Arama

Eski Türk kadınları hangi sporları yapmıştır?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 2 Şubat 2012 Gösterim: 8.429 Cevap: 3
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
23 Kasım 2008       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
3 tanesini soyleyın
EN İYİ CEVABI Keten Prenses verdi
ilattan Önce 3000 yıllarında Orta Asya’da Türkler’in yaşamında atın büyük önemi olduğunu görmekteyiz. Çocukların çok küçük yaşta at eğitimine başladığı o dönemin belgelerinde rastlanmaktadır. Bu uğraşta kadınların da yeri vardı.
Türkler’in binicilikteki ustalıklarına, atla oynanan ve sportif değer taşıyan türlü oyun ve yarışlarla ulaştılar.
Sponsorlu Bağlantılar
Günümüzde de Orta Asya ve Anadolu’nun bazı yörelerinde oynanan kaçma-kovalama nitelikli Gök-Börü, Kız-Börü ve Beyge oyunlarıyla, bir çeşit atlı hokey oyunu olan Çögen ve de savaş oyunu olan attaki cirit atma oyunlarında rastlamaktayız.

Gök-Börü oyunu değişen lehçelerce Kökperi, Kopkeri gibi isimler de almıştır. Bu oyunda asıl olan kesilmiş ve içi temizlenmiş bir oğlak veya hayvanı eğeri ile bacakları arasına sıkıştıran ve dört nala koşan bir atlının, kendini kovalayan atlılara sınırlanmış bir alan veya alanda bir turu tamamlayarak puan alması biçimindeydi. Oyun tek kişiler veya gruplar arasında da oynanırdı. Özbek Türkleri’nde bu oyunu, üzerinde, sular, hendekler ve yükseklikler bulunan bir arazide oynadığını görüyoruz.
Evlilik törenlerinde kesilmiş hayvan, kız tarafından kaçırılır ve damat tarafı gelini kovalardı. O zaman bu oyun Kız-Börü adını alırdı. Atlı oyunların bir başka şekli de düğün törenlerinde kız ve erkeğin bir mesafe içinde karşılıklı olarak Beyge (Babiga) oyunuydu. Amaç hedefe önce varmaktı. Çöğen de eski Türkler arasında yaygın bir oyundu. Bu oyun bugün adına Tibet dilinde top anlamına gelen Pulu’dan alınarak Polo denilen atlı hokey oyununun ilk şeklidir.İlk defa Türkler tarafından oynandığı söylenen bu oyun, İranlılarca Çevkan, Bizanslılarca da Çukanyan adı ile oynanmıştır. Bugün Anadolu’nun birçok yerinde oynanan atlı cirit oyunu, eski Türkler’in çok sevdiği bir binicilik oyunuydu.Cesaret, algılama sürati, refleks, denge gibi emosyonel ve motorik özellikleri bünyesinde barındıran bu oyun iyi bir binicilik ve ata hakim olmayı gerektirirdi.
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
23 Kasım 2008       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
İnceleyiniz Eski Türklerde Spor
Sponsorlu Bağlantılar
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
23 Kasım 2008       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
ilattan Önce 3000 yıllarında Orta Asya’da Türkler’in yaşamında atın büyük önemi olduğunu görmekteyiz. Çocukların çok küçük yaşta at eğitimine başladığı o dönemin belgelerinde rastlanmaktadır. Bu uğraşta kadınların da yeri vardı.
Türkler’in binicilikteki ustalıklarına, atla oynanan ve sportif değer taşıyan türlü oyun ve yarışlarla ulaştılar.
Günümüzde de Orta Asya ve Anadolu’nun bazı yörelerinde oynanan kaçma-kovalama nitelikli Gök-Börü, Kız-Börü ve Beyge oyunlarıyla, bir çeşit atlı hokey oyunu olan Çögen ve de savaş oyunu olan attaki cirit atma oyunlarında rastlamaktayız.

Gök-Börü oyunu değişen lehçelerce Kökperi, Kopkeri gibi isimler de almıştır. Bu oyunda asıl olan kesilmiş ve içi temizlenmiş bir oğlak veya hayvanı eğeri ile bacakları arasına sıkıştıran ve dört nala koşan bir atlının, kendini kovalayan atlılara sınırlanmış bir alan veya alanda bir turu tamamlayarak puan alması biçimindeydi. Oyun tek kişiler veya gruplar arasında da oynanırdı. Özbek Türkleri’nde bu oyunu, üzerinde, sular, hendekler ve yükseklikler bulunan bir arazide oynadığını görüyoruz.
Evlilik törenlerinde kesilmiş hayvan, kız tarafından kaçırılır ve damat tarafı gelini kovalardı. O zaman bu oyun Kız-Börü adını alırdı. Atlı oyunların bir başka şekli de düğün törenlerinde kız ve erkeğin bir mesafe içinde karşılıklı olarak Beyge (Babiga) oyunuydu. Amaç hedefe önce varmaktı. Çöğen de eski Türkler arasında yaygın bir oyundu. Bu oyun bugün adına Tibet dilinde top anlamına gelen Pulu’dan alınarak Polo denilen atlı hokey oyununun ilk şeklidir.İlk defa Türkler tarafından oynandığı söylenen bu oyun, İranlılarca Çevkan, Bizanslılarca da Çukanyan adı ile oynanmıştır. Bugün Anadolu’nun birçok yerinde oynanan atlı cirit oyunu, eski Türkler’in çok sevdiği bir binicilik oyunuydu.Cesaret, algılama sürati, refleks, denge gibi emosyonel ve motorik özellikleri bünyesinde barındıran bu oyun iyi bir binicilik ve ata hakim olmayı gerektirirdi.
Quo vadis?
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
2 Şubat 2012       Mesaj #4
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin toplumsal yaşamdaki köklü değişimlere en hızlı uyumu Türk kadını sağlıyordu O yıllarca erkeğinin bir adım ardında yürüyen genç kızlarımız, spor salonlarında fırtına gibi esiyordu

ONLAR genç cumhuriyetin aydınlık yüzleri Onlar Türk kadının çağdaşlığa açılan ilk isimleri Onlar Türk sporunun gururları

Atatürk devrimleri Türk toplumunda köklü değişimleri yaratırken, yüzyıllar boyu kafes ardında kalmış, Türk kadını da bu farklılaşmadan payını alıyor, ilk kadın sporcularımız pistlerde boy göstermeye başlıyorlardı

İlk bayan atletlerimiz: Atletizmimizin öncü portrelerinden Ömer Besim Koşalay’ın öncülüğünde Nermin Tahsin, Emine Abdullah, Mübeccel Hüsamettin ve Neriman gibi ilk bayan atletlerimiz pistlere indiğinde yıl 1926 idi. İki yıl sonra ise Amsterdam Olimpiyatları ile kadınlar pistte yarışma imkanına kavuşuyordu.


İlk bayan kürekçilerimiz: Türkiye’de bayan sporunda açılımı atletizmden sonra kürek sporu takip etti. Şerefnur, Vecihe, Leyla, Melahat ve Kamran hanımlar Türkiye’nin ilk bayan kürekçileri olarak tarihe geçti.


F.Bahçe erkek takımında bir bayan; Sabiha Fırat: Dünya tarihinde bir ilk olarak 1929’da Yüksek Mühendis Mektebi öğrencisi Sabiha Fırat, F.Bahçe Erkek Voleybol Takımı’nın kadrosunda yer alarak resmi maçlarda ter döktü. Beş erkek ve bir bayan sporcudan oluşan Sarı-Lacivertli ekip, o yıl bütün rakiplerini dize getirerek şampiyon oldu üstelik.


Kortlarda ilk bayanlar: Vecihe (Taşçı), Mediha (Bayar), Adriyel (Sadak) ve Hidayet (Karacan), 1927’den itibaren F.Bahçe’nin çimento zeminli kortlarında raket salladılar.


İlk milli tenisçilerimiz: İlk bayan tenisçilerimiz Leyla Asım Turgut ve Cavidan Elberger, Sovyetler Birliği’nde Rus rakibeleriyle yarıştıklarında yıl 1933 idi.


Olimpiyatlarda ilk Türk kızları: Berlin Olimpiyatlarında iki kızımız Suat Fetgeri Aşeni (Tarı) ile Halet Çambel eskrimde ülkemizi temsil eden ilk bayan sporcularımız oldu (1936).


İlk Balkan şampiyonu atletimiz: Gül Çiray isimli bir bir bayan atletimiz tam 47 Türkiye ve 2 Balkan rekoruna imza attı. Ülkemize krosta ilk Balkan şampiyonluığunu armağan etti. 1950 ve 60’ların yıldızı Gül Çiray, 1960 Olimpiyatlarında Aycan Önel ile birlikte ülkemizi temsil etti.


Öncü bayan kulaçlar: Yüzmede Leyla Asım Turgut, Cavidan Erbelger, Nazlı Tlabar, Nüzhet, Lola, Vecihe, Süheyla, uzun mesafeci Beykozlu Eva ve tramplen atlayıcı Perihan hanımlar, Türkiye’nin ilk bayan yüzücüleri oldu. Yeşim Turan, Sebla Tanık ise 1970’lerde şampiyon sporcularımız olarak alkışlandı.


İlk okul şampiyonu İstanbul Kız Lisesi:Türkiye’de voleybol, kız liseleri arasındaki müsabakalarla gelişirken, ilk okul şampiyonluğunu İstanbul Kız Lisesi kazandı (1924).


Halterde ilk madalya Açıkgöz’den: 1994’te İstanbul’da düzenlenen Dünya Şampiyonası’nda 83 kiloda Derya Açıkgöz 3 bronz kazanarak halterde başarı gösteren ilk bayan sporcumuz oldu.


Barcelona’da ilk olimpiyat madalyası: 1991 Avrupa Gençler Şampiyonası’nda gümüş kazanan Hülya Şenyurt, Barcelona’da 48 kiloda 3. olarak olimpiyatlarda madalya kazanan ilk bayan sporcumuz oldu. Hamide Bıkçın Tosun da 2000 Sydney’de tekvandoda bronz madalya mazandı.



İlk futbol takımı Dostlukspor: Türkiye’de bayan futbolu Dostlukspor ile başladı. 1970’lerin başında İstanbul’da kurulan takım rakibi olmadığı için maçlarını erkeklerle yapıyordu. Jübilelerin vazgeçilmez unsuru olan Dostlukspor, genelde emekli futbolcular ve gazetecilerle oynuyordu.


İlk şampiyon Dinarsu: 1990’ların başında kurulan Türkiye Bayanlar Futbol Ligi’nde Dinarsu ilk şampiyonluğu kazandı. Dinarsu dört yıl üst üste şampiyon olarak bu alanda öncü oldu.


1. Lig’de ilk hakem: Avrupa’da 1. Lig maçında düdük çalan ilk bayan hakem ünvanı Lale Orta’ya ait. Türkiye’nin FIFA kokartlı ilk bayan hakemi de olan Orta, MHK’nin ilk bayan üyesi olarak Eğitim, Planlama ve Araştırma Kurulu’nda hizmet veriyor.


İlk bayan spor yazarımız: Tercüman’da binicilik ve tenis ağırlıklı yazılar yazan Serap Özaksoy, Türkiye’nin ilk bayan spor yazarı olarak çok yönlü hizmet verdi. Nilgün Altay ise İtalya 1990 Dünya Kupası’nda Necdet Çobanlı’nın girişimleriyle Türkiye’nin ilk akredite spor yazarı ünvanını kazandı.


Bolu Kız Öğretmen Okulu ve Üsküdar Kız Lisesi: Voleybol, Liselerarası Dünya Şampiyonası’nda kızlarımızın zirve yaptığı bir platform oldu. 1970'’erin başında Bolu Kız Öğretmen Okulu ülkemize ilk dünya şampiyonluğunu kazandırdı. 1980’li yıllarda ve yakın dönemde ise İstanbul Üsküdar Kız Lisesi, iki kez dünya şampiyonu oldu.


Avrupa rekortmeni Eczacıbaşı: Eczacıbaşı Bayan Voleybol Takımı, üst üste 13 yıl lig şampiyon olarak (1973-1985 arası) bu alanda Avrupa rekoru kırdı. Eczacıbaşı toplam şampiyonluk sayısını geçen sezon 20’ye ulaştırarak ülkemizin dört yıldızlı tek şampiyonu ünvanını kazandı.


Yurtdışında ilk voleybol hakemi: Türkiye’yi voleybolda yurtdışında hakem olarak temsil eden ilk bayan, 1998’de Atina’da yapılan Liseler Dünya Şampiyonası’nda müsabakalar yöneten Füsun Carlı (Zöhrap)’dır.


Eczacıbaşı’nın Bursa’da Avrupa zaferi: Avrupa’da şampiyon olan ilk bayan takımımız, Bursa’da yapılan Final-Four maçlarında rakiplerini devirip Kupa Galipleri Kupası’nı kazanan Eczacıbaşı’dır (1999).


Filenin Sultanları: Türkiye’de düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nda bayanlarımız ilk kez final oynadı (2003). Reşat Yazıcıoğlu yönetimindeki ünlü Filenin Sultanları şu isimlerden oluşuyordu: Özlem Özçelik (Kaptan), Bahar Urcu, Esra Gümüş, Aysun Özbek, Natalia Hanikoğlu, Neslihan Demir, Gülden Kayalar, Sinem Akap, Mesude Atılgan Kuyan, Pelin Çelik, Çiğdem Can Rasna, Seda Tokatlıoğlu.


Akdeniz Oyunları’nda ilk şampiyon: İspanya’nın Almeria kentinde düzenlenen 15. Akdeniz Oyunları’nda Bayan Milli Voleybol Takımı’mız, Yunanistan’ ı 3-0 yenerek Akdeniz Oyunları tarihinde ilk kez şampiyon oldu (2005).


Avrupa Voleybol Birliği’nde ilk Türk; Banu Can: Roma’da yapılan CEV Genel Kurulu’nda bayan yöneticimiz Banu Can asbaşkanlık görevine getirilirken, bu alanda ilk bayan delegemiz oldu (2005).


Dünya Sayı Kraliçesi Neslihan: Filenin Sultanları, Japonya’daki 2006 Dünya Şampiyonası’nda 10. olurken, Neslihan Demir sayı kraliçesi unvanını aldı. Elif Ağca da dünyanın en iyi 3. pasörü seçildi.


Okçulukta olimpiyat rekoru: 1996 Atlanta Olimpiyatlarında okçulukta bir büyük sevinç ile düş kırıklığı yaşadık. Bayan okçumuz Natalie Nasaridze ilk turda 180 atışta 168 ile olimpiyat rekoruna imzasını attı. Ancak final yarışlarında büyük bir talihsizlik yaşadı ve kürsüye çıkamadı. Nasaridze, Akdeniz Oyunları şampiyonu ilk okçumuzdur.


Nasaridze ve altın kızlarımız: Gürcü asıllı Natalia Nasaridze, 1990’larda bayan okçuluğunda idol oldu. Elif Ekşi, Elif Altınkaynak, Zehra Öktem ve Deniz Günay da okçuluğumuzun diğer altın kızları idi.


Atlanta ve Sydney de kılpayı kaçan madalyalar: 1996 Atlanta Olimpiyatları’nın yarı finallerinde olimpiyat rekoru kıran bayan okçularımız madalyayı kılpayı kaçırıp 4.lükte kaldı. Aynı olayın benzerini dört yıl sonra 2000 Sydney de yaşadık.


Rekortmen atlet Elvan Abeylegesse: 2004’te 5 bin metre dünya rekorunu kıran milli atlet Elvan Abeylegesse, 2006 Avrupa Şampiyonası’nda da sakatlığına rağmen 3. olarak tarihe geçti.


Krosta Avrupa şampiyonu Binnaz Uslu: Avrupa Kros Şampiyonası’nda Binnaz Uslu ile üst üste iki kez şampiyonluk kürsüsüne çıktık (2006). Binnaz Uslu, ülkemize İzmir’deki Üniversite Oyunları’nda da altın madalya kazandırdı (2005).


Pistlerde ilk şampiyon Süreyya Ayhan: Münih’teki Avrupa Atletizm Şampiyonası’nda Süreyya Ayhan 1500 metrede Avrupa şampiyonluğunu kazanarak bu alanda bir ilke adını yazdırdı (2003). Süreyya Ayhan, Paris’teki 2003 Dünya Şampiyonası’nda da 2. olarak tarihe geçti.


İlk olimpiyat şampiyonumuz: 2004 Atina Olimpiyatları’nda bayan haltercimiz Nurcan Taylan altın kazanarak ilk olimpiyat şampiyonu bayan sporcumuz oldu.


Kortlarda iki yıldız; Pemra ve İpek: Son dönemde Türk tenisine iki bayan raketimiz damgasını vurdu; Pemra Özgen ve İpek Şenoğlu. Altın bir sezon yaşayan Pemra Özgen, Dubai Turnuvası’nda ön elemeden çıkarak ana tablonun ikinci turuna yükseldi. Pemra, tek bayanlar dünya sıralamasında 392, çiftlerde ise 456. sıraya yükseldi (2006). İpek Şenoğlu da 2004’te ABD Açıkta mücadele ederek Grand Slam tecrübesi yaşayan ilk bayan raketimiz oldu.


Hentbolda ilk bayan hakem çifti: Uluslararası alandaki ilk bayan hakem çiftimiz Pınar Ünlü ve Mehtap Şimşek’tir. Avrupa Hentbol Federasyonu’nun açtığı sınavda başarı gösteren Ünlü-Şimşek ikilisi, 16 uluslararası bayan hakem çifti arasında yer almayı başardı (2006).


Ringlerde ilk dünya şampiyonumuz: Avrupa Bayanlar Boks Şampiyonası’nda Sümeyra Kaya ile birlikte Türkiye’nin ilk altın madalyasını kazandıran Hasibe Erkoç, Türkiye’nin tarihte ilk dünya şampiyonluğuna da adını yazdıran bayan boksörümüz oldu (2006).


kaynak
Türk kadını spor alanında neler yapmıştır ?
In science we trust.

Benzer Konular

9 Mayıs 2013 / Misafir Soru-Cevap
6 Aralık 2011 / Misafir Soru-Cevap
9 Ekim 2012 / Misafir Soru-Cevap
30 Ağustos 2007 / kompetankedi Taslak Konular