Arama

Hasan Tahsin Bey

Güncelleme: 21 Mayıs 2008 Gösterim: 77.422 Cevap: 2
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Mayıs 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hasan Tahsin Bey (1888-1919)
Selanik'te doğdu. Asıl adı Osman Nevres'tir. 1916 yılında "Hasan Tahsin" lakabını aldı ve bu tarihten sonra hep bu adı kullandı. Şemsi Efendi ve Feyziye okullarını bitirdi. Paris Sorbonne Üniversitesi'nde siyasal bilgiler öğrenimi gördü. Bu üniversiteden mezun olup olmadığı bilinmiyor. 1918 yılında İzmir'e gelip ticaretle uğraşmaya başladı. 11 Kasım 1918 tarihinde Hukuk-ı Beşer gazetesini yayımlamaya başladı. Sulh ve Selamet Cemiyeti'nin İzmir şubesini kurdu. Yunanlıların İzmir'e asker çıkardığı 15 Mayıs 1919 günü işgal kuvvetlerine ilk kurşunu attı ve orada şehit edildi.
Sponsorlu Bağlantılar
tahsin
Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı’nda yenilince mütareke istemek zorunda kaldı ve maddeleri her türlü yoruma müsait olan Mondros Mütarekesi (30 Ekim 1918) imzalandı. Mütareke şartlarını tanımayacağını söylediği için İstanbul’a çağırılan M. Kemal Paşa, yaptığı görüşmelerden hiçbir sonuç alamayınca "Millet hakimiyetine dayalı yeni bir Türk Devleti kurmak" amacıyla Anadolu’ya geçme yollarının arıyordu. Samsun’da Rumlar’ın çıkardığı ayaklanmayı bastırmak için 9. Ordu Müfettişi olarak görevlendirildi (16-19 Mayıs 1919). Atatürk’ün Samsun’a çıkmasıyla Milli Mücadele başlamış oluyordu.
Paris Barış Konferansı (18 Ocak 1919) kararına göre Yunanlılar, sözde Batı Anadolu’daki Rumlar’ın can güvenliğini sağlamak için İzmir’i işgal etmeye hazırlanıyorlardı.
mondros

İzmir’in işgaline engel olamayan İstanbul Hükümeti, üzücü bir olaya yol verilmemesi için bir süre Türk askerlerinin kışlalarından dışarı çıkmamalarını emrederken yerli Rumlar Megola İdea’nın gerçekleşmek üzere olduğunu görerek çılgınca bir sevinç içindeydiler. Buna karşılık memleketin sahibi olan ve büyük çoğunluğu teşkil eden Türkler ne yapacaklarını hala kestirememişler, mitingler düzenleyerek işgali protesto etmişlerdi.
15 Mayıs 1919’da Yunanlılar İzmir’i işgal ederken kiliselerin çanları çalıyor, yerli Rumlar Yunan askerlerinin üzerine demet demet çiçekler fırlatarak “zito” (yaşasın) diye bağırarak gösterilerde bulunuyorlardı. Askerler kışlada, halk evlerinde İstanbul Hükümeti’nin verdiği emre uyarken bir gazeteci olan Hasan Tahsin, Yunan işgaline karşı direnişin bir sembolü haline geldi. Kısa ön bilgiden sonra Yunanlılar’a ilk kurşun atan kahraman Türk gazetecisini tanıyalım.


Gazeteci Hasan Tahsin
Gazeteci Hasan Tahsin’in (1888 Selanik –15 Mayıs 1919 İzmir) gerçek adı Osman Nevres’tir. İlk, orta ve lise tahsilini Selanik’te Fevziye Mektebi’nde bitirdikten sonra İstanbul’a gelen Osman Nevres, II. Meşrutiyet’in ilanı üzerine İttihad ve Terakki Cemiyeti’ne girmiş ve Talat Paşa’nın sivil muhafızları arasında yer almıştır. Avrupa’ya giden öğrenciler arasında yer alan Osman Nevres , Paris’te Sarbonne Üniversitesi’nde Siyasal Bilimler öğrenimi gördü. Bu sırada İtalyanlar’ın Trablusgarp’a saldırmaları üzerine Avrupa’da Türkler aleyhindeki propaganda da son sınırına ulaşmıştı.
Osman Nevres, bunlara seyirci kalamazdı. Saldırgan durumda olan İtalyanlar’ın mazlum, Türkler’in zalim gösterilmelerinin doğru olmadığını söyledi.
Trablus Savaşı’nın sürdüğü günlerde Osman Nevres, bu savaşla ilgili bir belge filminin Paris’in ünlü sinemalarından Olimpia’da oynandığını duydu. Heyecanla filmi seyretmeye koştu. Film başlayınca Osman Nevres yerinde duramaz hale gelmişti. Filmde Türkler kötüleniyor, barbar ve zalim insanlar olarak gösteriliyordu. Trablus’a saldıran İtalyanlar ise mazlum...
Seyirciler perdede Türk askerlerinin görünce yuhalıyor, İtalyan askerlerini alkışlıyorlardı. Osman Nevres dayanamadı ve oturduğu sandalyeyi perdeye fırlattı. Beyaz perde boydan boya yırtılmıştı. Sandalyenin arkasından Osman Nevres de sahneye fırladı ve Fransızca “ışıkları yakın” diye bağırdı.
Seyircilerin korku ve şaşkınlık içinde bağırmaları üzerine makinist filmi durdurmuş ve ışıklar yanmıştı. Osman Nevres sinirli bir sesle konuştu:
“Benim sizlerden ne farkım var? Sarbonne Üniversitesi’nde okuyor ve sizin dilinizi konuşuyorum. Ben de Türküm. Türkler bu filmde gösterildikleri gibi vahşi ve zalim insanlar değillerdir. Onlar da en az sizin kadar uygardırlar.”
Osman Nevres daha konuşacaktı. fakat sinema yöneticisinin şikayeti üzerine birkaç polis salona girmişti. Genç Türk milliyetçisi, haklı olmanın verdiği yüreklikle polislere, “Olaya sebep olan benim, buyurun gidelim.” dedi.
Osman Nevres, götürüldüğü karakolda şöyle konuştu:
"Ben vatanını seven bir insanın yaptığını yaptım. Fransa Hükümeti, Osmanlı Devleti aleyhindeki bu kampanyayı durdurmazsa aynı davranışı pişmanlık duymadan tekrar yapabilirim!”
Bu olay Fransız basınında derin yankılar uyandırdı. Stephan Lausenna bir yazısında Osman Nevres’le tanıştığını anlattıktan sonra “O bir vatanseverdir” demekten kendini alamadı.
Daha sonraki tarihlerde Balkanlılar’ın büyük dostu ve Türkler’in amansız düşmanı olarak casusluk faaliyetlerinde bulunan İngiliz diplomatı Buxton kardeşlerin aleyhimizdeki propogandalarına Hasan Tahsin son derece üzülmüştür. Kendileri ile görüşmek üzere Londra’ya giden Hasan Tahsin, Buxtonlar’ın Bükreş’te olduklarını öğrenince Bükreş’e gitmeye kara vermiştir. İstanbul’dan Köstence’ye ve oradan Bükreş’e varan Hasan Tahsin, Buxtonlar’ın kaldığı otelde kendileri ile görüşmek istemiştir. Haber götüren garsona “Bizim barbar Türkler’le konuşacak bir şeyimiz yok” diye cevap verdiklerini öğrenen Hasan Tahsin, İngiliz kardeşler bir araba içinde bulunurlarken onlara ateş etmiştir. Buxtonlar ölmemiş ağır yaralanmışlar, Hasan Tahsin ise Romen mahkemesince ağır hapis cezasına çarptırılmıştır. I. Dünya Harbi’nde Türk ordusu Bükreş’e girince kolordu komutanı Hilmi Paşa tarafından zindandan kurtarılıp vatanına dönen Hasan Tahsin, ciğerlerinden rahatsız bulunmuş ve Talat Paşa’nın yardımı ile tüberküloz tedavisi için İsviçre’ye gönderilmiştir. Yurt dışına giderken bu defa Hasan Tahsin Recep diye babasının adı ile pasaport çıkartan Osman Nevres, o tarihten sonra bu adla tanınmıştır. 1918'de yurda dönmüş ve İzmir’de İttihadçı arkadaşlarıyla birlikte Osmanlı Sulh ve Selamet Cemiyeti’nin yayın organı olarak 6 Mayıs 1919 tarihine kadar “Hukuk-u Beşer” i çıkarmış ve bu gazetenin baş yazarlığını yapmıştır.
kordon

İzmir’in işgalinden bir gün önce düşmana karşı koyma ve vatanı savunma hareketi için toplanan ve Redd-i İlhak Beyannamesi’ni hazırlayan vatansever aydınlar arasında Hasan Tahsin de vardır.
15 Mayıs 1919’da Yunan kuvvetleri İzmir’i işgal ederken Hasan Tahsin, Kordonboyu’nda düşman askerlerinin üzerine büyük bir cesaretle ateş açmış, Yunan bayrağını taşıyan Yunan süvarisinin ölümüne, bazılarının da yaralanmasına sebep olmuş ve düşman kurşunu yağmuruna tutularak orada şehit düşürülmüştür. Aynı gün İzmir’de şehid edilenlerin aziz hatırasına İzmir Belediyesi tarafından Konak Meydanı’nda bir anıt dikilmiştir.



*****
KAYNAKLAR:
1. Selahaddin TANSEL, Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, Cilt: 1, M. E. B. Yayınları İstanbul, 1991
2. Nurhan TAÇALAN, Ege’de Kurtuluş Savaşı Başlarken
3. Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi
4. Türk Ansiklopedisi “Hasan Tahsin” maddesi
5. Şevket Süreyya AYDEMİR, Tek Adam, Cilt :2

Biyografi Konusu: Hasan Tahsin Bey nereli hayatı kimdir.
iyilik_perisi - avatarı
iyilik_perisi
Ziyaretçi
21 Mayıs 2008       Mesaj #2
iyilik_perisi - avatarı
Ziyaretçi
200pxhasantahsinuzerur4

Sponsorlu Bağlantılar
HASAN TAHSİN BEY

İzmir Basını'nın gururla andığı sembolü Şehit Gazeteci Hasan Tahsin aynı zamanda Türk Kurtuluş Hareketinin ilk kurşununu sıkarak bir milletin destanını başlattı.

1919 Yılı 15 Mayıs'ında İzmir Limanını dolduran Yunan Donanmasının içinden karaya ayak basmak için sabırsızlanan Yunan Efzun alayını yaşlı gözlerle izleyen İzmirliler, tarihin en karagününü yaşıyordu. Mavi - Beyaz bayraklarla donatılmış Kordonboyu o sabah hiç de ışıldamıyordu. Rum kızları eteklerini savurarak şarkılar söyleyip dans ederken ,Yunan Efzun Alayı karaya ayakbastı. Bando önde Başpapaz Hristamos önderliğindeki Efzun Alayı arkada Kordon boyunda gövdegösterisine başlamıştı. Hemen orada bir kıraathanede saçları dağınık esmer tenı güneşten iyiceyanmış bir genç kendi kendine söyleniyordu 'Kollarını sallaya sallaya mı girecekler? Olmaz... Olamaz ki. Sonunda ölüm var .. Kan var. .Bunu anlamalılar.

Bu genç Selanik'ten İzmir'e göç etmiş , Recep oğlu Osman Nevres beyden başkası değildi.Hasan Tahsin takma adını kullanıyordu. Selanik'te 1888 'de dünyaya gelen Hasan Tahsin orada Fevziye Lisesi'ni bitirdi. Devlet sınavını kazanıp Paris'te Sourbonne Üniversitesi Siyasi İlimlerAkademisi'ni bitirdi. İstanbul'a döndükten sonra, Osmanlı Devleti aleyhine Balkanları karıştıranİngiliz Buxton kardeşlerin bu faaliyetlerini önlemekle görevlendirildi. Buxton kardeşlere Bükreş'te birtünelde suikast düzenleyen Hasan Tahsin 10 yıla mahkum edildi. Birinci Dünya Savaşında, Bükreş'in Osmanlı Devleti ve müttefik Almanya tarafından alınmasından sonra , 2 yıl hapis yattığıbu yerden 1916 yılında kurtuldu. Mütarekenin karanlık günlerinde İzmir'e geldi. Osmanlı Sulh veSelamet Cemiyeti'nin sözcülüğünü yapan Hukuk-u Beşer (İnsan Hakları) Gazetesi'nin başyazarlığınıyapmaya başladı.

Hukuk-u Beşer Gazetesi'nin başyazarı vatanperver Hasan Tahsin takma isimli Osman Nevres ogüne kadar kalemiyle , eylemleriyle bu istila akıbetini göstermeye çalışmış bir gazeteciydi. İştekorktuğu başına gelmiş , Efzun Alayı Kordonboyunda zafer çığlıkları atıyordu.Birden yerinden fırladı,aynı anda kendisini Yunan işgal askerlerinin karşısında buldu. Az önce kalemini hırsla kıranparmakları arasındaki Rovelver silahı ile ilk kurşunu attı. Kalabalığı yarıp tek başına fırlayan uzunboylu siyah elbiseli adamın attığıilk kurşun Efzun Alayının sancaktarını yere serdi. Sancaktar boğukbir sesle yere yıkılırken, o elindeki Rovelverle peşi sıra kurşun sıkmaya başladı. Hiç beklenmedik buateş karşısında, önce paniğe uğrayan Yunanlılar gerilediler , peşlerindeki Rum kalabalığıarasından denize düşenler görüldü. Fakat karşılarında ateş edenin yalnızca bir kişi olduğunu farkedenYunan Efzun Alayı hemen karşı ateşe başladı. Silahlardaki kurşunlar biten Hasan Tahsin, süngüdarbeleriyle şehit edildi. Hırslarını Hasan Tahsin'in vücudunu paramparça etmekle de alamayanEfzunlar, bu defa sağa sola tüfekle, mitralyözle ateşe başladılar, hatta denizden Yunan torpidolarıda ateşe katıldı. Bu sırada sivil halk arasından çok sayıda can veren oldu.

Hasan Tahsin şehit edildiğinde 31 yaşındaydı. Güler yüzlü, neşeli bir vatansever olaraktanımlanan Hasan Tahsin, işgal acısına dayanamayan yüreğinin sesini dinleyip tek başına da olsa bir alaya savaş açacak kadar cesurdu. Atılan bu kurşun Türk Kurtuluş Savaşının meşalesiniyakarken, bütün dünyada Türk ulusunun bu işgali hazmedemeyeceğinin mesajını veriyordu.

Bugün Konak Meydanı'nda bir elinde bayrağı diğer elinde Rovelveri ile anıtlaşan bu genç,TürkBasınının bir sembolü olarak tarihe gülümsüyor.

Gabriella - avatarı
Gabriella
Ziyaretçi
21 Mayıs 2008       Mesaj #3
Gabriella - avatarı
Ziyaretçi
BİR ASLANIN HİKAYESİ
HASAN TAHSİN

İzmir Basını'nın gururla andığı sembolü Şehit Gazeteci Hasan Tahsin aynı zamanda Türk Kurtuluş Hareketinin ilk kurşununu sıkarak bir milletin destanını başlattı.

1919 Yılı 15 Mayıs'ında İzmir Limanını dolduran Yunan Donanmasının içinden karaya ayak basmak için sabırsızlanan Yunan Efzun alayını yaşlı gözlerle izleyen İzmirliler, tarihin en karagününü yaşıyordu. Mavi - Beyaz bayraklarla donatılmış Kordonboyu o sabah hiç de ışıldamıyordu. Rum kızları eteklerini savurarak şarkılar söyleyip dans ederken ,Yunan Efzun Alayı karaya ayakbastı. Bando önde Başpapaz Hristamos önderliğindeki Efzun Alayı arkada Kordon boyunda gövdegösterisine başlamıştı. Hemen orada bir kıraathanede saçları dağınık esmer tenı güneşten iyiceyanmış bir genç kendi kendine söyleniyordu 'Kollarını sallaya sallaya mı girecekler? Olmaz... Olamaz ki. Sonunda ölüm var .. Kan var. .Bunu anlamalılar.

Bu genç Selanik'ten İzmir'e göç etmiş , Recep oğlu Osman Nevres beyden başkası değildi.Hasan Tahsin takma adını kullanıyordu. Selanik'te 1888 'de dünyaya gelen Hasan Tahsin orada Fevziye Lisesi'ni bitirdi. Devlet sınavını kazanıp Paris'te Sourbonne Üniversitesi Siyasi İlimlerAkademisi'ni bitirdi. İstanbul'a döndükten sonra, Osmanlı Devleti aleyhine Balkanları karıştıranİngiliz Buxton kardeşlerin bu faaliyetlerini önlemekle görevlendirildi. Buxton kardeşlere Bükreş'te birtünelde suikast düzenleyen Hasan Tahsin 10 yıla mahkum edildi. Birinci Dünya Savaşında, Bükreş'in Osmanlı Devleti ve müttefik Almanya tarafından alınmasından sonra , 2 yıl hapis yattığıbu yerden 1916 yılında kurtuldu. Mütarekenin karanlık günlerinde İzmir'e geldi. Osmanlı Sulh veSelamet Cemiyeti'nin sözcülüğünü yapan Hukuk-u Beşer (İnsan Hakları) Gazetesi'nin başyazarlığınıyapmaya başladı.

Hukuk-u Beşer Gazetesi'nin başyazarı vatanperver Hasan Tahsin takma isimli Osman Nevres ogüne kadar kalemiyle , eylemleriyle bu istila akıbetini göstermeye çalışmış bir gazeteciydi. İştekorktuğu başına gelmiş , Efzun Alayı Kordonboyunda zafer çığlıkları atıyordu.Birden yerinden fırladı,aynı anda kendisini Yunan işgal askerlerinin karşısında buldu. Az önce kalemini hırsla kıranparmakları arasındaki Rovelver silahı ile ilk kurşunu attı. Kalabalığı yarıp tek başına fırlayan uzunboylu siyah elbiseli adamın attığıilk kurşun Efzun Alayının sancaktarını yere serdi. Sancaktar boğukbir sesle yere yıkılırken, o elindeki Rovelverle peşi sıra kurşun sıkmaya başladı. Hiç beklenmedik buateş karşısında, önce paniğe uğrayan Yunanlılar gerilediler , peşlerindeki Rum kalabalığıarasından denize düşenler görüldü. Fakat karşılarında ateş edenin yalnızca bir kişi olduğunu farkedenYunan Efzun Alayı hemen karşı ateşe başladı. Silahlardaki kurşunlar biten Hasan Tahsin, süngüdarbeleriyle şehit edildi. Hırslarını Hasan Tahsin'in vücudunu paramparça etmekle de alamayanEfzunlar, bu defa sağa sola tüfekle, mitralyözle ateşe başladılar, hatta denizden Yunan torpidolarıda ateşe katıldı. Bu sırada sivil halk arasından çok sayıda can veren oldu.

Hasan Tahsin şehit edildiğinde 31 yaşındaydı. Güler yüzlü, neşeli bir vatansever olaraktanımlanan Hasan Tahsin, işgal acısına dayanamayan yüreğinin sesini dinleyip tek başına da olsa bir alaya savaş açacak kadar cesurdu. Atılan bu kurşun Türk Kurtuluş Savaşının meşalesiniyakarken, bütün dünyada Türk ulusunun bu işgali hazmedemeyeceğinin mesajını veriyordu.

Bugün Konak Meydanı'nda bir elinde bayrağı diğer elinde Rovelveri ile anıtlaşan bu genç,TürkBasınının bir sembolü olarak tarihe gülümsüyor.

Hasan Tahsin 15 Mayıs 1919 günü Konak Meydanı'nda İzmir'i işgal eden istilacı güçlere ilk kurşunu atan kahraman bir gazetecidir. Şehit olacağını bile bile ilk kurşunu atan Hasan Tahsin Türk basınının gurur kaynağıdır.

İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nin öncülüğünde,Türk ulusunun katkı ve desteğiyle 1974 yılında Şehit Gazeteci Hasan Tahsin ve arkadaşlarının anısına İzmir'in Konak Meydanı'nda "İlk Kurşun Anıtı" yaptırılmıştır. İlk Kurşun Anıtı düzenlenen görkemli bir törenle zamanın Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından açılmıştır.

İzmir Gazeteciler Cemiyeti tarafından her yıl 15 Mayıs'ta İzmir'in Konak Meydanı'nda İlk Kurşun Anıtı önünde düzenlenen törenle Şehit Gazeteci Hasan Tahsin minnet ve şükranla anılmaktadır.

Alıntı

Benzer Konular

12 Temmuz 2015 / The Unique Siyaset tr
5 Eylül 2015 / Mira Asker tr
22 Haziran 2011 / asla_asla_deme Siyaset tr
6 Eylül 2015 / Safi Spor tr
22 Haziran 2015 / Safi Asker tr