenmektedir.

Dinde Zeytinyağı

dinde zeytin
Kutsal kitaplarda zeytinden birçok kez bahsedilmektedir. Kuranı Kerimde zeytinin incirle birlikte Allahü teâlâ’nın insanoğluna bir hediyesi olarak Sina Dağı’na cennetten indirildiği yazmaktadır. Kuranı Kerimde birçok defa zeytin üzerine yemin edildiği görülmektedir ve zeytin mübarek bir meyvedir. “Hiçbir yere ait değildir, Ne doğuya nede Batıya…

Nuh tufanından sonra gemiye dönen Kuğu yaşam belirtisi olarak ağzında zeytin dalı taşımaktadır.
Zeytinyağı Eski Mısır’da arınmak amacıyla kullanılmıştır. Firavunların mezarlarına küplerle zeytinyağı koymuşlardır.
Bilgeliğin, gücün ve yetkinin göstergesi olarak yıllarca kralların başına sürülmüşki bu gelenek Avrupa krallarının taç giyme törenlerinde günümüzde de sürdürülmektedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 20 Aralık 2016 12:14
SIKINTILARINIZ YILDIZLAR KADAR UZAK, HAYALLERİNİZ GÜN GİBİ PARLAK OLSUN DOSTLAR...
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
17 Ocak 2012       Mesaj #4
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Zeytin

ZEYTİN

;zeytingiller familyasındandır.
(Ofea, bitkinin Latince adı olan oliva’dan gelir. Latinceye de Yunanca e/a/s’ten geçmiştir, ancak Yunancaya hangi Doğu ya da Doğu Akdeniz dilinden geçtiği bilinmemektedir. Europaea ise “Avrupalı, Avrupadan” demek.)
2-10 metre boylarında, silindirik-oval yapraklı, hepyeşil bir ağaçtır.


Zeytin;İlkbahar aylarında yeşilimsi beyaz çiçekler açar. Tek çekirdekli, çevresi etli, iğde iriliğindeki, yumurtamsı ya da yuvarlak meyveleri sonbaharda olgunlaşır, yeşilken ya da beklenip kararınca hasat edilir.
Zeytin bir Akdeniz bitkisidir. Anavatanı eski Mezopotamya ve ülkemiz sınırları içindeki Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş dolaylarıdır.

Dünya zeytinlerinin % 97-98′lik bölümü Akdeniz’i çevreleyen İspanya, Portekiz, Fransa, italya, Yunanistan, Türkiye, Suriye, Lübnan ve Libya gibi ülkelerde bulunmaktadır. Kalan % 2-3′lük bölümü ancak, Latin Amerika, ABD ve Avustralya’dadır.
Türkiye’de Karadeniz Bölgesinden başlayıp, Marmara, Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu’da zeytin yetiştirilmektedir. Marmara bölgesi zeytinleri genellikle salamura ve sofralık, diğer bölgelerin zeytinleriyse yağlıktır.

Dünyanın önde gelen zeytin üreticisi ülkeleri İspanya ile İtalya’dır, onları Yunanistan ve Tunus izler, Türkiye beşinci sıradadır.
da siyah, dalından toplanan zeytin taneleri, son derece buruk ve acı bir lezzet taşır. Yeşil zeytin elde edilecekse henüz olmamış yeşil taneler, siyah zeytin ya da zeytinyağı elde edilecekse, olgunlaşıp kararmış meyveler toplanır ve suda, tuzda, ya da başka şekillerde salamurada bekletilerek, yenecek hale getirilir. Yağ yağ elde edilecekse siyah zeytin tanelerinden çıkarılır.

Zeytinin yağı ve yaprağı, gövde kabuğu, hatta doğrudan meyvesi halk hekimliğinde kullanılır, bin derde deva dense yeridir.
Yapraklar tanen, reçine, uçucu yağ ve organik asitler; yağı oleik, palmitik, linoleik, stearik asit, A E, B1 ve B2 vitamini, fitosterol içerir.

Zeytin yapraklarıyla gövde kabuğunun iştah açıcı, kabızlık giderici, ateş düşürücü, idrar söktürücü, şeker hastalığını dengeleyici, yüksek tansiyon düşürücü etkileri vardır.
Bunun için 50 gram yaprak ya da kabuk 1 litre kaynar suyla demlenir ve günde iki-üç kez birer bardak içilir.
İrinli yaralara da dışardan uygulanır.

Zeytinin yağı da kabızlık giderici, safra söktürücü olarak sabahlan 1 -2 çorba kaşığı aç karna içilir, safra soktürücü olarak alınıyorsa buna bir hafta devam edilir.
Yara ve berelerin üzerine de yumuşatıcı ve sızı azaltıcı olarak dışardan uygulanır.

Morfolojik özellikleri


Zeytin boylu bir çalı veya 10 metreye kadar boylanabilen, sık dallı, yayvan tepeli, herdem yeşil yapraklı bir ağaçtır. Geniş, kıvrımlı, yamru yumru bir gövdesi vardır. Ağaç yaşlandıkça, düzgün gri renkli gövde kabuğu giderek çatlar. Ağacın tacı (tepesi), yaklaşık olarak artan boy kadar her sene genişler. Uzun ömürlü bir ağaçdır, yaklaşık 2000 yıl kadar yaşayabilir. Verimli topraklarda taç açık ve asimetrik, verimsiz topraklarda ise daha yoğun ve yuvarlaktır. Sürgünleri gri renkli, dikensiz ve hemen hemen üç köşelidir.
Mızraksı, çok kısa saplı, deri gibi sert yaprakları sürgünlere karşılıklı çiftler halinde dizilmiştir. Yaprakları basit, tam kenarlı ve kenarlar alt yüze doğru hafif kıvrıktır. Yaprağın boyu 20-86 mm, genişliği de 5-17 mm’dir. Yaprakların ucunda sivri bir çıkıntı bulunur. Yaprağın üst yüzü koyu gri-yeşil ve tüysüz, alt yüzü mavimsi gümüşi renkte ve beyaz sık ipeksi tüylerle kaplıdır.
Baharın sonlarına doğru yaprakların koltuğunda seyrek salkımlar halinde açan, küçük beyazımsı-sarı renkli, kokulu çiçekleri vardır. Rüzgârların taşıdığı çiçek tozlarıyla döllenen çiçekler etli ve yağlı meyve verir. Meyve önce yeşil, olgunlaştıktan sonra da parlak siyah bir renk alır. Etli meyvenin içinde sert bir çekirdek vardır. Meyvenin etli kısmından ve çekirdeğinden elde edilen "yağı" bakımından çok değerli bir ağaçtır. Aynı zamanda ağacının çok heybetli ve estetik bir görünümü vardır. Odunu çürümeye karşı son derece dayanıklıdır.
Son düzenleyen perlina; 20 Aralık 2016 12:06
In science we trust.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
20 Aralık 2016       Mesaj #5
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

ZEYTİN

Ad:  Zeytin.jpg
Gösterim: 949
Boyut:  48.5 KB

Zeytingillerden, her zaman yeşil bir ağaç (Olea) ve bunun meyvesi. Zeytin ağacı, meyveleri nedeniyle çok eskiçağlarda kültüre alınmıştır. Kabuğu esmer ve çatlaklı, odunu sarı, dalları seyrek ve dağınık, yaprakları uzunca, parlak, üstü koyu yeşil, altı gümüş rengidir. Beyazımsı çiçekleri salkımlar oluşturur. Eriğe benzeyen etli ve çekirdekli meyveleri başlangıçta yeşildir; olgunlaşınca siyahlaşır. Meyvenin besidokusu bol miktarda yağ taşır.

Zeytin ağacı, kışın en düşük sıcaklığın -8° nin üstünde olduğu yerlerde ve 400 m. yüksekliğin altında yetişir. Akdeniz Bölgesi'nin kıyı kesimleri, bu koşullara uygun olması nedeniyle zeytinciliğe çok elverişlidir ve bütün Akdeniz çevresinde bol miktarda zeytin yetiştirilir. Boyu en fazla 15 m.ye, çapı 5-6 m.ye ulaşır. Ömrüyse çok uzundur. 1.000 yıla kadar yaşar. Zeytin meyvesi ham ve olgun hâlde salamura yapılarak yenir; ayrıca ezilerek yağı çıkartılır. Yağ çıkarıldıktan sonra geriye kalan küspe "pirina" olarak adlandırılır, gübre ve hayvan yemi olarak değerlendirilir.

Zeytinyağı, lezzetli ve sindirimi kolay bir besin maddesidir. Kalitesi asit derecesine göre saptanır. Asit derecesi %0,3-0,5 arasında olan zeytinyağları rafine, %1 olanlar içme, %1-1,5 ekstra ekstra, %1,6-2,5 olanlar ekstra, %2,6-3,5 olanlar birinci yemeklik, %3,6-4,5 olanlar ikinci yemeklik yağ olarak adlandırılır. Asit derecesi %5-8 olanlardan iyi kalite, %8'den yukarı olanlardan ikinci kalite sabun yapılır.

Türkiye'de başta Ege ve Marmara bölgeleri olmak üzere hemen hemen bütün kıyı bölgelerinde, Güneydoğu Anadolu'nun elverişli yerlerinde zeytin yetiştirilir. Türkiye'de yetişen ağaçlar 7-8 yaşlarında meyve vermeye başlar. Verim 35 yaşına kadar artar; bu yaştan sonraysa giderek azalır. 100 yaşlarına ulaşmış zeytin ağaçlarını yenilemek gerekir. Ağacın meyve verimi yıldan yıla değişir. Bu nedenle verim hesabında genellikle 5 yıllık ortalamalar kullanılır. Türkiye zeytin ve zeytinyağı üretiminde, dünyada ilk sıraları alır.

Zeytin Ağacının Yaşamı

Ad:  Zeytin Baçesi.jpg
Gösterim: 995
Boyut:  85.2 KB
Ekilmeden, kendiliğinden yetişen zeytine; yabani zeytin veya delice (oleaster) denir. Köylülerin dağdaki deli zeytini sıkıp çıkardıkları ve ilaç gibi kullandıkları yağa da "çoral" denir. Delice, aşılanıp-ıslah edilerek, kültür bitkisine(sativa) dönüştürülüp, daha verimli bir hale getirilebilir. Fidandan, dikme olarak yetiştirilen zeytin ağacı, kazık kök yapmaz ve çabuk yıkılır. Oysa dağda, tohumdan üreyen zeytin ağacı; kazık köklüdür, yerinden kolay sökülmez.

Zeytin ağacı, meyvesinin etli kısmından ve çekirdeğinden elde edilen, altın sarısı yağı olan, çok değerli bir ağaçtır. Uygun koşullarda yetiştirilirse, ekimini izleyen 5-6 yıl içinde, meyve verecek duruma gelir. Zeytin ağacının verimli hale gelmesi, 20 yılı bulur ve giderek de verimi artar. 35-150 yıl arası, ağacın olgunluk ve tam verim dönemidir. Sonra, daha yüzlerce yıl yaşar. Oldukça uzun bir yaşamı vardır. Yaşlanınca da tabii ki verimi azalır.

Zeytin ağacı, bir yıl bol ürün verirken, arkasından gelen yılda adeta dinlenir ve verimi azalır. Sonuçta, bir yıl çok, bir yıl az ürün verir. Buna Periyodisite denir. Bu durum, halk arasında var yılı ve yok yılı olarak adlandırılır.

Zeytin ağacı, çok özel bir ağaçtır. 1000 yaşına kadar yaşayabilir. 3000 yaşında zeytin ağaçları bulunduğu, bazı araştırmacılar tarafından ifade edilir. Zeytin ağacının uzun yaşamı, yapraklarındaki, oleuropein maddesine dayanır. Bu madde, zeytin ağaçlarını, hastalık ve zararlılardan korur. Ayrıca yapraklarından çıkan kalsiyum elenolaten maddesi, zararlı virüs, bakteri ve mantarları yok eder.

Yaşadığı Coğrafi Koşullar

Ad:  Zeytin-2.jpg
Gösterim: 969
Boyut:  53.3 KB

Zeytin ağacı, genellikle rakımı düşük coğrafyalarda yetişir. Ancak denizden 1000 metre yükseklikte de, zeytin tarımı yapılabilmektedir. Türkiye'de, 800 hatta 1000 metreye kadar zeytin yetişmektedir. Zeytin, özellikle 400 metrenin altındaki alçak alanlarda, daha verimli olur. Zeytin ağacı için, yetiştirilmeye elverişli coğrafya; yazları sıcak, kışları ılıman geçen iklimlerdir. Zeytin, suyu sever, ama susuzluğa da dirençlidir. Aynı ölçüde verimli olamasa bile, zeytin ağacı, kendisini, bölgenin iklim yapısına uydurmayı başarır.

Zeytin ağacının en büyük düşmanı, dondur ve -12°C'de kurur. Zeytin ağacına, fakir toprakların zengin ağacı denir. Sulanınca, verimi artar. Su yetersiz olunca da, ufak-buruşuk tane verir. Zeytin ağacı, yayla ve tepelerde iyi gelişir ve bol ürün verir. Böyle yerlerde, yağ oranı da yüksek olur. Sofralık zeytin çeşitleri için düzlük yerler, daha uygundur.

Türkiye’de Yetişen Zeytin Çeşitleri


Türkiyezeytin yetiştiriciliği açısından oldukça zengin bir ülkedir. Ülkemizde yetişen belli başlı zeytin türleri şunlardır;
  • Edremit (Ayvalık) Zeytini: Çanakkale’de, Ege Bölgesi’nde Körfez çevresinde ve İzmir’de, Akdeniz kıyısında Adana ve Antalya’dan Mardin’e kadar uzanan topraklarda yetiştirilmektedir. Bu bölgelerde yetişen Edremit zeytininin yağı hem kimyasal açısından hem de duyusal açıdan birinci sıradır. Bu zeytin türü soğuğa belli dereceye kadar dayanıklı olabilmektedir
  • Büyük Topak Ulak Zeytini: Genellikle Akdeniz’in doğusunda ve Güneydoğu Anadolu civarında yetişmektedir. İskenderun, Erdemli, Tarsus, Anamur, Seyhan civarında yetiştiriciliği yapılır. Yeşil çizme zeytin olarak satılır ve iridir ve tadı da lezzetlidir. Soğuk havalara ve kuraklığa karşı çok hassasiyetli değildir.
  • Çakır Zeytin: İzmir ve civarında yetişen bir zeytin türüdür. Özellikleri bakımından 5.sırada yer alır. Bu yörenin zeytini yeşil sofralık zeytin olarak da kullanılır.
  • Çekişte Zeytini: İzmir’in Kiraz, Ödemiş ve Torbalı ilçelerinde, Aydın’ın Nazilli ve Yenipazar ilçelerinde yetiştirilir. Yetiştirildiği bölgelerde yeşil kırma zeytin olarak kullanılır. Verimli ağaçları vardır ve soğuğa karşı hafif dirençlidir.
  • Çelebi Zeytin: Bursa’nın Orhangazi, İznik ilçelerinde, Kocaeli’nin merkezinde ve Gölcük ilçesinde yetiştirilmektedir. Yeşil sofralık zeytin olarak kullanılmaktadır. Meyveleri oldukça iridir. Ağacı soğuğa karşı çok duyarlı değildir.
  • Domat Zeytini
  • Edincik Su Zeytini
  • Eğriburun Zeytini
  • Erkence Zeytini
  • Gemlik Zeytini
  • Halhalı Zeytini
  • Kalembezi Zeytini
  • Kilis Zeytini
MsXLabs.org
-derlemedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
20 Aralık 2016       Mesaj #6
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Zeytin (Olea europaea)

, zeytingiller (Oleaceae) familyasından, meyveleri için yetiştirilen bir ağaç ve bunun yağca zengin meyveleri. Bazı kaynaklarda anayurdunun Anadolu’nun güney kesimi ve Suriye olduğu ileri sürülen bu bitki Akdeniz ikliminin egemen olduğu bölgelerde yetişir. Yabani zeytine “delice zeytin” denir. Bu zeytinden aşılanarak geliştirilmiş olan kültür zeytini dünyadaki en eski tarım ürünlerinden biridir. IÖ y. 3500’de Girit Adasında zeytin yetiştiriliyordu. Sami halklarının da İÖ 3000 gibi erken bir dönemde zeytin tarımıyla uğraştığı sanılmaktadır. Zeytin Homeros zamanında, Eski Yunanlılar arasında vücut yağı kaynağı olarak değerliydi. İÖ y. 600’de ise Romalıların önemli tarım ürünlerinden birini oluşturuyordu.
Ad:  zeytin.gif
Gösterim: 3523
Boyut:  101.1 KB
Zeytin ortalama 3-12 m arasında boylanan ve kışın yapraklarını dökmeyen sık dallı bir ağaçtır. Mızrak biçimli, derimsi yapraklarının üst yüzü koyu yeşil, altı gümüşsüdür; yapraklar dallara karşılıklı çiftler halinde dizilmiştir. Odunu çürümeye karşı son derece dayanıklıdır. Zeytin ağaçları baharın sonlarına doğru çiçeklenir. Yaprakların koltuğunda seyrek salkımlar oluşturan küçük, beyazımsı çiçekleri vardır. Çiçeklerin bir bölümü erdişidir, bazısı ise yalnızca erkek organ içerir. Erdişi çiçekler rüzgârların taşıdığı çiçek tozlarıyla döllendikten sonra meyve verir. Botanik açısından eriksi meyveler arasında sınıflandırılan zeytin meyvesi içinde taş gibi sert bir çekirdek (tohum) barındırır ve etli bölümü bolca yağ içerir (yaklaşık yüzde 20-30 oranında). Meyveler hamken yeşildir, ama olgunlaştıkça esmerleşir. Zeytin meyveleri, salamura edilip siyah ya da yeşil zeytin halinde sofralık olarak tüketilir ya da yağ çıkartılır. Sofralık zeytinler genellikle dalından elle, yağlık zeytinler ise iyice olgunlaştıktan sonra sopalarla vurularak ya da silkelenerek yerden toplanır.

Zeytin dünyada başlıca 30°-45° kuzey ve 30°-45° güney enlemleri arasında yetiştirilir. Killi, kireçli, akaçlaması iyi ve derin toprakları seven zeytin ağaçları tohumla ya da çelikle çoğaltılır. Tohumdan elde edilen fideler genellikle anaç olarak seçilen dayanıklı bir zeytin çeşidine aşılanır. Zeytin ağaçları dikildikten 4-8 yıl sonra meyve vermeye başlar, ama en yüksek verime 15-20 yıl içinde ulaşır. Zeytin bir yıl bol, ertesi yıl az ürün veren bir bitkidir. Zeytin en çok yağ üretmek amacıyla yetiştirilir. Henüz işlem görmemiş taze zeytin çok acı olduğundan yenemez. Yenebilir hale getirebilmek için tuzlu suda bekletilerek, yani salamura edilerek acılığı giderilir. Yağlık zeytinlerden ise ezilip preslenerek zeytinyağı çıkarılır. Gerek zeytin gerekse zeytinyağı Akdeniz mutfağının en değerli maddeleridir. Zeytinyağından yalnızca yemeklik olarak değil sanayide sabun yapımında, eczacılıkta ise ağızdan müshil ve safra söktürücü, dışarıdan yumuşatıcı olarak da yararlanılır. Zeytinden yağ çıkarıldıktan sonra geriye kalan küspeden de (prina) kimyasal yolla, prina yağı denen ve sabun yapımında kullanılan bir yağ çıkarılır. Arta kalan posa yakacak olarak, bunun yakılmasıyla elde edilen kül ise zeytinliklerde gübre olarak kullanılır.

Günümüzde dünya zeytin üretiminde ilk sıraları İspanya, İtalya ve Yunanistan alır. Bu ülkeleri Türkiye, Tunus, Fas, Suriye ve Portekiz izler. Yaklaşık 500 milyon zeytin ağacıyla dünyadaki toplam zeytin üretiminin dörtte üçünü Avrupa karşılar. Türkiye’de zeytin Artvin’den Hatay’a kadar tüm kıyılarda yetişir. Zeytinlikler, bazı ayrıksı örnekler dışında, elverişli koşulların bulunduğu bölgelerde kıyıdan 200 km kadar içerilere sokulabilmekte, deniz düzeyinden 700 m yüksekliğe ulaşabilmektedir. En önemli zeytin alanları Ege, Marmara ve Akdeniz bölgelerinde yer alır. Karadeniz Bölgesi kıyılarının bazı kesimlerinde görülen zeytinliklerde ise ekonomik açıdan verimli olmadığından önemli bir zeytin üretimi yapılmaz. Öte yandan Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Akdeniz iklimi etkisinin görüldüğü kesimlerinde yer alan zeytinlikler azımsanmayacak genişliktedir.

Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) verilerine göre 1990’da Türkiye’de meyve veren yaştaki zeytin ağacı sayısı 80.600.000’dir. Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde genellikle yağlık zeytin üretimi yapılırken, Marmara Bölgesi’ndeki zeytinliklerden daha çok sofralık zeytin elde edilir. 1990’daki toplam 1.100.000 tonluk zeytin üretiminin 763 bin tonu yağlık, 337 bin tonu sofralıktır. Başlıca yağlık zeytin çeşitleri arasında çolur, halkalı, memecik, rrçemilik, sarıulak, uslu, Ayvalık yağlık, Edremit yağlık ve yoğulağı sayılabilir. En tanınmış sofralık çeşitler ise sele zeytini, kalembezi ve kalamatadır.
1990’da 10 bin tondan fazla zeytin üretimi yapılan iller Aydın (266.005 ton), İzmir (205.836 ton), Balıkesir (139.414 ton), Bursa (115.725 ton), Manisa (106.335 ton), Muğla (83.944 ton), Hatay (47.876 ton), Çanakkale (29.271 ton), Gaziantep (28.380 ton), İçel (26.605 ton), Antalya (19.765 ton) ve Adana’dır (12.884 ton). Bu illerde üretilen zeytinin işlenmesi, depolanması ve pazarlanması amacıyla kurulmuş bazı birlikler vardır. Bunlardan başlıcaları Marmara Zeytin Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Zeytinbirlik), TARİŞ’e bağlı İzmir Zeytinyağı Tarım Satış Kooperatifleri Birliği, Güneydoğu Zeytin ve Mamulleri Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Zeytinbirlik) ve Türkiye Zeytinyağı ve Nebati Yağlar İhracatçıları Birliği’dir.
1980’lerin başında dünya zeytinyağı üretimi yaklaşık 2 milyon ton dolayındayken, Türkiye’de yaklaşık 160 bin ton zeytinyağı üretilmiştir. Bu rakam 1990’ların başlarında 90 bin tona düşmüştür. 1990’ların başlarında zeytinyağı ihracatı 15 bin ton, zeytin ihracatı ise 10 bin ton olmuştur.

Kaynak:Ana Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
20 Aralık 2016       Mesaj #7
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Zeytin Belgeseli



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.

Benzer Konular

5 Ağustos 2010 / kompetankedi Ziraat
2 Temmuz 2010 / _Yağmur_ Taslak Konular
29 Kasım 2012 / Gabriella Zooloji
20 Nisan 2009 / HipHopRocK Zooloji
10 Haziran 2015 / Safi X-Sözlük