Arama

Sahip Nedir?

Güncelleme: 15 Eylül 2015 Gösterim: 4.180 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Ocak 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sahip -bi

Sponsorlu Bağlantılar
isim (sa:hip) Arapça ¹¥§ib
1 .
Herhangi bir şey üstünde mülkiyeti olan, onu yasaya uygun bir biçimde dilediği gibi kullanabilen kimse, iye, malik.
2 .
Herhangi bir niteliği olan kimse, ehil:
"Bilgi sahibi. Zevk sahibi."- .
3 . Bir iş yapmış, üstlenmiş veya bir eser ortaya koymuş kimse:
"Düğün sahipleri gibi adımbaşında bahşiş dağıttığım için hizmetçiler de yüksünmüyorlardı."- R. N. Güntekin.
4 . mecaz Koruyan, arka çıkan, gözeten kimse.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
  • sahip çıkmak
  • sahip kılmak
  • sahip olmak
Birleşik Sözler
  • sahipkıran
  • sözüne sahip
  • dert sahibi
  • ev sahibi
  • görüş sahibi
  • hayır sahibi
  • iman sahibi
  • imza sahibi
  • iş güç sahibi
  • itidal sahibi
  • kalem sahibi
  • kerem sahibi
  • liyakat sahibi
  • mal sahibi
  • malumat sahibi
  • sancak sahibi
  • servet sahibi
  • söz sahibi
  • şöhret sahibi
  • takt sahibi
  • vizyon sahibi
  • zevkiselim sahibi

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
15 Eylül 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
SAHİP a. (ar. şshib).
1. Kendine ait bir malı, eşyası, bir hayvanı vb. olan kimse: AK 751 plakalı araba sahibinin, arabasr nı bankanın önünden çekmesi rica olunur.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Bir mülkiyet hakkı bulunan kimşe; malik: Yalnızca kat sahiplerinin katılabileceği bir toplantı.
3. Çocuk sahibi, çocuğu olan ya da belirtilen sayıda çocuğu olan kimseyi belirtir: Üç çocuk sahibi bir aile.
4. Bir şeye sahip bir şey sahibi, bir şeyi elinde bulunduran ya da onu edinmiş olan kimseyi; belirtilen bir niteliği taşıyan şeyi ya da kimseyi belirtir: Ben böyle bir yetkiye sahip değilim. Bu konuda yetki sahibi değilim. İyi niyet, zevk sahibi bir insan. Sayısız güzelliklere sahip bir ülke.
5. Bir şeyi yapan, ortaya koyan ya da düzenleyen kimse (yapılan şeyi belirten bir tamlayanla): Hayır sahiplerinin adları isteklerine uygun olarak gizli tutulacaktır. Düğün sahibi.
6. Bir kimseyi koruyan, kollayan ya da onunla ilgili kimi sorumlulukları yüklenmiş olan kimse: Bu insantann, bu çocuklann bir sahibi yok mu? Hastanın sahibi gelmediği için, taburcu edilmesi gecikti.
7. (Birine, bir şeye) sahip çıkmak, biriyle, bir şeyle ilgilenmek, onu koruyup gözetmek; bir şeyin kendisine ait olduğunu ileri sürmek. || Sahip kılmak, bir kimsenin bir şeye sahip olmasını sağlamak. || (Bir şeye) sahip olmak, onu elinde bulundurmak; onun üzerinde iyelik hakkı bulunmak: Güçlü bir orduya sahip olmak. Sahip olduğu malı mirasçılarına pay etmek. || Sahip olmak, kendi sorumluluğunda olan bir kimsenin, bir hayvanın başkalarına zarar vermesini önlemek: Köpeğine sahip ol, herkesi ısırıyor. || Bir kadına, bir kıza sahip olmak, onunla cinsel ilişkide bulunmak: Ona zorla sahip olmuş.

—Esk. Sahib-cemal, güzel, çok güzel. || Sahibfiraş, hasta yatağa düşmüş. || Sahib -kemal, olgunluk sahibi. || Sahib-kıran -SAHİPKIRAN. || Sahib-nazar, görüşü kuvvetli. || Sahib-vücud, varlığı sayılır, saygın. || Sahibzuhur, ortaya çıkıp kendini saydıran, nüfuz kazanan. || Sahibi asa, asası olan; Musa peygamber. || Sahib-i beyan, Hz. Muhammet. || Sahib-i devlet, şanslı, kısmetli. || Sahib-i emel, isteği, dileği olan, ihtiraslı. || Sahib-i gayret, gayretli, çalışkan. || Sahib-i hane, ev sahibi. || Sahib-i iffet, namuslu, temiz. || Sahib-i iktidar, sahib-i kuvvet, kuvvetli, iktidar sahibi. || Sahib-i imtiyaz, ayrıcalıklı. || Sahib-i kadib, kılıç sahibi; Hz. Muhammet. || Sahib-i kâinat, Tanrı. || Sahib-i namus kanun koyucu; namuslu; Hz. Muhammet. || Sahib-i rey, düşüncesi değerli bulunan, kabul edilen; vezir. || Sahib-i rüşd, rüştünü ispat etmiş; erişkin; gerçek dindar. || Sahib-i sıffin, Sıffin sa- vaşı’nın ulu kişisi; Hz. Ali. || Sahib-i sikke ve hutbe, adına sikke bastırılan ve hutbe okutulan hükümdar. || Sahib-i tabiat, iyi yaradılışlı. || Sahibi Yasin, Yasin suresi okutularak kendisine çağrıda bulunulan kimse; Hz. Muhammet. || Sahibi yedd-i bey- za, beyaz el sahibi; Musa peygamber; mucizeler yaratan. || Sahibi zaman, devrin en güçlü, en kudretli kişisi. || Sahibül -beyt ya da sahib-i beyi, ev sahibi. || Sahib-ül-hayrat ve -l-hasenat, hayırlı ve güzel işler yapan. || Sahib-ül-hut ya da sahib-i hut, balık adam; Yunus peygamber.

—Esk. sil. Sahibi menzil, oku istenilen menzile atarak okun düştüğü yere kitabesini diktiren usta okçulara Osmanlılar’da verilen ad.

—ikt. tar. Sahib-ıayar, darphanelerde kesilen paraların ayar ve ölçülerini belirleyen ve denetleyen görevli.

—isi. Sahibi huruç, İslam inancına göre dünyada dirlik ve düzenliğin bozulduğu bir sırada ortaya çıkarak dünyayı yeniden düzene sokacak kişi; mehdi. || Sahibi tertip, üzerinde beş vakitten daha fazla namaz borcu bulunmayan müslüman. (Bk. anşiki. böl.)

—isi. huk. Sahib-i maide, nafaka yükümlülüğü altında olsun ya da olmasın evinde birlikte oturduğu kişileri besleyen, bakan kimse.

—Kur. tar Sahib üi-arz, miri toprakları devlet adına kullanan tımar, has ve zeamet sahipleri. || Sahibi devlet, Osmanlılar'da sadrazamın sıfatlarından biri. || Sahibime- kasim, Osmanlılar'da savaşlarda elde edilen ganimeti, ganimet almayı hak edenler arasında bölüştürmekle görevli kimsa

—Ansİkl. isi. En az altı vakit namazı kazaya kalmış olan müslüman, sahibi tertip olmaktan çıkar. Sahibi tertip olanın, bir ya da en çok beş vakit namazı kazaya kalırsa, içinde bulunduğu vaktin namazını kılmadan önce kazaya kalmışları kılması gerekir Ancak, kazaya kalmış namazı altı vakti bulan kişi, sahibi tertip olamayacağı için, önce içinde bulunduğu vaktin namazını, daha sonra da kaza namazını kılar. Bu durumda olanlar için kaza namazlarını belli bir zamanda kılma zorunluluğu yoktur.

Kaynak: Büyük Larousse


Benzer Konular

11 Mart 2013 / ESTİİ Soru-Cevap
28 Kasım 2012 / Misafir Soru-Cevap
2 Ocak 2012 / Misafir Soru-Cevap
25 Kasım 2006 / Kral_Aslan Edebiyat tr