Arama

Bilimsel Yöntem (Bilimsel Araştırma Yöntemleri)

Güncelleme: 24 Ocak 2019 Gösterim: 40.577 Cevap: 8
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
26 Aralık 2007       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın

BİLİM VE BİLİMSEL YÖNTEMLER


Ad:  Bilimsel Yöntem (Bilimsel Araştırma Yöntemleri).jpg
Gösterim: 19694
Boyut:  83.7 KB
Sponsorlu Bağlantılar
"Bilmek" sözcüğünden türemiş olan bilim terimi, evrene ve evrendeki her şeye ilişkin temel bilgilere ulaşmak amacıyla her konuda yürü­tülen araştırma etkinliklerini anlatmak için kullanılır. Bu konulardan her biri de ayrı bir bilim dalıdır: Fizik bilimi, kimya bilimi, biyo­loji bilimi gibi. Bilim dalları genellikle,konu­larının niteliği açısından temel bilimler ve uy­gulamalı bilimler olmak üzere iki bölümde toplanır.

Bilim Dalları

Bilimin ilgi alanına giren konular sistemli bir biçimde sınıflandırılabilir ya da dallara ayrıla­bilir. Gerçi bazı konular birden çok bilim dalının ortak ilgi alanıdır; ama sınıflandırma­da kolaylık sağlamak için her konunun ayrı bir bilim dalına özgü olduğu düşünülebilir. Bu maddede başlıca bilim dallarına ve her dalın temel konularına ilişkin genel bilgiler veril­miştir.

Yer bilimleri grubu jeoloji, meteoroloji, mineraloji, okyanusbilim (oşinografi) ve pale­ontolojiyi kapsar. Jeolojinin konusu, kayaçlar ve kayaç oluşumlarıyla birlikte bütün yeryü­zünün yapısını incelemektir. Meteoroloji Dün-ya'nın atmosferini ve hava koşullarını ince­ler. Mineraloji, minerallerin özelliklerini, bi­leşimlerini, yapılarını, yeryüzündeki dağılım­larını ve nasıl oluştuklarını araştırır. Okya­nusbilim denizlerin ve okyanusların yapısını, akıntıları, dalgalan ve gelgit olaylarını ince­leyen bilim dalıdır. Paleontoloji ise fosille­ri inceler ve biyoloji ile yakından bağlantılı­dır.

Yaşam bilimleri biyoloji ile tıp bilimlerini içerir. Bütün canlıları konu alan biyolojinin iki temel dalı, bitkileri inceleyen botanik ile hayvanları inceleyen zoolojidir. Tıp bilimleri ise anatomi, patoloji ve fizyolojiyi kapsar. Anatominin konusu insan vücudunun yapısı­dır; patoloji hastalıkları ve hastalıkların vücut dokularında yaptığı değişiklikleri inceler; fizyoloji ise insan vücudunda olup biten bütün fiziksel, kimyasal ve biyolojik süreçleri aydın­latmaya çalışır. İnsan ruhunu inceleyen psiko­loji de yaşam bilimleri grubunun önemli dallarından biridir.
Bazen yaşam bilimleri ile yer bilimleri birlikte sınıflandırılarak doğa bilimleri adıyla anılır.

Fizik bilimleri grubu madde ve enerjiyi inceleyen fiziği; maddelerin özelliklerini ve davranışlarını inceleyen kimyayı; yıldızları, gezegenleri ve uzayın derinliklerindeki öbür gökcisimlerini inceleyen astronomiyi; metal­leri inceleyen metalürjiyi ve uygulamalı bilim­lerdin en önemlisi olan mühendisliği kapsar. Mühendisliğin, hepsi de bilimsel ilkeleri sana­yiye uygulamayı amaçlayan pek çok dalı vardır.

Toplum bilimleri insan toplumlarını çeşitli yönleriyle ele alan bilim dallarıdır. Toplumla­rın yapısını inceleyen sosyoloji; geçmişteki insan topluluklarını inceleyen tarih ve arkeo­loji; yönetim biçimlerini inceleyen siyaset bilimi; dünyamızın yüzeyini ve insanların yaşadıkları bölgelerle olan ilişkilerini incele­yen coğrafya ve bir toplumun ya da ülkenin doğal ve parasal kaynaklarını nasıl değerlen­dirdiğini inceleyen ekonomi bilimi bu ana dal içinde toplanır. Antropoloji genel olarak in­sanın, onun yaşam ve davranış biçimlerinin incelenmesidir. Dilin özelliklerini ve insanlar arasındaki iletişimi inceleyen dilbilim ile insanların evreni ve ona ilişkin deneyimle­rini kavrama biçimlerini ele alan felsefe de toplum bilimlerine girer.

Birkaç bilim dalının ortak araştırma ve yöntemleriyle incelenebilen konular, genel­likle bu işbirliğini vurgulayan bir adla anılır. Örneğin astrofizik gökcisimlerinin fiziksel davranışlarını inceler; başka bir deyişle astro­fizik, astronominin konularına fiziğin uygu­lanmasıdır.
Benzer biçimde, biyokimya biyo­loji ile kimyanın, jeofizik jeoloji ile fiziğin, sosyoekonomi ise sosyoloji ile ekonomi bilim­lerinin örtüştüğü alanlar olarak tanımlana­bilir.Matematik birçok kişinin gözünde yalnızca bir bilim değil, aynı zamanda bir sanattır.
Üstelik başlı başına bir inceleme alanı olduğu kadar, birçok bilim dalının da temel araçların­dan biridir. İstatistiği de kapsayan matematik bilimlerinden hemen hemen bütün bilim dal­larında her an yararlanılır.

Bilimsel Yöntemler

Eskiçağlardan bugüne kadar bilim adamları­nın temel uğraşısı evrendeki olguları açıkla­maya çalışmak olmuştur. Doğal süreçlerle kendiliğinden gelişen bu olgular genellikle, Yunanca bir sözcükten türetilmiş olan feno­men (görüngü) terimiyle adlandırılır. Bilim, en basit biçimiyle, bu olguların gözlenmesin­den ve nasıl gerçekleştiğini anlayabilmek için sorulan sorulardan doğmuştur. 17. yüzyıldan önce bilim adamları bu soruların yanıtlarını, daha eski bilginlerin o konudaki yazılarına başvurarak ya da bilgisine güvenilen kimsele­re danışarak araştırırlardı. Bu tür açıklamalar çoğu kez yalnızca tahminlere dayanıyordu ve bilim adamları olup bitenleri anlamak için deneye başvurmuyorlardı. İÖ 3. yüzyılda cisimlerin bağıl yoğunluklarına ilişkin ünlü ilkeyi bulan Yunanlı matematikçi Arşimet deneye önem veren birkaç eskiçağ bilginin­den biridir.
İS 1600 dolaylarında yaptığı deneylerle çok önemli sonuçlara varan İtalyan astronomi bilgini Galileo'nun (bak. Galilei, Galileo) açtığı yolda ilerleyen bilim adamları deneyle­rinin sonuçlarını ve bulgularını yazmaya baş­ladılar.

Bu deneyler evrendeki bazı olguları açıklığa kavuşturdu ve bilinenler arttıkça bazı olgular arasında ilişki olduğu anlaşıldı. Bunlar yasa denen genel ilkeler altında toplandı. Bu yasaların bütün koşullarda geçerli olup olma­dığını sınamak için yeni deneyler yapıldı ve böylece bilimsel bilgi birikimi hızla büyüdü. Bazen, bir yasayı sınamak için yapılan deney­ler sırasında karşılaşılan yeni ve beklenmedik bir olgu, yasanın yeniden gözden geçirilerek değiştirilmesini zorunlu kıldı.

Birbirleriyle ilişkili yasalar birleştirilerek bir varsayım (hipotez), birçok varsayımdan yola çıkarak da bir kuram (teori) oluşturula­bilir.
Deney ve gözlem yoluyla edinilen bilgilerin derlenip bütünleştirilmesi, bilimsel kuramla­rın deneylerle sınanması ve bu bulguların ışığında yeniden düzenlenmesi bilimsel yönte­min temel aşamalarıdır.

Bilimsel yöntemlerin ayrılmaz bir parçası olan duyarlı araştırma araçlarıyla bunca gözlem ve deneyler yapılıp bilimin temel ilkeleri açıklığa kavuşturulmasaydı, 20. yüzyılın sonlarına doğru uzayın keşfinde, elektromagnetik dalgalarla haber­leşmede, bilişim ve bilgisayar teknolojisinde varılan bu ilerlemelerin hiçbiri gerçekleştirile­mezdi. Bu gelişimlerin çoğunda laser, mikros­kop, parçacık hızlandırıcıları gibi duyarlı ve karmaşık aygıtların çok büyük payı olmuştur.

Bugün değişik bilim dallarında eğitim görmüş uzmanlar, iyi donatılmış araştırma enstitüle­rinde genellikle sıkı bir işbirliği içinde çalışır­lar. Çünkü bugün için çözüm bekleyen konu­lar tek bir bilim dalını aşacak kadar karmaşıklaşmış ve evrendeki her olgunun bütün bilim dalları için değerli ipuçları taşıdığı anlaşıl­mıştır.

Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica


Son düzenleyen Safi; 24 Ocak 2019 16:32
Bia - avatarı
Bia
Ziyaretçi
25 Haziran 2008       Mesaj #2
Bia - avatarı
Ziyaretçi

Bilimsel Metodoloji Nedir?


Bir bilginin (knowledge) bilimsel olabilmesi için nesnel (objective) bilgi olması gerekir. Bunun için de önce tasvir edilmesi (betimleme: description), sonra tarif edilmesi (tanımlama: definition), akabinde ölçülmesi (measurement) ve nihayette tasnif edilmesi (sınıflama: classification) gerekir. Bu şekilde elde edilen bilginin bir "bir işe yarama potansiyeli" olması gerekir ki üzerinde çalışılmaya değsin.
Sponsorlu Bağlantılar

Bu safhalardan geçmeyen bilgiler ve onların temsil ettiği varlıklar özneldir (subjective), dogmatik vasıflıdır ve bilmin tarifi ve metodolojisi dışındadırlar. Bunlar inanç, itikat veya iman konusudur; değiştirilemez, tartışılamaz çünkü aşağıda anlatacağımız şekilde sınanamazlar. Dini, metafizik ve mistik bilgiler bu özelliktedir. Bunların bilime enjeksiyonu ancak kaos yaratır.
Daha sonra bu bilgiden hareketle bir ön fikir (assumption: zan) üretilir; yani "zannedilir". Bu ön fikir mevcut bulgular, teoriler (theory: kuram) ve varsayımlarla mukayese edildikten sonra bir varsayım (hypothesis) ortaya atılır. Bu hipotezi test edip geçerli (valid), güvenilir (reliabl) kılabilmek için bir araştırma deseni (design) inşa edilir. Eğer bu iş için kullanacağımız gereçler (tool) geçerli ve güvenilir değilse, önce bunlar tasarlanıp geçerlilik ve güvenilirlik analizleri yapılarak kullanılabilir hâle getirilir. Önceden bu aşamalardan geçmiş araçlar mevcut ise tabii ki kullanılabilir.

Araştırmanın geçerliliğini ve güvenilirliğini en önemli olarak belirleyen hususlardan bir tanesi de tarafsızlık (non-biasedness) ilkesidir. Hipotezimizi sınamak istememiz, araştırmamızın veya deneyimizin tarafgir olmasını asla gerektirmez, hâttâ doğrusu olmamasıdır. Bu sebeple de, deseni hazırlarken yanlış pozitif (false positive) veya yanlış negatif (false negative) sonuçlardan bizi koruyacak bütün bulaşıklıklardan (contaminations) arınmış olmalıyızdır. Sonucu bu yönlerde etkileyebilecek bütün harici veya dahili etkileri olabildiğince asgariye düşürmemiz gerekir.

Daha sonra araştırma veya deney yapılır. Sonuçlar dünyaca kabûl görmüş istatistiksel analizlerden geçirilir. Bunu yaparken şuurdışı veya şuurlu tarafgirlikten kaçınmak için konuya kör (blind) bir istatistikçi tarafından da sonuçlar gözden geçirilir.
Yayın aşamasında, sonuçların anlamlılığı (significance), bunun derecesi ve varsayımın haklılık derecesi tartışılır. Çalışmanın kısıtlılıkları (limitations) varsa (yeterince örneklem olmaması, kaçınılmaz bulaşıklıkların muhtemel etkileri vs.) bunlar dürüstçe belirtilir.

Daha sonra bu yazı güvenilir ve hakemli bir dergiye gönderilir. Hakemlerden gelen eleştiriler sebebiyle gerekirse 10-15 kere gözden geçirilir (revision).

Sonunda da yayınlanır. Buna rağmen ciddi eleştiriler gelebilir ve teyit çalışmaları (replication studies) yapılmadıkça 1. dereceden kanıt olarak kabûl edilmez.Bu na kanıta (delile) dayalı bilim (evidence based science) denir.
Masaru Emoto'nun suyun duadan etkilerini anlatan "çalışması" da, duanın kalb krizinden veya başka bir illetten koruyucu etkisiyle ilgili çalışmaların çoğu da bu sebeple kâzip bilim (sham science) veya yalancı bilim (pseudoscience) düzeyindedir ve itibarlı çevrelerce kaale alınmazlar. Daha çok halkı oyalayan sansasyonlar veya spektaküler oyalamalar hâlinde ortada dolanırlar.

Ve.... Bunca zahmetle elde edilen bilgi daha yayınlandığında eskimiştir ve yeni bilgilerce çürütülecek veya değişecektir.
Bu da Sir Karl Popper'ın ortaya koyduğu yanlışlanabilirlik ilkesinin (falsifaibility principle) vazgeçilmezliğinin bir göstergesidir.
Tabii ki bütün bunlar somut sistemlerle uğraşan doğabilimlerinde, tıpta, biyolojide, jeolojide vs. daha bir geçerlidir. Anlam sistemleriyle uğraşan teorik fizik ve matematik gibi bilimlerde işler daha da karışır ve devreye diyalektik mantık, puslu (fuzzy) mantık ve Heisenberg'in belirsizlik ilkesi girer. Kuantum araştırmalarında ise uçuş serbestçedir ama önce bütün temel bilgilere ileri derecede vakıf olmayı gerektirir.

Tarih bir bilim midir dersek, daima galiplerin yazdığı bilgiler yumağından bitaraf hakikati yakalamak çok zordur. Soykırım "keşifleri", çeşit çeşit icatlar göz önüne alındığında, tarih aslında ideolojidir; dolayısıyla da bilim değil bilgidir. Bu bilginin ne kadar nesnel (objective), ne kadar öznel (subjective) olduğu tam bilinemez.

Peki, psikiyatri bilim midir? Biyolojik, psikofarmakolojik, sinirbilimsel, deneysel psikolojiden mülhem alt dallarıyla bir bilim dalı olduğu kesindir. Buna karşılık, yanlışlanabilme ilkesine ters düşen ve varsayımlarını a priori doğru kabûl ederek sonuçları ona göre yordayan (prediction) psikanalitik ve sair teoriler bilimsel değildir; bilimselleşmek için bilimsel olan dallarla işbirliğine giderek doğru iş yapmaktadır. Klinik psikiyatri ise yanlışlanabilme ve gelişebilme ilkelerine uyduğu için bilimseldir.

Parsimoni İlkesi Nedir?

Eskiden "postüladan tasarruf kaidesi" de denen parsimoni (parsimony) ilkesi, "iki kabûl edilebilir izah varsa, en basit olanı en doğrusudur" düsturudur. Bu ilkenin güçlü yanı gereksiz ve fuzuli araştırmaları ve ayrıntıda boğulmayı önlemesi, zayıf yanı ise komorbiditeyi gözardı etmesidir.
Peki, Bir İnsan Hem Bir İnanca (Dini, İdeolojik veya Mistik) Sahip Olup, Hem de Bilim Adamı Olamaz mı?
Tabii ki olabilir. Dünyada geçmişte ve hâlde bunun pek çok örnekleri mevcuttur. Muhtemelen artarak da olacaktır. Önemli olan sapla samanı karıştırmamayı, bilim adamı kimliğiyle (scientist identity) kendini aşan kimliğini (self-transcendent identity) karıştırmamaktır. Dini-mistik ritüelik davranışlar ta hayvanlar aleminden insan türüne kadar devam eden bir süreklilik gösterirler. Kurumsallaşma ve bilinçli inanç (iman) ise Homo sapiens sapiens'te gerçekleşmiştir. İnsan türü kendini aşmaya muktedir hâttâ mahkûm olan tek türdür. Adam gibi adamlar hem ilmi hem de imanı aynı yürek ve dimağda taşıyabilirler ve asla ikisinin de mutaassıbı olmazlar.
"En doğrusu, halen en doğru bildiğimizi yanlışlayacak yeni varsayımlar yaratmaktır".
Sir Karl Popper
"Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir".
Gazi Mustafa Kemâl Atatürk
Prof. Dr. Kerem Doksat

Son düzenleyen Safi; 12 Ekim 2016 23:42
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
4 Ocak 2009       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye

Bilimsel Araştırma nedir?


Bilimsel araştırma, bir araştırmacının bir problemi ele alarak açıkça belirtilmiş sonuçlar
üretmesinin yoludur, raporudur. Her rapor, raporu hazırlayanın veya bir başkasının önceden
yapmış olduğu araştırmalara dayandırılmıştır.
Bütün bu çalışmada da yapılacak şey seçilen konuyu araştırmak ve bulguları kaleme
almaktır. Araştırmacı başka araştırmacıların topladığı bilgileri gerektiği gibi kullanmayı
bilmelidir.

Bilimsel Araştırma raporunun Temel özellikleri


Bir bilimsel araştırma;
  • açık,
  • anlaşılır,
  • güvenilir,
  • gerçekçi,
  • düzenli,
Belirli bir mantık çerçevesinde ve doğru olmalıdır. Konu çok fazla dağıtılmadan, daha sonra açıklanacak, belirli bir düzenle
anlatılmalıdır.
Özetle;
Araştırma konu dışı pek çok soru sorulsa bile içerikte yanıtlanmamış tek bir soru bile bırakmayacak şekilde bir araya getirilmiş birbirini tamamlayan bilgiler ve fikirler birliği olmalıdır. Yapılan araştırmanın açık ve düzenli ve anlaşılabilir olması gerekmektedir. Araştırmacının teknik adı altında bir araya getirdiği tüm düzenekler ve yöntemler bu gereksinimleri karşılamak için kullanılır.

Bilimsel araştırma nasıl yapılır?


Konu Seçimi
Araştırmacılar ilgi duydukları konuyu belirleyerek Bölüm başkanlığına dilekçe ile başvuracaklardır.
Konular belirlendikten sonra; aşağıdaki noktalara dikkat edilerek araştırma raporu hazırlanmalıdır.

Seçilen konunun araştırılması
Okuma, yazma ve düşünme bir araştırmanın vazgeçilmez üç unsurudur. Raporun özünü ortaya çıkarmak için yapılacak ilk adım, sizden önce aynı konuda bir başkasının makale veya kitap şeklinde bir çalışma yapıp yapmadığını bulmaktır.
Bunun için iyi bir literatür çalışması yapmak yani o konunun eski kayıtlarına bakmak gerekir. Bunun işlemin temel başvuru kaynakları kütüphaneler ve günümüzde çok yaygın olarak kullanılan Internet’tir.

Kütüphanelere nasıl ulaşılır?
Kütüphanede çoğunlukla konular konularına veya yazarlarına göre dizinlenmişlerdir. Anakarada önemli kütüphaneler mevcuttur, bu kütüphanelere Internet yoluyla ulaşıldıktan sonra gerekli kitaplar gazi üniversitesi kütüphanesi aracılıyla alınabilir.

Internet’ araştırma nasıl yapılır?
Günümüzde yaygın olarak Internet kullanıldığı için araştırmalar bu yolla da kolayca yapılabilir. Ayrıca kütüphanemiz çok sayıda bilimsel araştırma sitelerine online olarak üyedir. Bu sitelerin tamamı kütüphane web sayfasından görülebilir. Bu online yayınlarından bizim için en önemlileri söyle özetlenebilir.

Online web sayfaları

Bu adreste ulaşılacak Endüstri mühendisliği konularını içeren en önemli dergiler:
Computers & Industrial Engineering
Computers & Operations Research
European Journal of Operational Research
Fuzzy Sets and Systems
International Journal of Production Economics
Expert Systems with Applications
Diğer önemli yayınevlerinin online adresleri şöyledir.
Web of Science;
Taylor and Francis yayınevi
International Journal of Production Research
Ayrıca önemli araştırmalara öncülük eden siteler TÜBİTAK’ta mevcuttur. Tübitağa aşağıdaki adres yoluyla ulaşılabilir.
TÜBİTAK
ODTÜ'nün, Ulakbim'in ve bazı üniversitelerin FTP sitelerinde arama yapmak için...

Online arama motorları

Siz daha kapsamlı araştırma yapmak istiyorsanız en önemli arama motorlarından birisi GOGOL olup aşağıdaki adresle ulaşılabilir.
Diğer arama motorlarına aşağıdaki web sayfası yardımcı olabilir.
Altavista
Amozon
Bomis
Euroseek
Excite
HotBot
Lycos
Son düzenleyen Safi; 13 Ekim 2016 00:20
Quo vadis?
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
12 Mart 2010       Mesaj #4
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEM VE TEKNİKLERİ


Araştırma Teknikleri sunuşu, araştırma yöntemlerindeki farklı anlayışları, yaygın olarak kullanılan araştırma tekniklerini, araştırma basamaklarını, veri toplama ve analizini, yorumunu, rapor yazma esaslarını, kaynakça ve dipnot gösterme tekniklerini kapsamaktadır.

Temel amaç; araştırma sürecini (sorun belirleme, veri toplama, veri analizi ve sonuçları yorumlama) incelemek, belli başlı bilimsel araştırma yöntemlerini (deneysel yöntem, betimleme yöntemi, tarihi yöntem vd.) gözden geçirmek ve belirli bir konu hakkında araştırma yapabilmek için gereken literatür bulma, veri toplama, verileri değerlendirme ve rapor yazma tekniklerini anlatmaktır.

ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ AŞAMALARI


Belirlenen bir konuda araştırma yapılırken, belli aşamaları takip etmek, çalışmanın daha hızlı ve verimli olmasını sağlayacaktır. Bu aşamalar 8 başlık altında toplanabilir.
  1. Araştırmanın Konusu
  2. Araştırmanın Amacı ve Önemi
  3. Araştırmanın planlanması
  4. Problem Cümlesi
  5. Kaynak Taraması (Anahtar kelimeler, veri toplama yöntem ve teknikleri: Veri türleri/kaynakça (ilgili kurumlar, kütüphaneler, ilgili kişiler, internet) Verileri toplama/sınıflandırma)
  6. Varsayımlar
  7. Tanımlar ve Sınırlılıklar (Araştırmanın içeriği, Başlıklar/alt başlıklar)
  8. Yazım/sunum (rapor yazma teknikleri)
Bilimsel araştırmada verilen bir araştırma konusunu;
  • Bilimsel araştırma yöntemlerine uygun olarak yürütebilmek,
  • Araştırma sonucuna uygun çözüm önerileri geliştirebilmek,
  • Araştırma konusuna ait çözüm önerilerini analiz edebilmek,
  • Bilimsel kurallara uygun olarak rapor edebilmek,
  • Araştırma konusuna uygun amaç, önem, varsayım, sınırlılık ve tanımları yazabilmek,
  • Araştırma amacına uygun veri toplama aracını uygulayabilmek,
  • Araştırma verileri üzerinde temel istatistiksel işlemler ve çözümlemeler yapabilmek,
  • Bulguların yorumlanması ile ilgili özellikleri açıklayabilmek,
  • Araştırmada elde edilen bulguları yorumlayabilmek,
  • Araştırma sonucuna göre öneriler geliştirebilmek,
  • Yapılan araştırmayla ilgili özet yazabilmek,
  • Araştırma raporunun yazımında dikkat edilmesi gereken kuralları açıklayabilmek,
  • Kurallarına uygun olarak raporlaştırabilmek,gerekmektedir.
Bilimsel bir araştırma iki evreden oluşur. Bunlar;
  • Araştırma Teknikleri (Araştırmanın Amacı ve Önemi, Veri Toplama Teknikleri)
  • Araştırma Teknikleri (Rapor Yazma Teknikleri)

ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ: ARAŞTIRMANIN AMACI VE ÖNEMİ, VERİ TOPLAMA TEKNİKLERİ


  • Araştırma yapılacak konuda, amacı ortaya tam koyabilmek, çalışmanın önemini vurgulamak,
  • Bilimsel araştırma teknikleri doğrultusunda, seçilen konu üzerinde araştırma yaparak, değişik kaynaklardan veri toplamak ve elde edilen verileri doğru olarak analiz edebilmek.
  • Veri türleri
    1. Belgesel tarama (kütüphane)
    2. Gözlem
    3. Görüşme
    4. Yazışma
    5. Internet
    Çalışmanın bu aşamasında dikkat edilmesi gereken hususlar aşağıda özetlenmiştir.
Seçtiği konuyla ilgili kaynak taraması yapabilmek
  • Konuyla ilgili kaynak eser ve kişileri belirleyip yazma
  • Kaynak taraması için uygun bir plân hazırlama
  • Kütüphane çalışmalarında katalog kullanma
  • Yararlandığı kaynak ve kişilerden elde ettiği bilgileri not ve fişlere yazma
  • Basın yayın organlarını takip ederek konuya ilişkin bilgileri toplama
  • Internet’ten araştırma yapma
Araştırma konusuna uygun amaç, önem, varsayım, sınırlılık ve tanımları yazabilmek
  • Araştırma konusuna uygun olarak araştırmanın amacını yazma
  • Araştırma konusuna göre araştırmanın önemini yazma
  • Araştırmanın dayandığı temelleri yazma
  • Araştırma konusunun sınırlılıklarını yazma
  • Araştırma konusuna uygun tanımları yazma
Araştırma verileri üzerinde temel istatistiksel işlemler ve çözümlemeler yapabilmek
  • Elde ettiği verileri amacına uygun olarak sınıflayıp yazma
  • Sınıflandırdığı veriler üzerinde gerekli olan istatistiksel işlemleri yapma
  • Verileri tablo halinde gösterme
  • Sonuçları kontrol etme
Bulguların yorumlanması ile ilgili özellikleri açıklayabilmek
  • Bulguların nasıl yorumlanacağını yazma
  • Yorumlamada dikkat edilmesi gereken özellikleri yazma
  • Bulguların yorumlanmasını örnek vererek açıklama
Araştırmada elde ettiği bulguları yorumlayabilmek
  • İstatistiksel tekniklerle elde ettiği bulguları yazma
  • Bulgular doğrultusunda yorumunu yazma
  • Yaptığı yorumun doğruluğunu tabloya göre kontrol ederek yazma
Araştırma sonucuna göre öneriler geliştirebilmek
  • Araştırma sonuçlarına dayalı olarak gerçekleştirilebilecek öneriler yazma
  • Bu önerileri önemine göre sıralayıp yazma
Yaptığı araştırmayla ilgili özet yazabilmek
  • Araştırmanın tüm aşamalarını özetleyerek yazma
  • Yazdığı özeti, araştırmanın ilgili bölümüne yerleştirme

ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ:RAPOR YAZMA TEKNİKLERİ

  • I-Araştırma raporunun yazılmasında temel kurallar
    • Bilimsel kurallar
    • İçerik ile ilgili kurallar
    • Alıntıların kullanılması
    • Dipnotların yazılması
    • Kaynak belirtme amaçlı dipnot
    • Ek bilgi verme amaçlı dipnot
II-Araştırma raporunun yazılması
Ön bölüm
  • Başlık sayfası
  • Önsöz
  • içindekiler
  • Listeler
  • Başlık sayfası
  • Önsöz
  • içindekiler
  • Listeler
Ana bölüm/Metin
  • Giriş
  • Problem
  • Amaç
  • Önem
  • Sınırlılıklar
  • Tanımlar
  • Kaynak araştırması
  • Materyal ve yöntem
  • Evren ve örneklem
  • Araştırma modeli
  • Veriler ve toplanması
  • Verilerin işlenmesi
  • Araştırma sonuçları e-Tartışma
  • Sonuç
  • Öneriler
  • Özet
Arka bölüm
  • Ekler
  • Kaynaklar listesi
Çalışmanın bu aşamasında dikkat edilmesi gereken hususlar aşağıda özetlenmiştir.
Raporlaştırma ile ilgili temel kavramlar bilgisi
  • Rapor, dipnot, kaynakça, metodoloji kavramlarının tanımlarını yazma
  • Verilen bir kavramın tanımını, verilen bir dizi tanım arasından seçip işaretleme
  • Verilen bir dizi kavramla, bir dizi tanımı eşleştirip işaretleme
Araştırma raporunun bölümlerini sıralayabilmek
  • Araştırma raporunda bulunması gereken bölümleri sırasıyla yazma
  • Sırası karışık verilen bölümleri sıraya koyma
  • Verilen bir bölümde bulunması gereken öğeleri yazma
Araştırma raporunun yazımında dikkat edilmesi gereken kuralları açıklayabilmek
  • Araştırma raporunun yazılmasında dikkat edilmesi gereken kuralları yazma
  • Raporlaştırmada kullanacağı dilin özelliklerini açıklama
  • Kapak düzeninin nasıl olacağını yazma
  • Raporlaştırmada kâğıt düzeninin nasıl olacağını yazma
  • Raporlaştırmada başlık ve paragraf düzeninin nasıl olacağını yazma
  • Raporlaştırmada şekil ve tabloların yerleştirilmesinde dikkat edilecek özellikleri açıklama
  • Dipnot yazımında dikkat edilmesi gereken kuralları açıklama
  • Alıntı yapılırken dikkat edilmesi gereken kuralları açıklama
  • Kaynakça yazımında dikkat edilmesi gereken kuralları açıklama
  • Özet yazmada dikkat edilmesi gereken kuralları açıklama
Son düzenleyen Safi; 13 Ekim 2016 00:00
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Eylül 2010       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bilimsel Yöntem
Fen bilimlerinde, yeni bir bilgi edinmek için kullanılan yaklaşım tarzı, yöntemdir. Bilim adamları bu yöntemle, zaman içinde bilgilerin üst üste binmesiyle evrendeki olayların doğru ve güvenilir bir betimlemesini yapmayı amaç edinirler.
Bilimsel yöntem, en basit haliyle aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
  1. Evrendeki bir fenomenin gözlemlenmesi
  2. Bu fenomene dair, gözlemler ile tutarlı, ancak kesin olmayan, hipotez adında deneysel bir açıklama getirilmesi
  3. Hipotezin tahminlerde bulunmak için kullanılması
  4. Tahminlerin deneylerle veya ek gözlemlerle test edilmesi ve sonuçlar ışığında hipotezde gerekli değişikliklerin yapılması
  5. (3) ve (4) numaralı adımların hipotez ve deney arasında tutarsızlık kalmayana kadar tekrarlanması
Ad:  Bilimsel_yontem.png
Gösterim: 6523
Boyut:  22.5 KB
Tam tutarlılık sağlandığı zaman hipotez, gözlemlerin açıklanabilip yeni akıl yürütmelerin yapılabileceği bir kuram haline gelir. Böylelikle bir fenomen türünü açıklayan kolay anlaşılır ve tutarlı bir önermeler grubu oluşturulmuş olunur.

Eleştiriler
Bilim felsefesinin önemli isimlerinden Paul Feyerabend, bilimsel yöntemin genelleştirilmesi ve tek geçerli yöntem olarak mutlaklaştırılma girişimini eleştirmekte, bunun kuramsal/felsefi olarak temellendirilemez pozitivist bir tutum olduğunu öne sürmektedir. "Yönteme Hayır" adlı ünlü kitabında bu şekilde mutlaklaştırılan bilimsel yöntem anlayışının yanlışlığını hem bilim tarihi içinden örneklerle göstermeye çalışmaktadır, hem de gözlem, deney, önerme, hipotez, kuram gibi terimlerin kendi eleştirisine uygun içerimlerini belirtmektedir. Feyerabend'in itirazı esas olarak bilimsel yöntemin tek ve mutlak bir yöntem olarak kabul edilmesi ve dayatılmasına yönelik olarak görünmektedir.
Son düzenleyen Safi; 12 Ekim 2016 23:43
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
26 Eylül 2010       Mesaj #6
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
BİLİMSEL YÖNTEM
Duyu organlarımızla algılayabildiğimiz her şeye "varlık" denir. Canlı ve cansız varlıkların oluşturduğu bütüne "doğa = tabiat" denir. Doğa olaylarını inceleyen bilim dalına "Fen Bilgisi" denir. Fen bilgisinin "Fizik - Kimya - Biyoloji" olmak üzere 3 temel alanı vardır.

  • Fizik: Madde ile madde, madde ile enerji arasındaki ilişkileri inceler
  • Kimya: Maddenin yapısını ve maddenin yapısındaki köklü değişmeleri inceler.
  • Biyoloji: Canlılar dünyasını inceler.
Doğada meydana gelen olaylara "Doğa Olayları" denir.
Doğa olayları hakkında sorulan her soruya "Bilimsel Problem" denir. Bilimsel problemin çözüm yoluna da "Bilimsel Yöntem" denir.
Bilimsel yöntemin başlıca özelliği sorular sormak ve yanıtlar aramaktır. Başka bir deyişle "Neden - Sonuç" ilişkisini açıklamaktır.
Bilimsel problemin çözülmesi için yapılan çalışmalara "Bilimsel çalışma" denir. Bilimsel çalışma bazı temel basamaklardan oluşur. Bu basamaklara "Bilimsel Yöntem" denir.
Bu yönteme uymayan çalışmalar, bilimsel olarak kabul edilmezler. Bu aşamalar;
1. Problem tespiti
2. Veri toplama
3. Hipotez kurma
4. Tahminler yapma
5. Kontrollü deneylerle sınama
aşamalarıdır.
1- Hipotez hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde doğrulanırsa: Evrensel gerçek haline gelir buna "Kanun = Yasa" denir.
2- Hipotez kısmen doğrulanır, tamamen reddedilmezse ve yeni bulgularla desteklenirse:
"Teori = Kuram" haline gelir.
3- Hipotez deneylerle doğrulanamazsa:
Hipotez değiştirilir.
I. Problem tespiti
Problem doğru, açık anlaşılır olarak sorulur. Karmaşıksa basite indirgenir. Uzunsa, anlamlı bölümlere ayrılır. Her bölüm ayrı bir problemmiş gibi çözülerek sonuçları birleştirilir.
II. Veri toplama

Deneyler, gözlemler, inceleme ve araştırmalar yapılarak, problemle ilgili tüm gerçekler(veri) toplanır.
III. Hipotez (varsayım) kurma

Hipotez problemin geçici çözüm yoludur. Başka bir deyişle ön kestirmeye dayanan cevabıdır. Hipotez cümlesinin genel kalıbı;
"Belki de ........................ dır."
şeklindedir.
Bir hipotez şu özelliklere sahip olmalıdır:
a) Probleme yanıt vermelidir.
b) Eldeki tüm verileri kapsamalıdır.
c) Değiştirilebilir olmalıdır.
d) Üzerinde tahminler yapılarak, deneylerle sınanabilmelidir.
IV. Tahmin (vargı)
Hipoteze dayalı yapılan mantıksal çıkarımlardır. Tahminler mantıksal cümleler sonucunda ileri sürülen fikirlerdir. Tahmin cümlesinin genel kalıbı;
"Eğer ............... ise ...................... dır."
şeklindedir.
V. Kontrollü Deneyler

Hipoteze dayalı yapılan tahminlerin dolayısı ile hipotezin geçerliliğinin, doğruluğunun araştırılması işlemidir. Bu araştırma, deney sonuçları tahminlerle karşılaştırılarak yapılır. Bu karşılaştırmadan üç ayrı sonuca ulaşılabilir.
1 - Deney sonuçları hipotez ve tahminleri destekliyorsa hipotez evrensel gerçek halini alır ve kanunlaşır.
2 - Deney sonuçları hipotez ve tahminleri kısmen destekliyor, tamamen reddetmiyorsa, hipotez yeni bulgularla desteklendikçe kökleşir ve teori halini alır.
3 - Deney sonuçları hipotez ve tahminleri desteklemiyorsa hipotez değiştirilir.
Veri (gerçek): Aynı koşulda aynı sonucu veren gözlemlerdir.
Gözlem: Olaylar hakkında duyu organlarımızla edindiğimiz izlenimlerdir. Gözlemler iki çeşittir;
a) Nicel Gözlem : Ölçmeye dayanan gözlemlerdir.İfadelerde ölçü değeri ve birimi kullanılır.
b) Nitel Gözlem : Ölçmeye dayanmayan sadece duyu organlarımızla yapılan gözlemlerdir.
Büyük - küçük, çok - az, hızlı - yavaş vb. ifadeler kullanılır. Bilimsel değildir.
Deney: Koşulları laboratuvarda hazırlanarak yapılan kontrollü gözlemlerdir.
a) Ampirik (deneme - yanılma) deneyler : Problemle ilgili elde yeterli veri yoksa başvurulur. Sonuç deneme - yanılma yoluyla tesadüfen bulunur
b) Kontrollü deneyler : Deney başında, deney sonucuna etki edebilecek koşulların hepsi sabit tutularak, her denemede bir tanesi değiştirilir. Değiştirilene deney, sabit tutulanlara kontrol grubu denir. Deney sonucunda elde edilen sonuç kontrol grubu ile karşılaştırılır. Değişiklik, deney grubunda değiştirilen koşulla açıklanır.
Aşağıda verilen iki örnek bilimsel yöntemin aşamalarını özet olarak açıklamaktadır:
  • Örnek 1. Bir otomobil sürücüsü motorun sıcaklığının artmış olduğunu fark etmiş olsun. Bu bir gözlemdir. Rastlantı sonucu ortaya çıkmıştır. Bu gözlem sonucu sürücü "vantilatör kayışının kopmuş olabileceği" düşüncesini ileri sürerse bu da sürücünün hipotezi olur. Bu hipotezi gerçeklemek için yapılacak iş vantilatör kayışının kopup kopmadığını araştırmaktır. Bunun için sürücü arabanın motor kapağını kaldırarak vantilatör kayışının kopuk olup olmadığına bakar. Bu aşama gerçekleme aşamasıdır. Vantilatör kayışı .kopuk ise hipotez gerçeklenmiş olur ve "Vantilatör kayışının kopması motorun ısı derecesini yükseltir" diye genelleme yapar. Vantilatör kayışı kopuk değil ise hipotez gerçeklenmemiş olacağından sürücü bu durumda "Vantilatör kayışının kopması ısı derecesini yükselten tek neden değildir" kararına vararak yeni hipotezler kurmalı ve onları gerçeklemek için yeni araştırmalar yapmalıdır.
  • Örnek 2. Bir hekimin kendisine başvuran bir hastada boğaz ağrısı, yerel ödem, yutkunma güçlüğü, ateş vb. semptomlar gözlediğini varsayalım. Bu bir gözlemdir. Hekim bu semptomlara beta hemolitik streptokokun neden olduğunu ileri sürerse bu da hipotez olur. Bu hipotezi gerçeklemek için yapılacak iş hastanın boğazından kültür örneği alıp laboratuarda inceletmektir. Bu gerçekleme aşamasıdır. Laboratuarda boğaz kültüründe beta hemolitik streptokok üremiş ise hekim; "Boğaz ağrısı, yerel ödem, yutkunma güçlüğü, ateş vb. semptomlann nedeni beta hemolitik streptokoktur" biçiminde genelleme yapar. Beta hemolitik streptokok ürememiş ise bu kez; "Bu semptomlann tek nedeni beta hemolitik streptokok değildir" kararma vararak bu semptomları ortaya çıkaracak başka nedenler üzerinde araştırma yapmalıdır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 12 Ekim 2016 23:43
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Ekim 2011       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Bilim


fiziki ve doğal evrenin yapısının ve davranışlarının deney ve gözlemler aracılığıyla sistematik bir şekilde incelenmesini de kapsayan entelektüel ve pratik çalışmalar bütünü. Bilim; neden, merak ve amaç besleyen bir olgu olarak günümüze kadar birçok alt dala bölünmüş, insanların daha iyi yaşam koşullarına kavuşmasına, var olmayan olguları bulmasına ve yeni şeyler öğrenmesine ön ayak olmuştur. Tüm bilim dalları evrenin bir bölümünü kendine konu olarak seçer, deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasalar çıkarmaya çalışır. Bilim; temelleri sanat tarafından atılmış, her aşamada sanat ve yaratıcılıkla beslenerek insanların hayat koşullarını iyileştirmek için yapılan çalışmaların bütünüdür. Einstein bilimi, her türlü düzenden yoksun duyu verileri ile düzenli düşünceler arasında uygunluk sağlama çabası,Bertrand Russell ise gözlem ve gözleme dayalı akıl yürütme yoluyla dünyaya ilişkin olguları birbirine bağlayan yasaları bulma çabası olarak tanımlar.

Sıvı azotla (nitrojen) soğutulmuş yüksek-ısılı süperiletkenin üzerinde asılı duran bir mıknatıs.
Yüzyıllardır insanoğlunun yeryüzündeki yaşama ortamına duyduğu merak, yaşam standartlarını yükseltecek bir etkinliğe bürünmeye başladı. Olağan gibi görünen olayları anlama çabası, aslında dünyanın gizemlerle dolu bir yer olduğunu ve bunları çözümlemek gerektiği gerçeğini doğurmuştur. Geleneksel bilim sadece anlamaya ve çözmeye gereksinim hissetse de, ileri safhalara bölünen bilim türleri sadece çözmeyi değil çözümden öte ilerlemeyi de kapsar. Geçmişe bakıldığında en önemli sayılan bilim dallarından bazıları matematik, geometri, gök bilimi ve tıptır. Çok çeşitli matematiksel çözümleme sistemlerinin geliştirildiği ilk zamanlardan bu yana hâlâ yeni formüller, sistemler, kuramlar geliştirilmektedir ki bu da bilimin sürekliliğine bir örnektir.

Bilimsel yasalar bilimin vazgeçilmez öğeleri olsa da, hâlen birçok bilimsel yasanın doğruluğu tartışılır düzeydedir. Bilim deneye çok önem verir ve bilimsel yöntem deneye dayanır. Bu evre, işlenen konuyu daha inandırıcı kılmanın yanında belirli bir çerçeveye oturtur. Sadece kâğıt üzerinde birer kuramken yasalaşabilir ve temel taş niteliğine bürünebilir. Bilimin sonsuz bir süreç içinde değişimi yadsınamaz bir durumdur. Zaman içinde alt dallara bölünen bilim sayısal ve sosyal alanlarda ayrı konulara bürünmüş; fakat nitelik açısından aynı amaca hizmet etmeyi sürdürmüştür.
Son düzenleyen Safi; 12 Ekim 2016 23:44
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
17 Ocak 2017       Mesaj #8
Avatarı yok
Yasaklı

Bilim İnsanları, Bilimsel Araştırma Kalitesi için 8 Sayfalık Bir Plan Belirledi!


Uluslararası araştırmacılardan oluşan bir takım, bilimsel araştırma yöntemlerine dair kalitenin nasıl geliştirileceği üzerine sekiz sayfalık bir “beyanname” yayınladı ve bu epey ağır bir şey. 2016 yılında, bilimsel camiada şu an bir ‘tekrarlanabilirlik krizinin‘ ortasında olduğumuza, yani, insanları tamamen aynı deneyi tekrarladığı zaman bile, yayınlanmakta olan pek çok sonucun tekrarlanamıyor olduğuna dair yaygın bir endişe vardı. Üstelik günümüzdeki ‘yayınla ya da yok ol‘ araştırma kültürü, sorunu sadece daha kötü hale getiriyor.

Fakat, “Tekrarlanabilir bilim bildirgesi” başlığını taşıyan yeni belge, mevcut bilimsel süreçteki kusurları düzeltebileceğimiz yolların bulunduğunu ve bilimi, “değersiz ve güvenilmez” bir şeye evrilmeden önce kurtarabileceğimizi öne sürüyor. Araştırmacılardan biri olan Stanford Üniversitesi Tıp Okulu’ndan John Ioannidis şöyle söylüyor: “İyi, güvenilir, inanılır, tekrarlanabilir, emin ve işe yarar bilim yapmanın bir yolu var. Şu an yaptığımız şey ile karşılaştırıldığında geliştirme yöntemlerine sahibiz, üstelik bunu yapmakla ilgilenen pek çok bilim insanı ve diğer ilgili kişiler bulunuyor.”

İlk olarak, mevcut sorunlar. Araştırmacılar, mesleklerini devam ettirmek için, devamlı olarak yeni çalışma yayınlamaya ihtiyaç duyuyorlar ve yayınlanmanın en kolay yolu, yeni ve merak uyandırıcı olan bulgularla oluyor. Bu durum, çok önemli olan doğruluk kontrolü ve diğer insanların çalışmalarını tekrarlama işini daha az araştırmacının üstlendiği anlamına geliyor, çünkü bir tekrar keşfinden çok az tanınma geliyor. Bu ayrıca, sonuçları ‘p-değiştirme‘ baskısı bulunduğu anlamına geliyor; yani istediğiniz sonucu elde edene kadar istatistiksel tahliller üzerinde oynama yapmak ve bulguları gerçekte olduklarından daha etkileyici göstermek için verileri saptırmak.

Üstelik, eğer hiçkimse kurnaz bir p-değiştirmesini yakalamak amacıyla sizin çalışmanızı tekrar etmek için çaba harcamıyorsa bunun nasıl bir sorun olduğunu görebilirsiniz…Geçen yıl yayınlanan bir çalışma, bu baskıların, bilimin güvenilmez bir şeye doğru evrilmesine neden olduğunu göstermişti. Üstelik bu durum sadece kuşkulu sonuçların kamuya ulaşması anlamına gelmiyor, aynı zamanda hepimizin hatalı araştırmalara sermaye sağlayarak pek çok parayı israf ettiğimiz anlamına geliyor.

Sadece ABD hükümeti, her sene savunma dışı araştırma ve geliştirmeye yaklaşık 70 milyar ABD doları harcıyor, buna Ulusal Sağlık Enstitüleri için harcanan 30 milyar dolar da dahil. Fakat araştırmalar, biyomedikal araştırmaların yüzde 85 kadar fazla kısmının bir zaman kaybı olduğunu gösterdi. Nature Human Behaviour bülteninin açılış yayınında yayınlanan yeni bildirge, bunun sebebinin kısmen, araştırmalarını yayınlamak için verilerde anlamlı desenler bulmak için çırpınan bir sürü araştırmacının bulunması olduğunu söylüyor.

Tıpkı bizlerin bulut desenlerinde yüzler ve hayvanlar görmek amacıyla gayet fazla çaba harcadığımız zaman olduğu gibi, eğer veriye yeterli para ve araştırma atarsanız, sonunda bir desen bulursunuz. Üstelik bu sorun, bilim insanlarının kendilerinden çok daha öteye gidiyor; bildirge, hissedar seviyesinde gerçekleşmesi gereken en büyük değişimlerden bazılarını öne sürerek, araştırma kuruluşlarını, bilim bültenlerini, sermaye kuruluşlarını ve düzenleme organlarını yaklaşımlarını değiştirmeye sevk ediyor. Ioannidis şöyle söylüyor: “Bildirgede teklif ettiğimiz değişimlerin çoğu, birbirleriyle ilişkili değişimler ve hissedarlar, sanki lastik bantlarla birbirine bağlı. Eğer bunlardan birisini hareket ettirirseniz, diğerlerini çeker. Aynı zamanda o, diğerlerinin hareket etmemesi yüzünden kısıtlanmış halde de olabilir.” Peki çözümleri ne? Sekiz sayfalık tez, daha iyisinin yapılması gerektiği dört sınıfa bakıyor;
  • Yöntemler
  • Bildirme ve yayımlama
  • Tekrarlanabilirlik
  • Değerlendirme ile teşvikler

Ön Kayıtlı Çalışma Tasarımı!


Bilim insanları, önyargıları en aza indirecek çalışmalar tasarlamalılar; bu yüzden bu durum, araştırmadan önce neyi test ettiklerini hastalara, doktorlara ve diğer katılımcılara söylememek anlamına geliyor. Bu zaten pek çok çalışma için epey standart bir durum, fakat bildirge, bütün bilim insanlarının, araştırma başlamadan bile önce kendi çalışma tasarımlarını kaydettirmelerini önererek işleri bir adım öteye taşıyor. Bu durum, takımın daha sonra geri dönüp, istedikleri çıktıya uyması için sonuçlarını değiştiremeyecekleri anlamına geliyor.

'Dosya Çekmecesi' Sorununun Üstesinden Gelmek!


Dosya çekmecesi sorunu, temel olarak, araştırmacıların bildirdikleri şey üzerinde en iyi şeyi seçtikleri zaman meydana geliyor (olumlu ve dikkate değer bulguları vurgulamayı seçerek, sonuçlarının geri kalanını bir dosya çekmecesinde durur şekilde bırakmak). “Sonuç,” diye yazıyor yazarlar, “yayınlanmış literatürün, gerçekte mevcut olanlar yerine bulgular için daha güçlü kanıtlara işaret etmesi.”

Bunun cevabı, üniversiteleri, bültenleri ve sermaye organlarını, hikayenin tamamını söylemeyebilen önemli bir şey yayınlamak yerine, kendilerini gerçeği aramaya adamalarını sağlamaktır. Bu durum, araştırmacıları yönlendirmeye yardımcı olan, fakat onların çalışmasından kazanacakları hiçbir şey bulunmayan bağımsız kurullar görevlendirmeyi kapsayabilir.

Açık Bilimi Teşvik Etmek!


Yazarlar, araştırmacıların sonuçlarını diğer takımlarla paylaşıyor olmaları gerektiğini ve bültenlerin, tezlerin tamamını kamuya ücretsiz olarak sağlaması gerektiğini, bu sayede herkesin erişmesinin ve kendileri için değerlendirmesinin kolay olacağını öne sürüyor.

Hakem Denetiminde Değişiklik Yapmak!


Yazarlar ayrıca, araştırmacıların diğerlerinin çalışmalarını değerlendirme ve inceleyebilme hızını artırmak amacıyla arXiv.org ve bioRxiv gibi ön baskı sitelerini desteklemeliler. Yavaş ve özel hakem denetim sürecine bel bağlamak yerine, diğer bilim insanları birbirlerinin çalışmalarında bulunan boşlukları kamuya açık şekilde doldurabilirler.

Takıma göre hızlandırılmış bilimsel iletişim fırsatı, hem keşif hızını artırabilir, hem de bilimsel teze etkin katılımcı olma araçlarını çeşitlendirebilir. Tabii ki bunların hepsi sadece öneri durumunda, ve epey cesur öneriler. Bilimi düzeltmek için ne yapılması gerektiğini belirtmek ve bunu gerçekten yapmak farklı şeyler.

Fakat şimdi, bir araştırmacı grubunun bilimi daha iyi hale getirmek amacıyla kendi prensiplerini bildirge halinde yayınlamış olması, diğer gruplara bunlara karşıt görüşte olma, bunları tartışma, geliştirme ve bunu gerçek eyleme çevirme şansı sunuyor. Ioannidis şöyle söylüyor: “Biz bilim yaptığımızda, gerçeğe varmaya çalışıyoruz. Bütün bu ölçümler, doğrulama sürecini; yani bilim makinesinde hipotezleri oluşturma, sınama ve doğrulama veya yalanlama döngüsünü kolaylaştırmaya yönelik.”

Kaynak: ScienceAlert / Nature (10 Ocak 2017)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
14 Nisan 2017       Mesaj #9
Avatarı yok
Yasaklı

Bilimsel Literatürde Hipotez, Teori ve Kanun Kavramları!


Bilimde herhangi bir olgunun kesinliğinin onaylanması çok titiz bir süzgeçten geçer. Bu nedenle bir bilimsel araştırma yöntem olarak, hipotez (bilimsel tahmin), teori (kuram) ve yasa (kanun) aşamalarından geçmek zorundadır. İlgili sıralamaya göre bir bilimsel araştırmanın net bir şekilde kabulü için son aşama olan kanun aşaması ciddi ve kati bir şekilde tanımlıdır.

Bilimci olmayan insanlar tarafından genelde hipotez, teori ve kanun birbiriyle karıştırılır. Oysa bu kavramlar dolaylı olarak birbiriyle bağlantılı olsa da farklı kavramlardır. Bilimsel bir araştırmanın ilk aşaması olan hipotez bilimsel bir tahmindir sadece. Hipotezin yeni bulgularla desteklenerek kısmi bir şekilde doğrulanması sonucu ilgili hipotez teori halini alır.

Teoriden söz etmek için teste tabi tutulan hipotez büyük ölçüde doğrulanmış olmalıdır. Fakat bunun yanında hipotez aşamasında kalmış, büyük ölçüde ıspatlanamamış teoriler de bulunabilir. Örneğin M-Teorisi kuantum kavramını kozmolojik düzeyde tanımladığı ve bu bağlamda her şeyin nasıl işlediğini mantıksal bir ölçüde açıkladığı halde test edilemediğinden bu yönüyle hipotez niteliği taşır.

Bilimsel tahmin olarak nitelendirilen hipotezin, en ufak bir şüpheye ver vermeyecek bir biçimde doğrulanması ve genel bir şekilde kabul edilmesi ile hipotez kanun halini alır. Bilimsel yasalar herkes tarafından kabul edilir bir nitelik taşırlar. Newton'un Hareket Yasası, Kepler Kanunları, Enerjinin Korunumu Yasası, Kütle Çekim Yasası vs gibi yasalar genel kabul gören, kesin ve net bir şekilde kanunlaşmış bilimsel yasalardır.

Kaynak: Bilimnet (14 Nisan 2017)

Benzer Konular

6 Ekim 2011 / Misafir Cevaplanmış
8 Ocak 2009 / halil tuğrul Cevaplanmış
23 Ekim 2010 / Misafir Cevaplanmış
29 Eylül 2009 / Misafir Cevaplanmış
2 Mart 2018 / ThinkerBeLL Akademik