Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
27 Ağustos 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Fütürizm (Gelecekçilik)

Yeni bir uygarlık, yeni bir kültür ve sanat yaratmak için ortaya çıkan Fütürizm önce sözlerle ifade etti kendisini. Geleneksel sanata şiddet dolu yıkıcı ataklarını manifestolarla dile getirmelerinde şair Tommaso Marinetti'nin büyük rolü vardır. Belki de bir şair ilk kez sanatta yeni bir akımın önderliğini yapıyordu. Marinetti (1876-1944) denebilir ki bu akımı yaratan kişidir. Fütürist bildirisini 1908 sonbaharında bir şiir kitabının önsözü olarak yazdı ve 1909 Ocak ayında yayınladı. Aynı yılın 20 Şubat'ında bildiri Fransa'da Le Figaro gazetesinin sayfasında görüldü. Bu olaydan sonra Marinetti Fütürizmin doğuşu olarak gazetede yayımlandığı tarihi kabul etti. Marinetti bu yeni akımın adı olarak Elektrisite, Dinamizm ve Fütürizm arasında tereddütlü bir evre geçirmiş ve sonunda içinde diğerlerini de barındıran Fütlirizm'de karar kılmıştı. Marinetti teknolojik gücün pek çok yazar ve sanatçıdan daha fazla bilincindeydi ve geçmişi atıp, mekanik enerji ve hızın zevklerinin kutlamasını istiyordu. Bildirisinde;
"Bildiriyoruz ki, dünyanın görkemi yeni bir güzellikle artmıştır. Bu hızın güzelliğidir." Ona göre, yılanlar gibi patlayan soluklar çıkaran büyük bacalarla donanmış bir yarış arabası, top mermisinin fırlaması gibi gürleyen otomobil, Samotras Zafer Anıtından daha güzeldi. Fütürizm, salt sanat alanında değil, toplumun ideolojik olarak dönüştürülme evresinde siyasal amaçlar da taşımıştır. Bu nedenle pek çok Fütürist "tumturaklı aşırı devrimcilikten, nihilizmin en uç noktasına ilerlemiştir."
Fütürist sanat akımını incelemek daha geniş bir perspektif gerektirir. Bu perspektif kapsamına dönemin siyasal hareketleri ve İtalya'nın ideolojik yeniden yapılanmasında sanatçıların etkin yandaşlığını da katmalıyız. Sanat anlayışlarını yansıtan bildirileri yanında politik bildirilerini de kaleme almışlar ve bu konudaki düşüncelerini açıkça sergilemişlerdir. Politik Bildiri, Marinetti'nin Fütürist bildirisini Torino'da Alfieri Tiyatrosunda 'La Donna Mobile' adlı oyunun ilk gösteri gecesinde sahneye çıkıp okumasının hemen ardından yazılır. Sözlerinde İtalya'da gelişecek siyasal olayların haberciliği yansır. Mussolini "Uluslararası sorunların çözüm yolu savaştır. Ancak savaş, bütün insani enerjiyi en yüksek gerilim noktasına ulaştırır" diyordu. Marinetti bildirisinin yedinci maddesinde şöyle diyordu:
"Savaşımdan başka hiçbir güzellik yoktur. Bir eser saldırgan niteliğe sahip değilse şaheser olamaz. Şiir bilinmeyen güçler için şiddetli bir atak olarak düşünülmelidir..."
Aynı bildirinin dokuzuncu maddesinde ise şu ifade yer alıyordu:
"Biz savaşı yüceltiyoruz. Dünyanın arınması için...
Onlar için sanat gerçekte şiddet, zulüm ve adaletsizlikten başka bir şey değildir."
Mussolini daha sonra kendini haklı çıkarmak için halkına "Şiddet bizim için bir sistem değil zorunlu olarak başvurduğumuz acı bir gerekliliktir" diye seslenecektir. Ama ne yazık ki, savaşta ölecek pek çok Fütürist, sanatsal amaçlarına yanıt olarak bulduklarım sandıklan bu ideolojinin yıkıldığını göremeyecektir. Savaş yandaşlığı ve Mussolini'nin ideolojisi en azından Fütürist sanatçıların anarşik sözlerinde yankılanacaktır. Çağın üstün insan, töre dişilik düşünceleriyle beliren yeni ahlak görüşleriyle sonradan nihilizme dalan Nietzsche felsefesi, Bakunin anarşizmi ve Jules Verne'in bilim kurgusu yanında İtalya'nın yapay kalkınmasının örnekleri, (otomobil endüstrisinin gelişimi) elbette sanatçıları etkileyecekti. Onlar otomobili Samotras Nike'sine yeğlerlerken gerçekte, yeni oluşanın zaferinde eskiyi boİtalya'nın eski, ağır sanat mirası ve 19. yüzyıla katkısının neredeyse hiç denecek kadar az olması nedeniyle İtalyan sanatçıları ikinci bir Rönesans'ı yeni politik atılımlarda bulacaklarım umuyorlardı. Kendilerini ulusçuluk fikrine öylesine kaptırmışlardı ki, 1910'da Fütürist bildiri genç İtalyan ressamlarına şöyle seslenecekti:
"Diğer ülkelerin gözünde İtalya ölü bir ülkedir. Küller altındaki Pompei'dir. Ama İtalya bugün yeniden doğmuştur ve onun kültürel canlanması politik iyileşmesini izleyecektir."
Mussolini'nin henüz sosyalist göründüğü dönemde ressamlar kaybolmuş cenneti bulacaklarını umuyorlardı. Düşsel bir avuntu gibi umutlar bildirileri izliyor, okulsuz köylerde okulların açılacağından, milyonlarca makinenin çalışmaya başlayacağından söz ediliyordu. Ressamlar,
"Eğer resimlerimiz Fütüristse tamamıyla etik, estetik, politik ve sosyal olarak Fütürist inançlarımız sonucundandır."
diyorlardı.
Gerçekten Ortaçağın skolastik bakışından Rönesans döneminin her alanda ortaya koyduğu olağanüstü canlanma yüzyıllarca Batı sanatını etkileyecek bir "büyük sanat" yaratma iradesi olarak da ele alınabilir. İtalya, bir kez böyle bir iradeyi gösterebilecek güce sahip olmuştu, bugün birkez daha eskiyi yıkıp bu yıkıntılar arasından İtalya'nın yeniden doğuşu gerçekleşebilirdi. Bu güveni onlara Mussolini veriyordu ve uçakları Trablusgarp semalannda uçuyor, diğer bir şair d'Annuzzio askerlerinin önünde Yugoslavya üzerine yürüyordu. İtalya yeni bir Rönesans için ulusçuluğun en azmanına sığınarak savaşı yüceltiyordu. Coşkun vaatlerin altındaki yapaylık henüz İtalyan sanatçılarının bildirilerinde kavranmamıştı. Bu sanatçılar yeni bir gelecek için toplumu geleceğe taşıyacak olan bir sanatı yaratma coşkusu içindeydiler. O yüzden yüzyıllarca ayaklarına bağ olan geleneksel kurallardan ve tüm eski mirastan kurtulmaları gerekiyordu.
"Biz müzeleri, kitaplıkları, akademileri yıkmak istiyoruz. Ve biz moralizm, feminizm, her tür oportünist ve çıkarcı alçaklıkla savaşmak istiyoruz. Biz modern kentlerde devrimin çok sesli ve çok renkli akımlarıyla kargaşalar, eğlenceler ve çalışmalarla coşarak kalabalıklarla şarkılar söyleyeceğiz. Biz geceye ait, korlaşmış titreyişlerle tersane ve cephanelerin, şiddetli elektrik ışığıyla tutuşmuş dumanlı yılanlarım yutan doymak bilmez istasyonların, çelik borularla koşum edilmiş dev bir at gibi raylarını eşeleyen geniş göğüslü lokomotiflerin ve süzülen uçakların rüzgarda dalgalanan bayraklar ya da coşkulu kalabalığın uyumlu el çırpmalarım andıran pervanelerin sarkışım söyleyeceğiz. Biz dünyaya İtalya'dan fırladık. Kundakçı ve ezici şiddet bildirisiyle bugün Fürürizmi yarattık. Çünkü biz bu ülkeyi profesörlerin, arkeologların, rehberlerin, antikacıların, lafebelerinin çürümüş kanserinden kurtarmak istiyoruz. Bir sürü mezarlık gibi İtalya'yı kaplamış olan sayısız müzeden onu kurtarmak istiyoruz."
Fütürizm eleştirmen ve yorumcular tarafından çeşitli biçimlerde ele alınmış bir sanat akımıdır. Bu akımın İtalyan faşizmiyle yakın bağlarını görmezden gelmek, ideolojik temelinden arındırarak sadece bir sanat akımı olarak ele almak akımı eksik tanımlamak olur. Ancak tümüyle faşizmin yandaşı olduğundan dolayı eleştirerek sanatsal getirilerini yok saymak Avrupa’da başka akımlar üzerinde de etkili olan Fütürizm, ideoloji ile sanat ya da sanat ve siyaset arasındaki ilişkilerde olduğu kadar, sanatlar arası ilişkilerin de başlatıldığı ilk sanat akımı olmasıyla öncülüğünü korur. Edebiyat, şiir, müzik, heykel, resim, mimari gibi pek çok sanat alanında aynı anda aynı ilkelerin bir kuram etrafında oluşmasına çabalamıştır. Bunun yanında bildirisel özelliğiyle de sözel bir sanat biçimi ortaya koymuştur. Tartışma götürür politik konumları yanında, biçimsel dinamizmleri çağdaş bir sanatın temelini atmıştır. Rusya'da Mayakovsky kadar Malevich gibi pek çok sanatçı, İngiltere'de Vortisistler, Fransız ve Alman Dadacıları bu alandan etkilenmişlerdir, hatta yeni sanat bildirilerinde bu akıma karşıt görüşler oluşturabilmeleri bakımından Fütürizm'den de yararlanmışlardır. Bu nedenle Fütüristler çağdaş bir sanatsal dinamizmle sanat tarihinin büyük ivmelerinden biri olması nedeniyle ancak ideolojik içerikleri bakımından, bir başka söyleyişle sanatlarında yansıtacakları biçim için seçtikleri öz açısından eleştirilebilirler. Fütürizm en parlak döneminde bazı sanatçılarını gönüllü olarak katıldıkları savaşta kaybedecektir. Gerçekte telirtmek gerekir ki, Fütürizm sanatçılara anarşizmle yalan bağlarından dolayı çekici gelmişti. Onlar her şeyden önce hiç bir kural tanımak istemiyorlar ve her şeyle sürekli savaş halinde olmanın gerilimini yaşamak istiyorlardı. Carlo Carra'nın "Anarşist Galli'nin Cenaze Töreni" adlı yapıtı bunun en açık belgesidir. Nitekim "dünyanın hijyeni için" yetenekli sanatçıları savaşta öldükten sonra İtalyan sanatı, faşistlerin iktidarı döneminde Gramsci'nin sözleriyle "d'Annuzzio ve salçalı makarna geleneğine" geri dönmüştür.
1914-18 Savaşı Fütürizmin sonunu bildirdi. Dünyanın tek sağlığı da mimar Sant’Elia ve heykeltraş Boccioni’yi sildi. Kalan Fütürist sanatçılar eski stil ve davranışlarına döndüler. Marinetti, İtalya’da güç kazanan faşizme yardımcı olarak politik ideallerini gerçekleştirdi. Bu harekete katılan Prampolini ve Sironi gibi genç sanatçı üyeler 1930’larda Fütürizm tarzını taşıyabilecek erlerdi
ama 1918'den sonra Fütürizm'in, yeniden canlandırılmasına ilişkin çabalara karşın, artık sonu gelmişti.

Fütürizm neden bu kadar kısa ömürlü olmasına önemlidir? Sanatta ilk kez bildiri yayınlamış olması bakımından önemlidir öncelikle. Bu yüzden Fütürizm kuramsal bir sanat akımıdır aynı zamanda. Kübizmin yaygınlaşmasına yardımcı olmuştur. Rusya'da Kübo-Fütürizm gibi pek çok akım Fütürizm aracılığıyla Kübizme sıcak bakmıştır. Fütürizm hayatın değişmesi gibi sanatın da kökten değişebileceğinin işaretlerini vermiştir. Onlarla ilk kez kent yaşamının dinamizmine dikkat çekilmiş ve sanatın biçimlenmesinde etkili yeni güçlerin devreye girmesine olanak tanınmıştır, örneğin sanatın suskun değil çığırtkan, ciddi değil bayağı ve çılgın olabileceğinin kapısını aralamışlardır. Kübistlerle başlamış olan kolaj denemelerini daha da zenginleştirmişlerdir ve yeni malzemelerin kullanılmasını bildirilerinde sanatçılara önermişlerdir. Gündelik hazır-yapımlar kadar ses ve kokunun da sanata katılmasını önermeleriyle bugün denenen pek çok sanatsal formu düşünebilmişlerdir.
Kübistlerle Fütüristler arasında gerçekten bir bağ var. Önceleri Fütüristler yenilik çırpınmaları içinde Post-Empresyonizm'indeki renk divizyonizminin titreşen hareketlerini kendi anlayışlarına uygun bularak denediler. Kübizm bu sırada Paris dışında pek bilinmemekteydi. 1911yılında Gino Severini aracılıyla ilk kez Paris'e giden Fütürist ressamlar Paris'teki bu yeni akımı ve sanatçılarını tanımış oldular. Resimlerindeki ilk değişiklikler Kübizm lehine oldu. Bildirilerindeki atılganlıklarına karşın bu dönemde Fütüristlerin biçim bağlamında henüz arama halinde olduklarını görürüz. Seçtikleri konular bildirilerindeki gibi kentle ilgiliydi ama biçim açısından eskiden uyguladıkları renk divizyonizmini kübist planlar ve biçim parçalanmalarıyla birleştirmekteydiler. Bu Kübizm'in renklenmesi anlamına geliyordu. Kübistlerin, stereometri/çift görüş sorunu Fütürizmin de sorunuydu. Kübistlerin, özellikle analitik dönemlerinde tek bir gözün yerine, bir çok gözün görüşünden yararlanan Cezanne kaynaklı yöntemlerinden olabildiğince yararlandılar. Her ne kadar Kübizm mekân ve nesnenin başka nesnelerle ilişkisini sorun edinmiş olsa da, onun asıl sorunu durağan nesneydi. Mekânın ya da diğer nesnelerin ana motif olan durağan nesneye bir üstünlüğü söz konusu değildi Fütüristler ise çoğunlukla bir nesneyi diğerine ve mekânı nesneye üstün kılmayı yeğliyorlardı. Onlar için nesnenin olduğu kadar onu saran mekanın da dinamik güçleri önemliydi. Bu hareketin yansımalarını dinamik biçimde aktarmak temel sorunları olmaktaydı. Pek çok açıdan görülmüş tek bir nesnenin kompleks birlikteliğiyle oluşan Kübist resimde saydam figürler kullanılması yeğlenirken, Fütüristler nesneyi her zaman solid halde sunmuşlardı. Onlar için, onu sarıp kuşatan çevrenin içinde nesnenin tasarlanmasına yönetiyorlardı. Kübizm'de kompozisyonun tek bir ekseni vardır ve bu sayısız bölünmeleri sistematik biçimde bütünleştirip birleştirici rolü üstlenir. Her ne kadar kübist nesnenin durağan olduğunu ileri sürmüş olsak bile, bu onların dış dünyayı durağan olarak algıladıkları anlamına gelmez. Kübistler özetle bir nesnenin iç hareketinden daha çok, onu çevreleyen boşluğun/mekânın parçalanması sonucunda etki altına alınan nesnenin sorunlarıyla ilgiliydiler.

Fütüristler bildirilerinde şöyle demekteydiler:
"Eskimiş estetik yasaların gardiyanlarına, geçerli dinsel kültün bu papazlarına sorun, Giovanni Segantini'nin işlerini bugün nerede görebiliriz? Sorun onlara, Gaetano Previari'nin varlığından resmi komisyonlar neden hiçbir zaman haberdar olmadılar? Onlara sorun, Medardo Rosso'nun heykelleri nerede görülebilir?"
"Uzmanlara ne demeli? Hepsini yok edin, yırtıp atın. Yeter artık portre ressamları, tarz ressamları, göl ressamları, dağ ressamları... Geçmişin kültürü, eskiyle bağlılık ve akademik biçimcilik alaşağı. Bizim için bütün taklit çabaları tümüyle geçersizdir."
Fütüristleri en iyi çözümleyen bildirilerden biri Apolinaire tarafından Lacerba'da "Fütürist Anti-Traditionl Geleneğe Karşı Gelecekçi" adıyla 20 Mayıs 1913'de yazıldı. Ancak bundan daha önce 11 Şubat 1910'da yazılıp 8 Mart'ta Torino'da Cbiarello Tiyatrosundan Boccioni tarafından halka sunulan ve Marinetti'nin yönetimi altında Carra, Boccioni ve Rus solo'nun hazırladığı "Fütürist Ressamlar Teknik Bildirisi" sanatlarını şöyle açıklıyordu:
"Her şey hareket ediyor. Her şey koşuyor. Her şey hızla dönüyor. Önümüzdeki hiçbir şey asla durmuyor, aralıksız bir görünüp bir kayboluyor. Retinada görüntülerin sürekliliği yoluyla hareket halindeki nesneler çoğalıyorlar ve biçimleri bozuluyor. İçinden geçtikleri boşlukta titreyişler halinde birbirlerini izliyorlar, böylece dörtnala koşan bir atın dört ayağı yerine hareketleri üçgen biçiminde yirmi ayağı olduğunu izliyoruz. Sokakta konuştuğumuz birinin yanaklarında aralıktan geçen bir at görünüyor. Bedenimiz odaya girdiğinde oda da bize karışıyor, tıpkı bir otobüsün evlerin arasından geçerken evlere karışması gibi. Nesneler kendilerini boşluğun içine attıklarında boşlukla birleşiyorlar."
Fütüristler, gelecekte ancak enstantane fotoğraf kamerasının kaydedebileceği hareket halindeki nesne ve figürlerin resimlerini hareketin yinelenmesiyle ya da güç çizgileriyle çözümleyecekler. Boccioni bildirisine devam ederek şöyle sesleniyordu coşkuyla; "Biz hayata yeniden karışmak istiyoruz. Günümüzün bilimi zamanımızın materyalleriyle ilişki kurmak için geçmişi yadsıyacaktır. Sanat da kendi geçmişini yalanlayacak ve zamanımızın entelektüel gereksininüeriyle ilişki kurmak zorunda kalacaktır...". Fütürist yapıtlar içinde Boccioni'nin bildirisinde önerdiği yeni malzemeler yanında, kolaj bu sanatçılar için öncelikle farkına varabildikleri bir olanak olamamıştı. Ancak Carlo Carra'nın merkezkaç plastik patlama ve dinamizm sorunlarına en iyi çözümü getirebilmiş olan "interventista Bildirisi" adlı kolajından söz edilmelidir. Bu kolaj yapıt, savaş yanlısı interventismo Hareketinin bir propagandası olarak yapılmıştı. Materyalin bir anlatım aracı olarak kullanıldığı ilk Fütürist yapıttır. Ancak Boccioni 1912'de Paris'e gittiğinde heykeltıraş Archipenko ile tanışmış ve heykellerini kolaj materyalleriyle nasıl oluşturduğunu görmüştü. Boccioni'nin "Pencere ve Başın Birleşimi" adlı asamblajı Paris gezisinin kendisinde nasıl bir değişiklik yaratmış olduğunun kanıtıdır. Bu geziden sonra yazdığı "Fütürist Heykelciler Teknik Bildirisi''nde "Bronz ve taştan heykel ve anıt ormanına ve bu ormanın altında yatan Greko-Michelangelo geleneğine" karşı çıkmaya ve bunun tam karşısında Medardo Rosso'nun izinden yürümeye çağırıyordu sanatçıları. Kapalı biçim ve kesin çizgiler, kütlesel biçimleriyle boşlukta yer alan ama boşluğu içermeyen kütleler yerine, açık biçimler ve boşlukta birbiri içine girebilen parçalar, bkbirinikesen, üst üste çakışan her türlü çizgi ve biçime olanak sağlayabilen her türlü materyal öneriliyordu. Grcko-Michelangelo geleneği nasıl kendi anlatımını taş ve bronzda bulduysa, Fütüristler de cam, tahta, karton, demir, teneke, çimento, at kılı, deri, kumaş, ayna ve ampul gibi farklı gereçlerde anlatımım bulmuş oluyordu. Boccioni gelecekteki kinetik heykelin habercisi gibi gerçek hareketi verebilmek için motorun kullanılmasının ne gibi olanaklar sağlayacağım da belirtiyordu. Boccioni'nin akımın içinde en yetenekli ve yaratıcı sanatçılardan biri olduğu açıktır. Çünkü o hem heykelin yeni sorunlarıyla akımın söylemini birleştirmekte ısrar ediyor, hem de kinetik heykelin ve ilk asamblajların yapımcısı olarak heykel disiplinini daha ötelere taşımak istiyordu. Onun hazır-yapımların öncüsü olan "Baş ve Pencere Çerçevesinin Birleşimi" adlı yapıtı, Fütürist sanat söylemindeki atılganlığa uyumlu işlerden biridir. Bu yapıt onun "Şişenin Boşlukta Oluşumu ve Boşlukta Biçimlerin Sürekliliği'' adlı heykelleriyle karşılaştırıldığında bildirisinde önerdiği söyleme daha yakın durmaktadır. Özellikle onun en etkileyici işi "At+Binici+Ev" adlı 1914 tarihli işidir. Tahta ve karton kullanarak oluşturduğu bu boyalı heykelinin soyut görüntüsü onu.
Fotoğrafçı Muybridge'in denemelerinden yararlanmaya başlayan Fütüristler söylemlerine uygun resimlerinde hareket halindeki figür ve nesnelerin ritmik tekrarlarıyla ilgili yapıtlar ortaya koydular, örneğin Giacomo Balla'nın "Tasmalı Köpeğin Dinamizmi" "Keman Yayının ritimleri" ve "Balkonda oynayan kız" gibi resimleri bu anlayışın en çarpıcı işleridir. Severini, Carra, Sofficî, Balla, Boccioni, Russolo gibi önemli ressam ve heykeltıraş yanında, mimar Sant’Elia ütopik mimari projeleriyle uçan binalar tasarladı, müzisyen Balilla Pratella ve Luigi Russolo "Gürültüler Sanatı" adını verdiği ve kendi yaptığı bazı aletlerle çalınan parçalar oluşturdu, sokağın seslerini katmak için gündelik sesleri kullandı. Bütün bu düşünceler Marinetti'nin şiirde önerdiği edebi ve yazım kurallarından sıyrılmış ve mantıklı tümceler yerine "özgür sözcükler" kullanarak gerçekleşmesini istediği bir sanat kuramının yansımalarıydı. Rönesans'ın çocuklarına "sanatın sunağına her gön tükürmeyi öğütleyen ve dünyanın tek temizliği için" şiddeti, savaşı vazgeçilmez sayan öğretisiyle "uğrunda ölünecek güzel düşünceleri" faşizmin ayak sesleriyle karıştı, onun ayakları altında süpürülüp gitti.

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!