Arama

Türk Bozkır Kültürü

Güncelleme: 1 Nisan 2010 Gösterim: 29.040 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Nisan 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Türk Bozkır Kültürü

Sponsorlu Bağlantılar
Bozkır Türk Kültürü kamu hukuku, özel mülkiyet, serbest çalışma, imtiyazsızlık, hükümranlık, karizmaya dayanma, töre hükümlerine uyma, besicilik ve çobanlık, birleştiricilik, askeri karakter ve dinî tolerans gibi özelliklere dayanır.

Bozkır hayatı, geniş bozkırlarda maksatsız bir şekilde, plansız, karmaşık ve düzensiz bir hayat olarak düşünülmemelidir. Plansız olarak belki ancak Kuzey Sibirya’nın ormanlarında Tunguz’lar dolaşmaktadır. Onlar tesadüfen bol av ganimetine rastladıkları yerde geçici olarak kalırlar. Ama Türk bozkır hayatı çok sıkı disipline, düzene ve sorunsuz bir organizosyon anlayışına dayanır.

Bozkır Türk kültürü göçebe kültürü ile karıştırılmamalıdır. Bozkır Türklerinde ekonomide sistemli bir besicilik, inançta tek tanrı inancı, hukukta evrensellik, ailede adalet, mazide tarihîlik, ahlâkta alplık ve benzeri özellikler varken göçebelerde daha çok asalak ekonomi, çok tanrıcılık, aile çevresini aşmayan bir hâkimiyet anlayışı görülmektedir. Türk maddi kültüründe temel olan at ve demir, göçebelikte yoktur.

Toplumlar yaşadıkları coğrafyanın etkisi altındadırlar. Eski Türkler Orta Asya’nın bozkırlarında tarih sahnesine çıktılar, yedikleri hayvan eti, giydikleri hayvan derisi veya yünlerinden dokudukları giysilerdi. Ehlileştirdikleri hayvanlara otlaklar ve sular gerekiyordu. Oysa bu bakımdan Orta Asya pek cömert değildi. Bilhassa kurak yazlarda yağmur damlalarını ve çabucak kuruyan yeşillikleri yakalamak zorundaydılar. Bir de, kışın kışlaklarda yazın yaylalarda yaşamak zorunda olduklarından bir yerden kalkıp bir yere konan topluluklar halinde idiler. Bu devamlı göç hayatı, düzenli ve disiplinli hale gelmelerinde önemli bir etken olmuştur.

Bozkırlardaki hayvan besiciliği için yaz ve kış konaklama yeri çok önemliydi. Zira gelişi güzel seçilmiş bir yer, hayvanların telef olmasına neden olabilirdi. Kış ve yaz aylarında kalınacak yerin kesin şartları vardır. Kış aylarında mevsiminin şiddetine karşı korunabilmek için ormanlık bir arazi ya da derin bir vadi seçilirdi. Yaz aylarında da sulak, otlağı bol ve açık bir yer seçilirdi.

Bozkır hayatı yaşayan insanlar için, düşmanın nerede ve ne zaman ortaya çıkacabileceği belli değildi. Bu nedenle her an savaşa hazırlıklı olmak zorundaydılar. Bir anda görünen düşman çok kısa bir sürede her şeyi yok edebilirdi. Böyle bir tehlike altında yaşayan bozkır insanı, savaşçı ve teşkilâtçı bir yapıya sahip olmuştur. Can güvenliğinin yanında mallarının ve meraların korunması konusunda da bazı hukukî anlaşmalar yapmak gereği duymuşlardır.

Zor şartlar içinde yaşayan bozkır insanı; ahlâk, terbiye, mertlik, insaniyet, kahramanlık, bahadırlık ve cesaret bakımlarından oldukça yüksek bir derecededir. Eşitlikçi dayanışmacı hoşgörülü olmak, bozkır hayatının temel özellikleridir. Üstelik Türk toplumunun temel değeri, töresi bozkır kültürüne bağlıdır. Nitekim bozkır kültüründe, özgürlük, eşitlik, kardeşlik ilkeleri çok net olarak izlenmektedir. Ne var ki bu saf örgütlenmeye dayanan toplum düzeni ve onu izleyen yönetim dönemi önemli ölçüde fetih-yağma ekonomisine bağlı olduğundan ve yine diğer kabilelerle mücadelelerin devamlı olarak sürüp gitmesinden dolayı sınıfsal toplumu destekleyen bir çok yazar tarafından acımasızca eleştirilmiştir.


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Nisan 2010       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
BOZKIR KÜLTÜRÜ -1-

Sponsorlu Bağlantılar
Türk tarihinin ilk safhası daha ziyade Asya ve Avrupa bozkırlarında geçmiştir.Bunun hiç şüphesiz en önemli sebebi Türk’lerin bu tabii yaşam şartlarını sevmeleri olmuştur.Bu sebepten düşünce tarzı,inancı,dünya görüşü,örf ve gelenekleri bozkırların köklü izlerini taşır.
İlk kültürler doğdukları bölgenin şartları içinde gelişmiştir.Bunun için avcılık ve ormancılıkla geçinen kavimler “asalak “kültüre sahip olmuşlardır.Tarıma elverişli alanlarda yaşayanlar çiftçilik yapmışlar ve “köylü” kültürünü oluşturmuşlar.Besicilikle yaşayan bozkırdakiler ise “çoban” kültürünü oluşturmuşlardır.
Bozkırlar çöl değildir,bol otlakları ile besiciliğe elverişli,kuru tarıma imkan veren rutubetli yüksek yaylalardır.Ancak bir kültürün oluşması için sadece coğrafi şartlar yeterli değildir.İnsan unsuru da önemli bir rol oynar.

O halde her kültürün üç temel kaynağı bulunmaktadır:
1-Coğrafi çevre
2-İnsan
3-Cemiyet

Buna göre uzun geçmişi bozkır şartları içinde geçen Türk topluluğunun kendine mahsus bir kültür tipine
sahip olacağı meydandadır.Biz buna doğuş ve gelişme safhasından dolayı “Bozkır Kültürü” diyoruz.Başka bir deyişle Bozkır kültürü Türk kültürü demektir.

Bozkır kültürünü göçebe olarak ta nitelemek yanlıştır.Türk kültürü “at” üzerine kurulmuştur.Fakat temel prensipleri sadece bundan ibaret değildir.Bunun yanında “demir”de vardır.Ayrıca bir hukuk anlayışı ile donatılmıştır.Din,düşünce,ahlak yönlerinden de tamamlanmaktadır.
Buna karşılık “at” göçebelerin hayatında birinci planda görülmez.Bozkır kültürüne karakter veren “demir”e pek çok göçebe kavim kültüründe rastlanmaz.Göçebelerdeki Din ,Hukuk,Devlet anlayışı da Türklerdeki gibi değildir.
Bu sebepten dolayı bozkır kültürünü göçebe kültürü şeklinde tarif ilme aykırıdır.


SOSYAL YAPI
Türk Bozkır topluluğunun sosyal yapısı şöyledir:
1-OĞUŞ = AİLE
2-URUG = SOY
3-BOD = BOY,KABİLE
4-OK = SİYASİ BİR TEŞKİLATA BAĞLI KABİLE
5-BODUN = SİYASİ İSTİKLALİ OLAN,VEYA OLMAYAN BOYLAR BİRLİĞİ
6-İL(EL) = MÜSTAKİL TOPLULUK,DEVLET,İMPARATORLUK


AİLE
Eski Türk sosyal hayatında aile bütün sosyal bünyenin çekirdeği durumundaydı.Kan akrabalığına dayanıyordu.Türk ailesi “küçük aile” tipindeydi.Bu yönü ile Yunan,Roma,İslav ailelerinden ayrılmaktadır.Eski Yunanistan’da ve Roma’da aile reisi,ailenin diğer fertleri üzerinde mutlak hakim iken,İslav’larda ise aile büyüğü bütün aile halkına kölesi gibi hükmederdi.Bu ailelerde mülkiyet kolektifti.
Türklerde ise mülk ortaklığı yalnız otlaklara ve hayvan sürülerine aitti.Hatta sürülerde çok kere şahsi mülk halindeydi.Evlenen erkek veya kız,baba ocağından hisselerini alarak ayrılır,yeni bir aile kurardı.Baba evi ise en küçük oğula kalırdı.Türklerde tek eşlilik yaygındı.Kadın hürdü ve Türk topluluğunda saygı görürdü.Ata biner,ok atar,hatta güreş tutarlardı.Namus ve iffetine düşkün olan Türk kadınının savaşta düşman eline geçmesi büyük zillet sayılırdı.

URUG
Bu ifade soy,sop manasına gelmektedir.

BOY
Aileler veya soy’lar bir araya geldiği zaman boy teşkil ediyordu.Başında Bey bulunurdu.Bey’in görevi boydaki iç dayanışmayı muhafaza etmek,hak ve adaleti korumak ve düzenlemekti.Boy Bey’leri cesareti,mali kudreti ve doğruluğu ile tanınmış kişiler arasından seçilirdi.Aile ve soyların temsilcileri,seçici heyeti meydana getirirdi.Bu heyet,eski Türk Devletlerinde mevcut meclislerin küçük çaptaki ilk tipidir.

BODUN
Boylar birliğine “BODUN” denmekteydi.Başında “HAN” bulunuyordu.
Bodunlar Boylar arasındaki sıkı işbirliğinin meydana getirdiği siyasi topluluklardır.


DEVLET (İL)
Eski Türklerde siyasi teşkilatlanmanın en üst kademesini “İL” meydana getiriyordu.
Bodun’lar ve Boy’ların merkezden idare edilmesi sayesinde İl’de birleşmiş olan halk,”töre” denilen ortak idari ve hukuki düzenle yönetilirdi.Demek ki Türk”il”i yurdu koruyan,milleti huzur ve barış içinde yaşatan bir siyasi kuruluştur.

Türk ilinin özellikleri şöyle özetlenebilir:

1-İSTİKLAL
Bu konuda Asya Hun Devlet meclisindeki şu konuşma (Çin yıllıklarından alıntıdır)Türklerin bağımsızlık hakkındaki bütün görüşünü kısaca özetler:
“İstiklale karşı hayranlık duymak ve bağımlı olmayı yüz kızartıcı saymak bizim geleneğimizdir.Atalarımızdan toprakla beraber devr aldığımız devletimizi;Çin ile uzlaşmak pahasına feda edemeyiz.Mücadele edecek savaşçılarımız mevcut iken devletimizi korumalıyız”.(Çiçi’nin konuşması M.Ö.58)


2-ÜLKE
Yine bu madde şu güzel örnekle açıklanabilir:
Asya Hun Tanhu’su Motun,komşu Tung-Hu’ların vergi olarak at ve kadın istemelerine fazla itiraz etmemişti.Fakat devlet arazisi isteğiyle karşılaştığı zaman ,devlet meclisinde,toprağın devlete temel olduğunu ,kendisinin kimseye arazisini terk et demeye yetkisinin bulunmadığını söylemişti.(MÖ.209)


3-HALK
Halk deyiminin eski Türkçe karşılığı “KÜN” idi.
Özel mülkiyet kişi haklarının ve hürriyetin teminatıdır.İnsan şahsi mülke sahip olup onu istediği gibi kullanabilir.


4-TÖRE
Türk devletinde halkın hak ve hürriyetini istemesi tabii idi.Halkın bu isteği,törenin uygulanması ile karşılanıyordu.Töre,eski Türk hayatını düzenleyen hukuki kaidelerin bütünüydü.



Benzer Konular

27 Şubat 2009 / ThinkerBeLL Türkiye Cumhuriyeti
20 Şubat 2008 / Misafir Türkiye Cumhuriyeti
18 Ağustos 2009 / Misafir Türkiye Cumhuriyeti
2 Ocak 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
14 Aralık 2007 / Misafir Eğitim Bilimleri