Arama

Gen Nedir? Gen Hakkında Genel Bilgiler - Sayfa 2

Güncelleme: 18 Nisan 2018 Gösterim: 46.303 Cevap: 17
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
7 Nisan 2017       Mesaj #11
Avatarı yok
Yasaklı

Uyumayı Engelleyen Gen Keşfedildi!


Rockefeller Üniversitesi ile Bilkent Üniversitesi'nden araştırmacıların ortak yürüttüğü bir çalışma ile uykuya dalmayı engelleyen CRY1 adlı gen keşfedildi. Halk arasında 'gece kuşu' olarak geçen rahatsızlığın kaynağı olan 'CRY1 mutasyonu' olarak da adlandırılan genin herhangi bir kişide bulunup bulunmadığına dair tanı testi geliştirildi. Ayrıca güneş ışığı ile doğru dalga boyu niteliği taşıyan ışığın ilgili rahatsızlığı bulunanlar için moleküler düzeyde tedavi edici bir özellik taşıdığı sonucuna varıldı.
Sponsorlu Bağlantılar

Bilkent, Rockefeller ve Cornell üniversiteleri, Türkiye Bilimler Akademisi, Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Sağlık Enstitüsü (National Institutes of Health-NIH), Calico Yaşam Bilimleri-LLC Şirketi ile Beyin ve Davranış Araştırma Vakfı tarafından desteklenen araştırma kapsamında Kriptokrom 1-CRY1 adlı gen mutasyonunu taşıyan kişilerin biyolojik saatlerinin daha yavaş işlediği bildirildi.

CRY1 Geni Biyolojik Saat Düzenini Etkiliyor!


Literatürde "gecikmiş uyku fazı" veya kısaca DSPD (Delayed Sleep Phase Disorder) olarak adlandırılan rahatsızlığa sahip kişilerin uykuya dalmakta zorlandıkları, CRY1 adlı genin söz konusu fazla ilgili tanımlanan ilk gen olduğu belirtildi. Araştırmacılar tarafından tanımlanan mutasyon, CRY1 geninde tek bir nükleotidin değişimiyle açığa çıkıyor. Söz konusu mutasyona sahip kişilerin deri biyopsileri incelendiğinde biyolojik saatin düzeninin değiştiği görülüyor.Bu bağlamda gereğinden fazla çalışan ve biyolojik saatte durdurucu bir niteliğe de sahip olan CRY1 geni, biyolojik saat düzenini geciktirmiş oluyor.

Kaynak: Cell / AA (7 Nisan 2017)

Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
5 Mayıs 2017       Mesaj #12
Avatarı yok
Yasaklı

Genler ile Beslenme Alışkanlığı Arasındaki Bağlantı!


Ad:  yiyecek_genler_dna.jpg
Gösterim: 321
Boyut:  47.1 KB
Madrid’de çalışan araştırmacı bir grubun yaptığı ve Deneysel Biyoloji Konferansı'nda sunulan bilimsel çalışmaya göre bazı besinlerin daha çok tercih edilmesinde genlerin rolü olduğu ve aralarında güçlü bir bağlantı bulunduğu belirlendi. Genlerin sağlıklı insanların beslenme alışkanlıkları üzerindeki etkisi bağlamında önceki yıllarda yapılan çalışmalar doğrultusunda beslenme sorunlarıyla genler arasında bir korelasyon olduğu ortaya çıkarılmıştı.
Sponsorlu Bağlantılar

Yeni çalışmaya göre ise insanlardaki beslenme alışkanlıklarının tamamen genler tarafından belirlendiği ortaya koyuldu. Araştırmacılar elde edilen yeni bilgiler ışığında yakın gelecekte insanların daha sağlıklı bir yaşam sürmeleri için genlerin analiz edilerek bireylere özel diyetlerin geliştirilebileceğini düşünüyor.

Kaynak: Bilimgenç / TÜBİTAK (24 Nisan 2017)

Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
9 Haziran 2017       Mesaj #13
Avatarı yok
Yasaklı

Gözden Zihin Okuma Üzerinde Genlerin Etkisi!


İnsan DNA'sı üzerinde yapılan araştırmalar düşünce ve hisleri göze bakarak okuma yeteneği üzerinde genlerin büyük bir etkisi olduğunu ortaya çıkardı. Cambridge Üniversitesi bünyesinde çalışan bir bilim ekibi tarafından ilgili konu doğrultusunda yapılan bilimsel çalışma bağlamında 'bilişsel empati' adı verilen bir test geliştirilmiş ve söz konusu teste gözden zihin okuma testi adı verilmişti.

Ad:  thumbs_b_c_17817973ce753a23376fbd7c6f8e4e50.jpg
Gösterim: 271
Boyut:  47.1 KB
Yapılan test sonucunda ise farklı bireyler arasında sadece gözlere bakarak bir etkileşim gerçekleştiği ve ne düşünülüp hissedildiğinin hızla anlaşılabildiği ortaya çıkmıştı. Ayrıca test sonuçları farklı cinsiyetlerin testten farklı şekilde etkilendiğini de göstermişti. Bu bağlamda başta Cambridge olmak üzere farklı üniversite ve enstitülerin çalışmaları doğrultusunda test yenilendi. Yenilenen test sonucunda genlerin göz performansı üzerindeki etkisi doğrulanmış oldu.

Söz konusu test aynı zamanda kadınlarda gözden zihin okuma yeteneği ile bağlantılı konumda bulunan 3. kromozoma dair genetik farklılıkların bulunduğunu, erkeklerde ise 3. kromozomda söz konusu genlerle, ilgili yeteneğin herhangi bir bağlantısı olmadığını açığa çıkardı.

Kaynak: AA Bilim Teknoloji / Molecular Psychiatry (9 Haziran 2017)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
25 Eylül 2017       Mesaj #14
Avatarı yok
Yasaklı

CRISPR-Cas9 Gen Tekniği ile Kelebek Kanatlarındaki Desen ve Renklerde Değişim Sağlandı!


Genetik hastalıkları iyileştirmek amacıyla geliştirilen CRISPR-Cas9 tekniği kullanılarak, kelebeklerin kanatlarında farklı desen ve renklerin oluşumu sağlandı. Bu bağlamda bilim insanları kelebek kanadındaki genlere müdahale ederek renk ve desenleri değiştirmeyi başardı.Araştırma doğrultusunda verilen bilgiye göre, iki farklı biyolog grubu, 'optix' ve 'WntA' genlerini ortadan kaldırarak, ilgili genlerin kelebeklerin desen ve renklerini belirlemede bir misyona sahip olduğunu tespit etti.

Ad:  _97864524_16481365-1.jpg
Gösterim: 214
Boyut:  34.0 KB
Cornell Üniversitesi'nden Linlin Zhang ve Robert D. Reed öncülüğündeki ilk grup, 'optix' adlı genin bir kelebeğin kanatlarındaki rengi belirlediğini tespit etti. Söz konusu gen, 'Agraulis vanillae' türündeki kelebeğin yumurtalıklarından alındığında, genellikle kestane rengi olan yetişkin kelebeklerin kanatlarının siyah ve gümüşe dönüştüğü farkedildi. bu durumun nedeninin ''optix' geni kaldırıldığında kelebeğin geleneksel kestane rengi yerine siyah bir pigment olan melanin salgılaması olduğu belirtildi.

Biyologlar, deney sonucunda 'optix' geninin yokluğunda siyah pigmentin ortaya çıkmasının yeni bir bulgu olduğunu ifade etti. 'Junonia coenia' adlı kelebek türünden 'optix' geni kaldırıldığında ise kelebeğin geleneksel kahverengi ve sarı renkleri kaybolup, söz konusu renkler yerine keskin bir mavi renk açığa çıktı. İkinci biyolog grubu ise, 'WntA' geninin kelebeklerin kanatlarındaki desenlerin belirlenmesinde kilit bir işleve sahip olduğunu belirledi. WntA geni silinip kaldırıldığında, kelebeklerin kanatlarındaki renklerin solduğu ve desenlerin yok olduğu görüldü.

Kaynak: BBC Bilim / Science (19 Eylül 2017)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
17 Kasım 2017       Mesaj #15
Avatarı yok
Yasaklı

Ankyrin-B Geni ile Kilo Alma Arasındaki Bağlantı!


Hücre zarına önemli proteinlerin bağlanmasında kilit bir işleve sahip olan ankyrin-B genindeki varyasyonların, kişinin çok yemese de kilo almasına neden olabileceği bildirildi. ABD'de bulunan Research Triangle adlı merkezin fareler üzerinde yaptığı araştırma, ankyrin-B varyasyonlarının, yağ hücrelerinin glukozu normalden daha hızlı içine çekmesine ve en az 2 kat büyümesine neden olduğunu ortaya çıkardı.

Bilim adamları, ilgili denkleme yaşlanan metabolizma ve yüksek yağ içeren beslenme düzeni eklendiğinde obezitenin kaçınılmaz olduğuna işaret etti. Duke Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Vann Bennett, "Bu genin, çok eskiden kıtlık dönemlerinde enerji depolanmasına yardımcı olduğuna inanıyoruz. Gıda bolluğu yaşanan bugün ise ankyrin-B varyasyonları, obezite salgınını körükleyebilir." ifadelerini kullandı.

Yaklaşık 30 yıl önce bilim adamlarının keşfettiği ankyrin-B geni, daha önce otizm, kas distrofisi, yaşlanma, diyabet ve ritm bozukluğuyla ilişkilendirilmişti. İlgili genle obezite arasındaki bağlantı ise ankyrin-B varyasyonlarının yol açtığı ritim bozukluğuna sahip farelerin, sağlıklı olanlardan daha şişman olduğunun gözlenmesi üzerine incelemeye alınmıştı.

Kaynak: AA Bilim Teknoloji / Proceedings of the National Academy of Sciences (16 Kasım 2017)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
17 Şubat 2018       Mesaj #16
Avatarı yok
Yasaklı

Gen Faaliyeti!


Ölümden sonra bile hücrelerin faaliyette bulunmaya devam ettiği belirlendi. Uluslararası bilim insanlarından oluşan bir araştırma grubunun kadavralar üzerinde yaptıkları incelemeler, bazı genlerin ölümden sonra daha faal hale geldiğini açığa çıkardı.

Araştırmacılar, bilimsel çalışmalara katkı sağlamanın yanı sıra bu buluşun adli tıp incelemelerinde kullanılacak bir yöntem haline gelmesini umuyor.

Gen faaliyetlerinin anlaşılması, tek bir hücrenin, dokunun ya da organın hastalıkta ya da sağlıkta nasıl işlediğini anlama bağlamında çok önemli. Genler hücrelerdeki DNA'larda kilitli bir konumda. Bunlar devrede olduklarında, DNA'dan hücredeki bir molekül olan RNA'ya genetik bilginin aktarımı gerçekleşiyor.

Bazı RNA'lar doğrudan hücredeki süreci kontrol ediyor. Ancak çoğu, DNA'da saklı bulunan genetik bilginin, protein yapısına aktarılmasında kalıplık görevi yapıyor.

Bilim insanları hücrede neler olup bittiğini anlamak istediklerinde RNA transkriptlerini ölçerler. Bu analize Transkriptomik deniyor. Ancak böyle bir çalışma için örnek veri toplamak kolay değil.

Kan alımı kolay, ama yaşayan birinin kolunu koparmak ya da kalbine veya karaciğerine iğne saplamak pek mümkün değil. Bu yüzden bilim insanları kadavralardan alınmış doku ve organlar üzerinde incelemeler yapıyor.

Bu incelemeler vücudun nasıl çalıştığına ilişkin anlayışı artırsa da, bu örneklerin yaşam sırasında meydana gelenleri doğru aktarıp aktarmadığı net değil. Diğer bir sorun da şu ki, örnekler ölümün gerçekleşmesinden hemen sonra nadiren toplanabiliyor. Bunun yerine cesetler, otopsi ve bilimsel inceleme için saklanıyor ve bu geçen sürenin etkisi bilinmiyor.

Barcelona Bilim ve Teknoloji Enstitüsü'nden araştırmacılar, söz konusu çalışmaların ölümün hemen ardından gerçekleşmemesi üzerinde duruyor. Araştırmacılar bir kişinin ölümüyle birlikte, genlerin faaliyetlerinde bozulma olmasının beklendiğini ve bu bozulmanın, transkriptomik verilerin düzgün bir şekilde yorumlanmasını etkileyebileceğini belirtiyor.

Bunu engellemek için bilim adamları, bir sonraki mesajcı RNA (mRNA) numunelerini ölümden sonraki 24 saat içinde topladı, bazı hastalar ölmeden önce onlardan kan örnekleri aldı.

Yapılan çalışmalar sonucunda bir kişinin ölümüne hücrelerin tepki gösterdiği, bazı genlerin de faaliyete geçtiği görüldü. Bu da ölümden bir süre sonra transkripsiyonda (DNA'yı oluşturan nükleotit dizisinin RNA tarafından bir RNA dizisi olarak kopyalanması süreci) hâlâ faaliyet olduğunu ortaya koydu.

Genlerin faal kalmaya devam etmesinin nedeni tam olarak bilinmiyor. İlgili çalışmalar ileride adli tıpta da hayati bir önem taşıyabilir, ancak öncelikle çalışmaların ileri bir düzeye taşınması gerekiyor.

Kaynak: BBC Bilim / Nature Communications (14 Şubat 2018)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
20 Şubat 2018       Mesaj #17
Avatarı yok
Yasaklı

Yüze Şekil Veren 15 Gen Belirlendi!


DNA zincirinde insan yüzünün özelliklerini belirleyen 15 gen tespit edildi. Bilim adamları, 3 boyutlu insan yüzlerinin olduğu bir veri tabanını gen bilgileriyle eşleştirerek DNA zincirinde insan yüzünün karakterini belirleyen genlerin bulunduğu 15 bölgeyi belirledi.

Daha önce bu alanda yapılan araştırmalarda gözler arasındaki mesafe veya ağız büyüklüğü gibi belirli bir yüz özelliğinin ele alınarak hangi genlerin buna etki ettiğinin anlaşılmaya çalışıldığına dikkati çeken araştırmacılar, çalışmanın bütününden yola çıkararak spesifik özelliklere odaklanan bir yaklaşım benimsediler.

Araştırmacılar, bunun için yüzleri daha küçük modüllere ayırdı. Akabinde her bir modülün şekillenmesinde en çok hangi genlerin etkili olduğunu saptamaya çalıştı. Bu sayede çok sayıda yüz özelliğinin genetik karşılıkları aynı anda sorgulanmış oldu.

İlgili yöntemle insanın yüz özelliklerinin şekillenmesinde genom sekansının 15 bölgesindeki genetik değişkenlerin etkili olduğu belirlendi. Bu genetik değişkenlerin insan yüzünün daha ana rahminde şekillenmeye başlamasından itibaren etkili olduğu ifade edildi.

Ayrıca söz konusu çalışmada tespit edilen 15 genden 7'sinin burunla ilgili olduğu, dolayısıyla yeni veriler sayesinde eskiden kafatasında buruna dair herhangi bir iz olmadığı için genetik özelliklerden hareket ederek gerçekçi yüz tasarımları yapamayan adli tıp uzmanlarına yeni bir imkan sağlanacağı vurgulandı.

İnsan yüzünün şekillenmesinde etkili olan genlerin yalnızca bu çalışmada tespit edilenlerden ibaret olmadığını belirten bilim adamları, daha detaylı bir çalışma için daha büyük bir veri tabanıyla çalışılması gerektiğini kaydetti.

Ek olarak, insan yüzünün şekillenmesinde genetik faktörler dışında yaş, çevre ve yaşam tarzı tercihlerinin de etkili olduğu belirtildi.

Kaynak: AA Bilim Teknoloji / Nature Genetics (20 Şubat 2018)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
18 Nisan 2018       Mesaj #18
Avatarı yok
Yasaklı

Saçtaki İşlevsel Genler!


İnsan saçının rengini belirleyen 124 gen keşfedildi. Araştırmacılar, daha önce bilinmeyen saç rengi genlerini tanımlamak için Avrupa kökenli 300 binden fazla kişinin DNA verilerini analiz etti.

Çalışmada kullanılan veriler, İngiliz BiyoBanka, 23andME ve Uluslararası Görünür Özellikler Genetik Birliği gibi kuruluşlar yoluyla elde edildi.

Araştırmada yer alan katılımcıların saç rengini genetik bilgileriyle karşılaştıran araştırmacılar, saç renginin belirlenmesinde 124 genin etkili olduğunu belirledi. Önceki çalışmalarda, saçın pigmentasyonunu etkilediği tespit edilebilen gen sayısı 100'den azdı.

Bilim insanları, yeni genetik bilginin kişilerin saç rengini daha doğru tahmin edebilme olanağı sağladığını ifade etti.

İngiltere'deki Kings Collage Üniversitesi'nden araştırmacıların yürüttüğü çalışmanın, tıp ve biyolojinin çeşitli alanlarında etkili olabileceği, pigmentasyon konusunda bugüne kadar yapılmış en büyük genetik araştırma olarak görülen çalışmanın, cilt kanserinin agresif bir formu olan melanom gibi hastalıkların daha iyi anlaşılmasını sağlayabileceği belirtildi.

Kaynak: AA Bilim Teknoloji / Nature Genetics (17 Nisan 2018)

Benzer Konular

8 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Biyoloji
3 Eylül 2015 / Misafir Cevaplanmış
1 Ekim 2010 / _Yağmur_ Biyoloji