Arama

Robert Boyle

Güncelleme: 14 Ekim 2015 Gösterim: 46.817 Cevap: 3
kamyon - avatarı
kamyon
Kayıtlı Üye
6 Ağustos 2006       Mesaj #1
kamyon - avatarı
Kayıtlı Üye
ROBERT BOYLE

Sponsorlu Bağlantılar

İngiliz fizik ve kimya bilgini olmasına rağmen felsefeye oldukça gerekli bir ekti yaratmıştır. 25 Ocak 1626'da İrlanda'da doğmuş olup, 30 Aralık 1691'de Londra'da ölmüştür. Boyle, ilk olarak kiliseye girmeyi planlıyordu fakat sağlık durumunun zayıflığı nedeniyle, Fransa, İtalya ve İsviçre'de yaptığı bir kaç seyahatten sonra Stalbridge'deki çiftliğine çekilerek servetini bilimsel incelemelere tahsis etti. İngiltere'deki iç savaşları ve kargaşalıklar arasında 1645'ten itibaren felsefi kolej üyelerinin arasında Kral cemiyeti kurulmadan önce, mevcut olan bilginler toplantısında eserlerini hazırladı.

Boyle, II. Charles tarafından Londra'da açılmasına izin verilen Kral Cemiyeti'nin kurucularından biri oldu. Servetini, bilim işleriyle, hayır işlerine ve Hindistan'daki misyoner kurullarına harcadı. Ünü bütün Avrupa'ya yayılmıştı. Öldüğü zaman Westminster kilisesi mezarlığına gömüldü. Yeni kimyanın kurucusu olan Boyle, simyacılara şiddetle hücum etmiş, havanın özelliklerini açıklayan gözlem ve deneylemelerle hem fizik hem de kimyaya hizmet etmiştir.

Ona göre kimya, cisimlerin maddesel bileşiklerini inceleyen bir bilimdir. De Ispa Natura'sında doğayı canlı bir kişiymiş gibi anlayan görüşlere hücum ederek, doğada gizli bir esas güç yada ruhsal gücün bulunmadığını hatta onun bir 'şey' bile olmadığını ileri sürerek dedr ki; "Doğa eşyanın büyük yaratan tarafından eylemsiz olarak güçlerle cisimlerin etkilemesi ve etkilenmesi için belirttiği bir düzgü sistemidir. "Evreni ve atomların hareketlerini Tanrı yaratmıştır ve tanrı, doğanın akışına karışabilir; fakat âlemi biz düzenli bir surette işleyen saat, "kozmik bir mekanizm" gibi anlamaya mecburuz. Bu nedenle Boyle, mistisizmin gizli güçleriyle Paracelsus'un doğa felsefesinin, Aristo ve skolastiklerin 'tözel' biçimlerine son vermiş olur.

Boyle, Descartes metafiziğini de reddeder ve atom felsefesine yeni bir anlayışla katılır. Boyle'a göre, cisimlerde müşterek, uzamlı içine girilemeyen, fakat bölünebilen bir öz'ün niteliklerini taşıyan bir madde vardır. Tanrı, maddeyi hareketle birlikte, biçim ve durumlarda birçok küçük 'zerreler'in meydana gelmesine neden olur, bunlar birleşmek ve karışmak suretiyle bileşik olan 'moleküller'i oluştururlar.

Boyle'in atomculuğu, Epikür'ün ve daha çok Gassendi'nin atomculuğuna benzer. Bunun eskilerin atom anlayışından farkı, Boyle'nin Descartes'la birlikte, atomların hareketleri yüzünden maddenin parçalanmasını kabul etmesivle bu hareketleri bilinmez bir nedenin ya da doğrudan doğruya Tanrı'nın oluşturduğunu iddia etmesidir. Bu görüş, Newton'un çekim teorisini yıkmıştır.

Son düzenleyen GusinapsE; 11 Ekim 2006 15:29
Biyografi Konusu: Robert Boyle nereli hayatı kimdir.
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
2 Ekim 2006       Mesaj #2
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
(1627-1691) Modern kimyanın kurucuları olarak genellikle Priestley, Lavoisier ve Dalton bilinir; ama onları önceleyen ilk büyük adımı Boyle'un attığı gözden kaçmamalıdır. Boyle'un içine doğduğu dünya büyücülüğün, falcılığın, batıl inançların kol gezdiği bir dünyaydı. Bıraktığı dünya, olgusal deneye, ussal ve eleştirel düşünmeye, doğal güçleri anlama ve denetlemeye yönelen bir dünya olmuştu. Öldüğünde çağdaşları onu, "Gerçeği soluyan Robert Boyle" diye anmışlardı.

Sponsorlu Bağlantılar
Boyle, pek çok maddenin, kendi içinde değişmeyen birtakım basit elementlerin bileşiği olduğu düşüncesini işleyerek yüzyılların öğretisi simyayı geçersiz kılar. Simyacılar, özellikle Ortaçağ boyunca, "iksir" denen gizemli bir sıvıyla yaşamı ölümsüzleştirme, bayağı madenleri altına dönüştürme yolunda yoğun uğraş içindeydiler. Onlara göre, bir madde nitelik bakımından istenen başka bir maddeye çevrilebilirdi.

Boyle'un yaşadığı dönemde elementlerin sayısı bilinmiyordu, kuşkusuz. Ama Boyle ilk kez, en az iki elementi içinde taşımayan her maddenin bir element sayılabileceği savını ileri sürmekteydi; öyle ki kimyacı, inceleme konusu her maddenin kimliğini, elementlere çözümleme yöntemiyle belirleyebilirdi.

Onun buna koşut bir savı da, element ya da bileşik olsun her saf maddenin kimliğini koruduğuydu: Herhangi bir örneklemin değişik görünmesi temsil ettiği maddenin değiştiğini değil, olsa olsa yabancı bir madde ile katıştığını gösterirdi.

Boyle'un, kimyasal çözümleme yöntemini sağlam bir temele oturttuğu söylenebilir; ama onun ilgi alanı kimya ile sınırlı değildi. Elektrik konusundaki çalışmaları da, bir başlangıç olarak, umut verici bir düzeyde idi. Pozitif ve negatif elektrik yükü ayırımını ona borçluyuz. Ayrıca, sesin tersine ışık gibi elektrik çekiminin de bir boşluktan geçebileceğini ilk gösteren odur.

Deneysel çalışmalarıyla kısa zamanda tanınan Boyle'un bilimdeki en büyük atılımı hava basıncı üzerindeki çalışması ve bu basınca ilişkin "Boyle Yasası" diye bilinen ilişkiyi bulmasıdır. Daha sonra matematiksel olarak dile getirilen bu ilişki, gazların basınç altında nasıl davrandığını açığa vurmaktadır.

İrlanda kökenli Robert Boyle bilimsel yaşamını öğrenim gördüğü İngiltere'de sürdürür. Zengin ve kültür düzeyi yüksek bir ailenin tüm olanaklarıyla büyüyen Robert daha küçük yaşında Latince, Yunanca ve Fransızca öğrenmişti. Onbir yaşına geldiğinde Avrupa'nın başlıca bilim ve kültür merkezlerini gezme ve tanıma olanağı bulur.

Ondört yaşında İtalya'ya gider. Canlı ve renkli yaşamıyla bir çok yönden göz kamaştıran bu Akdeniz ülkesinde gezip tozup eğleneceğine, Galileo'nun çalışmalarını incelemeye koyulur. Sonunda öylesine büyülenir ki, İngiltere'ye döndüğünde yaşam planı çizilmiş, hedefi belirlenmiştir, artık! Delikanlı için bundan böyle yaşam bilime verildiği ölçüde anlamlıdır.

İlk işi, Oxford Üniversitesi'nde kimi seçkin öğrencileri çevresinde toplayarak "Görünmez Kolej" dediği bir dernek oluşturmak olur. Derneğin amacı, deneysel bilim etkinliklerini teşvik etmek, bilimsel yönteme tartışarak açıklık getirmekti. Görünmez Kolej çok geçmeden saygınlık kazanır, 1660'da kralın onayı ile belli sayıda seçkin bilim adamına üyelik olanağı tanıyan "Royal Society" adı altında kurumsallaşır.

Boyle'un yetiştiği dönemde tartışılan konuların başında hava basıncı geliyordu. Onyedinci yüzyıl başlarında kullanılmaya başlanan su çekme pompası bir sorun ortaya koymuştu: Suyun kuyudan yaklaşık 10 m'den daha yukarı çekilmesi neden olanaksızdı? Galileo bile bu soruya doğru bir yanıt verememişti. Soruna aranan açıklamayı Galileo'nun öğrencisi Torricelli getirir.

Torricelli analojiden yararlanarak havanın da su gibi içindeki nesneler üzerinde basınç etkisi olabileceği düşüncesinden yola çıkar. "Hava Denizi" denen bu hipotezin 10 m'lik su sütunuyla yoklanması pratik olarak kolay değildi. Torricelli deneysel yoklamasını içi cıva dolu l m'lik bir tüple gerçekleştirir.

Deney basittir: Tüp, açık ucu parmakla kapatılarak ters çevrilip, üstü açık, cıva dolu bir çanağa daldırılınca cıva sütununun tüpün kapalı üst ucunda bir boşluk bırakarak 76.2 cm düzeyine düştüğü görülür (Bilindiği gibi cıva sudan ondört kat daha ağırdır). Torricelli cıvanın bu düzeyde kalmasını, çanak üzerindeki hava basıncı ile açıklar. Bu açıklama daha sonra Fransa'da Blaise Pascal, Almanya'da Otto von Guericke tarafından değişik deneylerle doğrulanır.

Bu deneyleri duyan Boyle de "Hava Denizi" hipotezini deneysel olarak yoklamaya koyulur. O cıva tüpünü üstü açık cıva dolu çanağa değil, havası boşaltılmış kapalı bir kaptaki cıvaya daldırır. Hava basıncı desteğinden yoksun cıva sütunu tümüyle çöker; ancak kaba yeniden hava verildiğinde cıva sütununun yükselerek 76.2 cm'lik düzeyi bulduğu görülür.

Royal Society'nin kurucusu Boyle kendi adıyla anılan bilim yasasıyla da ünlüdür. Bu yasa yukarıda da belirttiğimiz gibi bir gazın oylumu ile üzerindeki basıncın ilişkisini dile getirmektedir. Şöyle ki, sıcaklık sabit tutulduğunda, bir gazın oylumu üzerindeki basınçla ters orantılıdır (Matematiksel olarak: V= sabit bir sayı X 1/P, ya da, PV= sabit bir sayı. V oylumu, P basıncı simgelemektedir).

Buna göre, örneğin, bir gazın üzerindeki basınç iki katına çıkarıldığında oylumu yarıya inmekte, tersine, basınç yarıya indirildiğinde oylumu iki katına çıkmaktadır. Gazların pek çoğu bu ilişkiyi tam, küçük bir bölümü ise yaklaşık olarak yansıtmaktadır.

Gazların fiziksel teorisinin gelişmesinde önemli bir adım olan Boyle Yasası, gazların kimyasal yapısını anlamaya da yol açmıştır. Özellikle, molekül ve atomların saptanmasında, bunların oluşturduğu bileşiklerin incelenmesinde yasanın oynadığı rolün önemi yadsınamaz.

Boyle'un çalışması izlenerek, sıcaklık değişikliğinin basınç ve oylum üzerindeki etkisi de incelenmiştir. Onsekizinci yüzyıl sonlarına doğru, biribirinden bağımsız olarak iki Fransız bilim adamı (Jacques Charles ile Gay-Lussac), ısıtılan bir gazda basıncın sabit tutulması isteniyorsa, sıcaklığın artışı ile orantılı olarak oylumun artışına olanak verilmesi gerektiğini belirler.

"Charles Yasası" diye bilinen bu ilişki, "Sabit basınç altında bir gazın oylumu, mutlak sıcaklığıyla doğru orantılıdır" diye dile getirilebilir: V = sabit bir sayı X T. (T sıcaklığı, V oylumu simgelemektedir.) Boyle gibi Charles da yasasını deneysel olarak ortaya koymuştu. İki yasanın da matematiksel olarak temellendirilmesi ondokuzuncu yüzyılda oluşturulan gazların kinetik teorisini bekler.

Francis Bacon'u izleyen Boyle da, uygarlığın geleceği bakımından bilime büyük umutla bağlanmıştı. Yaşadığı dönemi bilime yönlendirme yolundaki çabasının anlamını yansıtan şu sözleri ilginçtir:

İnsanlığın gönenç ve mutluluğu, doğa bilginlerinin düşün yaşamımıza getirdiği yeni anlayışla koşut gidecektir.

İçine doğduğu dünya büyücülüğün, falcılığın, batıl inançların kol gezdiği bir dünyaydı. Bıraktığı dünya, olgusal deneye, ussal ve eleştirel düşünmeye, doğal güçleri anlama ve denetlemeye yönelen bir dünya olmuştu. Öldüğünde çağdaşları onu, "Gerçeği Soluyan Robert Boyle" diye anmışlardı.

Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
30 Nisan 2012       Mesaj #3
Avatarı yok
Yasaklı
Bugünü 350 Yıl Öncesinden Gören Adam

Tam 350 yıl öncesinden organ naklini, ağrı kesici ve uyku haplarını, hatta GPS'i bile ön gören adam Robert Boyle 1627 ile 1691 yılları arasında yaşamış ünlü bir bilim adamıydı. Özellikle fen, matematik ve o dönem için oldukça yeni bir konu olan kimya ile ilgili çalışmalar yapmış olan Boyle, aynı zamanda eşi çok az rastlanan derecede ileri görüşlü insanlardan biriydi. Belki ileri görüşlülüğünün sonuçlarını kendi gözleriyle görme imkanına sahip olamadı ama aradan yaklaşık 350 yıl geçtikten sonra bile hala onun o dönemde neleri öngörebilmiş olduğuna şaşırmak mümkün.

Boyle, yaşadığı dönemde oldukça popüler bir konu olan gençliğe geri dönme konusunda bazı gelişmeler olacağına inanıyordu. "Belki tamamen değil ama bazı parçaları, yeni bir diş, gençlikteki saç rengi gibi" diyen Boyle, bir adım daha ileri giderek bazı hastalıkların "en azından" organ nakli tedavisi ile iyileştirilebileceğine inanıyordu.

Acıyı azaltacak ve uyku sorunlarını çözecek ilaçlar da yine Boyle'un o dönemde hayalini kurduğu ve yıllar sonra gerçekleşen konular arasında yer alıyordu. Ama Boyle'un belki de en önemli öngörüsü GPS oldu. "Enlem ve boylamları kesin olarak bulabilmenin yöntemleri"nin hayata geçeceğini söylediğinde, daha o zamanlardan GPS'i tarif eder gibiydi.



Kaynak : CHİP (22 Nisan 2012,20:45)
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
14 Ekim 2015       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Robert Boyle

Ad:  robert.boyle.jpg
Gösterim: 1051
Boyut:  201.6 KB

Benzer Konular

22 Eylül 2013 / Misafir Soru-Cevap
30 Mart 2010 / LaSalle Müzik ww
25 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Kimya
14 Ağustos 2012 / Misafir Soru-Cevap
27 Temmuz 2012 / ThinkerBeLL Sinema ww