UYUMAK 1. Bir kimse ya da bir hayvan söz konusuysa, uykuya dalmış olmak, uyku durumunda olmak: Gürültü yapmayın, herkes uyuyor On iki saat uyudum. Köpek sahibinin ayağı dibinde uyuyordu.
2. Bayıltıcı bir ilaç ya da hipnoz etkisiyle kendinden geçmek, ağrı duymayacak kadar derin uykuya dalmak: Narkoz verilince hasta hemen uyudu.
3. Doğadan, herhangi bir yerden söz ederken, dingin ve hareketsiz olmak, orada hiçbir etkinlik görülmemek: Sokaklardan kimse geçmiyor, bütün kent uyuyordu.
4. Bir kimseden söz ederken, dalgın olmak, düşlere dalmak, dikkatini yaptığı işe vermemek ya da çevresinde olup bitenlerin ayrımında olmamak: Bu öğrenci bütün gün derste uyuyor. Sana bir şey sordum, uyuyor musun? Uyumanın sırası değil harekete geçmemiz gerek. Onlar çoktan bu işe başvurdular, sen uyuyorsun?
5. Bir şeyden söz ederken, işlem görmemek, kullanılmamak ya da bir kenarda unutulmak: Çekmecenin dibinde uyuyan bir dosya. Aylardır uyuyan bir tasarı.
6. Bir güçten bir duygudan söz ederken, gizli olarak, ortaya çıkmadan varlığını sürdürmek: Onda uyuyan yeteneği uyandırmayı başardı.
7. Ölmüş olmak: Huzur içinde uyusun.
8. Uyur uyanık, yarı uykuda yarı uyanık. Uyuyan yılanın kuyruğuna basmak, kötülük yapabilecek bir durumda olduğu halde kimseye zarar vermeyen birini incitip kötülük yapmasına yol açmak.
Botanikte, Bitkilerden söz edilirken, besi suyu hareket etmediği zaman, yapraklarını kıvırdıkları çiçeklerini kapadıkları durumda olmak.
♦ Uyanmak edilgen fiil, Uyumak eylemi: Bu saate kadar uyunur mu?
♦ Uyutmak ettirgen fiil,
1. Bir kimseyi (bir şeyle, bir şey yaparak) uyutmak, onun uykuya dalmasını, uyumasını sağlamak: Çocuğu beşikte sallayarak uyutmak. Bu monoton ses uyutur insanı.
2. Bir kimseyi (bir şeyle) uyutmak, onu anestezi, hipnoz vb. gibi bir yöntemle uyur duruma sokmak: Ameliyattan önce hastayı uyutmak.
3. Bir kimseyi, bir topluluğu uyutmak, kaygılarını, kuşkularını gidermeye, güven vermeye çalışarak onu kandırmak, aldatmak: Bu propaganda halkı uyutmak için yapılıyor. Hükümet, iyimser açıklamalarla halkı uyutmaya çalışıyor. Yıllardır çocuğu yerine getirmediği vaatlerle uyutuyor.
4. Bir kimseyi uyutmak, onda uyuma isteği uyandıracak kadar canını sıkmak: Tatil anılarını anlata anlata hepimizi uyuttun.
5. Bir işi uyutmak, onu geciktirip geri bırakmak, sürüncemede bırakmak, unutturmak: Toplu konut tasarısını bir yıldır uyutuyorsunuz.
♦ Uyutulmak edilgen fiil, Uyutmak eylemine konu olmak.
Kaynak: Büyük Larousse