Osmanlıda Ramazan günlerinde tebdil-i kıyâfet ile, pek çok zengin, hiç tanımadıkları mıntıkalardaki bakkal, manav dükkânlarına gider, onlardan Zimem Defteri 'ni (veresiye defteri) çıkarmalarını isterlerdi.
Baştan, sondan ve ortadan rastgele sahifelerin toplamını yaptırıp, miktarını ödedikten sonra; "Bu borçları silin! Allah kabul etsin!" der, kendilerini tanıtmadan çeker giderlerdi. Borcu ödenen, borcunu ödeyenin kim olduğunu; borcu sildiren, borçtan kimi kurtardığını bilmezdi...
Gizli verilen nâfile sadakanın, açıktan verilen nâfile sadakadan yetmiş kat dahâ sevâp olduğunu bilen zevât(KİŞİLER), yardımlarını mümkün olduğunca gizliden yapmaya gayret ederdi. Ecdadımız sağ ile verdiğini, sol elinden bile gizler, yaptıkları iyilikleri unutur giderlerdi.
İşte biz böyle bir Ecdadın Torunlarıyız...
BİR ÇOK geleneğimizi unutttuğumuz gibi YARDIMLAŞMANIN önemini de unuttuk.
yardım yaparken insanların gözüne dürter gibi yapmaya başladık.
OSMANLILARDA VERESİYE DEFTERİ.......
Toplam Yorum 2
Yorumlar
- yardım yapmak önemsiz kaçıyor bu devirde
hatta yapılan iyilikle gözüne sokar gibi uğraşılır
enayilik diye nitelendirilmesi bile muhtemel
güzel paylaşımın için teşekkür eder bunu bir hikaye ile sonlandırmak isterim
vakti zamanında bir zengin fakirin irine ayakkabı almış.
fakirin yanında yol almaya başlamış
zengin sürekli "şu taşa bas şu taşa basma" der dururmuş
fakir ayakkabıları çıkarmış ve özgürlüğüne kavuşmuş. -