Estetik Dermatoloji
Dermatoloji alanındaki gelişmeler sayesinde birçok kişide psikolojik sorunlara neden olan estetik kusurlar alternatif yöntemlerle tedavi edilebiliyor.
Ciltte yaşlanmaya bağlı kırışıklık, güneş ışınlarının olumsuz etkilerine bağlı çizgi, kahverengi lekeler, sivilceler ve sivilce izleri ayrıca kişinin yüzünde beğenmediği şekil bozukluğu gibi estetik kusurların düzeltilmesi için kullanılan alternatif yöntemler büyük ilgi görüyor. Acı çekmeden, normal yaşamı etkilemeden uygulanır olması soft yöntemlere üstünlük sağlıyor. Kişinin estetik sorununun niteliğine ve beklentilerine göre hangi yöntemin kullanılacağına karar veriliyor.
Dolgu maddeleri enjeksiyonu
Dolgu maddelerin cilt içine enjekte edilmesiyle, kırışıklık bölgesinde hacim kazandırılarak kırışıklık çizgileri düzeltiliyor. Dolgu maddeleri, yüz şekillendirme, yanak büyütme, yüzdeki yaşlılık çizgileri, yaralanmalarla oluşan çizgiler, yüzdeki şekil bozuklukları, kişinin derin sivilce izleri gibi sorunlarda tercih ediliyor. Ayrıca kişinin dudak kalınlaştırma, dudak şekillendirme gibi estetik değişiklik taleplerinde de bu yöntemler rahatlıkla uygulanabiliyor. Acıbadem Hastanesi ve Acıbadem Bağdat Caddesi Polikliniği dermatoloji uzmanı Dr. Asiye Nesrin Aksoylar, yüze dolgu yapılmasında maddelerle ilgili olarak şu bilgileri veriyor:
“Bunlar sıvı parafin, sıvı silikon (ülkemizde kullanımı yasal değil) kolajen, hyalüronik asit, otolog yağ, otolog kolajen gibi maddelerdir. Kliniğimizde uygulanan dolgu maddesi, stabilize edilmiş hyalüronik asittir.”
Kalıcılığı ne kadar?
Dolgu maddelerinin kalıcılık süresi 5-2 ay arasında değişiyor. Metabolizmanın, hyalüronik asidi su ve karbonhidrata dönüştürdüğünü belirten Dr. Asiye Nesrin Aksoylar, dolgu maddesi enjeksiyonuyla ilgili şunları söylüyor:
“Büyüme faktörleri ve hormonlar, glikoz ve oksijen gibi önemli besleyici ajanların serbest geçişine olanak verir. Hyalüronik asit jelinin parçaları arasında hücreler dolaşabilir ve sağlıklı bir cilt ortaya çıkar. Test ihtiyacı olmadığından kişi hemen uygulamaya alınabilir, oluşan düzelmeyi hasta hemen gözlemleyebilir anında tatmin sağlar. Enjeksiyonun hemen sonrasında kişi normal yaşantısını sürdürebilir. Her yaşta uygulanabilir. İstenildiği sıklıkta tekrar edilebilir. Alerji riski yoktur.”
Botilinum Toksin-A enjeksiyonu
BT-A, 1980 yılından bu yana dünyada tıbbın çeşitli alanlarında başarıyla kullanılıyor. Dr. Asiye Nesrin Aksoylar, BT-A’nın dermatolojideki uygulama alanları ile ilgili şu bilgileri veriyor:
“Bazı kişilerin alışkanlık olarak kaşlarını çatmasıyla zamanla o bölgedeki çizgiler belirginleşmekte, bu da hoş olmayan bir yüz ifadesine neden olmaktadır. BT-A enjeksiyonu en sık, alın, iki kaşın arası, göz çevresi, çene ve dudak çevresindeki çizgilere uygulanmaktadır. BT-A enjeksiyonunun etkisinin kalıcılığı kişiden kişiye değişiklik gösterir. Ortalama 4-12 ay kalıcı etki elde edilir. Hiçbir sistemik yan etki gözlenmemiştir. Uygulamanın isteğe bağlı tekrarı mümkündür. BT-A enjeksiyonu uzman doktorlar tarafından yapılmadığı takdirde kaş ve göz kapağı düşmesi, göz altı şişmesi gibi geçici yan etkiler görülebilir.”
Dr. Aksoylar, BT-A enjeksiyonunun koltuk altı, el ve ayak gibi bölgelerdeki aşırı terlemeyi azaltmak amacıyla da uygulanabildiğini belirtiyor.
BT-A enjeksiyonu yapılabilmesi için, kişide, başka hiçbir kas hastalığının bulunmaması ve en az 1 ay öncesinden o kişinin yüzüne, başka herhangi bir cerrahi uygulama yapılmamış olması gerekiyor.
Kimyasal peeling nedir?
Cildin zarar görmüş tabakasının değişik kimyasal maddelerin farklı konsantrasyonlarda kullanılarak kaldırılması işlemine peeling adı veriliyor. Kimyasal peeling TCA, rezorsin, laktik asit, sitrik asit, glikolik asit gibi birçok maddeyle yapılabiliyor. Bu yöntemlerden hangisinin hastaya uygulanacağına hekim karar veriyor.
Hangi durumlarda uygulanmaz?
Kimyasal peelingin uygulanamayacağı durumlar da bulunuyor. Dr. Asiye Nesrin Aksoylar, şu konulara dikkat çekiyor:
“Bazı cilt hastalıkları, aktif herpes enfeksiyonu (uçuk) bulunan, yeni operasyon geçirmiş, radyoterapi gören, siğil bulunan kişilerde kullanımı uygun değil. Ayrıca son bir ayda krioterapi (soğuk tedavisi) uygulanması ve bazı ilaçların kullanımı da kimyasal peeling uygulamasının yapılmaması gereken durumlar arasında yer alıyor.”
Krioterapi (Soğuk gaz tedavisi)
Krioterapi işleminde kaynama ısısı -196 C olan nitrojen gazı kullanılıyor. Bu soğuk gazı, kişinin cildinin yüzeyinde yok etmeyi düşündüğümüz kahverengi güneş lekeleri, siğiller, yaşlılıkla alakalı cilt kalınlaşması ve cilt lekelerine, et benlerine uygulayarak o bölgenin donarak uzaklaştırılması sağlanıyor.
Bu işlem lokal anestezi gerektirmiyor, herhangi bir cerrahi müdahale uygulanmıyor. Yüzeyden gaz sprey tarzında uygulanıyor.
Sistemik yan etki söz konusu değil her yaşta hamilelere dahi uygulanabiliyor.