Arama

Gece işemesi nedir? Nasıl önlenir?

Güncelleme: 11 Eylül 2015 Gösterim: 59.433 Cevap: 42
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
4 Şubat 2009       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
yatğa işemeyi nasıl önlebiliriz cevabınız için şimdiden teşekkür ederiz
Sponsorlu Bağlantılar
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
4 Şubat 2009       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Çocukların gece küçük aptesini tutamamaları; küçük aptesini tutamama deyimi genellikle uyku sırasında istemsiz olarak işemek anlamında kullanılır (enüresis). Aynı duruma uyanıkken rastlanması bir işeme bozukluğudur. Bu bozukluk yetişkinlerde vücutsal veya ruhsal bir rahatsızlığın sonucudur; küçük çocuklarda ise üstünde önemle durulması gereken bir sorun değildir.

Sponsorlu Bağlantılar
Gündüz ve geceleri altını ıslatmamaya başlama yaşı çocuktan çocuğa değişir; kimi çocuklar iki yaşına gelmeden gündüzleri altını ıslatmamaya başlar; kimisi ise üç yaşma geldiği halde altını ıslatmaya devam eder. Çocukların gece çişlerini tutmaya başlamaları genellikle gündüz çişlerini tutmaya başlamalarından daha geç olur.

Ana babalar sürekli altını ıslatmanın ne zaman anormal sayılacağını ve ne zaman doktora başvurmak gerektiğini bilmek isterler. Bu soruya cevap vermek biraz güç olmakla birlikte bir çocuğun dört yaşından itibaren gündüzleri beş yaşından itibaren de geceleri altını ıslatmamayı öğrenmesi gerektiği söylenebilir. Bu duruma gündüzleri iki geceleri üç yaşında alışan çocukların sayısı da oldukça kabarıktır. Bazı aileler çocuklarının çok küçük yaşta çişini tutmaya alışmasını isterler; bazıları da çocuklarının altını ıslatmasına yıllarca önem vermezler ve bunun yaş ilerledikçe düzeleceğini bilirler.

Çocukların altını ıslatması konusu uygarlığın başlangıcından beri ilgi görmüştür. Ebers papirusunda (M.Ö. 1550) bu aksaklığın ardıç yemişi ve birayla tedavi edilebileceğinden söz edilmektedir. VII. yüzyılın ünlü Yunanlı hekimi Eginalı Paulos da çeşitli tedavi yolları öne sürmüştür. Orta çağlarda İbni Sina Fidelis ve Dioskorides gibi yazarlar bu sorunu tartışmış ve 1472'de Paulus Bagellardus çocuk hastalıklarını konu edinen kitabında bundan uzun uzadıya söz etmiştir.

İngiliz Thomas Phaer Çocukların Kitabı (1544) adlı yapıtının yatak ıslatma bölümünde çağının öbür yazarları gibi tiksinti verici usulleri öne sürmüştür örneğin çocuğa kurutulmuş ve üstüne toz serpilmiş horoz boynu kirpi ve fare derisi verilmesini önermiştir. Phaer ayrıca bir tedavi yolu olarak ince kurşun levhalar üstünde yatmayı da öğütlemiştir.

XVII. ve XVIII. yüzyıllarda daha da sert tedbirler alınmış sinirleri harekete geçirici maddelerden ve yakılardan yararlanılmıştır. Ayrıca penisin demir mengeneler veya kıskaçlarla sıkıştırılması gibi yanlış uygulamalar da olmuştur. XIX. yüzyılda bilimsel yöntemlerin gelişmesi sidik tutamamaya neden olarak daha akılcı kuramların öne sürülmesine yol açtı. Böylelikle de yeni tedavi yolları bulundu; ancak bunlar pek etkili olmadı. XIX. Yüzyılın sonlarına doğru yatak ıslatmayla ilgili psikolojik kuramlar ağırlık kazandı; bu psikolojik kuramlar günümüzde de yaygındır.

Altına işeme olaylarının çoğu hiç bir zaman meydana çıkmaz; bazı aileler çocuklarının çişini tutamamasına ses çıkarmazlar bu rahatsızlığın zamanla düzeleceğine inanarak kimseye danışmak gereğini duymazlar. Ama incelemeler yatak ıslatma oranının hiç de önemsiz olmadığını beş yaşında yüzde on beş kadar olan bu oranın on bir yaşında bile yüzde altı olduğunu göstermektedir. Bu sorunun aydınlatılması ve tedavisi amacıyla birkaç yıl önce Londra'da altını ıslatan çocuklar için özel olarak bir klinik açılmıştır. Bu klinikte beş ile on beş yaşlar arasındaki 50000 kadar çocuk arasından saptanan 200 çocuk tedavi edilmektedir. Çocukların kliniğe devam süresi altı ile on iki haftada bir kez olmak üzere üç aydan iki yıla kadar değişmektedir. Bu rakamlar sorunun büyüklüğünü açıkça ortaya koymaktadır.

Yatak ıslatma oranında çeşitli ırklar ve toplumsal gruplar arasında büyük bir fark yoktur. Bununla birlikte kesin rakamlar vermek güçtür. Çünkü bu soruna gereken önemi veren ailelerin sayısı oldukça sınırlıdır. Yatağa işeme olaylarının birçoğunun nedeni günümüzde bile açıklığa kavuşturulmamıştır. Doktorlar bu konuda çeşitli görüşler öne sürmüşlerdir.

Zekası normalin altında olan çocukların yetiştirilmesi biraz güç olmakla birlikte aşırı geri zekalılık durumları dışında çocuğun zeka durumu altını ıslatma konusunda büyük bir rol oynamaz. Altını ıslatma üç gruba ayrılabilir. İlk grubu genel veya her zaman rastlanan tür; ikincisini duyusal veya psikolojik nedenli tür; üçüncüsünü ise yapısal bir rahatsızlığın yol açtığı türler olarak sınıflandırmak mümkün dür.

Birinci türe giren çocuklar yataklarını sürekli olarak ıslatan çocuklardır. Böyle çocuklar için genellikle doktora beş altı yaşlarında başvurulur. Çoğu zaman çocuğun gündüzleri altını ıslatmamaya geç başladığı (iki veya dört yaşlarında) görülür; çocuk gündüzleri sık sık belki de aceleyle işeme gereksinmesi duyar ve arasıra gündüzleri de altını ıslatabilir. Böyle bir çocuk hemen her gece. bazen gecede bir kereden fazla olmak üzere yatağını ıslatır. İşeme özellikle gece yattıktan az sonra veya gün düz uyanmadan az önce olur. Böyle hallerde uyku çok derindir ve eğer çocuk çişini yapması için kaldırılmak istenirse tam olarak uyandırılması mümkün olmaz.

Ana veya babanın üstüne işeme durumlarına da sık sık rastlanır; bu arada eğer varsa kardeşler de çoğu zaman zarar görürler. Bu noktalardan yola çıkarak çeşitli varsayımlar öne sürülebilir örneğin sidik torbasının kapasitesinin küçük olduğu düşünülebilir; ancak binlerce çocuk üzerinde yapılan incelemeler bunun doğru olmadığını göstermiştir. Uykunun derin olması da yetkililer tarafından altına işemek için bir neden sayılmamaktadır; çünkü altına işeyen birçok çocuğun uykusunun hafif olduğu kesinlikle saptanmıştır. Ancak bazı çocukların yataklarını yalnız geç yattıkları ve her zamankinden daha derin uyudukları zaman ıslattıkları da görülmüştür.

Çişini tutamamanın soyaçekimle ilgili olarak sidik torbası kapağındaki sinirlerin yeterince denetlenmemesinden ileri gelebileceği ileri sürülmüşse de bu görüş de doğrulanmış değildir. Çok ender görülmekle birlikte bazen sidik torbası gerilmeye karşı duyarlı olabilir. Ancak bu durum kısa zamanda kendiliğinden geçer; bu tür çocukların yansında rahatsızlık bir yıl içinde düzelir. Altına işeme çocuğun but ve kaba etlerinin pişmesine ayrıca azarlanmasına cezalandırılmasına da yol açabilir. Anne çamaşır yıkamaktan usanır ve muşamba veya plastik çarşaf kullanmazsa döşekler de kirlenir.

Duygusal nedenlerle çişini tutamayan çocukların durumu bambaşkadır; ama bazı hallerde bu durumu yukarıdaki türden ayırmak güç olur ve çişini tutamama ve bunun sonucu ortaya çıkan duygusal sorunlar bir kısır döngü meydana getirebilir. Bazı psikiyatri ve psikoloji uzmanları nedeni tam olarak açıklığa kavuşturulamayan altına işeme durumlarının nedenini psikolojik sorunlara bağlarlar. Duygusal bir bozukluk yüzünden yatak ıslatan bir çocuk bu konuda azar işittiği zaman duygusal bozukluğu geçse bile yatağını uzun bir süre daha ıslatmaya devam eder.

Çocuğun çişini tutamamasının okula girmesiyle birlikte başlaması oldukça çok görülen bir olaydır. Bunun gibi yakın bir akrabanın ölümü gibi bir üzüntü hastanede kalma veya okulda ortaya çıkan önemli bir sorun da bu rahatsızlığın başlamasına yol açabilir. Ama bu tür altına işeme genellikle altı ay içinde kendiliğinden düzelir. Bazen birdenbire yatak ıslatmaya başlama yeniden küçük çocuk olma hevesine kapılmanın veya dikkati ve ilgiyi çekmek isteğinin sonucu olabilir. Yeni bir kardeşin doğumu gibi bir olayın yol açtığı bu durum genellikle geçicidir. Sürekli bir duygusal gerginlik veya çökkünlük çişini tutamama durumunun düzelmesine engel olabilir ve bu durum da bir kısır döngü meydana getirir. Yatak ıslatma sorunu bir düzene sokulduktan sonra çocuğun duygusal yönden genellikle iyiye doğru gitmesi dikkate değer bir olaydır.

Çoğu zaman yatak ıslatma istemli bir harekettir; çocuk bunu bilerek ve bir nedene dayanarak yapar. Bu yüzden böyle bir çocuk mutlaka bir ruh hastalıkları uzmanına gösterilmelidir Örneğin sırf kardeşinin başını derde sokmak için her gece onun yatağını ıslattıktan sonra kendi yatağına dönen çocuklar vardır.

Yatak ıslatmanın yapısal nedenleri de olmakla birlikte bunlara daha az rastlanır. Bazı yatak ıslatma durumları işeme sistemindeki veya sinir sistemindeki bir anormallik nedeniyle doğuştan başlar. Bazılarına da sidik torbası yangılanması gibi bir rahatsızlık yol açar. Hekimin tam bir teşhis koyabilmesi için durumu bütün özellikleri ve ayrıntılarıyla bilmesi gereklidir.

Eğer çiş tutamama uzun süreden beri devam etmekte ve hem gündüz hem gece olmaktaysa; sidik damla damla ve az miktarda geliyorsa sidik torbasında veya sidik yolunda bir anormallik veya merkez veya çevresel sinirlerde bir rahatsızlık olduğu düşünülebilir. Birdenbire başlayan bir çiş tutamama önemli bir duygusal bozukluğu akla getirebilir. Ama bu durumun bütün özellikleriyle anlatılması ve hastanın titiz bir muayenesi bölgesel veya genel bir rahatsızlığın başladığını gösteren başka etkenleri de ortaya koyabilir. Gerçekten de çiş tutamama işeme sistemindeki önemli bir yangılanmanın veya şeker hastalığının ilk belirtilerinden biri olabilir.

Tedavi rahatsızlığın türüne göre değişir. Yapısal nedenli çiş tutamama tıbbi veya cerrahi tedaviyi gerektirir. Psikolojik kökenli rahatsızlıklarda çocuğa birkaç hafta yatıştırıcı ilaçlar verilir ve daha anlayışlı davranılır. Daha derin duygusal bozukluklarda mutlaka bir çocuk psikiyatrisi uzmanına başvurmak gerekir.

Genel türe giren çiş tutamama durumları çoğu zaman tedavi yönünden büyük güçlükler çıkarır. Yatak ıslatmanın gerçek nedeni bilinmediği için tedavi deneme aşamasını pek aşamaz. Yatak ıslatmaya sinir sistemindeki bir bozukluğun yol açtığından kuşkulanılması halinde sinir sistemini düzenleyici çeşitli ilaçlar verilir; ancak alınan sonuçlar birbirinden farklı olmakla birlikte genellikle olumlu değildir.

Amfetamin ve benzeri ilaçlarla derin uykuya dalmayı önleme yolundaki çabalardan da fazla bir başarı elde edilememiştir. Antidepresifler tofranil ve triptitol başta olmak üzere çişini tutamamaya iyi geleceği sanılan bazı ilaçlar yıllardan beri sık sık kullanılmaktadır. Bu ilaçların bazı durumlarda hiç değilse bir ölçüde yararı dokunduğu halde zaman zaman kötü sonuçlar verdikleri de olmaktadır. Adı geçen ilaçların etkileri henüz kesinlikle bilinmemekle birlikte insanı ruhsal yönden etkileyebilecekleri sanılmaktadır.

İlaçlar genellikle yüksek dozlarda kullanılır (çocukların buna katlanabilmeleri şaşırtıcı bir durumdur) ve haftalarca hatta aylarca alınırlar ilaçlar birdenbire kesilirse yatak ıslatma durumunun eskisinden daha kötüye gittiği görülür. İlaçlar ılık havalarda daha etkili olmaktadır; bu nedenle yaz aylarında kış aylarına oranla daha büyük başarı elde edilmektedir. En düzenli ve en faydalı tedavi biçimi alarm sistemidir. Bu sistem çocuğu uyandıran bir çeşit elektrik ziline dayanır; böylelikle çocukta meydana gelen refleks onun yatağını ıslatmadan uyanmasını sağlar.

Bazen üç veya dört gece gibi kısa bir sürede çocuğun çişini biraz kaçırdıktan sonra uyanmayı başardığı görülür. Bazı çocuklarda bu refleks kendiliğinden gelişerek yatak ıslatmalarını önler. Çocuk alarm sesiyle veya kendiliğinden uyandığı zaman kalkıp çişini yapar. Ancak bazı çocuklar ya alarm sesini duymayacak kadar derin uyurlar ya da duysalar bile buna aldırış etmezler. Alarm sistemi ile birlikte ilaç da verilirse alarm sisteminden alınan sonuçlar daha başarılı olur

Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
4 Şubat 2009       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
ENUREZİS NOKTURNA


(Yatak Islatma)



Doç.Dr.M.İhsan Karaman

Üroloji Uzmanı


GENEL BİLGİLER:

Grekçe “enourein = idrar yapma” kelimesinden gelen “enurezis = gece yatak ıslatma” M.Ö. 1550’de Ebers papiruslarında bile zikredilen en eski hastalıklardan biridir. Bir enuretik çocuğun tanı ve tedavisinin Amerika B.D.’nde bugün yaklaşık 5000 dolara malolduğu düşünülürse meselenin ciddiyeti anlaşılır. Yatak ıslatan çocuklara (enuretikler) hiçbir tedavi uygulanmasa dahi, yılda yaklaşık %15’i kendiliğinden iyileşir ve kuru kalır. 18-64 yaş arası sağlıklı erişkinlerin %0.5’i düzenli olarak yataklarını ıslatırlar. Dolayısıyla enurezis, sınırlı ölçüde de olsa erişkin populasyonu da ilgilendiren bir sağlık problemi, aynı zamanda bir toplumsal problemdir.



TANIM VE SEBEPLER:

Bugün modern ürolojide kabul edilen tanıma göre “enurezis nokturna”, beş yaşın üzerindeki çocukların uykuda yatağını ıslatması durumudur. Bunların %75-80’i bebeklikten beri sürekli yatak ıslatan (primer) grup olup, %20-25’i ise arada en az 6 aylık kuru bir dönem geçirdikten sonra tekrar yatak ıslatan (sekonder) çocuklardır.

Yatak ıslatmanın sebeplerine bakıldığında, bu konudaki yaygın görüşler arasında şunları sayabiliriz:

1.Genetik: Anne, baba, her ikisi veya kardeşlerde enurezis olması
2.Merkezi sinir sisteminde olgunlaşmanın gecikmesi sonucu, uykuda idrar kesesi kasılmalarının baskılanamaması
3.Uyanma bozukluğu: Uykuda dolu mesanenin algılanıp uyanılmasında güçlük
4.Normal bireylerde gece boyunca böbreklerden idrar yapımını azaltan bir hormonun (ADH), enüretiklerde yetersiz salgılanıp, uyku sırasındaki idrar miktarının artması
5.Sınırlı bir kısım olguda ise psikolojik faktörler.

Yatak ıslatmanın nadir görülen sebepleri arasında ise; kronik bademcik iltihabı veya geniz etine bağlı üst solunum yolu tıkanıklığı, allerji, parazitler, kronik kabızlık ve idrar yolu iltihapları sayılabilir.


TANI:

Enurezis nokturna tanısını koyup, daha ciddi işeme bozukluklarından ayırdetmek için, konunun uzmanı bir ürolog tarafından:

a)Ayrıntılı bir hastalık öyküsü alınıp sorgulama yapılması
b)İşeme-dışkılama çizelgesi tutulması
c)Genişletilmiş fiziksel muayene
d)Tam idrar tahlili yapılması
genellikle yeterlidir.

Bu basamaklardan sonra, hastalığın “saf primer gece yatak ıslatma” problemi olduğuna karar verilirse, tedavi aşamasına geçilir. Eğer, üroloji uzmanınca, hadisenin daha kompleks ve etraflı bir problem olduğuna karar verilirse, ileri tanı yöntemlerine başvurularak daha ayrıntılı tetkikler uygulanır.


TEDAVİ:

Tedavide ilk ve en önemli adım, çocuğun tedaviye motive edilmesidir. Bu amaçla, çocukla sıcak bir ilişki kurulması, ailenin anlayış ve desteğinin sağlanması, problemin mutlaka çözüleceğine dair güven vermek ve suçluluk duygusunu gidermek çok önemlidir.

Enurezis nokturna tedavisinin genelde üç biçimi vardır:

1. 1.1.Davranış değiştirme tedavisi
2. 2.2.İlaç tedavisi
3. 3.3.İlk ikisinin kombinasyonu

Davranış değiştirme tedavisinde, ya “motivasyon tedavisi” adı verilen çocuğa ıslak ve kuru geceleri takvimde işaretletip kuru geceler için ödüllendirme şeklindeki önlemler paketi uygulanır. Ya da, şartlı refleks oluşturup gece mesane dolumunu algılamayı öğreten alarm cihazı tedavisi tatbik edilir. Bu yöntemlerde çocuğun ve ailenin sıkı ilgisi ve kooperasyonu şarttır.

İlaç tedavisinde ise, uzman doktorun karar ve seçimine göre, ailenin de tercihi alınarak, bugün için mevcut ağız ya da burun yolu ile uygulanan ilaçlardan biri veya birkaçı verilebilir.

Şurası bilinmelidir ki, enurezisi kısa sürede kökünden kazıyacak mucizevi bir tedavi metodu yoktur. İlgi, sabır, anlayış ve tedavi eden doktor ile aile ve çocuk arasındaki kooperasyon başarının püf noktasıdır.

Her hastalıkta olduğu gibi, yatak ıslatma probleminde de, “hastalık yok, hasta var” prensibi uygulanıp, kişiye özgü, zamanında ve aktif bir tedavi yaklaşımıyla kuru geceler ve mutlu bireyler sağlamak mümkün olacaktır.
Quo vadis?
badem455 - avatarı
badem455
Ziyaretçi
25 Mayıs 2009       Mesaj #4
badem455 - avatarı
Ziyaretçi
altına işemenin tedavi yolla rını öğrenmek istiyorumMsn Mad
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
25 Mayıs 2009       Mesaj #5
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Çocuklarda görülen gece yatağa işeme olayına tıp dilinde enuresis noktürna denir. Bazı çocuklarda omurga kanalının doğuş­tan açık kalması (spina bifida), idrar yol­ları anomalisi (hipospadias veya epispadias) gibi organik bir bozukluk, böbrek ve­ya şeker hastalıkları sonucu idrar kaçırma durumu görülebilir. Fakat genellikle ruhi sebeplere bağlı olarak sonradan kazanıl­mış bir huy şeklinde gece işemelerine rastlanır. Bebekler 18 aylık olana kadar mesanelerini kontrol edemezler, hatta 2 yaşından sonra dahi çocuğun arasıra id­rarını kaçırması önemsizdir. Olay küçük kardeşin doğumundan ileri ge­len kıskançlıkla çocuğun ilgiyi kendi üze­rine çekmek istemesi ile başlar. Çocuğun her yatağı ıslatışı anne ve baba tarafından büyük bir olay haline getirilir ve cezalar dırılırsa bu durum sürekli olmaya başla­yabilir. Gece işeyen çocukların cezalan­dırılmaları bir çeşit mazohist tatmin yerine geçerek ileride cinsel tatminin anormal şekiller almasına yol açabilir. Genellikle bu tür psikolojik bozukluklar çocuğa şef­kat göstermek, güven duygusu vermek, gururunu kırmadan eğitmek suretiyle dü­zeltilmelidir. Ayrıca çocuğun gece fozla sıvı almaması, gece yatmadan önce idrar etmesini sağ­lamak da yararlıdır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Eylül 2009       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı

yetişkinlerde altına işeme

slm gece uykuda işeme tedavisi nedir yetişkinlerde
GECE ISLATMA - avatarı
GECE ISLATMA
Ziyaretçi
4 Eylül 2009       Mesaj #7
GECE ISLATMA - avatarı
Ziyaretçi
GECE İŞEMEKTEYİM YASIMDA 30 FAKAT BU OLAYDAN COK RAHATSIZIM LTF BU SORUNUMA BİR CÖZÜM
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
4 Eylül 2009       Mesaj #8
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

slm gece uykuda işeme tedavisi nedir yetişkinlerde

Alıntı
GECE ISLATMA adlı kullanıcıdan alıntı

GECE İŞEMEKTEYİM YASIMDA 30 FAKAT BU OLAYDAN COK RAHATSIZIM LTF BU SORUNUMA BİR CÖZÜM

Geçmiş olsun ancak tek çözümü doktora görünmektir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Eylül 2009       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
merhaba.... cocugum 9 yasında altını ıslatıyo gece derın uyudugu ıcın bız kaldırmasak sabaha kadar ısedıgını bılmıyo uzman doktor arıyom 9 aylıkta bebegım var yakın yer var mı en yakın yer neresı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Eylül 2009       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

merhaba.... cocugum 9 yasında altını ıslatıyo gece derın uyudugu ıcın bız kaldırmasak sabaha kadar ısedıgını bılmıyo uzman doktor arıyom 9 aylıkta bebegım var yakın yer var mı en yakın yer neresı

Nereye yakın bir yer acaba daha detay verebilir misiniz?

Benzer Konular

25 Nisan 2013 / samiye Cevaplanmış
5 Temmuz 2017 / Ziyaretçi Tıp Bilimleri
3 Nisan 2012 / Misafir Soru-Cevap
25 Mayıs 2011 / Misafir Cevaplanmış
16 Ağustos 2013 / Misafir Soru-Cevap