Arama

Dünyanın Yeni Yedi Harikası: Petra

Güncelleme: 16 Ekim 2007 Gösterim: 8.630 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ekim 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Petra
Ad:  450px-Petra2.jpg
Gösterim: 713
Boyut:  53.5 KB

Sponsorlu Bağlantılar
Petra
(Yunanca: πέτρα, Petra; Arapça: البتراء, al-Bitrā) Ürdün'nün Lut Gölü ile Akabe Körfezi arasındaki toprakları üzerinde yer alan antik kenttir. M.Ö. 400 ile M.S. 106 yılları arasında Nebatiler'e başkentlik yapmıştır. Roma İmparatorluğu tarafından işgal edilene kadar başkent olarak varlığını sürdürmüştür. M.S. 400 yıllarından sonra deprem ve ekonomik sıkıntılardan dolayı kent gözden düşmüş ve zaman içinde unutulmuştur. 1812 yılında İsviçreli gezgin Johann Burckhardt tarafından kent tekrar bulunmuştur.
Petra antik kentinde tiyatro, tapınak, ev gibi yapılar kireç taşına oyularak yapılmıştır. el-Khazna ve Roma döneminde yapılan anfitiyatro en bilinen yapılardır.
6 Aralık 1985 tarihinde UNESCO tarafından Dünya Kültürel Mirası listesine dahil edilmiştir. Peru'da yer alan Machu Picchu ile kardeş şehirdir.
7 Temmuz 2007 tarihinde, Dünyanın Yeni Yedi Harikası'ndan biri olarak seçilmiştir.


x
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Ekim 2007       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Öncelikle bizleri bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederim Sayın ThinKerBeLL ben de bu Petra ile ilgili küçük bir hikaye anlatmak istiyorum gerçeğe dayalı olmasada beyeniceğinizi umud ediyorum

Sponsorlu Bağlantılar
Tarih ve isimlerin kabul olmadığı önemsenmediği yada henüz başlamadığı zamanlardan zaman sonra Petra adı verilecek;
Petra adlı güzeller güzeli bir şehir vardı vede sarayı bu sarayda ise o şehri kuran güzelleştiren vede güçlü olabilmesi için elinden gelen her şeyi yapan bir kral vardı.Kralın iki kız çocuğu birinin adı ayparçası diğerinin adı ise güneşti ve çok sevdiği eşi solunda ve sağında hiç bir şekilde emri sorgulamayan gerektiğinde ise canlarını feda edebilen çok güçlü olan 40 askeri vardı.

Bunlar ülkenin askerlerinden ayrı idiler ve direk kralın muhafızlarıydılar hiç bir komutanın karışmadığı emir veremedikleri idiler bir zaman sonra bu krallığı topraklarını kralın gücünü kıskanan bir devlet bunlara gelip sarayını terk etmesini istemesi için 1000 atlı öncü birlik gönderdi. Petra halkı çok korkulu şekilde krallarına umudlarına gidip olayı lanse ettiler kral ise onlara bugün onlara üzüntü olmuyacağını belirtti isede halkı inanmadı ama ellerinden gelen de bir şey yoktu kral öncü gelen 1000 atlıyı saraylarına davet etti sarayın girişi çok dar olduğu için tüm askerlerin girmesi zaman almıştı karşılaştıkları manzara ise tuaftı zira önlerinde 30 metrelik bir duvar ve onun sırası ardınca gelen 20 metrelik bir düzlük alan vardı şimdi ise o duvar artık yok çünkü ogüne ayit bir şey kalmasını oranın halkı istemediğinden yıktılar ve gelen öncü ordunun kralı görebilmeleri imkansız gibiydi onunla konuşabilmek için duvara yaklaşmadılarki kralı görebilsinler sarayın sadece girişi dardı ama içerisi çok genişti ve 1000 atlı hepsi bir hizada 100 erli bir şekilde sıralandılar onlarla gelen ve komutanları olan kişi öne çıkıp krala tahtından inmesini vede gelenleri karşılaması gerektiğini söyledi ve savaşmak için gün belirlemesini kral o zamanlarda ve çok zaman sonra da olabilcekleri görebilme ve anlama kabiliyetine sahipdi bazıları bilgiye zamanla ulaşır kimileri ise o bilginin ta kendisidir başka bir bilgiye sahip olmak için çaba sarf etmediği gibi kral bilgilerinide başkalarının anlamasına çaba sarf etmezdi çünki ve onlara savaşırsanız sadece benimle savaşırsınız dedi ne halkım ne askerlerim ne eşim ve iki kızım sizden ben ve solumda ve sağımdaki 40 muhafızım haricinde zarar görmiyecekler dedi onlarda kabul ettiler fakat bilmedikleri bir gerçek daha vardı onu çok zaman sonra öğrenebileceklerdi oda sadece kendi geldikleri topraklarda bulunan çok zaman sonra gelen bir büyücüden di ama onlar bu gerçeği ne görebilir nede anlıyabilirlerdi kral ise kimseye anlatmıyacaktı oda düşmanda kaderlerine saygıyla bağlı kalacaklardı kral tahtından kalktı 40 muhafız nefes aldı kral onlara sadece bakışlarıyla şu kelimeleri anlattı siz burda bu şehir tamamen yok olana dek burada kalacaksınız ben ise burada olmuyacağım burda bir zafer gerçekleşecek ben ise bu zaferin sadece küçük bir bedelini kainatın sonuna dek ödüyeceğim gururla dedi ve önündeki 30 metrelik avluyu yürüdü 20 metre yüksekliğindeki duvarın önüne geldi artık 1000 atlı onun heybetli güçlü bedenini tam olarak görebiliyorlardı ama hiç birinde korku namına bir şey yoktu sadece kralın halkında onu kaybedecekleri endişesi vardı kral kılıcını aşağı 20 metrel yüksekliğindeki duvardan aşağı attı sadece mızrağını aldı ve ölümünüz için sadece bekleyin dedi 1000 atlı ise her biri kılıçlarına sarılıp saldırı durumuna geçtiler kral 20 metrelik duvardan 1000 atlının tam ortasına gelecek şekilde adeta uçarak içlerine girdi o sarayında kan görmek istemesede olması vede yaşanılması gereken yer orasıydı ve beklenen an artık gelmişti krala saldırdılar kalleşce ve fütursuzca kral öylesine güçlüydüyki ilk saldıran komutanları ve beraberindeki 70 askeri orada sanki yok etmişti ve savaş artık başlamıştı krala her yönden saldırsalarda ona bir zarar veremiyor ve hatta yaklaşamıyorlardı kral ortalarında adeta bir ateşten kor misali onları yakıp kavuruyordu ve hepsi tek bir yumruk misali krala yine acımasızca ve kalleşce saldırmaya devam ettiler halbuki bilmedikleri krala değil ölümlerine koşuyorlardı onların artık gözleri ne sarayı ne dünyayı ve hiç bir şeyi görmüyorlardı sadece ölümlerine bir an önce kavuşmak ister gibiydiler sanki bir hastanın yıllar sonra ilacına kavuşması gibi.

Her yer kan olmuştu ayakları kayıyor çoğu yere düşmeden diğer arkadan gelenler tarafından eziliyorlardı kral ise sanki bir meltemde saşları savrulan bir peri gibi sakindi sadece onlara istekdikleri ölümü veriyordu ve ne bir korku ne bir yorulma nede bir üzüntü vardı gözlerinde ise sadece iki damla gözyaşı hariç buda kızlarına eşine olan sevgisiydi bir daha onlara kavuşamayacağını biliyordu ama bu kaybetmekden değildi kaybetmiyeceğini biliyordu taki son asker krala saldırana dek bu kıyım sürdü kral 1000 atlının herbirini yenmişti etrafında cansız bedenler vardı ve halkı artık ne gelen nede gelecek hiç bir ordudan değil krallarından korkmaya başladılar çünki krallarının nasıl bir güce sahip olduğunu ve ney olduğunu çözememişlerdi kral onlara hiç bakmadı çünki onlar ne bir asker nede savaşcıydılar eyerki öyle olsalar idiler kral o anda istese sadece bakışlarıyla bile onları öldürebilirdi ve sonra kral önünde yığılan sarayın soğuk taşları üzerinde cansız yatan öncü birliği yararak o dar kapıya doğru yürüdü dışarı çıktı güneş batmak üzereydi kralın aslında dünyadaki zamanı başlıyordu çünki kral ne eşine nede kızlarına arkasında bıraktığı için üzülüyordu çünki olması gereken yaşanmalıydı taki kendisi vazgeçene kadar ona o görevi veren bitti diyene kadar ve kral saraydan uzaklaşmaya başladı halkı adeta donmuştu eşi de sadece kızları babalarının ardından gelmek istiyorlardı sanki ama çok küçükdüler biri 5 diğeri ise 8 yıl yaşındaydı ve o 20 metre yüksekliğindeki duvardan aşağı inemezlerdi ve onlarda anladılarki babalarıyla kavuşmak bu dünyada değildi taki ölümler bitince kavuşabileceklerini onlara sonradan anlatıldı o 40 muhavız tarafından anneleri ise sadece aracıydı sevgiyi defalarca en güzelini hakettiği halde ve Petra şehri çok uzun yıllar boyunca kralsız yönetildi hiç bir devlet savaş açmadı açamadı çünki biliyorlardıki kral elbet bir gün o şehre geri gelebilir ve onlarında sonunu getirebilirdi...

Zaman sonra o güzel eşi yaşlandı ve hayatı sona erdi kızları da yaşlandılar ve onlarda hayata gözlerini kapadılar sonra Petra şehrini bir hastalık sardı ölümler yaşandı ve ardı gelen kıtlık çünki başka bir halkın orada o topraklarda yaşamasına Petra şehri izin vermedi orada kalan lar ise sadece ve sadece halende yaşayan kralın solunda ve sağındaki 40 muhavızı onlarda krallarının geleceği güne dek orada bekliyeceklerdi ve krallarının o güzel şehir için yazdığı şiir



Petra güzelliğin ve ismi hatırlanması gereken iki güzel kızımın
Ayparçası ve Güneş in yaşadığı şehir
Elbet birgün bir gün sana eşime ve kızlarıma kavuçacağım
Ve 40 dostum
Rüzgar çölde estiğinde kar dağlara yağdığında
İsmini meltemlerde fısıldarım Petra güzelliğin yaşanıldığı yaşanılacağı şehir....


kısa bir hikaye demiştim farkındayım fakat tüm yönleriyle yansıtmak istedim ( hiçbir yerden alıntı değildir)



vakit ayırıpda okuduysanız UMARIM BEYENMİŞ SİNİZDİR SAYGILARIMLA Bow
Son düzenleyen kompetankedi; 18 Ekim 2007 17:13

Benzer Konular

28 Ağustos 2017 / ThinkerBeLL Mimarlık
27 Ekim 2011 / Misafir Mimarlık
18 Aralık 2011 / Misafir Mimarlık
9 Nisan 2008 / Misafir Mimarlık
31 Mart 2007 / Misafir Mimarlık