Arama

Orhun Yazıtları (Orhun Abideleri, Göktürk Yazıtları)

Güncelleme: 24 Kasım 2016 Gösterim: 89.012 Cevap: 14
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
20 Mayıs 2006       Mesaj #1
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  Orhun Yazıtları (Orhun Abideleri, Göktürk Yazıtları )1.jpg
Gösterim: 55953
Boyut:  79.3 KB
Orhun Yazıtları’ndan Tonyukuk Yazıtı, Kuzey Moğolistan (Ara Güler)

Orhun Yazıtları

, Moğolistan’ın kuzeyinde bulunan eski Türkçe yazıtlar. Yazıtlar 38 rünik harften oluşan Orhun alfabesi ile yazılmıştır. Büyük çoğunluğu taşlar üzerine kazılı olan Orhun Yazıdan geniş bir bölgede dağınık bir biçimde bulunur. İlk kez 1893’te Danimarkalı bilgin Vilhelm Thomsen tarafından okunmuştur. Orhun Yazıtları bulundukları yere göre gruplandırılmaktadır. Kuzey Moğolistan Yazıtları, Orhun Irmağı kıyısında bulunan altı yazıttan oluşur. Bunların üçü çok önemlidir. Bu yazıtlardan ilki Bilge Kağan tarafından 732’de küçük kardeşi Kültigin adına Orhun Irmağı vadisinde, Koşo-Çaydam Gölü çevresinde dikilmiştir. Kültigin Yazıtı Bilge Kağan’nın ağzından yazılmıştır. Oyuk bir kaideye oturtulan Yazıtın yüksekliği 3,75 m’dir. Dört cephelidir ve yukarıya doğru gittikçe daralır. Doğu ve batı cephelerinin genişliği aşağıda 132 cm, yukarıda 122 cm’dir. Güney ve kuzey cepheleri ise aşağıda 46 cm, yukarıda 44 cm’dir. Üstü kemer biçiminde biter ve yukarıda beşgene dönüşür. Yazıtta Kültigin ve Türk budunu övülür. Yazıtın önünde bulunan 4,5 km’lik düz yolun iki yanında 169 balbal sıralanır. Bu, Kültigin’in öldürdüğü düşman sayısıdır. Burada ayrıca çeşitli işlemeli taşlar, heykel parçaları vb bulunur. 1958’de bu yapıtlar arasında Kültigin’in başı ile karısının bedeni ve yüzünün bir bölümü de bulunmuştur. Yazıtta Türk ve Çinli sanatçılar birlikte çalışmış, yazıları da Bilge Kağan’nın yeğeni Yolluğtiğin kazımıştır.
Sponsorlu Bağlantılar

Kültigin Yazıtı’nın 1 km uzağında Bilge Kağan Yazıtı bulunur. Biçimi, düzenlemesi ve yazısı Kültigin Yazıtı ile aynıdır. Ama Bilge Kağan Yazıtı biraz daha yüksektir. 735’te dikilen yazıt gene Bilge Kağan’nın ağzından yazılmıştır. Kültigin’in ölümünden sonraki olayların da anlatıldığı yazıtın hakkaki (kazıyıcı) gene Yolluğtiğin’dir. Bu yazıtın çevresinde de türbe kalıntısı, heykeller, balballar ve taşlar vardır. Kültigin ve Bilge Kağan yazıtlarının biraz doğusunda Tonyukuk Yazıtı yer alır. Yazıt Yazola Irmağının yukarısında, Bayn Çokto’nun yakınındadır. Öbür iki yazıt devrilip kırıldıkları halde Tonyukuk Yazıtı hâlâ ayaktadır. Bu yazıt dört cepheli iki taştan oluşur. Taşlardan biri daha büyük olup 1,5 m boyundadır. Tonyukuk’un ağzından yazılan yazıt süsleme, yazı ve konum olarak öbür iki yazıt kadar önemli değildir. Bu yazıtın çevresinde de türbe kalıntısı, heykeller, balballar ve işlemeli taşlar vardır. Yazıtta Doğu Göktürk Kağanlığındaki önemli olaylar anlatılır.

Türk adının geçtiği ilk Türkçe metinler olan bu üç yazıt Doğu Göktürkler dönemine ilişkilenir ve bilinen ilk Türk devletinin kuruluşu ve yönetimiyle ilgili bilgi içerirler. Yazıtlar Türk töre, askerlik ve uygarlığı ile kültürünün en eski belgeleridir ve edebi açıdan büyük önem taşır. Türk yazı dilinin akıcı bir örneğini oluşturan yazıtlar Türkçenin o dönemdeki gelişmişlik düzeyini gösterir. Öbür Orhun Yazıtlarından Orgin Yazıtı, 1891’de Orgin Irmağı kıyısında bulunmuştur. 731’de dikildiği sanılan yazıt Alp Eletmiş (bir görüşe göre Taçam) adlı bir Türk beyine ait olup içinde İlteriş ve Kapağan kağanların adı geçer. Yazıtta Oğuzlar ve Çinliler ile yapılan savaşlardan söz edilir. Orta Moğolistan’da 1928’de bulunan İhe Hüşotü Yazıtı, Küliçur adlı bir bey adına 716’da dikilmiştir. Yazıtta İlteriş, Kapağan ve Bilge kağanların adı geçer. Tarduşların başı olduğu sanılan Küli-Çur’un kağanlara hizmeti ve öbür boylarla yaptığı savaşlar anlatılır.

Kaynak: MsXLabs.org & Ana Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 24 Kasım 2016 03:55
🌘 🚀
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
25 Mayıs 2006       Mesaj #2
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Ad:  Orhun Yazıtları (Orhun Abideleri, Göktürk Yazıtları )2.jpg
Gösterim: 14827
Boyut:  55.5 KB
Türk dilinin en eski yazılı örnekleri sayılan yazıtlardan oluşur. Bugün Moğolistan'da, Orhun ve Yenisey ırmakları yöresinde geniş bir alana dağılmış olan anıtlara Orhun ve Yenisey yazıtları da denir. Yazıtlar bulundukları bölgeye göre. Kuzey Moğolistan Yazıtları, Yenisey Yazıtları, Al-tay Yazıtları, Doğu Türkistan Yazıtları, Orta Asya Yazıtları, gibi adlarla anılmaktadır.
Kuzey Moğolistan'da Orhun, Tola ve Selen-ga ırmaklarının bulunduğu yöredeki yazıtların başlıcaları Kültigin Yazıtı, Bilge Kağan Yazı­tı, Tonyukuk Yazıtı, Orgin Yazıtı, Küli-Çur Yazıtı, Selenga Yazıtı, Karabalgasun Yazıtı ve Suci Yazıtf dır. Kültigin ve Bilge Kağan yazıtları Orhun Irmağı'nın vadisindeki Koşo-Çaydam Gölü'nün yakınlarında, birbirinden aşağı yukarı 1 km uzaklıkta bulunan iki mezar anıtıdır.
Sponsorlu Bağlantılar

Kültigin Yazıtı'nı Göktürk Kağanı Bilge Kağan kardeşi Kültigin için, onun ölümünden sonra diktirmiştir (732). Piramit biçiminde, yaklaşık 4 metre yüksekliğinde sert kireçta-şından olan bu yazıtın üç yüzünde Türkçe, bir yüzünde de Çince yazılar bulunmaktadır. Yazıtın çevresinde ise Kültigin'in katıldığı savaşlarda öldürdüğü düşman sayısını göster­mek üzere dikilen ve balbal denen taşlar yer almaktadır. Yazıtta Kültigin'in halkı için yap­tıkları, Bilge Kağan'ın ağzından övgüyle anla­tılır. Bilge Kağan bazı bölümlerde ataları Bumin ve İstemi kağanlar döneminden söz eder; onların başarılarını, onlardan sonrakile­rin başarısızlıklarını anlatır. Kardeşi Kültigin ile katıldığı savaşları, elde ettikleri başarıları, kardeşinin yiğitliğini övgülü bir dille aktarır.
Bilge Kağan'ın ölümü üzerine oğlu, babası için Bilge Kağan Yazıtı'nı diktirmiştir (735). Bu yazıtta da Bilge Kağan, Kültigin Yazıtı'n-da olduğu gibi yaptıklarını anlatır; bazı bö­lümler Kültigin Yazıtı'ndan neredeyse aynen aktarılmıştır. Ayrıca Kültigin'in ölümünden sonraki savaşlar eklenmiştir. Bilge Kağan Yazıtı'nın çevresinde Bilge Kağan'ın anıtme­zarı ve balballar bulunmaktadır.

Aynı bölgedeki bir başka yazıt da BilgeKağan'ın danışmanı Tonyukuk için dikilmiş olandır. İki taştan oluşan bu yazıtta Tonyu­kuk, İlteriş, Kapağan ve Bilge Kağan dönem­lerinde, yaklaşık 46 yıl onların danışmanı olduğunu anlatır. Bu yazıtın 726-727 yılların­da dikildiği sanılmaktadır. Öbür yazıtlar ise zamanla yıkıma uğramış, bazılarının üzerin­deki yazılar büyük ölçüde silinmiş, bazıları birkaç parçaya bölünmüştür, Türkler'in tarihine ışık tutan Orhun ve Yenisey yazıtlarından ilk kez 12. yüzyılda İlhanlı tarihçi Cüveyni Tarih-i Cihangüşa (Dünyayı Fetheden Tarih) adlı yapıtında söz etmiştir. Çin kaynaklarında da bu yazıtların Çinliler'ce bilindiği konusunda bilgiler yer almaktadır. Ne var ki, 18. yüzyıla değin bu yazıtlar bilim dünyasının dikkatini çekmemiş­tir. 1709'da Poltava Savaşı'nda Ruslar'a esir düşen İsveçli subay Johann von Strahlenberg Sibirya'ya sürülmüş, burada sürgün sırasında yaptığı araştırmalarını yurduna döndükten sonra kitap olarak yayımlamıştır. Bu tarihten sonra bilim adamları yazıtlarla ilgilenmeye başlamıştır. Rus bilgini Yadrintsev Bilge Ka­ğan ve Kültigin yazıtlarını bulmuş (1899), Danimarkalı Türkolog Vilhelm Thomsen ve Rus Türkolog Vasili Radlov yazıtların dilini çözerek ayrı ayrı yayımlamışlardır. Daha son­raki yıllarda da Hüseyin Namık Orkun, Ser-gey E. Malov, Annemarie von Gabain, Ah­met Caferoğlu, Talât Tekin, Muharrem Ergin yazıtlar üzerine araştırma yapmışlardır.

Orhun ve Yenisey yazıtlarının alfabesi konu­sunda da bilim adamları farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bazı bilim adamları bu alfabe­nin Likya, Hitit, Arami, Soğdak alfabelerin­den türediği, bazıları ise Türk damgalarından kaynaklandığı görüşünü benimsemişlerdir. Orhun alfabesinde 38 harf vardır; bunlardan 4'ü ünlüleri, 34'ü de ünsüzleri gösterir. Yazar­ken harfler birbiriyle bitiştirilmez, yazı da sağdan sola yazılır. Aralarına konulan iki noktayla sözcükler birbirinden ayrılır.
Orhun ve Yenisey yazıtları Türkçe'nin bugü­ne değin ele geçen ilk yazılı belgeleri olma özelliğini taşımaktadır. Uzmanlar yazıtların dili üzerinde de durmuşlar, ortalama 800 sözcüğün kullanıldığı bu yazıtlarda dilin hayli işlenmiş olmasından yola çıkarak Türkçe'nin çok eski dillerden biri olduğu görüşünde birleşmişlerdir. Düzyazı olarak yazılmış olan yazıtlar anı ile söylev karışımı bir türdedir.
Orhun ve Yenisey yazıtları, Türk tarihi, toplum yaşamı ve kültürü üzerine ilginç bilgi­ler içeren tarih belgesi olarak da değerlendi­rilmektedir. Yazıtlar Göktürk Kağanlığı'nın resmi tarihini anlatmaktadır. Göktürkler'in siyasal yapısı merkezi otoriteye dayanmaktay­dı. Siyasal güç hemen bütünüyle kağanın elindeydi; ordu hem toplumsal hem de eko­nomik yapının belirleyicisi durumundaydı. Yazıtlarda, "Türklük bilinci oluşturularak Türk birliğinin sağlanması" teması işlenmiş, toplumsal dayanışma ve devletin sürekliliği siyasal ileti olarak verilmiştir. Bu açıdan yazıtlar Türk tarihine yönelik araştırmaların en önemli kaynakları arasında yer almak­tadır.

MsxLabs & TemelBritannica

Son düzenleyen Safi; 24 Kasım 2016 03:55
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
9 Haziran 2006       Mesaj #3
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  Orhun yazıtları.jpg
Gösterim: 6087
Boyut:  6.7 KB
Orhun Yazıtları

Asya'da Kutluk Devleti Hükümdarı Bilge Han, Bilge Han'ın kardeşi Kültigin ve Kutluk Devleti veziri ve Bilge Han'ın kayınpederi Tonyukuk adına dikilen anıtlar. Bu anıtlardan ilki 731 yılında ölen Kültigin adına dikildi. Piramit biçiminde olan anıtın dört yüzü vardır; batı yüzünde Çince, öteki yüzlerinde Türkçe yazılar bulunmaktadır. Doğu yüzünde 40, kuzey ve güney yüzlerinde 13'er satır yazılıdır. Anıtın bulunduğu alan 67,25x28,85 m. boyutlarındadır. İkincisi 734 yılında ölen Bilge Han için 735 yılında oğlu tarafından diktirildi. Kültigin adına dikilen anıtın 1 km. kadar uzağındadır ve yapı bakımından bu anıta çok benzer; batı yüzünde Çince, öteki yüzlerinde Türkçe yazılmıştır.

Doğu yüzünde 41, kuzey ve güney yüzlerinde 15'er satır vardır. Her iki anıttaki yazılar yeğenleri Kültigin tarafından yazılmıştır. Üçüncüsü de kendi adına daha sağlığında Tonyukuk tarafından diktirildi. Dört köşeli olan anıt 2,60x2,60 m.lik bir kaide üstünde 1,5 m. yüksekliktedir. Anıtlar, Kutluk Devleti'nin kuruluşuyla ilgili değerli bilgileri içermektedir. Anıtlar, ilk kez Strahlenberg tarafından bilim dünyasına tanıtıldı (1730). 1899 yılında bir Fin ve Rus heyeti bölgeye bilimsel bir gezi yaptı ve anıtların fotoğrafları yayınlandı. Sonunda Danimarkalı bilgin Thomsen anıtlardaki yazıları okumayı başardı.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 24 Kasım 2016 05:27
theMira
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Eylül 2006       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  orhun1.jpg
Gösterim: 7403
Boyut:  17.9 KB

Orhun Yazıtları


Orhun Yazıtları, Göktürk İmparatorluğu'nun ünlü hükümdarı Bilge Kağan devrinden kalma altı adet yazılı dikilitaştır. Moğolistan'ın kuzeyinde, Baykal gölününü güneyinde, Orhun ırmağı vadisindeki Koşo Saydam gölü yakınlarındadır. Bu yazıtlardan Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtları, Koçho Tsaydam bölgesindeki Orhun Irmağı civarında; Bilge Tonyukuk yazıtları ise, Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarından yaklaşık 360 km uzakta, Tola Irmağı'nın yukarı yatağındaki Bayn Tsokto (Bayn Çokto) bölgesindedir. Bilge Tonyukuk yazıtlarının, (Orhun Irmağı civarında olmamasına rağmen), Orhun yazıtlarıyla birlikte düşünülmesi, anılması Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtları ile aynı döneme ait olması ve aynı konuları içermesindendir. Yazıtlar Türk dili, tarihi, edebiyatı, sanatı, töresi hakkında önemli bilgiler vermektedirler. Türk ve Türkçe adı, ilk kez Doğu Göktürkler dönemine ait bu yazıtlarda geçmektedir.Yazıtların üçü çok önemlidir. İki taştan oluşan Tonyukuk 716, Köl Tigin (Kültigin) 732, Bilge Kağan 735 yılında dikilmiştir. Köl Tigin yazıtı, Bilge Kağan'ın ağzından yazılmıştır. Kültigin, Bilge Kağan'ın kardeşi, buyrukçu ihtiyar Tonyukuk ise veziridir. Anıtların olduğu yerde yalnızca dikilitaşlar değil, yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları bulunmuştur. Orhun Abideleri'ni ilk kez 1889 yılında Rus tarihçi Yardintsev bulmuştur. 1890'da bir Fin heyeti, 1891'de de bir Rus heyeti burada incelemelerde bulunmuştur. Bu heyetler yazıları çözememişlerdir. Fakat 1893 yılında Danimarkalı bilgin Vilhelm Thomsen, 38 harfli alfabeyi çözerek yazıtları okumayı başarmıştır. Alfabenin dördü sesli, dördü sessiz harften oluşur. Yazıda harfler birbirine birleştirilmez, kelimeler de birbirlerinden iki nokta üstüste konularak ayrılır. Sağdan sola ve yukarıdan aşağıya yazılır. Orhun abidelerinde yazılar yukarıdan aşağıya yazılmış ve sağdan sola doğru istiflenmiştir.

Orhun Abideleri
  • Orhun Yazıtları
  • Kültigin Anıtı
  • Bilge Kağan Anıtı
  • Tonyukuk Anıtı
  • Kültigin Abidesi Güney Yüzü
  • Kültigin Abidesi Doğu Yüzü
  • Kültigin Abidesi Kuzey Yüzü
  • Kültigin Abidesi KuzeyDoğu Yüzü
  • Kültigin Abidesi GüneyDoğu Yüzü
  • Kültigin Abidesi GüneyBatı Yüzü
  • Kültigin Abidesi Batı Yüzü
  • Bilge Kağan Abidesi Doğu Yüzü
  • Bilge Kağan Abidesi GüneyDoğu Yüzü
  • Bilge Kağan Abidesi Güney Yüzü
  • Bilge Kağan Abidesi Kuzey Yüzü
  • Bilge Kağan Abidesi Batı Yüzü
  • Bilge Kağan Abidesi GüneyBatı Yüzü
  • Tonyukuk Abidesi Birinci Taş (Batı Cephesi)
  • Tonyukuk Abidesi Birinci Taş (Güney Cephesi)
  • Tonyukuk Abidesi Birinci Taş (Doğu Cephesi)
  • Tonyukuk Abidesi Birinci Taş (Kuzey Cephesi)
  • Tonyukuk Abidesi İkinci Taş (Batı Cephesi)
  • Tonyukuk Abidesi İkinci Taş (Güney Cephesi)
  • Tonyukuk Abidesi İkinci Taş (Doğu Cephesi)
  • Orhun Alfabesi (Runik Alfabe)
  • Ana Çizgileriyle Köktürk Tarihi
Kaynak: edebyahu.com
Son düzenleyen Safi; 23 Kasım 2016 23:26
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
15 Eylül 2006       Mesaj #5
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Orhun Yazıtları (Orhun Abideleri, Göktürk Yazıtları )3.jpg
Gösterim: 10203
Boyut:  78.5 KB

Orhun Abideleri


Göktürk Devletinden kalma, 7 ve 8. asra ait en eski taş kitâbeler. Üzerinde, Türk Edebiyâtının ilk örnekleri bulunan bengü taşlarıdır. Moğalistanın kuzey-doğusunda, eski Orhun Nehri yatağına dikilmiş oldukları için bu kitâbelere Orhun Abideleri, Göktürk Devletine âit oldukları için de Göktürk Kitâbeleri denmiştir. Âbidelerde adı geçen Ötüken Ormanı, Türklerin Birinci İstiklâl Savaşını kazanan Kutluk Kağan tarafından, yeni Türk devletine idare merkezi olarak seçilen yerdir. Orhun civarında Orhun yazısı ile yazılı daha başka kitabeler de bulunmuştur. Belli başlıları altı tanedir. Fakat bunların en büyükleri ve mühimleri üç tânesidir. Birincisi olan Kül Tigin Abidesini, ağabeyi Bilge Kağan, 732de diktirmiş, ikincisi olan Bilge Kağan Abidesini de ölümünden bir yıl sonra 735te kendi oğlu diktirmiştir. Üçüncü olarak vezir Tonyukuk Abidesi ise 720-725 senelerinde kendisi tarafından dikilmiştir.

Kül Tigin Abidesi: Kağan olmasında ve devletin kuvvetlenmesinde birinci derecede rolü olmuş kahraman kardeşine karşı, Bilge Kağanın duyduğu minnet duygularını ifade eden, bizzat hükümdar ağzından yazılmış hitap eder. Yere devrilmiş vaziyette bulunmuştur. Rüzgara maruz kalan kısımlarında tahribat ve silintiler vardır.Yüksekliği 3,75 metredir. Saf olmayan mermerdendir. İtina ile yontulmuş, yukarı doğru daralmaktadır. Dört cephelidir. Abidenin doğu cephesinin üstünde kağanın işareti vardır. Batı cephesi Çince kitabe ile kaplıdır. Diğer üç cephesi Türkçe kitabelerle doludur.

Abidedeki kitâbeleri, Bilge Kağan ve Kül Tiginin yeğeni Yollug Tigin yazmıştır. Satırlar yukarıdan aşağıya doğru yazılmış ve sağdan sola doğru istif edilmiştir. Satırların uzunluğu 235 cm kadardır. Cetvelden çıkmış gibidir. Abidenin Çince kitabesinde Türk-Çin dostluğu, Türk İmparatorluğu ve Kül Tigin methedilmekte, tanıtılmakta ve târihler düşürülmektedir.
Bilge Kağan Abidesi: Aynı yerde Kül Tigin Abidesinin bir kilometre uzağındadır. Şekli, tertibi ve yapısı, tamamiyle birincisine benzemektedir. Yalnız biraz yüksektir. Bu abidede Bilge Kağan hitabeder. Ayrıca Kül Tiginin ölümünden sonraki vakaların ilave edildiği görülür. Bu eser hem devrilmiş hem parçalanmıştır. Tahribat ve silinti bunda çok fazladır. Bu abideyi de yeğeni Yollug Tigin yazmıştır. Her iki abidede de Bilge Kağanın sözlerinin dışında Yollug Tiginin kitabe kayıtları ve ilaveleri yer almaktadır.

Vezir Tonyukuk Abidesi: Diğer iki abidenin biraz daha doğusunda bulunmaktadır. Devrilmemiş, dikili, dört cepheli iki taş halindedir. Birinci ve daha büyük olan taşta 35, ikinci taşta 27 satır vardır. Bu abide, İltiriş Kağanın isyânına iştirak eden ve o günden Bilge Kağan devrine kadar devlet idaresinin baş yardımcısı olarak kalan, Vezir Tonyukuk tarafından diktirilmiştir. Abidede bu kudretli ve tecrübeli müşavir vezirin kendisi konuşmaktadır. Orhun abideleri, Göktürk Devletinin kuruluşundan yarım asır sonra, Türk Beylerinin anayurttan uzaklaşarak, kendilerini Çinin yumuşak ipeklerine ve hileci siyasetine kaptırıp bozulduklarını anlatır. Eskisi gibi iyi ve bilgili olmayan bu beylerin elinde Türk Devletinin nasıl sarsılıp yıkıldığını aydınlatır. Bu yüzden tam elli yıl, Çin ilinde esir yaşayan doğu Türklerinin, esirlik hayatına alışamıyarak, durmaksızın isyan ettiklerini ve sonunda muvaffak olduklarını, yeniden istiklal kazandıklarını anlatır. Sekizinci yüzyılda, Çinlilere karşı yapılan İstiklal Savaşı kazanıldıktan ve Türk bütünlüğü sağlandıktan sonra, bunların unutulmaması için diktirilmiştir.

Orhun Abideleri çok yönlü vesikalardır. Şöyle ki: Türk milletinin adının geçtiği ilk Türkçe metin olup; taşlar üzerine yazılmış ilk Türk tarihi; Türk devlet adamlarının millete hesap vermesi; milletle hesaplaşması, devletin ve milletin karşılıklı vazîfeleri; Türk nizâmının, Türk töresinin, Türk medeniyetinin, yüksek Türk kültürünün büyük vesîkası; Türk askerî dehâsının, Türk askerlik sanatının esasları; Türk feragat ve fazîletinin büyük örneğidir.

Türk içtimai hayatının yüksek tablosu; Türk hitabet sanatının şaheseri, hükümdarane eda ve ihtişamlı hitap tarzı; Türk milliyetçiliğinin temel kitabı; Bir kavmi bir millet yapabilecek eser; Türk yazı dilinin ilk örneği ve başlangıcını mîlâdın ilk asırlarına çıkartan delil, Türk ordusunun kuruluşunu ilk asırlara götüren vesîka; insanlık âleminin sosyal muhtevası bakımından en manalı mezar taşlarıdır. Orhun Kitabelerinden, 12. asırda târihçi Cuveyni, Tarih-i Cihangüşasında bahsetmiştir. Ayrıca Çin kaynaklarında da bu âbidelerden bahsedilmektedir. 1709da Poltava Savaşında Ruslara esir düşen İsviçreli subay Strahlanberg, 13 sene Sibiryadaki sürgün hayâtında serbestçe gezip dolaştığı yerlerde incelemelerde bulunmuş, 1730da kendi vatanına döndüğünde araştırmalarını yayınlamıştır. Bunun üzerine 1890da Heikelin başkanlığında bir Fin, 1891de de W. Radloffun başkanlığında bir Rus ilmî heyeti kitâbelerin mahalline gönderilmiştir. Her iki heyet âbideleri tetkik edip, fotoğraflarını Avrupa ilim merkezlerine dağıtmışlardır. Danimarkalı Bilgin V. Thomsen 1893te Orhun yazısını çözmeyi başarmıştır. Son olarak Türk bilgini Talat Tekin, Amerikada Orhun Türkçesinin bir gramerini ve kitâbelerinin yeni bir neşrini yapmıştır. Orhun Kitâbelerinin metninden bir kısmı şöyledir:
Kişi oğlında üze eçüm apan Bumin Kağan İstemi Kağan olurmuş, Olırıpan Türk Buduning ilin törüsin tutan birmiş, iti birmiş. Tört bulung kop yagı ermiş. Sü sülepen tört bulungdaki budung kop almış, Kop baz kılmış. Başlığıg yükündürmüş tizliğig sökürmiş.
İlgerü Kadırgan yışka tegi, kirü Temir Kapıg-ka tegi kondurmuş. İkin ara idi oksız Kök Türk ança olurur ermiş, Bilge Kağan ermiş, Alp Kağan ermiş, Buyrukı yime bilgi ermiş erinç, alp ermiş erinç, Beğleri yime, budunı yime tüz ermiş, Anı üçün ilig ança tutmış erinç.
Son düzenleyen Safi; 24 Kasım 2016 03:56
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
15 Eylül 2006       Mesaj #6
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi

Bilge Kağan Abidesi

Ad:  Orhun Yazıtları (Orhun Abideleri, Göktürk Yazıtları )11.jpg
Gösterim: 6781
Boyut:  28.8 KB

Göktürkleri, elli yıllık Çin esaretinden kurtararak, ikinci defa Göktürk Hakanlığını kuran, İlteriş (İli, devleti toplayıp tanzim eden) unvanı ile anılan Kutluk Kağanın büyük oğlu. 684 yılında doğdu. Babası Kutluk Kağan öldüğü zaman kardeşi Kültiginle birlikte, küçük yaşta olmaları sebebiyle, amcaları Kapağan Kağanın ve millet emektarı, büyük müşavir Vezir Bilge Tonyukukun himayesinde büyüdü. O zaman Bilge Kağan 8, Kültigin Han 7 yaşında idiler. Amcası Kapağan Kağan tarafından 14 yaşında şad tayin edilerek devlet hizmetine girdi. Vezir Tonyukuk kumandasında, Göktürk Hakanlığının İnal ile birlikte sevk ettikleri batı orduları grubunda yer aldı. İnal Kağanla birlikte Altayları aşarak Bolçuda On-ok ordusunu mağlup etti ve Seyhun (Sir derya= İnci Nehri) kıyılarına ulaştı. Tonyukukun başkumandanlığını yaptığı bu ordunun başında Maveraünnehire kadar dayanan Bilge Kağan, Kızıl Kum Çölüne girerek güney istikametini aldı. Göktürk Abidelerinde tezik şeklinde zikredildiği gibi, ilk defa olarak batıda Müslüman Araplarla karşılaşıldı (701). 709 yılında Kırgızların komşusu olan ve Yukarı Kem-İrtiş arasında bulunan Çikler ile Isıg Gölünün batısında yaşayan Azları, Hakanlığa bağladı. 710 yılında kardeşi Kültiginle birlikte zaman zaman başkaldıran Kırgızları mağlup etti. 714te Çinin yığınak merkezi olan Beşbalıkın kuşatılmasına, İnal Kağan, Tung-lu Tekin ve eniştesi ile birlikte katıldı. 22 Temmuz 716 tarihinde Çinlilerle münasebet kuran Bayırkuların amcaları Kapağan Kağanı pusuya düşürerek öldürmeleri üzerine karışıklığa sürüklenmiş olan devletin yükünü, Kapağan Kağanın oğullarını ve taraftarlarını bertaraf ederek, kardeşi Kültiginle birlikte yüklendi. Kültiginle birlikte seferler yaptı. Memlekette karışıklıklar çıkaran Dokuz Tatarlar ve Oğuzlar üzerine yürüyerek bozguna uğrattı. Kültiginin aşırı derece ısrarı üzerine 716 yılında hükümdar oldu. Göktürk orduları başkumandanlığını yüklendi. O zamana kadar bu vazifede bulunan baba yadigârı, Bilge Kağanın kayın babası vezir Tonyukuk da devlet müşaviri olarak kaldı. İçte ve dışta yaptığı mücadelelerde büyük başarılar kazandı. Yurtsuz milleti yurtlu, fakir halkı zengin ettiği gibi, devleti ve milleti için canla başla çalıştı. 717 yılında Uygur İl-teberi Kargan Savaşında yendi. Bir yıl sonra da isyana teşebbüs eden Karluklarla savaştı ve galip geldi.

Bilge Kağan, Çinlilerle iyi münasebet kurmak istiyordu. Bu Tonyukukun da arzu ettiği bir durumdu. Fakat Çinliler, Türk birliğini bozmak için Beşbalıktaki Basmıllar ile anlaşmışlardı. Bütün bunlar, Çinlileri çok iyi tanıyan ve vaktiyle Kutluk (İlteriş) Kağanla birlikte istiklal mücadelesi veren Vezir Tonyukuk tarafından gayet iyi biliniyordu. Onun planı sayesinde Basmıllar, Beşbalıkta kuşatılarak mağlup edildi. Entrikalarının boşa çıktığını gören Çin de baskı altına alındı. Çin ordusu, Kan-suda bozguna uğratıldı (Eylül 720). Daha sonra çeşitli seferler düzenlendi. Kitanlar ve Tatabılar saf dışı bırakıldı (722-723).
Bütün bu hadiselerden sonra Çin, iyi geçinme noktasına geldi. 725 yılında Çin İmparatoru tarafından gönderilen elçiyi Bilge Kağan, Kültigin ile Tonyukukun hazır bulunduğu bir mecliste kabul etti.

Bilge Kağan, 725 yılında kayınbabası Tonyukuku 731 yılında da 47 yaşında olan kardeşi Kültigini kaybetti. Bu iki Türk büyüğünün ölümü, hakanlıkta büyük boşluklar meydana getirdiği gibi, millet de, başta Bilge Han olmak üzere büyük üzüntü içine düştü. Orhun Kitabelerinde bu husus: Küçük kardeşim Kültigin öldü, görür gözüm görmez oldu, bilir bilgim bilmez oldu, zamanın takdiri Tanrınındır. Kişi-oğlu ölmek için yaratılmıştır, kendimi bıraktım, gözden yaş akıtarak, gönülden feryad ederek yanıp yakıldım şeklinde Bilge Kağanın ağzından, kendi inançlarına göre, bir nevi tevekkül içinde anlatılmaktadır. Bu iki büyük millet ve devlet emektarının hatırasına, Bilge Kağan zamanında bengü taşlar (kalıcı eserler) dikilmiş, hizmetleri ve düşünceleri kendi ağızlarından verilmiştir.

734 yılının yazında Ki-tan ve Tatabılara karşı Töngez Dağında kazanılan savaş, Bilge Kağanın en son zaferi oldu. Bütün ömrünü milletinin birliği ve büyüklüğü için geçirmiş olan Bilge Kağanın, 19u şad19u da kağan olmak üzere 38 senelik bir hizmeti vardır. Son zamanlarında, Çinli bir prenses ile evlenme arzusu, Çin imparatoru tarafından kabul edilmişse de, Çinlilerce aldatılan Buyruk-çor tarafından zehirlenmiş ve 25 Kasım 734 tarihinde, milleti büyük bir yas içinde bırakarak 50 yaşında vefat etmiştir. Adına, oğlu tarafından Baykal Gölünün güneyinde, Orhun Nehri Vadisinde, Koşo Tsaydam Gölü civarında Bilge Kağan Abidesi diktirilmiştir. Abideyi, yeğeni Yollug Tigin kaleme almış ve 34 günde tamamlatmıştır.
Kitabelerde görüleceği üzere, Bilge Kağan, milletine bağlı, dindar bir hükümdardır. Böyle olmasına rağmen, yeni bir dinin arayışı içinde olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü onun yerleşik hayata geçmek isteği ve kuracağı şehirlerde Budist mabetlerine yer verme teklifi, kayın babası Tonyukuk tarafından reddedilmiştir. Şayet sağlıklarında İslamiyet, ülkelerine ulaşabilseydi, Türklüğün eski yurdunda alperenlerin, gazilerin daha erken görüleceği büyük ihtimal dahilindeydi. Tonyukukun, Bilge Kağanı bu iki düşüncesinden men edişi, Çine karşı kendilerini müdafaa şuuru iledir. Fakat bu fikir, netice olarak sonraları Türk dünyasının İslam'a girmesine zemin hazırlamıştır.
Son düzenleyen Safi; 24 Kasım 2016 03:57
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
18 Şubat 2007       Mesaj #7
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Orhun Yazıtları (Orhun Abideleri, Göktürk Yazıtları )4.jpg
Gösterim: 7812
Boyut:  78.5 KB

Kültigin (Gültekin) Kitabesi


"Oğuz Beyleri!Türk ulusu,dinleyiniz!Yukarında Tanrı ezmeden,aşağıdan yer çökmeden,ey Türk
ulusu,ülkeni,yasaklarını kim bozdu?Türk Ulusu tövbe et!Baş eğerek yükselttiğin Hakan'ının güzel yurdunu aldattın.Kötülüklerinle,fenalıklarınla,özgür yaşadığın güzel yurdu tutsaklar yurdu edip kirlettin.Yabancı komşuların amaçlarına uşaklık ettin.Kendi yurdundan kaçıp düşmanlarının yanına sığındın.

"Türk ulusunu dağıtıp sürmek için mızraklar nereden geldi?Onları getiren sen oldun."
"Ey Ünlü Ötüken Ormanın ulusu!Çin'e kaçtınız!Varanlarınız vardı,kalanlarınızı sığındığınız Çinliler öldürdü.Kaçtığınız erde sizi uşak yaptılar.Kanınız su gibi aktı.Kemikler dağ gibi yığıldı.Bay oğlun kul oldu.Temiz kızın gön oldu.Korkaklığından,bilgisizliğinden amcam Hakan uçtu,gitti.Artık adın değişti,Çince ad aldın. "Amcam Han ölünce Türk ulusu büsbütün parçalandı.Akağım Kağan uçuruma uçtukta da inim Gültekin 7 yaşında geldi. "Amcamın oğlu Küçük Han bize başkaldırdı.Tanrının yardımıylan Hakan oldum.Babam hanı,ulusun adı,üne bitmesin diye beni Hakan yaptı. "Ben yoksul,fakat ışığı yeri göğü aydınlatan bir ulusa Hakan oldum.Karnı aç,sırtı çıplak,dilini,yurdunu unutmuş yoksul ve dağınık,fakat ışığı gözler kamaştıran bir ulusa Hakan oldum. "Kardeşim Gültekin Hakanlığı istemedi.Benimle sözleşti.Babamızın,amcamızın üzerinde çalışmış oldukları büyük Türk Uslunun da adı,ünü yeryüzünden silinmesin diye gece uyumadık,gündüz oturmadık;küçük kardeşim Gültekin,iki başbuğ ile birlikte,bitecek ayrılığı birleştirdik,gerek birbirlerine,gerek bana karşı ateşle su gibi olmalarının önüne geçtik.Ulusa ıssı değil köle olduk.Ayrılan Türk ulusnu bir ettik.

"Ben Hakan olunca özge diyarlara,yabancı ellere gitmiş Türk ulusu,yalınayak, başıkabak,temiz dilini,bayrağını unutmuş,yoksul bir halde geri geldi. "Baş kaldıran kardeşlerimizin de,küçük kardeşim cihan kahramanı Gültekin ak azman atına binip üzerlerine vardı.Hepsini Kızıl Tuğun altında topladı.Ulusun yoksul düşmüşleri,Türk'ün kutlu ülkesi Ötüken'e döndüler.
"Çıplak Türk ulusunu giydirdim,kandırılarak unuttuğu dilini öğrettim.Karanlık Ötüken'i şenlendirdim.

"Çin gibi büyük şarlar,ordumuzun konduğu yerlerin çevresine kaleler yapmak istedim.
"Fo ve Leo-Tseu adına barklar yaptırmak istedim.Fakat kayınbabam çnüme geçti.Türk ulusu azlıktır,atı üzerinde gezmeye alışıktır.Şarda otururlarsa çokluk olan Çinlilerin saldırışına karşı koyamaz,yok olurlar,at üzerinde bulundukça kuvvetli iken Çin'e akın ederler,kuvvetsiz iken geri çekilir,ele geçmezler.Yağ gibi kaygan olmalıdırlar,dedi.
"Buda ve Leo-Tseu dinine gelince,Türkleri ulus ve memleket ülküsünden başka imana alıştırmak onlar için fena olacaktır,bu iki dinde insanlara acımak,boyun eğenlik,miskinlik aşılamaktadır,vazgeç,dedi.

"Bu dinlere girenler atılganlıklarını,cesaretlerini yavaş yavaş elden kaçırırlar.Bir gün gelir ki,Türk ulusu kendi kendine bir iş yapmayan Buda ve Le-Tseu'nun gelip kendisine yardım etmesini beklemekten başka bir şey düşünmeyen elleri koltuklarında uyuklayan bir sürü miskin Çinli haline girer,dedi.
"Kayınbabamın sözünü dinledim.
"Ey büyük Türk budunu,sen kutlu yurdunu bırakma,sen güzel dilini unutma,uydurma yabancı dillerlen konuşma!Düşmanın ile ilerin için danışma!Senin i.in kardeşim Gültekin'le birlikte çok çalıştım.Çin camokaları Pasimilerle,Hıtay Beyleriyle birleştiler,bize doğru yürüdüler.
"Ben bunları karşılayacağıma geri çekildim.Yurtlarından çok uzağa düşen bu üç ulusu uzak yollarda aç ve susuz bıraktım.Teker teker karşılarına çıkıp baskın verdirdim.Üçünüde ayrı ayrı tepeledim.
"Bu sırada Kırgızlar da başkaldırdı.Gültekin 36 yaşında iken Kırgızlara karşı asker gönderdik.Mızrak boynunda karı söküp Gökmen ormanında apansız çıkarak Kırgızları bastık. Hanlarıyla orman içinde savaşa girdik,burada Gültekin Bayrko'nun ak aygırına binip ileri fırladı.
"Cihan Kahramanı Gültekin'i Önlerinde gören ordu da ardından atıldı,bir başbuğlarını mızrakla deldi,tepeledi.Bu atılışta ak aygırın beli kırıldı.Gültekin yayan olarak saldırdı. Hakanlarını öldürdü,ülkenlerini aldı.
"Gültekin 46 yaşında iken Altındağı ve İrtiş ırmağını geçerek Türkeşler üzerine yürüdük.Türkeş Han ateş ve Bora gibi belçe namındaki savaş alanına yetişti.
"Dövüştük,Kardeşim Gültekin Başko adındaki kır atına binip meydana çıktı.Başko Adındaki kır at(Bilge Han'ın Taş üzerine kazdırdığı Orhun Kitabesinin bu kısmı siliktir.Okunamamıştır.)
"Önüne geçti.İkincisini kendi eliyle tepeledi.Kendi eliyle Türkeş Han'ın başbuğlarını tutuk aldı.Türkeş Hakan'ını orada öldürdü.
"Türkeşler geri çekildiler.Karakış başladı.Bizim ordunun ne yiyceği neden konacağı yeri vardı.Biz de geri çekildik.Kahraman Gültekin'i az kuvvetle yağının üzerine sardık.Gültekin onarlı kovalamış,Kara Türkeşleri orada öldürerek boyun eğdirmiş.
"Dokuz Oğuzlar kendi ulusum idi.Gökte,yeryüzünde kötülükleri çoktur.Çekememezlik,düşmanın kandırıcı sözleri gözlerini kararttı,kardeşlerini kıskandılar,bize düşman oldular,Türk ulusu ikiye ayrıldı.

"İlk Çarpışmamız Togozalık kasabasının yakınında oldu.Kardeşim Gültekin'in emrindeki Tür ordusu Tolga suyunu atları ile yüzerek geçtiler.Gültekin,Azman adındaki kır atıyla meydana atıldı.Yağıyı tepeledi,ülkelerini aldı.
"İkinci uğraş Dokuz Oğuzlardan Edizlere oldu.
"Gültekin bu kez az yağız atına binerek Edizleri Koşliganda parça parça etti.Svaşıda ben kazandım.
"Üçüncü savaş Organ'da oldu,bu uğraşı da kazandık.Oğuzların yurdunu aldık.İkiye bölünen ulusu bir ettik.
"Dördüncü uğraş Çuşi başında oldu.Bu dört savaştan ordumuz yorulmuştu.Ölülerimizi gömerken Oğuzlar yeniden üzerimize geldiler.Gültekin kızdı,ortaya atılarak Toganlardan Alpago adındaki ünlü Türk yiğidi ile birbiri ardısır 10 kahramanı öldürdüğünden Oğuzlar korkarak kaçtılar.

"Beşinci uğraş bu savaşların en zorlusudur.Ezgenti Kodaz'da oldu.Bu savaşı da az yağız atına binerek Gültekin açtı.Birbiri ardı sıra iki oğuz kahramanı öldürünce Oğuzlar Gültekin'den korkup darmdağın oldular.Bu çağda kış bastı.Bışı Angon Koruganı'nda geçirdim.Kış zorlu oldu.Atlarımız,sürülerimiz soğuktan öldü.Açlık erlerimizi kırdı.
"İlkyazda orduyu Gültekin ardına aldı.Dokuz oğuzların üzerine yürüdü.Dokuz oğuzlar askerlerini üçe ayırdılar.1 Kol Gültekin'e Karşı gitti.2. Kol önlerine gelen sürüleri,konakları yakıp yıkarak yürüdü.3. Kol benim ,yani Göktürk Hakan'ının bulunduğu karargâhı bastırdı.
"Türk ulusu,Türk bayrağı yeryüzünden kalkacaktı.Atam,kızlarım,hatunlarım,çocuklarım tutsak olacaktı.Baskına Uğramıştık.
"Fakat Gültekin bunu duydu.Karşısındaki düşmanı bir solukta ezdi sonra öküz atına bindi,dağı,taşı aştı.Basılan otağımızım yardımına yetişti.Bir atılışta 30 tane Dokuz oğuzla savaş erini yere yıktı.Yel gibi esti,Ölüm gibi biçti.Sağa koştu vurdu,sola sıçradı yıktı."
"Oğuzlar yıldırım gibi yeten kardeşim Gültekin'i Görünce gene korktular.Bozulmak üzere olan Türk Ordusu,Meço Han ve benim Hakanlığımın bütün uğraş sonucu kazançlarını omuzda taşıyan Cihan Kahramanı Gültekin'i Görünce yeniden canlandılar.Dokuz Oğuzları darmadağın ettiler.
"Fakat!Ey Büyük Türk Ulusu!.. Göğsünde yetiştirdiğin kahramanların en şanlısı,dosta düşmana boyun eğdiren,en büyük olgun,yiğit kardeşim Gültekin bu kavga sonunda dünyaya gözlerini yumdu.Türk bayrağının yere değmemesi,Türk Ulusunun birleşmesi,Türk ulusunun tutsak gitmemesi için birçok bahadır kardeşimizle birlikte temiz kanını son damlasına kadar akıttı.Türk bayrağını yükseltti,yere değdirmedi.Bnei kurtarmak için canını verdi.
"Türk ulusu kurtuldu fakat büyük kahraman Gültekin Koyun yılının 27. gününde çok sevdiği savaş alanında gözlerini birdaha açmamak üzere yumdu.(30.5.731)
"O,Türklerin en ünlü kahramanı idi,onun namı yeryüzünde kalsın diye yuğ yaptım, bark yaptım,başucunda heykelini diktim.üzeirne kümbent yaptım,kahramanlıkalrını taşlara kazdırdım,başucuna diktim.Çin'den,Hıtaydan,dört acundan elçiler geldiler;son savaşında yendiği Dokuz Oğuzlar bile onun yiğitliğine aşık olduklarından yuğ günü destur dileyip geldiler,ölüsünün ardından yürüyüp saçlarını,başlarını yoldular,ağladılar
"Bende büyük derde düştüm.Görür gözüm görmez oldu.Bilir bilgim bilmez oldu.Tutar kolum tutmaz oldu.Tanrı dilediği gibi bizi kullanıyor,Âdem oğulları bir bir gidiyor.Öyle acı çekiyorum ki,gözlerimden yaşlar,gönlümden acılar akıyor,acılarım artıyor;başbuğlarımın küçüklerimin,yiğitlerimin,oğullarımın baylarımın,bütün ulusumun gözleri kirpikleri ağlamaktan çürüyecek sandım.Ağlayarak,sızlayarak Kıtay ve Tatayi uluslarından Odarsegin geldi.Çin Hakanından İsiyi Ligennğ geldi.Bir tümenlik eşya ile sayısız altın ve gümüş geirdi.Tibet Hakanından Bölen geldi,geriye gn batısından Suğdaklar,Farslar,Buhara Uluslarından Kırgızlar,Oğuzlar geldi.Çin Hakanı Bark yapmak taşları oymak,süslemek için çıkan(heykeltıraş) gönderdi.
"Ey büyük Türk ulusu!Dört bir yerden taşçılar getirdim bu barkı yaptım.İçine dışına Cihan Kahramanı Gültekin'in uğraşlarını yazdım,resimlerini yaptım.Gönlümdeki dilekleri bu taşa kazıdım.Sen büyük bir ulussun,sana beni Hakan yapan Tanrıya bin alkış.
"Ey Büyük Türk Ulusu!Bizden sonra gelenler bunu görün,böyle bilin.Ölmez taşı işledim,bu ıssız yere diktim.Üzerine her şeyi yazdım.Oku!Türk Ulusunun birleşmesi için sen de sırasında kanını akıtmaktan korkma!

"Bayrağını düşmana kaptırma!
"Yurduna yabancı ayak bastırma!
"Dilini unutup yabancı dillerlen konuşma!
"Düşmanın verdiği öğütlere kanıp kardeşlerini küçük görme!
"Yurdunu Bırakıp yağıya(düşman) yanaşma!
"Ey büyük Türk ulusu!

"Dünyada yapamayacağın hiçbir iş yoktur;Çünkü sen Gültekin gibi kahramanlar yetiştirmiş bir ulusun oğlusun!Bunu böyle gör,böyle dinle!Bayrağımızın rengi solmasın, Gölgelice kaba ağaçlarımız kesilmesin,ulusumuzun arasına ikililik girmesin,yurdumuza yağı ayak basmasın,ey büyük Türk Ulusu!
Son düzenleyen Safi; 24 Kasım 2016 04:13
Bia - avatarı
Bia
Ziyaretçi
7 Haziran 2008       Mesaj #8
Bia - avatarı
Ziyaretçi

Runik Yazılar

TANRI DAĞLARI’NDA YENİ BULUNAN ESKİ RUNİK TÜRK YAZILARI
Ad:  Orhun Yazıtları (Orhun Abideleri, Göktürk Yazıtları )5.jpg
Gösterim: 6685
Boyut:  36.2 KB


Prof. Dr. S. G. KLYAŞTORNIY Rus Bilimler Akademisi, Doğu Araştırmaları Enstitüsü

Türkiye Türkçesine Aktaran:
Mustafa KALKAN Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü

1996-2000 yıllarında Kırgız arkeologları Kubatbek Tabaldiyev ve Orozobek Soltobayev, Koçkor bölgesinde yapmış oldukları arkeolojik kazılar sırasında büyük bir taşın üstüne işlenmiş runik yazılarından yeni bir öbek (9 metin) bulmuştur. Taşlar farklı biçimlerdedir.

Koçkor bölgesi, Çüy ırmağının yukarı yatağında deniz seviyesinden 1800-2200 m. yükseklikte yerleşmiştir. Bölgenin uzunluğu 80 km., genişliği 20 km. kadardır. Kuzeyinde Kırgız, kuzey-batısında Cumgal, güneyinde Teskey Ala dağ silsileleri ile çevrilmiştir. Isık-Köl’ün güney-batı tarafından başlayarak Çüy ırmağının yukarı yatağındaki düzlükte bulunan Koçkor, bilinen eski devirlerde büyük ipek yolunun bir kolu üzerindedir.

Koçkor bölgesi, eski Türk devrinde m. s. VI-X. yüzyılda bilinen kurganları, merhumları hatırlatan balbal taşları ile oldukça zengindir. Bunların araştırılmasında Kubat Tabaldiyev’in katkısı büyüktür (Tabaldiyev, 1996).

Runik yazıları olan büyük taşlar, bölgenin güney-doğu tarafında, Ükök dağ silsilesinin eteğinde, Kök-say denen yerde bulunmuştur. Yazılardan başka gölgeye benzer çizimler, dağ koyunları, taşa işlenmiş dağ keçileri, iki örgüçlü develer, atlı kişiler, canavarlara karşı mücadele veren yaya avcıların resimleri bulunmuştur. Yazılar için geniş büyük taşların, parlak yüzleri seçilmiştir. Yazılar kuşaktan kuşağa aktarılarak gelen uruğ damgaları ile, öbürleri ise geniş resimlerle işlenmiştir.

2000 yılının Ağustos ayında K. Tabaldiyev bana yazıların kopyasını, fotoğraflarını, yayınlanan makaleler ve kitabenin yerleştiği yerin plânını verdi. Şimdi ben araştırmalarımın sonuçlarını açıklıyorum. Metinlerin yazılışı K. Tabaldiyev’in verdiği düzen üzere gösterilmiştir.

Metin 1
. Yazının uzunluğu 1 m., damgaların (işaretlerin) büyüklüğü 15 sm. kadardır. 8 tane damga okunmaktadır, yazının altında uruğlara-boylara ait damgalar çizilmiştir.

Çevriyazısı: er atуm adуγ on oq...
Çevirisi: Benim er (kahraman, yiğit) atım-Adık (‘Ayı’). On ok...
(Мое мужское имя-Адык («Медвед»). Десят стрел...).

Metin 2. Uzun geniş taşa uzun kaftan giymiş bir adamın resmi çizilmiştir. Sol yanında birinci metinde görüldüğü gibi uruğ damgaları, bununla birlikte atın ve kuşun resmi vardır. Uruğ damgalarının altında uzunluğu 3 m.ye yakın yazı, damgaların büyüklüğü 25 sm.’dir. Damgaların büyük bölümü bozulduğundan doğru bir biçimde okumak mümkün olmamıştır.

Metin 3. Büyüklüğü 2 m.’ye yakın genişlikte taşa parlak demirlerden yapılmış (levha) zırh giymiş, beline balta sıkıştırılmış atlı askerin resmi çizilmiştir. Sağ kolunda uzun kuyruklu kuş (kuş takımları ile) resmedilmiştir. Sol kolu ile atın gemini tutmaktadır. Resimdeki atlının ayağı sallanır biçimde atın boynuna yakın olarak resmedilmiştir, atın üstünde örtüsü var, eyeri yok gibidir. At boylu, boynu uzun, başı küçük, sırtı etlidir (dolgundir). Runik yazıda atlının sağ yönü yani üst yanının uzunluğu 75 sm.’dir. Damgaların (harflerin) büyüklüğü 17 sm.’dir bunların üçü sağlam olarak okunabilirken, kalan beş tanesi okunamayacak kadar bozuktur.

Çevriyazısı: er atуm adуγ on oq
Çevirisi: Benim er (kahraman, yiğit) atım Adık. On ok...
(Мое мужское имя-Адык. Десят стрел...).

Metin 4. Taşın doğu yüzünde yazımı tamamlanmamış iki satır yazı vardır. Üstteki yazının uzunluğu 1,25 m. Aşağıdaki biraz daha kısadır ve tam olarak saklanmamıştır, harflerin büyüklüğü 20 sm. kadardır. Yukarıda rastlandığı üzere yazının üst tarafında bir uruğa ait damga mevcuttur.
Çevriyazısı (1): munda ilgerü eb (?) qoš (qaš?)
(2): er atуm adуγ on oq
Çevirisi: Bundan önce (M. S. Doğu tarafında) komşu (konar göçer olarak hayatını sürdüren yerler).
Benim er (kahraman, yiğit) atım Adık. On ok...
(Мое мужское имя-Адык. Десят стрел...).
Birinci satırın çevirisinin ikinci varyantı: Önceden doğu tarafının (komşuların, konar göçer olarak yaşayan yerlerin?) sınırlarında.

Metin 5. Yazı geniş, uzun bir taşa yazılmıştır. Uzunluğu 2,25 sm., damgaların büyüklüğü 17-21 sm.’dir. 18 damga iyi saklanmıştır, fakat birinci ve son damgalar okunmuyor. Yazının baş tarafında yukarıdaki uruğ damgaları çizilmiştir.
Çevriyazısı: er atуm adуγ on oq jer jarуšуmуz
Çevirisi: Benim er (kahraman, yiğit) atım Adık. Benim (bizim?)Yarış on ok ülkesinde.
(Мое мужское имя-Адык. Мой (наш?) Ярыш в стране десяти стрел).

Metin 6. Yukarıda (Nu: 5) taşın arka yüzünden iki damga düşmüştür. Bu damgalar okunamamaktadır.

Metin 7. Uzunlamasına bir taşa yazılmıştır. Yazının uzunluğu 2 m. damgaların büyüklüğü 18 sm.’ye kadardır. 13 damga iyi bir biçimde görülmektedir. Yazının sonunda belirgin olmayan bir damga daha vardır, bu damga okunamamaktadır. Yazının üst tarafında bir uruğa ait olan damga mevcuttur.
Çevriyazısı: er atуm adуγ on oq (satır aralığı) jarуšуmуz
Çevirisi: Benim er (kahraman, yiğit) atım-Adık. Benim (bizim)Yarış on ok ülkesinde.
(Мое мужское имя-Адык. Hаш Ярыш (в стране) десяти стрел.

Metin 8. Piramit biçimindeki taşta 5 damgadan oluşan bir söz vardır. Damgaların büyüklüğü 22 sm. kadardır.
Çevriyazısı: jarуšуmуz
Çevirisi: Bizim Yarış
Hаш Ярыш

Metin 9. Piramit biçimindeki taşta 5 damgadan oluşan bir söz vardır. Damgaların büyüklüğü 22 sm. kadardır.
Çevriyazısı: jarуšуmуz
Çevirisi: Bizim Yarış
Hаш Ярыш

Sonuç olarak, runik yazıların yeni öbeğini oluşturan damgaların repartuarı Talas yazılarına daha yakındır. Talas yazılarından, paleografik yönden, yazılış yönünden ve damgaların genişliği itibariyle ayrılmaktadır. Talas’taki metinler taşa tamamen her yönüne yazılmasına rağmen, Koçkor’daki metin horizantal olarak düz bir biçimde yazılmıştır. Koçkor yazılarında damgalar geniş yazılıdır ve ön yüzünde (levha olarak) olduğu bilinmektedir. Üstünden 1,5-2 m.’den iyi bir biçimde görünüp, atlı bir kişi rahatlıkla okuyabilecek biçimdedir. Bunu dikkate almadan ikisinin paleografik yönden benzerliğine bakarak onları aynı yazı yazma geleneğini taşıyan ve bir devre ait olan eserler olarak kabul edebiliriz.

Talas yazılarının ortaya çıkış dönemlerini 716-739 yılarına tarihlemiştim, M. S. Yedi-su’da, Tanrı dağlarında eski ‘On ok ülkesi’ adını koruyan Türkeş Kağanlığı’nın hüküm sürdüğü yıllara denk gelmektedir (Klyaştorniy, 1999: 30-33: Kljshtorny, 1990: 219-221). Koçkor yazıları Talas yazıları gibi Türkeş elinin yazma kitabeleri olarak kabul edilmektedir.

Bununla birlikte, Koçkor yazılarını mahiyeti yönüyle ele aldığımızda (işlevi yönüyle) Talas yazılarından farklıdır. Talas kitabeleri-Yenisey Kırgızlarının ölülerinin mezarlarının üzerindeki taşlara yazılan yazılar gibi yazılardır. Fakat Koçkor yazılarının arasında mezar taşları üzerine yazılan kitabe yazılarından bir tane bile yoktur, bunlar Türk runik yazısının başka bir grubuna girmektedir. Bu guruba giren yazıları ilkin 1978 yılında Moğolistan’ın kuzey-doğusundaki Hentey yazılarını basarken ayırmıştım (Klyaştorniy, 1978: 156-158). Yine bunlara benzer birkaç yazıyı Güney Gobi’de bulmuştum (baskıya hazırlanmaktadır). Tamamı kışlaklardan (köylerden) bulunmuştu, hepsinde üç özellik ortaktır: Yazıyı yazan kişinin adı, uruğ damgası ve yerin adı. Bazen örnek olarak Hentey yazısında 12 yıllık yıl hesabına göre Kıştagan yılı birlikte yazılmıştır.

Bunlara benzer yazıların birbirlerinden farklılıkları olup konar-göçer halkların eski hukuk kitabeleri olarak kabul edilmektedir. Türk, Moğol halklarında mülkiyet olarak yerin ve köylerin kullanılışında belirli kıstaslar vardır. Meselâ köylerin yerleşik olarak kullanılışı-yaylak arazisinin bir boy tarafından fazladan kullanılış hukukunun uzun zamandır sürdürüldüğüne ve eskiden beri bilindiğine delil olarak bu bilgiler kabul edilebilir. Kazaklarda örnek olarak geçen yüzyılda buna ispat niteliği taşıyan bilgi olarak yere kazık çakma ve yaylaya yakın yere nakşedilen uruğ damgası görülmektedir. Taşa yazılan yazı yerleşen kişinin ne zaman kaç kez yararlandığına inanılır delil olarak görülür. Bunun için bir anlamdaki yazı çoğu kez belki her yıl görünen bir yere büyük damgalar ile tekrar tekrar yazılsa gerektir.

Fakat Koçkor yazılarının farklı bir özelliği daha vardır. Yazılarda Koçkor bölgesinin eski adı –Yarış olarak saklanmaktadır, buranın ‘On ok ülkesine’ olan gerekliliği anlatılmaktadır. Bölgenin hakimi ‘er, yiğit –Adık’ ülkesinin adını söylemektedir. Adık denen adın arkasında acaba ne sır vardır?

Talas ve Koçkor yazılarının yazılış döneminde, Sir-derya’nın batı boyunda Araplar ile vuku bulan savaşlar sırasında Orta Asya’nın geleceği çözülmektedir. Sogd ve Huttal sakinlerinin başkalarına tabi olmadıkları ve kendi dinlerini korudukları bilinmektedir. İslâm ordularına karşı mücadelelerinde onların müttefiki Türkeşlerdir. Mücadele sırasındaki değişimleri İslâm tarihçisi at-Tabarî [839-923] tasvir etmiştir. Onun Tarih’inde Türkeş Kağanlığı’nın nasıl asker topladığı ve savaş hazırlığı yaptığı aşağıdaki gibi açıklanmaktadır: “Kağan maiyeti altındakilere savaşa hazırlanmak için emir verdi. Kağanın mülkiyetinde sazlıklar, düz otlaklar ve korunan dağlık bölgeler vardır. Buralara hiç kimse yaklaşıp av avlayamamaktadır, buralar savaş için hazırlık yeri olarak kullanılmaktadır. Bataklıklarla, ekili araziler arasındaki yerler birbirine üç günlük uzaklıktadır. Bunu için halk savaşa hazır olarak bekliyordu. Onlar mallarını sazlık bölgelere salarak, avladıkları hayvanların derisini kurutarak taslar yapıp, ok ve zırh hazırlamağa başladılar” (Tabarî, 1987: 242).

Raşid ed-din, sonradan Türk-Moğol beylerinin askerlerini savaşa nasıl hazırladıkları ve sınır bölgelerindeki bu araziler hakkında bilgi vermiştir. Türkeş Kağanlığı’nın bu arazisi nerdedir? Bu soruya Tonyukuk yazıtı cevap vermektedir.

Tonyukuk, 711 yılında Yenisey Kırgızlarını yenilgiye uğrattıktan sonra Kırgızların müttefiki olan Türkeş Kağanlığı ile savaşmak için hazırlık yapmaktadır. Türkeş Kağanlığı’nın niyetini öğrenmek amacıyla batıya doğru öncü birliklerini (casuslarını) göndermiştir. Tonyukuk’un öncü birlikleri “Yarış ovasında Türkeşlerin on tümen asker topladığını” öğrenmiş ve bu haberi bildirmişlerdir. Öbür üç öncü birlik ‘On ok’ askeri birliklerinin harekete geçtiğini, Türkeş kağanının onların ‘Yarış ovasında’ toplanması için emir verdiğini öğrenerek bildirdikleri görülür (Malov, 1951: 62).

Bunun için İslâm tarihçisinin verdiği bilgiler, Tonyukuk’un ifadesi ve Adık’ın taşa yazdırdığı yazılar birbiriyle örtüşmektedir. Türkeş Kağanlığı’nın askerlerini topladığı Yarış ovası bugün Koçkor diye adlandırılan yer olmalıdır. Yarış ile kağanın merkezi olan Suyab’ı, Çüy ırmağı boyundan at ile geçilen (Boom kapçıgayı üzerinden) iki günlük yol bölmektedir.

KAYNAKLAR
История ат-Табари., (1987), Ташкент.
КЛЯШТОРНЫЙ С. Г., (1999), Рунические памятники Таласа: проблеми датировки и топографии // Изучение културного наследия Востока. Културные традиции и премственность в развитии древних култур и цивилизаций, Санкт-Петербург.
KLJSTORNY S. G., (1990), The date of the ancient inscriptions of Semirechie // Altaice Oslonesia, Oslo.
КЛЯШТОРНЫЙ С. Г., (1978), Наскалные рунические надписи Монголии // Тюркологический сборник, Москва.
МАЛОВ С. Е., (1951), Памятники древнетюркской писменности. Тексты и исследованная, Москва-Ленинград.
ТАБАЛДИЕВ К. Ш., (1996), Курганы средневековых кочевников Тянь-Шаня, Бишкек.
Son düzenleyen Safi; 24 Kasım 2016 04:13
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
30 Ocak 2009       Mesaj #9
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye

Orhun Yazıtları,


Göktürk İmparatorluğu'nun ünlü hükümdarı Bilge Kağan devrinden kalma altı adet yazılı dikilitaştır. Moğolistan'ın kuzeyinde, Baykal gölününü güneyinde, Orhun ırmağı vadisindeki Koşo Saydam gölü yakınlarındadır. Bu yazıtlardan Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtları, Koçho Tsaydam bölgesindeki Orhun Irmağı civarında; Bilge Tonyukuk yazıtları ise, Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarından yaklaşık 360 km uzakta, Tola Irmağı'nın yukarı yatağındaki Bayn Tsokto (Bayn Çokto) bölgesindedir. Bilge Tonyukuk yazıtlarının, (Orhun Irmağı civarında olmamasına rağmen), Orhun yazıtlarıyla birlikte düşünülmesi, anılması Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtları ile aynı döneme ait olması ve aynı konuları içermesindendir. Yazıtlar Türk dili, tarihi, edebiyatı, sanatı, töresi hakkında önemli bilgiler vermektedirler. Türk ve Türkçe adı, ilk kez Doğu Göktürkler dönemine ait bu yazıtlarda geçmektedir. Yazıtların üçü çok önemlidir.
İki taştan oluşan Tonyukuk 716, Köl Tigin (Kültigin) 732, Bilge Kağan 735 yılında dikilmiştir. Köl Tigin yazıtı, Bilge Kağan'ın ağzından yazılmıştır. Kültigin, Bilge Kağan'ın kardeşi, buyrukçu ihtiyar Tonyukuk ise veziridir. Anıtların olduğu yerde yalnızca dikilitaşlar değil, yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları bulunmuştur.

Orhun Abideleri'ni ilk kez 1889 yılında Rus tarihçi Yardintsev bulmuştur. 1890'da bir Fin heyeti, 1891'de de bir Rus heyeti burada incelemelerde bulunmuştur. Bu heyetler yazıları çözememişlerdir. Fakat 1893 yılında Danimarkalı bilgin Vilhelm Thomsen, 38 harfli alfabeyi çözerek yazıtları okumayı başarmıştır. Alfabenin dördü sesli, dördü sessiz harften oluşur. Yazıda harfler birbirine birleştirilmez, kelimeler de birbirlerinden iki nokta üstüste konularak ayrılır. Sağdan sola ve yukarıdan aşağıya yazılır. Orhun abidelerinde yazılar yukarıdan aşağıya yazılmış ve sağdan sola doğru istiflenmiştir.

Ad:  orhun.jpg
Gösterim: 6136
Boyut:  17.9 KB
Kültigin Anıtı:

,35 metre yükseklikte, kireçtaşından yapılmış ve dört cephelidir. Doğu-batı cephelerinin genişliği aşağıda 132, yukarıda 122 santimetredir. Kuzey-güney cepheleri de aşağıda 46, yukarıda 44 santimetredir. Üst kısım kemer şeklinde ve yukarıda beş kenarlı olarak bitmektedir. Anıttaki satırların uzunluğu 235 santimetredir. Yazıtın doğu yüzünde 40; güney ve kuzey yüzlerinde 13'er satır Göktürk harfli Türkçe metin vardır. Batı yüzünde ise, devrin Tang İmparatoru'nun Köl Tigin'in ölümü dolayısıyla gönderdiği Çince mesajına yer verilmiştir. Batı yüzde Çince yazılar dışında yazıta sonradan eklenmiş Göktürk harfli iki satır bulunmaktadır. Yazıtın kuzeydoğu, güneydoğu, güneybatı yüzlerinde de (pahlarda) Göktürk harfli Türkçe metinler mevcuttur. Kültigin yazıtında Göktürk tarihine ait olaylar, Bilge Kağan'ın ağzından nakledilerek birlik, bütünlük mesajı verilir. Yazıtın doğu, kuzey ve güney yüzlerinin yazıcısı, Yollug Tigin, batı yüzünün yazıcısı ise, Tang İmparatoru Hiuan Tsong'ın yeğeni Çang Sengün'dür. Köl Tigin yazıtının doğu yüzünde, bütün Türk boylarının ortak damgası olduğu sanılan dağ keçisi damgasına; doğuya ve batıya bakan "tepelik" kısımlarında ise, kurttan süt emen çocuk tasvirlerine yer verilmiştir. Yazıt, geçen yaklaşık 1300 yıllık süreç içinde önemli ölçüde tahrip olmuştur. Zira yazıtın doğu ile kuzey yüzlerini birleştiren kısım yıldırım düşmesi sonucunda parçalanmıştır. Orijinalinde kaplumbağa kaide üzerinde bulunan yazıt, bu kaidenin de parçalanması üzerine 1911 yılında, sunak taşından kesilen granit bir blok üzerine oturtulmuştur.

Bilge Kağan Anıtı:
Ad:  kultigin.jpg
Gösterim: 6243
Boyut:  17.8 KB3

Kültigin Anıtının bir kilometre uzağındadır. 734 yılında ölen Bilge Kağan adına oğlu Tenri Kağan tarafından yaptırılan bu anıt 735 yılında dikilmiştir. Yazıtta Bilge Kağan'ın ağzından devletin nasıl büyüdüğü anlatılmakta ve Kültigin'in ölümünden sonraki olaylar ilave edilmektedir. Ayrıca kağanın konuşmasından başka yeğeni Yuluğ Tigin'in kayıtları da yer almaktadır. Yaklaşık 3,75 metre yüksekliğinde olan yazıt, dört cephelidir. Yazıtın doğu yüzünde 41, kuzey ve güney yüzlerinde 15'er satır Göktürk harfli Türkçe metin bulunmaktadır. Batı yüzünde ise, (Köl Tigin yazıtında olduğu gibi), Çince bir metne yer verilmiştir. Batı yüzün tepelik kısmının ortalarına da Göktürk harfli Türkçe manzum metin yazılmıştır. Yazıtın güneydoğu, güneybatı ve batı yüzlerinde de (pahlarda) Göktürk harfli Türkçe küçük metinler bulunmaktadır. Yazıtta olayları nakleden, öğütler veren Bilge Kağan'dır. Yazıta Köl Tigin'in ölümünden sonraki olaylar da ilave edilmiştir.

Tonyukuk Anıtı:
Ad:  orhunktes.jpg
Gösterim: 5660
Boyut:  40.5 KB

Tonyukuk anıtı dört cepheli iki dikilitaş halindedir. Yazılar, diğer taşlara göre daha silik durumdadır. Tonyukuk, Bilge Kağan'ın babası İlteriş Kağan'ın amcası Kapgan Kağan'ın ve Bilge Kağan'ın baş bilicisi yani başveziri idi. Bu anıtı ihtiyarlık devrinde kendisi diktirmiştir ve yazılar da kendisine aittir. Taşlarda Göktürklerin Çin esaretinden nasıl kurtulduğu, kurtuluş savaşının nasıl yapıldığı ve Tonyukuk'un neler yaptığı anlatılır. Birinci yazıt, 243 cm; ikinci yazıt ise, 217 cm yüksekliğindedir. Birinci yazıtta 35, ikinci yazıtta 27 satır Göktürk harfli Türkçe metin bulunmaktadır.

ORHUN YAZITLARI VE DÖNEMİN DİLİ İLE İLGİLİ SEÇME BİBLİYOGRAFYA
  • “Göytürk Yazıtlarında kelimelerin noktalanması özellikleri”, Elisa C. Şükürlü, TDAY 1993s. 121
  • “A feature o izafet in the Orhun inscriptions”, B.S. Adams, TDAY 1978-1979 s. 39
  • “Avrupa'nın Göktürk harfli eski anıtları”, Soslanbek Y. Bayçorov, TDAY 1990 s. 13
  • “Bazı imla gelenekleri”, O.N.Tuna, TDAY 1957, s. 41
  • “Bir Runik Harfin Fonetik Değeri Hakkında” T. Tekin, RRAİ, s. 412
  • “Bugut'taki Sogtça kitabeye yeni bakış”, S. G. Klyaştornıy-V.A. Livşiç, TDAY 1987, s. 201
  • “Dil sistemindeki Eski Türkçe unsurlar: Rekonstrüksiyon problemleri”, Erden Z. Kacıbekov, TDAY 1990 s. 81
  • “Eski Doğu Türk Yazısında Kullanılan Ligatürler ve Bunlarla İlgili Bazı Meseleler Hakkında” O.N. Tuna, (III. Sovyet-Türk Kollokyumu, Göktürk Yazıtları-Tebliğler 8-15 Haziran 1990, SSCB Kazakistan İlimler Akademisi, Alma-Ata)
  • “Eski Önasya'da Kut (veya Gut) Halkının Dili ile Eski Türkçe Arasındaki Benzerlikler” Kemal BALKAN, Erdem AKM Dergisi, c. 6, sayı 16, Ocak 1990, sayfa 1-64
  • “Eski Türk Yazı Dillerinin Özellikleri Üzerine Düşünceler ve Bunların Teşekkülü ile Türk Siyasi Birlikleri Arasındaki İlişkiler”, Ş. Tekin, Tarih ve Toplum, Mayıs 1992, sayı 101, sayfa 9-19
  • “Eski Türkçe üzerine üç not”, Sır Gerard Clauson, TDAY 1966, s. 19
  • “Eski Türkçe üzerine”, T. Banguoğlu, TDAY 1964, s. 77
  • “Eski Türkçenin gramer yapısı ve örnek olarak fiilden isim yapan -l eki”, N. Hacıeminoğlu, TDAY 1990 s. 65
  • “Eski Türkçenin yazı dili”, Sabit Paylı, TDAY 1959, s. 311
  • “Göktürk anıtları ile yaşayan üç lehçemizin (Halaç, Çuvaş, Saha/Yakut) tarihi ilgi düzeni”, Gürer Gülsevin, TDAY 1990 s. 55
  • “Göktürk Tarihinin Meseleleri: Tonyukuk kitabesinin ikinci taşının Doğu yüzü hakkında bazı yeni görüşler”, O. F. Sertkaya, TDAY 1986, s. 59
  • “Göktürk yazıtlarının Türk iskan (yerleşme) tarihindeki yeri”, T. Baykara, TDAY 1990 s. 17
  • “Kâğıda yazılı Göktürk metinleri ve kâğıda yazılı Göktürk alfabeleri”, O. F. Sertkaya, TDAY 1990 s. 167
  • “Kök-Türkçe Kaynaklarda Geçen Boy ve Kavimler Üzerine: Çikler”, Sadettin Gömeç, Türk Kültürü, nu. 370
  • “Kök-Türklerin tarihi hakkında Çin kaynakları”, Ş. Tekin, TDAY 1961, s. 359
  • “Köktürk yazılı belgelerinde ve Uygurcada uzun vokaller”, O. N. Tuna, TDAY 1960, s. 213
  • “Köktürk Yazıtlarında 'Ölüm' Kavramı ile İlgili Kelimeler ve 'kergek bol-' Deyiminin İzahı”, O.N. Tuna, VIII. TDK Kurultayında okunan Bilimsel Bildiriler 1957, Ank. 1960, sayfa 131-148
  • “Köktürkçenin söz varlığı üzerine”, D. Aksan, TDAY 1980-1981 s. 17
  • “Köl Tigin yazıtı bir nutuk metni midir?”, A. Bican Ercilasun, TDAY 1990 s. 31
  • “Kuzey Moğolistan'da Yeni Bir Uygur Anıtı: Taryat (Terhin) Kitabesi”, T. Tekin, TTK Belleten, c. XLVI Ekim 1982 sayı 184
  • “Materialien zum uigurischen Onomasticion-II”, P. Zieme, TDAY 1978-1979 s. 81
  • “Notizen zum alttürkischen Sprichwortschatz”, Peter Zieme, TDAY 1991 s. 47
  • “Orhon-Yenisey yazıtlarının orfografiyası”, Elisa C. Şükürlü, TDAY 1990 s. 189
  • “Orhun-Yenisey yazıtlarının dilinin incelenmesinde bazı meseleler”, Ebulfez Recebov, TDAY 1990 s. 151
  • “Tes Abidesi”, S.G. KLYAŞTORNİY, (ilk neşir)(TT aktaran, Selcen BOZKURT) TKA Hamit Zübeyr KOŞAY Armağanı yıl XXIV/2 Ank. 1986
  • “Tes Yazıtı Üzerine Dokuz Not”, Talat Tekin, Erdem AKM Dergisi, c. 5, sayı 14, Mayıs 1989, sayfa 379-389
  • “Tonyokuk Abidesi Üzerine Üç Not”, O.F. Sertkaya, Türkiyat Mec. c. XIX 1977-79 İst. 1980
  • “Türk tarihinin başlangıcı”, V. Hatiboğlu, Türkoloji Der., Ank. 1979
  • “Türkçe En Eski Dava Dilekçesi”, T. Tekin, Tarih ve Toplum Eylül 1989 c. 12, sayı 69, s. 54-56
  • “Türkolojide eleştiri sorunları üzerine”, O. F. Sertkaya, TDAY 1985, s. 137
  • “Türkolojide eleştiri sorunları”, Gerhard Doerfer, TDAY 1980-1981 s. 87
  • Tyorkskaya Runiçeskaya Grafika A.S. AMANJOLOV, Alma-Ata 1980
  • “Yazılı devirlerdeki gelişmelere göre Eski Türkçenin yaşı”, Z. Korkmaz, TDAY 1989, s. 353
  • Yeni Farsçada Türkçe ve Moğolca Unsurlar (Tanıtma), S. Çağatay, TDAY 1967, s. 205
  • “Yenisey eski Kırgız yazıtlarının ilk zikri: Çin'e giden Romen seyyahı Nicolae Milescu (Spathery)'nin günlüğü 1675”, Ch. I. Constantin, TDAY 1985, s. 1
  • “Yenisey yazıtlarının yayınlarındaki bazı okuma ve anlamlandırmaların düzeltilmesi, yeni okuma ve anlamlandırma teklifleri”, O. F. Sertkaya, TDAY 1993 s. 67
  • Ekin ara idi oksuz kök türk ança olurur ermiş (KT, D 2-3) ibaresi üzerine”, O. N. Tuna, TDAY 1993 s. 77
  • Bir kişi yañılsar oğuşı bodunı bişükiñe tegi kıdmaz ermiş (KT, G 6=KB, K 4) ibaresi üzerine”, A. Bican Ercilasun, TDAY 1993 s. 83
  • “Dağlık Altaylardaki Kalbak-Taş mabedinin Göktürk yazıtları (A.-47, 48, 49, 50)”, D.D. Vasiliyev,TDAY 1993 s. 91
  • “Vilhelm Thomsen'in çalışmaları ve Kırgızistan'da bulunan Göktürk yazıtları”, Çetin Cumagulov, TDAY 1993 s. 99
  • “Kazakistan'da bulunan Çin aynası ile Sasani tabağındaki Runik Türk yazıtları”, A.S. Amanjolov, TDAY 1993 s. 115
  • “Bilge Kağan yazıtının doğu yüzünün ilk satırında iki ediz kerekülüg mü yoksa kidiz kerekülüg 'keçe çadırlı' mı okunmalı”, H. Açıkgöz, TDAY 1994 s. 1
  • “Ulangom yazıtı üzerine ilave düşünceler”, A.M. Şçerbak, TDAY 1994 s. 131
  • “1893'ten 1993'e”, H. Eren, TDAY 1993 s. 21
  • “Bemerkungen zu Talat Tekins “Orhon Yazıtları”, Gerhard Doerfer, TDA 1992, s. 5
  • “Quelques remarques d'Epigraphie Turque ancienne”, Louis Bazin, TDA 1993 s. 33
  • “The runic graffiti at Yar Khoto”, Marcel Erdal, TDA 1993 s. 87
  • “On the Chief Totem of Ancient Turks (mainly on the basis of linguistic material)”, A. M. Shcerbak, TDA 1993 s. 203
  • “Elegest (Körtle Han) Yazıtı”, T. Tekin, TDA 1995, s. 19
  • “Eski Türk yazıtlarında yabancı öğeler-I”, M. Ölmez, TDA 1995, s. 227
  • “Orhun: Moğolistan Türk Eserleri atlası”, (Tanıtma), N. Yüce, TDA 1995, s. 247
  • “Eski Türkçedeki Oğuzca belirtiler”, Z. Korkmaz, Türk. D. Ü. Arş. I., s. 205
  • “Orhun Abideleri Hakkında Türkiye’deki İlk Bilgiler”, Bilge Ercilasun, Uluslar Arası Türk Dil Kurultayı 1996, (Ank. 1999), s. 409-422
  • “Kızıl Kum (Ulaan Gom) yazıtında geçen kişi adı üzerine”, O. F. Sertkaya, TDAY 1994 s. 137
  • “Göktürk anıtlarının altayistik açısından değerlendirilmesi”, T. Gülensoy, TDAY 1990 s. 41
  • “Eski Türklerde edebi bir dil var mıydı?”, Ethem R. Tenişev, TDAY 1982-1983 s. 157
  • “Eski Türkçe ı-~yı- hakkında”, Gerhard Doerfer, TDA 1995, s. 5
  • “Zu alttürkisch ı-~yı-”, Gerhard Doerfer, TDA 1995, s. 12
  • “Eski Doğu Türk yazısında ligatürler”, O. N. Tuna, TDAY 1990 s. 207
  • “Sümer-Türk dillerinin tarihi ilgisi ve Türkçenin yaşı meselesi”, O. N. Tuna, TDAY 1989, s. 257
  • “Eski Türk Şiirinin Kaynaklarına Bir Bakış”, O. F. SertkayaTürk Dili?
  • “Some notes of the style of the Ancient Turkish Poetry”, Iya Vasilyevna Stebleva, TDAY 1991 s. 65
  • “Türk şiirinde dörtlük tarzının doğuşu ve gelişmesi”, O. F. Sertkaya, TDAY 1991 s. 89
  • “Divanü Lügati't-Türk'te Türk halk şiiri”, S. Sakaoğlu, TDAY 1991 s. 97
  • “Divanü Lügati't-Türk'te aruz vezniyle yazılmış şiirler”, K. Eraslan, TDAY 1991 s. 113
  • “Eski Türk şiir geleneği ve hece vezninin oluşumu”, Tofig Davudoğlu Melikov, TDAY 1991 s. 149
  • “Doğu Avrupa'nın Runik alfabe sistemleri üzerine”, Istvan Vasary, TDAY 1993 s. 51
  • “Göktürk yazı kültürünün Asya'nın merkezinden doğu Avrupa'ya yolu”, D.D. Vasiliyev, TDAY 1993 s. 61
  • “Genel yazı nazariyesi ışığında Göktürk yazısının menşei meselesi”, Viktor G. Guzev, S.G. Klyaştornıy, TDAY 1993 s. 27
  • “Asya ve Avrupa'daki Runik yazıların anonimliği, farklılığı ve yayılımı”, Edward Tryjarski, TDAY 1993 s. 43
  • “Türk 'runik' yazısının yayılmasına dair”, A. M. Şçerbak, TDAY 1990 s. 183
  • “Sayan-Altay Türklerinin yeni runik yazısı”, L. Kızlasov-İ. Kızlasov, TDAY 1990 s. 85
  • “The runic inscription on a golden bracteat from Mongolia”, Sergej G. Klyashtornyj, TDA 1993 s. 129
  • “Traces of the Turkic Runic Script in Central Poland”, E. Tryjarski, Uluslar Arası Türk Dili Kongresi Bil. 1988, s. 11
  • “Göktürk Yazısının Otokon Menşei Varsayımını Geliştirme Denemesinin Bazı Sonuçları”, Viktor G. Guzev, Uluslar Arası Türk Dil Kurultayı 1996, (Ank. 1999), s. 461-465
  • “Eski Türkçede “-ş/-ş-, -l/-l->y” Nöbetleşmeli Kök Alamorfları, Günay Karaağaç, Uluslar Arası Türk Dil Kurultayı 1996, (Ank. 1999), s. 593-599
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 24 Kasım 2016 02:16
Quo vadis?
melih60 - avatarı
melih60
Ziyaretçi
23 Mayıs 2009       Mesaj #10
melih60 - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Orhun Yazıtları (Orhun Abideleri, Göktürk Yazıtları )9.jpg
Gösterim: 5971
Boyut:  47.9 KB

Göktürk Kitabeleri ya da Orhun Yazıtları


Türklerin bilinen ilk alfabesi olan Göktürk Alfabesi ile Göktürkler tarafından yazılmış yapıtlardır. Bilge Kağan ve Kül Tigin anıtlarını Yollug Tigin yazmıştır, Yollug Tigin aynı zamanda Bilge Kağan'ın yeğenidir.
Yazıtlar, 1889 yılında Moğolistan'da Orhun Vadisi'ndeki anıtlarda saplanmıştır. Bu yazıtlar II. Köktürk devletine aittir. Yazılış tarihi 8. yüzyılın başlarına dayanmaktadır. 1893 yılında Danimarkalı dilbilimci Wilhelm Ludwig Peter Thomsen tarafından, Rus Türkolog Vasili Vasilyeviç Radlof'un yardımıyla çözülmüş ve aynı yılın 15 Aralık günü Danimarka Kraliyet Bilimler Akademisi'nde bilim dünyasına açıklanmıştır.

Önemi


  • Muharrem Ergin yazıtlar hakkında şöyle demiştir: “ Hem maddi bakımdan, hem manevi bakımdan bu yazıtlar birer abidedirler.(...) Kül Tigin abidesi, kağan olmasında ve devletin kuvvetlenmesinde birinci derecede rol oynamış bulunan kahraman kardeşine karşı Bilge Kağan’ın duyduğu minnet duygularının ve kendisini sanatkârane bir vecd ve coşkunluğun içine atan müthiş teessürün edebî bir ifadesidir.”
  • Bu eser edebiyatımızın bilinen en eski yazılarıdır
  • İslam etkisinden önce yazılmış olması da önemlidir. Bu bağlamda eser, en saf türk eseri olarak görülmektedir.
  • Atatürk, Orhun Anıtları’na dair okuduğu kitapta, “Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe senin ilini, töreni kim bozabilir ” satırlarının yanına, “Büyük Nutuk, işte bu cümleyi anlatmaktadır” diye bizzat kendi el yazısı ile not düşmüştür.
Son düzenleyen Safi; 24 Kasım 2016 05:27

Benzer Konular

7 Kasım 2012 / Ziyaretçi Cevaplanmış
8 Şubat 2011 / Misafir Cevaplanmış
6 Ocak 2009 / Ziyaretçi Cevaplanmış
5 Şubat 2012 / Misafir Soru-Cevap
20 Kasım 2016 / Misafir Cevaplanmış