Arama

Karadeniz

Güncelleme: 17 Kasım 2016 Gösterim: 23.314 Cevap: 4
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Kasım 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

KARADENİZ

, Antikçağ'da Ponlos Eukseinos. Bütün dillerde aynı olan adının (Karadeniz) kökeni kesin olarak bilinmiyor. Bazı araştırmacılar bu adın eski türk dillerinde "kuzey ", bazıları kuvvetli, korkunç anlamına gelen "kara" sıfatı ile ilgili olduğu görüşündedir.

Sponsorlu Bağlantılar
Ad:  karadeniz-365x273.jpg
Gösterim: 1439
Boyut:  35.4 KB

Biçim ve boyutlar

. Geniş anlamda Akdeniz havzasının Alp kıvrım sistemine bağlı genç dağlarla kuşatılmış, oval biçimli iki havzadan meydana gelen bir bölmesi ve uzantısı sayılan Karadeniz, hidrolojik şartları bakımından Akdeniz'le, ortalama derinlikleri 50 m dolayında olan İstanbul ve Çanakkale boğazları ile zayıf bir bağlantısı olan ve bu nedenle ondan büyük farklarla ayrılan bir iç denizdir Maksimum uzunluğu D-B doğrultusunda yaklaşık 1 200 km; genişliği 600 km (B. kesiminde) ile 250 km (Kırım-Anadolu) arasında değişir.
Havza K.’de sığ Kerç boğazı ile Azak denizi'ne bağlanır. Bu sınırlar içinde Karadeniz’in yüzölçümü 422 189 km2, Azak (36 875 km2) ile birlikte 459 064 km2'dir. En derin yeri inebolu'nun biraz açığındadır (2 212 m). Ortalama derinliği 1 272 m olan Karadeniz çanağı içindeki su kütlesinin hacmi 536 969 km3'tür.

•Jeomorfoloji ve jeoloji.

G.’de ve K.'de yerkabuğunun iki büyük plakası
arasındaki kıvrımlı dağlar kuşağı arasına gömülmüş olan Karadeniz ve B.'da Pannonıa'dan, D.'da G. Hazar ve Türkistan'a kadar uzanan derin çukurlar zincirinin bir halkasını oluşturan Karadeniz, yerbilim bakımdan adeta bir minyatür okyanus özelliği gösterir. Okyanuslarda olduğu gibi burada da yapısal biçimlenme bakımından 3 büyük birim ayrılır: 1. Kıta sahanlığı (ya da şelf), genellikle kıyıdan -90 m derinliğe kadar uzanan çok hafif engebeli sığ düzlüklerdir.

Karadeniz alanının % 24,1'ini kaplar. Eğimi azdır (%0,5-5 arasında). Kumlu, killi ve kavkı yatakları da içeren genç tortul çökellerle örtülüdür. Üzerinde yer yer bazıları sahanlık içine 200-300 m kadar yarılmış vadiler (Sakarya kanyonu gibi) görülür Balıkçılık bakımından da çok önemli olan kıta sahanlığı Anadolu ve Kafkas kıyılarında çok dardır, buna karşılık Ereğli' den B.'ya doğru giderek genişler ve en büyük genişliğe Odesa körfezinde (200 km) erişir. Derinliği 16 m’yi aşmayan Azak denizi de tamamıyla şelf üzerinde yer alır; 2 Kıta yamacı, kıta sahanlığının dış kenarı ile ortalama 2 000 m derinlik arasında, çok eğimli (% 75) ve birçok denizaltı vadileriyle yarılmış bir diklik görünümündedir. Temeli granitik kabuktan oluşan, tavlanmalar ve heyelanlarla meydana gelmiş yapılar gösteren ve üzeri türbidit çökelleri ve muhtelif yaşta sedimentlerle kaplı olan kıta yamacı, Karadeniz havzasının %38,7'sıni kaplar; 3. Abısal (derin) düzlük, kabaca 2 000 m eşderınlık çizgisiyle çevrilmiş olan ve düzey farkının 100-200 km yi aşmadığı bir ova görünümündedir;UKaradeniz çanağının % 37,2'sini kaplar.
Eğimi %1’den az bir dolgu düzlüğü karakterindedır. Üst tabakalarında hemen hemen hiçbir tektonik bozulma göstermeyen bu dolgunun kalınlığı çevreden çanağın ortasına doğru gidildikçe artar ve 14 km'yi bulur Bu tortul dolgunun altında granitik kabuk yoktur; tortul çökeller doğrudan okyanussal bazaitik kabuk üzerine otururlar.Üçüncü Zaman sonlarında, komşu havzalarla bağlantılı geniş, ama sığ, acısulu bir göldeniz olan Karadeniz, bugünkü görünümünü Üçüncü Zaman sonlarında başlayan ve Dördüncü Zaman'da hatta günümüzde de devam eden tektonik hareketlerle kazanmıştır. Bu hareketlerin yorumu ve Karadeniz’in oluşumu bakımından araştırmacılar arasında görüş ayrılıkları vardır. Bazılarına göre Karadeniz çanağı, giderek daralmış eski bir okyanusun kalıntısıdır; bazıları ise Karadeniz çanağının, plaka hareketlerinin yol açtığı sıkışmalar sonucunda torbalaşmış, alttaki tortulları bazalta dönüşmüş bir çökelme alanı olduğu; bazı araştırmacılar ise çanağın eski yerindeki granitik kabuğun parçalanarak yanlara açılması ile meydana gelmiş bir çukur olduğu görüşünü benimserler Kesinlikle bilinen, Karadeniz’in bugünkü derinlik şartlarının, son buzullaşma döneminde (yaklaşık 25 000 yıl önce) ortaya çıkmış olduğudur.

Kaynak: Büyük Larousse

Son düzenleyen perlina; 17 Kasım 2016 00:05
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
6 Mart 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Karadeniz
MsXLabs.org & Temel Britannica & Vikipedi
Sponsorlu Bağlantılar

Karadeniz, güneydoğu Avrupa ile Anadolu yarımadası arasında yeralan kuzeyinde Ukrayna, kuzeydoğusunda Rusya, doğuda Gürcistan, Abhazya. güneyde Türkiye ve batıda Romanya ve Bulgaristanla çevrili, Atlantik Okyanusu'na Akdeniz, Ege Denizi ve Marmara Denizi aracılığıyla bağlanan bir iç denizdir. İstanbul boğazı vasıtasıyla Marmara, Kerç boğazı Azak Denizi'ne bağlanmaktdır.
Karadeniz, 8 bin 350 kilometre kıyı şeridine sahip, 461.000 km² alan kaplayan (Azak Denizi dahil, Marmara hariç), en geniş yeri doğudan batıya 1.175 km, en derin noktası 2.210 m olan, Marmara Denizi vasıtasıyla Ege Denizi’ne bağlanan, batıdan doğuya böbrek formunda bir denizdir. Karadeniz üzerinde bulunan önemli liman kentleri Köstence (kent nüfusu 401,613), Mangalia, Burgaz, Varna (kent nüfusu 357,752), Odesa, Sivastapol, Yalta, Kerç, Novorosiysk (kent nüfusu 281,400), Soçi, Suhumi, Poti, Batum, Trabzon, Samsun (kent nüfusu 435,000) ve Zonguldak'tır.
Karadeniz: NASA uydu fotoğrafı
Ad:  800px-Black-Sea-NASA.jpg
Gösterim: 2165
Boyut:  42.9 KB

Adı
Karadeniz'e komşu pek çok halkın anadilinde kullanılan modern isimlerin çoğu Karadeniz anlamına gelmektedir. Bunlar Bulgarca Cherno more (Черно море), Gürcüce Shavi zghva (შავი ზღვა), Lazca Uça Zuğa, veya basitçe Zuğa 'deniz', Romence Marea Neagră, Rusça Chyornoye more (Чёрное море), Türkçe Karadeniz, Ukraynaca Chorne more (Чорне море), Ubıhça /ʃʷaʤa/.
Strabon'un Coğrafya (1.2.10) adlı çalışmasın sadece pontos (deniz) adıyla geçmesine karşın, Plinius, denizi Pontos Euxeinos (iv. 12) adlandırmış ve daha öncesinde önceleri bu sertliğinden dolayı Pontos Axinos adını aldığını bildirmiştir.

Genel Özellikler
Tuzluluk oranı %0,18 dolayındadır. MÖ 6'ıncı binyıla dek bir tatlı su gölü olan Karadeniz, bu tarihten sonra tuzlu bir denize dönüşmüştür. Karadeniz sürekli bir su buharı ve ısı kaynağıdır, suları fazla donmaz. Karadeniz kıyılarının uzunluğu 1600 km civarındadır. Dağlar kıyıya paralel uzandığından fazla girintili çıkıntılı değildir.
Büyük beş ırmak Karadeniz'e dökülür: Dinyeper, Dinyester, Don ve Kubanve ile Fransa sınırına kadar uzanan ve bütün doğu ve orta Avrupa’yı kapsayan Tuna. Tuna tek başına her yıl 203 kilometre küp tatlı suyu Karadeniz’e taşır. Bu miktar Kuzey Denizi’ne akan bütün tatlı sulardan fazladır. Türkiye'den ise belli başlı dört ırmak Karadeniz'de sonlanır: Sakarya, Kızılırmak, Yeşilırmak ve Çoruh (sonuncusunun büyük bölümü Türkiye'de olmasına karşın Gürcistan'da Batum'dan denize dökülür). Bu denize dökülen Avrupa ve Asya akarsularıyla birlikte Karadeniz havzasının alanı denizin kendisinden 5 kat daha geniştir ve yaklaşık 2.2 milyon km2'dir. Tuzluluk oranı oldukça fazladır.

Ekolojik Sorunlar
Karadeniz'in flora ve faunası evsel ve endüstriyel kirlenme nedeniyle her geçen gün fakirleşmektedir. Irmaklardan gelen organik madde miktarı deniz suyundaki bakterilerin normalde ayrışabileceğinden daha fazla olduğundan, bakteriler deniz suyunda normalde bulunan çözünmüş oksijen yerine deniz suyunun bir bileşeni olan sülfür iyonlarından oksijeni temin ederler. Bu işlemin sonucunda ortaya son derece zehirli hidrojen sülfür (H2S) gazı çıkar ve 200 metrenin altında yaşamı engeller. Karadeniz dünyanın en büyük hidrojen sülfür rezervidir. 150-200 metre arasında değişen derinliklerin altında yaşam yoktur. Suda oksijen bulunmaz ve H2S yüklüdür. Hidrojen Sülfür bulunduğu yerdeki tüm eko sistemi öldürür, sahil balıkçılığını yok eder ve eğer yüzeye çıkarsa gemilerin altını yarattığı kimyasal bileşimle siyah renge boyar. Özellikle Tuna Nehri tüm Orta ve Doğu Avrupa ile Balkanlar'ın endüstri ve evsel atık sularının boşaltıldığı bir yüzeysel su olup, doğal yaşam için ölümcül miktarda organik ve inorganik maddeyi Karadeniz'e getirmekte kirlilik oradan Boğazlar yoluyla da Marmara Denizi'ne taşınmaktadır. 1980'lerin ortasında bir geminin balast suyu ile Karadeniz'e gelen ve orijini Doğu Amerika kıyıları olan Mnemiopsis leiydi (Taraklı deniz anası) adlı canlı türünün doğal düşmanı olmadığı için Karadeniz'i istila etmiş, balık larvalarının temel besinleri olan zooplanktonları ve bizzat balık larvalarını yiyerek balık sayısında önemli oranda düşme yaşanmasına sebep olmuştur. Samsun-Sarp Sınır Kapısı arasında 542 kilometrelik mesafede inşa edilen ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük yatırımlarından birisi olarak gösterilen Karadeniz Sahil Yolu inşası sırasında sahil boyunca yapılan dolguların deniz canlılarına zarar verdiği çok sayıda bilim adamınca iddia edilmiş ve yolun yapımı bitmiş olmasına karşın, inşaası ve sonuçları kamuoyunda hararetli tartışmalara sebep olmuştur.

Doğal Yaşam
Balık çeşitliliği açısından zengin olmayan denizde açık sularda, yunus ve domuz balığı sürülerine rastlanmaktadır. Bununla birlikte kolonilerinin yanısıra arasında kıyılara dek vuran palamut ve hamsiekolojik sorunlar yüzünden günümüzde uskumru balığı kaybolmuş, palamut ve lüfer miktarı azalmış hamsi, pisi, dere pisisi, kalkan balıklarının ve çaça azalmış, kofana, torik, çinekop cinsleri tükenmiştir. Dünyanın en lezzetli balığı hamsinin stoğu, boyu ve ağırlığı azalmış, havyarı için avlanan ve nehir ağızlarında yaşayan Mersin balığının, kirlilik ve aşırı avlanma sonucu nesli tükenmiştir.
Karadeniz haritası
Ad:  786px-Black_Sea_map.png
Gösterim: 2122
Boyut:  253.5 KB

Avrupa ile Asya kıtaları ara­sında yer alan Karadeniz Akdeniz'e bağlı bir içdenizdir. Karadeniz tek çıkış yolu olan İstanbul Boğazı ile Marmara Denizi'ne ve Çanakkale Boğazı ile de Ege Denizi'ne açıla­rak Akdeniz'e bağlanır. Kerç Boğazı ise Karadeniz'i kuzeyindeki sığ bir içdeniz olan Azak Denizi'ne bağlar. Kuzeyinde ve doğu­sunda SSCB, güneyinde Türkiye, batısındaysa Romanya ve Bulgaristan bulunur. Doğu-batı doğrultusundaki uzunluğu yaklaşık 1.200 km olan Karadeniz batıdan doğuya doğru gidildikçe daralır. Kuzey-güney doğrultusun­daki genişliği 600 km ile 225 km arasında değişir. 422.000 km2 olan yüzölçümü Azak Denizi'yle birlikte 460.000 km2'ye ulaşır.
Kıyıları, bağlantı kurduğu öteki denizlere oranla daha düz olan Karadeniz'de çok az ada vardır. Kaya parçaları ya da kil ve kumdan oluşan bu adaların başlıcaları Tuna Irmağı'nın denize döküldüğü kesimin açığında bulunan ve SSCB sınırları içindeki Zmeini Adası (Yılan Adası) ile Anadolu kıyısı açığındaki Kefken ve Giresun adalarıdır.
Karadeniz'de derinliği 100 metreyi bulan kıta sahanlığı, kuzeyde geniş bir alan kaplar­ken Anadolu kıyılarında daralır. Bu sığ alan­lardan 2.000 metreye doğru alçalan kıta ya­macı çok diktir. Ortalama derinliği 1.272 metre olan Karadeniz'in en derin yeri, İnebo­lu'nun batısındaki Kerempe Burnu'nun açığında yer alan 2.212 metrelik çukurdur. Ku­zeydeki Azak Denizi'nin en derin yeri ise yalnızca 14 metredir.
Eski jeolojik çağlarda, doğuda Aral Gölü' ne, batıda Avrupa'nın ortalarına kadar uza­nan büyük bir deniz vardı. Günümüzden yaklaşık 7 milyon yıl önce bu büyük deniz parçalanmaya başladı ve giderek Hazar Deni­zi ile Karadeniz belirdi. Daha yakın jeolojik dönemde Akdeniz'le bağlantı kuran Karade­niz, sonunda bugünkü konumuna ulaştı.
Karadeniz, Marmara ve Ege denizleri ile Akdeniz'e göre daha az tuzlu bir denizdir. Bunda Karadeniz'e dökülen Tuna, Bug, Dinyester, Dinyeper, Don. Kızılırmak, Kuban gibi büyük ırmakların da önemli payı vardır. Yüzey sularının tuzluluk oranı genellikle bin­de 18-19'dur. Bu oran akarsu ağızlarında azalır. Örneğin Odessa Körfezi'nin kuzeyinde binde 10'a kadar düşer. Yüzey sularının kalınlığı yaklaşık 100 metredir. 200 metre derinlikte tuzluluk oranı binde 22'ye çıkar. Tuzluluk oranındaki bu farklılık yoğunluk farkına yol açtığından oksijen açısından zen­gin olan yüzey suları ile derin sular birbirine karışmaz. Bu nedenle Karadeniz'in derin suları yüksek oranda kükürtlü hidrojen gazı birikmesiyle zehirlenmiş durumdadır.
Yazın 26°C'ye kadar ısınabilen yüzey sula­rının en sıcak kesimi Karadeniz'in güneydo­ğusunda yer alır. Kışın sıcaklığın 2°C'ye kadar düştüğü Azak Denizi ile Odessa Körfezi ve batı kıyısı yer yer donar.
Karadeniz kıyılarını izleyen dairesel bir akıntı vardır. Anadolu kıyılarında batı-doğu, kuzey kıyılarında doğu-batı doğrultusunu iz­leyen bu akıntı, İstanbul Boğazfndan Mar­mara Denizi'ne yönelir. Kuzeyde Kırım Yarımadası'na çarpan bu dairesel akıntı, Kara­deniz'in orta kesiminde iki ayrı küçük dairesel akıntı oluşturur.
Mevsimler arasında 30 santimetreyi bulan düzey değişiklikleri gözlenen Karadeniz'in suları ilkbaharda yükselir, yazın alçalır. Kara­deniz gelgit olayından fazlaca etkilenmez.
Oksijen ve besin açısından zengin olan yüzey suları deniz canlıları açısından çok elverişli bir ortam oluşturur. Karadeniz, kıyı­sındaki ülkeler için önemli bir balıkçılık alanı­dır. Ne var ki, son yıllarda ortaya çıkan hızlı kirlenme ile kıyım denecek kadar acımasızca yapılan aşırı avlanma nedeniyle Karadeniz' deki balık varlığında belirgin bir azalma gözlenmektedir. Karadeniz'i bekleyen en önemli tehlike ise, 200 metreden daha derin­deki hidrojen sülfürlü derin su düzeyinin yükselmesidir. Yapılan son araştırma sonuç­larına göre bu zehirli suların bazı kesimlerde 65 metreye kadar yükseldiği bildirilmektedir. Bunun nedeni, Avrupa'nın başlıca sanayileş­miş ülkelerinden geçen başta Tuna Irmağı olmak üzere birçok akarsuyun Karadeniz'e çok miktarda kimyasal atık boşaltmasıdır. Dibe çöken bu zehirli atıkların Karadeniz çanağındaki zehirli derin su tabakasının düze­yini yükselttiği sanılmaktadır. Bu zehirli sula­rın yüzeye ulaşması halinde Karadeniz'de ve kıyılarındaki doğal yaşam son derece olumsuz biçimde etkilenecektir.
Karadeniz, ilkçağdan günümüze kadar de­niz ulaşımı açısından önem taşımıştır. Kara­deniz kıyısında yer alan liman kentlerinin çoğu, ilkçağda birer ticaret kolonisi olan yerleşim yerlerinin yakınında ya da bulundu­ğu yerde kurulup gelişmiştir. Nemli bir iklimi olan Karadeniz kıyılarında mevsimlik sıcaklık farkları azdır. Yazlar. Marmara ve Ege denizleriyle Akdeniz kıyılarına oranla daha kısadır. Bu kıyılar soğuk mevsimleri uzun olan SSCB, Romanya ve Bulgaristan'ın gözde tatil yörele­ridir. Karadeniz'in Türkiye kıyısı da son yıllarda turizm açısından önem kazanmak­tadır.
Türkiye'nin Karadeniz kıyısında yer alan başlıca kentleri Zonguldak, Samsun, Trab­zon; SSCB'nin Soçi, Sivastopol, Odessa; Ro­manya'nın Constanta (Köstence); Bulgaris­tan'ın Varna ve Burgaz'dır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Aralık 2010       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
141.000 km²'yi bulur. Karadeniz Bölgesi bu yüzölçümüyle Türkiye topraklarının yaklaşık yüzde 18'ini kaplar.
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
24 Temmuz 2012       Mesaj #4
buz perisi - avatarı
VIP Lethe

Karadeniz


MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

(Rus.: Chernoe More, İng.: Black Sea), Avrupa ile Asya arasında iç deniz. Doğu'da Gürcistan ve kuzeyde Rusya, güneyde Türkiye, batıda Bulgaristan ve Romanya arasında kalan Karadeniz'in yüzölçümü 424.000 km2dir. Doğu (Poti)-batı (Burgay) arası 1170 km.; kuzey (Sohum)-güney (Rize) arası 225 km.dir. İstanbul ve Çanakkale boğazlarıyla, Marmara Denizi üzerinden Ege Denizi'ne ve Akdeniz'e bağlanır. Jeolojide Sarmat adı verilen denizin bir parçası, kapalı bir iç denizken, Dördüncü Zaman başlarında, eski akarsu vadileri olan boğazların ve Ege kıtasının sular altında kalmasıyla Akdeniz'e bağlandı. Kuzeydoğu, doğu ve güney kesimleri derindir ve bu kıyılardaki kıta sahanlıkları çok dardır. Batısı, özellikle kuzeybatısı sığdır, burada kıta sahanlıkları oldukça geniştir (100 km2den çok). Maksimum derinliği, Kırım-Kerempe Burnu arasındadır (2243 m.). Yağışlı ve yazları oldukça serin bir bölgede bulunması ve birçok akarsuyla beslenmesi (Bug, Dinyester, Dinyeper, Tuna, Riyon, Yeşilırmak, Kızılırmak, Sakarya vb.) nedeniyle tuzluluk derecesi düşüktür (binde 10-20 arasında). Fazla sularını İstanbul Boğazı, Marmara ve Çanakkale Boğazı üzerinden ve yüzeyden Akdeniz'e boşaltır. Karadeniz'in ilginç bir özelliği de 150-200 m.den daha derin sularının kükürtlü hidrojen gazıyla zehirlenmiş ve oksijenden yoksun olmasıdır. Bu nedenle, derin sularında hayata rastlanmaz. Bütün canlılar, 150-200 m. derinlikteki yüzey sularda toplanmıştır. Bununla birlikte, Karadeniz balık bakımından zengindir. Üzerinde yoğun bir deniz trafiği vardır. Kıyılarındaki başlıca liman kentleri, Köstence, Varna, Burgaz, Batum, Feodosiya, Kerson, Novorossisk, Nikolayev, Odessa, Sivastopol, Soçi, Yalta, Samsun, Trabzon, Zonguldak, Ordu, Giresun, Rize ve Sinop'tur.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 23 Kasım 2016 16:26
In science we trust.
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
17 Kasım 2016       Mesaj #5
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Karadeniz

; doğuda Gürcistan ve batıda Romanya ve Bulgaristan, güneyde de Türkiye’nin kuşattığı Karadeniz, Rusya Federasyonu, kuzeyde Ukrayna, içdeniz. Poti ile Burgaz arasında, doğukıyıları arasındaki genişliği Odessa ile batı doğrultusundaki uzunluğu 1.200 km’ye yaklaşır. Kuzey ve güney Ereğli arasında en çok 600 km’ye ayrı yaştaki üç koninin kaynaşmasıyla oluşmuştur. Üç koniden en yükseği krater vardır. Yörede Uluçukur adıyla anılan kraterin uzun ekseni yaklaşık kuzeyinde de Baştepe konisi yer alır. Üç koniden en eskisi Mahlaç, en yenisi ise Baştepe’dir. 150 m çapında küçük bir krateri bulunan Baştepe konisi,Karadağ, Iç Anadolu’da güney-batı kuzey- doğu doğrultusunda Erciyes Dağına kadar uzanan yanardağlar dizisinin güneybatı ucundadır. Bu anlamına gelen maarlann ilginç Acıgöl, güneydeki ise Meke Tuzlası Ereğli- Karapınar karayolu, deniz kuzeydoğusunda, Azerbaycan sınırının hemen güneyindeki Karadağ bölgesinde
Mahlaç konisini kısmen parçalayarak oluşmuştur.Karadağ’ın kuzeydoğusunda yer alan basık sırtlı örneklerinden olan volkanik kökenli iki göl vardır. Bunlardan kuzeydeki düzeyinden 981 m yükseklikteki bu göllerin arasından geçer. Mahlaç konisinin doğusunda Kızıltepe konisi ulaşır. Genelde batıdan doğuya doğru giderek daralır. Samsun ile Kerç oluşturduğu orta kesimin genişliği,arasında 480 km olan genişliği Giresun ile Tuapse arasında 350 km’ye, Rize ile Suhumi (Sohumkale) arasında ise 225 km’ye düşer. Anadolu ile Kırım yarımadalarının karşılıklı birer çıkıntı
inebolu ile Kırım arasında 270 km’dir. Karadeniz, güneybatısındaki İstanbul
Boğazı üzerinden Marmara, Çanakkale Boğazı ve Ege aracılığıyla Akdeniz’e bağlanır. Kuzeyindeki sığ Karacadağ’dır (2.007 m). Karadağ ile Karacadağ arasında patlama kraterleri Gölü olarak da bilinen Tuzla Gölüdür. Tuzla Gölünün ortasında 1.120‘ m’ye yükselen bir yanardağ konisi vardır.
Ad:  karadeniz.gif
Gösterim: 3528
Boyut:  245.1 KB
Azak Deniziyle bağlantısını Kerç Boğazı sağlar. Tek başına 422.000 km2 olan yüzölçümü Azak Deniziyle birlikte 460.000 km2’ye yaklaşır.
Varna körfezleri Karadeniz’in batısındaki başlıca girintilerdir.Özelliği, girinti ve çıkıntılarının çok az olmasıdır. Bu nedenle korunaklı doğal Karadeniz kıyılarının en önemli limanları çok azdır. Odessa, Burgaz ve Anadolu kıyılarında doğal liman Karadeniz’in bir başka özelliği de da bakımından son derece fakir oluşudur.İrili ufaklı koylardan başlıcalan Ereğli, Sinop ve Vona’dır.Karadeniz’deki adalar Giresun, Amasra ve Kefken adaları gibi küçük kaya parçacıkları ve Tuna Deltasının önündeki Yılan Adası (bugün Zmeini, Ukrayna) gibi kil ve Karadeniz, doğuda Hazar Denizi büyük bir denizin kalıntısıdır. Bu üzerinden Aral Gölüne, batıda da Viyana Havzasına kadar uzanan kum oluşumlu alçak kara yüzeyleriyle aşamalarından sonra kazanan sınırlıdır.

Bugünkü görünümünü uzun gelişim büyük denizin Pliyosen Bölüm (y. 7-2,5 milyon yıl önce)başlarında parçalanmaya başlayarak küçülmesiyle oluşan içdeniz, daha sonra Karadeniz ve Hazar biçiminde ikiye ayrılmıştır. Bu arada Karadeniz’le Akdeniz arasında ortaya çıkan bağlantı birkaç kez kesildikten sonra bugünkü biçimini almıştır. Karadeniz’in derinlik haritasında yapılan gözlemler, bu denizde derinlik bakımından üç ayrı kesimin bulunduğunu gösterir. Bunların ilki olan ve 90-100 m derinliğe kadar izlenen sığ alanlar, bütün deniz yüzeyinin dörtte birini kaplar. Kıta sahanlığı (şelf) olarak anılan bu sığ alanlar, Anadolu kıyıları önünde dar, Odessa Körfezi kıyıları ile Azak Denizinde geniştir.

Tümü kıta sahanlığı içinde yer alan Azak Denizinin en derin yeri 14 m’yi geçmez. Karadeniz’deki sığ alanların yüzeyi az eğimli ve hafif dalgalıdır. Bazı kesimlerin yüzeyinde derin biçimde yarılmış vadiler vardır. Bunun en tipik örneği Sakarya ağzında,ortalama derinliği 1.272 m olan Karadeniz’in su miktarı 547.000 km3’ü bulur. Bu büyük su kütlesi çevredeki iklimi yumuşattığından, Karadeniz kıyılarında kış ayları iç kesimlere göre daha ılık geçer.

Karadeniz’in suları genelde az kuzeye doğru ilerleyen suların bir bölümünün Kırım Yarımadasına doğru tuzludur. Orta ve doğu kesiminde yüzey sularının tuzluluğu binde 1819’dur. Akarsu ağızlarına yaklaşıldıkça ırmakların taşıdığı su miktarına bağlı olarak azalan tuzluluk oranı Tuna Irmağı ağzında binde 12, Sakarya Irmağı ağzında binde 17, Kızılırmak ve Yeşilırmak deltaları açıklarında binde 15- 16’dır. Odessa Körfezinin kuzey kesimleri, ancak binde 10’u bulan tuzluluk oranıyla Karadeniz’in sulan en az tuzlu köşesidir. Yüzey suları, daha tuzlu ve ağır olan alttaki sulann üstünde ince bir tabaka oluşturur. 100 m’den sonra artan tuzluluk, 200 m derinlikte binde 22’ye yükselir ve dibe kadar çok az bir artma göstererek binde 22,4’e ulaşır. Tuzluluk oranındaki değişmeden kaynaklanan yoğunluk farkı nedeniyle yüzey suları ile derin sular birbirine karışmadan iki ayrı tabaka halinde üst üste durur. Bu durum, derindeki su kütlesine oksijen karışmasını önler. Oksijenin karışamadığı derin sularda yüksek oranda kükürtlü hidrojen gazı birikmiştir. Bu zehirli kesimde yalnızca ortama uyan bakteriler yaşar. Yüzey sularındaki oksijen litrede en çok 7 cm3’ken, derin sulardaki kükürtlü hidrojen gazının miktarı litrede 12 cm3’e kadar çıkar.

Karadeniz sularının yüzey kesimlerinde sıcaklık yaz mevsiminde 20°C-26°C arasındadır. En sıcak sular güneydoğu kesiminde, en serin sular ise kuzeybatı kesimindedir. Kış mevsiminde sıcaklık farkları daha belirgindir. Güneydoğu kesimindeki suların sıcaklığı 13°C dolayında kalırken, kuzeybatıdaki suların sıcaklığı 2°C’ye kadar inebilir.

Tuzluluk oranının çok düşük olması, Odessa Körfezi yakınlan ile Azak Denizi sularının donmasını kolaylaştırır. Azak Denizi her yıl üçdört ay donar. Şiddetli geçen bazı kış mevsimlerinde, Kırım kıyılarından Burgaz önlerine kadar bütün kıyı kuzeyden güneye doğru daralan bir şerit biçiminde buz tutar. Bu donma olayları Türkiye kıyılannda görülmez. Ama Tuna Irmağının donmasıyla oluşan ve daha sonra parçalanarak akıntıyla sürüklenen buz kütleleri, 1929 ve 1954 kışlarında olduğu gibi bazen İstanbul Boğazına kadar ulaşabilir. Karadeniz sularının sıcaklığı 50 m derinlikte 8°C, 90 m derinlikte 9°C’dir; bu derinlikten dibe kadar sıcaklık yaz kış değişmez. Karadeniz’de önemli düzey değişiklikleri görülmez. Gelgit olayı sonucunda 5-8 cm arasında düzey değişikliği olur.Mevsimler arasında 15 yönünün tersine bir akıntı sistemi vardır. Sular, Anadolu kıyıları boyunca doğuya doğru hareket eder. Bu dolaşım halkası, bütün kuzey ye batı kıyıları boyunca ilerleyen suların İstanbul Boğazına yönelmesiyle kapanır. Büyük bir halka oluşturan bu dolaşım sistemi içinde iki küçük dolaşım halkası bulunur. Doğudan -30 cm’lik düzey farkları görülür. Sular genellikle kışın alçak, ilkbahar ve yaz başında yüksektir.

Karadeniz’in yüzey sularında, saat yönünün tersine bir akıntı sistemi vardır. Sular, Anadolu kıyıları boyunca doğuya doğru hareket eder. Bu dolaşım halkası, bütün kuzey ye batı kıyıları boyunca ilerleyen suların İstanbul Boğazına yönelmesiyle kapanır. Büyük bir halka oluşturan bu dolaşım sistemi içinde iki küçük dolaşım halkası bulunur. Doğudan kuzeye doğru ilerleyen suların bir bölümünün Kırım Yarımadasına
135 Karadeniz çarparak güneye dönmesi, Karadeniz’in doğu kesiminde küçük bir akıntı halkası oluşturur. Kırım Yarımadasının batısında da buna benzer bir başka halka vardır. Azak Denizinin içinde Karadeniz’deki dolaşım sistemiyle aynı yönde hareket eden akıntılar vardır. Karadeniz’deki akıntıların hızı genel olarak kışın saniyede 8-9 cm, yazın saniyede 15-18 cm kadardır. Karadeniz’in yüzey suları, oksijen ve besin tuzları bakımından zengin olması nedeniyle balıkçılık bakımından verimli bir ortam oluşturur.Karadeniz’de, kapalı havza olması, bu verimli ortama karşın balık türü azdır.

Kaynak:Ana Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 17 Kasım 2016 01:11

Benzer Konular

7 Mart 2009 / Sivoy Spor tr
20 Ocak 2009 / MaTTo Spor tr
8 Ocak 2007 / MaKaLeLe Müzik tr
11 Mart 2010 / _KleopatrA_ Siyaset tr