Arama

Shakespeare Soneleri

Güncelleme: 17 Nisan 2009 Gösterim: 5.950 Cevap: 0
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
17 Nisan 2009       Mesaj #1
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
shakespeare
Sone 66
Sponsorlu Bağlantılar


Vazgeçtim bu dünyadan
Tek ölüm paklar beni
Değmez bu yangın yeri
Avuç açmaya değmez

Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz
Ezilmiş hor görülmüş el emeği göz nuru
Ödlekler geçmiş başa derken mertlik bozulmuş

Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen’e

Vazgeçtim bu dünyadan
Dünyamdan geçtim ama
Seni yalnız komak var
O koyuyor adama

SHAKESPEARE
__________________________________________________ ________
Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer?
Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın:
Taze tomurcukları sert rüzgârlar örseler,
Kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın:
Işıldar göğün gözü, yakacak kadar sıcak,
Ve sık sık kararı da yaldız düşer yüzünden;
Her güzel, güzellikten er geç yoksun kalacak
Kader ya da varlığın bozulması yüzünden;
Ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz,
Güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda;
Gölgesindesin diye ecel caka satamaz
Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda:

İnsanlar nefes alsın, gözler görsün elverir,
Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir.
__________________________________________________ ________
Sana önceden yazdığım dizeler yalan söylüyordu;
Seni bundan daha çok sevemem diyenler hani;
Ama o zamanlar aklım bir türlü almıyordu,
İçimdeki alevin daha da parlak yanabileceğini.
Oysa zaman, kralların fermanını bile değiştirir,
Yeminler arasına girer, milyonlarca oyunuyla,
Kutsal güzelliği karartır, sivri niyetleri köreltir;
Nice dik başları değişimin çarkına uydurur sonunda;
Heyhat! Ben de zaman denen zorbanın korkusuyla,
'En çok şimdi seviyorum seni,' diyemez miyim;
Aşkımdan kuşku duymadığım, en emin olduğumda,
Geleceği unutup, o güne taç giydiremez miyim.
Aşk bir bebek olduğuna göre,
hayır, bunu diyemem,
Büyümesini sürdüren şeyi,
büyümüş gibi göremem.
__________________________________________________ ________
Benim günahım aşktır, senin erdemin nefret:
Sevgi günahtır diye günahımdan nefret bu.
Gel, kendi durumunu benimkine kıyas et,
Görürsün siteminin ne haksız olduğunu.
Haklıysa da, o sözler kızıl süsünü bozan
Ve benimkiler kadar bol sahte aşk senedi
Düzüp başkalarının yataklarını talan
Eden dudaklarından işitilmemeliydi.
Seni sevmem yasaldır; bak, seviyorsun sen de:
Gözüm sırf sana düşkün, senin gözün onlara;
Merhamet yüreğinde kök salıp boy versin de
Acımanla hak kazan sana acınanlara.
Aramağa kalkarsan kendi gizlediğini
Senin kendi örneğin yoksun bırakır seni.
__________________________________________________ ________
Ophelia ve Aşk

yıldızlara bakıyordum tam
bir şarkı söylemeye başladı Ophelia
karakter değildi bu defa
kendini oynamaya başlamıştı
gözleri parlarken
daha da aşık oluyordum ona

(Shakespeare'i düşündüm)

suçsuzluğu ve masumiyetiyle
asırlara yenilmeyen tek şiir
aşkı, düşündüm tüm gizemiyle

Ophelia, teslimiyetinde ruhunun
şiir, başıboşluğunda harflerin
Shakespeare, hamletinde vurgunun

(Aşkı düşündüm)
__________________________________________________ ________
seyyah kral arthur rimbaud 'dan ophelia...
yıldızların uyuduğu , sessiz , kara
dalgalarda ofelya iri bir zambak,
yüzüyor duvaklı uzanmış sulara...
-avcı borularının ezgisinde bak.
bin yıl geçti,ofelya yine üzgün,
uzun sularda kefen gibi akıyor.
bin yıldır,gündüz gece,deli gönlünün
hüznünü meltem yellerine döküyor.
açıp sularda salınan tüllerini
beyaz göğüslerini öpüyor rüzgar,
söğütler eğmiş omzuna dallarını
ağlıyor.uykulu alnında kamışlar.
yöresinde üzgün nilüferler bazan,
dağıtıyor ofelya kızılağacın uykusunu,
bir kanat vuruşuyla dallar yuvadan
-salıyor yızldızların altın şarkısını.
sen ey solgun ofelya , kar gibi güzel!
sulara gelin oldun ergen çağlarda!
-çünkü norveç doruklarında esen yel
acı özgürlüğün tadını öğretti sana:
savuran bir soluk gür perçemlerini
büyüyordu düşlerinin akışında;
dinliyordun Doğa'nın ezgilerini
ağacın,gecelerin yakınışında;
çünkü boğuk sesi çılgın denizlerin
o tatlı, çocuk göğsüne vuruyordu;
bir nisan sabahı, yorgun bir atlı senin
dizlerinde sessizce oturuyordu!
gök! aşk! özgürlük! bu nasıl düş deli kız!
güneş vuran kar gibi eriyip gittin;
konuşma,sus! seviyi bizlere dilsiz
o mavi gözlerinle çoktan öğrettin!
-ve diyor ki ozan:aydın gecelerde
ofelyam çiçekler devşiriyorsun;
hep böyle yüz ak gelinliğinde suda
dalgalar beşiğini sallayıp dursun.

Quo vadis?

Benzer Konular

10 Ekim 2012 / Misafir Edebiyat ww
6 Şubat 2012 / buz perisi Sanat
10 Aralık 2009 / asla_asla_deme Sanat
5 Aralık 2009 / asla_asla_deme Sanat