Fatih`tim, sen; kılıcıma kader kın.
bozkırlardan şaha kalkıp,
Gem vurulmamış küheylan gibi sahipsiz,
göğsüne saplanmadım mı çığlık çığlık?
Sırtımda gemiler mi taşımadım,
Şehirler vurulmuş birer birer düşerken,
Saçlarını gazellerle taradım,
Senin gibi okunmamış, derin ,kafiyesiz.
Ben, Necip Fazıl, zindan yolunda.
Bir kağıt, bir kalem ve iki er yanımda,
Eksik değilsin, yara gibi koynumdasın.
Ben, Nazım Hikmet sürgün Rusya`da.
Yine bir ceviz ağacıyım gülhanede,
Yine ellerim sendedir, gözlerim sende.
Nice şair sende; kalemine baş koyduğum,
Sen şair mezarlığı: kavgamsın!
Her gece ayrı yerimden vurulduğum.
Dudaklarında taptaze bir sabah uçukluyor.
Ben; alelade bir yolcu Haydarpaşa`da.
Ne zaman kalkıyor tren kimbilir?
Sarhoşların yine ışıktan yakınıyor,
Gecelerin, iliklerine kadar kirlenmiş,
Vapurlar içlenmiş, için için uğulduyor.
Ah İstanbul, gözlerin ölümlerle demlenir,
Bakışların parça parça; nasılda yakışıyor.
Hoşça kal sevdam ve kavgam!
Döküyor yapraklarını takvimler.
Karanfillerim kök versin, öleceğim.
Ve sen; bana ölüm gibi elzemsin!
Başka bir isim bulup sevdama,
Yine sana döneceğim, başka bir adla.
Ağzımda bir ömür katran biriktireceğim..
Taptığım gibi değilsen; yaptığım gibi,
Yüzüne bir şiir daha tüküreceğim
Toplam Yorum 0



