Arama

Kopernik (Nicolaus Copernicus)

Güncelleme: 8 Mart 2018 Gösterim: 94.554 Cevap: 10
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
2 Ekim 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi

Mikolaj Kopernik / Nicholaus Copernicus

Ad:  Copernicus.jpg
Gösterim: 2084
Boyut:  66.7 KB

Kopernik, Mikolaj, Latince NİCOLAUS COPERNİCUS
Sponsorlu Bağlantılar
(d. 19 Şubat 1473, Torun - ö. 24 Mayıs 1543, Frombork [Frauenburg], Polonya)
Yer’in kendi ekseni çevresinde döndüğü, Güneş’in hareketli değil durağan olduğu ve Yer’in Güneş’in çevresinde dolandığı görüşüne dayalı günmerkezli (helyosantrik) evren modelini geliştiren PolonyalI astronom.

Kopernik’in günmerkezli evren kuramı sonraki yüzyıllarda bilimi ve felsefeyi derinden etkilemiş, modern bilimin gelişiminde çok önemli bir adım oluşturmuştur.
Varlıklı bir tüccar olan babasını 10 yaşındayken yitiren Kopemik’iıı eğitimini dayısı Lucas Waczenrode üstlendi. 1491’de Kraköw Üniversitesi’ne giren Kopernik bu kurumda üç (kimi kaynaklara göre beş) yıl öğrenim gördükten sonra 1497’de Bologna Üniversitesi’ne gitti. Bologna’da Yunanca, matematik ve Platon felsefesi okudu. Giderek astronomiye ilgisi artan Kopernik ilk astronomi gözlemini bu kentte gerçekleştirdi ve Aldebaran yıldızının Ay tarafından örtülmesini izledi (9 Mart 1497). Ermeland piskoposu Waczenrode’nin önerisiyle 1497’de Frombork kilise kuruluna seçilen Kopernik böylece yaşamı boyunca sürecek bir mali güvenceye kavuşmuş oldu. 1501’de Frombork’a döndü ve görevinden özel izinle ayrılarak yeniden İtalya’ya gitti. Padova Üniversitesi’nde hukuk ve tıp öğrenimi gördükten sonra 1503’te Ferrara Üniversitesi’nde kilise hukuku doktora çalışmasını tamamladı. Aynı yıl ülkesine döndü, uzun süre dayısının danışmanı olarak görev yaptı, onun 1512’de ölmesinden sonra Frombork’a yerleşti. Burada katedral kurulu temsilciliği görevini yaşamı boyunca yürüttü, aynca hekim olarak da çalıştı.

Kraköw ve Padova’daki öğrenimi sonucunda matematik, astronomi, tıp ve ilahiyatta çağının bütün bilgilerine egemen olan Kopernik, 1497’den sonra yoğun olarak astronomiyle ilgilendi. Çok sayıda gözlem yapmadı, ama gerçekleştirdiği gözlemler Güneş, Ay ve gezegenlerin Yer’in çevresinde izledikleri öngörülen yörüngelerin temel bileşenlerini yeniden hesaplamaya yetecek sayıdaydı. 1497-1529 arasında yaptığı 27 gözlemin sonuçlarını yayımladı; bunların dışındaki bazı gözlemlere ilişkin kayıtlan özel kitaplığındaki defterlerde bulunmuştur. 7. yüzyıl Bizanslı şair Theophylaktos’un bazı yapıtlannı dayısının isteği üzerine Yunancadan Latinceye çevirerek 1509’da yayımlayan Kopernik’in 1519-28 arasında yazdığı ve Polonya’nın bazı eyaletleri için para reformu konusunu inceleyen yapıtı ise ancak 1816’da basılmıştır.
Kopernik, astronomi alanındaki çahşmaları ilerledikçe, Ptolemaios’un evren modeline karşı giderek büyüyen bir kuşku duymaya başladı. Aslında aynı kuşkuyu başka bilginler de dile getirmişlerdi; Kopernik bu görüşlerden etkilenmiş olduğunu yapıtlarında belirtmiştir.

Eski Yunan filozoflarının görüşlerinin bir bireşimi olmakla birlikte Ptolemaios’un özgün katkılarını da içeren bu model yermerkezli (jeosantrik) idi ve yörüngelerin çemberlerden oluştuğu görüşüne dayanıyordu. 16. yüzyıla gelindiğinde Ptolemaios’un görüşleri astronomiye tümüyle egemen olmuş, neredeyse bir dinsel inanç biçimine dönüşmüştü. Filozoflar arasında evrenin merkezinin Yer değil Güneş olduğunu öne sürenler de olmuş, ama bunların görüşleri kabul görmemişti. Güneş, Ay ve gezegenlerin devinimlerine ilişkin gözlemlerin yermerkezli modele uygunluğunu sağlamak amacıyla taşıyıcı çember ve ilmek kavramlarını ortaya atan Ptolemaios’un sisteminde her gezegen ilmek olarak adlandırılan bir çember üzerinde dolanıyor, bu çemberlerin merkezleri de taşıyıcı çember adı verilen büyük bir çember üzerinde deviniyordu. Böyle bir sistem, gezegenlerin gözlenen devinimlerinde ortaya çıkan düzensizlikleri, özellikle bunların görünürde bir halka çizerek geriye doğru devinmeleri olgusunu açıklayabilmek için gerekliydi. Ptolemaios’un sistemi gözlenen olguları açıklayabilmiş ve astronomlara gök olaylarını önceden haber verme olanağını sağlamıştı. Ama yüzyıllar geçip daha duyarlı gözlemler yapılmaya başlayınca gökcisimlerinin gelecekteki konumlarının bu modele göre hesaplanması giderek güçleşmiş ve model uygulanabilirliğini, sonuç olarak da çekiciliğini yitirmişti.

Çok sayıda (ve dışmerkezli) çemberlerden oluşan karmaşık yapılı Ptolemaios sistemine oranla daha yalın bir sistemin geliştirilebileceğini düşünen Kopernik, Eski Yunan filozoflarının yapıtlarını inceledi ve bazı filozofların günmerkezli sistemler önermiş olduğunu gördü. Yer’in hareketli olduğu düşüncesi ilk bakışta çok saçma görünüyordu. Ama Kopernik bu varsayımdan yola çıkarak, gezegenlerin çembersel yörüngeler üzerinde düzgün hareket ettikleri kabulünden vazgeçmeksizin, daha yalın olmasa bile çok daha üstün bir modele ulaştı. Yıllar boyu sürdürdüğü matematiksel hesaplar sonucunda bu yeni modelin gerçeğe uygun olduğu kanısına vardı, ama bu konudaki görüşlerini uzun süre yayımlamadı.

Kopernik görüşlerini ilk kez De hypothesi- bus motuum coelestium a se constitutis commentariolus (Gökcisimlerinin Devinimine İlişkin Varsayımlar Üzerine Yorum) adlı kısa yapıtında açıkladı. 1510-14 arasında hazırladığı ve yakın dostlarına dağıttığı bu elyazması incelemede Güneş’in gezegenler sisteminin merkezinde yer aldığı ve durağan olduğu; yıldızların görünürdeki günlük devinimlerinin, Güneş’in yıllık deviniminin ve gezegenlerin görünürdeki geri devinimlerinin Yer’in ekseni çevresindeki günlük dönüşü ile Güneş çevresindeki yıllık dolanımmdan kaynaklandığı açıklanıyordu. Kopernik günmerkezli sistem üzerindeki çalışmalarını sonraki yıllarda da yoğun biçimde sürdürdü. Commentariolus'ta ortaya konan görüşler 1533’te Roma’da Papa VII. Clemens’e bir konferans biçiminde sunulduğunda papanın tepkisi olumlu olmuş ve Kopemik’e kitabını yayımlaması 1536’da resmen önerilmişti. Öte yandan Martin Luther, Yer’in ayrıcalıklı konumuna son veren ve Kitabı Mukaddes’in öğretilerine ters düşen yeni evren görüşüne karşı çıkıyor ve Kopernik’i şiddetle eleştiriyordu. Astronomi bilgini olarak çok yaygın bir üne sahip olmasına karşın Kopernik uzun süre tereddüt içinde kaldı. Ama yakın dostlarının, özellikle öğrencisi Alman matematikçi Georg Joachim Rheticus’un ısrarlarıyla yayımlamayı kabul etti.

Kitabı, bastırmak üzere 1540’ta Nümberş’e götüren Rheticus, Martin Luther, Philıpp Melanchthon ve öteki Reform öncülerinin karşı çıkmaları üzerine kentten ayrılmak zorunda kaldı ve kitabın basılması işini Lutherci din adamı Andreas Osiander’e bıraktı. Kitap 1543’te De revolutionibus orbium coelestium, libri VI (Göksel Kürelerin Dönüşleri Üzerine) adıyla yayımlandı. Osiander Güneş’in durağan, Yer’in hareketli olduğunu öne süren bir yapıtın karşılaşacağı şiddetli tepkilerden çekindiği için kitaba imzasız bir önsöz eklemiş, bu önsözde kitapta öne sürülen sistemin gerçekleri yansıtan bir kuramdan çok, gezegenlere ilişkin hesaplamaları kolaylaştıran bir varsayım olarak ele alınması gerektiğini belirtmişti. Oysa kitabın içeriği dikkatle incelendiğinde Kopernik’in günmerkezli sistemi evrenin gerçek modeli olarak kabul ettiği açıkça görülür.

Altı bölümden oluşan De revolutionibus' un birinci bölümünde bazı temel matematik kuralları veriliyor, Yer’in durağan olduğuna ilişkin görüşlere karşı çıkılıyor ve gezegenlerin diziliş biçimi ele almıyordu. Kopernik yermerkezli sistemin öngördüğü diziliş biçimini (Yer, Ay, Merkür, Venüs, Güneş, Mars, Jüpiter, Satürn) kabul etmiyor ve merkezde Güneş olmak üzere Merkür, Venüs, çevresinde Ay’ın dolandığı Yer, Mars, Jüpiter, Satürn sıralanışını öne sürüyordu. İkinci bölümde yıldızların ve gezegenlerin görünürdeki devinimleri daha önce verilen matematik kuralları yardımıyla açıklanıyor, Güneş’in görünürdeki deviniminin Yer’in deviniminden kaynaklandığı ortaya konuyordu. Üçüncü bölüm Yer’in devinimi nin matematiksel betimlemesine ayrılmıştı Yer’in dönme ekseninin yalpalamasından kaynaklanan ılım noktalarının yalpalaması olgusunun da açıklandığı bu bölümü Ay’ın ve gezegenlerin devinimlerinin incelendiği üç bölüm izliyordu.
Ad:  Nikolaus_Kopernikus3.jpg
Gösterim: 1575
Boyut:  33.6 KB

Kopemik’in günmerkezli kuramıyla, Ay’ın ve gezegenlerin devinimleri Ptolemaios sistemine oranla daha yetkin bir biçimde hesaplanabiliyordu. Ama gezegenlerin çembersel yörüngeler üzerinde sabit hızla dolandıkları görüşünden vazgeçemeyen Kopemik, gözlem sonuçlan ile model arasında uygunluk sağlamak amacıyla Güneş’in yörüngelerin tam merkezinde yer almadığını kabul etmek zorunda kalmıştı; modeli, gene aynı nedenlerle, karmaşık bir ilmekler sistemi içeriyordu. Kopernik gene de ortaya koyduğu sistemin estetik yönden daha çekici ve ilahi takdire daha uygun olduğu kanısındaydı.

Kopernik’in büyük yapıtını, basılmış olarak ancak yaşamının son gününde (24 Mayıs 1543) görebildiği sanılmaktadır.
Kopemik’in günmerkezli sistemi özgür düşünceli birçok bilim adammca kabul gördü. Bunda, bu sistemin daha yetkin oluşunun yanı sıra geleneksel inanışlardan kopuşu simgeliyor olması da rol oynadı. Aristoteles’in ısrarla savunduğu Yer’in durağan olduğu görüşü ile Ptolemaios’un Yer’in evrenin merkezinde yer aldığı görüşü zamanla kilise tarafından dinsel bir dogma haline getirilmişti. Gene de birçok ileri görüşlü düşünür ve bilgin bunların bilimsel gelişme yollarını tıkadığı ve çoktan terk edilmeleri gerektiği düşüncesindeydi.

Kopernik kuramı evrene bakış açısında iki önemli değişikliğe yol açtı. Bunlardan birincisi evrenin boyutlarına ilişkindi. Yıldızlar gökyüzünde hep aynı sabit konumlarda gözlenmekteydi; oysa eğer Yer Güneş’in çevresinde dolanıyorsa, yıldızların konumlarında dönemli küçük değişmeler görülmesi gerekirdi. Kopernik bunu, yıldızları taşıyan kürenin Yer’den çok uzakta oluşuyla açıkladı. Böylece, günmerkezli sistem, evrenin daha önce sanıldığından çok daha büyük olduğu görüşünün kabul edilmesine yol açtı. İkinci değişiklik cisimlerin neden yere düştüklerinin açıklanmasına ilişkindi. Aristotelesçi öğreti, cisimlerin “doğal konumlan” olan evrenin merkezine doğru düştüklerini öngörüyordu; ama günmerkezli sistem, evrenin merkezinin Yer’in merkezi olmadığını ortaya koyunca düşme olgusuna da yeni bir açıklama bulmak gerekiyordu. Düşen cisimlere ilişkin yasalann yeniden ele alınıp incelenmesi düşüncesi yaklaşık 150 yıl sonra Newton’un evrensel kütle-çekimi kavramını ortaya koymasıyla sonuçlanacaktı.
Ad:  Death_of_Nicolaus_Copernicus.jpg
Gösterim: 874
Boyut:  63.6 KB

Yer’in evrenin merkezi konumundan bir gezegen konumuna indirgenmesinin etkileri çok derin oldu. Artık Yer’i, yaratılışın bir örneği, bir simgesi olarak düşünmek olanaksızdı, çünkü Yer, öteki gezegenler gibi bir gezegendi, başkaca bir üstünlüğü yoktu. Yer artık çevresindeki değişmez evrenin ortasında değişimin ve yok oluşun merkezi değildi. Küçükevreni (mikrokozmos) oluşturan inşam kendisini çevreleyen büyükevrenin (makrokozmos) bir yansıması olarak kabul etmek de artık olanaklı değildi.

Geleneksel inançlar ve kalıplar sistemine başarıyla karşı çıkabilmek insanın evrene ilişkin görüşlerinin tümüyle değişmesini gerektiriyordu; işte “Kopernik Devrimi” deyimi bu değişmeyi ifade eder.
kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Safi; 8 Mart 2018 01:31
Biyografi Konusu: Kopernik (Nicolaus Copernicus) nereli hayatı kimdir.
AriThmetiCs - avatarı
AriThmetiCs
Ziyaretçi
24 Şubat 2007       Mesaj #2
AriThmetiCs - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Nikolaus_Kopernikus6.jpg
Gösterim: 1179
Boyut:  46.7 KB

Nicolas Copernicus (1473-1543)

Copernik modern astronominin kurucusu olarak bilinir. Polonya'da doğdu. Cracow üniversitesine gönderildi. Burada matemetik ve optik üzerine çalıştı. Italya' da amcasının zorlamasıyla akademik yaşamının geri kalan günlerini geçireceği Frauenburg katedraline rahip olarak atandı. Bu pozisyonundan dolayı gücünün doruğuna erişti. Fakat sürekli öğrenci olarak kaldı.

Sponsorlu Bağlantılar
Boş zamanlarında resim yaptı ve Yunan şiirlerini latinceye çevirdi. Onun astronomiye zaten var olan merakı giderek bir numaralı ilgi alanı oldu. O araştırmalarını kendi başına ve yardım almadan yaptı. Gökyüzünü kathedralin duvarları içindeki bir kuleden gözlemledi ve bu gözlemleri teleskop'un icadına yüzlerce yıl kala çıplak gözle gerçekleştirdi. 1530'da dünyanın kendi ekseni etrafında günde bir kere , güneşin etrafında yılda bir kere döndüğünü iddia ettiği büyük çalışması De Revolutionibus'u bitirdi. Bu o zamanlar inanılmaz birşeydi. Copernik'e kadar, batı dünyası evrenin gerisinde hiçbirşey olmayan kapalı ve küresel bir yapıda olduğunu iddia ettiği Ptolemiac teorisine inanıyordu.

O zamana kadar düşünürlerin hemfikir olduğu Claudius Ptolemy Alexandra'da yaşayan bir Mısırlı'ydı. Potelmy'e göre dünya; sabit, hareketsiz ve evrenin merkezine konumlandırılmış güneş dahil herşey onun etrafında dönmekte idi. Bu insan doğasına çekici gelen bir teoriydi. İnsanın günlük gözlemlerine ve egosuna uygun düşen birşeydi. Copernik teorisini yayımlamakta acele etmedi. Teorinin birkaç astronom arasında incelenerek, kendisine fikir verebileceğini düşündü. Copernik' in çalışmaları, eğer genç bir adam bu çalışmaları 1939'da incelememiş olsaydı hiçbir zaman basılacak duruma gelemeyebilirdi. 66 yaşındaki bir rahibin yazısını okuyup ilgilenen 25 yaşındaki Alman Profesör George Rheticus 'du. Copernik'in çalışmalarıyle birkaç hafta ilgilenmeyi tasarladı ama, iki yıl boyunca teori üzerine çalıştı ve teoriden çok fazla etkilendi. O zamana kadar Copernik teoriyi yayımlamakta isteksizdi. Kilisenin teorisi hakkında ne söyleyeceği ile çok ilgilenmesede o her şeyin mükemmel olmasını isteyen ve 30 yıl teori hakkında çalışmasına rağmen hiçbir zaman tamamlanmadığını düşünen biriydi. Copernik için gözlemler sürekli tekrar edilmeliydi. (İlginç olan dünyanın 300 yılının kaybına yolaçan elyazmaları 19. yüzyıl ortalarında Prag'da bulundu. Bu yazmalar gösterdi ki Copernik teorisini sürekli gözden geçiriyordu. Bu yazmaların hepsi o zamanlar için bilgili kişilerin kullandığı latince ile yazılmıştı.)

Copernik 1543'de öldü ve hiçbir zaman çalışmalarının nasıl bir sansasyon yarattığını göremedi. Ortaçağdan kalma filozofik ve dinsel inanışlara karşı geldi. Copernik teorisi insanın, evrenin kendisi için yaratılmadığını, yalnızca onun bir parçası olduğunu düşünmeye zorladı. Onun çalışmalarının en önemli yanı insanın Cosmos'a bakışını değiştirmiş olmasıdır.

Son düzenleyen Safi; 8 Mart 2018 01:32
sedat sencan - avatarı
sedat sencan
VIP VIP Üye
14 Eylül 2008       Mesaj #3
sedat sencan - avatarı
VIP VIP Üye
Asıl ön adı Mikolaj, Latincede Nicolaus olan Kopernik 1473 yılında Polonya’da doğdu.
Ad:  Nikolaus_Koperniku4.jpg
Gösterim: 529
Boyut:  28.2 KB

Varlıklı bir tüccar olan babası, Kopernik 10 yaşında iken ölünce,eğitimini dayısı üstlendi.
Krakow Üniversitesi’nden sonra 1497 yılında Bologna Üniversitesi’ne girdi.
Burada matematik ve felsefe öğrenirken astronomiye de ilgi duyuyordu.
İlk gözlemi 9 Mart 1497 günü Aldebaran yıldızının Ay tarafından örtülmesi idi.
Aynı yıl Frombork kilise kuruluna seçildi.Böylece yaşamı boyunca sürecek olan mali güvenceye kavuşmuş oldu.
1501 yılında İtalya’ya giderek Padova Üniversitesi’nde hukuk ve tıp öğrenimi gördü.
1503 yılında Ferrara Üniversitesi’nde kilise hukuku doktora çalışmasını tamamladı.
Aynı yıl ülkesine döndü.1512 yılından itibaren Frombork katedral kurulu temsilciliği görevine başladı.
Ayrıca hekimlik te yapıyordu.
*
Kopernik 1497 yılından itibaren astronomi ile fiilen ilgilenmekteydi.
Aslında yaptığı gözlem sayısı azdı.
Ama gerçekleştirdiği gözlemler Güneş,Ay ve gezegenlerin Yer’in çevresinde izledikleri öngörülen yörüngelerin temel bileşenlerini yeniden hesaplamaya yetecek sayıdaydı.
1497-1529 yılları arasında yapmış olduğu 27 gözlemin sonuçlarını yayımladı.
Yoğun astronomi araştırmalarının yanısıra daha pekçok çalışmalar da yapıyordu.
Örneğin şairlerin şiirlerini Latinceye çeviriyor,para konusunu inceliyordu.
*
Kopernik,astronomi alanındaki çalışmalarında ilerledikçe,Ptolemaios’un evren modelinden kuşku duymaya başlamıştı.
Zaten aynı kuşkuyu başka bilimadamları da dile getirmişlerdi.Kopernik,bu görüşlerden etkilendiğini yapıtlarında belitmiştir.
Ptolemaios’un evren modeli,eski Yunan filozoflarının görüşlerinin bileşimine dayanıyordu,ama kendi katkılarını da içeriyordu.
Bu model yermerkezli,yani jeosantrik idi ve yörüngelerin çemberlerden oluştuğu görüşünü varsayıyordu.
16.yüzyıla gelininceye değin Ptolemaios’un görüşleri astronomiye tümüyle egemendi.
Öyle ki bir dinsel inanç biçimine dönüşmüştü.
Aslında filozoflar arasında evren merkezinin Yer değil Güneş olduğunu öne sürenler olmuştu,ama kabul görmemişti.
Ptolemaios, Güneş,Ay ve gezegenlerin hareketlerine ilişkin gözlemlerin yermerkezli modele uygunluğunu sağlamak amacındaydı.
Bunun için taşıyıcı çember ve ilmek kavramlarını ortaya atmıştı.
Bu sistemde her gezegen ilmek olarak adlandırdığı bir çember üzerinde dolanıyordu.
Bu çemberlerin merkezleri de taşıyıcı çember adını verdiği büyük bir çember üzerinde hareket ediyordu.
Ptolemaios’un sistemi,gezegenlerin gözlenen hareketlerinde ortaya çıkan düzensizlikleri açıklayabilmek için onun zamanında gerekliydi.
Nitekim bu sistem 16.yüzyıla gelininceye değin gözlenen olguları açıklayabilmiş ve astronomlara gök olaylarını önceden haber vermeyi sağlamıştı.
Ama yüzyıllar geçtikçe daha duyarlı gözlemler yapılmaya başlanmıştı.
Artık gökcisimlerinin gelecekteki konumlarının bu modele göre hesaplanması giderek güçleşmişti.
*
Kopernik,çok sayıda ve dışmerkezli çemberlerden oluşan bu karmaşık Ptolemaios sistemine göre daha sade bir sistem düşünüyordu.
Yer’in hareketli olduğu varsayımından yola çıktı.
Gezegenlerin çembersel yörüngeler üzerinde düzgün olarak hareket ettiklerini kabul etti.
Yıllar süren matematiksel hesaplar sonucu yeni modelini oluşturdu.Ama görüşlerini hemen yayımlamadı.
1510-1514 yılları arasında hazırladığı ve sadece yakın dostlarına dağıttığı el yazması incelemede Güneş’in gezegenler sisteminin merkezinde yer aldığını ve durağan olduğunu belirtiyordu.
Yıldızların görünürdeki günlük hareketlerinin,Güneş’in yıllık hareketinin ve gezegenlerin görünürdeki geri hareketlerinin Yer’in ekseni çevresindeki günlük dönüşü ile Güneş çevresindeki yıllık dolanımından kaynaklandığını söylüyordu.
Kopernik,günmerkezli sistem üzerindeki çalışmalarını sonraki yıllarda da sürdürdü.
1533 yılında Papa VII. Clemens bu görüşleri olumlu karşıladı.
Ancak Martin Luther,Yer’in ayrıcalıklı konumuna son verdiği ve Kutsal Kitap’a ters düştüğü gerekçesi ile Kopernik’e karşı çıktı.
Kopernik uzun süre tereddüt etti.
Yakın dostlarının ısrarları ile görüşlerini yayımlamayı kabul etti.
Reform öncülerinin karşı çıkmaları sürse de kitap1543 yılında ‘Göksel Kürelerin Dönüşleri Üzerine’ adıyla yayımlandı.
*
Kitabın basımına öncülük eden Andreas Osiander adındaki Lutherci din adamı,aslında Güneş’in durağan,Yer’in hareketli oluşunu öne süren bir yapıtın şiddetle tepki göreceğini tahmin ediyordu.
Bu nedenle imzasız olarak yazdığı önsözde,kitapta öne sürülen sistemin, gerçekleri yansıtan bir kuramdan çok,gezegenlere ilişkin hesaplamaları kolaylaştıran bir varsayım olarak ele alınması gerektiğini belirtmişti.
Oysa kitapta Kopernik ,günmerkezli sistemi evrenin gerçek modeli olarak kabul ettiğini açıkça anlatıyordu.
*
Kopernik’in ‘Göksel Kürelerin Dönüşleri Üzerine’ adlı kitabı 6 bölümden oluşur.
Birinci bölümde bazı temel matematik kurallar yer alır.
Yer’in durağan olduğu görüşüne karşı çıkar.
Yermerkezli sistemde diziliş şöyle idi:Yer,Ay,Merkür,Venüs,Güneş,Mars,Jupiter,Satürn.
Kopernik şu sıralamayı öngördü:Merkezde Güneş,Merkür,Venüs,çevresinde Ay olan Yer, Mars,Jupiter,Satürn.
İkinci bölümde yıldızların ve gezegenlerin görünürdeki hareketleri daha önce verilen matematik kuralları ile açıklanır.
Güneş’in görünürdeki hareketinin Yer’in hareketinden kaynaklandığı ortaya konur.
Üçüncü bölüm Yer’in hareketinin matematiksel açıklanması ile ilgilidir.
Diğer üç bölümde Ay’ın ve gezegenlerin hareketleri ele alınır.
Ad:  Nikolaus_Kopernikus1.jpg
Gösterim: 617
Boyut:  47.4 KB

*
Kopernik’in günmerkezli kuramı,Ay ve gezegen hareketlerini Ptolemaios’un sistemine oranla daha iyi açıklar.
Ancak Kopernik,gezegenlerin çembersel yörüngeler üzerinde sabit hızla dolandıkları görüşünden vazgeçmemişti.
Bu nedenle gözlem sonuçları ile model arasında uygunluk sağlamak için,Güneş’in,yörüngelerin tam merkezinde yer almadığını kabul etmek zorunda kaldı.
Bu model aynı nedenlerle karmaşık ilmekler sistemini de içeriyordu.
Ama Kopernik,gene de ortaya koyduğu sistemin daha estetik ve ilahi takdire daha uygun olduğuna inanıyordu.
*
Kopernik’in günmerkezli sistemi özgür düşünceli bilim adamlarınca benimsendi.
Herşeyden önce bu model daha yetkindi ve aynı zamanda geleneksel inanışlardan kopuşun simgesiydi.
O güne kadar Aristo’nun savunduğu Yer’in durağan olduğu görüşü ile Ptolemaios’un Yer’in evrenin merkezinde olduğu görüşü kilise tarafından dinsel bir dogma haline gelmişti.
İleri görüşlü bilim adamları kilisenin bu tutumunun bilimsel gelişmeleri engellediğini görüyorlardı.
Kopernik’in kuramı evrene bakış açısında iki önemli değişikliğe yol açtı:
Birinci değişiklik evrenin boyutları ile ilgiliydi.
Yıldızlar gökyüzünde hep aynı sabit konumlarda gözlenmekteydi.
Oysa Yer,Güneş’in çevresinde dolanıyorsa,yıldızların konumlarında dönemsel küçük değişmeler olması gerekirdi.
Kopernik,bu durumu,yıldızları taşıyan kürenin Yer’den çok uzakta oluşuyla açıkladı.
Böylece günmerkezli sistem,evrenin daha önce sanıldığından çok daha büyük olduğu görüşüne yol açtı.
İkinci değişiklik,cisimlerin neden yere düştüklerini açıklıyordu.
Aristo öğretisine göre cisimler,doğal konumları olan evrenin merkezine doğru düşerdi.
Günmerkezli sistem evrenin merkezinin Yer’in merkezi olmadığını ortaya koyunca düşme olgusu yeni bir açıklamayı gerektiriyordu.
Bu açıklama 150 yıl sonra Newton’un evrensel kütleçekimi kavramı ile sonuçlandı.
*
Yerküre artık evrenin merkezi değildi.Normal bir gezegendi.
Bir yaratılış simgesi değildi,öteki gezegenlere bir üstünlüğü de yoktu.
Çevresindeki değişmez evrenin ortasında tek değişim merkezi de değildi.
Artık insanoğlu geleneksel inançlar ve kalıplar sistemine karşı çıkmaya başlamıştı.
Kopernik 1543 yılında öldü.
Son düzenleyen Safi; 8 Mart 2018 01:33
BrookLyn - avatarı
BrookLyn
Kayıtlı Üye
3 Ekim 2008       Mesaj #4
BrookLyn - avatarı
Kayıtlı Üye
Ad:  1Kopernik.JPG
Gösterim: 559
Boyut:  22.1 KB
Mikolaj Kopernik (1473-1543)

Mikolaj Kopernik döneminin astronomi bilgisini kök­ten değişikliğe uğratmış, en büyük bilginler­den biridir. Dünya'nın her 24 saatte bir kendi çevresinde bir kez döndüğünü, yılda bir kez de Güneş'in çevresinde dolandığını, öte yan­dan Dünya ile bazı başka gezegenlerin bugün Güneş sistemi denen sistemi oluşturduğunu açıklayarak, astronomi biliminin gelişmesine büyük bir katkıda bulunmuştur

Bu gerçekler bugün bize çok doğal ve basitmiş gibi görünür, ama Kopernik zama­nında insanlar hâlâ 2. yüzyılda Mısır'da yaşa­mış olan astronom Batlamyus'un kuramına inanıyorlardı. Batlamyus'a göre Dünya evre­nin merkezinde hareketsiz duruyor, Güneş, Ay, yıldızlar ve öteki gezegenler de Dünya'nın çevresinde dolanıyordu.

Kopernik, Batlamyus'un bu sonuca, gece­leri Kuzey Kutbu'nun çevresinde ağır ağır hareket eden Büyükayı'yı izleyerek vardığını düşündü. Kendisi ise Güneş'in, Ay'ın ve yıldızların doğup batmasına, Dünya'nın kendi çevresinde dönüyor olmasının yol açtığını anladı. Aslında onun kurduğu sistem de tümüyle doğru değildi. Kopernik'e göre Gü­neş evrenin merkezinde sabit bir yerde hare­ketsiz halde duruyor, gezegenler onun çevre­sinde dolanıyor ve daha ötelerde de Güneş gibi hareketsiz duran başka yıldızlar bulunu­yordu. Daha sonraları Güneş'in evrendeki sayısız yıldızdan yalnızca biri olduğu ve tüm bu yıldızların gezegenler ile birlikte uzayda sürekli hareket ettiği ortaya çıkarıldı.

Ama gene de Kopernik'in, Dünya'nın evre­nin merkezinde bulunmadığını ve öteki geze­genler ile birlikte Güneş'in çevresinde dolan­dığını bulması, çok önemli bir adımdı. O dönemde bu kuram çok zor kabul edildi. Kopernik'in kuramının yanlış yönlerini ise 17. yüzyılda İtalyan astronom Galilei ortaya çıkardı.

Kopernik Polonyalı idi. Polonya ve İtalya' da astronomi ve matematik okudu, ayrıca doktor olmak amacıyla tıp öğrenimi gördü. Bir süre Roma'da matematik dersleri verdi ve daha sonra Polonya'ya geçerek Frombork'a yerleşti. Burada katedral kurulu temsilciliği yaptı, ayrıca çevredeki yoksul insanları tedavi etti.

Kopernik astronomi üzerine görüşlerini, De hypothesibus motuum coelestiumase constitutis commentariolus ("Gökcisimlerinin Devinimine İlişkin Varsayımlar Üzerine Yo­rum") adlı büyük kitabında ayrıntılı biçimde açıkladı. Kitap, Kopernik'in ölümünden kısa bir süre önce, 1543'te yayımlandı.

Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica
Son düzenleyen Safi; 8 Mart 2018 01:34
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
22 Mart 2010       Mesaj #5
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Mikolaj Kopernik / Nicholaus Copernicus
Ad:  Nikolaus_Kopernikus.jpg
Gösterim: 2291
Boyut:  41.6 KB

(1473 - 1543)

Düşünce tarihinde etkisi yönünden Copernicus devrimiyle boy ölçüşebilecek pek az dönüşüm vardır. Son dörtyüz yılda tanık olduğumuz bilimsel gelişmenin astronomide yer alan bu devrimle başladığı söylenebilir.

Dinsel bağnazlıkla özgür düşünce hemen her dönemde çatışma içinde olmuştur. Ortaçağ düşünce geleneğini kıran ilk bilimsel atılımın astronomide ortaya çıkması bir bakıma doğaldı. Birkez, astronomide hiç bir alanda olmayan bir bilgi birikimi vardı. Babillilerin göksel nesnelerin devinimlerine ilişkin gözlemlerini, kuramsal düzeyde işleyen eski Yunanlıların astronomide büyük ilerleme kaydettikleri bilinmektedir.

17. yüzyıla gelinceye dek egemenliğini sürdüren Ptolemy (Batlamyus) sistemi bu birikimin ürünüdür. Sonra, Rönesans'la birlikte, astronomide ivedi çözüm gerektiren pratik sorunlar ağırlık kazanmıştı. Bu sorunlardan biri denizde boylam hesaplanmasına ilişkindi. Bu ise, öncelikle, güneşin izler göründüğü yolun doğru belirlenmesini gerektiriyordu.

Çözümü aranan bir diğer sorun takvime ilişkindi. M. Ö. 46'da oluşturulan yürürlükteki takvim yetersizdi. Örneğin, o takvime göre, bir yıl 365 günden oluşuyordu (Oysa, şimdi bildiğimiz gibi yılın süresi bundan 11 dakika 14 saniye daha kısadır).

Ne var ki, bu türden nedenler, doğruluğu söz götürmez sayılan Ptolemy teorisinde köklü bir değişiklik için yeterli olamazdı. Astronomlar çoğunluk kimi düzeltmelerle yer-merkezli sistemin korunabileceği inanandaydılar. Nitekim, klasik dönemden beri kimi bilginlerce önerilen güneş-merkezli sistem onların gözünde saçma olmaktan ileri bir anlam taşımıyordu.

Yerleşik sistem nerdeyse bağnaz bir inanca dönüşmüştü. Öyle ki, ortaçağ sonlarına doğru Oresme ve daha sonra Cusalı Nicolas gibi bilginlerin yönelttikleri ciddi eleştiriler hiç bir etki uyandırmadan kalır. Yeni arayışların başladığı Rönesans'ta bile sistemin sarsılması kolay olmaz.

Copernicus'un daha öğrencilik yıllarında Ptolemy teorisine karşı içine düştüğü kuşku ve doyumsuzlukta kendisini önceleyen eleştiricilerin, özellikle hocası Novara'nın etkisi büyük olmuştur. Bologna üniversitesinde astronomi profesörü olan Novara, kilisenin o sıra içinde olduğu görecel hoşgörüden de yararlanarak, Ptolemy sistemine sert eleştiriler yöneltmekteydi.

Biraz önce de değindiğimiz gibi, Ptolemy sisteminin göksel olguları açıklamaya yönelik salt bir teori olmaktan ileri bir niteliği, dinsel ya da ideolojik bir bağışıklığı vardı. Sistem ortaçağ skolastik felsefesiyle bütünleşmiş, nerdeyse resmi bir kimlik kazanmıştı. Eleştirilerin, ne denli yerinde ve tutarlı olursa olsun, önemli bir etki yaratması beklenemezdi.

Sistemin sarsılması Rönesans'ın getirdiği yeni anlayışı, farklı kültür ortamını bekler. Rönesans sanatta parlak bir atılım olduğu kadar, sonunda din, bilim, politika ve ekonomide de geleneksel katı tutumları kıran, dünyaya yeni bir bakış açısı getiren uzun süreli bir dönüşümdür. Copernicus'un şansı, üstün zekâ ve güçlü öğrenme tutkusunun yanı sıra, her alanda yeni arayışların başladığı öyle bir dönemde dünyaya gelmiş olmasıdır.

Copernicus kimdi ve ne yaptı?

Yalnız bilimde değil, insanlığın dünya görüşünde de büyük bir devrime yol açan çalışmasının kapsam ve niteliği neydi?
Nicolaus Copernicus Polonya'nın Torun kentinde üst-yaşam düzeyinde bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. On yaşında iken babasını yitirdi; bir bilgin-papaz olan amcasının koruyuculuğu altında büyüdü; aldığı eğitim daha çok teolojiye yönelikti. Ancak, Copernicus'un ilgi alanı belli bir konuyla sınırlanamayacak kadar genişti. Ülkesinde Cracow üniversitesini bitirdikten sonra İtalya'ya gider; Bologna, Padua ve Ferrara gibi dönemin seçkin üniversitelerinde astronomi, matematik, hukuk ve tıp dallarında altı yıl süren öğretim görür.
Ad:  Nikolaus_Kopernikus2.jpg
Gösterim: 581
Boyut:  28.8 KB

Bir süre Roma'da matematik profesörlüğü yaptıktan sonra ülkesine döner, kilisede üst-düzey bir görev üstlenir. Ayrıca, çeşitli devlet hizmetlerini sürdüren Copernicus bir ara ülkesini dış ilişkilerde diplomat olarak da temsil eder. Ne ki, onun asıl ilgi alanı astronomi idi. Aralıksız otuz yıl süren bir çalışmanın ürünü baş yapıtı Göksel Kürelerin Dönüşleri Üzerine arkadaşlarının ısrarı üzerine yayıma girer. Kitabının ilk nüshası Copernicus'a yaşamının son günlerinde hasta yatağında ulaşır.

Copernicus devrimi nedir, niçin önemlidir?
Copernicus işe koyulduğunda ortaçağ dünya görüşüne karşı çıkma gibi bir niyeti yoktu. Aldığı eğitim temelde o görüşe dayanıyordu. Onun yapmak istediği çeşitli yönlerden yetersiz bulduğu Ptolemy astronomisini matematiksel olarak daha basit, kendi içinde uyumlu ve açıklama gücü daha yüksek bir sisteme dönüştürmekti.

Ptolemy teorisine göre, gökyüzü yıldızların "çakılı" olduğu dönen bir küreydi; dünya bu kürenin merkezinde sabit bir konuma sahipti; çevresinde ay, güneş ve gezegenleri taşıyan iç içe bir dizi kristal küre vardı. "Tanrısal bir düzen" diye imgelenen bu sistem, ayrıca insana evrenin merkezinde olma onur ve gururunu sağlamaktaydı.

Ne var ki, salt bilimsel açıdan bakıldığında sistem gereksiz yere karmaşık olduktan başka tutarsızdı. Sistemde birbirini tutmayan bir takım varsayımlar, ayaküstü gereksinmelere göre oluşturulan açıklamalar vardı. Benzetme yerindeyse, baş, gövde, el ve ayak gibi her parçası başka bir yerden derlenmiş bir heykelin acayip görüntüsünü sergiliyordu.

Copernicus astronomiyi basitleştirme ve tutarlı kılma girişiminde, kökü klasik çağa uzanan bir hipoteze başvurur (M. Ö. 3. yüzyılda Aristarcus adında bir bilgin, şimdi "güneş sistemi" dediğimiz sistemin merkezinde dünyanın değil, güneşin yer aldığını ileri sürmüş, ancak bağnaz çevrelerin tepkisiyle susturulmuştu).

Doğrusu, yalnız yerleşik öğretiye değil sağduyuya da ters düşen bu hipotezin bilim tarihindeki devrimsel sonucunu Copernicus'un öngördüğü kolayca söylenemez. Büyük olasılıkla, Aristarcus hipotezi onun gözünde göksel sisteme geometrik uyum sağlayan bir basitleştirme aracıydı. Nitekim, kitabın önsözünde önerilen yeni sistemin bilimsel doğruluğu değil, salt matematiksel geçerliği vurgulanıyordu.

Gerçekten, Copernicus teorisinin, dünyanın sistemdeki yeni konumu dışında köklü bir değişiklik içerdiği kolayca söylenemez. Bir kez sayılarını azaltmakla birlikte göksel kürelere ilişkin varsayımdan vazgeçilmemiştir. Sonra, gezegenlerin devinimlerinde düzgün çembersel yörüngeler izlediği görüşü korunmuştur. Üstelik yeni teori de gözlemsel verilerle uyum bakımından kimi güçlüklerle karşı karşıyaydı. Belki de biraz da bu nedenle 16. yüzyılın sonlarına gelinceye dek teori beklenen ilgiyi görmez; Ptolemy sistemi yürürlükte kalır.

Bilindiği gibi, Copernicus teorisi iki temel varsayım içermektedir:
(1) Gezegenleri taşıyan göksel küreler dünyanın değil, güneşin çevresinde dönmektedir.
(2) Dünya merkezde sabit değil, kendi ekseni çevresinde günlük, güneşin çevresinde yıllık dönüşler içindedir. Copernicus'u bu varsayımlara en başta gözlemsel verilerin yönelttiği kuşku götürmez. Bunun çarpıcı bir kanıtım şu sözlerinde bulmaktayız:

Kanımca, ileri sürdüğüm ilkeler soruna büyük bir basitlik getirmektedir. Ptolemy sisteminde olduğu gibi dünyayı merkezde sabit varsayma çok sayıda küre varsayımına yol açmış, bu da sorunu içinden çıkılmaz karışıklığa sokmuştur. Önerdiğim sistem ise, gereksiz ya da boş varsayımlara gitmeksizin, bir çok gözlem verisini tek nedenle açıklamaya elveren, gerçeği her yanıyla yansıtan bir sistemdir.
Ad:  Nikolaus_Kopernikus4.jpg
Gösterim: 567
Boyut:  65.9 KB

Bu ussal yaklaşım Copernicus'un çok iyi bilinen cephesi. Onun çoğu kez gözden kaçan bir başka cephesi daha var! Aşağıdaki alıntıda Copernicus'un evreni "ilkel" diyebileceğimiz büyülü bir dille betimleme yoluna gittiğini görmekteyiz:

Evrenin ortasında güneş taht kurmuştur. Bu görkemli tapınakta, çevresindeki herşeyi bir anda aydınlatan "güneş" dediğimiz nur kütlesi için daha saygın bir konum düşünülebilir miydi? Güneşi evrenin Lambası, Bilge yöneticisi diye övenler olmuştur: Hermes Trismegutus'un gözünde O ışıldayan Tanrı, Sophocles'in Elektra'sı için herşeyi gören yüce varlıktır. Güneş gerçekten tahtına kurulmuş Sultan gibi, çevresinde dolaşan gezegenleri çocukları gibi yönetir.

Copernicus'un bu duygusal yanıyla bir tür gizemcilik olan, teologların da paylaştığı bir felsefenin (Yeni-Platonculuk) etkisinde olduğu söylenebilir. Ama öylede olsa kilisenin resmi öğretiye ters düşen bir görüşü hoş karşılaması beklenemezdi. Ne ki, Bruno ve Galileo'ya gelinceye dek Katolik kilisesi belirgin bir tepki göstermez. Oysa protestan liderler daha baştan Copernicus'u kınama yoluna gitmişlerdi. "Bu budala" diyordu Luther, "astronomi bilimini altüst etme sevdasındadır. Oysa kutsal kitap arzın değil, güneşin döndüğünü bize bildirmiştir.... Bir yeni yetme astrologa halk kulak versin, olacak iş mi?"

Copernicus mistik eğilimlerine karşın bir astrolog değil, gerçek bir astronomdu. Tarih onu 17. yüzyıl bilimsel devrimine yol açan araştırma tutkusu ve atılımcı kişiliğiyle bize tanıtmaktadır.
Son düzenleyen Safi; 8 Mart 2018 01:35
Sen sadece aynasin...
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
18 Mayıs 2012       Mesaj #6
Avatarı yok
Yasaklı
Polonyalı Astronomi Bilgini (1473 Torun – 1543 Frauenburg)
Zengin bir toptancı tüccarın oğluydu. Önce Krakow (1491-1495), daha sonra da Bologna Üniversitelerinde (1496) gökbilim öğrenimi gördü. 1479’da Frauenburg psikoposluk kurulu üyeliğine seçildi. İtalya’da eğitimini uzatma izni aldı ve bir yandan gökbilim gözlemlerini sürdürürken diğer yandan da Padova Üniversitesi’nin tıp ve hukuk fakültelerine kaydoldu. Ferrara Üniversitesi’nde kilise hukuku doktoru oldu (1503). Aynı yılın sonunda Warmia’ya temelli olarak döndü.

Yaşamının sonuna kadar gökbilim, Kopernik’in tercih ettiği inceleme konusu oldu. O güne dek kabul edilen görüşlerin aksine, Dünya'nın evrenin merkezi olmadığını ve diğer gezegenlerle birlikte Güneş’in çevresinde döndüğünü kanıtladı. Kurduğu sistem’in çeşitli öğelerini, daha 1515’te bir araya topladığı sanılmaktadır, ancak De Revolutionibus Orbium Coelestium Libri VI başlıklı incelemesini bastırmaya 1543’te Nürnberg’de karar verebildi. Kitabın prova baskılarını, öğrencisi ve dostu Rheticus (1514 – 1576) gözden geçirdi. Yapıt, Papa Paulus III’e ithaf edilmiştir.

Kopernik Sistemi
Kimi eski bilginler yıllık hareketi sezinlemişlerdi. Pythagorasçıların Dünya'nın kendi çevresinde döndüğünü, Güneş’in evrenin merkezinde sabit durduğunu ve gezegenlerin onun çevresindeki hareketini kabul etmelerine karşın, eski gökbilimde Dünya'yı evreni hareketsiz merkezi olarak öngören Ptolemaios sistemi geçerliydi. Bu sistemin karmaşıklığına takılan Kopernik daha sade bir çözüm aradı. Her şeyden önce, dünya kendi üzerinde döndüğüne göre tüm yıldızların günlük hareketi yanıltıcıdır ve Dünya'nın eksenine, uygun bir hareket verildiğinde ılım noktalarının devinmesi açıklanır. Böylece Ptolemaios’un göksel hareketleri açıklamak için tasarladığı çemberlerin yarısı kayboluyordu.

Yeni sistemini deneylerle kontrol eden Kopernik, bu sistemin olguları çok sade bir biçimde açıkladığını doğruladı. Ancak sade ve yeni olan her büyük fikir gibi Kopernik’in bu görüşü de sayısız eleştirilere hedef oldu; Galilei’nin dürbünü icat etmesi ve Kopernik Sisteminin basit olarak açıkladığı Venüs’ün evrelerini keşfetmesi, 1609’da bu eleştirileri çürüttü. Galilei ve izleyicileri Kopernik Sistemini doğruladılar ve Newton’dan bu yana bu büyük çaptaki verimli temel varsayımların sonuçlarını geliştiren büyük geometricilerin ardı arkası kesilmedi. Felsefi açıdan, Kopernik’in yeni öğretisi yermerkezci tezi yıkarak, evrenbilimi üstün kıldı ve hem de bu dönemin öteki düşünürlerini derinden etkiledi.
Kaynak: Bilim org
Son düzenleyen Safi; 4 Mart 2018 02:01
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
1 Temmuz 2012       Mesaj #7
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Ad:  Nikolaus_Kopernikus5.jpg
Gösterim: 431
Boyut:  59.9 KB
Mikolaj Kopernik

Lat adı Copernicus polonyalı astronom (Torun 1473 - Frauenburg 1543) Zenfin bir tacirin oğluydu.Krakow ve Bologna Üniversitelerinde astronomi okudu.1500'de Roma'ya gitti ve Vatikan Curia'sını ziyaret etti. 1501'de Frauenburg Piskoposluk meclisi üyeliğine tayin edildi ve İtalya'da öğrenimine devam etme iznini alarak bir yandan astronomi gözlemlerine devam ederken, bir yandan da Padova Üniversitesi'nin Tıp ve Hukuk fakültelerine yazıldı. 1503'te Warmie'ye dönerek oraya yerleşti.Hayatının sonuna kadar astronomiyle uğraştı ve bu alanda adını dünyaya tanıttı.

Bu ününü, Yer'in o güne kadar sanıldığı gibi evrenin merkezi olmadığını ve öbür gezegenlerle birlikte Güneş'in çevresinde döndüğünü ispatlayarak yaptı. Sistemin çeşitli unsurlarını daha 1515'te bir araya getirmiş olduğu sanılmakla birlikte, De Revolutionibus Orbium Coelestium Libri VI asındaki ünlü eserini bastırmak kararını ancak 1543'te Nürnberg'de verdi.Eserin müsveddeleri öğrencisi ve dostu Rheticus tarafından gözden geçirilmişti.Kopernik'in bu eseri Papa Paulus III'e ithaf edilmiştir.
MsXLabs.org & Meydan Larousse
Son düzenleyen Safi; 8 Mart 2018 01:35
In science we trust.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
23 Şubat 2013       Mesaj #8
Avatarı yok
Yasaklı
Nikola Kopernik
Katolik Kilisesi’nin Avrupa’yı baskısı altına aldığı yıllarda, cesur bir gök bilimci kabul edilen yanlış teorileri sarsan bir keşifte bulundu. Polonya’da 19 Şubat 1473 tarihinde dünyaya gelen Nikola Kopernik, çıplak gözle yaptığı araştırmalar sonucunda, Güneş’in kozmik cisimlerin etrafından döndüğü merkez olduğunu tesbit etti. Lehçe’nin dışında Latince, Almanca, İtalyanca ve Yunanca konuşan Kopernik, Rönesans’ın önde gelen matematikçi ve gök bilimcilerinden biriydi. 1512-15 yılları arasında Mars ve Satürn’ü gözlemleyen, 1515 yılında ise Güneş üzerinde dört gözlem yapan Kopernik, 1520’li yıllara gelmeden önce Dünya’nın hareketi hakkındaki temel teorilerini oluşturmaya başladı.

Düşünürlerin Hedefi Oldu
İtalyan matematikçi ve astronom Galileo Galilei’den 50 yıl önce Güneş merkezli sistem teorsini oluşturan Kopernik, Orta Çağ’da yaşanan Bilim Devrimi’nin öncülerinden oldu ve kendisinden sonra gelen bilim insanlarına yol açtı. Teleskopların mucidi Galileo’un ilk teleskobunu yapmasından 50 yıl önce teorilerini ortaya koyan Kopernik, Orta Çağ’da birçok eleştirinin hedefi oldu. Kopernik’i ilk eleştirenler Protestanlar oldu. Alman reformcu Philipp Melanchthon, Güneş’in merkezinde bulunduğu sistem teorisi hakkında şu yorumu yaptı: “Bazı insanlar, Polonyalı bir astronomun, Dünya’nın hareket ettiği ve Güneş’in durduğu gibi saçma bir düşüncesinin doğru olduğuna inanıyor. Akıllı düşünürler böyle bir bağnazlığı engellemeliydi.” Dünya'nın Güneş'in etrafında döndüğünü savunan Galileo'da, kilisenin hedefi olan sayısız bilim insanı arasında yer aldı.

Kemikleri 2008'de Bulundu
Kopernik, 1543 yılında ölen Kopernik’in, Polonya’daki Frombork Katedrali’ne gömüldüğüne inanılıyor. Mazer taşında ise isminin yazılmadığı biliniyor. Araştırmacılar, 2005 yılında Kopernik’e ait olduğu düşünülen kemikler buldu. Kemikler, Polonya’daki 14’üncü yüzyıldan kalma Frombork Katedrali’nde ortaya çıkarıldı. Üç yıl sonra, adli tıp uzmanları bulunan kafatasından yararlanarak iskeletin sahibinin yüzünü oluştyurdu, İsveç’teki antik bir kitaptan alınan saç örneklerine DNA testi yapıldı.Analizler, kemiklerin Kopernik’e ait olduğunu doğruladı. Kopernik'in teorisine göre Güneş sabit,gezegenler ve diğer gök cisimleri etrafında yavaşça hareket ediyordu.

Kaynak: Ntvmsnbc / BBC (19 Şubat 2013)
Son düzenleyen Safi; 4 Mart 2018 02:03
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
20 Aralık 2014       Mesaj #9
Avatarı yok
Yasaklı
Kopernik Modeli
Dünya ve diğer gezegenlerin Güneş etrafında düzgün dairesel hareket ettiklerini ve bu görünür hareketlerin Dünya'nın dönmesinden kaynaklandığını düşünen Kopernik, düzgün dairesel hareketlerin gözlemlerin detayında tek başına yeterli olmadığı kanısına varmış ve ikincil gezegenler öngörmüştür.Bu sistemde Güneş tam merkezi bir konumda değildir.Kopernik modeline göre gezegenlerin 7 eliptik yörüngesini açıklama bağlamında 40'tan fazla birincil ve ikincil çember yörünge kullanılmıştır.
Son düzenleyen Safi; 4 Mart 2018 02:04
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
13 Ekim 2015       Mesaj #10
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Kopernik (Nicolaus Copernicus)

Ad:  kopernik.jpg
Gösterim: 1650
Boyut:  118.2 KB

Benzer Konular

10 Mart 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
26 Aralık 2013 / Ziyaretçi Cevaplanmış
3 Mayıs 2014 / meraklı Cevaplanmış