Arama

Seracılık ve ormancılık nedir?

Güncelleme: 7 Nisan 2011 Gösterim: 10.570 Cevap: 18
yımm - avatarı
yımm
Ziyaretçi
27 Şubat 2009       Mesaj #1
yımm - avatarı
Ziyaretçi
1-narenciye en çok hangi bölge ve sehırde yetişmektedir

2-seracılık nedir

3-ormancılık nedir
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Şubat 2009       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sera ve Seracılık Hakkında
tıklayınız lütfenMsn Happy

Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Şubat 2009       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Ormancılık soltraksaydam

Ormanın ekoloji, ekonomi, politika, botanik vb. gibi farklı bilim dallarınca, kendi bakış açıları ve ilgi alanlarına göre birbirinden farklı orman tanımları yapılabilmektedir. Bu farklı ve bilimsel ormancılık tanımları yanında yürürlükteki 6831 sayılı orman kanununda orman, "Tabii olarak yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık toplulukları yerleri ile birlikte orman sayılır" şeklinde tanımlanmaktadır.

Ekonomik, sosyal, kültürel ve teknolojik gelişmelerin hızlı olduğu günümüzde orman; ağaç topluluklarının bulunduğu mekan olma yanında, başta odun hammaddesi olmak üzere çok değişik ürünler ve hizmetler üreterek topluma fayda sağlayan, kendi içinde birtakım dengeleri olan, canlı, dinamik ve karmaşık yapıda, karasal ekosistemler içinde en büyük paya sahip çok boyutlu bir sistem ve yenilenebilir özellikte bir doğal kaynaktır. Devamlılık ve istikrarlılık bu sistemin temel özelliğidir.

Orman ekosistemleri yeryüzündeki sistemlerin en karışık ve ilgi çekici olanıdır. Orman ekosistemlerinin bir noktasına yapılacak olası bir müdahale tüm sistemde etkisini göstermektedir. Müdahalelerle ortaya çıkan olaylar zincirinin olumlu ve olumsuz etkileri, başta orman ekosistemi olmak üzere havzadaki (veya planlama ünitesindeki) tüm kaynakları etkileyebilmektedir. Bu nedenle ekosistemi oluşturan elemanlar arasındaki doğal dengenin korunması, orman kaynaklarının varlığının ve dolayısıyla faydalanmanın sürekliliği açısından zorunludur. Orman ekosisteminin bu özelliğini dikkate almayan politikalara göre yapılan ormancılık yönetimi kaynağın tahribine yol açmaktadır.

Orman ekosistemleri, sürdürülebilir kalkınma sürecinin odak noktasında bulunmaktadırlar. Bu sürecin temel öğesi orman olup, başta odun hammaddesi olmak üzere diğer bütün üretimler ve faydalar buna bağımlıdır. Sistemde; toprak, meralar, orman içi sular, rekreasyon alanları, yaban hayvanları, bitkiler, yer altı mineralleri vb. gibi diğer öğeler de yer almaktadır. İşte sistemi bir bütün olarak planlarken sayılan bu öğelerin tümünü birden orman kaynakları kavramı ile ifade etmek uygun olacaktır.

Günümüzde genel olarak ormancılık; toplumun orman ürünlerine ve hizmetlerine olan gereksinimlerini sürekli ve optimal olarak karşılamak amacıyla biyolojik, teknik, ekonomik, sosyal, kültürel ve yönetsel çalışmaların tümünü kapsayan çok yönlü ve sürdürülebilir bir etkinlik olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyimle ormancılık, biyolojik ve teknik özelliğinin yanında ekonomik, sosyal, kültürel ve yönetsel boyutu ön planda olan bir orman kaynakları yönetim mesleği olarak algılanmaktadır. Ormancılık; orman kaynaklarına toplumun refahı doğrultusunda bilinçli müdahale etmektir. Bunu yaparken, toplum taleplerini, ormancılık sektörünün diğer sektörlerle, bölgeyle ve makroekonomik yapıyla olan ilişkilerini, ülke ve sektör kısıtlarını dikkate almak, parasal faydaları diğer faydalarla dengelemek, ekonomik, sosyal ve biyofizik sonuçları farklı olan alternatifler üretmek ve çok ölçütlü karar verme tekniklerini kullanarak aralarından seçim yapmak çağdaş ormancılık anlayışının gerekleridir.

Ormancılığı diğer sektörlerden ayıran, kapsamının ve boyutlarının açıklanmasına yardımcı olan en önemli özellikleri şunlardır;

Ormancılık doğal şartlara açık bir arazi işletmesidir. Her şeyden önce toprağa bağlı, yenilenebilen biyolojik bir varlık söz konusu olduğu için her türlü risk faktörü önem arz etmektedir.

Ormancılık sektöründe üretim süresi (idare süresi) diğer sektörlere göre daha uzundur. Genellikle 20 yıldan az olmayan üretim süresi, bazı ağaç türleri için 200 yıla kadar çıkmaktadır Keza toprak faktörünü de en çok kullanan bir sektördür. Dolayısıyla zamanı ve mekanı yoğun olarak kullanan sektörlerin başında gelmektedir.

Ormancılıkta çok yönlü yararlanma esastır. Yani sadece maddesel ürünler değil, zamana ve mekana bağlı olarak ondan daha önemli olan ve çoğu kez değeri para ile ölçülemeyen hizmetler ve faydalar da söz konusudur. Toplumsal faydalar yaratma, iktisadilik, verimlilik, sürdürülebilirlik, çok yönlü yararlanma vb. ilkeler kârlılıktan daha önemli olduğundan sermayenin % 3 gibi düşük bir faizle çalıştığı kabul görmektedir. Bu özellik çok boyutlu karar vermeyi bir zorunluluk haline getirmekte, uzun dönemli, tutarlı ve çok boyutlu planlamanın gereğini ve önemini ortaya koymaktadır.

Ormancılıkta sadece bugünkü nesillerin ihtiyaçlarını karşılamak yeterli değildir. Gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da bugünden gözetmek gerekir. Bu anlayış devamlılık ilkesini doğurmuştur. Sürdürülebilir kalkınmanın temelinde ekonomi ve ekolojinin birbirini dengeleyecek şekilde uyumlaştırılması yer aldığından ve de ormanlar kara ekosistemleri içinde büyük paya sahip olduğundan, sürdürülebilir kalkınmanın yolunun sürdürülebilir ormancılıktan geçtiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle ormancılıkta kısa vadeli yaklaşımlar yerine sürdürülebilirlik yaklaşımının esas alınması zorunludur.

Ormancılık kapital yoğun bir sektördür. Özellikle odun hammaddesi üretiminde bu kapitalin % 90'ını arazi ve ağaç serveti oluşturmaktadır. Tamamı öz sermaye olup, ürün ile sermaye değerlerinin sağlıklı bir şekilde tayin edilmesinde birtakım güçlükler vardır. Keza, ürün ile kapital canlı bir varlık olan ağaç servetinde özdeşleşmiştir.

Ormancılık sektörü ürettiği pek çok mal ve hizmetlerle kendisi dışındaki pek çok sektöre girdi vermektedir. Yani pek çok sektöre alt yapı oluşturmakta, hazır arz yaratarak etkin faaliyet göstermelerini sağlamakta, dolayısıyla makro amaçlara ulaşmada ve sosyo-ekonomik yapıyı geliştirmede (istihdam, katma değer yaratma vb.) önemli bir sektör görünümündedir. Bu özelliği nedeniyle ileri bağlantıları yüksek bir sektördür. Buna karşılık diğer sektörlerden pek az girdi aldığı için geri bağlantıları düşük bir sektördür.

Ormancılık sektörü girdi-çıktı ilişkileri ya da teknoloji ve ölçek yönünden esnek olan, dolayısıyla stratejik ve taktik nitelikli bir sektördür.

Ülkemizde kişi başına düşen orman alanı 0,34 ha olup, gelişmiş ülkelere göre düşük bir düzeydedir. Yaklaşık % 25'i ağaçlandırma ile verimli hale getirilmesi mümkün görülen ormanlarımızın 3,5 milyon hektarı aynı zamanda orman üstü ve orman içi mera niteliğindedir. Bozuk ve verimsiz karakteri ağır basan ormanlarımızın biyolojik çeşitlilik ve miktar olarak da ülke yüzeyine dengeli dağılım göstermemektedir.

Türkiye'de ormancılık; ulusal kalkınma planlarına göre Tarım Sektörü içinde bir alt sektör olarak yer almaktadır. Devlet İstatistik Enstitüsünün birincil ve ikincil orman ürünlerinin ve hizmetlerinin bilançolara yansıyan parasal değerlerine göre yaptığı hesaplamalar sonucunda ormancılık sektörünün GSMH'ya katkısı % 0,8 bulunmuştur. Ancak, diğer sektörlere bedelsiz veya düşük bedelle verilen girdilerden doğan sübvansiyonlar da dikkate alındığında bu pay % 2 düzeyine ulaşmaktadır. Buna bilançolara yansımayan ot, yaprak, su, bal, reçine vb odun dışı ürünler eklendiğinde gerçek katkı payı bulunmuş olacaktır.

Türkiye ekonomisini oluşturan 64 sektörün ileri bağlantısı ortalama 0,387 iken, ormancılık sektöründe bu rakam 0,786'dır. Yani ormancılıktaki birim çıktının öteki sektörleri uyarma veya geliştirme etkisi pek çok sektörden büyüktür. Ormancılık sektörünün geri bağlantısı ise, ülke ortalamasından (0,387) küçüktür (0,127). Diğer yandan, sektörün istihdam çarpanı 0,291 olup, 64 sektör içerisinde 17. sırada yer almaktadır. Yani birim çıktı başına en çok istihdam sağlayan sektörler arasındadır.

Ormancılık sektörü yılda yaklaşık 3,5 milyon ton fuel-oil e eşdeğer bir enerji katkısı sağlamaktadır.

Türkiye'de ormancılık, genel kabulün aksine emek-yoğun bir sektördür. Sadece Orman Bakanlığı yıllık ortalama 15 milyon adam-gün işlendirme olanağı sağlamaktadır. Orman köylerine ve diğer sektörlere yaptığı kaynak aktarımı da yüksektir.

Ormancılık sektörü doğal yaşamın ve biyolojik çeşitliliğin korunmasında önemli bir işleve sahiptir. Keza ülkemizde önemli olan erozyonun önlenmesi, su rejiminin düzenlenmesi, toplum sağlığı, iklimi düzenleme, çevresel, rekreasyon, turizm vb. kolektif faydaları nedeniyle önemli ve vazgeçilmez bir sektördür.

Kadastro ve mülkiyet problemleri halledilmemiş, kırsal yoksulluğu had safhada olan yaklaşık sekiz milyon orman köylüsünü içinde barındıran ve dolayısıyla sosyo-ekonomik baskılardan fazla etkilenmekte olan bir sektördür.

kaynak
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Şubat 2009       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Narenciye, Türkçe'de turunçgiller ile eş anlamlı olan ve turunç, portakal, mandalina, greyfurt ve limon gibi ekonomik değeri yüksek olan Citrus cinsi meyve ağacı türlerini de içine alan bir bitki topluluğudur.
Yetiştiği yerler
Vatanı Çin ve Hindistan olan, fakat bugün hemen hemen ılıman iklime sahip bütün memleketlerde kültür şekilleri yetiştirilen, yaprak dökmeyen, uçucu yağ taşıyan küçük ağaçlar. Yaprakları tam, yumurtamsı, parlak ve derimsidir. Çanak ve taç yaprakları beş parçalıdır. Taç yaprakları etli, beyaz veya pembe olup, hoş kokuludur. Meyve sarı ve turuncu renkli, çok gözlü ve etlidir.
Türkiye'de güney ve güneybatı Anadolu ile kuzeydoğu Akdeniz bölgeleri.
kaynak
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
28 Şubat 2009       Mesaj #5
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
SERALARIN SINIFLANDIRILMASI

1. Orta Yastık Durumuna Göre Seralar:

Orta yastıksız seralar: Orta yastıksız seralarda 80cm kadar genişlikte orta yolun iki tarafında, tercihen 110cm genişliklerinde birer üretme yastığı bulunur. Yan yastıklar çoğu kez çelik üretimi ve aşılara tahsis edilir.


Orta yastıklı seralar: Orta yastıklı seralarda iki tarafa uzanan yastıkların arasında sranın ortasında boylu boyunca, tercihen, 220cm genişliği ile bir orta yastık bulunur. Bu seralar orta yastıksızlardan tabiatıyla daha geniş alınır. Eğer böyle bir serada hem üretme ve hem de yetiştirme yapılıyorsa, orta yastık üretmeye, kenar yastıklar da saksıya, kaba veya tüpe alınan fidan ve aşıları yetiştirmeye tahsis edilir. Zira orta yastıklar bu seralarda daha sıcak olur.


2. Çatı Şekillerine Göre Seralar


Tek çatılı seralar: Bunlarda çatılar tek meyilli ve dolayısıyla tek yüzeylidir. Genellikle bir binanın veya bir duvarın güneye bakan tarafına dayanır. Aynı çatı tipi meyilli yerler için de söz konusu olabilir. Bunlarda çatı eğimi güneye baktığından güneş ışınlarından ve sıcaklığından iyi faydalanır. Genellikle amatör seralardır, tesisleri ucuzdur. Ayrı, yani bir kenarı bir yere dayanmayan müstakil olarak da tek çatılı seralar yapılabilir. Fakat bu takdirde çift meyilli veya iki çatlı seralar tercih edilmelidir.


İki çatılı seralar: Bunlar daha iyi ışık alırlar. Çatının iki yüzü birbirine eşit ise ''ikiz kenar çatılı seralar'' olurlar. Çatının biri uzun diğeri kısa ise ''iki çatı kenarı eşit olmayan seralar'' söz konusudur. Meyilli arazilerde de bu tip sera kuruluşlarına sıkça başvurulur.


M çatlı seralar: Bunlar ise yan yana gelen blok seralardır. Bunlar ikiz kenar veya iki kenarı eşit olmayan çatılı seraların yan yana gelmesinden oluşur.


Blok seralar: Blok seralar birbirlerine ekli olarak tesis edildikleri için tesis giderleri daha azdır. Aynı tür bitki yetiştirme söz konusu ise aralarında ara duvar gerekmez. Fakat her blok için ayrı bir türün yetiştirilmesi öngörülüyor ise her türe uygun farklı ekolojik koşullar yaratmak için blokların arasına perdeler koyarak bir birinden ayırmak gerekir.


SERALARDA İSKELET VE ÖRTÜ MALZEMELERİ VE ÖZELLİKLERİ

A) İskelet Malzemeleri Ve Özellikleri
  • Seralar taşıyıcı fonksiyon yapan temel, duvarlar, iskelet ve onu örten bir koruyucu örtüyü gerektirir.Seraların iskeletleri ahşap, demir, beton, alüminyum olabilirler.
  • Ahşap iskeletliler çabuk çürür, ömürlerini uzatmak için emprenye etmek ve sık, sık boyamak gerekir.
  • Sıcak yörelerde ahşap iskelet, kamışlardan da oluşabilir.
  • Demir iskelet daha uzun ömürlüdür. Bunlarında paslanmaması ve uzun ömürlü olmaları için antipas ile boyanmaları gerekir. Son yıllarda galvanize edilmiş veya galvaniz borularından oluşan sera iskeletleri de yapılmaktadır.
  • Beton iskeletler ise az kullanılır, beton daha ziyade temel ve duvarlarda söz konusu olur.
  • Alüminyum veya hafif metal iskeletler kullanılırsa seranın ışık alımını ahşap gibi fazla azaltmaz. Bunlar hafif, sağlam, uzun ömürlüdür.
  • İskelet ahşap+demir kombine olarak da yapılabilir.

B) Örtü Materyalinin Özellikleri


Örtü materyali güneş ışınlarını rahatlıkla geçirebilecek nitelikte olmalı, sıcaklığı tutmalı, hafif ve ucuz, montajı kolay, dayanıklı, ışık geçirgenliğini zamanla kaybetmeyen cinsten ve kolay yıkanarak temizlenebilir olmalıdır.


Örtü materyali olarak seralarda
  • Cam,
  • Yumuşak plastik,
  • Sert plastik
  • Fiber
kullanılır.

Camların ışık geçirgenliği en fazladır. Plastik örtü kullanılacaksa iskeletin ahşap, cam örtü materyali kullanılacaksa iskeletin metal olması gerekir. Plastik örtü metal iskelete doğrudan gerilirse rüzgarla daha çabuk yırtılır. Ahşap iskelet de zamanla eğildiğinden, çalıştığından cam örtü önerilmez, zira camlar ahşap çalıştıkça çabuk kırılır, ancak yarı silindirik seralarda metal iskelete temas yerleri ahşapla veya sert plastikle takviye edilerek plastik örtü geçirilebilir.


1- Plastik Örtüler


1-a) Plastik Örtülerin Sakıncaları
  • Plastik örtüler genellikle polietilen veya PVC olurlar. Bunlar 1-2 yıl ömürlüdürler. Genellikle plastikler fiziksel ve mekanik etkilere karşı dayanıksızdırlar. Plastik örtü materyalinin, bitkilerde renk oluşumu ve büyümeyi engelleyen, onların cüce kalmalarına neden olan ultraviole (kısa dalga) ışınları geçirme niteliği, cama kıyasla çok daha fazladır. Bu sakınca son yıllarda plastiğin bileşimine, ultraviole ışınların etkisini azaltan bazı katkı maddeleri ilavesi ile giderilmeye çalışılmıştır.
  • Plastiklerde ışık geçirgenliği son yıllarda geliştirilerek cam gibi hatta daha yüksek ışık geçirgenliği sağlanabilmiştir. Örneğin camda ışık geçirgenliği %89-92 olmasına karşılık son yıllarda üretilen plastiklerin geçirgenliği %85 ile 89'dur. Bu değer %92-95'e kadar çıkarılabilmiştir. Ancak plastik zamanla kirlenme ve yıpranma nedeni ile ışık geçirgenliğinde büyük düşmelere sebep olur ve bu geçirgenlik %62-65'e kadar inebilir. Plastikler yıkandıklarında da kirliliklerini cam gibi atamazlar, yani temizlenemezler. Çünkü tozlar plastik üzerine elektriksel yük ile bağlanır. Kirlilik devamlı kalır.
  • Plastik, yüksek sıcaklıkta kendisini salıverir ve soğukta da büzüşme yapar. Ancak son zamanlarda bazı ilave maddelerle bu kusur da bir ölçüde azaltılabilmiştir.
  • Eğer plastik örtüye sahip seralarda yeterli havalandırma yapılamazsa, bunlarda hava boşlukları yok denecek kadar az olduğundan cam seraya kıyasla çok fazla nem tutarlar ve bu fazla nem de sakınca yaratır.

1-b) Plastik Sera Örtülerinin Faydaları
  • Hafiftirler, 1m²'lik plastik sera örtüsü 100-125 gramdır.
  • Ayrıca istenen şekilde ve kolaylıkla iskeleti kapaması ve şekil vermesi mümkün olur.
  • Çift kat kullanıldığından daha da iyi koruyucu olurlar.
  • Bedel ve tesis giderleri ucuzdur.

2- Polietilen Örtü özellikleri
  • Polietilen örtü materyali 0.15-0.30 mm kalınlıkta olup ucuzdur.
  • Dış koşullara, öncellikle rüzgara karşı dayanıklılığı azdır.
  • Kolay yırtılıp, çabuk kirlenir.

3- PVC Örtü özellikleri
  • Yumuşak ve geçirgendirler.
  • -10° ila +60°C arasında stabildir. Ancak daha soğukta büzüşür, kırışır, çatlar, daha sıcakta yumuşar. Bu itibarla kışın soğuk olan yerlerle yazın çok sıcak olan yerler için uygun değildir.
  • Işık geçirgenliği %85-96 olup kirlendikten sonra bu değer %50-70'e düşer.
  • Ömrü polietilen örtü materyalininkinden daha uzundur. (2-4 yıl). Ancak daha pahalıdır.

4- Diğer Örtüler
  • Polyvinylfuorid (PVF) örtüler: ömrü 4-8 yıl,, geçirgenliği %92-93'tür.
  • Polyester (Maylar) plastik örtüler: ışık geçirgenliği (%80-85) tir.
  • Plaklar halinde sertleştirilmiş polyesterler: Bunlar esasta cam ile plastik arasında yer alan suni elyaf örtülerdir. Yırtılma ve kırılmaya dayanıklıdırlar. 10-15 yıl kullanılabilirler. Ancak başlangıçtaki %80-90 ışık geçirgenlikleri kirlenerek zamanla %50'ye kadar düşer. Düz veya dalgalı plaklar halinde olup tahta ve demir iskelet üzerinde kolayca çivilenip veya vidalanıp yerleştirilebilirler. Cam takviyeli veya çift katlı (Acryglas) lar ile Fiber glaslar da bu tip örtülerdendir.
  • Cam örtü materyali: %89-92 olan ışık geçirgenliği kirlenip azaldığında yıkanarak eski duruma yükseltilir. Yağışı fazla olan yerlerde yıkanmaya lüzum kalmadan kendiliğinden temizlenir. Bunlarda yansıma ile kaybolan ışık azalması, güneş ışınları cama ne kadar dik gelirse o kadar az olur. Seralarda kullanılan cam kalınlıkları, ebatlara göre 2-4 mm arasında değişir.
  • Örtü malzemesi olarak cam, parlak cam veya mat (buzlu) cam olarak kullanılır.
  • Parlak cam pencere camıdır.
  • Mat cam (buzlu cam) bir yüzü düz öteki yüzü dalgalı olan buzlu camdır. Parlak camdan yarı yarıya ucuzdur. Düz yüzü dışa dalgalı yüzü içe getirilir. Güneş ışınları rahatça sera içine girer, pürüzlü yüz ışınları yansıtarak seradan çıkmasını engeller.
Quo vadis?
ozgu - avatarı
ozgu
Ziyaretçi
12 Nisan 2009       Mesaj #6
ozgu - avatarı
Ziyaretçi
Seracılık nedir?
Çok acil help me!!Msn Confused
Son düzenleyen SEDEPH; 12 Nisan 2009 20:51 Sebep: Başlık içerik uyumu..
SEDEPH - avatarı
SEDEPH
Ziyaretçi
12 Nisan 2009       Mesaj #7
SEDEPH - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
ozgu adlı kullanıcıdan alıntı

Seracılık nedir?
Çok acil help me!!Msn Confused

1. sayfada verilen bilgileri inceleyiniz..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Ocak 2010       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
doğu anadolu bölgesinde neden seracılık yapılmaz
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Ocak 2010       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Seralar, bitkilerin yetişmesine uygun şartların sağlanması amacı ile çevre şartları kontrol edilebilen veya düzenlenebilen cam, plastik, fiberglas gibi ışığı geçiren materyallerle örtülü yapı elemanlarıdır. Ilıman iklimin hüküm sürdüğü yerlerde sebze ve meyve yetiştiriciliği, genellikle sebzelerde cam örtü, meyvelerde ise plastik örtü altında yapılmaktadır. Bu nedenle Türkiye'de örtü altı sebze ve meyve yetiştiriciliği, daha çok Akdeniz İklimi'nin hüküm sürdüğü Akdeniz ve Ege Bölgesi'nde görülmektedir. Çünkü bu bölgelerde iklim, diğer bölgelere oranla ılımandır.
Son düzenleyen Misafir; 19 Ocak 2010 19:41 Sebep: yanlış
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Şubat 2010       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
seracılık ne demek ??????????????????????????? acil

Benzer Konular

31 Mart 2013 / Misafir Soru-Cevap
20 Kasım 2011 / Misafir Taslak Konular
10 Mart 2013 / Misafir Cevaplanmış
16 Ekim 2015 / doğa Soru-Cevap