Arama

Avrupa Tarihi - Tek Mesaj #5

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
21 Nisan 2009       Mesaj #5
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Avrupa Tarihi
Vikipedi, özgür ansiklopedi


Yeni Çağ

Rönesans ve Reform
Leonardo da Vinci'nin Mona Lisa eseri
388pxmonalisa

İstanbul'un fethinden sonra 15. yüzyıl'ın ikinci yarısında İtalya yarımadasında sanat ve bilim dallarında büyük bir atılım yaşandı. Rönesans (Yeniden doğuş) adı verilen bu hareket çağdaş Batı Avrupa ile klasik antikite arasındaki bağın tekrar kurulmasını sağladı. Arap bilimi (özellikle matematik) alınmış, deneyselliğe geri dönülmüş, yaşamın önemi hakkında yoğunlaşılmış (örneğin Rönesans hümanizmi), matbaanın bulunmasıyla ve sanat, şiir ve mimari'de ortaya çıkan yeni tekniklerle bilgi yayılabilmiş, böylece köklü bir değişim başlamıştır. Bu çağ uzun zamandır geriye düşmüş olan Avrupa'nın ticaret ve coğrafi keşiflerle yükselişinin öncüsü olmuştur. İtalyan rönesansı bu dönemin başlangıcı olarak kabul edilir. (bak. Rönesans)
Almanya'da Rönesans Hümanizm ile başladı. Hollandalı Erasmus ve Alman Martin Luther dinsel konuları incelediler. Martin Luther Hristiyanlıkta Protestanlık adı verilen Reform hareketini başlattı. Fransa'daki Rönesans'a krallar öncülük etti. Mimar Pierre Lescot en önemli Rönesans sanatçısıdır. Fransız Jean Calvin Luther'in reformcu fikirlerini açıkça benimsediği için Paris'ten ayrılmak zorunda kaldı (1534) ve bir süre Strazburg ve Basel'de kaldıktan sonra 1541'de Cenevre'ye yerleşti ve Kalvinizm'i geliştirdi. Alman sanatçı Albrecht Dürer dini tablolar yaptı. İngiltere’de Shakespeare, İspanya’da Cervantes ünlü eserler yazdılar. Rönesans’ın sonucunda Skolastik görüş (Kilisenin dar görüşü ) yıkıldı. Yerine pozitif ( Bilimsel ) düşünce hakim oldu. Reform hareketlerini hazırlamıştır. Bilim ve teknikteki gelişmeler hızlanmıştır. Avrupa’da sanattan zevk alan aydın (burjuva) sınıf ve halk sınıfı oluşmuştur. Din adamlarının ve kilisenin halk üzerindeki otoritesi sarsılmıştır. Avrupa’nın her yönden gelişmesine ve güçlenmesine öncülük etmiştir. (bak. Reform)
Kolonileşme (bak. Kolonileşme)
Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfetmesi
793pxcolumbustakingposs

Coğrafî Keşifler, 15. yüzyıl ve 16. yüzyıllarda Avrupalılar tarafından yeni ticaret yollarının bulunması amacıyla başlattıkları ve yeni okyanusların ve kıtaların bulunmasıyla gerçekleşmiş olan keşifleri ifade eder. Bilimsel bir merak ve yeni ufukların keşfedilmesi duygusu sözkonusu olmakla birlikte temelde bu keşifler özellikle 15. yüzyıldan itibaren açık bir şekilde ekonomik nedenlerden kaynaklanmıştır. İlk keşif denemeleri, Atlantik Okyanusu ve Afrika kıyılarına doğru, 14. yüzyılın başlarında Fransız ve Cenevizli gemiciler tarafından yapılmıştır. Kanarya Adaları ve Azor Adaları keşfedilmesi, bu girişimlerin sonucudur.(bak. Coğrafi Keşifler)
Kristof Kolomb (1451-1506), 1492'de Amerika Kıtası'na ulaştığında, gerçekte hem daha ucuz hem daha kısa yoldan Asya'ya ulaşma arayışı içindeydi. Çünkü buradan baharat ve benzeri maddeleri ucuz ve hızlı taşımak gibi bir sorun sözkonusuydu. Portekizli gemici Bartolomeu Dias'ın Ümit Burnu'nu bulmasından sonra Vasko dö Gama, buradan dolaşarak Hint Okyanusu ve Hindistan'a ulaştı. Portekizli Macellan ve Del Kano, dünyayı dolaşarak geçtiler ve bunun sonucunda dünyanın yuvarlaklığına dair kesinleştirici sonuclara ulaşmışlardır. Venedikli gezgin Marko Polo (1254-1324) Asya gezilerinin anlatımlarıyla Avrupa'nın Doğu uygarlıklarını tanımasını sağlamıştır.
Coğrafî keşifler, Reform ve Rönesans hareketlerinin etkileriyle gelişmiş oldukları gibi kendileri de bu hareketlerin gelişimini etkilemişlerdir. Bu keşifler sonucunda Avrupa yeni kıtalara yayılma ve onların zenginlik kaynaklarını ele geçirme olanağı elde etmiştir. Avrupa düşüncesi ve kültürü, evrensel bir değer olarak bu süreçten itibaren yayılmaya ve egemen kılınmaya başlanmıştır. Bunu yaparken Avrupalılar, yerli halkları ve yerel yaşamı dağıtmış ve hatta yok etmiş, avrupa kültürünü egemen kılma sürecini şekillendirmiştir. Hem doğal hem de kültürel farklılıkları yok eden bir süreç olmuştur bu. Klasik Sömürgecilik olarak bilinen sömürgecilik süreci bu dönemle başlamıştır.
Kolonileşme dönemi, Avrupalı göçmenlerin Kuzey Amerika kıtasına göç etmeleri ve bu topraklarda yerleşim ve üretim birimleri oluşturmasıyla, diğer deyişle, Kuzey Amerika'nın bu göçmenlerce iskan edilmesiyle başlayan süreçtir.
Amerikan kolonileri 1580-1588 yılları arasında İspanya’nın denetimi altında olmuşlardı. 1588 yılında İngiliz donanmasının İspanyol donanmasını yenilgiye uğratmasıyla Amerika kolonileri üzerindeki İspanyol denetimi son bulmuştur. Bu tarihten sonra Hollanda, Fransa ve İngiliz güçleri Amerika’daki kolonileri birer ikişer ele geçirdiler. İngilizlerle giriştikleri ve yenildikleri iki deniz savaşından sonra Hollanda, 1667de Kuzey Amerika’dan çekilmek zorunda kalmıştır. Fransa ise Kuzey Amerika’daki tüm kolonilerini 1763 tarihinde, Yedi Yıl Savaşları sonunda imzalanan Paris Antlaşması ile İngiltere’ye kaptırmıştır. Böylece Kuzey Amerika’daki kolonilerin tümü İngiltere’nin kontrolüne geçmiştir.
16., 17. ve 18. Yüzyıllar
1648 yılında Avrupa
800pxeuropemap1648

Tudor Hanedanı Döneminde İngiltere Krallığı güçlenerek İskoçya'yı geride bıraktı. İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth 1588 yılında Avrupa'nın en güçlü donanması olan İspanyol Armada'sını yenilgiye uğratarak Britanya İmparatorluğunun temellerini attı. 17. yüzyılda giderek güçlenen İngiltere Kuzey Amerika'da koloniler kurdu. 1707 yılında İngiltere ve İskoçya birleşerek Büyük Britanya Krallığını kurdular. 1800 yılında da bu birliğe İrlanda'yı da katarak Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı kuruldu. 1837- 1901 yılları arasında hüküm süren I. Victoria döneminde Birleşik Krallık, "üzerinde güneş batmayan" Britanya İmparatorluğunu kurdu. 1921'e gelindiğinde bu imparatorluk Hindistan, Kuzey Amerika, Orta Doğu, Avustralya ve Afrika dahil 36,6 million km² lik bir alanı kapsıyor, 458 milyon kişilik bir nüfusa hükmediyordu. Alan ve nüfus bakımından dünyanın dörtte biri Britanya'nın egemenliği altında yaşıyordu.
Otuz Yıl Savaşları, 1618 ile 1648 yılları arasında yapılan ve Avrupa devletlerinin çoğunun katıldığı savaşlar dizisidir. Temelinde, bir Protestan-Katolik mücadelesi olsa da, savaşan devletlerin çoğu dinsel değil siyasi amaçlar için savaşmıştır. Kutsal Roma Germen İmparatorluğu'na bağlı prensliklerin farklı taraflarda savaşması sebebiyle bir iç savaş niteliği de taşır.

Savaş, 1648 yılında Protestanların zaferiyle bitmiş ve Westphalia Barışı ile savaş sonucunda Almanya’yı oluşturan Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu herbiri hükümran olan birçok küçük devlete ayrılmıştır, İmparatorluk makamının yetkileri ise çok kısıtlanmıştır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!