Arama

Unutkanlık Nedir?

Güncelleme: 11 Temmuz 2015 Gösterim: 21.824 Cevap: 10
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
13 Eylül 2006       Mesaj #1
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
UNUTKANLIK NEDİR?

Sponsorlu Bağlantılar
Olamaz, Unuttum!

Son günlerde çok yoğun bir dönem geçiriyoruz. Ofisimiz yeni bir binaya taşındı. Sekiz yıldır bu şirkette çalışan ve tam sekiz kere taşınan biri olarak çok iyi koli yaptığımı, hatta ekip arkadaşlarımla birlikte bir evden eve veya ofisten ofise taşımacılık işine girişebileceğimizi söyleyebilirim. İyi de ben şimdi bu konuya nereden geldim!? Ben kimim? Burada bilgisayarın karşısında oturmuş ne yapıyorum? Şu karşımda oturan sanat yönetmeni arkadaşımın adı neydi, neydi, neydi...

Tabii ki bu işin abartılı tarafı ama itiraf edin sizin de bazen bir türlü hatırlayamadığınız şeyler vardır. Bu bazen almayı unuttuğunuz bir hap, tanıştırmanız gereken bir arkadaş ismi (üstelik çok samimi olduğunuz), bitirmeniz gereken bir rapor, kendi telefon numaranız veya pop star adayları gibi şarkı sözleri (!) olabilir.

Geçenlerde bir arkadaşım mide bulantısı, baş dönmesi ve göz kararmasından şikayetçiydi. Bacağındaki bir ağrı sebebiyle doktorunun verdiği bir ilacı içmiş. Onun yan etkileri yüzünden kendini çok kötü hissediyordu. Neyse ki ilacın etkisi geçince normale döndü. Birkaç gün sonra konuştuğumuzda, iki tablet yutmuş olduğunu fark ettiğini söyledi. İlacı aldığını unutup bir süre sonra tekrar yutmuş ve aşırı doz sebebiyle sorun yaşamış. Neyse ki bu unutkanlık onu daha kötü bir duruma düşürmeden olayı hafif atlatmış.

Hepimizin sık yakındığı konulardan biri unutkanlık. JFK Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Nerses Bebek, daha önce karşılaştığımız, gördüğümüz, yaşadığımız, öğrendiğimiz ve aklımızda tutmak istediğimiz bilgileri hatırlayamamızı unutkanlık olarak tanımlıyor.


Neleri Unutuyoruz?

Her şeyi unutabiliyoruz. Bir eşyamızı koyduğumuz yeri, konuştuklarımızı, öğrendiklerimizi, telefon numaralarını, en çok isimleri, yüzleri, bazen yaşanan olayları. Bazılarımız telefon numaralarını bir duyuşta ezberler, neredeyse yıllar sonra bile hatırlarlar, bazılarımız duygusal anlarımızı en ince ayrıntısına kadar hatırlarız. Ama hiçbir zaman her şeyi ve her zaman aklımızda saklamak mümkün olmaz. Kimimiz bilgileri hafızada saklamakta ve sonra bunları geri çağırmak - hatırlamakta daha becerikliyizdir.

Bebek bu konuyu şöyle açıklıyor: "Bellek - hafıza en önemli bilişsel işlevdir. Öğrenmeyle yakın olarak ilişkilidir. Bellek - hafıza, öğrenme ve çevre hakkında kazandığımız tecrübe ve bilgilerin depolanması ve daha sonra geri çağrılması görevini üstlenir. Bu görev beyin hücreleri (nöron) ve bunların kendi aralarında yaptığı bağlantılar (sinapslar) ile sağlanır. Bu süreç bir dizi karmaşık işlemi içerir. Bu işlemde yer alan birçok karmaşık mekanizma vardır ve mekanizmanın tüm ayrıntıları henüz tam olarak çözülmemiştir. Bu konuyu aydınlatmak amacıyla bilimsel çalışmalar halen devam etmektedir. Beyinde 100 milyar - 1 trilyon arasında nöron, 100 trilyon - 10 katrilyon arasında sinaps vardır. Sonuçta bilgi girişi, bilginin tanınması ve gerektiği zaman geri getirilmek üzere işlenerek depolanması sağlanır. Burada bilginin tekrar tekrar kullanılması öğrenmeyi ve hatırlama sürecini kolaylaştır. Bellek kısa ve uzun süreli olarak iki şekilde işler. Kısa süreli bellek o sırada ihtiyaç duyduğumuz şeyleri kısa sürede kullanmamızı sağlar. Eğer bu bilgi ihtiyaç duyacağımız ve tekrar kullanacağımız bir bilgiyse uzun süreli belleğe kaydedilir. Böylece kütüphane gibi yıllar sonra bu bilgiye yeniden ulaşabiliriz. Bu sistem bir bilgisayar sistemi gibi de öngörülebilir."

Yaşamımız süresince, her an çevreden çeşitli uyarılarla karşılaşıyor, iç dünyamızla etkileşiyor, gerekli olan bilgileri kullanmak üzere işlemden geçiriyoruz. Bu aşamaları çocukluğumuzdan bu yana yetiştirilme şeklimiz, etkileşimlerimiz, duygularımız etkiliyor. Sosyal, çevresel, ailesel ve eğitim özellikleri dışında genetik özelliklerin de bu süreci etkilediği biliniyor.




Son düzenleyen GusinapsE; 13 Eylül 2006 21:04
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
13 Eylül 2006       Mesaj #2
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi

Unutkanlık ne zaman hastalık?
Sponsorlu Bağlantılar

Yaşam ritminizi bozuyor, günlük aktivitenizi engelliyorsa...

Hepimiz birşeyleri unutabiliriz, özellikle de yoğun stresli kent yaşamında. Ancak unutkanlık yaşam ritmini bozacak, günlük aktiviteleri engelleyecek düzeydeyse, bir doktora başvurmakta fayda var...

Unutmak, gündelik yaşantımızın bir parçası. Hemen her şeyi unutabiliyoruz, bazen randevuları, öğrendiklerimizi, telefon numaralarını, bazen de isimleri, yüzleri ya da anahtarımızı koyduğumuz yeri... Bu durum aslında insan karakterinin bir parçası. Bazılarımız hafızamızda daha fazla bilgi barındırabilir ve bunları çok daha kolay hatırlarken, bazılarımız bu kadar becerikli değildir ve "unutkan" sıfatı alıverir.
Bu nedenle yaşam koşuşturması içinde tek başına bazı olayları unutmak ciddi bir sorun ya da hastalık anlamına gelmiyor. Ancak, günlük aktivitelerimizi yerine getiremeyecek kadar çok unutur, artık iş yapamaz ve sorumluluklarımızı gideremez hale geldiysek harekete geçme zamanı gelmiş demektir.

Unutkanlığın sorun olarak kabul edilebilmesi için belli bir sıklıktan söz etmek mümkün değil. Eğer yaşadığı unutkanlık kişinin yaşam standardını düşürüyor ve günlük aktivitesini bozuyorsa önlem alınıp tedavi edilmesi gerekiyor.
Her Yaşta Olabilir

Unutkanlık aslında büyük oranda psikolojik sorunlardan kaynaklanıyor. Ancak, organik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan unutkanlıklar da kişinin hayat standardını etkiliyor.

Bir problem olarak unutkanlığın, gençlerde ve yaşlılarda ortaya çıkmasına göre farklı anlamlar taşıdığını söyleyen Acıbadem Hastanesi Bakırköy, Nöroloji Uzmanı Dr. Elif Ilgaz, unutkanlığın her yaş grubunda yaşanmasına karşın, belirgin yaşlarda ortaya çıkan hastalıkların unutkanlığa daha fazla neden olduğunu söylüyor.
Dr. Ilgaz, gençlerde ortaya çıkan unutkanlığın en büyük nedenini günlük yaşam stresine bağlıyor. Yoğun iş temposunda çalışan ve beynine sürekli yeni bilgi kaydetmek durumunda kalan ve gergin olan kişiler daha unutkan olabiliyor. Bu nedenle unutkanlık şikayetiyle hekime başvuran gençlerde unutkanlığın psikolojik kökeni ile birlikte organik nedene bağlı olup olmadığı da araştırılıyor.
Gençlerde ortaya çıkan unutkanlığın organik nedenlerine bakıldığında, ilk sıralarda troidin iyi çalışmaması ve B12 eksikliği geliyor. Dr. Ilgaz, unutkanlık nedeniyle gençleri hekime getiren korkuların başında “Alzheimer mıyım” endişesinin yattığını anlatıyor.
Özellikle son dönemlerde toplumda alzheimer konusundaki bilgi düzeyinin yükselmesine paralel olarak böyle bir yanılgının da ortaya çıktığını belirten Ilgaz, bu sonucu unutkanlıkla alzheimer’in aynı şey olarak algılanmasına bağlıyor ve şöyle konuşuyor:

“Unutkanlığın organik nedene bağlı olarak ortaya çıktığı durumların başında elbette alzheimer geliyor. Ancak alzheimer 60 yaş ve üzeri kişilerde ortaya çıkan bir durum. Bu yaşlardaki unutkanlığın da alzheimer olarak tanımlanabilmesi için, kişinin yakın hafızası etkilenmiş, söylediklerini tekrarlıyor, kişilik değişikleri ortaya çıkmış, hayal görmeye başlamış, uyku uyanıklık döngüsünün bozulmuş olması gerekiyor. Yani alzheimer yaşla birlikte ortaya çıkmakla birlikte yaşlılığın doğal sonucu değildir. Bu nedenle yaşlılıkta ortaya çıkan her unutkanlığı alzheimer olarak tanımlamak da yanlış olur.”
Hafif kognitif bozukluğu olan kişilerin alzheimer'e dönüşüp dönüşmeyeceği tam olarak bilinmiyor. Ancak diyabet, hipertansiyon gibi damar sağlığını bozan kronik hastalıkların etkin kontrol edilmesi unutkanlık gelişiminin önüne geçilmesi için önemli. Dr. Elif Ilgaz, kalp damar sağlığını koruma ve sağlıklı yaşam adına yapılacak her türlü çalışmanın unutkanlık üzerine pozitif etki yarattığını anlatıyor ve yüksek kolesterol, obezite, sigara içmek gibi yaşam stili değişikliği gerektiren durumlarda düzenli egzersiz yapmak, sigarayı bırakmak, sebze ve meyve ağırlıklı beslenmenin etkili olabileceğini belirtiyor.

Kişilik Özelliği

Unutkanlığın aslında insana ait bir kişilik özelliği olduğunu ve her unutkanlıkta patolojik bir sonuç aramanın doğru olmadığını anlatan Acıbadem Etiler Polikliniği Psikiyatri Uzmanı Dr. Özay Özdemir ise, ağırlıklı nedeni psikolojik olan unutkanlığı "ağrı"ya benzetiyor. Ağrının çoğu kez bir sorunun bulgusu olabildiği gibi, unutkanlığın da bazı durumlarda psikolojik bir semptom olabileceğine dikkat çeken Dr. Özdemir, kişinin unutmasının ruhsal sağlığını koruyucu bir işlev gösterebildiğini de vurguluyor. Bir kişinin ne kadar unutup unutmayacağını, o kişinin doğumundan itibaren geçirdiği psikoseksüel evreler ve bunun sonucunda ortaya çıkan ruhsal ve kişilik yapısı etkiliyor.
Sosyal hayatını etkiler boyutta bir unutkanlık yaşayan kişinin kendisine geldiğinde öncelikle değerlendirme sürecine tabi tutularak sorunun nedenini bulmaya çalıştıklarını söyleyen Dr. Özdemir, gerçekleştirdikleri süreçle ilgili şunları anlatıyor:
Psikolojik Mi; Organik Mi?

"Buradaki ilk ayrım, sorunun psikolojik ya da organik bir nedenden kaynaklanıp kaynaklanmadığı oluyor. Herhangi bir organik nedene bağlı olduğuna dair bir şüphe de olsa kişi nörolojik değerlendirilmeye alınıyor. Bazen hem psikolojik hem de organik nedenler unutkanlığa kaynak olabiliyor. Bu ayrımı hastayla konuşarak da tespit etmek mümkün olabiliyor. Ancak bu noktada hastanın yaşı, yaşadığı kültür, ortam, bulunduğu durum, bu sürecin içinde olduğu durum gibi farklı parametreler değerlendirilerek sonuca varılmaya çalışılır. Örneğin gelen kişi 60 yaşın altındaysa organik nedenlerden uzaklaşılıyor."
Özellikle büyük şehirlerde yoğun stres altında yaşayan kişilerde, hemen her yaş grubunda unutkanlık gözlenme ihtimali yüksek oluyor.

Ancak burada göreceli bir durum ortaya çıkıyor. Çünkü büyük şehirlerde ve daha sistematik bir yaşam tarzı olan kişilerin yaşayacağı unutkanlıklar onların yaşamlarını birebir etkilediği için bu grup hekime daha çabuk geliyor.
Ancak hayatı bu kadar sistematik olmayan, örneğin köyde yaşayan bir kişinin yaşayacağı bir unutkanlık onun gündelik yaşantısı üzerinde çok büyük olumsuzluklar yaratmayacağı için farkında olmadan bu durumu yaşıyor olabilir. Bu nedenle unutkanlığın yoğun olarak görüldüğü kesimleri sıralarken burada bir görecelilik söz konusu.
Unutkanlığın psikolojik altyapısı değerlendirildiğinde ortaya öncelikle depresyon ve anksiyete çıkıyor. Yani unutkanlık nevrotik bir semtom olarak ortaya çıkmamışsa büyük oranda altta yatan neden depresyon oluyor.
Psikiyatride en sık görülen bozukluklar olan anksiyete bozuklukları, psikolojik gerilim, kaygı, nedensiz korku olarak tanımlanıyor ve anksiyete bozukluklarının altına çeşitli hastalıklar giriyor. Bunların başında da panik bozukluğu geliyor. Bu nedenle panik yaşayan kişilerde de unutkanlık gözlenebiliyor.
Anksiyete ve Depresyon

Dr. Özdemir, unutkanlığın anksiyete bozukluklarında ve depresyonda ortaya çıkış nedenlerini şöyle anlatıyor:

"Unutkanlık her iki durumda da ya, temel bir psikolojik mekanizmayla birlikte sonradan bir semptom olarak ortaya çıkar, ya da diğer belirtiler unutkanlığa neden olur. Her iki hastalıkta da kişinin dikkatini bir noktaya toplaması güçtür, konsantrasyon güçlüğü yaşar. Beyninde birçok şey dolaşır ve karmaşa halindedir, bunun sonucunda kişide unutkanlık ortaya çıkar. Bazı ruhsal yapılar unutkanlık semptomunun ortaya çıkmasına eğilimlidirler. Ancak hangi kişilik yapısında olursa olsun anksiyete ve depresyon yaşıyorsa büyük oranda unutkanlık sorunuyla karşı karşıya kalacak demektir."
Rahatsızlığın Tedavisi

Unutkanlıkta tedaviye geçmeden önceki tanı değerlendirme aşaması en güç aşamayı oluşturuyor. Çünkü neden doğru tespit edildikten sonra hastalığa ilişkin bir tedavi uygulanabiliyor. Yani ayrıca unutkanlığa yönelik "unutkanlık tedavisi" diye bir tedavi bulunmuyor.

Dr. Özay Özdemir’in verdiği bilgiye gere, unutkanlık şikayeti ile gelen kişilerin büyük çoğunluğunda neden, depresyon ve anksiyete bozukluğu olduğu için tedavi de buna göre şekilleniyor. Yani ilaç tedavisi ve psikoterapi uygulanarak çözüm buluyor. Unutkanlık yaşayan kişilerde sorun ne olursa olsun kendileri için ayıracakları zamanın son derece önemli olduğunu söyleyen Dr. Özdemir, bu anlamda tatil yapmanın faydalı olabileceğini söylüyor.
Gün içinde de sadece kendinizle kalabileceğiniz herhangi bir farklı aktiviteyle düşüncelerden bir nebze de olsa uzaklaşmak ve dikkat ve konsantrasyonu farklı noktalara odaklamak, arkadaş grupları oluşturarak paylaşımda bulunmak da yarar sağlayan basit çözüm önerileri olarak sıralanıyor.
Unutkanlara öneriler...
  • Aklınıza çok şey tutmaya çalışmayın, notlar almaya çalışın, bunu
    alışkınlık haline getirin,
  • Stresinizi azaltıcı aktiviteler geliştirin,
  • Düzenli spor yapmaya çalışın,
  • Beslenmenize dikkat edin,
  • Sevdiğiniz insanlarla bir araya gelip, sizi mutlu edecek şeylerle uğraşın,
  • Günlük yaşantınızda çok yoğun stres içindeyseniz, uykusuzluk,
    yorgunluk, sık ağlama, hayattan zevk almama gibi şikayetleriniz
    varsa psikiyatrla mutlaka görüşün

Son düzenleyen Safi; 25 Şubat 2016 15:00
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
13 Eylül 2006       Mesaj #3
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Unutkanlık sadece yaşlılığa özgü değil. Psikiyatr uzmanları çok yaşlılık belirtisi olarak bilinen unutkanlığın, gençler arasında da yoğun biçimde yaşanmaya başladığı bildirdi

Özel Başkent Üniversitesi Adana Hastanesi doktorlarından Psikiyatr İbrahim Bilgen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yoğun iş temposu, stres, fiziksel ve ruhsal yorgunluk gibi sorunların unutkanlık belirtilerinin başladığı yaşı düşürdüğünü ifade etti.

Bilgen, stresli yaşamın kişinin beyinsel fonksiyonlarını yavaşlattığını, bu nedenle kişilerin çevrelerinde yaşanan olayları geç algılandığı veya unuttuğunu belirterek, şunları kaydetti:

''Önceden, yaşla birlikte ilerleyen ve basit gündelik işlerin bile yerine getirilmesinde sorunlar yaratan unutkanlığın şimdi gençler üzerinde etkili olması aslında acı bir tablo. Yaptığımız gözlemler, unutkanlığın 65 yaş sınırından 20'ye kadar düştüğünü ortaya koyuyor.''

Gençlerin büyük çoğunluğunun depresyonda olduğunu vurgulayan Bilgen, bunalımda olan kişilerin çevreye karşı duyarsızlaştığını ve bu doğrultuda ilgi azlığı ve konsantrasyon bozukluğu yaşadığını söyledi.

İbrahim Bilgen, unutkanlığın ciddiye alınması ve bir hastalık olarak görülmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle dedi:

''Unutkanlık, yaşlılıkta doğal kabul edilebilir. Ancak bunun genç yaşlarda yaşanması, kişi için ciddi bir problem teşkil edebilir. Ayrıca küçük unutkanlıkları göz ardı edenler, halk arasında 'bunama' diye bilinen alzheimer hastalığına da davetiye çıkarıyorlar.''

TEKNOLOJİ BİLE UNUTKANLIĞIMIZA ÇARE DEĞİL

Psikiyatr İbrahim Bilgen, teknolojinin hayatı kolaylaştırdığı kadar tembelliğe de sürüklediğini savunarak, şunları söyledi:

''Artık numaraları aklımızda değil de cep telefonlarımızda tutuyoruz. Bilgilerimiz bilgisayarımızda kayıtlı, ya da önemli günlerimizi çağrı cihazlarını not alıyoruz. Herkes öyle bir noktaya gelmiş ki telefon numarasının kaydettiği kişinin kim olduğunu veya çağrı cihazına yazdığı notu neden yazdığını unutuyor. Bu nedenle teknoloji bile unutkanlığımıza çare değil. Hatta güvence olarak gördüğümüz cihazlar, bizim ilgisizliğimizi daha fazla tetikliyor.''

Bilgen, unutkanlığını ciddi problemlere yol açacağını ve kişinin ailesiyle ya da çevresiyle olan ilişkilerini de zedeleyebileceğini vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Daha güçlü bellek için, düzenli ve dengeli bir yaşam sürdürün. Yeterli ve dengeli beslenin, iyi uyuyun, alkolü azaltın, sigara kullanmayın. Sık sık temiz havada, parklarda, ormanda yürüyüş yapın, unutkanlık yaşayanlar, zihninizi zorlayın, hayatınızda önemli olan olayları planlayın, işinizle eğlenceyi dengeleyin, egzersiz yapın.''

Bilgin, ayrıca düzenli uyku alışkanlığının beyin fonksiyonlarının daha iyi çalışmasını sağladığını belirterek, bu nedenle günde ortalama 8 saat uykunun önemli bir ihtiyaç olduğunu sözlerine ekledi.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
13 Eylül 2006       Mesaj #4
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Unutkanlık mı, Alzheimer mı?

Yaşlılıktan kaynaklanan unutkanlık ile alzheimer hastalığının karıştırıldığı bildirildi.

11 Ocak — Ege Üniversitesi Nöropsikoloji ve Alzheimer Hastalıkları Bölüm Sorumlusu Prof. Dr. Emre Kumral, yaş ilerledikçe görülen unutkanlığın, “günlük yaşamı etkileyecek boyutlara varmadığını” belirtti
Yaşla birlikte ilerleyen ve basit gündelik işlerin bile yerine getirilmesinde sorunlar yaratan unutkanlığın ise “alzheimer” hastalığının habercisi olduğunu belirten Prof. Dr. Emre Kumral, şunları kaydetti: “Toplumumuzda (bunama) olarak da adlandırılan alzheimer, yaşlılıkta doğal kabul edilir. Oysa bu hastalık, yaşlılıktan kaynaklanan hafıza sorunundan farklıdır. Alzheimer, tıpkı yüksek tansiyon, şeker hastalığı ya da ülser gibi ciddiye alınması gereken bir hastalıktır. Yaşam süresi uzadıkça, alzheimer da artıyor. Alzheimer, tüm dünyada 85 yaş üzerindekilerin yarısını etkilemektedir.”

ALZHEİMER ÖNLENEBİLİR Mİ?
“Alzheimer hastalığının kesin bir çözümü yok, ama geciktirilmesi mümkün” diyen Prof. Dr. Kumral, hastalıktan korunmak isteyenlere şu önerilerde bulundu: “Bellek ve aktivite bozukluğuna yol açan bu hastalıktan korunmak için, kişinin kendine iyi bakması gerekiyor. Bunlar da sigaradan kaçınması, kafa travmalarına maruz kalmaması, aşırı stresten uzak durması gibi önlemlerdir. Ayrıca, boş zamanları beyin jimnastiği yaptıran bulmaca, satranç gibi faaliyetlerde bulunarak geçirmek de, hastalıktan korunmanın diğer yolları.”
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
14 Eylül 2006       Mesaj #5
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
lUnutkanlık Nedir?rl
muhtelif5

Aslına bakarsanız unutma denen bir olay yoktur, unutma yerine hatırlayamama diyebiliriz. Neden bu şekilde söylüyorum çünkü insan yaşadığı ve duyduğu her şeyi hafızasının bir köşesinde saklar ve yeri geldiğinde bilincine çıkarır. Bilincimize çıkaramadığımız şeyler ise bilinç dışını oluşturur. Aslında bizim hatırlayamadığımız şeyler bilinçdışımızda bulunmaktadır mühim ola bunları bilincimize çıkarabilmemizdir. Bilincimize çıkaramadığımız şeyler hipnoz ile veya serbest çağrışım yolu ile bilincimize çıkarılabilmektedir. Burada önemle üzerinde durduğumuz konu unutma yani hatırlayamamayız nasıl azaltabiliriz.

Aslına bakarsanız unutma denen bir olay yoktur, unutma yerine hatırlayamama diyebiliriz. Neden bu şekilde söylüyorum çünkü insan yaşadığı ve duyduğu her şeyi hafızasının bir köşesinde saklar ve yeri geldiğinde bilincine çıkarır. Bilincimize çıkaramadığımız şeyler ise bilinç dışını oluşturur. Aslında bizim hatırlayamadığımız şeyler bilinçdışımızda bulunmaktadır mühim ola bunları bilincimize çıkarabilmemizdir. Bilincimize çıkaramadığımız şeyler hipnoz ile veya serbest çağrışım yolu ile bilincimize çıkarılabilmektedir. Burada önemle üzerinde durduğumuz konu unutma yani hatırlayamamayız nasıl azaltabiliriz.
Unutkanlık nedenleri nelerdir?

Unutkanlık nedenleri arasına bir çok nörolojik ve psikiyatrik hastalık girebilir. Bunlar arasında en sık bilinenleri demans, depresyon ve diğer merkezi sinir sistemini etkileyen hastalıklardır. Unutmanın hastalık olmadan da olabildiğini söyleyebiliriz. Yani bilincimizde olan şeyleri hatırlamamızı zorlaştıran etkenlerin başlıcalarını şu şekilde sıralayabiliriz.
KutuBaslikSari Stresli yaşam koşulları
KutuBaslikSari Hafızanın gereksiz bir çok bilgi ile kirletilmesi (bilinçli veya bilinçsiz)
KutuBaslikSari Gereksiz ve önemsiz şeylerin hafızaya alınması
KutuBaslikSari Bir işi öğrenirken bir den fazla şeyle uğraşmak ( gazete okurken TV izlemek gibi)
KutuBaslikSari Dikkati yoğunlaştırmayı azaltan etkenler (dikkat eksikliği ve kaygı durumları)
KutuBaslikSari Yapılan işe gereken önemi vermeme
KutuBaslikSari Dağınık ve kaotik çalışma düzeni
KutuBaslikSari Öğrenme ve hafızada tutma tekniklerinin yeterince bilinmemesi
KutuBaslikSari Bütün bu sayılan etkenler kişinin öğrendiği bir şeyi hatırlamasını zorlaştırarak unutkanlık dediğimiz problem ile karşı karşıya getirir.
Unutmanın yararı var mıdır ?

Aslına bakarsanız unutkanlık bazı yönlerden insan için oldukça yararlı bir durumdur. İnsanın yaşadığı kötü olayları unutmadığını bir an düşünelim. Bu durumda insan sürekli olumsuz düşünce ve görüntüler ile hem mutsuz olacak hem de yaşamanın sıkıntılı bir hale gelmesi sağlanacaktır. Kişi etrafındakilerin sürekli olumsuz yönlerini hatırlayarak huzursuz olacaktır. Öyleyse unutma bu yönden oldukça yararlıdır.
Unutkanlığı engellemek için neler yapabiliriz?

Özellikle unutkanlığı engellemek için yapılacak bazı şeyler vardır. Bunların başında bir şeyi hafızaya alırken dikkat ve konsantrasyonun zirvesinde onu hafızaya almaya çalışmaktır. Bir konuya ne kadar çok dikkat verilirse o kadar kolay hafızaya alınacak ve o kadar kolay hatırlanacaktır. Bu durumda çevrede dikkati dağıtacak başka uyarıların olmaması gerekir.

Bir konuya ne kadar önem veriyorsanız o konu hafızanızda o kadar uzun süre canlı kalacak ve hatırlamanız kolay olacaktır. Yani kayıt yaparken önemli olduğu konusunda enerjinizi yoğunlaştırmaya çalışın.

Çağrışımları kullanarak hatırlama teknikleri mevcuttur. Bu durumda hafızanıza kaydettiğiniz bir şeyi hatırlatacak bir çağrışım nesnesini de trafik işareti gibi kaydetmeniz gerekecektir. Mesela bir telefon numarası ezberlerken o numarayı size çağrıştıracak bir şey örneğin doğum tarihiniz, kapı numaranız , yaşınız , evlilik tarihiniz gibi numaralar ile ezberlemeye çalışabilirsiniz.

Gerekli gereksiz bir çok şeyi ezberlemeye çalışmakta kaydedilen bilgilerin hatırlanmasını zorlaştıracaktır.

Öğrenilen bir şey ne kadar çok beden duyusuna hitap ederse o kadar kolay öğrenilir ve tekrar hatırlanır. Yani çocuğa mevsimleri anlatırken aynı anda resimlerini göstermeniz ve yağmurun fırtınanın sesini dinletmeniz, öğrenmeyi kolaylaştıracak , bilginin daha kalıcı olmasını sağlayacak ve hatırlama daha kolay olacaktır.
Ek olarak stresten uzak kalmak , kaygıdan ve üzüntüden uzak kalmakta hatırlamayı kolaylaştıracaktır. Gürültüden uzak durmak , Düzenli bedensel egzersizler, yeterli uyku saatlerinin olması , beslenmenin dengeli ve yeterli olması da stresi azaltarak dolaylı olarak hafızayı güçlendirecektir.
Son düzenleyen _PaPiLLoN_; 27 Ağustos 2008 18:09
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #6
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Unutkanlık Polikliniği:

Unutkanlık günlük hayatımızda oldukça sık şikayet konusu olan bir durumdur. Bu yakınma özellikle ilerleyen yaşla birlikte bir takım ciddi nörolojik hastalıkların habercisi olabilir. Özellikle çağımızın hastalığı olan Alzheimer hastalığının. Alzheimer hastalığın da belirtiler sıklıkla bellek kaybı ile başlar, özellikle yakın geçmişte yaşanan olaylar kolay unutulur. Örneğin hastalar sohbet sırasında aynı şeyleri tekrar tekrar anlatmaya başlarlar. Bazı hastalar konuşurken kelime bulmakta zorlanırlar. Nesneleri ve yüzleri tanımakta zorlanırlar. Yargı ve akıl yürütme de önemli ölçüde bozulabilir. Zamanla hasta en basit işleri bile yapamaz hale gelir. Sik rastlanan bir belirti de kişilik ve davranişlarda degişiklik olmasidir. Hastalarda kolay sinirlenme, depresyon ve özellikle aşiri kuşkuculuk görülebilir, bazen aşiri sakin ya da saldirgan olabilirler. Bu bulgulara hastalarin kendilerine bakabilme, kendi başlarina yaşayabilme yeterliliklerinde azalma eşlik eder ve ileri dönemlerde 24 saat bakim gerekli hale gelir. Unutkanlık polikliniğimiz özellikle Alzheimer hastalığının erken tanısı, yaşlılık unutkanlığından ayrılması, tedavisi, hastaya bakım esnasında ortaya çıkan sorunlarla başedilmesi için uzman hekim kadrosu ve kendisine bağlı çalışan nöropsikoloji labratuvarı ile hizmetinizdedir.
Belirli yaş ve risk grubuna yönelik olarak oluşturmuş oldugumuz, Unutkanlık check-up programları unutkanlık yakınmalarınızın sebeplerini ortaya koymak için gereken incelemeleri yapmamıza ve gereken önlemleri almamıza olanak vermektedir. Unutkanlık polikliniğimiz; ayrıca aşağıda sıralanan diğer akli melekelere ilişkin bozukluklar ya da unutkanlık durumlarının da tanı ve tedavileri ile uğraşmaktadır.

  • Yaşa bagli unutma şikayetleri
  • Bunamalar
  • Felç sonrası ortaya çıkan zihinsel algılama ve konuşma bozuklukları
  • Kafa travmaları sonrasında görülen unutkanlık diğer zihinsel bozukluklar ve davranış bozuklukları
  • Kafa travmaları sonrasında görülen unutkanlık diğer zihinsel bozukluklar ve davranış bozuklukları
  • Beyin iltihapları(menenjit) sonrası unutkanlık, konuşma ve algılama problemleri
  • Alkole bağlı zihinsel bozukluklar
  • Ameliyatlardan (özellikle kalp ameliyatları) sonra ortaya çıkan zihinsel bozukluklar,unutkanlık,algılama ve konuşma bozuklukları
  • Parkinson, Multipl Skleroz (MS) vb. kronik nörolojik hastalıkların seyri esnasında görülen zihinsel problemler
Son düzenleyen Safi; 25 Şubat 2016 15:00
NIK_MIK_YOK - avatarı
NIK_MIK_YOK
Ziyaretçi
3 Aralık 2006       Mesaj #7
NIK_MIK_YOK - avatarı
Ziyaretçi
Teknoloji geliştikçe, yaşımız ilerledikçe daha çok unutuyoruz. Peki çağımızın hastalığı haline gelen unutkanlık nelerden kaynaklanıyor, nasıl önlenebilir?
Özellikle 20-50 yaş arasındaki unutkanlığın çoğunluğu stres, iş veya ders yoğunluğu, özel yaşamlarda oluşan değişimler gibi zorlandığımız anlarda ortaya çıkıyor ve daha çok dikkat eksikliği, konsantrasyon güçlüğü, depresyon gibi sebeplere bağlı oluyor.

Anadolu Sağlık Merkezi’nden Doç.Dr.Betül Yalçıner unutkanlık ile ilgili sorularımızı cevaplandırdı.

NEDEN UNUTURUZ?
İnsanda beyin gelişimi, hem belli bir yaşa kadar (ortalama 18-20 yaş civarı) beyin hücrelerinin sayısının artmasıyla beynin hacim olarak büyümesi şeklinde hem de varolan beyin hücrelerinin kullanılmasıyla hücreler arası bağlantıların oluşmasıyla sağlanmaktadır. Hepimiz 20’li yaşlarımıza kadar ne kadar hızlı öğrendiğimizi ve kolay unutmadığımızı biliriz. İşte bu hızlı kavrama beynimiz iki türlü gelişme gösterdiği için olmaktadır. Yirmili yaşlardan sonra ise beynimiz sadece varolan beyin hücreleri arasındaki bağlantıları arttırarak gelişir ve diğer yandan da yavaş yavaş hücre ölümü başlar. Biz ne kadar çok farklı alanlarla ilgilenir ve entelektüel seviyemizi geliştirmeye çalışırsak beynimizde kendisini o ölçüde geliştirir.

Fakat yaşlanmayla birlikte ortaya çıkan hücre ölümü nedeniyle giderek kullanmakta olduğumuz hücre havuzu azalmaktadır. Bu nedenle bir süre sonra beyin yeni bir şeyler öğrenirken bazı tasarruflar yapar ve aslında çok da kullanılmayan bazı bilgileri siler. Öğrenme artık en eskilerin silinip yenilerin kaydedilmesi şeklini almıştır. Dolayısıyla zamanla ortaya çıkan doğal bir unutma süreci yaşarız.

Öte yandan özellikle 20-50 yaş arasındaki “unutkanlık” şeklindeki yakınmaların çoğunluğu stres, iş veya ders yoğunluğu, özel yaşamlarda oluşan değişimler (evlenme, boşanma, eşlerden birinin yada aileden birinin kaybı gibi) şeklinde yaşam süresince zaman zaman zorlandığımız anlarda ortaya çıkan, daha çok dikkat eksikliği, konsantrasyon güçlüğü, depresyon gibi sebeplere bağlı olmaktadır.

SON YILLARDA UNUTKANLIK GÖRÜLME ORANI ARTTI MI?
Son yıllarda unutkanlığın görülme oranının artmasından önce tüm dünyada değişen bazı değerler ve gelişmelerden söz etmek sanırım anlamlı olur. İnsanlar çok uzak olmayan geçmişte bilgi ve haberlere tv, gazete, dergi, radyo, sinema, kütüphane gibi klasik yöntemlerle ulaşmaktaydı. TV bunların içerisinde en kolay ulaşılan yoldu, ancak o da kısa süre öncesine göre birkaç kanaldan ibaretti. Şimdi 10’ları bulan yerel kanallar, özel tv kanalları yanı sıra internet denen bir yol bulunmakta. İnternet denen bilgi ağı içinde her konuya en iyiden en kötüye her zaman hemen her yerde ulaşmak mümkün. Yeni denen bir şeyi öğrendiğimiz anda o bilgi eskimiş oluyor. Dolayısıyla bilgi çok çabuk eskiyor. Hiç bilmediğimiz hiç gitmediğimiz ülkelerde yaşayan insanlarla bir “tık” la konuşmaya başlıyoruz. Biz bu kadar hızlı değişen bir ortama koşarak, çok çalışarak vs. uyum sağlamaya çalışıyoruz. Beynimiz de bilgileri hızla alıp aynı hızla yenileri geldiği için hızla bazı şeyleri siliyor.

Ayrıca genel olarak tüm dünyada yaşam daha rahat ve stressiz bir hal almıyor. Aksine çoğu yerde giderek stres ve yoğunluk artıyor. Dolayısıyla hem bir şeylerden geri kalmama çabası hem de artan stres ve hızlı bilgi giriş çıkışlarıyla ortaya çıkan unutkanlık için bazı yayınlarda “çağın hastalığı” deyimi bile kullanıyor. Depresyon gibi psikolojik problemlerde de benzer bir artış da unutkanlığın artan sebeplerinden olabilir. Tüm gelişmeleri biz insanlar oluşturuyoruz, fakat beynimiz internet gibi değil, geliştikçe gelişen durmadan büyüyen ve sonsuz bilgiye sahip canlılar olmamız en azından şu anda mümkün değil.

Tüm bu gelişmelerle birlikte insan ömründe giderek uzama olması toplumdaki “yaşlı” nüfus sayısını da arttırmakta. Dolayısıyla yaşlılarda görülen yaşlanmayla ilişkili unutkanlık veya demans (bunama) gibi ilerleyici ve kişiyi bakıma muhtaç hale kadar getiren, unutkalıkla başlayan süreçlerin de görülme sıklığı artmakta.

UNUTKANLIK NE ZAMAN CİDDİ BİR HASTALIK OLARAK GÖRÜLMELİ?
Unutkanlık, sebebi ne olursa olsun eğer normal günlük yaşamımızı, iş yaşamımızı, özel yaşamımızı etkiler hale gelirse ve unutkanlık nedeniyle bu yaşam alanlarımızda problemler yaşamaya başlarsak mutlak bir uzman tarafından değerlendirilmeyi gerektirir. Bu uzman duruma göre bir psikiyatrist ya da bir nöroloji uzmanı olabilir.

KULLANILAN İLAÇLAR UNUTKANLIĞA SEBEP OLUR MU?
Birçok ilaç unutkanlığa sebep olabilir. Bu konuda basit bir liste vermek çok zor. Ancak günlük yaşamda doktor olarak en çok karşılaştığımız durumlar; aynı anda birden fazla hastalığa sahip oldukları için birçok ilaç kullanmak zorunda olan yaşlılarda çoklu ilaç kullanımına bağlı, epilepsi (sara hastalığı) için kullanılan ilaçlarla, bazı ağır psikiyatrik rahatsızlığı olan hastalarda kullanmak zorunda olduğumuz özel bazı ilaçlarla unutkanlık oluşabilmekte.

Öte yandan aşırı kronik alkol alımı ve keyif verici madde kullanımı da hem kullanıldıkları süre içinde hem de çok uzun süre kullanılırlarsa kalıcı olabilecek unutkanlık yakınmaları yapabilir.

UNUTKANLIĞI ÖNLEMEK İÇİN ALINABİLECEK ÖNLEMLER VAR MI?
Unutkanlığı önlemek için çok genç yaşlardan itibaren beyin gelişimimizi sağlayabilecek yöntemler kullanmalıyız. Entelektüel düzeyimizi yükseltmeye yönelik uğraşılar bulmalıyız. Yüzeysel bilginin su üstünde kalmaya mahkum yağ gibi asla derinlere inemeyeceğini ve ilk dökülen kısımla birlikte gideceğini bilmeliyiz. Mümkün olduğunca ilgilendiğimiz konularda ayrıntılarını da öğrenmeye çalışmalıyız. Ne kadar çok hücreler arası bağlantıya sahip olursak bilgileri değerlendirme şansımız o kadar artar. Normal zekada bir insan beyninin % 3-4’ünü kullanırken dünyanın en zeki insanları % 7-10 arası düzeyde beyinlerini kullanabilmekte. Aradaki 2-3 katlık farkın neleri değiştirdiği ortada…

Genetik özelliklerimiz mutlaka önemli ama insanlar farklı vücutlarla doğup daha sonra onu istedikleri şekle getirmek için çok yoğun çabalar harcarken, maalesef “kapalı bir kutuda” yer aldığı için pek göze hitap edemeyen beyin için çok az çaba harcamaktalar! Beyin gelişimimizi olumsuz etkileyecek maddeler kullanmaktan, mümkün olduğunca da yoğun stresten kaçınmalıyız. Beslenmemize dikkat etmeliyiz.

DEPRESYON UNUTKANLIĞI ARTTIRIYOR MU?
Depresyon unutkanlığı arttırmaktan ziyade çoğu zaman unutkanlığın sebebi olurken, depresyonda görülen unutkanlık genellikle konsantrasyon güçlüğü, dikkat bozukluğu, isteksizlik gibi çok daha farklı sebeplerden kaynaklanıyor.
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
29 Aralık 2007       Mesaj #8
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Aklı Güçlendirmek İçin 11 İpucu

Unutkanlık herkesin en büyük düşmanlarından biri. Aklımızı daha iyi kullanmak ve unutkanlığı azaltmak elimizde. Nasıl mı? Sağlık
Unutkanlık sorunu, yaşlanan insanın en önemli korkularındandır. Özellikle 50′li yaşlar sonrasında ufak tefek unutkanlıklar ile ciddi bellek sorunları birbirine karıştırılır.

Orta yaşlıların nerdeyse yarısı kendilerinde bir bellek kaybı sorununun başladığını zanneder. Hemen belirtelim! Bunların çoğu küçük ve hoş unutkanlıklardır. Hayatı tatlandıran ve keyif katanlar biraz da bu nükteli olaylardır!

Belleği güçlü tutmanın pek çok püf noktası, uyulması gereken çok sayıda kuralı var. Harvard Tıp Okulu öğretim üyesi Dr. Aoron P. Nelson zinde bir beyne sahip olmanın temel kurallarını şöyle sıralıyor:

1– Hipertansiyonu ve kolesterol yüksekliği sorununu önleyin ya da kontrol altına alın. Kalbiniz için kötü olanın beyniniz için de kötü olduğunu unutmayın.

2– Alkolü azaltın. Erkeklerin iki, kadınların bir ölçüden (bir ölçü içkiyi 'bir bardak şarap' olarak kabul edebilirsiniz) daha fazla alkol kullanması beyin hücrelerini tahrip etmektedir.

3– İyi ve kaliteli uyku uyuyun. İyi bir uyku için ortalama 8 saat gerekir. Kaliteli uyku beynin yeni öğrenilenleri pekiştirmesini sağlar. Öğrenilmiş bilgilerin pekiştirilmesinin uzun süreli belleğin en önemli desteği olduğu biliniyor.

4– Stresinizi iyi yönetin. Ölçülü ve kontrollü stres dikkati yoğunlaştırmakta, odaklanmayı arttırmaktadır. Kontrolsüz, uzun süreli ve aşırı stres ise dikkati sürdürme kapasitesini yok etmekte, unutkanlığı tetiklemekte, kortizol hormonunu yükselterek beynin bellek için önemli bölümlerinde hasar geliştirmektedir.

5- Yeni şeyler öğrenmeye devam edin. Her yeni bilgi ve beceri birer bellek egzersizidir. Yeni sporlar, hobiler, araştırma alanları, heyecanlı ve zevkli problemler, ezberlenen yeni şiirler ve yeni diller beyniniz için en güçlü vitaminlerdir.

6- Tembelliği bırakın. Zihinsel faaliyetlerinizi sınırlamayın. Özellikle televizyon seyretmek gibi pasif faaliyetleri azaltın. Televizyon karşısında geçirdiğiniz saatler sadece bedensel değil, ruhsal sağlığınızı da kötü yönde etkiler.

7- Her gün egzersiz yapın. Günde 30-45 dakika, haftada en az 4 gün yürümeye, iş saatlerinde daha çok aktif olmaya, kısa mesafelerde taşıt kullanmamaya çalışın. Özellikle yürümenin beyin sağlığı ve yeniden yapılanma sürecini olumlu yönde etkilediğini gösteren çok sayıda kanıt var. Beynin yeni yetenekler kazanabilmesi beyin hücreleri arasında güçlü ve yoğun yeni bağlantılar oluşturabilmesinin başlıca desteklerinden biri de düzenli ve ılımlı egzersizlerdir. Bizim önerimiz fırsat buldukça yürümenizdir.

8- Kullandığınız ilaçları yeniden gözden geçirin. Özellikle beyni etkileyen ilaçları doktor önerisi olmadan kullanmayın. Depresyon giderici, uyku verici, ruhsal gevşetici ilaçlara komşu, eş dost tavsiyeleri ile başlamayın.

9- Reçetesiz satılan ilaçları rastgele yutmayın. Doğal ya da zararsız diye kullanabileceğiniz bitkisel ürünlerin (valerianlar), besin desteklerinin (melatonin) ve diğerlerinin (hüperzin, Sam'e) beyin hücrelerinizi üzebileceğini, zihinsel fonksiyonları bozabileceğini unutmayın. Antihistamik- antialerjik ilaçları özellikle alüminyum içeren antiasitleri ve uyku kolaylaştırıcıları doktorunuzla konuşmadan uzun süre kullanmayın.

10- Vitaminlerden yararlanın. E ve C vitamini gibi antioksidan vitaminlerin, selenyum gibi serbest radikal avcısı minerallerin hücreleri oksitlenmekten koruyan güçlerinden faydalanabilirsiniz. Yeteri kadar B vitamini, özellikle B12 vitamini aldığınızdan emin olun. Dengeli bir beslenmenin de yaşlılıkta vitamin eksikliğine yol açabileceğini hatırlayın.

11- Hayata bağlı kalın. Hayatınıza önem katan bağları iyice sıkılaştırın. Huzurunuzu koruma ve güçlendirmeye bakın. Aileniz, dostlarınız, işiniz, hemşerilik ve vatandaşlık bağlarınıza, inançlarınıza daha sıkı sarılın. İnsanlarla daha sık birlikte olmaya, aileniz ve arkadaşlarınızla olumlu ilişkiler kurmaya ve sosyal aktivitenizi çoğaltmaya çalışın. İyi sosyal ilişkileri olan yaşlılarda bellek fonksiyonları bozulmuyor. Sosyal ilişkiler bir taraftan zihinsel egzersizleri yoğunlaştırıyor, diğer taraftan çeşitli olayların ruhsal travmalarını hafifletmeye yardımcı oluyor.
sedat sencan - avatarı
sedat sencan
VIP VIP Üye
8 Nisan 2008       Mesaj #9
sedat sencan - avatarı
VIP VIP Üye
Bellek genel olarak iki ana bölümde ele alınmaktadır.Birincisi, bilgileri zihinde tutma,yani bilgileri depolama yeteneğidir.İkincisi ise daha önceden depolanmış bir bilgiyi zihinde yeniden bulma olarak açıkladığımız anımsamadır.Yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkan önemli bir sonuç vardır.Bellek.bilgi depolamada daha başarılıdır.Ancak yeterli derecede çalıştırılmamışsa anımsama konusunda daha az güvenilir konumdadır.Yapılan başka araştırmalar konuya değişik açıdan yaklaşmışlar ve hemen hemen aynı sonuca ulaşmışlardır.Buna göre,zihinlerimizde tahmin edilenden çok daha fazla bilgi depolanmaktadır.
*
Sinir uzmanları beyni elektrik ile uyararak yaptıkları deneylerde, insanların yaşamlarına ilişkin belirli olayların tam olarak anımsanmasının sağlanabileceğini ortaya koymuşlardır.Diğer taraftan insanların gördükleri düşler,yıllar önce unutulmuş kişilerin ve olayların aniden,üstelik bütün açıklığı ile görülmesini sağlarlar.Bundan,bilgilerin aradan geçen bütün bu süre boyunca saklandığını anlarız.Verilebilecek diğer bir örnek ise,belirli bir zamana kadar unutulmuş olan bazı olayların birdenbire anımsanmasıdır.
*
Belleği zaman açısından ele alırsak,kısa ve uzun süreler için farklı işlemler gözümüze çarpar.Kısa süreli bellekte etkin beyin süreci önemlidir,yani beynin bizzat kendisi etkilidir.Uzun süreli bellekte ise kimyasal değişiklikler oluşabilir.Ancak bütün bunlar kesin değildir,dolayısı ile belleğin dayandığı fiziksel temel tam olarak bu gün itibarı ile bilinmemektedir.Bu konuda çeşitli görüşler ileri sürülmektedir.Bunlardan birisine göre beyin,çok geniş depolama kapasitesine sahiptir ve içindeki hücrelerini birbirleriyle birleştiren olağanüstü bağlantılardan oluşmuştur.Bu bağlantılar çeşitli eylemlerle uyarılara maruz kalırlar. Böylece aynı bilgiye birkaç defa başvurarak anımsamayı kolay hale getirir.Ancak diğer bir olasılık ta, anımsamada görülen bu gelişmenin nedeni,belleğe ilişkin kimyasal bağların tekrarlanma yoluyla güçlendirilmesidir.
*
Birçok kişi anımsama yönünden belleğinin iyi çalışmadığından şikayetçidir.Bu durumda sorun büyük bir ihtimalle kalıtsal nedenlere dayanmaz.Asıl neden zihnin çalışma yönteminin yanlış kavranmasıdır.Anımsama olayını iki alana bölebiliriz.Birincisi, öğrenme sırasında anımsama,ikincisi ise ,öğrendikten sonraki anımsamadır.Öğrenme sırasında zihin, beden gibi davranır,hem çalışma hem de dinlenme zamanına ihtiyacı vardır.Burada önemli olan birbirini izleyen çalışma ve dinlenme zamanlarını uygun biçimde ayarlamaktır.Böylece anımsama hem ayrıntılı olacak hem de hız kazanacaktır.
Öğrenme işlemi bittikten sonra anımsamanın gücü,bilginin bir çeşit sindirildiği kısa süre içinde oldukça yüksektir.Aradan zaman geçtikçe bu güç hızla azalmaya başlar,ayrıntılar ve ayrıntıların anımsanması güçleşir.Bu durumu önlemenin yolu, bilgiyi yeniden gözden geçirmek ile belirli çalışma ve dinlenme süreleri uygulamaktır.Örneğin okuma işlemini 20 ile 40 dakika arasında değişen sürelere bölerek anımsamayı geliştirme metodu uygulanabilir.On dakikalık bir boşluğu on dakikalık bir anımsama süresi izler ve böylece anımsanan bilgilerin zihine yerleştirilip daha önceki bilgilerle karşılaştırılması sağlanır.Aynı bilginin ertesi gün iki ile dört dakikalık süreler içinde,bir hafta sonra da iki dakikalık süreler içinde yeniden gözden geçirilmesiyle bellek pekiştirilir.
*
Zihinde tutma işlemi için bir diğer işlem,çeşitli bilgilerden oluşmuş bir grubu özetleyen bir anahtar sözcükten veya bir deyimden yararlanmaktır.Zira beyin bu bilgileri aynı biçimde depolamıştır.Bütün bunlar belleği eğitmek için kullanılan yöntemlerdir.Böylece düşünceleri birbirlerine çağrışım yoluyla bağlamak veya düşünceler arasında ilişki kurmak gerçekleşir.Uzun zamandan beri ‘belleği eğitme bilimi’ diyebileceğimiz bir sistem kullanılmaktadır.Bu sistemle bilgiler olabildiğince kolay depolanacak birimler halinde düzenlenir.Örneğin sayıları,tarihleri veya söylenmesi zor olan adları öğrenmek için kafiyelerden yararlanılır.Bir diğer yöntemde ise kolayca anımsanacak anahtar sözcüklerle düşsel bir resim çizilir.Bilinmeyen olaylar ve adlarla bilinenler arasında ilişki kurulur.
Öğrenmemizi sağlayan en genel yöntem okumaktır.Ancak okumayı daha etkili kılacak yöntemlerin bilinmesinde yarar vardır.Hızlı okuma ile hem zihin belli bir noktaya toplanır hem de zihinde tutma daha etkili olur.Kelimeleri tek tek izleyerek okuyan bir kişinin aklı ister istemez dağılır.Çünkü bilginin zihne giriş hızı yavaş olmaktadır.Halbuki bir bakışta birkaç sözcük birden okuyan bir kişi,bilgileri zihnine bütün halinde sokar,onları bütün halinde kavrar ve daha çok anımsar.
*
Unutmuş olduğumuz bilgilerin çoğu aslında öğrenmekte olduğumuz bilgiler üzerinde zihnimizi yeterince yoğunlaştırmamış olmamızdan kaynaklanır.Yani unutmanın asıl nedeni tam olarak öğrenmemiş olduğumuz bilgilerdir.Çoğumuz karşılaştığımız kişilerin adlarını hatırlamakta güçlük çekeriz.Dolayısıyla yeni kişilerle tanıştığımızda ileride onların adlarını da unutacağımızdan korkarız.Böyle düşünmemiz anımsama için kullanılan yöntemin tam tersidir.Bizler korkuyla algıladığımız herşeyi unutma eğilimi taşımaktayız.Oysa insan adlarını anımsamak için ,tanıştığımızda dikkat etmek,bu adları içimizden tekrar etmek ve o kişilerle başka şeyler arasında ilişki kurmak çok yararlıdır.Öneğin tanıştığımız kişinin yüzüne dikkatle bakıp yüzünün belirgin özellikleri ile adı arasında bağlantı kurmayı denemek iyi sonuç verir.Tekrarlama adın zihne sağlam olarak yerleşmesini gerçekleştirir.Bu şekilde yapılan zihinsel egzersizler her şey için uygulanabilir.
İnsanlar değişmez bir bellek yapısı,sürekli zihinde tutma özelliği ve şaşmaz bir anımsama yeteneği ile doğmazlar.Diğer beceriler gibi bellek te çalışarak geliştirilmeye ve eğitilmeye muhtaçtır.
_PaPiLLoN_ - avatarı
_PaPiLLoN_
Ziyaretçi
27 Ağustos 2008       Mesaj #10
_PaPiLLoN_ - avatarı
Ziyaretçi
Unutkanlığı yenmenin yolları


Yaş ilerledikçe daha çok unutkan olduğumuz bir gerçektir. Yeni şeyleri öğrenmek, daha önce bilinen isimleri ve kelimeleri hatırlamak veya kişisel eşyalarımızı bulmak daha uzun zaman alabilir.

Bunlar genellikle ciddi bellek kusurlarının değil; ılımlı bir unutkanlığın bulgularıdır. Ancak basit önlemlerle unutkanlığın önünü almak mümkündür. Memorial Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Abdullah Özkardeş “Unutkanlığı yenmenin yolları” hakkında bilgi verdi.

Bir kişi, unutkanlığı hakkında endişeleniyorsa, doktora başvurmalıdır. Ayrıca belleği canlı tutacak, unutmayı engelleyecek pek çok şey de yapılabilir. Hobiyle uğraşma, zamanını arkadaşlarıyla geçirme, iyi ve sağlıklı beslenme ve egsersiz yapma, kişinin daha uyanık ve daha sağlam kafalı olmasına yardımcı olur.
Belleğe yardımcı yollar şunlardır:

  • Yeni beceriler öğrenin
  • Toplumunuzda, sosyal topluluklarda ve okullarda gönüllü olarak çalışın
  • Mümkün olduğu kadar vaktinizi arkadaşlarınızla ve ailelerinizle geçirin
  • Ajanda kullanmak, liste yapmak ve not tutmak gibi belleğe yardımcı usuller kullanın
  • Cüzdanınızı, anahtarlarınızı ve gözlüklerinizi her gün hep aynı yere koyun
  • Dinlenmenize dikkat edin
  • Eksersiz yapın, iyi ve sağlıklı beslenin
  • Alkol almayın
  • Kendinizi depresyonda hissederseniz yardım arayın

Ciddi bellek problemleri nelerdir?

Ciddi bellek problemleri, kişinin araba kullanma, alışveriş yapma ve para harcama gibi günlük aktivitelerini yapmasını etkileyebilir.

Ciddi hafıza problemleri:

  • Daha önce çok iyi bildiği bir yerde kaybolma
  • Tekrar tekrar aynı soruyu sorma
  • Yön işaretlerine uyamama
  • Zaman, yer ve kişiler hakkında net olamama
  • Kendi bakımını yapamama (kötü beslenme, banyo yapamama gibi.)
Eğer bu problemler varsa, doktora başvurmak gerekir. Ciddi bellek problemine, unutkanlığa yol açan olayı bulmak önemlidir. Çünkü tedavi problemin nedenine bağlıdır.

Ciddi bellek problemlerinin nedenleri nelerdir?

Tıbbi nedenler: Bazı tıbbi nedenler, ciddi bellek sorunlarına yol açabilirler. Bu problemler, tedaviye başlamadan önce giderilmeye çalışılmalıdır.

Bellek sorunlarına yol açan tıbbi nedenler şunlardır:

· Bazı ilaçların yan etkileri
· Depresyon
· Dehidratasyon denilen vücutta yetersiz sıvı olması
· Sağlıklı gıdaları yeterli kadar alamama veya vücutta vitamin ve mineral eksikliği
· Küçük kafa travmaları
· Troid problemleri
Bu durumlar önemlidir ve bir doktor tarafından tedavi edilmelidirler.

Psikolojik problemler

Yaşlı insanlarda bazı psikolojik problemler ciddi hafıza sorunlarına yol açabilir. Üzgün olma, yalnız, kaygılı ve sıkıntılı olma kafa karışıklığına ve unutkanlığa yol açabilir. Aktif olmak, arkadaşlarına ve ailesine daha çok zaman ayırmak ve yeni beceriler öğrenmek yardımcı olabilir. Tedavi için bir doktoru görmek gerekebilir. Problemler çözüldükçe bellek problemleri daha iyi olur.

Alzheimer Hastalığı

Alzheimer hastalığı da, ciddi bellek problemlerine yol açar. Bulgular yavaş bir şekilde başlar ve zaman içerisinde kötüleşir. Başlangıçta basit bir unutkanlık gibi görülebilir. Fakat zamanla net bir şekilde düşünce problemleri gösterirler. Her gün yaptıkları araba kullanma, alışveriş yapma, yemek yapma gibi işler zorlaşmaya başlar. Hastalık ilerledikçe Alzheimerli hastalar beslenme ve banyo yapma gibi ihtiyaçları için başkalarına bağımlı hale gelirler.
Unutkanlığı olan kişiler, durumlarını çevresindeki insanlar ile birlikte değerlendirip, tıbbi yardım alabilirler.

Benzer Konular

27 Ocak 2017 / volture Tıp Bilimleri
25 Şubat 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
12 Nisan 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
5 Ekim 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap
13 Nisan 2009 / emoş Soru-Cevap