Arama

Kurtuluş Savaşı'yla ilgili anı örnekleri verir misiniz? - Sayfa 3

En İyi Cevap Var Güncelleme: 16 Kasım 2014 Gösterim: 39.110 Cevap: 35
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Ekim 2011       Mesaj #21
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
biraz daha uzun lütfen........
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Ekim 2011       Mesaj #22
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yardım edermisiniz lütfen
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ekim 2011       Mesaj #23
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Millet Malıdır oğul... - Kurtuluş Savaşı (Anı)


İLERDE Milli Eğitim Bakanı olan M. Necati Bey anlatıyor:‘Uzun yollarda kesintisiz süren bir akışla savaş alanlarına inen mübarek kağnı kafilelerine her zaman rast gelirdim. Görüntü hiç değişmezdi: Zayıf öküzlerin çektikleri cephane yüklü arabalar ve bunların başlarında yanık yüzlü, çıplak ayaklı kadınlar, ihtiyarlar hatta çocuklar. Çok defa yolun kenarına çekilir, onların geçişini gözlerim yaşararak seyreder, kağnıların gıcırtılarını ilahi bir musiki gibi dinlerdim.

Karlı bir gün Çerkeş önlerinde kağnılarla cephane taşıyan bir kadın kafilesine rast gelmiştik. Kafileye yaklaştık ve selamlaştık. Biz soğuktan yamçılar altında bile titrerken, tek yorganını arabaya örten bir ninenin çıplak ayaklarla karları çiğnediğini görünce içimde bir merhamet sızladı. Yorganını, arkasına sardığı peştamalın içinde ara sıra hıçkıran bir çocuğun üzerine değil de, niçin arabanın üzerine serdiğini sormak gereğini duydum.

KARDA ÇIPLAK AYAK

Sorumu garip bir tarzda karşıladı. Anlaşılan bu durumu konuşmaya değer bulmuyordu. Cevap beklediğimi anlayınca, kutsal bir şeye yaklaşır gibi kağnıya yaklaştı, yorganı aralayarak altındaki mermileri gösterdi:

‘Kar serpeliyor oğlum, millet malıdır, yazık, nem kapmasın.'

Uçlarından çekerek yorganı mermilere sıkı sıkıya sardı.

Az önceki merhametimden utandım.'
*************

1.Dünya ve Kurtuluş savaşı sırasında Yunuz oğlu Ahmet ile Yunuz Ahmet oğlu Mustafa cepheye giderler.Soyadı olmadıklarından babalarının veya lakapları ile anılırlar. Yunuzların Mustafa Hatice ninenin abisi,Ahmet ise babasıdır.Cephelerde tam 9 yılları geçer.
Baba-oğul buluşması şöyle gelişti;Ayrı ayrı cephelerde 9 yıl süren savaşta,Mustafa yanında patlayan bombada fırlayan şarapnel parçası ile bir gözünü kaybeder.Bu arada abi Mustafa Yunanlılara esir düşer,esaret 4 yıl sürer.Esaret döneminde ahırlarda aç,susuz ve rezil ortamlarda her türlü işkenceyi görürler.
Abi Mustafa'nın anlattığına göre; Yiyecek olarak esirlere ot ve yaprak yerler.Yunanlılardan bir ara ihtiyaç için izin alır.Biraz uzaklaştığında yerde yatmakta olan leş bulur.Bu leşten çiğ olarak biraz yer ve alabildiğini eski elbiselerine doldurarak tekrar aynı yere döner.Diğer esir askerler ile paylaşır.Daha sonra Yunan askerinin zaafından faydalanarak kaçar ve Selimiye kışlasına gider.Buradan da Zonguldak'a gönderilir.
Baba oğlun buluşması;Zonguldak'ta iki askerin sigara içtiğini ve muhabbet ettiklerini görür. Yanlarına yanaşır, bir sigara sarmalarını ister.Oturup muhabbete katılır.Hoş sohbet anında memleketler sorulmaya başlar.Baba Ahmet Bolu'nun Çarşamba ilçesi Kızık köyünden olduğunu söyleyince,oğlu Ahmet elindeki sigarayı atar ve babasına sarılır.Aradan tam 9 yıl geçmiş ve baba oğul tesadüf eseri Zonguldak'ta buluşmuşlardır.Ortam yavaş yavaş normale dönmeye başladığından,memleketlere dönmek üzere yola çıkarlar.Mustafa babasını at arabası ile yolcu ederken kendisi yürüyerek Bolu'ya gelir.Baba Ahmet Bolu'da beklemektedir.Oğul Mustafa Bolu'ya geldikten sonra,yine yürüyerek köyüne gider.Bir at temin eder ve gelir babasını Bolu'dan alarak köye dönerler.Geri kalan ömürlerini köylerinde reçberlik yaparak geçirirler.
Hatice ninenin gözleri yaşarıyor anlatırken.Bu memleketin kolay kazanılmadığını, Cumhuriyet kurulurken ve bağımsızlığımızı kazanırken vatanın her yerinde bedeller ödendiğini,vatana sahip olmamız gerektiğini söylüyor.
Hatice Nineni Ay olan kızlık soyadı evlendikten sonra Ayerlikaya olarak değişir.Bu aileden halen yaşamakta olan 30 aile var
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ekim 2011       Mesaj #24
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ödev var çabuuuuuk
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ekim 2011       Mesaj #25
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Izmir kurtuldu, cok tatli bir yorgunluk,Ankara'ya hareket edecekler. Ertesi gun kompartimanin kapisini calar yaveri, açar yorgun, bitkin, kravatini yikamaktadir Ataturk.

Yaveri "ya pasam bu ne hal hic uyumadiniz herhalde niye boylesiniz" der.
"Ya çocuk kompartimanima yastikla battaniye koymayi unutmussunuz. Kolumu yastik yaptim agridi setremi yastik yaptim usudum bende uyumadim kalktim" der.

Yaveri; "aman pasam! Birimize haber vereydiniz hemen size bir yastikla battaniye getirirdik" der.
Ve bir ulke kurtarmaktan donen komutan soyluyor bunlari tarihi bir cevap der ki "Gec farkettim hepiniz en az benim kadar yorgundunuz.Hicbirinize kiyamadim.
Onemli olan benim uyumam degil milletimin rahat uyumasi".
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Ekim 2011       Mesaj #26
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
başka anı yok mu? Msn Sad Msn Sad Msn Sad Msn Sad
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Kasım 2011       Mesaj #27
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kurtuluş savaşından bir anı


Izmir kurtuldu, cok tatli bir yorgunluk,Ankara'ya hareket edecekler. Ertesi gun kompartimanin kapisini calar yaveri, açar yorgun, bitkin, kravatini yikamaktadir Ataturk.

Yaveri "ya pasam bu ne hal hic uyumadiniz herhalde niye boylesiniz" der.
"Ya çocuk kompartimanima yastikla battaniye koymayi unutmussunuz. Kolumu yastik yaptim agridi setremi yastik yaptim usudum bende uyumadim kalktim" der.

Yaveri; "aman pasam! Birimize haber vereydiniz hemen size bir yastikla battaniye getirirdik" der.
Ve bir ulke kurtarmaktan donen komutan soyluyor bunlari tarihi bir cevap der ki "Gec farkettim hepiniz en az benim kadar yorgundunuz.Hicbirinize kiyamadim.
Onemli olan benim uyumam degil milletimin rahat uyumasi".


Umarım işine yaramıştır...

Kaynak: Kurtuluş Savaşı'yla ilgili anı örnekleri verir misiniz?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Aralık 2011       Mesaj #28
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
tarsus'un kurtuluşuyla ilgili anıı yardım edin cok acil Msn Sad(
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Aralık 2011       Mesaj #29
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kocadere köyünde büyük bir “ Sargı Yeri ” kuruluyor. Kimi Urfalı , kimi Bosnalı , Kimi Adıyamanlı , Kimi Gürünlü, Kimi Halepli çok sayıda yaralı getiriliyor...

Bunlardan biri Çanakkale Lapsekinin Beybaş Köyündendir ve yarası oldukça ağırdır. Zor nefes alıp vermektedir. Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır. Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından.

" Ölme ihtimalim çok fazla... Ben bir pusula yazdım... Arkadaşıma ulaştırın..."

Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur:

" Ben...Ben köylüm Lapseki' li İbrahim Onbaşından 1 Mecit borç aldıydım...Kend isini göremedim. Belki ölürüm. Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin "

" Sen merak etme evladım " der Komutanı, kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşar. Ve az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözüde " söyleyin hakkını helal etsin " olur...

Aradan fazla zaman geçmez. Oraya sürekli yaralılar getiriliyor. Bunlardan çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşüyor. Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor. İşte yine bir künye ve yine bir pusula. Komutan göz yaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştır. Pusulayı açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere yığılır kalır. Ellerini yüzüne kapatır, ne titremesine nede göz yaşlarına engel olamaz :

"Ben Beybaş Köyünden arkadaşım Halil'e 1 mecit borç verdiydim. Kendisi beni göremedi. Biraz sonra taarruza kalkacağız. Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim."
__________________
misafir - avatarı
misafir
Ziyaretçi
9 Ocak 2012       Mesaj #30
misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu bölümde Mustafa Kemal'in anılarını birbirimizle paylaşarak hem Kurtuluş Savaşı hem de Cumhuriyet'in kuruluş dönemini daha eğlenceli ve gururlu bir şekilde anlamamızı sağlayabiliriz, lütfen herkes rastladığı anılarını arada buraya eklerse çok mutlu olurum, böylece sadece yılın 4 milli bayramı ve 10 Kasım'da toplam 5 kez hatırlamaz ve geleceğe dair bize ışıkta tutacak hem gururlanacağımız hem de ders çıkartacağımız güzel paylaşımlar yapabirilir inancındayım.

İlk anı da ilk asker nasıl yanına girdi o olsun:

O, Samsun'a çıktığı zaman, üstü başı yırtık, postalları patlamış, silahsız bir er gördü. Yüzünün rengi bakıra dönmüş, yağlan eriyip kemik ve sinir kalmış bu

Türk askeri ağlıyordu. O'na sordu:

- Asker ağlamaz arkadaş, sen ne ağlıyorsun?
Er irkildi, başını kaldırdı. Bu sesi tanıyordu ve bu yüz ona yabancı değildi. Hemen doğruldu ve Anafartalar'daki Komutanını çelik yay gibi selamladı.

- Söyle niçin ağlıyorsun?

İç Anadolu'nun yanık yürekli çocuğu içini çekti:

- Düşman memleketi bastı, hükümet beni terhis etti. Silahımızı elimizden aldı. Toprağıma giren düşmanı ne ile öldüreceğim?

Kemal Atatürk, er'in omzuna elini koydu:

- Üzülme çocuğum, dedi. Gel benimle!

Ve Samsun deposunda giydirilip silahlandırarak yanına aldığı ilk er bu Mehmetçik oldu.

Benzer Konular

6 Kasım 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
18 Mayıs 2010 / Ziyaretçi Soru-Cevap
9 Ocak 2014 / Misafir Soru-Cevap