Arama

Ünlü yazarlar ve hikayeleri hakkında bilgi verir misiniz?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 9 Mart 2011 Gösterim: 38.206 Cevap: 10
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
17 Ocak 2009       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
ünlü yazarların hikayeleri yanibiyografileri
EN İYİ CEVABI Keten Prenses verdi
Nazım Hikmet Ran Hayatı Ve Eserleri

Sponsorlu Bağlantılar


nazimhikmetni0


Selanik'de doğmuştur (1902). İlköğrenimini İstanbul'da Göztepe Taşmektep, Galatasaray Lisesi ilk bölümü (1914), Nişantaşı Numune Mektebi'nde tamamlamış, orta öğrenimi ise, daha 12 yaşında iken yazdığı "Bir Bahriyelinin Ağzından" adlı bir şiirini dinleyip çok beğenen Bahriye Nazırı Cemal Paşa'nın öğüdü üzerine geçtiği Heybeliada Bahriye Mektebi'nda yapmıştır (1918). Nazım Hikmet Bahriye'yi bitirdikten sonra Hamidiye Kruvazörü'ne stajyer güverte subayı olarak verilmiş, bir gece nöbetinde üşütüp zatülcemp olmuş (1919), sağlığını kazanamayınca askerlikten çürüğe çıkarılmıştır (1920).

Askerlikten ayrıldıktan sonra, İstanbul'un işgaline çok üzülen Nâzım Hikmet Millî Mücadele'ye katılmak üzere Anadolu'ya geçmiş, Bolu Lisesi'nde kısa bir süre öğretmenlik yapmıştır (1921). Rus devrimiyle ilgilenen şair, bir süre sonra Batum'dan Moskova'ya gitmiş ve Doğu Üniversitesi'nde ekonomi ve toplumbilim okumuştur (1922-1924). Yurda dönüşünden sonra Aydınlık dergisine katılmış, burada çıkan şiirlerinden ötürü hakkında "gıyaben" mahkumiyet kararı verildiğine öğrenince yeniden Rusya'ya geçmiş, af çıkması üzerine Türkiye'ye dönmüş ve bir süre Hopa cezaevinde tutuklu kalmıştır (1928).

Nâzım Hikmet daha sonra İstanbul'a yerleşmiş, çeşitli gazete ve dergilerle film stüdyolarında çalışmış, ilk şiir kitaplarını çıkarmış ve oyunlarını yazmıştır (1928-1932). Bir ara yine tutuklanmış, Cumhuriyet'in 10. yılı dolayısıyla çıkarılan af yasası ile özgürlüğüne kavuşmuştur. Akşam Son Posta, Tan gazetelerinde Orhan Selim takma adıyla fıkra yazarlığı ve başyazarlık yapmıştır (1933).

Kara Harp Okulu öğrencileri arasında propaganda yaptığı iddiasıyla yargılanmış, Harp Okulu Askeri Mahkemesi'nce 15 yıl, ardından Donanma içinde faaliyette bulunduğu iddiasıyla da Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nce 20 yıl olmak üzere toplam 35 yıl hapis cezasına çarptırılmış, cezası Türk Ceza Kanunu'nun 68 ve 77 maddeleri uyarınca 28 yıl dört aya indirilmiştir (1938). Demokrat Parti'nin iktidara gelmesinden sonra çıkarılan af yasası (1950) kapsamına alınması için aydınlar tarafından açılan büyük bir kampanyanın ardından, hukukçular yasal yollara başvurmuş, bu arada Nâzım Hikmet'de hapishanede açlık grevine başlamıştır. Sonunda Nâzım Hikmet'in geri kalan cezası affedilmiş ve şair 13 yıl hapislikten sonra özgürlüğüne kavuşmuştur.

Serbest bırakıldıktan sonra iş bulamayan, kitap çıkaramayan şair için bu kez askerlik kararı alınmış, 50 yaşında ve hasta olan Nâzım Hikmet çok zor durumda kalmıştır. Öldürülmekten korkan şair, kendisine hayran olan Refik Erduran (sonranın ünlü oyun yazarı ve gazetecisi)'ın önerisini kabul etmiş, onun yardımıyla bir motorla Karadeniz'de seyreden Romanya bandıralı bir gemiye binerek Türkiye'den ayrılmıştır.

Nâzım Hikmet, Moskova'da ölmüştür. (3 Haziran 1963).

Edebi kişiliği

Nâzım Hikmet, hece vezniyle yazdığı ilk şiirlerini Yeni Mecmua, İnci, Ümit ve Celal Sahir (Erozan)'ın çıkardığı Birinci Kitap, İkinci Kitap vb. dergilerinde yayımlamıştır. "Bir Dakika" adlı şiiriyle Alemdar gazetesinin açtığı yarışmada birincilik kazanmıştır (1920). Daha sonra Aydınlık, Resimli Ay, Hareket, Resimli Herşey, Her Ay gibi dergilerde yazan Nâzım Hikmet cezaevine girdikten sonra yıllarca yayın yapamamıştır. Ancak, 1940'lı yıllarda, Yeni Edebiyat, Ses, Gün, Yürüyüş, Yığın, Baştan, Barış gibi toplumcu dergilerde İbrahim Sabri, Mazhar Lütfi takma adlarıyla ya da imzasız olarak bazı şiirleri çıkmıştır. Kuvâyı Milliye Destanı İzmir'de Havadis gazetesinde tefrika edilmiştir (1949). Destanı Yön dergisi yayınlayarak (1965) Nâzım Hikmet'i yeniden okurlara ulaştırmış, şairin eserine konan çemberi kırmıştır.

Eserleri

Şiir
835 Satır (1929), Jokond ile Si-Ya-U (1929), Varan 3 (1930), 1+1=1 (1930-Nail V. ile), Sesini Kaybeden Şehir (1931), Benerci Kendini Niçin Öldürdü (1932), Gece Gelen Telgraf (1932), Taranta Babu'ya Mektuplar (1935), Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı (1936), Kurtuluş Savaşı Destanı (1965), Saat 21-22 Şiirleri (1965-Bas. Haz. M.Fuat), Memleketimden İnsan Manzaraları (1966-1967-Bas. Haz. M.Fuat, 5 Cilt), Rubailer (1966-Bas. Haz. M. Fuat), Dört Hapishaneden (1966-Bas. Haz. M.Fuat), Yeni Şiirler (1966-Bas. Haz. Dost Yayınevi), Son Şiirleri (Bas. Haz. Habora Kitabevi), Tüm Eserleri (1980-Bas. Haz. A. Bezirci, 8 Cilt).

CrasHofCinneT - avatarı
CrasHofCinneT
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
17 Ocak 2009       Mesaj #2
CrasHofCinneT - avatarı
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
Google aramasına bakınız.

Sponsorlu Bağlantılar
ünlü yazarlar - Google'da Ara
Ölmediğine sevindim, hala acı çekebiliyorsun...
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
17 Ocak 2009       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Ataol Behramoğlu





200pxataolbehramoglujp8

13 Nisan 1942’de İstanbul Çatalca’da doğdu. İlköğrenimini Kars ve Çankırı'da yaptı. 1966'de Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Rus Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. 1962'de Türkiye İşçi Partisi'ne girerek ilk örgütlenme çalışmalarına katıldı. "Fikir Kulüpleri Federasyonu"nun (FKF) kurucuları arasında yer aldı. "Dönüşüm" dergisininin kuruluş çalışmalarına katıldı, sahipliğini üstlendi.

1970'te İsmet Özel’le birlikte "Halkın Dostları" dergisini çıkardı. Aynı yıl İngiltere'ye, daha sonra Fransa'ya gitti. Paris'te otel katipliği, öğretmenlik yaptı. 1972'de Moskova Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Sovyet edebiyatı üzerine inceleme yaptı. 1974'te Türkiye'ye döndü. İstanbul Şehir Tiyatroları'nda dramaturg olarak çalıştı. 1975'te kardeşi Nihat Behramoğlu'yla birlikte "Militan" dergisini kurdu. "Sanat Emeği" dergisinin kurucuları arasında yer aldı.

1979'da Türkiye Yazarlar Sendikası'nın genel sekreteri oldu. Yayınevlerinde çalıştı. 12 Eylül harekatından sonra 1982’de Barış Derneği Davası nedeniyle 10 ay tutuklu kaldı. 1984’te Fransa’da Sorbonne Üniversitesi’ne bağlı Centre de Poetique Comparee bölümünde Türk ve Dünya Şiiri üstüne seminerler izledi, çalışmalar yaptı. İlk şiirleri "Ataol Gürus" takma adıyla Yeni Çankırı, Yeşil Ilgaz, Çağrı gibi yerel gazete ve dergilerde yayınlandı.

Yükseköğrenimi sırasında Yapraklar, Dost, Evrim, Ataç gibi dergilerde çıkan şiirleriyle dikkat çekti. Bu dönemin şiirlerini biraraya getiren ilk şiir kitabı "Bir Ermeni General" 1965'te basıldı. Gençlik dönemi şiirlerinde Orhan Veli, Attilâ İlhan ve İkinci Yeni şiirinin ortak özellikleri etkin. Gerçek şiir kimliği 1965-1971 arasında Papirüs, Şiir Sanatı, Yeni Gerçek, Yeni Dergi ve Halkın Dostları'nda çıkan şiirleriyle oluştu. Bu şiirlerde toplumcu, etkin bir edebiyat anlayışının örnekleri yer aldı.

Toplumcu gerçekçi şiir ilkelelerine yöneldi, şiirini yeni biçim ve tema arayışlarıyla besledi. Çevirileriyle de dikkat çekti. Edebiyat ve kültür üzerine yazdıkları, antoloji ve diğer çalışmalarıyla kuşağının önde gelen yazarları arasına girdi.Kendisi halen İstanbul Üniversitesi Rus Dili ve Edebiyatı bölümünde doçent sıfatıyla anabilim dalı başkanlığı görevini yürütmektedir.


Eserleri

Bir Ermeni General (1965)
Bir Gün Mutlaka (1970)
Yolculuk Özlem Cesaret ve Kavga Şiirleri (1974)
Ne Yağmur... Ne Şiirler... (1976)
Kuşatmada (1978)
Mustafa Suphi Destanı (1979)
Dörtlükler (1983)
İyi Bir Yurttaş Aranıyor (1983) (Ankara Sanat Tiyatrosu tarafından oyunlaştırılmıştır.)
Eski Nisan (1987)
Türkiye Üzgün Yurdum, Güzel Yurdum (1985)
Kızıma Mektuplar (1985)
Şiirler 1959-1982 (1983)
Bebeklerin Ulusu Yok (1988)
Bir Gün Mutlaka (1991)
Sevgilimsin (1993)
Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var (1991)
Beyaz İpek Gibi Yağdı Kar (2008) Cumhuriyet Kitapları
Aşk İki Kişiliktir
Aşk
Gizlice Sevgilim
Bu Aşk Burada Biter

Düzyazı
Yaşayan Bir Şiir (1986)
Şiirin Dili-Anadili (1995)
Mekanik Gözyaşları (1997)
Nazım’a Bir Güz Çelengi (1997)
Kardeş Türküleri (1986)

Anı
Aziz Nesin’li Fotoğraflar (1995)

Gezi
Başka Gökler Altında (1996)
Yurdu Teninde Duymak (Cumhuriyet Kitapları)

Mektup
Genç Bir Şairden Genç Bir Şaire Mektuplar (1995)

Antoloji
Büyük Türk Şiiri Antolojisi (2 cilt, 1987)

Çeviri
Lili'ciğim, Pantolonlu Bulut'dan, Şair İşçidir (Mayakovski)
Durgun Yıllarda Gelmiş Olanlar Dünyaya (Aleksandr Blok)
Karıma (Nikola Vaptsarov)

Çocuk
Dünya Halk Masalları (2007) Cumhuriyet Kitapları
Quo vadis?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
17 Ocak 2009       Mesaj #4
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Nazım Hikmet Ran Hayatı Ve Eserleri



nazimhikmetni0


Selanik'de doğmuştur (1902). İlköğrenimini İstanbul'da Göztepe Taşmektep, Galatasaray Lisesi ilk bölümü (1914), Nişantaşı Numune Mektebi'nde tamamlamış, orta öğrenimi ise, daha 12 yaşında iken yazdığı "Bir Bahriyelinin Ağzından" adlı bir şiirini dinleyip çok beğenen Bahriye Nazırı Cemal Paşa'nın öğüdü üzerine geçtiği Heybeliada Bahriye Mektebi'nda yapmıştır (1918). Nazım Hikmet Bahriye'yi bitirdikten sonra Hamidiye Kruvazörü'ne stajyer güverte subayı olarak verilmiş, bir gece nöbetinde üşütüp zatülcemp olmuş (1919), sağlığını kazanamayınca askerlikten çürüğe çıkarılmıştır (1920).

Askerlikten ayrıldıktan sonra, İstanbul'un işgaline çok üzülen Nâzım Hikmet Millî Mücadele'ye katılmak üzere Anadolu'ya geçmiş, Bolu Lisesi'nde kısa bir süre öğretmenlik yapmıştır (1921). Rus devrimiyle ilgilenen şair, bir süre sonra Batum'dan Moskova'ya gitmiş ve Doğu Üniversitesi'nde ekonomi ve toplumbilim okumuştur (1922-1924). Yurda dönüşünden sonra Aydınlık dergisine katılmış, burada çıkan şiirlerinden ötürü hakkında "gıyaben" mahkumiyet kararı verildiğine öğrenince yeniden Rusya'ya geçmiş, af çıkması üzerine Türkiye'ye dönmüş ve bir süre Hopa cezaevinde tutuklu kalmıştır (1928).

Nâzım Hikmet daha sonra İstanbul'a yerleşmiş, çeşitli gazete ve dergilerle film stüdyolarında çalışmış, ilk şiir kitaplarını çıkarmış ve oyunlarını yazmıştır (1928-1932). Bir ara yine tutuklanmış, Cumhuriyet'in 10. yılı dolayısıyla çıkarılan af yasası ile özgürlüğüne kavuşmuştur. Akşam Son Posta, Tan gazetelerinde Orhan Selim takma adıyla fıkra yazarlığı ve başyazarlık yapmıştır (1933).

Kara Harp Okulu öğrencileri arasında propaganda yaptığı iddiasıyla yargılanmış, Harp Okulu Askeri Mahkemesi'nce 15 yıl, ardından Donanma içinde faaliyette bulunduğu iddiasıyla da Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nce 20 yıl olmak üzere toplam 35 yıl hapis cezasına çarptırılmış, cezası Türk Ceza Kanunu'nun 68 ve 77 maddeleri uyarınca 28 yıl dört aya indirilmiştir (1938). Demokrat Parti'nin iktidara gelmesinden sonra çıkarılan af yasası (1950) kapsamına alınması için aydınlar tarafından açılan büyük bir kampanyanın ardından, hukukçular yasal yollara başvurmuş, bu arada Nâzım Hikmet'de hapishanede açlık grevine başlamıştır. Sonunda Nâzım Hikmet'in geri kalan cezası affedilmiş ve şair 13 yıl hapislikten sonra özgürlüğüne kavuşmuştur.

Serbest bırakıldıktan sonra iş bulamayan, kitap çıkaramayan şair için bu kez askerlik kararı alınmış, 50 yaşında ve hasta olan Nâzım Hikmet çok zor durumda kalmıştır. Öldürülmekten korkan şair, kendisine hayran olan Refik Erduran (sonranın ünlü oyun yazarı ve gazetecisi)'ın önerisini kabul etmiş, onun yardımıyla bir motorla Karadeniz'de seyreden Romanya bandıralı bir gemiye binerek Türkiye'den ayrılmıştır.

Nâzım Hikmet, Moskova'da ölmüştür. (3 Haziran 1963).

Edebi kişiliği

Nâzım Hikmet, hece vezniyle yazdığı ilk şiirlerini Yeni Mecmua, İnci, Ümit ve Celal Sahir (Erozan)'ın çıkardığı Birinci Kitap, İkinci Kitap vb. dergilerinde yayımlamıştır. "Bir Dakika" adlı şiiriyle Alemdar gazetesinin açtığı yarışmada birincilik kazanmıştır (1920). Daha sonra Aydınlık, Resimli Ay, Hareket, Resimli Herşey, Her Ay gibi dergilerde yazan Nâzım Hikmet cezaevine girdikten sonra yıllarca yayın yapamamıştır. Ancak, 1940'lı yıllarda, Yeni Edebiyat, Ses, Gün, Yürüyüş, Yığın, Baştan, Barış gibi toplumcu dergilerde İbrahim Sabri, Mazhar Lütfi takma adlarıyla ya da imzasız olarak bazı şiirleri çıkmıştır. Kuvâyı Milliye Destanı İzmir'de Havadis gazetesinde tefrika edilmiştir (1949). Destanı Yön dergisi yayınlayarak (1965) Nâzım Hikmet'i yeniden okurlara ulaştırmış, şairin eserine konan çemberi kırmıştır.

Eserleri

Şiir
835 Satır (1929), Jokond ile Si-Ya-U (1929), Varan 3 (1930), 1+1=1 (1930-Nail V. ile), Sesini Kaybeden Şehir (1931), Benerci Kendini Niçin Öldürdü (1932), Gece Gelen Telgraf (1932), Taranta Babu'ya Mektuplar (1935), Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı (1936), Kurtuluş Savaşı Destanı (1965), Saat 21-22 Şiirleri (1965-Bas. Haz. M.Fuat), Memleketimden İnsan Manzaraları (1966-1967-Bas. Haz. M.Fuat, 5 Cilt), Rubailer (1966-Bas. Haz. M. Fuat), Dört Hapishaneden (1966-Bas. Haz. M.Fuat), Yeni Şiirler (1966-Bas. Haz. Dost Yayınevi), Son Şiirleri (Bas. Haz. Habora Kitabevi), Tüm Eserleri (1980-Bas. Haz. A. Bezirci, 8 Cilt).
Quo vadis?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
17 Ocak 2009       Mesaj #5
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Murathan Mungan



imagesbw6

Orta öğrenimini Mardin Lisesi'nde, yüksek öğrenimini Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Tiyatro Bölümü'nde tamamladı. Ailesi aslen Mardinlidir. Mardin eserlerinde sıkça kullandığı mekanlardan biridir. Bu çevrenin taşıdığı farklı kültürel yapıyı, insan olgusunu eserlerine başarılı bir şekilde yansıtmıştır. Eserlerinde toplumsal yaşayışın unsurları yanında kahramanların psikolojik yapılarına, duygu ve düşüncelerine geniş şekilde yer verir.

Şiir, öykü, roman, deneme, tiyatro oyunu, sinema yazısı, senaryo, masal, şarkı sözü gibi farklı türlere ait eserler vermiştir. Şarkı sözlerini, genellikle Yeni Türkü grubu besteleyerek seslendirmiştir. Yazarın şarkı sözlerinden, çeşitli dönemlerde çeşitli sanatçılar tarafından bestelenerek seslendirilmiş şarkılar, Söz Vermiş Şarkılar adlı albümde toplanarak, yeni düzenlemelerle Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Nükhet Duru, Mor ve Ötesi, Aylin Aslım, Hümeyra gibi farklı sanatçılarca yorumlanmıştır.

Mungan için kitap; "her zaman mimari bir bütünlük proje tutarlılığı demektir. Farklı da olsa parçaların aynı yapı içinde örtüşmesi, aynı çatı altında yanyana durabilmesi demektir. Ona göre bibirinden bağımsız olan şiir, hikaye ve denemelerden oluşan kitaplar tıpkı roman gibi kendi içinde bir yapı bütünlüğü oluşturmalıdır"
Quo vadis?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
17 Ocak 2009       Mesaj #6
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Ümit Yaşar Oğuzcan




HAYATI
1926 - 22 Ağustos`ta Tarsus`ta dünyaya geldi. Babası Lütfi, anası Güzide.

1939 - Eskişehir İnkilap Okulunu,

1942 - Konya Askeri Ortaokulunu bitirdi.

1942 - Basında ilk kez şiirleri Eskişehir Kocatepe ve Sakarya Gazetelerinde çıktı.

1944 - İstanbul, Varlık, Büyük Doğu v.b. dergilerde şiirleri çıkmaya başladı.

1946 - Eskişehir Ticaret Lisesini bitirdi. Aynı yıl Ankara ` da Osmalı Bankasına girerek bankacılığı iş edindi.

1947 - Babasının Eskişehir`den Adana`ya nakli üzerine Osmanlı Bankasından ayrılarak Adana`da İş Bankasına girdi. İlk kitabı İNSANOĞLU basıldı.

1948 - İlk eşi Özhan`la evlendi. İkinci kitabı DENİZ MUSUKİSİ çıktı.

1949 - İlk oğlu Vedat dünyaya geldi.

1951 - Turgutlu İş Bankasına atandı.

1952 - İkinci oğlu Lütfi dünyaya geldi.

1954 - Ankara`da İş Bankası Genel Müdürlüğünde göreve atandı. Üçüncü kitabı DİLLERE DESTAN çıktı.

1955 - İlk taşlama, rübai ve dörtlüklerini yazmağa başladı. DOLMUŞ ve AŞKIMIZIN SON ÇARŞAMBASI adlı kitabları yayınlandı.

1956 - BİR DAHA ÖLMEK adlı kitabı yayınlandı.

1957 - KÖR AYNA ve İKİ KİŞİYE BİR DÜNYA adlı kitabları yayınlandı.

1958 - İlk yedi kitabını BENİ UNUTMA adı altında bir kitapta topladı.

1960 - KARANLIĞIN GÖZLERİ, SENİNLE ÖLMEK İSTİYORUM adlı şiir ve AKILLI MAYMUNLAR adlı ilk taşlama kitapları yayınlandı. İş Bankası Neşriyat Müdür Yardımcılığına atandı.

1961 - Ankara`dan ve İş Bankasından ayrılarak İstanbul` a yerleşti. Altı ay Yapı ve Kredi Bankasında çalıştı. Yazarlığa ve yayıncılığa başladı. ÜSTÜME VARMA İSTANBUL, YENİ DÜNYA REKORU, SAHİBİNİ ARAYAN MEKTUPLAR adlı kitapları yayınlandı. İlk şiir plağı çıktı. Üç kez intiharı denedi, başaramadı.

1962 - İstanbul basınında (Hür Vatan, Hareket, Cumhuriyet, Akbaba, Yelpaze, Varlık vb.) şiirleri, taşlamaları yazıları ve röportajları yayınlanmağa başladı. SEVENLER ÖLMEZ ve ÇİGAN GÖZLER adlı kitaplarıyla ikinci şiir plağı çıktı.

1963 - İlk rubailer kitabı ÖTESİ YOK yayınlandı.

1964 - BİR GÜN ANLARSIN ve HÜZÜN ŞARKILARI adlı kitapları yayınlandı. Üç sayı Yergi - Dergi adlı bir mizah dergisi çıkardı.

1965 - SADRAZAMIN SOL KULAĞI, MİHRİBANA ŞİİRLER ve MEKTUPLAR adlı kitapları yayınlandı. Üç şiir plağı daha çıktı.

1966 - BİRAZ KÜL BİRAZ DUMAN, TAŞLAR ve BAŞLAR, İNŞALLAHLA MAŞALLAHLA, SENİ SEVMEK adlı kitapları yayınlandı. Akbank ` a girdi.

1967 - 25. Sanat yılı jübilesi İstanbul`da yapıldı. İlk Avrupa gezisine çıkarak anılarını AVRUPA GÖRMÜŞ ADAM adı altında Cumhuriyet ` te yayınlandı ve kitap halinde çıkardı. SEN AŞK NEDİR BİLMEZDİN adlı kitabı çıktı.

1968 - BEN SENİ SEVDİM Mİ adlı kitabı çıktı.

1969 - TOPRAK OLANA KADAR, AŞK MIYDI O, GÖBEK DAVASI adlı kitapları çıktı. İkinci Avrupa gezisine çıkarak İngiltere ve Kuzey ülkelerine gitti. Akbank`tan ayrıldı. Yeniden İş Bankasına girdi. İş Bankası Kültür Yayınları Müşavirliğine atandı.

1970 - Aşık Veysel`in şiirlerini derleyerek DOSTLAR BENİ HATIRLASIN adı altında İş Bankası Kültür Yayınlarında çıkardı. HAKTAN YANA adlı kitabı yayınlandı. Enfarktüs geçirdi.

1971 - ÖNCE SEN SONRA SEN adlı şiir kitabıyla ŞAİRLERİN SEÇTİKLERİ adlı Antolojisi yayınlandı.

1972 - Rübailer kitabı İş Bankası Kültür Yayınları arasında çıktı.

1973 - Büyük oğlu Galata Kulesinden atlayarak ihtihar etti.

1975 - YALAN BİTTİ adlı şiir kitabı yayınlandı. İş Bankası Halkla İlişkiler Müdür Yardımcılığına atandı. Babsı öldü. Çağrılı olarak İran, Pakistan ve Kıbrıs`a gitti.

1976 - İş Bankası İstanbul Parmakkapı Sanat Galerisi ` nin yönetimini öteki görevlerine ek olarak üstlendi.

1977 - Kendi isteğiyle İş Bankasından emekli oldu. Tüm şiirlerinden yaptığı seçmeler ACILAR DENİZİ adı altında yayınlandı. Macaristan, Avusturya, Çekoslıvakya ve Romanya`ya gitti.

1978 - İkinci eşi Ulufer`le evlendi. EN ESKİ YALNIZLIĞIMDIR AŞK BENİM adlı şiir kitabı yayınlandı. SAHİBİNİ ARAYAN MEKTUPLAR adlı nesir kitabı Anna Masala tarafından İtalyanca`ya çevirilerek yayınlandı.

1980 - Ümit Yaşar Sanat Galerisini açtı. İtalya, Fransa ve İsviçre ` ye gitti.

1982 - 40. Sanat Yılını 1 kitap, 1 sergi ve 1 geceyle kutladı. Güldürü Üretim Merkezi (GÜM) ne girdi. Yeni yergileri Güneş Gazetesinde yayınlanmağa başladı.

1983 - DİKİZ AYNASI adlı taşlamalar kitabı çıktı. Tüm şiirleri 4 cilt olarak yayınlanmağa başladı.

1984 - Şair bu yılda özlemini haklı olarak duyduğu son nefesin mutluluğuna ulaştı.

* Şairin bazı şiirleri de İngilizce, Fransızca, Rusça, Yunanca, Almanca, Bulgarca, İtalyanca, Yugoslavca, Lehçe ve Arapça ` ya çevrilmiş, çeşitli antolojilerde yayınlanmıştır.
Quo vadis?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
17 Ocak 2009       Mesaj #7
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Arif Nihat Asya





Doğumu
7 Şubat 1904 Çatalca /İstanbul

Vefatı
5 Ocak 1975 Ankara


Arif Nihat Asya (7 Şubat 1904, Çatalca, İstanbul - 5 Ocak 1975, Ankara), Milliyetçi şiirleriyle tanınan ve Adana'nın kurtuluş günü olan 5 Ocak günü yazdığı ünlü Bayrak şiirinden dolayı "Bayrak şairi" olarak da anılan Türk şairdir.

Arif Nihat Asya İstanbul Üniversitesi Yüksek Öğretmen Okulu Edebiyat Bölümü'nü bitirdi. Adana, Malatya, Edirne, Tarsus, Ankara ve Kıbrıs'taki liselerde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1950 yılında Seyhan (Adana), ve 1954 yılında da Eskişehir milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girdi. Milletvekilliğinden sonra tekrar bir süre daha öğretmenlik yaptı. Ankara Gazi Lisesi edebiyat öğretmeni iken 1962'de emekliye ayrıldı.

Yeni İstanbul ve Babıli'de Sabah gazetelerinde yazılar yazdı. Aruzla başladığı şiirde rubailer, gazeller yazdı. Özellikle rubailere büyük önem verdi. Rubailerden oluşan 5 ayrı kitap yayınladı. Daha sonra heceli ve serbest vezinli şiirler yazdı.

Milliyetçi şiirleriyle dikkat çeken Arif Nihat Asya, yurdun güzelliklerini, doğasını anlatan, kimi zaman yergici ama Türklüğü yücelten şiirleriyle de bilinir.

Eserleri

Şiir
Heykeltraş (1925)

Yastığımın Rüyası (1930)

Ayetler (1936)

Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor (1946)

Kubbe-i Hadra (Mevlana üzerine) (1956)

Kökler ve Dallar (1964)

Emzikler (1964)

Dualar ve Aminler (1967)

Aynalarda Kalan (1969)

Rubaiyyat-ı Ârif (rubailer, 1956)

Kıbrıs Rubaileri (rubailer, 1964, 1967)

Nisan (rubailer, 1964)

Kova Burcu (rubailer, 1967)

Avrupa'dan Rubailer (1969)

Şiirler (Ahmet Kabaklı derledi, 1971)

Bütün Eserleri (1975-1977, Ötüken Yayınları)

Düzyazı
Kanatlar ve Gagalar (özdeyişler, 1946)

Enikli Kapı (makaleleri, 1964)
Quo vadis?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
17 Ocak 2009       Mesaj #8
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Attila İlhan Hayatı Ve Eserleri




atllain2




Attila İlhan 15 Haziran 1925’te Menemen’de doğdu. İlk ve orta eğitiminin büyük bir bölümünü İzmir ve babasının işi dolayısıyla gittikleri farklı kentlerde tamamladı. İzmir Atatürk Lisesi birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza Nazım Hikmet şiiri göndermesi nedeniyle 1941’de tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Üç hafta gözetim altında kaldı. İki ay hapiste yattı.

CHP ŞİİR ARMAĞANI’NDA İKİNCİLİK ÖDÜLÜNÜ KAZANDI
Türkiye’nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince, eğitim hayatına ara vermek zorunda kaldı. Danıştay kararıyla, 1944 yılında okuma hakkını tekrar kazandı ve İstanbul Işık Lisesi’ne yazıldı. Lise son sınıftayken amcasının kendisinden habersiz katıldığı CHP Şiir Armağanı’nda Cebbaroğlu Mehemmed şiiriyle ikincilik ödülünü kazandı. 1946’ta mezun oldu.

İstanbul Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu. Üniversite yıllarında Yığın ve Gün gibi dergilerde ilk şiirleri yayınlanmaya başladı. 1948’de ilk şiir kitabı Duvar’ı yayınladı.

1949 yılında, üniversite ikinci sınıftayken Paris’e gitti. Fransız toplumu ve orada bulunduğu çevreye ilişkin gözlemleri daha sonraki eserlerinde yer alan bir çok karakter ve olaya temel oluşturmuştur. Türkiye’ye geri dönüşünde sıklıkla başı polisle derde girdi. Bir kaç kez gözaltına alındı.

1950’Lİ YILLARDA ADINI DUYURDU
1951 yılında Gerçek gazetesinde bir yazısından dolayı kovuşturmaya uğrayınca tekrar Paris’e gitti. Fransa’daki bu dönem Attilâ İlhan’ın Fransızca’yı ve Marksizmi öğrendiği yıllardır. 1950’li yılları İstanbul - İzmir - Paris üçgeni içerisinde geçiren Attilâ İlhan, bu dönemde ismini Türkiye çapında duyurmaya başladı.

Yurda döndükten sonra, Hukuk Fakültesi’ne devam etti. Ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bıraktı. Sinemayla olan ilişkisi, yine bu dönemde, 1953’te Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazmasıyla başlar. 1957’de askerliğini yaptıktan sonra sinema çalışmalarına ağırlık verdi. Ali Kaptanoğlu adıyla onbeşe yakın senaryo yazdı.

’YASAK SEVİŞMEK’ VE ‘AYNANIN İÇİNDEKİLER’
1960’ta Paris’e geri döndü. Babasının ölmesiyle birlikte İzmir’e döndü. Sekiz yıl İzmir’de kaldığı dönemde, Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürüttü. Aynı yıllarda, şiir kitabı olarak Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler serisinden Bıçağın Ucu yayınlandı. 1968’te evlendi, 15 yıl evli kaldı.

1973’te Bilgi Yayınevi’nin danışmanlığını üstlenerek Ankara’ya taşındı. Sırtlan Payı ve Yaraya Tuz Basmak’ı Ankara’da yazdı. 81’e kadar Ankara’da kalan yazar Fena Halde Leman adlı romanını tamamladıktan sonra İstanbul’a yerleşti.

‘SEKİZ SÜTUNA MANŞET’, ‘KARTALLAR YÜKSEK UÇAR’ VE ‘YARIN ARTIK BUGÜNDÜR’
İstanbul’da gazetecilik serüveni Milliyet ve Gelişim Yayınları ile devam etti. Bir süre Güneş gazetesinde yazan Attilâ İlhan, 1993-1996 yılları arasında Meydan gazetesinde yazmaya devam etti. 1996 yılından beri köşe yazılarını Cumhuriyet gazetesi’nde sürdürmekteydi. 1970’lerde Türkiye’de televizyon yayınlarının başlaması ve geniş kitlelere ulaşmasıyla beraber Attilâ İlhan da senaryo yazmaya geri dönüş yaptı. Sekiz Sütuna Manşet, Kartallar Yüksek Uçar ve Yarın Artık Bugündür senaryosunu yazdığı dizilerdi.

2005 yılında İstanbulda hayata gözlerini yumdu.

.


ESERLERİ
ŞİİR
Duvar
Sisler Bulvarı
Yağmur Kaçağı
Ben Sana Mecburum
Belâ Çiçeği
Yasak Sevişmek
Tutuklunun Günlüğü
Böyle Bir Sevmek
Elde Var Hüzün
Korkunun Krallığı
Ayrılık Sevdaya Dâhil
Kimi Sevsem Sensin

ROMAN
Sokaktaki Adam
Zenciler Birbirine Benzemez
Kurtlar Sofrası
Aynanın İçindekiler
Bıçağın Ucu
Sırtlan Payı
Yaraya Tuz Basmak
Dersaadet’te Sabah Ezanları
O Karanlıkta Biz
Fena Halde Leman
Haco Hanım Vay
Allahın Süngüleri-Reis Paşa

ÖYKÜ
Yengecin Kıskacı

DENEME-ANI
Abbas Yolcu
Yanlış Kadınlar Yanlış Erkekler
ANILAR VE ACILAR
Hangi Sol
Hangi Batı
Hangi Seks
Hangi Sağ
Hangi Atatürk
Hangi Edebiyat
Hangi Laiklik
Hangi Küreselleşme

ATTİLÂ İLHAN’IN DEFTERİ
Gerçekçilik Savaşı
‘İkinci Yeni’ Savaşı
Faşizmin Ayak Sesleri
Batı’nın ‘Deli Gömleği’
Sağım Solum Sobe
Ulusal Kültür Savaşı
Sosyalizm Asıl Şimdi
Aydınlar Savaşı
Kadınlar Savaşı
CUMHURİYET SÖYLEŞİLERİ
Bir Sap Kırmızı Karanfil
Ufkun Arkasını Görebilmek
Sultan Galiyef
Dönek Bereketi
Yıldız, Hilâl ve Kalpak

ÇEVİRİLERİ
Kanton’da İsyan (Malraux)
Umut (Malraux)
Basel’in Çanları (Aragon)
Quo vadis?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Aralık 2010       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
emeklerinize sağlık ancak biraz da dünyaca ünlü öykü yazarlarından bahsetseydiniz iyi olurdu...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ocak 2011       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yirmi üç çocuklu bir ailenin, hayatta kalabilen 13 çocuğundan biri olarak Dublin'de doğmuştur.Beyin felci ile dünyaya gelmiş ve uzun süre hareket ve konuşma yetileri olmadan yaşamıştır. Doktorlar başlangıçta Brown'ın zihinsel olarak da özürlü olduğunu düşünmüşlerdir ve öleceğini söylemişlerdir. Fakat annesi doktorların sözüne aldırmayarak oğlunun eğitilebileceğine inandı. Annesinin bu çabaları sonuç verdi ve Christy Brown sol ayağını kullanarak yazmayı ve resim yapmayı başardı. Konuşmaya başlaması ile birlikte, doktorlar tedavi biçimini değiştirerek fizyoterapiye ağırlık vermişler, böylelikle yazar daha rahat hareket edebilmeye başlamıştır.

Yaşamı boyu yardıma muhtaç olarak yaşaması onun İrlanda'nın tanınmış yazarları arasına girmesini engellememiştir. Sadece sol ayağını kullanarak yazdığı eserler, onun dünya çapında bir üne kavuşmasını sağlamıştır.

Kendi hayat hikâyesini yazdığı Sol Ayağım (My left Foot) adlı eseri filme alınmıştır. Baş rolünü Daniel Day-Lewis'in oynadığı Sol Ayağım filmi büyük bir başarı kazanmıştır. Bu tarzda yazdığı diğer kitabı da (Dream All The Days) en çok satanlar listesine girmiştir.

Londra'ya yaptığı birkaç ziyaret dışında bir kere de Amerika'ya giden yazar, tüm yaşamını Dublin'de geçirdi.

Christy Brown 1981'de öldü

Benzer Konular

1 Ocak 2014 / Misafir Soru-Cevap
26 Nisan 2012 / Misafir Soru-Cevap
2 Mayıs 2011 / muratyasar Soru-Cevap
24 Ekim 2009 / Misafir Soru-Cevap
11 Mart 2011 / Misafir Soru-Cevap