Seralar, bitkilerin yetişmesine uygun şartların sağlanması amacı ile çevre şartları kontrol edilebilen veya düzenlenebilen cam, plastik, fiberglas gibi ışığı geçiren materyallerle örtülü yapı elemanlarıdır. Ilıman iklimin hüküm sürdüğü yerlerde sebze ve meyve yetiştiriciliği, genellikle sebzelerde cam örtü, meyvelerde ise plastik örtü altında yapılmaktadır. Bu nedenle Türkiye'de örtü altı sebze ve meyve yetiştiriciliği, daha çok Akdeniz İklimi'nin hüküm sürdüğü Akdeniz ve Ege Bölgesi'nde görülmektedir. Çünkü bu bölgelerde iklim, diğer bölgelere oranla ılımandır.
Sera'nın yararları (faydaları)
Kurulduğu bölgede, dışarda doğal koşullarda yetişen her türlü sebze ve boyca küçük sayılabilen meyve bitkileri, cam ya da plastik örtü altına alınmak suretiyle, turfanda olarak yetiştirmektedir. Örtü altı sebze ve meyve yetiştiriciliğinde, eskiden sadece doğal koşullarda ve yılın belirli zamanlarında yetişen çoğu sebze ve meyveler, artık gelişen teknolojiyle örtü altlarında, diğer bir ifade ile seralarda, daha erken zamanlarda yetiştirilir olmuştur. Bu durum, doğal olarak sebze ve meyvecilikte, verim ve kaliteyi artırmıştır.
Sera Çeşitleri:
• Sera Çeşitleri
Fiziki görünümlerine göre seralar;
1. Çatısız,
2. Tek Çatılı,
3. Çok çatılı
Seralar çok çatılı olmak üzere 3 grup altında toplanır.
Çatısız seralar: Aşırı meyilli arazilerde, sekileri oluşturan iki duvar arasına kurulur.
Tek çatılı seralar: Düz ancak küçük arazilerde kurulur.
Çok çatılı seralar: Geniş ve düz arazilere kurulur.
Yüksekliklerine göre;
1. Alçak çatılı,
2. Yüksek çatılı
olmak üzere 2 grup altında toplanır.
Alçak çatılı seralar: Bölge, soğuk ve rüzgarlı veya serada yetiştirilecek bitkiler kısa boylu iseler, buralara alçak çatılı seralar kurulur .
Yüksek çatılı seralar: Bölge, nispeten sıcak ise veya serada yetiştirilecek bitkiler uzun boylu iseler, buralara yüksek çatılı seralar kurulur.
Seracılık Nedir?
Bahçe ve tarlaların cam veya naylon örtülerle kapatılmasıyla oluşturulmuş yerlere sera, buralarda çeşitli tarımsal ürünlerin yetiştirilmesine de seracılık denir. Özellikle İzmir'in güneyi ile İskenderun Körfezi arasında kalan sahil kuşağında yoğunlaşan seracılık zamanla yurdumuzda önemli bir ekonomik faaliyet hâline gelmiştir. Böylece yazın yetişen çeşitli ürünler kış aylarında da tüketilebilmektedir. Başka bir tanımlama ile seracılık; iklimin elverişsiz olduğu zamanlarda, iklimin etkisinin kaldırıldığı özel yapılarda sebze, süs bitkileri vb. üretimi yapılmasına denir.
Seracılığın Önemi:
- Az ekim alanında fazla ürün almak mümkündür.
- Pazarda sebze uzun süre bulunur.
- Hem halkın geçimine hem de ihraç yoluyla milli ekonomiye katkıda bulunur.
- Ürün kalitesini yükseltir.
- İşletmede devamlı çalışma sağlanır.
- Seracılıkta ilgili cam, demir, plastik vb. sanayilerin satış imkanları artar.
Seracılıkta yer seçiminde aranan özellikler:
- Sera yeri kaliteli toprağa sahip olmalıdır.
- Arazi %0,3-1 meyilli olmalıdır. Ancak meyil daha fazla is~ teraslar ile tesviye edilmiş olmalıdır.
- Sera yerine su başta olmak üzere devamlı ener sağlanabilmelidir.
- Sera yeri endüstri bölgelerinin dışında olmalıdır.
- Sera yeri belirlenirken rüzgar olmayan yerler olmalıdır.
Rüzgarlı yerlerde sera kurma mecburiyeti varsa rüzgar kıranla tesis edilmelidir. Yağış seraları değişik şekilde etkiler. Fazla yağış az meyilli seralarda birikerek çatıya baskı yaparak bozar bu nedenle karlı bölgelerde seralar ayrı ayrı kurulmalıdır.
Fen
Hepatit karaciğerin iltihabıdır ve insan vücudunda bir çok olumsuz bulguya yol açar. Hepatitlerin bazıları virüslere bağlı , bazıları da değildir. Bazı toksik ilaçlar ve bağışıklık sistemi ( immün sistem ) bozukluklarıda karaciğer iltihabına neden olabilir. Hepatitlerin en çok rastlanan türü, virütik olanlardır. "Hepatit" terimi ile işte bu "viral hepatit"ler söylenmek istenmektedir. Karaciğerin taze, alevli iltihabına "Akut Viral Hepatit", 6 aydan fazla sürmesi haline ise "Kronik Viral Hepatit" adı verilmektedir.
Her sarılık Hepatit midir ?
Türkiye'de halk arasında, viral hepatitle, sarılık özdeşleştirilir ve her sarılık "viral hepatit" zannedilir. Halbuki sarılık bir hastalık değil belirtidir. Birçok hastalık, sarılık ( belirtilerine ) neden olabilir. Örneğin, ana safra kanallarında taş olması sarılığa neden olabilir. Ancak viral hepatit'le hiçbir ilgisi yoktur ve bulaşmaz. Yeni doğanlarda rastlanan sarılığı da hepimiz biliriz. Bu tür sarılığın da "viral hepatit"le bir ilgisi yoktur ve bulaşmaz.
Hepatit yapan nedenler nelerdir ?
En başta;
• Virüsler (A,B,C,D ender rastlanan E,F,G gibi)
• Toksik kimyasal maddeler (Karbon tetraklorür , vinylchlorür gibi)
• Bazı ilaçlar ( örneğin tüberküloz tedavisinde kullanılan İNH, bazı sinir hastalığının tedavisinde kullanılan chlorpromazin gibi ) ve özellikle batı ülkelerinde daha fazla görülen alkol
• Bazı mikroplar (Tüberküloz, brucella)
• Radyasyon;
• Genetik olarak geçen nadir hastalıklar , demir depolama hastalığı ( Hemokromatozis ) ( irsi olarak geçen, başta karaciğerde olmak üzere demir birikmesiyle organ hasarına yol açan ender bir hastalık ), bakır depolama hastalığı ( Wilson hastalığı ) ( bakır metabolizması bozukluğu nedeniyle özellikle karaciğerde ve gözün kornea tabakasında bakır depolaması ile karaciğerde hasara neden olan ender bir hastalık ).
Hepatit a
TEDAVİ
Spesifik tedavi yoktur. Fulminan hepatitte yoğun tıbbi tedavi endikedir. Komplike olmayan olgularda medikal zeminde kesin yatak istirahati gerekli değildir.
Hepatit b
Hepatit B için spesifik ilaç tedavisi yoktur. Yatak istirahatinin hastalığın gidişi üzerinde bir etkisi bulunmamaktadır. Hastalara kendilerini fiziksel olarak aşırı yormamaları söylenmektedir. Hepatit B enfeksiyonlarının interferon ile tedavi endikasyonu yoktur. Kronik aktif hepatitte interferon-α olguların % 35-40'ında virüs eliminasyonu sağlar.
Suçiçeği.
Su çiçeği (Varisella) nedir?
Su çiçeği varisella-zoster virüsünün sebep olduğu, vücutta kaşıntılı, kırmızı döküntüler, yorgunluk ve ateş ile kendini gösteren bulaşıcı bir hastalıktır. Su çiçeği döküntüleri ilk olarak gövde ve yüzde ortaya çıkar ve 250-500 veziküle kadar çoğalarak tüm vücuda yayılabilir. Su çiçeği vakalarının çoğu 15 yaşından küçük kişilerde görülür.
Su çiçeği hastalığı nasıl bulaşır?
Su çiçeği son derece bulaşıcı bir hastalıktır ve insandan insana direk temas veya enfekte kişinin hapşırması ya da öksürmesi esnasında havaya yayılan virüsün diğer kişiler tarafından solunmasıyla bulaşır. Hasta kişi ilk döküntülerin belirmesinden 1-2 gün öncesinden başlayarak vücuttaki tüm içi sıvı dolu döküntüler kabuk bağlayana kadar geçen süre boyunca hastalığı bulaştırmaya devam eder. Enfekte bir kişiyle temas yoluyla su çiçeği virüsünü alan kişide su çiçeği hastalığının ortaya çıkması 10-21 gün alabilir.
2. Su çiçeği nasıl bir hastalıktır?
Su çiçeği, çocuklarda genellikle 5-10 gün boyunca devam eden bir hastalıktır. Çoğunlukla 5-6 günlük bir okula devamsızlık süresine yol açar. Su çiçeği hastalığına yakalanan çocukların yarısı yüksek ateş, şiddetli kaşıntı ve rahatsızlığa yol açan döküntüler, sıvı kaybı ya da baş ağrısı gibi semptomlar sebebiyle doktora başvurmaktadırlar. Her 10 çocuktan 1’inde de, yine doktor müdahalesi gerektiren, cilt enfeksiyonları ya da diğer ciddi enfeksiyonlar, kusma ve ishale bağlı sıvı kaybı, zatürre gibi ciddi sorunlar görülür.
Su çiçeği hastalığına bağlı ciddi sorun görülme riski daha yüksek olan gruba küçük çocuklar, gençler, yetişkinler ve hastalık ya da uzun süreli ilaç tedavisine bağlı olarak bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler girmektedir
Suçiçeğinin Tedavisi Var mıdır?
Çok etkili olmasa da, suçiçeği tedavisinde kullanılan “asiklovir, famsiklovir ve valasiklovir” gibi ilaçlar vardır. Ancak bu ilaçlar normal seyreden hastalıklarda kullanılmazlar, ağır seyreden vakalarda ve bağışıklık yetmezliği olan kişilerde kullanılırlar.
Grip
Tıp dilinde İnfluenza olarak da bilinen grip, viral bir hastalıktır. Sağlıklı insanlarda ortalama bir haftada geçmesine rağmen; vücut direncini düşüren kronik hastalığı olan kişilerde (şeker, kalp-akciğer hastalıkları, AIDS vb.) ve yaşlılarda pnömoni (zatürre), menengoensefalit (beyin iltihabı), miyokardit (kalp kası iltihabı) gibi ölümle sonuçlanabilecek hastalıklara yol açabilir. Bu tür risk grubundaki kişilere "yüksek risk grubundaki kişiler" denir.
Grip virüsü Orthomyxoviridae familyasına mensup örtülü bir RNA virüsüdür. Virüsteki nükleik asit 8 tane negatif anlamlı RNA'dan oluşur. RNA'nın kopyalanmasında hata oranı yüksek olduğu için, virüs genomu sürekli değişim halindedir. Ayrıca, aynı hücreyi birden fazla virüsün enfekte etmesi durumunda viral RNA parçaları birbirleriyle karışıp yeni genetik kombinezonlar oluşturabilirler. Bu nedenlerden dolayı vücudun bir grip türüne karşı kazandığı bağışıklık ertesi yıl ortaya çıkan yeni bir salgına karşı genelde etkisiz olur.
Tedavi ve korunma [değiştir]
Grip, virüs enfeksiyonu olduğu için tedavisi yoktur. Antibiyotikler tedaviye yaramazlar, çünkü antibiyotikler yalnızca bakterilere etki ederler. Yaklaşık bir hafta içinde hastalık kendiliğinden iyileşecektir; ancak doktora gitmek ve 3-5 gün iyice dinlenmek gereklidir. Bol sıvı tüketilmesi de salgıların rahatça dışarı atılmasını sağladığından iyileşmeyi hızlandırır.
Virüs, öksürük ve hapşırma ile yayılan damlacıklarla, ayrıca öpüşme ve tokalaşma gibi temaslar yoluyla da bulaşır. Bu nedenle hasta kişilere temas etmekten ve onlarla ortak eşya (havlu gibi) kullanmaktan sakınılmalıdır. Hasta olan kişi çevresindekilere hastalığı bulaştırmamak için eşyalarını ayırmalı, çok zorunlu olmadıkça dışarıya çıkmamalıdır. Neredeyse her virüste ölme olasılığı (Çok düşük olsa da) vardır. Bu yüzden gribi olabildiğince çabuk atlatmaya bakılmalıdır. Binlerce çeşit grip virüsü olduğu için ömür boyu kalıcı bağışıklık kazanılamaz.
Aşı olması önerilen kişiler şunlardır:
• 65 yaş ve üstündeki kişiler.
• Kronik hastalığı olan kişiler: Kronik kalp, akciğer, karaciğer, böbrek, şeker hastalığı ve benzeri hastaığı olanlar.
• Bağışıklık sistemleri zayıflamış olan kişiler: Kanser hastaları, bağışıklık sistemi hastalığı olanlar, organ ve kemik iliği nakli yapılan kişiler.
• Uzun süreli aspirin tedavisi alan çocuk ve gençler.
• Hastanelerde çalışan doktor, hemşire, hastabakıcılar; kreş ve huzurevleri çalışanları.
• Yüksek risk grubundaki kişilerle yakın temasta olan kişiler
• İlk 3 aydan sonraki hamile kadınlar
• 6. ayından itibaren bebekler
• Çevresindeki insanlar grip ise grip aşısı olunması kesinlikle önerilmektedir.