Ağlayabilir miyim gönlüm?
Müsaadenle..
Şöyle katıla katıla şimşekli bir gökyüzü gibi...
Günaha batan tüm kirliliğin ile...
...Ağlayabilir miyim?
İzin ver lütfen...
Şöyle inceden yağan yağmur masumiyeti gibi...
Öylesine ama ölesiye...
Bu can çıkana kadar bedenden...
Nefsimin nefesi kesilesiye...
Pembe güller mor menekşelere düşesiye...
Sol yanımın ateşi yükselesiye kadar...
Kendi omzumda kimseciklere yük olmadan, . . .
AĞLAYABİLİRMİYİM GÖNLÜM?
Deniz_Yıldızı 8 Aralık 2010 22:04 (Kalbim daha fazLa KırıLmasın. canım daha fazla yanmasın ANNE.)
BİR ZAMANLAR BENDE ÇOCUKTUM
Deniz_Yıldızı 8 Aralık 2010 21:59 (Kalbim daha fazLa KırıLmasın. canım daha fazla yanmasın ANNE.)
Bir zamanlar bende çocuktum,
Uçurtma kuyruğu hayallerim vardı.
Bir zamanlar bende ...uçuktum,
Bilye rengi yarınlarım vardı.
Eski zamanlar vardı anne,
Sen akşamları dualar öğretirdin,
Gaz lambamız, birde gecekondumuz,
Fakirdik ama, zengin rüyalarımız vardı anne.
Bir bahçemiz vardı anne,
Hani içinde soğan yetiştirdiğimiz,
Birde kuluçkaya yatırdığımız tavuklarımız,
Birde hayaller kurduğum dut ağacımız ...
Sanki . . .
Uçurtma kuyruğu hayallerim vardı.
Bir zamanlar bende ...uçuktum,
Bilye rengi yarınlarım vardı.
Eski zamanlar vardı anne,
Sen akşamları dualar öğretirdin,
Gaz lambamız, birde gecekondumuz,
Fakirdik ama, zengin rüyalarımız vardı anne.
Bir bahçemiz vardı anne,
Hani içinde soğan yetiştirdiğimiz,
Birde kuluçkaya yatırdığımız tavuklarımız,
Birde hayaller kurduğum dut ağacımız ...
Sanki . . .
FIKRA
_MMia_ 7 Aralık 2010 22:57
Amerikalı Mühendis
1950'li yıllarda Amerikalı mühendisler gelmiş Türkiye'ye.. Kayseri'de bir kısım imar çalışmalarına rehberlik edeceklermiş.. Türkiye'de o zamanlarda yol güzergâhını belirleyecek alet ve eleman yokmuş..
Türk mühendisler eşeği yokuşa sürüyor, arkasından elemanlar şeritmetre çekiyor ve eşeğin ayak izlerine kazık çakıp istikamet belirliyorlarmış.. Bunu gören Amerikalı mühendis pratiği kavrayamamış ve sormuş,
- Ne yapıyorlar böyle?
Türk mühendis cevap . . .
1950'li yıllarda Amerikalı mühendisler gelmiş Türkiye'ye.. Kayseri'de bir kısım imar çalışmalarına rehberlik edeceklermiş.. Türkiye'de o zamanlarda yol güzergâhını belirleyecek alet ve eleman yokmuş..
Türk mühendisler eşeği yokuşa sürüyor, arkasından elemanlar şeritmetre çekiyor ve eşeğin ayak izlerine kazık çakıp istikamet belirliyorlarmış.. Bunu gören Amerikalı mühendis pratiği kavrayamamış ve sormuş,
- Ne yapıyorlar böyle?
Türk mühendis cevap . . .
Ağlıyor Yüreğim (Akrostiş Şiir)
Ağlıyor Yüreğim;
Çürümüş kalbim sensiz kaldığından bu zamana
Ağlıyor yüreğim, seni hatırladığı her duygusunda
Göz yaşlarım karışıyor gecenin sessizliğine
Lütfen dön, dön bana geri
Aşk ile dolu bu gözlerimi sahipsiz bırakma!!! . . .

Çürümüş kalbim sensiz kaldığından bu zamana
Ağlıyor yüreğim, seni hatırladığı her duygusunda
Göz yaşlarım karışıyor gecenin sessizliğine
Lütfen dön, dön bana geri
Aşk ile dolu bu gözlerimi sahipsiz bırakma!!! . . .
BU NASIL BİR AŞK
_MMia_ 3 Aralık 2010 00:41
Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan on yedisine bastığında, iki kişi ...onunla evlenmek ister.
Mihrimah, yani Mihrü Mah, Farsca’da “Güneş ve Ay” anlamına gelir. Kızla evlenmek isteyenlerin biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa diğeriyse Mimar Sinan’dır.
Padişah kızını Rüstem Paşa’ya verir.
Koca Sinan evlidir, ellisindedir ve de Mihrimah Sultan’a deliler gibi aşıktır!
Gerçi sevdiğine kavuşamamıştır ama, aşkını, . . .
Mihrimah, yani Mihrü Mah, Farsca’da “Güneş ve Ay” anlamına gelir. Kızla evlenmek isteyenlerin biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa diğeriyse Mimar Sinan’dır.
Padişah kızını Rüstem Paşa’ya verir.
Koca Sinan evlidir, ellisindedir ve de Mihrimah Sultan’a deliler gibi aşıktır!
Gerçi sevdiğine kavuşamamıştır ama, aşkını, . . .


