Arama

Kavimler Göçü

Güncelleme: 4 Ocak 2018 Gösterim: 100.390 Cevap: 6
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
13 Ağustos 2006       Mesaj #1
buz perisi - avatarı
VIP Lethe

Kavimler Göçü

Ad:  göç.jpg
Gösterim: 3516
Boyut:  35.5 KB

İ.Ö. 3. ve 4. yüzyıllarda Avrupa'yı istilâ eden Hun ve Cermen kavimlerinin Güney ve Batı Avrupa'ya göçlerine verilen ad. 4. yüzyılda Asya'dan gelen Hunlar, kralları Attila'nın önderliğinde Ren ve Tuna Irmağı boylarına indiler. Buralarda yaşayan ve "barbar" adı verilen Cermen kavimlerini (Burgondlar, Franklar, Vizigotlar, Ostrogotlar, Alamanlar) Roma İmparatorluğu topraklarına doğru sürdüler. Bu kavimler, Roma eyaletlerini yağma ettiler ve Roma'yı 410 yılında ele geçirdiler. Bu savaşçı kavimler, yeni bir düzen kurarak Orta Çağ'ı başlattılar. Franklar Galya'ya, Hunlar da Galya ve Bulgaristan içlerine yayıldılar. Bir kol Roma'ya kadar inmeyi başardı. Saksonlar, Britanya'yı işgal ederek bugünkü İngiltere'nin temelini attılar.

Sponsorlu Bağlantılar

Kavimler Göçünün Sebepleri:


a) Büyük Hun Devleti'nin dağılmasından sonra Asya'nın batısında (Hazar ve Aral Gölü arası) Hunlara katılımların olması, burada çoğalan nüfus ve kabileler arasındaki rekabet ve mücadelelerle daha batıya doğru kaymaya başlamaları
b) İdil (Volga) ırmağının batısına gelen Hunlar önlerine gelen kavimleri yurtlarından çıkartmaya başlamaları (375)
c) Hunların baskısıyla Kavimler Göçü bütün Avrui pa'yı etkileyerek, değişik zamanlarda yüzyıllarca devam etmiştir.
Yukarıdaki nedenlere bağlı olarak Karadeniz'in kuzeyinde yaşayan Got'lar (Ostrogotlar-Vizigot!ar) Vandallar, Geomenler, Suevler, Gepitler Avrupa'ya doğru dalgalar halinde ilerleyerek, kendilerine yeni yaşam alanları bulmak istediler.
Bu sırada Avrupa'da Roma İmparatorluğu en büyük devletti. Ostrogotlar italya'ya, Vizigotlar ispanya 'ya, Vandallar Kuzey Afrika'ya, Franklar Fransa'ya, Germenler Kuzey Avrupa'ya ilerlediler. Böylece Avrupa'da hızlı bir sosyal, kültürel, siyasal ve dini değişme yaşandı.

Kavimler Göçünün Sonuçları:


a) Roma İmparatorluğu M.S. 395te ikiye ayrıldı. Batı Roma 476 yılında yıkıldı.
b) Krallıklar etkisini kaybetti, feodal rejim (Derebeylikler önem kazandı.
c) Kilise ve papalık güçlendi, skolastik düşünce önem Kazandı.
d) Avrupa devletlerinin (İngiltere, Fransa. İspanya} temelleri atıîdı.
e) İlkçağ kapandı, Ortaçağ başladı,
f) Avrupa Hun Devleti kuruldu.
Son düzenleyen Safi; 4 Ocak 2018 17:20
In science we trust.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Kasım 2006       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kavimler Göçü
Dördüncü yüzyılın son çeyreğinde insanlık büyük bir nüfus hareketine tanık oldu. Kavimler Göçü dediğimiz bu olay ilk çağı değiştirebilecek sonuçlar doğurdu. Balamir, Uldız, Rua ve Karaton gibi liderlerin yönetiminde büyük Hun kütleleri batıya hareket ettiler. Bu yıllarda, Karpat Dağlarının kuzeyinde Lombardlar, Güney Rusya`da Ostrogotlar ve Vizigotlar, Macaristan`da Vandallar Ren ve Elbe arasında Angıllar ve Saksonlar, Yukarı Ren boylarında Franklar Tuna ve Ren`in kesiştiği mıntıkada ise Almanlar yaşamakta idiler. Hun baskısı karşısında bu saydığımız gruplar Roma topraklarına girdiler. Romalılar kendilerinden olmayan bu insanlara barbar diyorlardı. Barbar akınları Roma`da büyük bir yıkıma yol açtı. Cebelitarık`tan Tuna`ya kadar olan geniş olanda Roma barışı (Pax Romana) etkinliğini yitirdi. Atilla`nın önderliğinde sıkı bir disiplin içinde hareket eden Hunlar Germenlerle büyük bir mücadeleye başladılar. Germen şeflerinden Radagais ve Geneserik`e bağlı kuvvetler Hunlar tarafından etkisiz hale getirilerek Kafkaslar ve Avrupa`da Hun barışı egemen kılındı. Bu arada Angıllar ve Saksonlar Büyük Britanya adasına, Franklar Fransa`ya, Gotlar Ispanya`ya, diğer kavimler de uygun yerlere giderek batının bugünkü etnik ve siyasal yapışını oluşturmaya başladılar.
Sponsorlu Bağlantılar
Konusunu Hun Germen savaşlarından alan Almanların ünlü Nibelungen Destanı bu yılların anılarını taşır. Batıdaki bu yapılanma sürecinde Roma İmparatorluğu önce ikiye ayrıldı, sonra da imparatorluğun batı kanadı Germen akınları sonunda yıkılarak tarihe karıştı.

Batıda Roma İmparatorluğu gibi merkezi bir otoritenin bir anda kayboluşu büyük sorunlar doğurdu. Yurt bulmak isteyen büyük nüfus hareketlerinin yarattığı siyasal istikrarsızlık ve terör uzun yıllar etkinliğini sürdürdü. İnsanlığın en uzun dönemi olan İlk Çağ, bu karmaşa içinde sessizce kapanırken tüm Orta Çağ boyunca etkinliğini sürdürecek olan Feodalizm kökleşmeye başladı.

Atilla`nın ölümünden sonra Batı Hun barışı bozuldu. Bizans saldırılarına uğrayan Hunların bir kısmı bulundukları bölgede Hristiyanlığı benimseyerek Macar ve Bulgarların etnik yapısını oluştururken; bir kısmı da Kafkaslara çekilmek zorunda kaldılar.
Hunların sahneden çekilişinden sonra Kafkaslarda uzun bir süre siyasi istikrar kurulamadı. Nihayet 552 yılında Aşina (Asena) soyundan bir kahraman Göktürk elini teşkilatlandırarak Çin`den Kafkaslara kadar geniş bir alanda siyasal birliği yeniden sağladı. Göktürkler, Türk adının resmi devlet adı olarak kullanıldığı ilk devlet olması bakımından Türk Kültür Tarihinde önemli bir konuma sahiptir.
Kaynak: karapapak.com

Son düzenleyen Safi; 4 Ocak 2018 17:21
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Kasım 2006       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kavimler Göçü Öncesi Genel Durum
Asya Hunları, M.S. II. yüzyıl başlarında birbirlerinden ayrılmış üç bölüm halindeydi. Balkaş Gölü havzasında Çi-çi hükümdarın iktidar zamanından artakalan Hun toplulukları bulunmaktaydı. Çungarya ve Barköl dolaylarında Kuzey Hunları, Kuzeybatı Çin sahasında ise Güney Hunları varlıklarını sürdürmekteydiler. Kuzey Hunlarından eski Hun başkenti bölgesinde kalanlar, 155 yılına doğru Moğol soyundan gelen Sienpiler tarafından batıya sürülerek neredeyse tümden yurtlarından çıkarıldılar. Güney Hunları ise kendi içlerindeki çatışmalar sonucunda ikiye ayrılmış ve topraklarının tümü, baskıları gittikçe artan Çinliler tarafından 220’ye doğru işgal edilmiştir. Bu olayların sonucunda Çin sahasındaki Hun siyasi hayatı tarihe karışmıştır.
Bu bölgelerdeki Hunlar, Çi-çi iktidarının sona ermesiyle birlikte etrafa dağılmış ve özellikle Aral Gölü’nün doğusundaki bozkırlara çekilerek, varlıklarını devam ettirmişlerdir. Oradaki diğer Türk boyları ve I. yüzyıldan II. yüzyılın ortalarına kadar Çin’den gelen Hun kitleleri ile çoğalan ve uzunca bir süre sakin bir yaşam sürdürerek güçleri artan bu Hunların özellikle iklimin değişmesi nedeniyle batıya yöneldikleri tahmin edilmektedir. Avrupa Hunlarını kuranların bunlar olduğu bilinmektedir.

Avrupa'nın Değişen Yüzü Kavimler Göçü
Hunlar, IV. yüzyılın ortalarında Alan ülkesini ele geçirdikten sonra Volga kıyılarında göründüler. O tarihlerde Karadeniz kuzeyindeki düzlükler, bir Germen kavmi olan Gotların hakimiyetindeydi. Don ve Dinyeper nehirleri arasında Ostrogotlar (Doğu Got’ları), onun batısında Vizigotlar (Batı Got’ları) bulunuyordu. Daha batıda Transilvanya ve Galiçya’da Gepideler, bugün Macaristan toprakları içinde yer alan Tisza ırmağı dolaylarında Vandallar vardı. Bu dört Germen kavmin dışında aynı bölgede İranlı ve Slav kitlelerin yanı sıra küçük Germen toplulukları da yaşıyordu. Hun başbuğu Balamir idaresinde, ilk saldırı Ostrogotlara yapıldı. Bu saldırı onları yıkmaya yetti (374). Ardından Ostrogot Kralı Ermanarik intihar etti ve yerine Hunlar tarafından Hunimund isimli bir kral atandı. Üstün bir askeri yeteneğe sahip Hun orduları saldırılarına devam ederek Dinyeper kıyılarında Vizigotlara büyük bir darbe indirdi. Vizigot Kralı Atanarik, kalabalık Vizigot kitleleriyle batıya doğru kaçtı (375). Böylece Hun askeri gücünün harekete geçirdiği ve batıya doğru çeşitli kavimlerin birbirlerini yerlerinden iterek (topraklarından çıkararak) Roma İmparatorluğu’nun kuzey eyaletlerini alt üst edip, İspanya’ya kadar uzanmak suretiyle Avrupa’nın etnik çehresini değiştirdiği tarihi “Kavimler Göçü” başlamış oldu.
Beklenmedik yerlerde görülen ani ve şiddetli Hun darbeleri Doğu Avrupa kavimleri arasına korku ve dehşet uyandırmıştır. Hatta Hunlar aleyhinde çoğu Lâtin ve Grek kaynaklarında kayıtlı, inanılmaz söylenti ve hikâyelerin çıktığı bilinmektedir.

Hunlar; Gotlardan, Alanlardan ve Germen Taifallardan oluşturdukları yardımcı kuvvetlerle takviyeli olarak ilk defa 378 baharında Tuna’yı geçtiler ve Romalılardan hiçbir karşılık görmeksizin, Trakya dolaylarına kadar ilerlediler. Bununla birlikte, Roma topraklarında görülen bu kuvvetlerin yalnızca keşif için gönderilen öncü birlikler olduğu, daha sonraki tarihlerde bugünkü Macaristan ovalarına kadar akınlar düzenlenmesinden anlaşılmaktadır. Hun saldırılarından kaçan, bugün Avusturya arazisindeki Markomanlar ile Kuardlar, Roma topraklarına geçmeye hazırlanırken, İran asıllı Sarmatlar Roma sınırlarını aşıyorlardı. Diğer yandan, daha önceden sınırları aşan ve Transilvanya’da duraklamış olan Vizigotlar ise Roma sınırlarını geçiyorlardı (381). Bu sıralarda Germen asıllı topluluklar ile İranlı Baştarnalar, Batı Macaristan’dan Alpler’e sarkarak İtalya sınırlarını tehdit etmeye başlamışlardı.

Hunlar, Roma İmparatoru I. Theodisius’un ölüm yılı olan 395’te iki cepheden harekete geçtiler. Hunların bir kısmı Balkanlardan Trakya’ya doğru ilerlerken daha büyük bir kısım, Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya yöneltilmişti. Basık ve Kursık adlı iki başbuğun yönetimindeki Anadolu akını, Hun Devleti’nin Don nehri civarında konuşlanmış olan doğu kanadı tarafından düzenlenmişti. Romalıları olduğu kadar Sasani İmparatorluğu’nu da telaşa düşüren bu akında Hun kuvvetleri, Erzurum bölgesinden itibaren Karasu ve Fırat vadilerini takip ederek Melitene (Malatya) ve Kilikia (Çukurova)’ya kadar ilerlediler. Bölgenin en korunaklı kaleleri olan Edessa (Urfa) ve Antakya’yı bir süre kuşattıktan sonra Suriye’ye inerek Tyros (Sûr)’u bir süre baskı altına aldılar ve oradan Kudüs’e yöneldiler.
Hunlar sonbahara doğru kuzeye doğru ilerleyerek Orta Anadolu’ya, Kappadokia - Galatia’ya (Kayseri - Ankara ve dolayları) ulaştılar. Oradan Azerbaycan - Bakû yolu ile kuzeydeki merkezlerine döndüler. Bu, Türklerin Anadolu’da tarihteki ilk görünüşleridir. 398’de küçük çapta pek çok kez tekrarlanan bu tür seferler karşısında Doğu Roma’nın genç imparatoru Arcadius hiçbir ciddi tedbir alamamıştır.

Hun baskısı, Balamir’in ölümünün ardından başa geçen, Balamir’in oğlu ya da torunu olduğu sanılan başbuğ Uldız komutasında, 400 yılına doğru batıda da artmaya başlamıştır. Attila’nın ölümüne dek takip edilecek olan Hun dış siyasetinin temellerini atan başbuğ Uldız, Bizans’ı baskı altında tutacak, Batı Roma ile iyi ilişkileri sürdürecekti. Çünkü; Bizans’ın Hun yönetimine alınması ilk hedefi oluşturuyordu. Öte yandan Batı Roma sınırlarını ihlal ederek huzursuzluk çıkaran barbar kavimler aynı zamanda Hunların da düşmanı oldukları için Batı Roma ile ortak hareket etmek gerekiyordu. Bir süre sonra Uldız’ın Tuna’da görülmesi ile Kavimler Göçü’nün ikinci büyük dalgası başlamış oldu. Hasding Vandalları, 401’de Batı Roma eyaletlerine girerken Hunlardan kaçan Vizigotlar da İtalya’da göründüler. Lombardia üzerinden Galya’ya uzanan Alarik’in idaresindeki Vizigot tehlikesi ünlü Romalı kumandan Stilikho tarafından güçlükle engellendi (402). Hun korkusu ile yerlerini terk etmiş Vandalları, Süevleri, Burgundları, Kuadları, Saksonları ve Alamanları kendi idaresinde birleştirmiş olan Radagais, bir yandan İtalya’yı tahrip ediyor, öte yandan Roma’yı yer yüzünden kaldıracağını iddia ediyordu. Romalıların son kurtuluş umudu olan Stilikho bile Pavia Savaşı’nda Radagais’e mağlup oluyor, Radagais’in ilerleyişi durdurulamıyordu. Bunun üzerine Roma İmparatorluğu, Hunlardan yardım istemek zorunda kaldı. Savaştığı bütün rakiplerini bozguna uğratan Radagais, Türkler karşısında yenilmekten kurtulamadı. Romalı kuvvetlerle takviye edilen bizzat Uldız’ın komutasındaki Hun ordusu, Radagais’i Büyük Faesule Savaşı’nda (Floransa yakınlarında) yendi. Savaşın sonucunda Uldız, Roma gibi büyük bir uygarlık merkezini yıkılmaktan kurtarmakla kalmıyor; aynı zamanda Hun gücünden bir kere daha ürken Vandal, Alan, Süev, Sarmat ve Kelt topluluklarını Ren Nehri’nin ötesine gitmeye zorluyordu. Böylelikle, batı yönündeki tüm engelleri kaldıran Hunlar, serbestçe hareket edebilecekleri bir alan yaratmış oldular.

Hunlar böylesine büyük askeri başarılara imza atarken durum Batı Roma İmparatorluğu için hiç de parlak değildi. Barbar kavimlerin akınları nedeniyle 402 yılında başkent, Roma’dan Ravenna şehrine taşınmıştı. Gittikçe siyasi gücünü yitiren imparatorluğun toprakları barbar kavimler tarafından işgal edilmeye başlandı. Daha önceki yıllarda atlatılan Vizigot tehlikesi yeniden hissedilmeye başladı. Vizigotlar, komutanları Alarik’in ölümünün ardından Güney Galya’ya yerleşerek burada bir krallık kurdular. Franklar uygun zamanı kollayarak Kuzey Galya’yı işgal ettiler (406). Burgundlar, Savoia’yı ele geçirdiler ve bu bölgeye yerleştiler (443). Vandallar, Galya ve İspanya’da büyük bir kıyım yaparak Afrika kıyılarına dek ilerlediler. 455 yılında Vandal kralı Geiserich, Roma şehrini yağmalamıştır. Bu gelişmelerin sonrasında yıkılmanın eşiğine gelen Batı Roma İmparatorluğu, aşiretlere ayrıldı. Tüm gücünü yitiren Batı Roma İmparatorluğu 476 yılında yıkılmıştır.

Ad:  adsız.PNG
Gösterim: 7267
Boyut:  206.7 KB
Bir göç hareketi hakkında tam olarak bir bitiş tarihi söylemek yanlış olsa da Kavimler Göçü’nün sona eriş tarihi hakkında yapılan tahminlerden en akla yatkını Batı Roma İmparatorluğu’nun resmi yıkılış tarihi olan 476 yılıdır. Çünkü; Kavimler Göçü’nün altında yatan nedenlerden biri de göç hareketi öncesinde tek bir imparatorluk halinde bulunan Roma İmparatorluğu ile barbar kavimler arasındaki ekonomik uçurumdur. Güçlü ve zengin Roma İmparatorluğu, göçten önceki dönemlerde de yoksul ve gaddar olan barbar kavimlerin ilgisini çekiyordu. Hun saldırıları karşısında direnemeyeceğini anlayan bu barbar kavimler, Roma İmparatorluğu’na saldırmayı son çare olarak gördüler. Bu topluluklar göç hareketlerinin yaşandığı, yaklaşık yüz yıllık süreç içinde bazen yendiler, bazen yenildiler, bazen köle olarak bazen de asker olarak Romalılar tarafından kullanıldılar. Bu akınlar, barbar kavimlerin nihai amacı olan Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılışıyla son buldu (476).

Kavimler Göçü'nün Sonuçları
375 yılında Hunların bazı barbar kavimleri batıya sürmesiyle başlayan ve yaklaşık bir yüzyıl kadar devam eden Kavimler Göçü, Avrupa tarihini derinden etkilemiştir. Bu göçün Avrupa’ya siyasi, dini ve etnik sonuçları olmuştur. Kavimler Göçü’nün sonuçları şu şekilde sıralanabilir:
  • Hun saldırılarından korkarak kaçan barbar kavimler Roma’da karışıklıkların ve iç isyanların çıkmasına yol açtı. İmparatorluk Theodosius’un ölümü üzerine oğulları Arcadius ve Honorius tarafından paylaşıldı. Böylelikle, bin yılı aşkın köklü bir geçmişe sahip olan Roma İmparatorluğu , batısını Honorius, doğusunu Arcadius yönetecek şekilde ikiye ayrıldı (375).
  • Kavimler Göçü’ne yol açan Hunlar, Orta Avrupa’da bugünkü Macaristan topraklarını merkez alan Avrupa Hun Devleti’ni kurdular.
  • Hunların batıya sürdüğü kavimler, Roma’yı talan etmek suretiyle ülkede büyük tahribata yol açtılar. V. yüzyılın ikinci yarısından sonra Batı Roma İmparatorluğu büyük güç yitirerek aşiret krallıklarına bölündü. 476 yılında son kral Romulus Augustulus, Odoaker adlı bir aşiret reisi tarafından tahttan indirildi. Tahta oturan Odoaker’in, Roma imparatorluk simgelerini yanlısı olduğu İstanbul imparatoru Zenon’a göndermesiyle Batı Roma İmparatorluğu resmen sona erdi (476).
  • Avrupa’da uzun yıllar hüküm süren Roma İmparatorluğu’nun bölünmesi ve daha sonra batı kanadının yıkılması, Avrupa’daki siyasi dengelerin bozulmasına neden olmuştur. Kavimler Göçü sonucunda Avrupa’ya gelen kavimler (Franklar, Vizigotlar, Burgundlar vb.) Ortaçağ Avrupası’na damgasını vuran, “barbar krallıklar” olarak nitelendirilen küçük krallıklar kurdular.
  • Avrupa’daki otorite boşluğundan yararlanan kilise ve Papalık, tüm Ortaçağ boyunca siyasal gücü elinde tutmuştur.
  • ·Avrupa’daki merkezi krallıkların zayıflaması derebeylik (feodalite) rejiminin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Feodalitenin oluşmasında göç ve istilanın önünden kaçanların kendilerine sığınacak bir yer aramaları, bunun sonucu olarak da asillerin topraklarına ve şatolarına yerleşmeleri etkili olmuştur. Bu durum aynı zamanda süzeren (himaye eden) ve vassal (himaye edilen) ilişkisini doğurmuştur.
  • Avrupa yaklaşık 100 yıl süren bir karışıklık ortamı yaşamıştır.
  • Avrupa’nın bugünkü etnik oluşumu, Hunların başlattığı Kavimler Göçü sonunda şekillenmiştir. Bir Germen kavmi olan Franklar, Kavimler Göçü sonunda Galya’ya yerleşmişler ve burada ilk devletlerini kurmuşlardır (5. yüzyıl). Yine Kavimler Göçü sebebiyle Britanya adalarına göç eden Angllar ve Saksonlar, bugünkü İngiltere’nin temelini atmışlardır. Bunların kaynaşmasıyla Anglo-Sakson deyimi ortaya çıkmıştır. Kavimler Göçü, Vandalların, Vizigotların, Süevlerin ve Alanların İber Yarımadası’na yerleşmesi ve buradaki yerli halkı içlerinde eriterek bugünkü İspanyolların meydana gelmesi sonucunu doğurmuştur. Germen kavimlerinin (Saksonlar, Franklar, Burgundlar, Gepideler, Gotlar, Skirler, Vandallar vb.) Avrupa’ya yayılarak yeni milletlerin oluşmasına yol açtıkları görülmektedir. Anayurtlarında kalan Germenler, daha sonra Alaman kabilesinin çevresinde yoğunlaşarak, yaşadıkları toprakların Almanya adını almasını sağlamışlardır.
  • Katolik kilisesi, misyonerler aracılığıyla, Batı Roma İmparatorluğu toprakları üzerinde kurulan krallıkları hıristiyanlaştırarak dinlerini yayma fırsatı buldu.
  • Kavimler göçü tarihçiler tarafından İlk Çağ’ın sonu Orta Çağ’ın başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
  • Hunların gelmesiyle Avrupa'da atlı birlikler önem kazanmış, süvarilerin silâh ve kıyafetlerinde Hunlardan esinlenilmiştir. Belki de Orta Çağ Avrupası’nın şövalye tipi, Hun Alplerine öykünülerek oluşturulmuştur.

Kaynaklar
  • Türk Dünyası El Kitabı, Ankara 1976, s. 699 - 700 - 701
  • Dünya Tarihi Ansiklopedisi, Milliyet Gazetesi 1991, s. 38
  • Türk Tarihi Ansiklopedisi, Milliyet Gazetesi 1991, s. 61 - 62 - 63
  • Bil Eğitim Kurumları Tarih Kitabı, İstanbul 1998, s. 20
  • Meydan Larousse c. 9 s. 231
  • ·Thema Larousse c. 1 s. 66 - 67
  • Büyük Larousse c. 11 s. 5423 - c. 19 s. 9877
  • ·Görsel Büyük Genel Kültür Ansiklopedisi c. 8 s. 4840
  • Tarih I Ders Kitabı MEB Yayınları s. 41-42
Son düzenleyen Safi; 4 Ocak 2018 17:28
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Ocak 2007       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
kavimler göçü:
Tarih öncesi dönemlerden başlayarak başlayan göçler aralıklar devam etmiştir. Bu göçlerin hemen hepsinin siyasi ve askeri sebepleri vardır. Göç, bir milletin, bir kavmin yurtlarını terk ederek bilinmeyen bölgelere yok olma pahasına da olsa göç etmesidir. Tarih öncesi yapılan göçlerin sebeplerini o dönemin aydınlatabilecek yazılı kaynaklar bulunmadığından tam olarak açıklayabilmektir.Yazının bulunmasından sonraki dönem göçlerin birbirlerine daha sağlıklı bilgiler edinebilmekteyiz.
Kavimler göçünü başlatan Batı Hunlar’ının kimlikleri hakkında 200 yıldan beri türlü tahminler yürütülen ve çeşitli bilginler tarafından Türk-Fin, Fin-Ugor, Uygur-Moğol , Türk-Moğol karışımı, Türk-Moğol-Mancu karışımı oldukları konusunda yabancı bilim adamları görüş ileri sürmüşlerdir. Kaynaklar ve yorumlar çok çeşitlidir. Bazı kaynaklar Batı Hun İmparatorluğu ile Avrupa Hun İmparatorluğunu ayırmakta ve bunları iki ayrı devlet olarak kabul etmekte, bazıları ise batı ve Avrupa Hun İmparatorluklarını birbirlerinin devamı sayarak tek devlet kabul etmektedir. Batı Hunlar’ının geldikleri yer konusunda da değişik görüşler ileri sürülmesine karşın son yapılan araştırmalar bu Hunlar’ın, Büyük Hun İmparatorluğu’nun dağılmasından sonra Orta Asya’dan göç eden kav,imler olduğunu kesinleştirmiştir. Batı Hunlar’ının Aya kökenli ve Büyük Hun Devleti’ni kuran kavimlerin torunları oldukları artık kesin bir gözle bakılmaktadır. Bu konuda tarihsel, kültürel ve toplumsal bilgilerle kanıtlanmıştır.

Avrupa Hunlar’ının dili Türkçeydi. Hükümdar sülalesinin adlarına baktığımızda bunu görmekteyiz. Muncuk, Atilla, İlek, Dengizik, Aybars, Arıkan, Oktar vb.
Daha önce Hun tarihinde de gördüğümüz gibi ilk çağda büyük bir imparatorluk kuran Hunlar m.ö. 48 yılında Güneydoğu ve kuzeybatı Hun Devletleri diye 2’ye ayrılmıştır. Güney Doğu Hun Devleti Çin baskısı altına girdi ve eski Hun anayurdu bütün özelliklerini giderek yitirdi. Çin kaynaklarını bu toplulukların Slen-pilerin eline geçtiğini belirtir. Asıl Hun tarihi M.Ö. II. yy’ın birinci yarısında Avrupa topraklarına gelişecektir.
Hunlar batı steplerine göç etmeden önce burada buralarda İskitler yaşıyordu. Daha sonraları İran’dan gelen Sarmallar İskit İmparatorluğunun yıkılmasından önemli rol oynadılar. İran kökenli kavimler batı steplerine yayıldılar. Büyük Hun İmparatorluğu dağıldıktan sonra Orta Asya’da kurulması denenen bazı Rum Devletleri uzun ömürlü olmadı ve Hunlar yavaş yavaş Batı’ya doğru göç etmeye başladılar. Öncelikle Aral Gölü civarında görülen Hunlar, sonraları Don ve Volga ırmaklarını görüldüler.

Bu tarihlerde Karadeniz’in bazı kısımları Gotların işgali altında bulunuyordu. Don-Dinyeper Irmakları arasında Ostrogotlar, onların batısında da Vizigotlar yerleşmişti. Vandallar da Batı’da oturuyordu. Germen kavimleri İran Boyları karışık biçimlerde yaşıyorlardı. Hunlar, önce Doğu Gotları olan Ostrogot Devleti’ni yıktı, sonra da Batı Gotları olan Vizigotlar tarih sahnesinden silindiler. Gotlar, bu yenildiler üzerine kalabalık gruplar halinde Batı Avrupa’ya kaçtılar. Bu dönemde birçok kavim Hunlar’ın zorlamasıyla Karadeniz’in kuzeyinden Avrupa’ya doğru göç etti. Hunların Roma İmparatorluğu’nun Kuzey kesimlerini de alt üst ederek İspanya’ya kadar büyük bir kavimler göçüne neden oldular. Yendikleri kavimlerden aldıkları esirler ile ordularını genişleterek Avrupa’nın içlerine doğru saldırılarını yaygınlaştırdılar.

Yoğun Hun saldırıları ile karşılaşan Avrupa’nın dengesi alt-üst oldu. Tüm Avrupa Hunlar’a barbar gözüyle bakar oldu. Roma İmparatorluğundan herhangi bir direniş görmeyen Hunlar Macaristan’a kadar büyük sefer düzenlediler. Bu bölgelerde yaşayan kavimler Roma İmparatorluğu sınırları içine giriyorlar, Romalıların askeri gücüne sığınıyorlardı. Göründüğü gibi Kavimler Göçü: Ural Irmağı ile Volga arasında bulunan Batı Hunları’nın Avrupa içlerine ilerleyerek önlerine çıkan toplulukların bir kısmını yönetimleri aylına alması, bir kısmını da Avrupa’nın batısına ve güneyine doğru yer değiştirmek zorunda bırakmasıyla başladı. Avrupa’da “Barbar Krallıkları” denen küçük devletlerin doğmasıyla sonuçlandı.
Avrupa’da Kurulan Krallıklar

İspanya’da İspanya (Vizigotlar):
418-700 yılları arasında İspanya’da kurulan en önemli krallıklardan biridir. Yaklaşık 100 yıl yaşamışlardır. İlk devlet şeklini de Batı İspanya olarak görüyoruz. Armanizm’in etkisinde kalarak Hristiyanlığı kabul etmişler. İspanya’nın Hristiyanlaşmasında etkili oldular. Hun Türkleri Avrupa’ya ilerlerken bu kavimlerle mücadeleler yaptılar. Balkanlarda tutunamayacağını anlayan vizigotlar, Sicilya (İspanya’ya) göç ettiler. Justiniyanus döneminde Roma güçlenmeye başlayınca etkisiz hale geldiler. Aydınlanma çağının başlaması ve İspanya’da İslam ordularının görülüp 711’de Endülüsler’in kurulmasıyla son buldu.

Kuzey Afrika (Vandallar) 533-548 :
V. yy’da Kuzey Afrika’da devlet kuran Vandallar Hristiyan olup Ariyani mezhebini benimsemişlerdir. Bu nedenle, Ariyani olmayan yerli halka baskı yapmışlar ve zulm etmişlerdir. Bu arada yerli halk olan Berberiler arasında çıkan isyanlarda devletin gücünü azaltmıştır. Başkenti Burgoplar’dır. Jüstinyen’in izlediği dış politika neticesinde tekrar bunları Bizans’a bağlamıştır.

İtalya (Ostrogotlar)

Teodarik tarafından İtalya alınmış, ölümünden sonra taht mücadeleleri olmuş, tahta geçen Teodora’nın kızı Bizans’la iyi ilişkiler kurmuş, Bizans kültürünü de benimsemiş, bu durum Jüstinye’nin politikalarını kolaylaştırmış, devletin merkezi Koverraya’dır. 555 yılında tamamen yıkılmıştır.

Areman Krallığı (Aslasloren)
Hristiyanlığı benimsemişlerdir. Anglosaksonlar Galya topraklarında 871-1066’da kurulmuşlar. Küçük 7 krallıklardan oluşmakta, yabancılarla mücadelelerde ittifak içinde olmuşlardır. Anglosakson Hristiyanlığın merkezi haline gelmiştir.

Langobadlar (568-774)
Macaristan Ovası’na kurulmuşlardır. Hunlarla ve Doğu Gotlarıyla 773-774 yılında Avrupa’da kurulan son ve en büyük krallık olan Frank Krallığı tarafından yıkılmışlardır. 486 ve 843 yılları arasında hakimiyet kurmuşlar, Batı Avrupa sahasında 496’da Hristiyan olmuşlar, Batı Avrupa’da Hristiyanlık Resmi din olarak başlamıştır.

Franklar (773)
3 bölgeye ayrılmışlar:
1. Avusturya Bölgesi (Viyana)
2. Nestruya Bölgesi
3. Burgan (Onlins Bölgesi)

Yaklaşık 400 yıl Avrupa’da güçlenmişlerdir. 3 bölgeye toplanması, 3 bölgeye bölünmesi demektir. Bu bölgeleri kardeşler yönetmiş ve birbirinden bağımsız hareket etmişlerdir. Avusturya’da kurulan Franklar Karolenj olarak değişmiştir. Bizans’la karşılıklı ilişkiler başlamış, Avrupa’nın tek hakimi durumuna gelmişlerdir. Avarlar’ın hakimi zor durumda bırakmış, Franklar daha sonra Katolik kilisesine yaklaştı ve Katolik dünyasının liderliğini benimsemiştir.
Bütün bu devletler Roma’dan miras kalan yönetim yapısıyla ve misyonerler aracılığıyla Germen ülkelerini Hristiyanlaştıran Katolik kilisesinin desteğiyle durumlarını sağlamlaştırmışlardır. Göç sonunda Hunlar aleyhine inanılmaz rivayetler ev hikayeler çıkmıştır.
Barbarlar silah zoruyla ele geçirdikleri topraklardaki bütün Roma izlerini silmeye kalkışmışlardır. Çünkü sayıca azdılar. Barbar kavimlerle Romalılar arasındaki en büyük ayrılık nedeni, İznik Konsilinin, (325) yılında mahkum ettiği Ariusculuktu. Bu inancın, İsa’yı Tanrısal bir varlık değil bir insan olarak kabul etmesine dayanıyordu.
395 yılında Roma İmparatoru’nun ölmesi üzerine yeniden harekete geçen Hunlar’ın bir kısmı Balkanlardan Trakya’nın içlerine inerken bir kısmı da Kafkasya’dan geçerek Anadolu’nun iç kısımlarına gidiyorlardı. Hunlar’ın Doğu kanadı tarafından düzenlenene bu akımları basık ve kursik adlı başbuğlar yönetiyordu. Hunlar Anadolu’ya indikten sonra burada kalmışlar, iç kısımlara doğru ilerlemişler, Anadolu’ya işgal değil keşif amaçlı gelmişlerdir. Çukurova ve Suriye’yi işgale etmişlerdir. Kudüs’e kadar inen Hunlar, daha sonra Kuzey’e dönerek Orta Anadolu’ya yürüdüler ve daha sonra da Azerbaycan yoluyla kendi merkezleri olan Kuzey Karadeniz’e döndüler. İskitlerden sonra Türklerin Anadolu’ya ikinci kez gelişleri Hunlar döneminde olmuştur. Hunlar Doğu Roma’yı çöktürmeye yönelik saldırılarını arttırdılar. Ancak dış politika savaş taktiği olarak Roma’yı ortadan kaldırmayı ana ilke olarak benimserken, Buna karşı Batı Roma ile dostluk ilişkililerini geliştirmişlerdir. Avrupa’da ortalığı karıştıran bazı barbar kavimlerin hem Romalıların hem de Hunların düşmanı olması Hun Devleti’ni böyle bir dış politikaya yöneltmişti. Hun kuvvetlerinin mevcudu 90-100.000 Türk, bir o kadar da Germen ve İslav olmak üzere 200.000 kişi kadar çeşitli kaynaklardan takip edildiği kadar Hun Devleti içinde şu kavimler yer almaktaydı.
1) Doğu’dan Batıya: Germenler, Gotlar, Suebler, Gedipler.
2) Orta ve Batı Rusya: Slavlar, Venedalılar, Sklavanler, Antlar.
3) Kafkaslar’dan Tuna’ya Dağınık Halde: İranlılar, Alanlar, Sarmatlar, Başternolar,
4) Ural’dan Baltık’a: Finler, Ugorlar, Çudlar, Estler, Vidivaniler.
5) Türkler: İmparatorluğun her tarafına yayılmış olarak üçogur, beşogur, altıogur, onogur, saraogurlar, agaçeriler, sabarlar.

Yaklaşık olarak sayıları kırkbeşe yaklaşan bu kadar çok kavim eski Türk devlet sistemine göre bir siyasal birlik oluşturmakta, yabancı kavim ve zümreler ancak kralları aracılığıyla imparatorluğa bağlıydı.

Kavimler Göçü’nün Roma’ya Etkisi

Roma siyasi kısaca bahsedersek; Roma M.Ö. 773 yılında Tibet Nehri üzerinde savunmaya elverişli bir tepede kurulan ve kısa zamanda gelişme kaydederek ilk çağın en büyük imparatorluğu haline gelmiştir. Kazandığı büyük zaferlerle Akdeniz’i ele geçirmiştir. Böylece gücünü artırmıştır.
Roma İmparatorluğu’nun gücü dini mücadeleler ve iç savaşlarla sarsılırken Doğu’da İran’ın baskısı da gitgide artmaktaydı. Bu arada da Kavimler Göçü’nün başlaması daha büyük darbe oldu. Bu arada kuzeyden ve doğudan hiç aralıksız savaştı.
Trakya topraklarını Batı Gotları tahrip etmeye başlamışlar, Batı Gotları ve Hunlarda desteklemişlerdir. Barbar kavimleri ile savaş yapmışlar, savaş taktiği olarak Germenleri yok edebilmek için barış antlaşması yapmışlar. Ostrogotlar, Paranya’da Vizigotlarda İspanya’da iskan edildiler. Vizigotlar, yüksek askeri ücrete sahip olacaklar, Roma’nın müttefiki sayılacaklar ve icap ederse Roma’ya askeri yardımlarda da bulunacaklardır. Amaçları Gotları Roma’dan uzaklaştırmaktı. Fakat pek çok Got grubu imparatorun hizmetine girdi.

Anlaşmanın ve Roma’nın izlediği siyasetin sonucu olarak;
1)Devletin Germen kavimlerinin dalgalarının ezilmesi durduruldu.
2)Saldırganlar devlet hizmetine alınarak faydalanma yoluna gidildi.
3)Mevcudu azalan Roma ordusu takviye edilmiş oldu.

Bu anlaşmaların olumsuz yanları olarak;
1)Germenler savaş yoluyla değil barış yoluyla Roma İmparatorluğu’na sızdılar.
2)Ordu Germenleşti.
3)Devletin mali yükü arttı.
4)Ağır vergilere muhatap olan halkın sefaleti arttı.
5)Ağır borçların ve ekonomik sıkıntıya giren, vergi memurlarının baskısından kaçmak isteyen halk, büyük arazi sahibi kişilerin himayesine girmeye başladılar.

Roma’nın Çöküş Nedenleri
1)İmparatorluğun geniş sınırlara ulaşması.
2)Askeri birliklerin (lejyon) kendi komutanları imparator ilan etmesi ve imparatorların birbirleri ile mücadeleleri.
3)İç mücadelelerin devleti yıpratması.
4)Germenlerin ve İranlıların saldırıları.
5)Kavimler Göçü yani Hun akımlarının Roma topraklarına baskısı.
Bu sebeplerle meydana gelen askeri ve siyasal çöküntü diğer kurumlarında çökmesine sebep oldu. Sosyal hayat bozuldu.
İmparatorlar, barbarların siyasal becerilerini küçümsemelerine rağmen, değişen koşulların kalıcı olarak, Roma toparlanmasına zarar verebileceğini hesaplamamışlardır. Barbarlarda kendi cephelerinden imparatorluk yönetiminin zayıflığının kanıtlandığı bir durumla o kadar iç içe hale gelmişler ve kendi yöneticileri o kadar güven kazanmışlardır ki daha az saygılı davranmaktan çekinmez olmuşlardı.
Bir yandan yaşamak için güçlü bir merkezi iktidar isteyen devletçiliğe aykırı düşen bir hayat görüşü, öte yandan orta sınıflar yani bir toplumun en sağlıklı ve en zaruri bölümünü yok eden bir ekonomik bunalım.
Kısaca, bu uzun ve sıkıntılı dönem içinde yeni bir Avrupa kurulmuş, batının Asya’yla olan ilişkileri yepyeni koşullar altına gelmiş ve bu yeni gelişmeler önümüzdeki çağa özelliklerini vererek damgasını vurmuştur.
Kavimler Göçü, Avrupa’da bir çok etki yaratmış, Avrupa medeniyetinin Hun Türklerinden aldığı başlıca unsurları büyük Fransız tarihçisi ve Coğrafyacısı Fernand Grenord şöyle ifade ediyor: “O zamana kadar, Avrupalıların meçhulü olan iç çamaşırları, at koşumları ve Türklerin atlarını besleme usulleri askerliğe ve süvariliğe dair bir çok hususu, bir çok coğrafya ismi ve mefhumu, at donatımına ait bir çok hususları Hunlardan öğrenmişlerdir.

Kavimler Göçü’nün Sonuçları
1)Roma İmparatorluğu Doğu ve Batı olarak ikiye ayrıldı. (395) Batı Roma 476 yılında Germen kavimleri tarafından yıkıldı.
2)Avrupa’nın etnik yapısı değişti, Germenlerin Avrupa’ya karışması yerli milletler ortaya çıkardı.
3)Türkler Avrupa’da Avrupa Hun Devleti’ni kurdu.
4)İngiltere, Fransa gibi Avrupa Devletlerinin temelleri atıldı.
5)Avrupa’da feodalite (derebeylik) rejimi ortaya çıktı.
6)Şövalyecilik ortaya çıktı.
7)Avrupa’da edebi destanlar ve efsaneler meydana çıktı.
8)Avrupa’da Milliyetçilik yayıldı.
9)İlk çağ kapandı, Orta Çağ başladı.
Son düzenleyen Safi; 4 Ocak 2018 18:05
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Nisan 2007       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Göçlerin Sebepleri ve Yapılışı
Tarih içinde çeşitli zamanlarda değişik sebeplerle büyük çaplı göçlerin yapıldığı görülmektedir. Hiçbir millet önemli bir sebep veya sebepler olmadan, yaşadığı toprakları terk ederek yeni yurtlar arama ihtiyacını hissetmez. Türk milleti de tarihin çeşitli dönemlerinde bazı önemli sebeplerden dolayı yurtlarından göç etmişler, değişik coğrafyalarda yeni yurtlar kurmuşlardır.

Türkleri yer değiştirmeye iten sebeplerin başında ekonomik sebepler gelmektedir. Anayurt zamanla artan Türk nüfusunu besleyecek ekonomik imkanlara sahip değildi. Zaman içinde görülen otlak darlığı ve kuraklık gibi önemli sebepler Türkleri yeni yurtlar aramak zorunda bırakmıştır.

Türk göçlerinde dış baskılar da önemli bir siyasi ve askeri sebep olarak görülmektedir. Yabancı boyunduruğuna girip istiklallerini kaybetmek istemeyen Türk boyları yeni yurtlar aramak için göç ediyorlardı. şüphesiz yerleşik kavimler için zor olan bu durum, Konar- Göçer Türk milleti için her zaman mümkün olmaktaydı.

Türklerin değişik coğrafyalara göçlerinde rol oynayan bir sebep de, yeni yer ve yurt tutma anlayışıydı.

Türk devletlerinin bünyelerinde bazen görülen siyasi çekişmeler ve anlaşmazlıklar da çoğu zaman kaybeden tarafın yeni göçleri hazırlaması sonucunu doğurmuştur. Türk göçleri büyük bir disiplin içinde ve teşkilatçılık karakterini yansıtır bir tarzda yapılıyordu. Düzenli yapılan bu göçler sonucunda mücadeleci bir yapıda olan Türkler çok kısa surede geldikleri, yerleştikleri yeni toprak parçalarını vatan haline getiriyorlardı. Bu topraklar uğrunda gerektiğinde savaşan Türkler, eserleri ve kültür değerleriyle yeni vatanlarına damgalarını vuruyorlardı. Tarih içinde Türklerin yaptıkları göçler milattan önce ve sonra olarak ikiye ayrılır.

Milâttan Önceki Türk Göçleri
Orta-Asya'da Altay-Sayan Dağları'nın kuzey-batı kesiminde yaşayan ilk Türkler yukarıda anlatılan ana kültür tabakaları döneminde M.Ö. 1700'den itibaren etrafa yayılmaya başlamışlardır. Bunu takip eden iki asır içinde Altayları ve Tanrı Dağları'nı kaplayan Türklerin bir kısmı Kazakistan üzerinden Maveraünnehir'e geçerek buradaki "Akdeniz" milletleri ile temas kurdular. Bu arada batıya doğru açılan bazı Türk grupları "Fin-Ugor" kavimleri ile bağlantı kurmuşlardır. Türkler, M. O. 1700'lerden itibaren Altaylar'a yerleşirken, bir yandan da M.Ö. 1100'lerden başlayarak, kalabalık kütleler halinde, Çin'in kuzey batısındaki Kansu, Ordos bölgesine doğru kaymışlardır. Bir kısım Türk boylan M.Ö. 1300-1000 yıllan arasında Türkistan sahasına yerleşmişlerdir. M.O. 700'lerden itibaren güney Sibirya'yı, Baykal bölgesini, Moğolistan'ı ve Yedi-su havzasını etkisine alan Türk göçleri, bu yıllarda adeta Altay-Sayan Dağları'nın batısındaki anayurdu boşaltmıştır. Bunun sonucunda Türkler, doğuda Ordos'a doğru, batıda Volga'ya doğru olmak üzere iki kısma ayrılmışlardır. Bu coğrafî ayrılık asli Türkçe'yi de etkilemiş, lehçelerin doğmasına sebep olmuştur. Doğu Türkleri Lehçesi ve Yakut-Çuvaş Türkleri Lehçesi böylece oluşmuştur. Yakut Türkleri şimdiki yurtları olan kuzey-doğu Sibirya'ya da bu dönemde göç ettiler. Çuvaş Türkleri, Yakutlardan ayrılarak daha batıya yöneldiler. Bugünkü Türk topluluklarının lehçeleri bakımından farklılaşmasını etkileyen gelişmeler de bu dönemde meydana gelmiştir. Aralarında, Hun, Göktürk, Uygur; kısmen Sabar, Hazar, Peçenek, Kuman, Oğuz ve dolayısı ile Azerbaycan, Irak, Suriye, Anadolu ve Balkan Türklerinin bulunduğu "Doğu Türkleri" M.O. IV-III. yüzyıllarda iç-Asya ve Çin'in kuzey-batısında yaşıyorlardı. Oğuzlar, Bulgarlar ve Çuvaşların oluşturdukları "Batı Türkleri" de aynı yüzyıllarda Hazar ve Volga civarında bulunuyorlardı. Bütün bunlarla beraber, M.Ö. I. yüzyıl başlarında bir kısım Türk boylarının da Hindistan'ın İndus-Pencâb havalisine doğru göç ettikleri görülmektedir.

Milâttan Sonraki Türk Göçleri
Milâttan sonraki dönemlerde meydana gelen Türk göçlerinin ana karakteri ve haklarındaki tarihî bilgilerimiz daha kesindir. Bu göçler ana istikamet bakımından, güneye ve batıya doğru olmak üzere iki şekilde gelişme göstermiştir.
Orta-Asya'dan güneye göç eden bir kısım Türk kitleleri burada çeşitli devletler kurmuşlardır. Kuzey Çin'de 338-557 yılları arasında devlet kuran Tabgaçlar buna bir misaldir.
Batı yönünde cereyan eden Türk göçleri başlıca iki ana yol takip etmiştir. Bunların bir kısmı Hazar Denizi ve Karadeniz'in kuzeyinden Balkanlar ve Orta Avrupa yönünde göç ederek buralarda önemli roller üstlenen güçlü devletler kurmuşlardır. Avrupa Hunları 375'ten sonra, Avarlar IV. yüzyıl ortalarında, Bulgarlar 670'li yıllardan sonra, Macarlar 830'dan sonra, Peçenekler, Kumanlar (Kıpçaklar) ile Oğuzların bir kolu olan Uzlar IX.-XI yüzyıllar arasında bu yolu kullanan Türk topluluklarıdır.
Batı göç yolunun güney kesimini kullanan Türk kitlelerinin bir bölümü, Sasani Devleti'nin gücü karşısında Hindistan'a yönelerek burada devletler kurmuşlardır. Mesela 350'li yıllarda Uar-Hun da denilen Ak-Hunlar bunlardandır. Akhunlar Afganistan ve Kuzey Hindistan'ı hakimiyetleri altına almışlardır. Bu yönde ilerleyen büyük Türk kitleleri, Sasani Devleti'nin yıkılması üzerine "Orta Yol'* denilen yolu takip ederek Maveraünnehir üzerinden îran ve Anadolu'ya geldiler. Oğuz Türklerinin ağırlıklı olarak yer aldıkları bu Türk göçleri ile Anadolu ebedi Türk vatanı haline gelmiştir.
Bu "orta göç yolu" Türklük için de en önemli göç yolu olarak değerlendirilmektedir. Çünkü, batı yönünde kuzey göç yolunu kullanan Türk kitlelerinin bazıları, nüfuslarının da azlığı sebebiyle zamanla Balkanlar ve Orta-Avrupa'daki medeniyetlerin etkisine girerek, Türklüklerini kaybettikleri halde, orta yolu izleyen Türk kitleleri hem Türklüklerini korudular hem de, bağımsız olarak yaşadılar.


Göçlerden Sonra Anayurdun Durumu
Çeşitli yerlere ve yönlere yapılan Türk göçlerinden sonra Anayurt Orta-Asya da kalabalık bir Türk kitlesi yaşamaya devam etmiştir. Bunlar zaman zaman bağımsız devletler kurmuşlardır. Buradaki Türk kitleleri diğer yerlere yapılan göçleri de insan unsuru bakımından devamlı olarak beslediler.
Tarihi gelişme içinde, çeşitli istilalara da uğrayan Orta-Asya Türkleri, Türklüklerinden hiçbir şey kaybetmediler. Moğol, Rus ve Çin baskılarına maruz kalan buradaki Türkler, XXI. yüzyıla girdiğimiz şu günlerde Sovyetler Birliği'nin parçalanması sonucu bağımsızlıklarını ilân ederek, yeniden varlık buldular. Özellikle Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan Kazakistan (ve bünyesinde çok sayıda Türk unsurunu barındıran Tacikistan) bugün bağımsız birer Orta-Asya Türk Cumhuriyeti olarak dünya milletler ailesi içinde şerefli yerlerini aldılar. Bu cumhuriyetlere yine bağımsızlığını yeni ilân eden Azerbaycan (daha batıda olmasına rağmen) ve Çin'e bağlı özerk bir cumhuriyet olan, Doğu Türkistan Uygur Özerk Cumhuriyeti ilave edilmelidir.

Kavimler Göçü'nün Sebepleri ve Avrupa Hunları Hakkında ilk Bilgiler
Orta Asya'da siyasî varlıklarını kaybeden Hun kütleleri, batı yönünde yayılmışlardır. Özellikle Kuzey Hun Devleti'nin yıkılışından sonra bazı Türk boylan, Seyhun Nehri'nin batısına, Kafkasların kuzeyine, Dinyeper Nehri civarına gelerek yerleştiler.
IV. yüzyıl ortalarında Aral ile Hazar gölleri arasına, Alan topraklarına yerleşen Hunlar, 374 yılında İtil (Volga) kıyılarında göründüler. Bu sıralarda Karadeniz'in kuzeyinde aslen bir Cermen kavmi olan Gotlar iki bölüm halinde yaşıyorlardı. Bunların Don Dinyeper Nehirleri arasında yaşayanlarına Doğu Gotlar (Ostrogotlar), biraz daha batıda bulunanlarına da Batı Gotları (Vizigotlar) denilmekteydi. Aynı yıllarda Transilvanya ve Galiçya'da Gepidler, bugünkü Macaristan'da da Vandallar oturmaktaydı. Bu iki kavim de Cermen asıllı idi. Aynı yerlerde bu dört Cermen kavminden başka, sayılan 20'ye varan Cermen, İranlı ve Slav asıllı kütleler de yaşamaktaydı.
Hunlar bu sırada başlarında bulunan Balamır isimli bir hakanın komutasında, önce Doğu Gotlarını (374), sonra da Batı Gotlarını (375) yıktılar. Batı Gotlarma bağlı kalabalık Cermen kütleleri batıya doğru göç ettiler. Bu şekilde teşkilâtlı, kuvvetli süvari birliklerine sahip bulunan Hunlar'ın batıya doğru yerlerinden oynattığı çeşitli kavimler, önlerindeki kavimleri batıya doğru yerlerinden atarak İspanya'ya kadar uzanan tarihî Kavimler Göçü'nün oluşmasını sağladılar.
Uldız (Yıldız) komutasındaki Hunlar, V yüzyıl başından itibaren Vandalların bir bölümü ile Vizigotları İtalya'ya kadar süren bir göçe mecbur ettiler. Bu, ikinci büyük Kavimler Göçü dalgasını meydana getirdi.

Batı yönünde devamlı olarak ilerleyen güçlü Hun birlikleri, bir kısım kavmi de Ren Nehri'nin ötesine, Galya'ya gitmek zorunda bıraktılar. Böylece Avrupa yolu Hunlar için tamamen açılmış oldu.

Kavimler Göçü'nün Sonuçları
Avrupa Hunları'mn faaliyetleri sonucu oluşan Kavimler Göçü, bugünkü Avrupa'nın etnik yapısını şekillendiren en önemli olaydır. Alanlar, Vandallar, Süebler, Vizigotlar İspanya'ya giderek yerli halkla karıştılar. Bugünkü ispanyolların etnik durumu böylece belirmiş oldu. Angıllar ve Saksonlar Britanya (İngiliz) Adaları'na giderek yerlilerle karışıp, bugünkü İngilizleri meydana getirdiler.
Kavimler Göçü sonucunda Roma topraklarına giren pek çok kavim Roma'nm dengesini bozarak Roma İmparatorluğu'nun önce ikiye ayrılmasına (395), sonra da Batı Roma'nın yıkılmasına (476) sebep oldular.
Kavimler göçü "Eski Çağ"ın bitip, "Orta Çağ"ın başlamasını sağladı.
Göç eden pek çok kavimin Roma'ya yığılması Avrupa'da uzun yıllar sürecek olan Roma-Cermen gruplaşmasına yol açtı.
Hunlar sayesinde Türk kültürü pek çok bakımlardan Avrupalı kavimleri etkiledi. Özellikle "At"ın orduda kullanılması, orduda "Onlu Sistem"in yayılması, "Pantolon ve Cekef'in kullanılması bu etkilerden bazılarıdır.
Son düzenleyen Safi; 7 Ocak 2018 19:08
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ekim 2008       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kavimler Göçü
4.-5. yüzyıllarda Avru­pa'da birçok kavmin yer değiştirmesine, bu­günkü Avrupa'daki ulusal devletlerin temel­lerinin atılmasına yol açan Kavimler Göçü, Roma İmparatorluğu'nun da dağılmasına ne­den olmuştur.

4. yüzyılda Batı ve Orta Avrupa'nın büyük bölümü Roma İmparatorluğu'nun denetimindeydi. Roma'nın elindeki bu topraklarda birçok kavim yaşıyordu. Bunların arasında en kalabalıkları olan Germenler'in doğu kolunu oluşturan Gotlar ise Doğu Avrupa'da ve Rusya'nın güneyindeki bozkırlara yerleşmiş­lerdi. Batıya doğru ilerleyen Hunlar 374'te Don ile Dinyeper ırmakları arasında yaşayan Ostrogotlar'ı (Doğu Gotları), 376'da da Vizigotlar'ı (Batı Gotları) büyük bir yenilgiye uğratıp dağıtınca Gotlar daha batıya doğru göç ettiler ve Roma topraklarına girdiler. Romalılar Vizigotlar'ı Tuna boylarına yerleş­tirdiler. Ama zamanla güçlenerek Roma yö­netimine başkaldırdılar ve hatta 410'da Ro-ma'ya kadar ilerleyerek kenti yağmaladılar. 415'te Roma yönetimiyle anlaşarak Güney Fransa ve Doğu İspanya'ya göç ettiler ve burada bir krallık kurdular. Vizigotlar daha sonra Franklar'ın istilası üzerine Fransa'daki topraklarını yitirdiler. İspanya'daki varlıkları ise 711'deki Arap istilasına kadar sürdü.

Ostrogotlar ise Hun ilerlemesi karşısında önce Macaristan ve Hırvatistan'a yerleşmiş­ler, Romalılar Ostrogot akınlarına bir süre direnmişlerdi. Ama Hunlar'ın çekilmesinden sonra Balkanlar'a doğru yayılan Ostrogotlar İstanbul'a kadar ilerlediler. 493'te Ostrogot Kralı Teodorico Batı Roma İmparatorluğu'na son veren Odoaker'i yenilgiye uğratarak İtalya'da bir devlet kurdu.
Germenler'in batı kolundan olan ve Alman­ya'nın kuzeybatısında yaşayan Franklar da­ha batıya göç ederek bugünkü Fransa'yı istila ettiler. Burgonlar'ı kendilerine bağladılar. Vizigotlar'ı da İspanya'ya sürerek 5. yüzyılın sonlarında Frank Krallığı'nı kurdular. Gene Germenler'in batı kolundan olan Vandallar, Oder ile Vistül ırmakları arasında yaşarlarken Hun baskısı karşısında önce Fransa'ya göç etmişlerdi. Ardından gelen başka göçler üze­rine İspanya'ya geçtiler. Vizigot istilasından sonra da Kuzey Afrika'ya yerleştiler ve 442'de burada bir krallık kurdular.

Kavimler Göçü sırasında en uzak yolu aşan Almanlar Don Irmağı kıyılarından kalkıp İspanya'ya yerleşmişler, sonra Vandallar'la birlikte Kuzey Afrika'ya göçmüşlerdir. Alman­ya'nın kuzeyinde yaşayan Saksonlar ile An­gular ise 5. yüzyılın başlarında Britanya Adaları'na göç etmiş, adanın yerli halkı olan Britonlar ve Eskotları (İskoçlar) yenilgiye uğratarak bugünkü İngiltere'nin temellerini atmışlardır. Elbe Irmağı'nın kuzey kesiminde bulunan Lombardlar da 5. yüzyıl başlarında göç ettik­leri Karpat Dağları'nın batısındaki topraklar­da bir yüzyıldan fazla kaldıktan sonra güneye yönelmiş ve 6. yüzyıl ortalarında İtalya'ya yerleşmişlerdir.
Hunlar'ın Don Irmağı'nı aşmalarıyla başla­yan Kavimler Göçü iki yüzyıl içinde Avrupa haritasını baştan başa değiştirmiş, dört bir yana dağılan Germen toplulukları gittikleri yerlerin yerli halklarıyla karışarak yeni kül­türlerin oluşmasına yol açmışlardır.

Kavimler Göçü'nün en önemli siyasal so­nuçlarından biri de Roma İmparatorluğu'nun dağılmasıdır. İmparatorluk yoğun göçler kar­şısında siyasal birliğini koruyamayarak 395'te Doğu ve Batı olarak ikiye ayrılmış, Batı Roma bir yüzyıl daha varlığını sürdürebilmiş ve 476'da gene göçler sonucu yıkılmıştır. Kavimler Göçü'nün yolları dışında kalan Do­ğu Roma (Bizans) ise ancak göç olaylarının yavaşladığı 6. yüzyılın ortalarından sonra Avrupa'da varlığını yeniden hissettirmeye başlamıştır.

MsXLabs.org & Temel Britannica
Son düzenleyen Safi; 7 Ocak 2018 19:09
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
15 Haziran 2010       Mesaj #7
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Göçler
Göçlerin Nedenleri:
  • Kuraklık
  • Nüfus çokluğu
  • Doğudan gelen Çin baskıları
  • Ekonomik sıkıntı
  • Kendi aralarındaki siyasi çekişmeler
  • Hayvan hastalıkları,
  • Hayvanlar için otlak yetersizliği.
Göçlerin Sonuçları:
  • Mezopotamya, Anadolu, Suriye ve Ege Denizi çevresinde yerleşim yerleri meydana geldi.
  • Göçlerden sonra Orta Asya ıssızlaştı.
  • Şehirler kum yığınları altında kaldı.
  • Göç etmeyenler ırmak boylarında yaşamlarını sürdü.
Kavimler Göçü'nün Sonuçları
375 yılında Hunların bazı barbar kavimleri batıya sürmesiyle başlayan ve yaklaşık bir yüzyıl kadar devam eden Kavimler Göçü, Avrupa tarihini derinden etkilemiştir. Bu göçün Avrupa’ya siyasi, dini ve etnik sonuçları olmuştur. Kavimler Göçü’nün sonuçları şu şekilde sıralanabilir:
  • -Hun saldırılarından korkarak kaçan barbar kavimler Roma’da karışıklıkların ve iç isyanların çıkmasına yol açtı. İmparatorluk Theodosius’un ölümü üzerine oğulları Arcadius ve Honorius tarafından paylaşıldı. Böylelikle, bin yılı aşkın köklü bir geçmişe sahip olan Roma İmparatorluğu , batısını Honorius, doğusunu Arcadius yönetecek şekilde ikiye ayrıldı (375).
  • -Kavimler Göçü’ne yol açan Hunlar, Orta Avrupa’da bugünkü Macaristan topraklarını merkez alan Avrupa Hun Devleti’ni kurdular.
  • -Hunların batıya sürdüğü kavimler, Roma’yı talan etmek suretiyle ülkede büyük tahribata yol açtılar. V. yüzyılın ikinci yarısından sonra Batı Roma İmparatorluğu büyük güç yitirerek aşiret krallıklarına bölündü. 476 yılında son kral Romulus Augustulus, Odoaker adlı bir aşiret reisi tarafından tahttan indirildi. Tahta oturan Odoaker’in, Roma imparatorluk simgelerini yanlısı olduğu İstanbul imparatoru Zenon’a göndermesiyle Batı Roma İmparatorluğu resmen sona erdi (476).
  • -Avrupa’da uzun yıllar hüküm süren Roma İmparatorluğu’nun bölünmesi ve daha sonra batı kanadının yıkılması, Avrupa’daki siyasi dengelerin bozulmasına neden olmuştur. Kavimler Göçü sonucunda Avrupa’ya gelen kavimler (Franklar, Vizigotlar, Burgundlar vb.) Ortaçağ Avrupası’na damgasını vuran, “barbar krallıklar” olarak nitelendirilen küçük krallıklar kurdular.
  • -Avrupa’daki otorite boşluğundan yararlanan kilise ve Papalık, tüm Ortaçağ boyunca siyasal gücü elinde tutmuştur.
  • --Avrupa’daki merkezi krallıkların zayıflaması derebeylik (feodalite) rejiminin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Feodalitenin oluşmasında göç ve istilanın önünden kaçanların kendilerine sığınacak bir yer aramaları, bunun sonucu olarak da asillerin topraklarına ve şatolarına yerleşmeleri etkili olmuştur. Bu durum aynı zamanda süzeren (himaye eden) ve vassal (himaye edilen) ilişkisini doğurmuştur.
  • -Avrupa yaklaşık 100 yıl süren bir karışıklık ortamı yaşamıştır.
  • -Avrupa’nın bugünkü etnik oluşumu, Hunların başlattığı Kavimler Göçü sonunda şekillenmiştir. Bir Germen kavmi olan Franklar, Kavimler Göçü sonunda Galya’ya yerleşmişler ve burada ilk devletlerini kurmuşlardır (5. yüzyıl). Yine Kavimler Göçü sebebiyle Britanya adalarına göç eden Angllar ve Saksonlar, bugünkü İngiltere’nin temelini atmışlardır. Bunların kaynaşmasıyla Anglo-Sakson deyimi ortaya çıkmıştır. Kavimler Göçü, Vandalların, Vizigotların, Süevlerin ve Alanların İber Yarımadası’na yerleşmesi ve buradaki yerli halkı içlerinde eriterek bugünkü İspanyolların meydana gelmesi sonucunu doğurmuştur. Germen kavimlerinin (Saksonlar, Franklar, Burgundlar, Gepideler, Gotlar, Skirler, Vandallar vb.) Avrupa’ya yayılarak yeni milletlerin oluşmasına yol açtıkları görülmektedir. Anayurtlarında kalan Germenler, daha sonra Alaman kabilesinin çevresinde yoğunlaşarak, yaşadıkları toprakların Almanya adını almasını sağlamışlardır.
  • -Katolik kilisesi, misyonerler aracılığıyla, Batı Roma İmparatorluğu toprakları üzerinde kurulan krallıkları hıristiyanlaştırarak dinlerini yayma fırsatı buldu.
  • -Kavimler göçü tarihçiler tarafından İlk Çağ’ın sonu Orta Çağ’ın başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
  • -Hunların gelmesiyle Avrupa'da atlı birlikler önem kazanmış, süvarilerin silâh ve kıyafetlerinde Hunlardan esinlenilmiştir. Belki de Orta Çağ Avrupası’nın şövalye tipi, Hun Alplerine öykünülerek oluşturulmuştur.
Son düzenleyen Safi; 7 Ocak 2018 19:08

Benzer Konular

13 Aralık 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
16 Aralık 2009 / Ziyaretçi Cevaplanmış
15 Şubat 2011 / Misafir Soru-Cevap
26 Ocak 2016 / Misafir Cevaplanmış
17 Kasım 2017 / İNCİ GÜL Cevaplanmış