Arama

Ankara'nın yöresel kıyafetleri nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 3 Kasım 2016 Gösterim: 64.640 Cevap: 1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
11 Ocak 2009       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ankara'nın yöresel kıyafetleri nelerdir? Açıklamasıyla birlikte yazar mısınız?
EN İYİ CEVABI perlina verdi

Ankara Giyim Kültürünün Tarihi

Alıntıdaki Ek 56726

a) Kadın Giyimi

Ankara`da ele geçen en eski örneklerden yakın zamana kadar yapılan araştırmalarda görülen başlıca kadın kıyafetlerinin en ilginç olanları takım halinde holta ve salta ile birlikte veya tek giyilen sırmalı entarilerle setentiliyon gibi düz ve kalın münakkaş ipekli kumaşlardan yapılan etek ceket şeklindeki elbiseler teşkil etmektedir. Kadın kıyafetleri evde, sokakta, misafirliğe giderken, düğün ve gelin elbiseleri gibi ağır ve kıymetli, herbiri çeşitli renk ve şekillerde, mevsim ve yaşa göre değişen birtakım elbise çeşitleriyle karışımıza çıkar.

- Düğün kıyafetleri:

Gelin elbiseleri ile düğün elbiseleri aynıdır. Yalnız gelinleri farklı kılan şey, başlarındaki tel ve duvaklardır. Ağır elbise olarak addedilen bu elbiseler sadece düğün ve düğünle ilgili törenlerde (nişanlar, kına geceleri, paça günleri vb.) giyilir, bunun dışında kesinlikle giyilmezdi.
Düğün elbiselerinin en eski örneklerini üç etek entariler oluşturur. Bunların aşağı yukarı üç asırlık bir geçmişi vardır. Üç eteklerden sonra iki etek denilen harbalı ve holtalı elbiseler giyilmeye başlanmıştır. İki eteklerden sonra da yavaş yavaş holtalar terkedilerek holtasız düz elbiselere rağbet başlamıştır ki bunların da ilk örneklerini, belinin iki yanı büzgü ve pastalı bolca tek etekten oluşan, çantalı entari olarak tabir edilen sırmalı elbiseler teşkil etmektedir. II. Abdülhamit devrinden itibaren ise setentiliyon gibi kalın ipekli ve münakkaş kumaşlardan yapılan ve daha çok Avrupa modası olduğu tahmin edilen korsajlı, balinalı, bugünkü deux pieces`leri hatırlatan uzun etek ve ceketten oluşan elbiseler giyilmeye başlanmıştır.
Sponsorlu Bağlantılar

Alıntıdaki Ek 56729

- Genç Kız Kıyafetleri:

Genç kızların kıyafeti genellikle sade ve basittir. Süslü elbiseler giymeleri toplumca ayıp sayılırdı. Esasen kızların kına gecesi ve şerbet (nişan) ten başka merasimlerde (düğün veya mevlüt) bulunmaları da geleneklere aykırı idi. Çok özel durumlarda düğüne gitmesi gerektiği zaman bile basma, pazen veya yünlüden alelade elbiseler giyerlerdi.

- Gezme Elbiseleri:

II. Abdülhamit devrinden otuz sene öncesine kadar resmi misafirliklere gidişlerde, bayram ziyaretlerinde zengin hanımlar ipek kadife veya fasone denilen yünlü kumaşlardan veya çitari denilen ipeklilerden uzun entariler giyerlerdi. Daha eskiler ise kutni denilen kumaşlardan yapılan elbiseler giyerlerdi. Bu elbiseler üzerine ipek şaldan mongül veya plüş denilen ipek kadifeden hırkalar giyilir, üstüne elmas gerdanlık, elmas muska, gıdık - altın, elmas saat takılır, başa oyalı yemeni örtülür, üstüne bağdat çarı (çarşaf) carlanarak ziyaretlere gidilirdi.

- İç Çamaşırları:

Çamaşır olarak tene üç en dokum bezden kalçaya kadar uzunlukta bolca bir gömlek giyilirdi. Bu gömlek üzerine sutyen yerine canfes veya diğer herhangi bir kumaştan kolsuz astarlı, havuz yakalı, önden üç düğme ile iliklenen bir yelek üzerine de gezi veya diğer kumaşlardan bir içlik giyilirdi. Bundan başka dize kadar uzanan paçaları geniş dantelli veya fistolu beyaz patiskadan bir iç donu, bunun üzerine de basmadan iç astarlı, uçkurlu, paçalı, ayak bileklerinde hafifçe bol bir dış donu giyilirdi.

- Gündelik Kıyafetler:

Mevsime, yaşa ekonomik duruma göre bazı değişiklikler gösterir. Fakir ve orta halli kadınlar, doğrudan doğruya çinti donu denilen dış donu üzerine basmadan bir içlik, içlik üzerine de basmadan içi pamuklu ve üstü parmak dikişli ceket şeklinde düz hırka giyerler, başlarına yaşlılar kalıpsız iki parmak yüksekliğinde fes giyip, üzerine oyasız yemeni örterlerdi. Gençler ise biraz daha yüksekçe kalıplı fes giyip yemeniyi üçgen şeklinde üç köşe katlayarak fesin üzerine örterlerdi. Sokağa çıkacakları zaman, yakın komşuya giderlerken damarlı çar dedikleri bir örtü ile başlarını örterler daha uzak bir yere giderken de damarlı veya kareli uzun çarlara bürünürlerdi
.Alıntıdaki Ek 56728

Zengin olan kadınlar ise çinti don üzerine basma, yünlü vb.den oluşan uzun, düz baştan geçme peşli entariler giyerlerdi. Bu entari üzerine de ekonomik duruma göre basmadan, yünlü veya kadifeden, parmak dikişli, içi pamuklu hırkalar giyerlerdi. Yaşlılar başlarına takke gibi kalıpsız fes, gençler ise daha uzun ve kalıplı fes giyerlerdi. Fes üzerine gençler yemeni, yaşlılar oyasız yemeni örterlerdi.

- Sokak Kıyafetleri:

Ele geçen en eski kaynaklara göre XVII. yüzyılda Ankara`da ferace giyildiği görülür. Feracelerden sonra çarlar giyilmeye başlanmıştır. I. Abdülhamit devrinde feraceler yasaklanıp çarşaf giyilmesi emredilince, gençler çarşafı tercih etmiş, yaşlılar ise beyaz çarlarını giymeye devam etmişlerdir.

- Hamam Kıyafetleri:

Yeni gelin veya zengin genç hanımların hamam kıyafetleri de dikkate değerdir. Yeni gelin veya zengin genç bir hanım hamama giderken helâi don ve gömleğini, sevai telli yelek ve içliğini, üstüne elbisesini giyer, başına oyalı yemenisini takar, hamam bohçasını hazırlayarak Bağdat çarını giyip hamama giderdi.

b) Erkek Giyimi:

Alıntıdaki Ek 56727
Anadolu erkek giyimi, Ankara da dahil olmak üzere üç grup altında toplamak mümkündür:
- Üç etek entariler,
- Şalvar ve işlik, fermani veya gazekiden oluşan takımlar,
-Efe, zeybek veya dadaşlara özgü dizlikli zıpka veya zıvgalı camadan veya cepkenli kıyafetler.

Ankara`da erkek kıyafetleri üzerindeki araştırmalar, yaklaşık bir yada bir buçuk yüzyıl evvelinden Cumhuriyet devrine kadar olan kıyafet çeşitleri üzerinde yapılmıştır. Bu süre içinde Ankara`da çeşitli halk tabakasının giydiği kıyafetleri başlıca beş ana başlık altında toplamak mümkündür.

-İlmiye Sınıfının Kıyafeti:

İlmiye sınıfına ait başlıca takımların en dikkate değer olanlarını üç etek entariler teşkil eder. Abdülhamit devrinin sonuna dek ilmiye sınıfının olduğu kadar esnaf sınıfının da giyiminin esas unsurunu oluşturmuştur. Genellikle şetari, altıparmak veya osmaniye topu gibi yollu kumaşlardan yapılan bu entariler önü baştan başa açık, yanlarının birer karış yeri yırtmaçlı, uzun kollu, haydari yakalı, önünün bele kadar kısmı ile kol yerleri kaytan süslü olur ve belinin yanında küçük bir bağla bağlamak suretiyle iki önü birbiri üstüne kavuşurdu. Yaklaşık olarak II. Abdülhamit devrinin ilk yarısına kadar hocalar tarafından gayet uzun ve bol şalvarlar pamuklu iç işlikleri ile giyilen bu üç etek entariler üzerine bele ince tarzda (esnaf ve efelerinkinden ince olmak üzere) ipek Trablus kuşağı, beyaz tiftik veya Gürün şalından bir kuşak sarılır, sırta da mevsim ve duruma göre ya pamuklu hırka veya Mekke hırkası, sokakta lata, camide ise cüppe giyilirdi.

Üç etek entariler terkedildikten sonra, ilmiye sınıfı tarafından pantolona çok benzeyen, yalnız üstü ondan biraz daha bolca elifiye şalvarlar giyilmiştir. Elif iyeler üzerine, biraz zengince olanlar Şam toplandan, zengin olmayanlar yollu pazen veya ketenden parmak yakalı, önden düğmeli, uzun bilezikli kollu bir işlik giyer, bele beyaz tiftik veya Gürün şalından bir kuşak sarar, üzerine çuha veya kumaştan bir yelek giyerlerdi.

- Okuma Çağındaki Çocukların kıyafeti:

Okuma çağındaki çocuklar, okuyan ve okumayan olmak üzere iki kısma ayrılır ve bunlardan okumayanlar esnaf olurdu.
Okuyan çocukların kıyafeti; II. Abdülhamit devrinin birinci yarısına kadar üç etek entari üzerine çuhadan mintan giyer, bellerine şal kuşak sararlardı. Ankara`da ilk Maarif Teşkilatı kurulduktan sonra bu üç etek entariler kalkmış, yerine pazen veya kumaştan içi astarlı uzun şalvarlar ile işlik ve pamuklu hırkadan ibaret takımlar giyilmeye, daha sonraları ise elifiyeler ve nihayet ekonomik durumu iyi olanlar tarafından setre pantollar giyilmeye başlanmıştır.

Yeni yetişen ve okumayan 13-14 yaşındaki esnaf çocuklarından efeliğe hevesli olanlar yaşlıların giydiği bu kısa şalvarların biraz daha darca ve itinalı olanları ile tıpkı efelerinki gibi işlik, yelek, fermani giyer, bele genişçe bir kuşak ile isteyenler silâhlık kuşanırdı. Efe olmak istemeyen gençler ise yaşlıların giydiği takımların daha dar ve gösterişlisini giyerlerdi.

- Esnaf Kıyafetleri:

II. Abdülhamit Devri`nin sonlarına kadar Ankaralı esnaf da tıpkı ilmiye sınıfı gibi üç etek entarilerden oluşan takımlar giyerdi. Bu entarilerin altına, yakasından güzel görünmesi için bir içişliği giyilir, bele uzun veya değirmi şal kumaş kuşanılır, sırta da hocalardan farklı olarak kuşağın üzerini örtecek uzunlukta işlemesiz bir gazeki veya fermani giyilirdi. Mekke hırkası bulunanlar bunların üzerine ayrıca bir Mekke hırkası veya pamuklu hırka, kışın ise hocalardan farklı olarak isteyenler miriz, aba, daha zengince olanlar ise kürk giyerlerdi.

DEVAMI >>>> Ankara


Son düzenleyen perlina; 3 Kasım 2016 16:29
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
3 Kasım 2016       Mesaj #2
perlina - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.

Ankara Giyim Kültürünün Tarihi

Ad:  osmanlıda ankara kıyafetleri.jpg
Gösterim: 11061
Boyut:  55.8 KB

a) Kadın Giyimi

Ankara`da ele geçen en eski örneklerden yakın zamana kadar yapılan araştırmalarda görülen başlıca kadın kıyafetlerinin en ilginç olanları takım halinde holta ve salta ile birlikte veya tek giyilen sırmalı entarilerle setentiliyon gibi düz ve kalın münakkaş ipekli kumaşlardan yapılan etek ceket şeklindeki elbiseler teşkil etmektedir. Kadın kıyafetleri evde, sokakta, misafirliğe giderken, düğün ve gelin elbiseleri gibi ağır ve kıymetli, herbiri çeşitli renk ve şekillerde, mevsim ve yaşa göre değişen birtakım elbise çeşitleriyle karışımıza çıkar.

- Düğün kıyafetleri:

Gelin elbiseleri ile düğün elbiseleri aynıdır. Yalnız gelinleri farklı kılan şey, başlarındaki tel ve duvaklardır. Ağır elbise olarak addedilen bu elbiseler sadece düğün ve düğünle ilgili törenlerde (nişanlar, kına geceleri, paça günleri vb.) giyilir, bunun dışında kesinlikle giyilmezdi.
Düğün elbiselerinin en eski örneklerini üç etek entariler oluşturur. Bunların aşağı yukarı üç asırlık bir geçmişi vardır. Üç eteklerden sonra iki etek denilen harbalı ve holtalı elbiseler giyilmeye başlanmıştır. İki eteklerden sonra da yavaş yavaş holtalar terkedilerek holtasız düz elbiselere rağbet başlamıştır ki bunların da ilk örneklerini, belinin iki yanı büzgü ve pastalı bolca tek etekten oluşan, çantalı entari olarak tabir edilen sırmalı elbiseler teşkil etmektedir. II. Abdülhamit devrinden itibaren ise setentiliyon gibi kalın ipekli ve münakkaş kumaşlardan yapılan ve daha çok Avrupa modası olduğu tahmin edilen korsajlı, balinalı, bugünkü deux pieces`leri hatırlatan uzun etek ve ceketten oluşan elbiseler giyilmeye başlanmıştır.
Sponsorlu Bağlantılar

Ad:  ankara yöresel.jpg
Gösterim: 15023
Boyut:  51.6 KB

- Genç Kız Kıyafetleri:

Genç kızların kıyafeti genellikle sade ve basittir. Süslü elbiseler giymeleri toplumca ayıp sayılırdı. Esasen kızların kına gecesi ve şerbet (nişan) ten başka merasimlerde (düğün veya mevlüt) bulunmaları da geleneklere aykırı idi. Çok özel durumlarda düğüne gitmesi gerektiği zaman bile basma, pazen veya yünlüden alelade elbiseler giyerlerdi.

- Gezme Elbiseleri:

II. Abdülhamit devrinden otuz sene öncesine kadar resmi misafirliklere gidişlerde, bayram ziyaretlerinde zengin hanımlar ipek kadife veya fasone denilen yünlü kumaşlardan veya çitari denilen ipeklilerden uzun entariler giyerlerdi. Daha eskiler ise kutni denilen kumaşlardan yapılan elbiseler giyerlerdi. Bu elbiseler üzerine ipek şaldan mongül veya plüş denilen ipek kadifeden hırkalar giyilir, üstüne elmas gerdanlık, elmas muska, gıdık - altın, elmas saat takılır, başa oyalı yemeni örtülür, üstüne bağdat çarı (çarşaf) carlanarak ziyaretlere gidilirdi.

- İç Çamaşırları:

Çamaşır olarak tene üç en dokum bezden kalçaya kadar uzunlukta bolca bir gömlek giyilirdi. Bu gömlek üzerine sutyen yerine canfes veya diğer herhangi bir kumaştan kolsuz astarlı, havuz yakalı, önden üç düğme ile iliklenen bir yelek üzerine de gezi veya diğer kumaşlardan bir içlik giyilirdi. Bundan başka dize kadar uzanan paçaları geniş dantelli veya fistolu beyaz patiskadan bir iç donu, bunun üzerine de basmadan iç astarlı, uçkurlu, paçalı, ayak bileklerinde hafifçe bol bir dış donu giyilirdi.

- Gündelik Kıyafetler:

Mevsime, yaşa ekonomik duruma göre bazı değişiklikler gösterir. Fakir ve orta halli kadınlar, doğrudan doğruya çinti donu denilen dış donu üzerine basmadan bir içlik, içlik üzerine de basmadan içi pamuklu ve üstü parmak dikişli ceket şeklinde düz hırka giyerler, başlarına yaşlılar kalıpsız iki parmak yüksekliğinde fes giyip, üzerine oyasız yemeni örterlerdi. Gençler ise biraz daha yüksekçe kalıplı fes giyip yemeniyi üçgen şeklinde üç köşe katlayarak fesin üzerine örterlerdi. Sokağa çıkacakları zaman, yakın komşuya giderlerken damarlı çar dedikleri bir örtü ile başlarını örterler daha uzak bir yere giderken de damarlı veya kareli uzun çarlara bürünürlerdi
.Ad:  ankara kıyafet.jpg
Gösterim: 9507
Boyut:  90.8 KB

Zengin olan kadınlar ise çinti don üzerine basma, yünlü vb.den oluşan uzun, düz baştan geçme peşli entariler giyerlerdi. Bu entari üzerine de ekonomik duruma göre basmadan, yünlü veya kadifeden, parmak dikişli, içi pamuklu hırkalar giyerlerdi. Yaşlılar başlarına takke gibi kalıpsız fes, gençler ise daha uzun ve kalıplı fes giyerlerdi. Fes üzerine gençler yemeni, yaşlılar oyasız yemeni örterlerdi.

- Sokak Kıyafetleri:

Ele geçen en eski kaynaklara göre XVII. yüzyılda Ankara`da ferace giyildiği görülür. Feracelerden sonra çarlar giyilmeye başlanmıştır. I. Abdülhamit devrinde feraceler yasaklanıp çarşaf giyilmesi emredilince, gençler çarşafı tercih etmiş, yaşlılar ise beyaz çarlarını giymeye devam etmişlerdir.

- Hamam Kıyafetleri:

Yeni gelin veya zengin genç hanımların hamam kıyafetleri de dikkate değerdir. Yeni gelin veya zengin genç bir hanım hamama giderken helâi don ve gömleğini, sevai telli yelek ve içliğini, üstüne elbisesini giyer, başına oyalı yemenisini takar, hamam bohçasını hazırlayarak Bağdat çarını giyip hamama giderdi.

b) Erkek Giyimi:

Ad:  ankara erkek.jpg
Gösterim: 11274
Boyut:  67.3 KB
Anadolu erkek giyimi, Ankara da dahil olmak üzere üç grup altında toplamak mümkündür:
- Üç etek entariler,
- Şalvar ve işlik, fermani veya gazekiden oluşan takımlar,
-Efe, zeybek veya dadaşlara özgü dizlikli zıpka veya zıvgalı camadan veya cepkenli kıyafetler.

Ankara`da erkek kıyafetleri üzerindeki araştırmalar, yaklaşık bir yada bir buçuk yüzyıl evvelinden Cumhuriyet devrine kadar olan kıyafet çeşitleri üzerinde yapılmıştır. Bu süre içinde Ankara`da çeşitli halk tabakasının giydiği kıyafetleri başlıca beş ana başlık altında toplamak mümkündür.

-İlmiye Sınıfının Kıyafeti:

İlmiye sınıfına ait başlıca takımların en dikkate değer olanlarını üç etek entariler teşkil eder. Abdülhamit devrinin sonuna dek ilmiye sınıfının olduğu kadar esnaf sınıfının da giyiminin esas unsurunu oluşturmuştur. Genellikle şetari, altıparmak veya osmaniye topu gibi yollu kumaşlardan yapılan bu entariler önü baştan başa açık, yanlarının birer karış yeri yırtmaçlı, uzun kollu, haydari yakalı, önünün bele kadar kısmı ile kol yerleri kaytan süslü olur ve belinin yanında küçük bir bağla bağlamak suretiyle iki önü birbiri üstüne kavuşurdu. Yaklaşık olarak II. Abdülhamit devrinin ilk yarısına kadar hocalar tarafından gayet uzun ve bol şalvarlar pamuklu iç işlikleri ile giyilen bu üç etek entariler üzerine bele ince tarzda (esnaf ve efelerinkinden ince olmak üzere) ipek Trablus kuşağı, beyaz tiftik veya Gürün şalından bir kuşak sarılır, sırta da mevsim ve duruma göre ya pamuklu hırka veya Mekke hırkası, sokakta lata, camide ise cüppe giyilirdi.

Üç etek entariler terkedildikten sonra, ilmiye sınıfı tarafından pantolona çok benzeyen, yalnız üstü ondan biraz daha bolca elifiye şalvarlar giyilmiştir. Elif iyeler üzerine, biraz zengince olanlar Şam toplandan, zengin olmayanlar yollu pazen veya ketenden parmak yakalı, önden düğmeli, uzun bilezikli kollu bir işlik giyer, bele beyaz tiftik veya Gürün şalından bir kuşak sarar, üzerine çuha veya kumaştan bir yelek giyerlerdi.

- Okuma Çağındaki Çocukların kıyafeti:

Okuma çağındaki çocuklar, okuyan ve okumayan olmak üzere iki kısma ayrılır ve bunlardan okumayanlar esnaf olurdu.
Okuyan çocukların kıyafeti; II. Abdülhamit devrinin birinci yarısına kadar üç etek entari üzerine çuhadan mintan giyer, bellerine şal kuşak sararlardı. Ankara`da ilk Maarif Teşkilatı kurulduktan sonra bu üç etek entariler kalkmış, yerine pazen veya kumaştan içi astarlı uzun şalvarlar ile işlik ve pamuklu hırkadan ibaret takımlar giyilmeye, daha sonraları ise elifiyeler ve nihayet ekonomik durumu iyi olanlar tarafından setre pantollar giyilmeye başlanmıştır.

Yeni yetişen ve okumayan 13-14 yaşındaki esnaf çocuklarından efeliğe hevesli olanlar yaşlıların giydiği bu kısa şalvarların biraz daha darca ve itinalı olanları ile tıpkı efelerinki gibi işlik, yelek, fermani giyer, bele genişçe bir kuşak ile isteyenler silâhlık kuşanırdı. Efe olmak istemeyen gençler ise yaşlıların giydiği takımların daha dar ve gösterişlisini giyerlerdi.

- Esnaf Kıyafetleri:

II. Abdülhamit Devri`nin sonlarına kadar Ankaralı esnaf da tıpkı ilmiye sınıfı gibi üç etek entarilerden oluşan takımlar giyerdi. Bu entarilerin altına, yakasından güzel görünmesi için bir içişliği giyilir, bele uzun veya değirmi şal kumaş kuşanılır, sırta da hocalardan farklı olarak kuşağın üzerini örtecek uzunlukta işlemesiz bir gazeki veya fermani giyilirdi. Mekke hırkası bulunanlar bunların üzerine ayrıca bir Mekke hırkası veya pamuklu hırka, kışın ise hocalardan farklı olarak isteyenler miriz, aba, daha zengince olanlar ise kürk giyerlerdi.

DEVAMI >>>> Ankara


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 3 Kasım 2016 16:47

Benzer Konular

23 Kasım 2012 / bilge Cevaplanmış
19 Mart 2012 / Misafir Soru-Cevap
5 Kasım 2011 / maria Soru-Cevap
14 Kasım 2011 / Misafir Soru-Cevap
19 Ekim 2012 / Misafir Soru-Cevap