Arama

İnsan Sesi ve Sesin Özellikleri

Güncelleme: 26 Şubat 2011 Gösterim: 149.910 Cevap: 7
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ocak 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İnsan Sesi

Sponsorlu Bağlantılar
İnsan sesi Tanrı’nın müzik sanatına ve bizlere sunduğu en muhteşem hediyelerden biridir. Eski zamanlarda sadece ayinlerde ve bu gibi dinsel temalarda kullanılan insan sesi daha sonraki aşamalarda, özellikle Rönesans sonrasında din dışı konularda da kullanılmaya başlanmıştır. Operanın doğması ile birlikte solo ses ve şarkıcılık büyük bir ustalığa ulaşmıştır. Ses ve söze ilave olarak melodinin katmış olduğu nicelik, şan sanatını etkileyici bir sanata dönüştürmüştür. Sesin gürlüğü, niteliği ve yüksekliği gırtlağın iç yapısına bağlıdır, bu çeşitlilikler neticesinde bir çok sanatçı, bu yetenekleri sayesinde sanatta kendilerine özel bir yer bulmuşlardır. Ses tiplerine ve özelliklerine göre müzik türleri geliştirilmiş, farklı şekilde okuma tarzları meydana gelmiştir. İnsan sesleri incelik ve kalınlık kavramına göre sınıflandırılır, buna göre ses öncelikle kadın ve erkek sesleri olmak üzere ikiye ayrılır. Buna göre en ince sesten başlayarak kalına doğru sıralarsak:
• Soprano
• Mezzo-Soprano
• Alto
• Tenor

• Bariton

• Bas
Soprano en ince kadın sesi, mezzo-soprano orta incelikte kadın sesi, alto kalın kadın sesi; tenor ince erkek sesi, bariton kalın erkek sesi, bas en kalın erkek sesi olarak yorumlanır. Bunlara ilave olarak Bas-Bariton denen bir ses aralığı vardır, bu aralıkta bariton ve bas arasındadır.
Resimde insan sesi aralıklarını piyano klavyesindeki düştüğü pozisyonlar gösterilmektedir.

insansesipj9

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ocak 2008       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sesin Özellikleri

Sponsorlu Bağlantılar
Sesin özellikleri 3 temele dayanır:

1.
Sesin Yüksekliği (Pes sesler & Tiz Sesler)
Sesin tiz veya pes oluşunu belirlemek için sesin frekansları kullanılır. Bunun hesaplanması için sesin saniyedeki frekansı bulunur. Frekanslar yükseldikçe ses incelir alçaldıkça ses kalınlaşır. Kadın seslerinin frekansı erkek seslerine göre daha yüksektir. Bu durumda kadın sesinin daha ince olduğu ortaya çıkmaktadır.
İnsan kulağının işitebildiği sesler 20 ile 20.000 frekans arasındaki seslerdir. Müzik için ise kullanılan ses frekans aralıkları 27,5 ile 4186 frekans aralığıdır.

2. Sesin Gürlüğü (Desibel Oranı)

Sesin gürlüğü titreşim genişliğine bağlıdır, titreşim genişliğine göre, suya düşen bir damla nasıl dar bir desibel yaratıyorsa, makinalı tüfek sesi o oranda geniş bir desibel yaratır.
Bazı sesler o kadar yüksektir ki bunlar kulakları incitebilir. Ses dalgalarının genliği arttıkça,sesin yüksekliği artar. Ses şiddeti desibel (dB) cinsinden ölçülür.Örnek olarak kulakta bir rahatsızlık yapan sesin şiddeti 120 dB'dir
.
Hemen hemen duyulamayacak bir sesin şiddeti ise 0 dB'dir. Frekansı 30 Hz'den az ve 15.000 Hz'den fazla olan seslerin duyulması sesin şiddeti ve yüksekliğine bağlıdır.

3. Sesin Niteliği (Sesin Rengi)

Çocukluğunuzda annanenizin evinde kaldığınızı hayal edin ve bahçedeki kümeste 4 çeşit horoz olduğunu. Bu horozlardan biri çok değişik ötüyor olmalı ki siz o her öttüğünde o horozun öttüğünü anlayabiliyorsunuz. İşte bu olay o horozun sesinin niteliğine bağlıdır.

Sesin niteliği neden var olan bir şeydir?
Çünkü her ana sesin ardından bıraktığı doğuşkan sesleri vardır, bu doğuşkanlar ana sesin karakterini belirlerler. Bu doğuşkan seslere armonikler denir.
Bu doğuşkan sesler ana sesle uyum içerisindedirler, bu güzellik sesin rengini belirler. Örneğin, bir çocuk sesinin tınısı genelde bir yetişkinin sesinin tınısından daha büyüktür. Müzik ölçeğinde herbir nota farklı bir tınıya sahiptir. Sesin tınısı da yine frekansa bağlı bir özelliktir. Yüksek tınılı seslerin frekansı da büyüktür. Örneğin,bir piyano ile keman aynı notayı çaldıklarında kulağımızda uyandırdıkları duygular farklıdır. Bunu keman ile piyanonun verdiği seslerin tınıları farklıdır şeklinde ifade ederiz. Sesin tınısı, ses kaynağının yapısını belirleyen bir özelliktir.
Doğada birden çok ses beraber bir uyum içerisindedir, bir bahar sabahı bahçenizde kıpırdıyan dallarla ispinoz kuşunun ötüşü, içinizde güzel duygular uyandırır, bu da sesin birleşip insan piskolojisine uyguladığı etkileri apaçık göstermektedir. Doğanın sesleri aynı bir orkestra etkisi uyandırmaktadır.

we come one - avatarı
we come one
Ziyaretçi
15 Ocak 2008       Mesaj #3
we come one - avatarı
Ziyaretçi
İnsan Sesinin Duygusal Değeri
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
İnsanı insanca hareket ettiren özelliklerden belki de en önde geleni sestir.Ses kişinin ruhsal ve zekâ ile ilgili özelliklerini sonsuz imkanları ile ortaya koyar.
Ruhsal yapımızın dışarıya aksetmesinde en büyük araç olduğundan,bunun değerini bilenler elinde kişiliklerinin maddi ve manevi oluşumunu güçlendirir.
Her türlü duygumuzu ifade için kullandığımız kelimeler ses ile istenilen renge bürünerek,bu duygularımızı daha da etkili bir hale sokar.Büyük devlet adamları ,kumandanlar,krallar ve imparatorlar belki de bu büyüklüklerini birazda seslerinin özelliklerine borçlu idiler.Eski Roma imparatorları halka,ordularına konuşma yapacakları zaman özel bir kişi elindeki trampet ile,flüte benzer bir musiki aleti ile çıkış notası verirdi.Adeta şantöze ses ayarı yaptırmak gibi.

Sokrates kişileri sesleri ile değerlendirirdi."Konuş ;kim olduğunu ,ne olduğunu söyleyeyim".
Ses,kimi zaman merhameti,kimi zaman nefreti,sevgiyi,kini,ümitsizliği,sevinci,acı ve aşkı kolayca ortaya koyar.Hatta bazen aynı kelimenin muhtelif şekli bütün bu anlamları doğurabilir.
Sesin bu özelliği,kişiye özel varlığı,onun tınısı dediğimiz duygusal kılıftan doğmaktır.Bu kılıf,renklendirme özelliği her kişide vardır.Bütün iş bunun varlığını bilmekten,bilincine varmaktan ve iyi kullanmaktan doğan kelimeler insan sesinin rengine bürünmekle canlılık ve hayatiyet kazanır,bu hayatın,yaşamanın esasını teşkil eder.Kelimelerde ses ile daha anlamlı hale gelir.Yerinde kullanılan kelime bir de istenen ses tonunua haiz olursa daha etkili olur.

İnsan sesi his ve düşüncelerimizi ortaya koyarken hiçbir zaman otomatik olarak çalışmaz.Vücudumuzun birçok organları otomatik olarak çalışmaktadır. Kalbimiz,bağırsaklarımız,böbreklerimiz gibi bunların çalışmalarını biz isteyerek değiştiremeyiz.Fakat sesimiz bir noktaya kadar bilincimizle,istememizle değiştirebilir.Bilincimiz istediği kelimeyi seçer ve istediği şekilde söyleyebilir.
Kelime kutsal ve hissi özellikleri,mimik hareketlerini ve sesi kazanması iel kişinin özelliği ortaya çıkar Ruhsal heyecan sadece en iyi kelimeyi kullanmakla bakışla,el ve vücut hareketleri ile duruşla değil fakat kelimedeki ses,aksan ve renk ile ifade edilir.

Eğer seste ileri decede bir hissi taraf varsa bu takdirde kelimeler artık şarkı ismi alır ve yine kelime ile anlatılan hissi davranış ileri decede artar ve değer kazanır.
İnsan sesi ister konuşma olsun ister müzikal bir ifade aldığı şarkıda olsun aslında bir takım adelelerin fiziksel ve fizyolojik çalışması sonucu doğmaktadır.
Gerek konuşmada gerekse şarkı söylemede bu fiziki ve fizyolojik çalışma aynıdır.Konuşma sesi ile şarkı sesi arasındaki fark şudur:Konuşma sesinde ses titreşimleri (ses dalgaları) kısıtlı aralıklardadır ve müzikal aralıklara uymaz.Gayri muntazamdır.O halde şarkı veya müzikal sesi şöyle tarif edebiliriz.

Sesin muntazam aralıkı müzikal kurallara uyarak,geniş bir frekansı kapsar ve ritmik bir şekilde çıkarılmasına müzkal ses ismi verilir.Bunun aynı şekilde lirik ve şiirle ilgili kelimelerle ifadesine de şarkı ismi verilir.
Ses çıkarmakta ve netice olarak şarkı söylemekte yukarıda belirtildiği gibi fizik ve fizyoloji kanunları esas olduğuna göre insan sesini en iyi çıkarabilmek ve bu sesi müzikal bir şekilde ifade edebilmek için sesin bu iki özelliğini iyi bilmek lazım gelecektir.Bu bakımdan bundan sonraki bölümlerde ;
1-Sesin fiziksel kanunları
2-Sesin çıkarılmasındaki fizyolojik kanunları gözden geçirmek zorunda kalacağız.

Sesin fiziksel özellikleri ister müzikal enstrumalarla ister insanda olsun aynıdır,değişmez.Fakat sesin fizyolojik kanunları birçok özellikleri kapsamaktadır.Burada evvela ses çıkaran ve sesin çıkmasına yardım een organları gözden geçireceğiz.Sonra bu organların normal şartlar altında nasıl çalıştığını göreceğiz.Bunların iyi kullanılmaları,bozukluklarına mani olunmaları (hastalık) ayrı bir konu olacaktır.

Ref:
www.sandersi.com
Son düzenleyen asla_asla_deme; 3 Kasım 2010 14:02
we come one - avatarı
we come one
Ziyaretçi
15 Ocak 2008       Mesaj #4
we come one - avatarı
Ziyaretçi
sezen
Sesin Korunması

Sesin Korunması
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Ses Sanatçılarında Ses Bozukluklarının Nedeni
Türkiye'de ki profesyonel ses sanatçılarının en önemli sorunlarından biri, seslerindeki bozulma nedeniyle başvuracakları yeterli sayıda foniatrın olmayışıdır. Foniatr, müziğin temel bilgilerine sahip, şan tekniğini de bilen ve sadece ses bozuklukları ile ilgilenen Kulak, Burun Boğaz uzmanıdır.
Türkiye'de foniatr'ın az sayıda bulunmasının yanı sıra, öneminin bilinmeyişi de büyük sorundur. Çünkü birçok sanatçının, Foniatriarın görevini üstlenen KBB uzmanlarından beklentileri çok farklıdır. Uzmana başvuran sanatçının amacı, ses bozukluğunun birtakım ilaçlarla bir an önce giderilmesi ve sahne çalışmalarının kesintiye uğramamasıdır. Oysa ses bozuklukları konusunda eğitim görmüş, deneyimli bir KBB uzmanının görevi, ses bozukluğunun nedenlerini saptadıktan sonra bunu ortadan kaldırmaktır.

Ses sanatçılarındaki ses bozukluğu nedenleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:

1- Tekniğin kusurlu olması: Şarkı söylemeye yeni başlayan bir şarkıcının tekniği yanlış olabilir ve gırtlağını fazlasıyla zorlayarak birçok sorunla karşılaşabilir. Bu durum kendini kanıtlamış bir şarkıcı içinde geçerlidir. Üstelik bu sanatçılar şarkı söyleme tekniklerinde bir kusur olacağını kabul etmek istemezler.

2- Karın kaslarının hatalı kullanılması: Ses organlarının yalnızca gırtlakta yer aldığını düşünen bazı sanatçılar karın kaslarını önemsemezler. Karın kaslarının doğru kullanılmadığı durumlarda ses sorunları doğabilir.

3- Yanlış postür: Postür, vücudun ayakta ve dengeli bir biçimde simetrik olmasıdır. Yatarak, oturarak ve kol kaslarını gererek şarkı söylemek çok zor ve yanlıştır.

4- Buluğ döneminde şarkı söylemek: Tartışmalı olmakla birlikte buluğ döneminde ses tam oturmadığından şarkı söylemek, şan dersleri almak zararlıdır.

5- Kendi sesinden farklı bir ses çıkarmaya çalışmak: Her şan öğrencisinin kalbinde bir aslan yatar ve sesini ona benzetmeye çalışır. Bu çok yanlıştır.

6- Yetersiz eğitim: Şarkıcının eğitim süresinin kısa olması ve bu eğitimin zaman zaman kesintiye uğraması birçok sorunu beraberinde getirir. Bir şarkıcınırı ses eğitimi gördüğü yılların, ses yeterliliği ile doğrudan bir bağlantısı vardır. Bir iki yıldır ses eğitimi alan bir şarkıcının teknik problemleri, yirmi yıldır çalışan kişiye göre daha fazla olacaktır.

7- Eğitim ve çalışma programlarının yüklü olması: Şarkıcıdaki fiziksel dayanıklılığın düşmesine ve psikolojik gerilime yol açan yüklü bir programla, olumsuz gelişmeler kaçınılmazdır.

8- Prova ortamının sağlıksız olması: Bozuk akustik, sigara dumanı, toz, gürültü, kuru, sıcak ya da Soğuk ortamlar ses bozukluklarına yol açar.

9- Sesin dinlendirilme sürecindeki yanlışlar: Bu yanlış, genel olarak konser sonralarında yapılır. Başarılı bir konserden sonra sahne arkasındaki kutlamalar zararlı olabilir. Şarkıcı yorulmuş ve gerilmiştir. Çevresinde gürültülü bir kalabalık vardır ve çevresi kuru, tozlu bir havayla kaplıdır. Benzer şartlar gösteri sonrası partilerde de vardır ve sigara dumanı işi daha da kötüleştirir.

10- Sese uygun olmayan repertuar: Şarkıcılar seslerinin sınıflandırılmasının bir alışkanlığa dönüşmesinden mutsuzluk duyarlar. Ancak sesi olduğundan başka bir şekilde kullanmaya çalışmak daha büyük mutsuzluklara neden olacaktır.

Il- Yanlış performans (Eğitimsiz veya az eğitimli yoğun ses kullanımı): Bir şarkıcının ses eğitimine başlamadan önceki aktif çalışma süresini bilmek gerekir. Amatör şarkıcılar sık sık düzeltilmesi oldukça zor olan, istenmeyen teknikler geliştirirler. Eğitimsizler ya da az eğitimli yoğun ses kullanımı ve uygun olmayan repertuar, daha sonra ortaya çıkacak ses bozukluklarının nedeni olabilir.

12- Konuşma sesinin korunmaması. İnsanların tümü seslerini konuşmak için kullanır. Ses sanatçıları şarkı söylediklerinde seslerini korumayı bilirler ancak konuşurken aynı özeni göstermez ve bundan zararlı çıkarlar. Uzmanlar genellikle konuşma sesi ile ilgilenmezler. Bu da sesin zorlanmasına ve konuşma sesinin olduğu kadar şarkı söyleme sesinin de etkilenmesine yol açar. Bu tür bir zarar özellikle arabalar ve gürültülü ortamlar gibi gürültünün aldatıcı düzeyde yüksek olduğu yerlerde meydana gelir.

13- Uçak yolculukları: Kabin içindeki kuru hava ve fondaki gürültünün yüksek sesle konuşmaya neden olması.
14- Lombard etkisinin bilinmemesi: Lombard etkisi, gürültülü ortamlarda sesin şiddetinin artırılması eğilimidir. İyi bir şarkıcı bu eğilimin nasıl denetleneceğini bilir ve sesi için zararlı olacak düzeyde sesini yükseltmez. Klasik müzik sanatçıları bu eğitime sahiptirler ve genel olarak bir piyano eşliğinde şarkı söylerler. Ancak büyük salonlarda orkestra ile çalışanlar ve opera şarkıcıları deneyimsiz dönemlerde aşırıya kaçarlar ve seslerini zorlarlar. Bu durum pop şarkıcılarında daha sık görülür.

15- Çalışma ortamının iyi olmaması: Konser amacıyla inşa edilmemiş, akustiği bozuk büyük salonlar, havasız, gürültülü ortamlar ses sanatçıları için çok zararlıdır. Özellikle büyük salonlarda yüksek sesle şarkı söyleyen pop sanatçıları için ses monitörleri son derece önemlidir. Bu aletler, şarkı söyleyen grubun ve şarkıcının sesini kendisine yönelterek akustik geri dönüşü sağlar. Ancak bunların kullanılması her konser ortamında mümkün değildir.

16- Sahne korkusu: İnsan sesi, duyguların en hassas ileticisidir. Eğitimli şarkıcılar normal şartlarda seslerini fiziksel ve duygıısal stresten korumayı bilirler. Ancak bunu başaramadıkları zamanlar da olıır. Sahne korkusu, güvensizlik, depresyon ve diğer duygusal bozukluklar sese yansır. Bu tür tepkilerin bir kısmı otonom sinir sistemi aracılığıyla ortaya çıkar ve ağız kuruluğu, ciltte solukluk, salgılarda koyulaşma meydana getirir. Bunlar normal tepkilerdir, iyi bir eğitimle ve güven duygusunun gelişmesiyle üstesinden gelinebilir.

17- Sigara kullanımı: Sigara dıımanının mukozadaki zararları tartışılmaz. Ses kanalı boyunca hafif ödem ve yaygın iltihaba yol açan dumanın kendisi gibi yaydığı sıcaklık da önemlidir. Ses sanatçılarının sigara içmeleri çok yanlıştır. Ancak sigara içmeden de sigara içilen ortamlarda bulunmaları sorun yaratabilir. Bazı tiyatro veya konser salonlarında, sahneden salona doğru havayı üfleyen fanlar yerleştirilerek sanatçıların korunmasına özen gösterilir.

18- Alkol kullanımı: Alkollü içeceklerin az miktarda içilmesi bile tartışma konusudur. Uzmanların çoğu, damarlarda ve mukozada yol açtığı değişiklikler nedeniyle alkole karşı çıkarlar. Birçok sanatçı ise sahneye çıkmadan önce az miktarda alkole ihtiyaç duyarlar ve bunun kendileri için olumlu bir etkisi olduğunu savunurlar.

19- İlaç kullanımı: Antihistaminik ilaçlar boğazda kuruluk yaratarak seste bozulmalara yol açabilir. Bu nedenle dikkatle ve doktor gözetiminde kullanmak gerekir. Benzer sonuçlar, bilinçsiz antibiyotik kullanımında da görülür. Sanatçılar gösteri öncesinde boğaz rahatsızlıkları için hekime danışmadan antibiyotik kııllanırlar. Oysa uygun ilaç ve dozun saptanmasını hekime bırakmak gerekir.
Örneğin, antibiyotikler mikropları öldürür ama virüslere karşı etkili değildir. Soğuk algınlığı, virüslerin yol açtığı bir hastalıktır. Bazı antibiyotiklerin bazı mikroplara hiçbir etkisi yoktur. Penisilin, "streptokok" adı verilen boğaz hastalığının mikrobuna karşı etkilidir. Ancak boğaz hastalığını streptokok değil de "stafilokok" yapıyorsa penislin hiçbir işe yaramaz, boşa zaman kaybı olur; bu arada da mikroplar direnç kazanır ve hastalığın tedavisi güçleşir.

Kortizon, ödem ve tahriş bulgularını ortadan kaldırır ama vücudun mikroplara karşı direncini düşürürür. Kortizon çok bilinçli olarak, uygun doz ve sürelerde kullanılmalıdır.
Antihistaminikler mukozada kuruluk yapar, boğazda kazınma ve kuru öksürüğe neden olur. Daha önce hiç antihistaminik kullanmamış bir sanatçının program öncesinde kullanmaması gerekir.
Aspirin, alternatifi olduğu sürece hiçbir zaman bir ses sanatçısı tarafından kullanılmamalıdır. Yan etkileri vardır ve ses tellerinde kanamaya yol açabilir. Tedavi sırasında alınan ilaçlarda birçok yan etkiyle karşılaşmak mümkündür ve bundan kaçınmak için mutlaka doktor kontrolünde ilaç almak gerekir.
Yüksek dozda "C" vitamini kullanımı da idrar söktürücü özelliğiyle aşırı su kaybına ve mukozada kuruluğa neden olabilir.

20- Uyuşturucu maddelerin kullanımı: Burun ve boğaz mukozalarını tahriş eder, damarlarda genişleme ve büzülmelere neden olur, duyarlılığı düşürür; sonuç olarak ses kontrolünü azaltarak sesin bozulmasına yol açar.

21- Bazı yiyecekler: Gösteriden önce süt, dondurma, çikolata, kahve, kuruyemiş gibi besinler boğazda tahriş, boğazı temizleme ihtiyacı ve salgılarda koyulaşma meydana getirir. Limon suyu salgıları incelttiği için yararlı olabilir.

22- Sesin yaşlanması: Sesin yaşlanması her zaman kişinin yaşıyla doğrudan ilişkili olmayabilir. Ancak çoğu yaşlı insanın vücudundaki aşağıda sıralanan değişikliklere bağlı olarak seslerinin de değişim gösterdiği saptanmıştır:
o Vücuttaki kıkırdak özelliklerini kaybedip kemikleşmeye başlar.
o Yumuşak dokularda hacim olarak küçülme görülür.
o Gırtlakta yer alan iç kasların elastik lifleri azalır ya da kopar.
o Damarlarda kireçlenme ve daralma gibi rahatsızlıklar sonucu gırtlağın beslenmesi azalır.
o Vücuttaki yağ birikimleri nedeniyle genel sağlık sorunlarına da bağlı olarak çalışma temposunda düşü olur.
o Akciğerlerin kapasitesi düşer.
o Hormonların fonksiyonları azalır.
o Su metabolizması azalır.
o Boyun dış kaslarının yumuşaklığı kaybolur.
o "C" vitamini metabolizması azalır.
o Kollajen doku azalır.
o Erkek sesleri 80-90 yaşlarında incelirken, kadınlarınki kalınlaşır.
23- Mevsim hastalıkları.
24- Genel durum bozukluğu.
25- Yorgunluk.
26- Uykusuzluk.
27- Cinsiyet hormonları.
28- Gece geç saatlerde yemek yeme alışkanlığı.
29- Aşırı heyecan.
30- Vücudun su ihtiyacının karşılanmaması.
31- Havanın nem oranının düşük ya da yüksek oluşu.
şim.
Son düzenleyen asla_asla_deme; 3 Kasım 2010 13:54
we come one - avatarı
we come one
Ziyaretçi
15 Ocak 2008       Mesaj #5
we come one - avatarı
Ziyaretçi
pavarotti2
Seslerin Sınıflandırılması (Çeşitleri)


Seslerin Sınıflandırılması
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Ses sanatçıların işlenmiş ve yerleşmiş sesleri bir takım sınıflara ayrılır. Aynı sınıfiaki sesleri birbirine benzeyen tarafları olur. Bu benzeyişler genişlik, renk ve hareketlilik bakımlarından olabilir. Her ses bağlı olduğu ses sınıfında olması gereken ses genişliğine, renge ve özelliklere sahip olmalıdır. Bu sınıflan genel olarak şu şekilde sıralayabiliriz:
Erkek seslerinde bas, bariton, tenor. Bu gruplarda bir takım ikinci derecede gruplara ayrılırlar
Bas: En kalın erkek sesidir. Bas proford, basbuffo ve yüksek bas olarak üçe ayrılırlar.
a
Bas profond: Sesin rengi çok koyu, volümlü, pesleri kuvvetlidir. Çoğunlukla sahnede cidde dramatik roller söylerler.

Bas buffo: Renk bakımmdan daha az zengindirler. Bas profond kadar kuvvetli değilse de ondan daha hareketlidir.
Oyun operalarınm parlondoloranı, koleratuarlannı kolayca söyleyebilirler. Hemen her zaman komik rollerde kullamriar.

Yüksek bas: Pesleri diğer baslardan daha zayıflır. Buna karşı tizleri parlak ve rahattır. Baritona yaklaşan sınır partilerinde bol tizleri olan bas partilerinde başarı gösterirler.

BARİTON: Orta kalınlıktaki erkek sesidir. 0 da üçe ayrılır.

b
(b)
Dramatik bariton: Renk (b) bakımından yüksek bası andırır. Kuvvetli ve dramatik gücü olan bir sestir. Karakter rollerinde, kahramanlık operalarmda çok kabul gören bir sestir.

Lyrik bariton:
Renk bakımından dramatik tenora yaklaşır, yumuşak tizleri, parlar, dramatik baritondan daha hareketli bir sestir.
c
Legger bariton: Lyrik baritondan daha hareketli, daha hafif daha çok tenora benzeyen bir baritondur. Fazla agilite isteyen Italyan operalarmda (Rossini, Donizetti) sik sık kullanılır
TENOR: Erkeklerde az rastlandığı için çok makbul bir ses cinsidir. Eğitimi çok dikkat ve sabır isteyen bir sestir. Özelliklerine göre çeşitli sınıflara ayrılır
Dramatik tenor (THelden tenor): Kahramanlık tenoru da denilen bu sesin genişliği ve rengi hemen hemen iyrik baritona benzer Çok dayanıklılık ise kuvvet isteyen Wagner operalarının hemen bütün önemli tenor partileri bu sesler için yazılmıştır. En iyi dramatik tenorlara Isveç ve Norveçliler arasında rastlanır.
d

Lyrik tenor: Rengi daha aydmlık ve daha yumuşak olan (Iyrik tenor hemen bütün ttalyan operalarınm baş erkek rollerini elinde tutar ve tizlerinin parlaklığı ile belirir.
e
Legger tenor: Üçlü do'nun üzerindeki reye kadar çıkan bu hafif tenorlar kuvvetli olmaktan çok hareketlidirler. Oratoryolarda eski oyun operalarında (Rossini, Donizetti) sık sık görülürler.

Buffo tenor: Legger tenor karakterinde. komik rollere pek uyan bir ses cinsidir.
Kadın seslerini de üç ana gruba bölme yerinde olur. Kontralto, mezzosoprano,soprano

KONTRALTO: En kalın kadm sesidir ve çok az bulunur. Peslerde erkek sesine benzer. Rengi koyu ve sıcaktır. Oratoryo ve sahne kontraltosu diye ildye ayrılır. Eğitimi en zor kadın sesidir.
Oratoryo Korıtraltosu: Özel olarak eski eserlerin icrasında kullanılan çok renkli, çok zengin kuvvetli ve ağır bir sestir.
f

Sahne kontraltosu: Renkli kuvvetli, dramatik etkiye sahip bir sestir. Karakter rollerinde görülür.
Genç dramatik soprano: Yüksek dramatik sopranodan daha yumuşak bir karaktere ve daha aydınlık bir renge sahiptir. Daha hareketlidir. Hemen bütün İtalyan operalarmdaki kahraman kadın tipleri bu seslere verilmiştir.

Lyrik soprano: En çok rastlanan soprano cinsidir. Yumuşaklığı ve tizlerinin berraklığı başlıca özellikleridir.

g

Koleratür Soprano:
En ince sopranodur. Gırtlaklannın olağanüstü hareketliliğiyle birer ses cambazı gibidirler. Dramatik veya iyrik olurlar. Dramatik koleratuarlar, ses ustahğmın yanı sıra zengin bir renk ve ses kuvvetine sahiptirler.

"Gayet az rastlanan makbul bir ses cinsidir. Küçük koleratur seslerine de koleratur subret denir. Oyun operalarmda, operetlerde önemli roller alırlar"
Son düzenleyen asla_asla_deme; 3 Kasım 2010 14:00
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
18 Ocak 2008       Mesaj #6
nünü - avatarı
Ziyaretçi
İnsan sesi nasıl oluşur ?

Başta insan olmak üzere bütün omurgalılar ağız, akciğerler ve ses tellerini kullanarak ses çıkarır. İnsanın sesi konuşmasına, şarkı söylemesine, mırıldanmasına, bağırmasına olanak verir. İnsan sesinin oluşması için önce akciğerlerden gelen hava soluk borusuna dolar ve buradan dışarı çıkar. Soluk borusunun üst bölümünde gırtlak yer alır. Gırtlakta ses telleri bulunur. Sert lifleri andıran ses telleri tıpkı bir kemanın telleri gibi iş görür. Akciğerlerden gelen havayla titreşir ve insan sesinin çıkmasını sağlarlar. İnsanlar gırtlak kasları, ağız, dudak ve dişlerinin yardımıyla bu sesleri sözcüklere dönüştürürler .
serkaut - avatarı
serkaut
Ziyaretçi
17 Temmuz 2008       Mesaj #7
serkaut - avatarı
Ziyaretçi
Neden her insanın sesi farklı?

İnsan sesi, daha doğrusu insan konuşması oluşurken katkıda bulunan o kadar çok şey vardır ki, bunlar bir araya gelince iki insanın konuşmasının aynı olma ihtimali yok denecek kadar azdır. Hatta her bireyin konuşması o kadar kendine özgüdür ki, telefonda sesin alttan ve üstten belirli frekansları yok edilmesine
rağmen, açar açmaz 'merhaba' deyişinden karşımızdaki kişiyi
tanıyabiliriz.
Sesimizin oluşmasının ana nedeni şüphesiz ses tellerimizdir. Ses tellerinin boyu sesimizin kalınlığını belirler. Ne kadar uzun-salar ses o kadar ince çıkar. Kadınların erkeklere göre avantajla-I n ses tellerinin daha uzun olmalarıdır. Tabii ki ses tellerimiz se-I simizin tınısını tek başlarına belirleyemezler. Dudağımız, dişle-P rimiz, dilimiz olmasaydı ortaya anlaşılmaz rahatsız edici bir gürültü çıkardı.
Konuşurken nefes veririz. Bu nefes konuşmanın karakteristiğini etkileyen en az 11 noktadan geçer. Ayrıca kişinin karakteri, havanın akışı ve hızı, ağız ve dudak yapısı da konuşmada etkin faktörlerdir. Ancak tüm konuşma olayının organizatörü beyindeki bir bölgedir. Burada düşüncenin ana yapısı oluşturulur, kulak ve gözlerden gelen sinyallerle birleştirilir ve boğaza sinyal olarak gönderilir.
Hayvanlarda ise beyinde böyle bir bölge yoktur. Bazı papağan, muhabbet kuşu hatta karga türlerinin konuşmaları onların ezberleme ve tekrar edebilme yetenekleridir. Bilinçli bir konuşma söz konusu değildir. Genetik olarak insana en yakın olan şempanzelerin bile dil ve damak yapıları nedeni ile insan gibi konuşmaları mümkün değildir.
Dünyanın dört bir yanında farklı lisanlar konuşuluyor ama tüm bu insanlar ağızlarında benzer sesler çıkarıyorlar. Her iki dudakları ile 'P' ve 'B', dudak ve dişleri ile 'F' ve 'V, dilin ön kısmı ile 'T' ve 'D', dilin arka kısmı ile de 'K' ve 'G' seslerini çıkarıyorlar.
Dilin ilk insanlarda, işbirliği daha doğrusu kültür ve bilgileri gelecek nesillere aktarma ihtiyacından doğduğu sanılıyor. Günümüze kadar altı bin dil geliştirilmiş. Dünyadaki bütün dillerin tek ortak yanı, en çok kullanılan kelimelerin daha az sayıda harfle yazılmalarıdır. Altay dilleri ailesine giren Türkçe'mizde bazı ilginç özellikler var. Bir kere cisimleri dişi ve erkek olarak ayırmıyoruz, ses uyumu var ve bir ad veya fiil kökünden değişik eklerle yeni kelimeler türetebiliyoruz.
İnsan yüzündeki kaş, göz, burun, ağız ve diğer şekillerin çok az fark göstermelerine rağmen hepsi birleşince nasıl bir insan diğerine benzemiyorsa, oluşumunda katkıda bulunan şeylerin çeşitliliği açısından konuşmamız da öyledir.

alıntı Dır Msn Happy
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Şubat 2011       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İnsanların üretebilecekleri ve duyabilecekleri belli frekans değerleri vardır. Normal bir insan kulağı 20–20.000 Hz frekansları arasındaki sesleri duyabilir. Frekans değerlerine göre ultrasonik ses ve infrasonik ses olarak iki ses çeşidi vardır.

a) Ultrasonik Ses (Ultrason) :
Frekansı 20.000 Hz’in üstünde olan seslere ultrasonik ses veya ses üstü ses veya ultrason denir. Ultrasonik ses normal ses göre daha fazla enerjiye sahiptir ve bu sesler insanlar tarafından duyulamaz. Fakat Ultrasonik sesler birçok hayvan tarafından duyulabilir. (Köpek, yunus, yarasa).
Ultrasonik sesten teknolojide yararlanılır.
• İnsan ve hayvanlarda hastalıklı bölgenin yeri ve büyüklüğü belirlenir.
• Cisimler dezenfekte edilir.
• Boruların kalınlığı veya çatlak olup olmadığı tespit edilir.
• Yarasalar çıkardıkları ve duyabildikleri ultrasonik ses sayesinde, sesin yansıması özelliğini kullanarak yönlerini bulabilir ve avlanırlar.

b) İnfrasonik Ses :
Frekansı 20 Hz’in altında olan seslere infrasonik ses veya ses altı ses denir. İnfrasonik ses normal ses göre daha az enerjiye sahiptir ve bu sesler insanlar tarafından duyulamaz. İnsanlar bu seslerden olumsuz etkilenir ve uzun süre bu titreşimlerin etkisinde kalan insanlarda sağırlıklar görülebilir.

Benzer Konular

18 Mart 2012 / Misafir Cevaplanmış
24 Haziran 2017 / ThinkerBeLL Biyoloji
5 Ekim 2013 / Misafir Soru-Cevap
1 Mayıs 2010 / Ziyaretçi Soru-Cevap
22 Nisan 2011 / Misafir Soru-Cevap