Arama

Battal Gazi

Güncelleme: 1 Aralık 2016 Gösterim: 41.323 Cevap: 6
The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
21 Mayıs 2008       Mesaj #1
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye

Battal Gazi, SEYYİD BATTAL GAZİ olarak da bilinir.

Ad:  Battal_Gazi.JPG
Gösterim: 1594
Boyut:  17.1 KB

(ü. 7-8. yy)
Sponsorlu Bağlantılar
Arap komutan. 8. yüzyılda Emevilerin Bizans’a karşı yürüttükleri seferlerde ün kazanmış, Arap ve Türk halk destanlarına konu olmuştur. Adı Arap kaynaklarında Abdullah; Türk kaynaklarında ise Cafer olarak geçer.

Kimi kaynaklara göre Arap asıllı olmayan azatlı bir köleydi. Antakyalı (Antiokheia) ya da Şamlıydı. 685’te Emevi halifesi Abdülmelik bin Mervan tarafından Misis (bugün Ceyhan’a bağlı Yakapınar) valiliğine atandı ve 705’e değin bu görevde kaldı. Emevilerin 717-718’de gerçekleştirdikleri İstanbul kuşatmasına ve 740’a değin yaptıkları bütün Bizans seferlerine katıldı. 740’ta hacca gitti ve aynı yıl Akronion (Afyonkarahisar) yakınlarındaki bir savaşta öldü. Bugün onun adıyla anılan Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde türbesi vardır.

Arap ve Türk destanlarının kahramanı olan Battal Gazi, Bizanslılar arasında da ün kazanmıştı. Onunla ilgili iki büyük destan bulunmaktadır. İlki Arapça Zâtül Himme, İkincisi Türkçe Battalname’dir. İlk Battalname’nin Danişmendlilerin egemen olduğu Malatya yöresinde yazıldığı sanılır. Konusu Bizans’la yapılan savaşlar olmakla birlikte, olayların geçtiği yüzyıl farklıdır.

Kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Baturalp; 1 Aralık 2016 19:50
Biyografi Konusu: Battal Gazi nereli hayatı kimdir.
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (:
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
7 Şubat 2009       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi

Battal Gazi

, yaklaşık olarak miladi 680 yıllarında Malatya’da doğdu. Babası Malatya serdarı Hüseyin Gazi, annesi Saide Hatun’dur. Babası Hüseyin Gazi, Bizans topraklarına yapılan bir akında şehit düştü.

Sponsorlu Bağlantılar
Battal Gazi, farklı kaynaklarda Türk, Arap veya Anadolu’nun yerli halkından biri olarak nitelenmiştir. Anadolu’da Seyid Battal Gazi, Seyid Battal ve Battal Gazi isimleri ile maruftur. Asıl adının Abdullah, Cafer ya da Ebu Hüseyin olduğu ileri sürülmektedir. Adının Cafer olduğunu benimseyenler, onun Peygamberin soyundan geldiğine, atalarının İmam Cafer, İmam Zeynel Abidin yoluyla İmam Hüseyin'e, dolayısıyla da Hz. Ali'ye ulaştığına inanırlar ve seyyidlik unvanını da soy geçmişinin kanıtı olarak gösterirler. Battal adının yiğitliğinin, cesaretinin ifadesi olduğu, gazilik ünvanının da gazalarda gösterdiği kahramanlıktan dolayı verildiği belirtilmektedir.

Bazı rivayetlerde 9. yüzyılda, yani Abbasi Halifesi Hârûnürreşîd zamanında Malatya civarın da yaşamış gösterilirse de bu isabetli değildir. Onun bu şekilde Abbasiler devrine yerleştirilmesi Battalnâme’deki menkıbelerin tesiriyledir. Bundan dolayı Taberi ve zikredilen kaynakların çoğunluğunun da gösterdiği gibi Battal Gazi’yi 8. yüzyılda Emeviler devrinde yaşamış kabul etmek gerçeğe daha yakındır. Nitekim Battal Gazi’den bahseden Bizans ve Süryani kaynaklar da bunu teyit etmektedir.

Battal Gazi’nin tarihi şahsiyetiyle menkıbevi şahsiyeti kaynaklarda ve hafızalarda birbirine karışmıştır. Battal Gazi’den bahseden Ya’kûbî ve Taberî’den başlayarak Evliya Çelebi’ye gelinceye kadar pek çok kaynakta tarih ve menkıbe iç içedir. Ama bu malzemeye dayanarak Battal Gazi’nin tarihi şahsiyetini ortaya koymak oldukça zordur.

Battal Gazi'nin yaşadığı dönem, Anadolu'da Türk veya Arap olgusunun olmadığı bir zamandır. Hakkındaki kaynaklara, yani destanlar, mesneviler, menkıbeler ve halk hikayelerine bakıldığında, kendisinin; Bizans’ın zulmünden bıkan halkın hakkını savunmak için halktan bir ordu topladığı ve Bizans ile savaştığı görülmektedir. Battal Gazi'nin halkın içinden çıkan bir kahraman olması, dışarıdan gelip de akıncılık yapması düşüncesinden daha yüksek bir ihtimâldir.

Battal Gazi, çalışkanlığı, cesareti ve kahramanlığı sayesinde komutanlığa, hatta Misis şehri valiliğine kadar yükselmiştir. Battal Gazi, sadece Bizans zindanlarına düşen kılıçdaşı alperenleri değil, o zamanın heterodoks Hıristiyan’ı, bugünün Müslüman’ı Boşnakları da Bizans zulmunden kurtarmak için çaba harcamıştır.
Battal Gazi’nin bilhassa 717-740 yılları dolaylarında, Emeviler’in Bizans’a karşı yürüttükleri mücadelelerde rol almış ve hem müslüman hem de hıristiyan kaynaklara yansıyan efsanevi şöhretini bu sırada kazanmıştır. Taberî’de nakledilene göre Battal Gazi, 717 yılında Mesleme bin Abdulmelik komutasındaki İslam ordularıyla birlikte İstanbul'un hem denizden hem karadan kuşatıldığı sefere katılmış, İmparator Leon’un direnmesi karşısında bu kuşatma 718 yılında sona erdirilmiştir.

Anadoluda menkıbevi şahsiyet olan Battal Gazi’nin adı etrafında, daha ilk kaynaklardan başlayarak, bir destanlar halesi meydana gelmiştir. Onun Rum seferlerindeki maceraları, Taberi'den başlayarak, Arap tarihçilerinde ve Bizans kronolojilerinde, ya bir birinden nakledilmek suretiyle yahut da birbirini tamamlayacak şekilde anlatılmıştır.

Battal Gazi’nin muharebelerini anlatan söz konusu kaynakların zikrettikleri bölge, şehir ve kasaba isimlerine bakıldığında onun başta Kayseri, Afyon ve Eskişehir yöresi olmak üzere, el-Cezire ve Suriye bölgelerinde akınlarda bulunduğu görülür. Hiç şüphesiz bu coğrafya gerçek muharebelerin vuku bulduğu coğrafyanın aynı olmalıdır.

720 yılında Battal Gazi ve Melik Gazi 20 bin kişilik bir kuvvetle, Akroenes savaşlarına Leon ve Konstantin komutasındaki Bizans ordusu ile çarpışmakta olan İslâm ordusunun yardımına gelirler. Savaş çok şiddetli geçer ve her iki taraftan da çok sayıda insan ölür. Bu savaşta Battal Gazi şehit olur ve İslâm ordusu Şuhut’a çekilir. Akrenion'a yaklaşık 100 km. uzaklıktaki Seyitgazi’ye defnedilir.

Seyid Battal Gazi hikayeleri, Hz. Ali ve oğulları ve diğer İslam kahramanlık destanları ile birlikte, Anadolu haricindeki zümreler arasında da çok yayılmıştır. Bu nevi hikayeler kısmen yazıldıkları şivelerde ve kısmen mahalli şivelere çevrilerek, sık sık neşredildiği ve halk tarafından büyük bir alaka ile okunduğu gibi, kahramanların kendileri de bu muhitlerin evladı gibi olmuşlardır.

Battal Gazi’nin Türkler arasında bu kadar çok sevilip bir gazi-veli hüviyetiyle yüceltilmesinde, şehid düştüğü yerde eski bir Bizans manastırının yanında bulunan mezarının I. Alâeddin Keykubad’ın annesi tarafından bir rüya sonucu keşfedildiğini nakleden rivayetin önemli bir katkısı bulunmaktadır. Nitekim I. Gıyâseddin Keyhusrev, hanımının arzusu ile buraya bir türbe ve bir de mescid yaptırmıştır. Osmanlılar devrinde burası büyük bir külliye haline getirilmiştir.

Rüzgar kanatlı görkemli atı Aşkar Devzade’ye atlayıp, eline de dövme çelik kılıcını aldı mı; Anadolu’yu baştan başa geçen Battal Gazi, ünü Orta Asya'dan Endülüs'e kadar yayılmış, tarihi kimliği, efsanevi kişiliği tarafından yutulmuş bir İslam mücahididir...
Son düzenleyen Baturalp; 1 Aralık 2016 20:38 Sebep: sayfa düzeni
LeqoLas - avatarı
LeqoLas
Ziyaretçi
27 Aralık 2009       Mesaj #3
LeqoLas - avatarı
Ziyaretçi

Seyit Battal Gazi'nin Hayatı


Battal, Emevilerin Bizans (Rum)'a karşı açtıkları seferlerde ün almış arap kumandanı; arap ve türk destani halk romanlarının hahramanı. Türkler arasında Seyid Battal Gazi, Seyid Battal ve Battal Gazi isimleri ile maruftur.

Tarihi şahsiyeti. Adının „Abdullah“ olduğunda mevsuk kaynaklardan bir çoğu, birleşiyorlar. Battal (kahraman) sıfatı, tarihi kaynakların hepsinde, onun lakabı olarak, görülmektedir. Künyesi, İbnül-Esir'e göre, Abdullah Ebül-Hüseyin olup aslen Antakyalı ve Sibt’e göre, Şam’lıdır. İbn Asakir’e göre, Emevilerin azatlı bir kölesi idi ve arap aslından değildi.

Battal'ın yaşadığı zamanı, onun bulunduğu rum seferlerine dair verilen haberlerden öğreniyoruz. Battal, Mesleme'nin Bizans'ı kuşatmasına iştirak etmiş gibi gösterilir. Bu kuşatma miladi 717'de başladı ve miladi 718 ağustosunda kaldırıldı. Battal'ın ölüm tarihi üzerinde kaynaklar her ne kadar birleşmiş değillerse de, her halde bu arap kumandanı Battal, Emevi ordularının hicri 98-122 (M.717-740) yılları arasında Rum seferlerinde bulunmuş, hicri 122 (M.740)'de, bugünkü Afyonkarahisar yakınlarından bulunan eski ''Akroinon'' mevkiinde vukua gelen büyük savaşta öldürülmüştür.

Menkıbevi şahsiyeti. Battal'ın adı etrafında, daha ilk kaynaklardan başlayarak, bir menkıbeler halesi meydana gelmiştir. Onun Rum seferlerindeki maceraları, Taberi'den başlayarak, arap tarihçilerinde ve Bizans kroniklerinde, ya bir birinden nakledilmek suretiyle yahut da birbirini tamamlayacak şekilde, anlatılmıştır. Bunların hepsinin tarihi hakiki hadiseler olduğunu arap tarihçileri bizi inandırmak istiyorlar. Çoğuda, verdikleri haberleri, ravilerin adlarını kaydetmek suretiyle, tevsik gayretini görürüz. Bununla beraber, bu rivayetlerin bazılarında menkibe kokusu farkedilir.

Menkıbe ile mevsük tarih, bütün orta çağ edebi mahsüllerinde olduğu gibi, Battal maceralarını hikaye eden eserlerde de, çok defa ayırt edilemiyecek derecede, birbirine karışmıştır; Battal romanlarındaki menkıbelerin bir çoğu tarih kitaplarında tesbit edilmiş vakaların bir az bozulup şişirtilmesi ile meydana geldiğ gibi, tarih kitaplardaki vakalar da, ihtimal, hakiki vakaların oldukça menkıbeleşmiş şekilleridir.

Eski kaynaklarda menkıbenin tarih olarak kabül edildiği, çok defa vaki olan bir şeydir. Yarı menkıbevi eski Battal epizodlarını şu kaynaklarda buluruz. Kaynak: Taberi (M.839-923), Tarih-i Taberi, c.3, sa.496-498 E.O.Y. İbnü’l-Esir (M.1160-1234), El-Kamil, c.5, sa.206-207 B.Y. İslam ansiklopedisi, Leyden tabı, ma.Battal M.E.B.Y. Büyük osmanlı tarihi, c.1, sa.224 İ.O.Y.

Anadolu'da, bilhassa Alevi zümreler, Battal'ı çok benimsemişlerdir. Battal'ın Alevi-bektşi an'anesine çoktandır yerleşmiş olduğunu, onun Bektaşi evliyasına ait menkıbeleri toplayan kitaplara girmiş olması vakıası da ispat eder.

Türkçe Battal romanının esas fikri de, haricilere karşı kin ve adavet telkin edecek mahiyettedir. Battal'ın, hariciler ile ve onların reisleri „Hakem Malun“ ile olan maceralarını anlatan fasıl’dan başka, kitabın başından Hz. Ali evladının uzun nikbet ve felaket yıllarını anlatan sahifeler eserin bu tavrını açıkça gösterir. İşte eseri bu şekli ile alan Alevi zümzeler Battal'ı, onun emevi aslını kale almadan, sevmişler ve kendi kahramanları arasına sokmuşlardır; Alevi şairleri, gerek Battal'ı, gerek babası Hüseyin Gazi’yi şiirlerinde hürmetle anarlar.

Bu şiirler Battal'ın mensür romanını kaynak olarak almışa benziyor. Hata Anadolu’da toplanan şifahi rivayetlerin de hemen tamamiyle bu kitaptan çıkmış olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bundan başka, menşe’leri Alevi olup olmadığı beli olmamakla beraber, Hüseyin Gazi ile Battal'ın maceralarını, Alevi şairlerine yakışan uzun destanlar tarzında anlatan manzümelere de rastliyoruz.

Seyid Battal Gazi hikayeleri, Hz. Ali ve oğulları ve diğer islam kahraman destanları ile birlikte, Türkiye haricindeki türkler arasında da çok yayılmıştır. Kendi istiklallerini kaybettikleri halde, bu vaziyet ile hiç bir zaman uyuşamamış olan türk zümreleri, bir çok kayıtlar ile tahdite dilmiş ictimai hayat şartları içinde, bu kahraman destanları satırlarında kendilerine bir teseli bulmuşlardır. Bu nevi hikayeler kısmen yazıldıkları şivelerde ve kısmen mahalli şivelere uydurularak, sık sık neşredildiği ve halk tarafından büyük bir alaka ile okunduğu gibi, kahramanların kendileri de bu muhitlerin evladı gibi olmuşlardır. İş bununla da kalmamış, arap kumandanı Battal'ı en büyük Seyid olarak kabül etmişlerdir.

Seyid Battal Gazi Ocağı'ndan dedeler, Eskişehir'de ve Amasya'da bulunmaktadırlar. Amasya Merzifon, Sarı Köyü, Oymaağaç Köyü, Balgöze Köyü ve Merzifon'daki Tekke mahallesinde bu soydan dedeler, Seyid Battal Gazi Ocağı unvanı altında hala yaşadıkları bilinmektedir; onların pirlik hakkındaki fikirleri ve soyunu göstermek bakımından, çok dikkate şayandır.
Son düzenleyen Baturalp; 1 Aralık 2016 20:40 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
AndThe_BlackSky - avatarı
AndThe_BlackSky
Ziyaretçi
22 Nisan 2011       Mesaj #4
AndThe_BlackSky - avatarı
Ziyaretçi
Battal Gazi Külliyesi Seyitgazi, Eskişehir
Ad:  Seyit-Battal-Gazi-Külliyesi.JPG
Gösterim: 973
Boyut:  102.4 KB
Son düzenleyen Baturalp; 1 Aralık 2016 20:22
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
31 Aralık 2014       Mesaj #5
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye

Battal Gazi Hikayesi



"Atı alan üsküdarı geçti"
Kızkulesi ile ilgili olarak en sık anlatılan hikâyelerin sonuncusu ise Osmanlı Dönemi’nde geçer. Hikaye; Battal Gazi'nin askerleri ile birlikte Kızkulesi'ne baskın yaptığını ve kulede saklanan hazineleri alarak, burada yaşayan Üsküdar Tekfuru'nun kızını kaçırdığını anlatır. İstanbul’u (Constantinopoli) kuşatmaya gelen Battal Gazi, kuşatmadan bir sonuç alamayınca Kızkulesi önündeki kıyıya karargahını kurar ve yedi sene burada kalır.

Ad:  efsane2.JPG
Gösterim: 978
Boyut:  12.7 KB
Hikayeye göre, Battal Gazi’nin Üsküdar kıyılarında bu kadar uzun süre kalmasının asıl nedeni, tekfurun kızına aşık olmasıdır. Üsküdar tekfuru, Battal Gazi’nin korkusuyla, kızını hazineleri ile birlikte kuleye kapatır. Şam seferini tamamlayarak Üsküdar’a dönen Battal Gazi, kayık ile Kızkulesi’ne gelerek, tekfurun kızı ve hazinelerini aldıktan sonra Üsküdar'dan atına atlayıp oradan uzaklaşır. Çokça bilinen "Atı alan Üsküdar'ı geçti" lafı bu hikâyeden gelir.

Bu hikâyeden zamanımıza gelen bir diğer miras da Kızkulesi’nin ismi ile ilgilidir. Türkler, bu olaydan sonra, diğer efsanelerdeki prenseslere de atfen buraya Kızkulesi ismini vermiştir.

Kaynak: kizkulesi.com.tr/
Son düzenleyen Baturalp; 1 Aralık 2016 20:26 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
🌘 🚀
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
1 Aralık 2016       Mesaj #6
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi

Battal Gazi

Ad:  Battal_Gazi1.JPG
Gösterim: 1380
Boyut:  31.1 KB

8. yüzyılda yaşadığı tahmin edilen ve hakkında çeşitli inanışlar bırakmış bir liderdir. Farklı kaynaklarda etnik kökeni Türk, Arap veya Anadolu yerli halkından olarak belirtilmiştir. Battal Gazi hakkında bugüne ulaşabilmiş kaynaklar sadece mesnevi tarzı yazılmış, birbirini hem destekleyen hem de çelişen olgular içeren destanlar ve halkın hafızasında kalmış olan bilgilerdir.

Battal Gazi Destanı'nda ve halk hikayelerinde, Emeviler zamanında Arap ordusuyla birlikte İstanbul'u kuşattığı anlatılmaktadır. Kuşatma hem denizden hem karadan yapılmış, fakat başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Destanda Battal'ın düşmanı, Arap komutanına oyun oynayıp kuşatma başladığında İstanbul'a geçerek imparatorluğunu ilan eden İmparator Leon'dur. Arap tarihinde II. İstanbul kuşatmasının tarihi 717-718 olarak belirtilmektedir. Bizans tarihindeki veriler de bu tarihi doğrular niteliktedir. Ayrıca Bizans tarihinde İmparator III. Leon'un tahta çıkma tarihi 717 olarak belirtilmiştir, bundan dolayı destandaki Leon'un İmparator III. Leon olma olasılığı üzerinde durulmaktadır. Destanda Battal Gazi'nin kuşatma sırasında yirmili yaşlarında olduğu söylendiği için, Battal Gazi'nin doğum yılının 690-695 civarı olmasının olası olduğu düşünülmektedir. Battal Gazi'nin ölüm yılının 740 olduğunda tarihçiler mütabakata varmışlardır.

740 yılında Eskişehir'in Seyitgazi ilçesi yakınlarında savaşta aldığı yara sebebiyle şehit olmuştur. Anadolu'da İslamın yayılmasına büyük katkıları olmuştur.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
1 Aralık 2016       Mesaj #7
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi
Battal Gazi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

1 Aralık 2016 / Misafir Bilim tr
1 Aralık 2016 / ::::yasemin:::: Cevaplanmış
17 Eylül 2009 / ThinkerBeLL Siyaset tr
15 Ekim 2009 / Kral_Aslan X-Sözlük
27 Temmuz 2015 / Safi Edebiyat ww