Arama

Ayşe Arman

Güncelleme: 22 Mayıs 2013 Gösterim: 14.107 Cevap: 4
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
21 Haziran 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Ayşe Arman

Sponsorlu Bağlantılar
aysearman

9 Aralık 1969 Adana doğumlu Ayşe Arman, gazeteci yazarıdır. Annesi Alman, babası Türk'tür.
Adana'da doğdu. Tarsus Amerikan Lisesi'ni bitirdikten sonra, İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'na devam etti, mezun olmadan eğitimini yarım bıraktı. Gazetecilik hayatına, 18 yaşında Nokta dergisinde başladı. Daha sonra Aktüel ve Tempo dergilerinde çalıştı. Halen Hürriyet Gazetesi'nde köşe yazarlığı yapmaktadır.
Genellikle kadın-erkek ilişkileri başta olmak üzere uç yazıları ile tanınır. Pazar röpörtajları da ünlüdür. Ses getiren gazetecilik başarılarına imza atmıştır.
1989 yılında Cumhuriyet Gazetesi "Bülent Dikmener" Ödülü aldığı ilk ödüldür.
Haldun Dormen ve Betül Mardin'in oğlu Ömer Dormen'le evlidir. Alya adında bir kızları vardır. Arman eşi ve çocuğu ile Birleşik Arap Emirlikleri'nde, Dubai'de yaşamaktadır.

Kitapları
  • Kimse Okumazsa Ben Okurum
  • Kimse Sormazsa Ben Sorarım

Biyografi Konusu: Ayşe Arman nereli hayatı kimdir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
9 Aralık 2012       Mesaj #2
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
instyle home logo

Sponsorlu Bağlantılar
Ayşe Arman’ın Dubai’de Aile Olduğu Ev

azeteci Ayşe Arman’ın Dubai’deki evindeyiz. Ev tam da sıkı Ayşe Arman okurlarının hayal ettiği gibi... Sıcak, samimi, rahat, güzel kokulu, dört yanı ışıklı bir ev… Zaten geride İstanbul’u bırakıp buraya taşınmasını sağlayan sebeplerden biri de dört mevsim varlığını insanlardan esirgemeyen parlak güneş ışıkları olmuş. “Neredeyse beş yıl olacak Dubai macerası başlayalı. Dubai’yi seviyorum, aslında buradaki bizi seviyorum. Sadeliğimizi, basitliğimizi... Askılı elbiseler ve parmak arası terliklerle geçen hayatımızı. Evimiz de öyle; sade, sakin, beyaz bir ev. Yaz evi gibi. Işıklı, ferah, geniş... Herkesin kendine ait alanları var bu evde, herkes kaybolabiliyor evin içinde, kediler gibi…” diye anlatıyor Arman.

ayse arman 06062011160909

Dubai’de ilk gördükleri ve görür görmez de, “Tamamdır,” dedikleri evde yaşıyor Ayşe Arman, kızı Alya (3,5), eşi ve yardımcılarıyla birlikte. Yaşadıkları evin ilk sakinleri oldukları için işe “kel” bahçelerini renklendirmek için yedi begonvil ekerek başlamışlar. Onları çimler ve palmiye takip etmiş. Evi çıplak haliyle ilk gören de o zaman Mahmut Anlar ile çalışan ve henüz mimarlık öğrencisi olan Shape Mimarlık’ın kurucusu Mete Övür olmuş. “Beş yıl önce bu evin bomboş halini Mete Övür’e gösterdik. İstediğimiz şeyleri tarif ettik, birlikte bir sürü mağaza, showroom

Ayşe Arman

Hoşumuza giden şeylerin bir kısmı manasız pahalıydı. Mete, birlikte seçtiğimiz mobilyaları Türkiye’de yaptırıp Dubai’ye yolladı,” diyen Arman, Övür’den bir sürü şey öğrendiğini söylüyor: “En önemlisi de mimarlığın matematik olduğunu anladım.

Ayşe Arman

Bir masa beğeniyorsun mesela, iyi ama o mekâna uyacak mı? Mete’dir bana, ‘Gel ölçülerini alalım, bilgisayarda sözünü ettiğin odaya koyalım, sen de bak olacak mı olmayacak mı?’yı öğreten. Birlikte perdeleri astık, dolapları yerleştirdik ve çok şarap içtik. Tabii çok da yakın arkadaş olduk!”

İlk günden bu yana evde pek çok şey değişmiş, ama bu da ev sahiplerinin tercihi ettiği bir durum aslında. “Ben evlerin yaşadığına, nefes aldığına inanırım. Öyle olduğu haliyle bırakırsanız, evler ölür. Bakıma, ilgiye ihtiyaçları var. Ben sürekli kafamda ev dekore eden biriyim. Beni en heyecanlandıran dergiler de dekorasyon ve seyahat dergileri,” diye anlatıyor Ayşe Arman, beş yıldır yaşadıkları evin nasıl değiştiğini.


Ayşe Arman

İki katlı, altı odalı evin bir diğer dikkat çeken tarafı da duvarda asılı fotoğraflar… Evin küçük kızı Alya’nın fotojenikliğinin bu duruma katkısı da azımsanamayacak boyutlarda. “Fotoğraf da ayrı bir manyaklığım,” diye söze giriyor bu noktada Ayşe Arman ve şöyle devam ediyor: “O yüzden evde bir sürü ‘fotoğraf sergisi’ var. Alya’nın ablası, bakıcısı, benim buradaki en yakın arkadaşım Necla’nın acayip bir gözü var. Nokia telefonuyla Alya’nın fotoğraflarını çekti, ben de gırgırına ‘sponsored by Nokia’ yazdım üstüne. Oysa sponsor benim! Bütün o fotoğrafları büyüttüm, çevrelettim ve astım. Aynı şekilde kendi çalışma odamın duvarını silme fotoğraf yaptım. Yüzlerce fotoğrafı sepya bastırdım; Ikea’dan da beyaz çerçeve aldım. Hepsini, yan yana nefes almayacak bir şekilde yapıştırdım, fotoğraflardan duvar kâğıdı oldu. Güzel de oldu. Hoşuma gidiyor.”

Ayşe Arman

Evin giriş katında Alya’nın fotoğraflarından başka varlığına işaret eden pek bir şeye rastlamıyorsunuz aslında. İstanbul’da olduğundan çok daha fazla zamanını evde geçiren Arman da bu konuda özel çaba harcadığını gizlemiyor zaten. “Alt kat, insanda, ‘Bu evde çocuk yaşıyor’ izlenimi vermiyor. Bunun için de uğraşıyorum açıkçası. Dört tane oyuncak kutusu var, illa alt katta oynayacaksa, oyuncaklarını oyunu bittikten sonra o kutulara koyuyor. Ya da biz koyuyoruz. Ama üst kat… Tamamen Alya’nın. Bir anaokulu gibi…

kirmizi koltuk 06062011162814

Fakat biz de iki yetişkiniz ve ben Alya uyuduktan sonra, sevgilimle etrafta Barbie’lerin, oyuncak atların, vagonların, fillerin, Lego’ların olmadığı bir ortamda romantizm yapmak istiyorum,” diye anlatıyor Arman.
Bu ev romantizm için biçilmiş kaftan. Evi terk ederken güneş ışıkları Ayşe Arman için mum yakma zamanının habercisi oluyor. Bahçeye açılan ve giriş katında yer alan salonun farklı noktalarındaki tüm mumlar yanarken, bir yandan çölden esen hafif rüzgarı hissediveriyorsunuz. Peki Ayşe Arman neler hissediyor böyle zamanlarda? “Dubai tuhaf bir yer, gündüz ısıran, sevimsiz bir ışığı var. Ama akşamüzeri, aman Allah’ım bir çöl ülkesi olmaya başlıyor. Işık kırılıyor, toprak renkleri, sarılar, safranlar her yere hakim oluyor. Zaten evde sürekli klima çalışıyor, ama kapılar da açık ve akşam bir meltem esmeye başlıyor. Beyaz tül, perde, mumlar ve rüzgar gülleri… E o halde şarap içmeye bayılıyorum!”

Ayşe Arman

Evde en çok vakit geçirmeyi sevdiği yer ise Ömer Dormen’in sınırları içinde olduğunu özellikle belirttiği L kanepeymiş. Burada eşiyle baş başa televizyon izlerken uyumaya bayılıyor Ayşe Arman. “Televizyon önünde (Fener maçı yoksa o gün) ona sarılmak ve uyumak harika! Yatağımızı da seviyorum… Alya daimi misafirimiz, sabaha karşı gelir, sıcak karşılarız onu. O kadar hızlı büyüyor ki, bir süre sonra istesek de gelmeyecek, onun için itirazımız yok. Bir de yatak çok büyük, yuvarlanıyorsun, yuvarlanıyorsun düşmüyorsun!”

Ayşe Arman

Arman’ın evdeki diğer favori mekanlarından giriş katında yer alan açık mutfak, çocuklu bir aile için oldukça fonksiyonel bir şekilde planlanmış. Alya için küçük bir masa ve sandalyelerin de yer aldığı mutfakta, anne-kız birlikte çok keyifli zaman geçiriyorlar.
Hafta sonları ise plaja gitmeye üşenirlerse Ayşe Arman’ın deyimiyle 8,5 kulaçlık havuzlarında serinlemeyi tercih ediyorlar. Dubai tam bir yaz şehri, havuz küçük de olsa can kurtarıcı görünüyor. Alya’yı da havuzdan çıkarmak zaman zaman epey zor oluyormuş.

Ayşe Arman

İki katlı evin üst katı Alya doğmadan önce ‘cool’ bir görünümdeymiş. “Zen havuzu ve taşlar filan vardı,” diye anlatıyor Ayşe Arman. Orada iki sevgili beyaz kanepeye uzanıp film izlerlermiş. “Bir de şimdi görün! Alya geldi eve renk geldi! Kanepeyi ikiye böldüm, üzerine Zara örtüler ve yastıklar attım, her yerden oyuncaklar fışkırıyor. Evde en büyük alan, Alya’nın. Orada tamamen özgür. Dilediği gibi oynayabilir, arkadaşlarını ağırlayabilir. Ama o da babasının alanında resim yapmaması, babasının beyaz koltuklarını boyamaması gerektiğini öğrenecek. Lütfen annesinin de röportaj kasetlerini rahat bıraksın! Kendi alanında ise her şeye hakkı var,” diye anlatıyor Alya’lı günleri...

Ayşe Arman

İnsanlara gümüşler içinde ikramlar yapmak, küçük kendi halinde davetler vermek…” İşte bütün bunların özeti de Ayşe Arman’ın Dubai’deki huzurlu hayatının fotoğraf karesi oluyor…

Ayşe Arman

Dubai’ye taşınmanın Ayşe Arman için birden fazla anlamı var aslında. Burası onun hayatının kalın çizgilerinden birkaçını peş peşe çektiği şehir olmuş. Bu şehirde evlenmiş, bu şehirde anne olmuş ama en önemlisi bu şehirde bir ailesi olmuş. “Burası benim ‘aile’ olduğum ev. Bugüne kadar 11 ev filan değiştirdim İstanbul’da. Bayılırdım taşınmaya ama tek tabancaydım. Evimi severdim ama çok da yaşamazdım.

Ayşe Arman

Seksi bekâr evlerim oldu hep. Uyumaya giderdim, sevişmeye giderdim ve cumartesi-pazar kahvaltılarını ederdim. Geri kalan hayatımsa zaten gazete de geçerdi. Şimdi öyle değil. Hayatımda ilk defa evde bu kadar uzun zaman geçiriyorum.

Ayşe Arman

Ve artık hangi gündelikçinin işi şişirip şişirmediğinin farkına varabiliyorum. Bir ev temiz midir değil midir ilk görüşte anlıyorum. Evde yemek yapıyorum, yapmıyorsam da yapana yardım ediyorum; sofra kuruyorum, topluyorum. İtiraf ediyorum bu domestik hal de hoşuma gidiyor.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
27 Ocak 2013       Mesaj #3
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!

20 Ekim 2012

BLOG YAZARI BURCU ÇEŞİT ' İN AYŞE ARMAN RÖPORTAJI! Msn Wink





Evet, doğru ben onu yakaladım ve bırakmadım. Ama Allah aşkına söyleyin! Kim bırakır ki böyle birini? O benim ustam! Yolda onunla karşılaştığım gün titreyerek çıkan sesime inanamadım. "Ayşe Haanıım" derken yaşlı teyzeler gibiydim... Döndü, gözlerimin içine baktı, yapacağım dedi. Ve o günden sonra beni hiç bırakmadı.

Bırakabilirdi... Yanlış telefon verirdi. Ben duayenim sen de kimsin der röportajdan vazgeçerdi. Ama o, egosundan öyle güzel sıyrılmış ki, öyle içten, öyle samimi ki... Beni bırakmadı. Ve bana ne söz verdiyse yaptı. Canım ustam! Huzurlarınızda bu güzel, vicdanlı insana bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Doğum günümde bana böyle bir hediye verdiği için ona minnettarım! Msn Wink Tacizci Burcu sizi sarılarak öper deli dolu, çalışkan, güzel kadın! Msn Wink

Ve siz Yaşamın Tatları takipçilerim, sizden aldığım güçle her gün daha da emin adımlarla ilerliyorum yolumda. Bu röportajı size ithaf ediyorum... En başından beri yanımda olanlara ve beni hiç tanımadığı halde sevenlere!

 MG 9385


Ayşe Arman’ı komik, güzel, aşık, çılgın, başarılı bir kadın olarak tanıyoruz. Doğru mu tanımışız?Msn Happy Ayşe Arman olmak nasıl bir duygu?
Ne bileyim. Burcu olmak nasıl bir duyguysa, öyle! Ben Ayşe’yim, Ayşe Arman’ım diye dolanmıyorum ortalıkta. Herkes gibi benim de bir sürü kimliğim var. Bir tanesi de o gazeteci olan. Ama Alya’nın okulunda mesela, kendimi tanıtmak için elimi, “Ben Alya’nın annesiyim, memnun oldum” diye uzatıyorum. Benim için Alya’nın annesi olmak, gazeteci Ayşe Arman olmaktan daha önemli. Kulağına küpe olsun yani, kariyer filan önemli ama aslolan aşk! O saydığın sıfatlar arasında da en çok “aşık”ı sevdim. Evet, birlikte olduğum adama ve onunla birlikte yaptığımız çocuğa ve birlikte kurduğumuz hayata aşığım! En önemli şey bu. Geri kalanı teferruat. İşimi de, kariyerimi de, memleketimi de, her şeyi onlar için gözümü kırpmadan bırakırım.

Hepimiz Ayşe Arman’ın fiziğine hayranız. Özellikle bacaklarınız taş gibi!Msn Wink Bunun bir sırrı var mı?
Dalga geçiyorsun değil mi? Ne taşı ya! Sen taş görmemişsin. Bacaklarım gayet kalın. Alman genlerim yüzünden! Ama güçlü. Sır mır yok. Ormanda yaşıyorum, bol bol yürüyorum. Bir de, haftada 3-4 kere Filiz diye masajcı kıza gidiyorum. O işte süper faydalı oluyor. Sert masaj yapıyor, kan dolaşımı hızlanıyor, ödem azalıyor. Çok memnunum. İsteyene telefonunu veririm. Bir tüyo daha, fotoğraf çekimlerinde, Penti’nin en en ince ten rengi çoraplarını giyiyorum, olduğundan daha iyi gösteriyor bacaklarımı.

 MG 9388

Saçlarınız senelerdir moda… Kuaförünüz kim?
Bebek Ebil Saç Tasarım’dan Hüseyin kesiyor. Ebil, benim kişiliğime uygun bir yer. Hızlılar, pratikler, yetenekliler. Rengine gelince MOS’tan Şükran yapar. Bin yıldır. Şükran’ın röflesi üzerine röfle tanımam!

Güzeller güzeli bir kızınız var. İleride güzelliğiyle mi zekasıyla mı ön plana çıksın istersiniz?
Sence? Tabii ki zekasıyla, yaratıcılığıyla! Güzelliğin; aklın yoksa, vicdanın yoksa, merhametin yoksa, iyi bir kalbin yoksa, çalışkanlığın yoksa, girişimci bir ruhun yoksa, espri yeteneğin yoksa, EQ’un yoksa beş para etmez! Ben n’apim öyle güzeli? Ne yapıyorsa hayatta, heyecanla, tutkuyla yapmasını isterim Alya’nın. Ama bunu sadece isteyebilirim. Ben seçenekleri sunarım, kendi doğrularımı göstermeye çalışırım. Ama tercihleri yapacak olan kendisi.

 MG 9393

O kadar çok kişiyle röportaj yaptınız ki… Röportaj yapacağınız kişileri neye göre seçiyorsunuz?
Benim iç sesim önemli. İçimdeki gazeteci. İçimdeki meraklı kuş! İçime sinmeyen bir şey bir boka benzemiyor. Sen de hep iç sesini dinle…

Yazılarında okuduğumuz Ayşe Arman hem çok pozitif hem de çok eğlenceli… Sizi en çok ne güldürür?
Evet, pozitifim. Küçük çukurlara düşsem de, hemen çıkarım. Bardağın dolu tarafını görüyorum, yaratılış bu, bence iyi bir özellik. Hayatı seviyorum, kendimi de. Ben 18 yaşında İstanbul’a gelmiş taşralı bir kızım. Kimseyi tanımıyordum, etmiyordum. Babamdan, ondan bundan torpilim de yoktu. Ne yaptıysam kendim yaptım. O yüzden seviyorum kendimi. Hayallerimin bir kısmını gerçekleştirdim. Bir de çalışkanım. Hep daha iyisini, daha iyisini yapmaya çalışıyorum. Yaptıklarımı beğenmiyorum, bu da güvensizliğimden kaynaklanıyor galiba. Ama bu da beni canlı ve diri tutuyor, devam etme gücü veriyor. Eğlenceli olma kısmına gelince, çalışırken hiç değilim. Birlikte çalıştığım insanlara hayatı dar ederim, çok detaycıyım, çok mükemmeliyetçiyim. İğrencim yani! Beni en çok ne mi güldürür? Ömer ve Alya’nın benimle alay etmesi. İkisi bir oluyorlar, benim laflarımı, söylediklerimi tekrarlıyorlar. Hem sinir oluyorum hem de sonra halimize gülüyorum.

 MG 9399

Eşinizle yaşadığınız aşka hayranız. Peki hiç kavga etmez misiniz? Mutlu evliliğin sırrı nedir?
Tabii ki ederiz. Mutlu bir beraberliğin sırrı kavgadır. Edeceksin. Kendini ifade edeceksin. Duygularını dışa vuracaksın. Bağıracaksın. Ben öyleyim. O hep daha sakin. Ben de aptal aptal bağırdığım için, hep haklıyken haksız duruma düşüyorum. Ama biz hiçbir şeyi içimizde tutmayız. Ömer benim aşkım ve en yakın arkadaşım. Aynı zamanda sırdaşım. Tutkulu yatakdaşım. Hepsi. Sır mır da yok. Varsa da bilmiyorum. Herkesin ilişkisi kendine. Bir tek doğru yok. Bizimki bu.

Genç kızlar evlenirken nelere dikkat etmeli? Seks ,aşk, mantık?
Evlilik zor. Aşk yoksa hepten zor. Hatta imkansız. Alya’nın mesela, 1- Erken evlenmesini istemem. 2- Birkaç aşk yaşamalı önceden. 3- Hayatına dair bir planı olmalı, kendisinden ne yaratmak istediğini bilmeli. Kendi kendine ayakta durabilen biri olmalı. 4- Ondan sonra evlenmeli. 5- Şart da değil aslında. 6- Pas geçmemesi gereken şey çocuk. 6- Çünküüü dünyanın en güzel şeyi!

Röportajlarınız müthiş! Öyle sorular soruyorsunuz ki... Hem bunu nasıl sordu diyoruz. Hem de inanılmaz bir merakla okuyoruz. Röportajlara nasıl hazırlanıyorsunuz?
Ne güzel iltifatlar, teşekkür ederim. Ders çalışıyorum. Evet derse şunu sorarım, hayır derse şunu sorarım. Bir de kendimi çok açıyorum. Soyunuyorum resmen. O zaman karşımdaki de soyunuyor. Bir de çok seviyorum. Ölüyorum soru sorarken. Röportaj yapmadığım zaman da soru soruyorum. Habire.

 MG 9413

Röportaj sırasında karşınızdakine gıcık olduğunuz veya röportajın kötü gittiği durumlarda ne yapıyorsunuz?
Sen su anda bana yalan söylüyorsun diyorum. Çok sıkıcı oldu, okumaz kimse, çok teknik anlatmaya başladınız diyorum. Açık sözlüyüm. Ve tabii sıkılacağımı düşündüğüm insanlara gitmiyorum.

Yazılarınızda orgazmdan seks fantezilerine kadar birçok şeyi paylaştınız… Çok samimisiniz… Sekssiz aşkı mı aşksız seksi mi tercih edersiniz?
Benim için seks eşittir aşk. Ama aşık olmadığım kimseyle sevişmedim. İkisi ayrılmaz bir bütün. Aşksız seks, bana salakça geliyor. İçi boş geliyor. Ama seksiz aşk da öyle. Platonik bir tip değilim. Çatır çatır sevişeceksin!

Bir ara televizyonda program yapmaya başlamıştınız…Sonra bıraktınız… Televizyona tekrar dönmeyi düşünür müsünüz?
Ne bileyim. “Hep onu yap, bunu yap!” diyorlar. Bir sürü teklif geliyor. “Ulan amma çok para” diyorum, “Yapsam mı acaba?” Ama sonra vazgeçiyorum. Zaten hali hazırda hiç bir şeye vaktim yok. Kafası kesik tavuk gibi oradan oraya koşturuyorum, iyice delireceğim. Bir de çok televizyon insanı değilim, fazla doğalım ekran için.

Ayşe Arman çok fazla eleştiri e-postası alıyor. Bunların iyisi var kötüsü var. Nasıl başa çıkıyorsunuz? İşe ilk başladığınızda kötü eleştiriler motivasyonunuzu düşürmüyor muydu?
Yok ya. Belli oranda küfür, kıyamet iyidir. Hiç hakaret yoksa, hep iltifat varsa kork. Ya kimsenin ipinde değilsin, ya da çok vasat işler yapıyorsun. Ben, bana edilen hakaretler azalırsa, yanlış yoldayım diye üzülürüm. Nasıl başa çıkma kısmına gelince… Derin kalınlaşıyor. Alışıyorsun. Bir de onların tanıdıklarını düşündükleri kadınla ben aynı kişi değilim ki…

 MG 9445

Erkek-kadın birçok hayranınız var… Peki hiç sapığınız var mı Hollywood ünlüleri gibi?
Biri vardı. Avanoslu biri. Beni MİT’e şikayet etmişti. Bir takım büyük cinayetlerle ilgili kilit şeyler biliyorum diye. 20’li yaşların başındaydım, ödüm koptu. Ama sonra adamın şizofren olduğu ortaya çıktı. Şimdilerde, ara ara cinsel fantezilerini yazanlar oluyor. Gülüp geçiyorum.

Neredeyse her gün yazınız çıkıyor… Yazılarınızı gazeteye göndermeden önce fikrini aldığınız biri var mı?
Valla, Ömer’e yolluyorum bazen. Sevgili ve Alya yazılarını. Bazen Alya yazıları veto yiyor. Yuvarlanıp gidiyoruz işte…

 MG 9433

ZIPIR SORULAR:

Ayşe Arman’ı ne kızdırır?
İşini doğru dürüst yapmayan herkes. Nefret ediyorum bundan. Alya ödevini şişirdiği zaman da kızıyorum.

En sevdiğiniz insan tipi?
İşini doğru yapan herkes. Buna çok saygım var. Bunun dışında, özgür insanları severim. Kimseyi yargılamayan. Açık fikirli. Modern. Çok okuyan. Meraklı. Yeniliklere açık. Uçuk kaçık. Çılgın. Seyahat manyağı. Böyle uzar gider liste…

En sevmediğiniz insan tipi?
Tembellere gıcığım. Yavaş insanlara bir de. Ve hep başkalarını suçlayanlar. Ulan kendine bak önce, kendini gör!

Yaptığınız en çılgınca şey?
Bir sürü şey… bana normal geliyor ama insanlara çılgın. Her gün yaptığım tonlarca şey…

Balayı için en seksi şehir?
Bali, Maldiv, Cape Town, Rio… Nereye değil, hangi adamla gittiğin önemli! Adam iyiyse, her yer cennet!

Seks için en ideal saatler?
Eskiden biz geceleri daha çok sevişiyorduk, şimdi sabahları. Ama ben hızlı öğleden sonra sevişmelerini de severim!

Kaç beden giyiniyorsunuz? Ayak numaranız kaç?
38-40 beden giyiyorum. Ayak numaram 40.

 MG 9423

Yemeden duramadığınız tatlı?

Ben Haribo manyağıyım. Ama Türk Hariboları değil, onların tadı farklı, içine bir şeyi eksik koyuyorlar. Almanya’da satılan Haribolar için –tıpkı çocuklar gibi- canımı verebilirim. Bir de dondurma severim.

Sosyal medyada aktif misiniz?
Bir haftadır Twitter'dayım! Alya ve Ömer beceremeyeceksin vazgeç diyorlar. Ben inat ediyorum. Msn Happy

İlk kazandığınız parayla ne aldınız?
Elime toplu para geçince ev aldım. Bir ev manyağıyım. Küçük evler biriktirmeyi seviyorum!

En sevdiğiniz slogan nedir?
Your life story is not your life, it is your story! Hayat hikayesi diye bir şey yok, biz yazıyoruz o hikayeleri. Nasıl biri olacağımıza, kendi hayatımızla ne yapacağımıza biz karar veriyoruz.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
24 Şubat 2013       Mesaj #4
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!

aysearman tile

ayse arman

kutsal54 - avatarı
kutsal54
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
22 Mayıs 2013       Mesaj #5
kutsal54 - avatarı
VIP ... GÜLBEN ERGEN FANS!
Ayşe Arman ailesiyle poz verdi

Ayşe Arman: Annelik kocaman çilekli bir pasta
Kadın-erkek, cinsellik ve ilişkiler hakkında yazdığı yazılarla ve hayvanseverliğiyle tanıdığımız Ayşe Arman, Annelik Sanatı dergisine ailesiyle poz verdi. Güçlü, eşine aşık ve cinsellik tabusunu yıkmış bir kadın olarak tanıdığımız Arman bu kez çok farklı çıtkı karşımıza. Her röportajında mutlaka cinselliğe konuyu getiren köşe yazarının bu röportajında sadece kızı Alya ve anneliği var.

Siz normal anneler gibi bir anne değilsiniz, öyle değil mi?
Seni hayal kırıklığına uğratacağım; ama öyleyim. Çocuğu için deliren, sıradan bir anneyim. Tek fark, 35'imde anne olduğum için, kocaman çilekli bir pastaydı annelik. Daha önce olsaydı, kariyer telaşım ve kendimi kanıtlama gibi dertlerim olurdu. Oysa ben, tutkuyla bağlı olduğum işi bulmuş ve nispeten kariyer meselesini halletmiştim. O yüzden hamilelik- annelik köstek değildi. Aksine, her aşamasını heyecanla yaşadığım bir yolculuktu, hala öyle...
Nasıl bir annesiniz peki? Mutlaka eğlenceli, başka...
Bir sürü şey söyleyebilirim. Ama en önemlisi sevgi dolu bir anne olmaya çalışıyorum. Onun dışında bazen saçma, bazen yaratıcı, bazen dengesiz, bazen çocuğundan özür dileyen, bazen onunla yerlerde debelenen, komik oyunlar oynayan, hikâyeler yazan, maceralar yaşayan, onunla parti planlayan, bazen de azarlayan bir anneyim. Kurallarım da var tabii: Merhametli ve vicdanlı olmak esastır. Dünyanın en akıllı çocuğu olma; ama iyi kalpli ol. Dünyanın en başarılı çocuğu da olma; ama kendin ol, orijinal ol. Bir de haddini bil. Küstah olma. Böyle gider kurallar. Bir de her ne yapıyorsan, onu en iyi şekilde yap. İş şişirmeye tahammülüm yok. Ödev kavgası ettiğimiz çok oluyor. Dan diye söylüyorum ben, o açıdan gerçekçi bir anneyim. Ağlıyor; ama oturuyor daha iyisini yapmaya çalışıyor.
Alya doğduğunda her şeyi abarttığınız söylemiştiniz bir yazınızda...
Ben her şeyi abartırım. Sadece anneliğimi değil, sevgililiğimi de, gazeteciliğimi de, evin temizliğini bile... Öyle... Yaratılış. Duygularım abartılı. Alya doğduğunda biraz buldumcuk olmuştum. Hatta görmemişin kızı olmuş durumları... Yine abarttım. Dünya âleme ilan etmek istedim. Ama aşk da böyledir, eline borazan alıp tüm dünyaya haykırmak istersin.
Abartmalar devam ediyor mu?
Tabii. Anneliğin bütün çukurlarına düştüm ben. Bağımsız olsun diye anaokuluna yazdırmak istersin; ama ondan kopamazsın. Büyük acılar çekersin. Çektim. Kapıda ağlamalar "Hayır, ben çocuğumu bu yaşta veremeyeceğim, ondan ayrılamayacağım." demeler.
Halbuki bunların hepsinin çok da abartılacak şeyler olmadığını görüyorsun; ama başka türlüsünü yapamıyorsun.
Alya nasıl bir çocuk?
İnsanın kendi çocuğunu anlatması saçma. Çünkü objektif olamaz. Tatlı bir çocuk... Yaşı gibi. Şu sıralar orman çocuğu, doğada büyüyor. Dans seviyor, köpeğine aşık, duyarlı ve iyi kalpli. Ha bir de yaratıcı.
Doğumdan sonrasında vücudunuzdaki değişiklikleri olgunluk karşılayabildiniz mi?
Hediyesi o kadar güzel ki kim takar o değişiklikleri? Epidural sezaryendi, birkaç gün sonra Dubai'de parkın etrafında yürümeye başlamıştım bile.
Eski formunuza nasıl kavuştunuz?
Kavuştuğum söylenemez. Aynı kiloya inmeyi başarabilirsiniz; ama bedenin formu değişiyor. Kendini ve vücudunu seveceksin ve kabul edeceksin. Ama tabii ki pilatesde yaptım, spor da yaptım, masaja da gittim. Hala bedenimi belli bir formda tutmaya uğraşıyorum.


Benzer Konular

14 Aralık 2014 / Alvarez Ocean Sinema tr
12 Ocak 2010 / Daisy-BT Tiyatro tr
5 Mart 2009 / Kral_Aslan Sanat tr
31 Temmuz 2011 / Daisy-BT Spor tr