Arama

Parazitler (Asalaklar)

Güncelleme: 11 Aralık 2012 Gösterim: 63.005 Cevap: 6
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
11 Eylül 2006       Mesaj #1
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Parazitler
Ökaryotlari prokaryotlardan en önemli özellik, DNA'larını muhafaza eden bir nukleusa ve hücre içi organellere sahip olmalarıdır. Ökaryotlardan en bilinenleri ise maya hücreleri, alg, amip, terliksi hayvan vb canlılardır. Bu canlılar çok geniş bir yasam alanı yelpazesine sahiptir. Denizlerde, okyanuslarda, derelerde, göllerde, havuzlarda ve su birikintilerinde yasayabilirler.

Sponsorlu Bağlantılar
Parazitler (Asalaklar) Parazitler (Asalaklar)
Soldaki resimde nukleusu oldukça belirgin olan (hücrenin ortasında) bir tatlı su mikroorganizmasını, sağdaki resimde ise bir ekmek mayasının karmaşık halini görmektesiniz. Tekhücreli bu canlılar bakterilere çok benzemekle birlikte gerek organelleri gerekse hücre içi metabolik faaliyetlerinin karmaşıklığı ile bakterilerden ayrılırlar.
Maya hücrelerinde tıpkı bakteriler gibi koloni kurabilirler. Bu sayede hem kimyasal maddeleri ortak olarak kullanırlar hem de DNA değiş tokuşu yaparlar. Bu değiş tokuş işlemi ise yan yana gelip köprü kurmaları ile gerçekleşir. Bu olaya ise "konjugasyon" adi verilir.

Parazitler (Asalaklar)
Tatlı sularda yasayan çoğu tek hücreli canlılar " Ameboik " hareketler ile yer değiştirirler. Bu hareketleri nasıl meydana getirdikleri ise tam olarak anlaşılamamıştır.
Ameboik hareket, canlının vücudunun şekilden şekle girmesiyle meydana gelir. Bu canlıların beslenmeleri de yine ameboik hareketlerle gerçekleşir.
Hücre zarlarının dışarısında bulunan bir besini içeriye almak için canlı ilk olarak besinle temas eder ve hücre zarından içeriye doğru bir çöküntü oluşturur.
Besin bu çöküntünün içerisine girer girmez çöküntü ters taraftan kapanır ve kese halini alır. Daha sonra oluşan bu kesenin ağzı, besin maddesi hücrenin iç tarafına gelecek şekilde tekrar açılır. Ve böylelikle besin maddesi hücre içerisine alınmış olur.

Parazitler (Asalaklar)
Üstteki resimde, ameboik hareketlerle bir bitki artığını hücresinin içerisine almış olan bir "Alg" görülüyor.
Alg, besin maddesini hücre içerisine alır almaz Lizozom yani enzim keselerini faaliyete geçirir ve besini sindirmeye baslar. Sindirilen besin artıkları yine ayni şekilde kese oluşturma yöntemiyle dışarı atılır.
Resme dikkatlice baktığınızda hayvanin vücudunun içerisindeki karmaşık yapıları görebilirsiniz. Bu yapılar canlının organellerini temsil etmektedir ve kimyasallarla boyanmadığı zaman ışık mikroskobunda şeffaf olarak görünürler.
Bazı mikroorganizmalar ise ameboik hareketlerden ayrı olarak sahip oldukları flagellalarla hareket ederler. Bu flagellalar canlının arkasından uzanan kamçı benzeri yapılar olup ATP enerjisi kullanırlar. Buna karşın çok üstün bir hareket kabiliyetine sahiptirler.

Parazitler (Asalaklar)
Resimde de gördüğünüz gibi canlının arkasında fazla sayıda flagella bulunmaktadır.
Bu flagellalar bazı canlılarda mitokondri de üretilen ATP (adenin Tri Fosfat) yi kullanırken bazılarında ise çıplak (+) yüklü protonları kullanırlar.
Flagellalarin çok hızlı ve kıvrak olarak hareket etmesi hayvana olağan üstü bir hiz kazandırır. Eğer bu canlı bir insan kadar büyük olsaydı suya bırakıldığında saatte 200 km. hızla yüzecekti.
Ancak mikroskopla görülebilen bu minicik canlılar aslında bizlerin gözünden kaçan çok büyük bir görevi yerine getirmektedirler.
Eğer bakteri ve diğer tüm mikroorganizmalar yeryüzünde var olmasaydı yere düsen bir yaprak, ölmüş bir hayvan veya gömülen bir insan cesedi asırlar boyunca hiç bir değişikliğe uğramadan yerlerinde kalacaktı. İşte bu mükemmel yaratıklar kendilerine yaratılıştan verilen emir doğrultusunda hareket ederek doğayı sürekli olarak temizlemekte ve ekolojik dengeyi sağlamaktadırlar.
Diğer bir mikroorganizma türü ise "Mantarlar”dır. Bu canlılar genellikle nemli yerlerde yaşamayı severler. İnsanlarda özellikle ayak parmakları arasında görülen mantar hastalığının kaynağı ise ayakların yıkandıktan sonra nemli bırakılmasıdır.

Genellikle ormanlarda ağaç diplerinde ve sulu ortamlarda yasayan mantarlar, spor denilen bir tür eşey hücresi ile ürerler.

Parazitler (Asalaklar) Parazitler (Asalaklar)
Soldaki resimde bir mantar spor hücresini, sağdaki resimde ise tıpkı bakteriler gibi koloni kurmuş bir mantar hücre grubunu görmektesiniz. Bu canlılarda tıpkı diğer mikroorganizmalar gibi denizel ve karasal ekolojik dengelerin korunmasına yardımcı olmaktadırlar.

Parazitler

Parazitler, bir canlıya bağımlı olarak yasayabilen ve üzerinde yaşadığı canlıya zarar veren mikroorganizmalardır. Bu canlılardan bazıları çok büyük boyutlara ulaşabilecek kadar erginleşebilir.
Bir parazit üzerinde yaşadığı canlının besinine ortak olarak yaşamını sürdürür. Besine ortak olması ise üzerinde yaşadığı canlının zayıf düşmesine ve hastalanmasına neden olur. Günümüzde bilinen birçok hastalık parazitler neticesinde meydana gelir.
Parazitlerin en bilinenlerinden birisi ise kedi, köpek ve sığırlarda yasayan şerittir. Şerit başlangıçta kistle kaplı bir yumurta halinde iken konak canlının sindirim sistemine geldiği zaman sahip olduğu kisti kırarak erginleşmeye baslar ve hayvanin bağırsağına yerleşir.

Parazitler (Asalaklar)
Resimde görülen hücreler, bir sığır tenyasının yumurtalarıdır.
Bu yumurtalar karmaşık bir çevrim sonrası hayvanin sindirim sistemine girdikten sonra bağırsaklara yerleşerek derhal gelişmeye başlarlar.
Bu gelişme ta ki hayvan erginleşip kancalarıyla konak hayvanin bağırsaklarına tutunana dek sürer.
Hayvanin kisti ise sığırın midesindeki asitler vasıtasıyla çözülerek sindirim kanalı boyunca bağırsağa kadar ilerler.
Parazitler genellikle üzerinde yaşadıkları konak canlılarının bağırsaklarında yasarlar.

Bağırsak parazitler için vazgeçilmez bir mekândır, çünkü bağırsakta besinler henüz sindirilmek üzeredir ve parazit, bağırsaklar tarafından emilmek üzere olan bu hazır besini kendisi kullanmaya başlar. Tabii bu sırada konak canlıya da zarar verirler.
En çok bilinen bir tür olan E - coli bakterisinde kendi alt türleri arasına patojen özelliğe sahip bakterilerde vardır. Patojen bakteriler bir canlı içerisine girdiği zaman canlı üzerinde hastalık yapma özelliğine sahiptir. Tip alanında özellikle ameliyathanelerde bu tip bakterilerin ameliyat esnasında açık olan yara bölgesine bulaşmaması için çok fazla sterilizasyon önlemleri alınır.
Sterilizasyon yöntemlerinin başında ise mikrop kırıcı kimyasallar gelir. Bunun dışında ısıtma, UV ışığına tutma ve buharlama gibi yöntemlerle cerrahi aletlerin temizlenmesi sağlanır.
UV yüksek enerjili bir ışık olup bakteri içerisine kadar nüfuz ederek bakterinin DNA sini parçalar. UV ışık dalga boyu bakteriyi kesin olarak öldürdüğünden dolayı gıda sanayiinde sıklıkla kullanılır.

Parazitler (Asalaklar)
Soldaki şekilde patojen özelliğe sahip bir E - coli kolonisi görülüyor. Bu bakteriler kontamine olduğu canlı üzerinde ciddi rahatsızlıklara neden olurlar.
Koli basili (çomak) adi verilen diğer bir mikroorganizma türü ise kirli denizlerde ve durgun sularda yaşamaktadır. Koli basilleri belli bir sayının altında oldukları takdirde bulaştığı canlının kan hücreleri tarafından yok edilebilirler fakat sayıları arttıkça kan hücrelerine üstün gelmeye başlarlar ki nihayetinde ateşli hastalıklara neden olurlar. Bu yüzden belirli periyotlarda denize girilen yerlerde Koli basili sayımı yapılır.
Soldaki resimde yine bir patojen mikroorganizma olan " Bacillus " yani çomak bakteri görülüyor.
Bir parazitin, yaşadığı canlı üzerinde hastalık yapma gücü ve süresi türden türe değişir. Öyle ki bazı parazit mikroorganizmalar hafif bir ateş meydana getirirken, bazı parazitler canlıyı bir kaç hafta içerisinde bile öldürebilmektedir.
Parazitlerin yaşamını ve hastalık yapıcı özelliklerini inceleyen bilim dalı ise "Parazitoloji"dir.
İlginç olan diğer bir bulgu ise parazit mikroorganizmaların konak canlılar dışında, kendi aralarında da savaş halinde olmalarıdır.
Biliyoruz ki bakteriler ve diğer mikroorganizmalar çok hizli üreyen canlılardır. Eğer bakteriler için özel hazırlanmış bir besi kabına 100 – 200 bakteriden oluşan bir koloniyi yerleştirip uygun koşulları sağlarsanız (37 C sıcaklık), bu bakteri topluluğunun sayısı 24 saat çerisinde milyonları bulabilir.
Dünya üzerinde ise neredeyse sonsuz denilecek kadar çok sayıda mikroorganizma vardır. Her bir mikroorganizmanın bu derece hızlı ürediğini var sayarsak dünyanın bir kaç saat içerisinde boğazına kadar mikroorganizmalara batması gerekecekti.

İşte mikroorganizmaların birbirleri arasındaki yasam mücadelesi böyle bir duruma engel teşkil eder. Bir mikroorganizma, hem kendi grubundaki mikroorganizmalarla hem de diğer başka tür mikroorganizmalarla sürekli bir kimyasal savaş içerisindedir.
Bunu durumu bir grafikle gösterelim.

logaritma
Şekilde bir bakteri kolonisinin, gerekli besin ve uygun şartlar altındaki popülasyon - zaman grafiğini görmektesiniz.
Bakteriler başlangıçta az sayıda olup çok süratli bir şekilde üremeye başlarlar. A bölgesi bu hızlı üreme fazını göstermektedir.
Bakteri popülasyonu büyüdükçe ortamdaki besin maddeleri azalmakta ve bakterilerin dışarıya verdiği toksik madde miktarında artış meydana gelmektedir. Besin maddelerinin azalması neticesinde üreme hızı belli bir limitin üzerine çıkamaz. Bu devre duraklama devridir ve B harfiyle gösterilmiştir.
C harfiyle gösterilen bölge ölüm devresidir. Bu devrede toksik madde miktarı besin maddesi miktarının çok üzerindedir. Ortamda çok fazla bulunan toksik maddeler bakteriler için zehir etkisi yapmakta ve ölümlerine neden olmaktadır. Dolayısıyla üreme hızı da ölümlere bağlı olarak süratle düşüş gösterir.
Eğer doğada böyle bir feedback mekanizması var olmasaydı su an ortamdaki mikroorganizmalar yüzünden göz gözü görmeyecek ve yasamdan söz edemeyecektik.
Mikroorganizmalar her ne kadar bizlerin gözünden kaçan önemsiz yaratıklar gibi gözükse de gerek yasam biçimleri gerekse yerine getirdiği görevler bakımında doğanın dengesi için vazgeçilmez birer unsurlardir. Mikroorganizmalarda tıpkı diğer yaratıklar gibi kendisini tasarlayan varlığın emri doğrultusunda doğadaki tüm canlıların yaşamını devam ettirebilmesi için hiç durmadan çalışmaktadırlar.
Doğadaki hiçbir canlı yoktur ki birbirleriyle etkileşim içerisinde olmasın...


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alm. Parasit, Fr. Parasite, İng. Parasite.
Bir canlının içinde veya üstünde yaşayan ve onun sırtından geçinen varlıklar. Dünyadaki bütün canlılar beslenir, çoğalır ve nesillerini devam ettirirler. Canlılar yaşayabilmek için, çok defa diğer canlılarla yarışmak ve savaşmak mecburiyetindedirler. Bazıları ise yaşayabilmek için, uyum ile başka canlılardan istifade durumundadır. Böyle canlılara asalak(parazit); bu yaşama durumuna da asalaklık (parazitlik) denir. Parazitlik, canlılar arasındaki münasebetlerin bir çeşididir. Bir ortak yaşama şekli olup, birarada yaşayan iki bireyden biri, diğeri zararına ortaklıktan faydalanır. Asalaklığa “tufeylilik” de denir. Parazitin istifade ettiği canlıya “konak” denir. Virüs, riketsiya, bakteri, mantar gibi bitkiler dünyasının alt gruplarında da parazitlik vardır. Fakat parazitlik denince daha çok hayvanlar dünyasındaki durum anlaşılmaktadır. Bitkisel parazitlere “fitoparazit”; hayvansal parazitlere de “zooparazit” denir.
Sponsorlu Bağlantılar

1. Hayvansal asalaklar (Zooparazitler)
Parazitlerin bir kısmı, bazı hayvan ve insanlarda asalak olarak yaşarlar. Bir kısmı ise hayatlarının belirli bir bölümünü hayvan türlerinde, diğer bir bölümünü ise insan vücudunda geçirirler. Parazitler gelişmeleri esnasında morfolojik ve fizyolojik değişmeler geçirerek olgunlaşırlar. Parazitin gelişmesi için bir konağa ihtiyacı vardır. Gelişmeleri esnasında bazan bir, bazan da birden fazla konak kullanırlar. Parazitin, konak vücudunda bulunuşu üç şekil içinde gösterilebilir:
  • Bazı parazitler için ancak bir tür canlı konak olabilmektedir. Bazı sivrisineklerin yalnız insan kanını tercih etmeleri gibi.
  • Parazitlerin bazıları muhtelif konaklarda yaşayabilir. Kenelerin birçok hayvan ve insanda asalaklık yapabilmeleri gibi.
Birçok durumda insan, parazitin tesadüfen yerleştiği bir konaktır.
Parazitlerin muhtelif çeşitleri vardır. Parazit bir canlı bütün hayatı boyunca mecburi olarak bir konakta yaşayabilir, tesadüfen bir konağa yerleşebilir yahut da bütün hayatı süresince parazit olarak yaşaması gibi devamlılık arzedebilir. Mesela bit ve uyuz böceği insanda devamlı parazit halinde yaşar. Bundan başka özel olarak belirli bir hayvanın belirli dokularında ve organlarında yaşayabilen parazitler olduğu gibi, doku ve organlarda gezici olarak yaşayan parazitler de bulunmaktadır.
Parazitlerin, konağın dış yüzeyinde veya deri altında bulunmasına dış parazitlik denir. Bit, tahtakurusu, uyuz böceği gibi.
Parazitin sindirim yolları, idrar yolları, safra yolları gibi boşluklarda, karaciğer, akciğer gibi dokularda ve kanda olmak üzere konak vücudunun içinde yaşaması genel olarak iç parazitlik olarak adlandırılır.
İç parazitlerle meydana gelen parazitliğe infeksiyon denir.
Parazitlerin bulaşması; kirlenmiş toprak veya su, parazitin olgunlaşmamış dönemini ihtiva eden besin, kan emen diğer bir parazit, parazitin bulunduğu hayvan, parazitli şahıs ve bunun elbisesi, yatağı, diğer eşyası ve çevresi ile olur.
Parazitin insana bulaşması direkt veya dolaylı yoldan olur. Parazit, insan vücuduna muhtelif yerlerden girebilir. Barsak parazitleri bilhassa ağız yolundan vücuda girerler. Solunum yollarıyla veya idrar yollarından bulaşanlar da vardır.
Bir kısım parazitlerin konak organizma üzerinde zehirli ve allerjik etkileri olmasına mukabil, bazı parazitler ise yaşadıkları organizmada besin kaybı, kansızlık, şok, kanser, iltihab vb. gibi önemli etkilere sebeb olabilirler.
Sayıları çok kabarık olan asalakları kabaca sınıflandırmak mümkündür:

A) Protozoonlar:

  • Kamçılı protozoonlar: Leishmania tropica (Bkz. Şark çıbanı). Giardia intestinalis (Bkz. Lambliyazis). Trichomanas vaginalis v.s. gibi.
  • Amipler: Entamoeba histolytica (Bkz. Dizanteri). Entamoeba coli v.s. gibi.
  • Sporozoonlar: Plasmodiumlar (Bkz. sıtma). Toxoplazma gondii gibi.
  • Kirpikli protozoonlar: Balantidium coli.
B) Helmentler:
  • Trematoda’lar: Pasciola hepatica, Schistosomalar v.s. gibi.
  • Cestoda’lar: Diphyllobothrıumlatum, Hymenolepis nana ve diğer tenya türleri (Bkz. Tenya). Kist hidatik (Bkz. Kistler) v.s. gibi.
  • Nematodalar: Ascaris lumbricoides (solucan). Enterobius vemiculoris (Bkz. Kılkurdu). Trichuris trichiura, Trichinella spiralis (Bkz. Trişin).
C) Arthropodalar: Carcoptes scabiei (Bkz. Uyuz). Pediculus humanus (Bkz. Bit) v.s.

Solucanlar: En mühimi Ascaris lumbricoides’tir. Boyları 15-30 cm arasında değişir. Yuvarlaktırlar, her iki uçları sivridir. Kirli beyaz veya kırmızımtrak sarı renktedirler. Ara konakçısı yoktur. Dışkı ile çıkan döllenmiş yumurtaları dışarda uygun ısı, nem ve oksijen bulduklarında 2-3 haftada gelişirler. Bu yumurtalar, besinler ve sularla mideye gelince larvalar açığa çıkar. İnce barsaklara, oradan karaciğere, oradan da kalb ve akciğerlere gelirler. Bronşlarla gırtlağa, oradan da yutularak tekrar barsağa gelip yerleşirler ki, bu süre 90 gün kadardır. Yurdumuzda çok sık rastlanır. Barsağı tıkayabilir, kanamalara sebeb olabilir ve delebilirler. Sindirimi bozarlar, allerjik etkiler yaparlar (kurdeşen, öksürük, yüzde kızarma vb.), iltihaba sebep olabilirler. İştah bozuklukları, karın ağrıları, ishal yaparlar. Ağızdan, burundan, gözyaşı kanallarından dışarı çıkabilirler. Karaciğerde iltihaba ve sarılığa yol açabilirler. Teşhis, bizzat kendisinin veya yumurtalarının mikroskop altında görülmesiyle konulur.


Tedavide
;
En çok piperazihe tuzları kullanılır. Hekim tavsiyesine göre hareket etmelidir.

Korunmada;

Temizliğe riayet, çiğ sebze ve meyvelerin iyi yıkanıp yenilmesi ve sağlık eğitimi önemlidir.

2. Bitkisel asalaklar (Filoparazitler)

Kendilerine lüzumlu olan organik besin maddelerini üzerinde yaşadıkları diğer bitkilerden, onların zararına sağlayan organizmalardır. Parazit bitkiler havstor (emeç) adını alan sömürme organlarını besleyici bitkinin iç kısımlarına gönderirler.
Bitkiler aleminde parazit organizmalara başta bakteri ve mantarlar olmak üzere, bazı kamçılılar, su yosunları ve yüksek bitkilerde rastlanır.
Parazitler ekseriya, belirli bitkilerde, hatta bazan tek bitki türünde yaşayacak tarzda özelleşmişlerdir.

a) Yarı parazitler:
Klorofil ihtiva eden ve fotosentez yapabilen bitkiler olup üzerinde parazit olarak yaşadıkları bitkiden (konaktan) yalnız su ve suda erimiş maddeleri alırlar. Birçok meyve ağaçlarına zarar veren ökseotu böyle yarı parazit bitkilere misaldir.

b) Tam parazitler:
Bütün besinlerini üzerinde yaşadığı konak bitkiden alan, klorofilsiz ve yaprakları puslu gelişme gösteren bitkilerdir. Cistus (laden) türlerinin altında yaşayan kırmızı renkli puslu yaprakları ile dikkati çeken gelin parmağı da tam bir parazittir. Tarla ve bahçe bitkileri üzerinde yaşayarak bu bitkilere zarar veren canavar otu da önemli parazit bitkilerdendir.

c) Parazit mantarlar:
Parazit mantarlar konak bitkinin ya üzerinde dış parazit veya dokuları içinde iç parazit olarak yaşarlar. Asma yapraklarında külleme hastalığına sebep olan külleme mantarı bir dış parazittir. Bu mantar yaprakların yüzeyini örümcek ağı gibi örterek emeçlerini doku içine gönderir. Yine asmalarda “mildiyo” adı ile anılan önemli bir hastalığa sebep olan mildiyo mantarı bir iç parazittir.

d) Parazit bakteriler:
Bakterilerden bir kısmı insan, hayvan ve bitkilerde parazit olarak yaşayarak önemli hastalıkların sebebi olurlar. Meyve ağaçlarındaki bitki kanseri, sığır ve koyunlardaki şarbon, ruam, insanlarda verem, kolera, zatürre, difteri hastalıklarına sebeb olurlar.

Netice olarak asalaklar, insan, hayvan ve bitkiler üzerinde yaşayan ve yaşadığı canlının aldığı gıdalara ortak olarak onunla birlikte beslenen canlılardır. Genellikle bütün ömürlerini bu canlılar üzerinde yaşıyarak geçirirlerse de hayatının belli bir bölümünü bir canlı sırtında geçirdikten sonra o canlıyı terkederek başka canlılar üzerine geçen parazitler de vardır. Dış parazitler dediğimiz parazitler genel olarak bu çeşittendirler.



Kaynak: Rehber Ansiklopedisi

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
17 Mayıs 2011       Mesaj #3
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Asalak

Bir canlının içinde ya da üzerinde, sürekli ya da geçici olarak, onun zararına yaşayan başka canlı, parazit.

Bu canlılar kendilerine gerekli olan besin maddelerini (kan ya da besisuyu) kendileri yapamaz, üzerinde yaşadıkları canlıdan alırlar. Hem bitki, hem de hayvanlar arasında asalak türler vardır. Bitkisel asalaklar arasında en önemlileri, hastalık yapan bakteriler ve mantarlardır. Yüksek yapılı bitkilerin içinde de asalak olanlar bulunur. Bunlar ya klorofil taşımayan, bu nedenle de özümleme yapamayan ya da kök sistemi gerilemiş bitkilerdir. Asalaklık, hayvanlar arasında biraz daha yaygın görünmektedir. Oldukça çok hayvan türü, hiç olmazsa gelişmesinin bir devresinde asalak yaşar. Hayvansal asalaklar insan ve hayvanlarda hastalık yapan birhücreliler (uyku hastalığı mikrobu, dizanteri amibi gibi) ile insan ve hayvanlarda asalak olarak yaşayan çok hücrelilerdir (bit, uyuzböceği, şeritler gibi). Bu sonuncularda vücut yapısının da değişikliğe uğrayarak sadeleştiği görülür.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
13 Temmuz 2012       Mesaj #4
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Kancalı Kurt
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

İplikkurtları takımından bir solucan (Ancylostoma duodenale). Yaklaşık 10 mm. boyundaki erginleri, ağızlarında bulunan çift çengelle bağırsak çeperine tutunarak, insan ve maymunların incebağırsaklarında asalak yaşarlar. Sayıları çok olduğunda ölüme yol açabilen şiddetli kanamalara neden olurlar.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
In science we trust.
KAPTAN - avatarı
KAPTAN
Ziyaretçi
17 Temmuz 2012       Mesaj #5
KAPTAN - avatarı
Ziyaretçi
Parazit Belirtileri ve Tedavisi
İnsanların bağırsaklarında yaşayıp çoğalabilen, toplumumuzda da sık görülen parazitler şunlardır.
  • Askaris
  • Oksiyur (kıl kurdu)
  • Giardia
  • Tenya(şerit)
ASKARIS
Askaris lumbricoides adlı parazitin neden olduğu,daha çok okul öncesi ve erken okul çağı dönemindeki çocuklarda görülen, genelde belirti vermeyen,ancak nadir de olsa ciddi akciğer hastalığı, safra ya da bağırsak tıkanıklığı yapabilen bir parazittir.

Askaris en sık hastalık tablosu yapan parazit olup,sıcak iklimin hakim olduğu bölgelerde daha çok görülür. Yurdumuzda ise özellikle Güneydoğu,iç ve doğu Anadolu ile Karadeniz bölgesinde daha fazla olmak üzere her bölgede görülür.


Erkek parazitin uzunluğu 15-25cm. dişilerde 23-35cm arasındadır. Gövde çapı ise 0.5 cm. kadardır. Erişkin parazitin yaşam süresi 1-2 yıldır. Bu süre boyunca dişi parazit ortalama günde 200.000 yumurta yumurtlayabilir. Hem erkek hem de dişi paraziti taşıyan çocukların dışkılarında döllenmiş yumurtalar bulunur. Bunlar dışkılama ile atılmalarını takiben 5-10 gün içinde,uygun ortam ve koşullarda, içlerinde kurtçuk bulunan yumurtalar haline dönüşürler. Bu aşamadan sonra bulaşma yeteneklerine sahip bu yumurtalar 6 yıl kadar canlı kalabilirler. Eğer sadece dişi parazit insan dışkısında varsa, bunların bulaşma özelliği yoktur.


Bulaşma

En sık görülen bulaşma şekli parazit yumurtalarını içeren dışkı ile toprak,gıda ya da suların ağızdan alınması ile olur. Insan dışkısının gübre olarak kullanıldığı bölgelerdeki bitkilerin çiğ yenmesi ile de bulaşma olabilmektedir.

Belirtiler

Kolik şeklinde karın ağrısı

Bulantı,kusma


Iştahsızlık


Allerjik döküntü(kurdeşen)


Ağızdan-burundan parazitin çıkması,gaitada görülmesi


Nadiren zatürre (löffler pnömonisi)


Bağırsak tıkanıklığı


Teşhis

Dışkıda tipik yumurtaların görülmesi ya da parazitin kendisinin görülmesi ile olur. Teşhis için tek bir gaita analizi yeterli olmayabilir,en az 3 kez analiz ve konsantre etme yöntemleri sonrasında daha güvenilir sonuçlar elde edilebilir.

Tedavi

Askarise etkili hekimin uygun önerdiği anti-paraziter ilaçlar kullanılır.

Korunma

3 temel yaklaşım vardır.

Paraziti olanların tedavisi


Dışkı ile bulaşmanın önlenmesi


Hijyen kurallarına tam uyulmasını sağlayacak eğitim


OKSIYUR (KIL KURDU)

Etken enterobius vermikülaris adlı sarımsı-beyaz renkte küçük bir parazittir. Erkeğin boyu 3-6mm.dişilerin boyu 8-13mm olup, enleri 0.3mm. civarındadır. Çiftleşmiş bir dişi 100.000 kadar yumurta bırakır. Yaşam süresi ortalama 2 aydır. Dişiler geceleri anüse doğru hareket ederek yumurtalarını anüs çevresine bırakırlar ve ölürler. Özellikle anüs ve etrafının kaşınması ile etrafa saçılan yumurtalar uygun ısı ve nemli ortam bulduklarında, altı saat içinde içlerinde kurtçuk bulunan bulaştırıcı yumurtalar haline dönüşürler. Bu yumurtalar kuruluğa 3-10 gün kadar dayanıklıdırlar.

Kıl kurdu tüm yaş ve sosyoekonomik gruplarda görülmekle beraber, çocukluk çağında özellikle 5-14 yaş arasında daha sık görülür.


Bulaşma

En sık bulaşma anüs etrafı bölgenin kaşınması sırasında ellere ve tırnaklara bulaşan yumurtaların ağız yoluyla alınması sonucu oluşur. Parazit yumurtlamayı takiben 6 saat içinde bulaşma özelliğine ulaşmaktadır ve bu durum 20 gün kadar sürebilmektedir.

Belirtiler

Genelde çok fazla belirti vermez.

En sık görülen belirti anüs etrafında özellikle geceleri artan şiddetli kaşıntı


Burunda kaşıntı,diş gıcırdatma


Ishal,karın ağrısı


Iştahsızlık,kilo kaybı


Dışkıda kan


Teşhis

Kıl kurdunun kendisinin dışkıda görülmesi ya da sabah erken saatlerde anüs çevresinde yumurtalarının aranması ile olur. Yumurta aranması için uygulanan selefon yöntemi hem kolay hem de iyi sonuç veren bir yöntemdir. Bunun için selefonun (seloteyp) önce anal bölgeye sıkıca bastırılır,sonra lam üzerine yapıştırılıp mikroskopik muayene yapılır.

Tedavi

Kıl kurduna etkili hekimin önerdiği anti-paraziter ilaçlar kullanılır.

Korunma

Hijyen kurallarına tam uyulması

Parazitli kişilerin tedavisi


Aile bireylerinin taranması


Çocukların tırnaklarının kısa kesilmesi, çamaşırlarının yatak çarşafla rının kaynatılarak temizlenmesi,anüs bölgesinin temiz tutulması


GIARDIA

Giardia lamblia nın neden olduğu bir paraziter enfeksiyondur. Özellikle az gelişmiş ve gelişmekte ola ülkelerde sık görülür.

Bulaşma

Giardia kistleri bulaşmış su ve gıda maddelerinin alınması, kişiden kişiye direkt temas, oral veya anal seksüel temas, oyuncaklar ve evcil hayvanlar hastalığın yayılmasında başlıca rolü oynarlar. Arıtma sistemi yeterli olmayan bölgelerde ve kırsal alanlarda bulaşmış suların içilmesi ile salgınlar oluşabilir.

Belirtiler

Hastalık kendini 3 şekilde gösterebilir.
a-Hiç belirti vermeyebilir.
b-Akut ishal şekli: Sık, sulu, açık renkte bazen yağlı görünümde, kötü kokulu dışkılama ile başlar. Buna halsizlik, kolik tarzında karın ağrısı, karında şişkinlik, kusma,hafif ateş, iştahsızlık eklenebilir.
c-Kronik ishal şekli: Uzun süre devam eden yağlı, kötü kokulu dışkılama, karın ağrısı, karın şişliği ve kilo kaybı ile kendini gösterir.

Teşhis

İshalli hastalarda dışkıda giardianın kist ya da trofozoitinin görülmesi ile konulur.

Korunma

Hasta çocukların saptanıp tedavi edilmesi

Anne-baba ve bakıcıların kişisel hijyen konusunda eğitilmesi


Kreşlerde çevre şartlarının sağlığa elverişli hale getirilmesi


Giardia yolcularda,kamplarda tatil yapanlarda ve özellikle turistlerde sorun olabilmektedir. Temiz içme ve kullanma suyu sağlanması en önemli nokta olup, suyun temizlenmesinde rutin olarak kullanılan çöktürme, süzdürme, klorlama ve filtrasyon yöntemleri ile ortadan kaldırılmaktadır. Giardia kistlerini eradike etmek için en etkili ve güvenli yol suyun 3 dakika süre ile kaynatılması ya da sadece şişe suyu içilmesidir.


Tedavi

Giardia ya etkili hekimin önerdiği anti-paraziter ilaçlar kullanılır.

TENYA(ŞERIT)

Pişirilmemiş ya da az pişirilmiş hastalıklı sığır etinin yenmesi ile Tenya Saginata, domuz etinin yenmesi ile de Tenya Solium oluşur. Parazit 10-15metre kadar olabilir. Dışkıyla atılan yumurta toprakta 8 hafta yaşayabilir. Ülkemizde de sık olarak görülmektedir.

Belirtiler

Genellikle belirti vermezler. Karın ağrısı, iştahsızlık, kilo kaybı gibi yakınmalar olabilir.

Teşhis

Dışkıda parazitin kendisinin ya da renkli ve hareketli segmentinin görülmesi ya da mikroskopik olarak yumurtaların saptanması ile olur.

Korunma

Etlerin iyi pişirilerek yenmesi en önemli koruyucu önlemdir.

Tedavi

Tenya ya etkili hekimin uygun gördüğü anti-paraziter ilaçlar kullanılır. Tenya dışkıyla çıkmaya başlayınca çocuk oturduğu yerden kaldırılmamalı,tenyanın tamamen düşmesi beklenmelidir. Tenya zorla çıkarılmaya çalışılmamalıdır. Çünkü baş düşmedikçe tenyadan kurtulmak mümkün değildir.


Çengelli Kurtlar

Beyaz ya da sarımtırak renkte olan çengelli kurt, 8 milimetre ila 1,5 metre arası boydadır. Yumurtaları pis sularda gelişir. dolayısıyla çocuklara pis sulardan geçer. Onikiparmak barsağında yerleşir ve çoğalırlar. Kan emerek beslendiklerinden bir müddet sonra kansızlık ve sindirim sistemi bozukluklarına sebep olurlar.

Tedavi:


Doktor kontrolünde ilaçla yapılır. Yukarıda geçen temizlik kuralları şüphesiz burada da geçerlidir.


Kedi-Köpek Parazitleri

Kedi, köpek, tavşan gibi evcil hayvanların barsaklarında gelişen bazı solucan tiplerinin dişileri, yumurtalarını bu hayvanların dışkısına bırakırlar. Dışkı ile dışarı atılan yumurtalar etrafa yayılırken; aynı zamanda hayvanların tüyleri arasına da girerler. Çocuk onları severken tırnak aralarına geçer; oradan da yemek yerken ağız yoluyla barsaklara ulaşırlar.

İnce barsaklara açılan yumurtalar, kurtcuk(larva) halinde kalıp gelişmezler. Barsak çeperlerini delip kana karışırlar. Kan yoluyla karaciğer, akciğer, beyin zarı ve göz gibi hayati önem taşıyan organlara yayılırlar.turkeyarena.com


DİKKAT:
Tedavi ile vaktinde zararsız hale getirilmeyen parazitl larvaları, yerleştikleri dokularda kalıp kireçleşirler. Kireçlenmeleri halinde ameliyattan başka çare yoktur. erken müdahalelerde ilaç tedavisi yeterlidir.

Alıntıdır
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
3 Eylül 2012       Mesaj #6
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Keseli Kurt
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Omurgalıların vücutlarında, özellikle de kaslarında yaşayan şerit kurtlarının yavru durumuna verilen ad (Cysticercus). Bir ucunda başı ve çengelleri bulunur. En çok insanlarda, domuzlarda ve geviş getiren hayvanlarda görülür.
In science we trust.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
11 Aralık 2012       Mesaj #7
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
TRİŞİN
MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Bir bağırsak solucanı (Trichinella spiralis). İnsanda, ayrıca, domuz, fare, tilki, ayı, kedi, köpek gibi memeli hayvanlarda bulunur. Dişisi 3-4, erkeği 1,5 mm. boyundadır. Erişkin olanları incebağırsaklarda yaşar. Çiftleşmeden sonra erkek trişin ölür. Dişiler, bağırsak dokularında binlerce oğulcuk doğururlar. Bunlar, kan dolaşımı yoluyla dokuz gün sonra kalp zarı boşluğu, göğüs, karın ve beyne kadar sokularak "Trişinoz" adlı hastalığa neden olurlar. Trişinler arasında 24 yıl yaşayanı vardır. "Trişinoz" hastalığı daha çok domuz eti yiyenlerde görülür.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

13 Şubat 2013 / Ziyaretçi Soru-Cevap
26 Nisan 2014 / Misafir Cevaplanmış
12 Nisan 2012 / Misafir Zooloji