Arama

Gül (Rosa)

Güncelleme: 9 Mayıs 2008 Gösterim: 19.226 Cevap: 0
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
9 Mayıs 2008       Mesaj #1
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Güller insanoğlunun bildiği,aşkı,sihiri,sevgiyi,ümidi ihtirası sembolize eden ilk çiçeklerden biridir.” GÜL ” ismi anlamı ” kırmızı ” olan latince rosa kelimesinden gelmektedir.Fakat güller çok farklı renklerde bulunur ve latince olarak “roses” olarak adlandırılır.
İlk Gül fosili 3.5 milyon yıl öncesine aittir ve Irak’da Sümerlere ait yazıtlarda kayıtlara geçmiştir.Bilinen bu ilk güllere “Damask” gülleri denir ve eski Mısır Mezarlarında bulunmuştur.
Sponsorlu Bağlantılar
Modern Güller ise 1867 yılında ilk defa hibridleme yöntemleriyle üretilmişlerdir.

1588507779 3c2b72b66d?v0

Tarih boyunca botanistler 200 gül çeşidi sınıflandırması yapmışlardır.Nebukednazar kendi sarayında dekoratif olarak gülleri kullanmıştır.“Persia” adını verdiği parfüm yağını geliştirmiştir.Çok farklı anlamlar ifade eden güllerin çok farklı renkleri vardır.Ayrıca günümüzde hibridleme yöntemleri ile çok değişik şekil ve renkde güller üretilmiştir.10.000 in üzerinde gül hibridleme yöntemi ile üretilmektedir ve genelde o gülü ilk üreten kişinin adı ile anılmaktadır.

Gallicas,Damasks,Albas,Centifolias,Mosses,Chinas,P ortlands,Bourbons,Teas,Hybrid Perpetuals ve Noisettes modern klasik gül çeşitleridir.Ve genelde üretildikleri yer veya kişinin adı ile anılmaktadır.Eski güller modern güllerden daha fazla kokulu ve aslidir.Parmümlerde daha çok eski güller tercih edilir.

EVRENİN kusursuzluğunu ve tüm bitkilerin gizini kendinde toplamış bir kraliçe: Gül… Ona yüklenen anlamlar mı onu eşsiz kılar, yoksa eşsizliği mi ona bunca anlamlar yüklenmesini sağlar bilinmez ama, saf güzelliği ve kokusu yönünden güllere eşdeğer çiçek yoktur bitkiler aleminde.

135829100 7ee6d3c075?v0

Gül, her yerde en iyilere layıktır. İran’da doğmuş ve oradan yayılmıştır dünyaya… Haçlı seferleri sırasında başka topraklarla tanışma şansını elde eden gül, gittiği her ülkede ozan, savaşçı ve sevgililere esin kaynağı olmuştur. Kleopatra, Antuan’ı yerlere serdiği diz boyu güllerle baştan çıkarmış, Roma ziyafet sofraları bu çiçeğin taç yaprakları ile süslenmiştir.

Taçlarının eşi bulunmaz kadifeliğine, zümrüt yeşili yapraklarının kusursuz orantısına ya da taçların ortasına kurulan etaminin (çiçeklerde erkeklik organıdır) erimiş altınına her ozan vurulmuştur. Belki bülbülü de etkileyen buydu kim bilir?

Efsaneye göre bülbül güle aşıktır. Gül önce solgun bir ak güldür, goncanın seher vakti açtığı sanılır, bülbül bütün gece bu anı bekler. Gonca açılacaktır, bülbül seyredecektir, ama beklediği anı yaşayamadan uykuya dalar, goncanın açılışını seyredemez. Her seferinde fırsatı kaçırır… Gül mevsimi geçer bülbül lal olur. Gül mevsimi gelir ötmeye başlar, gülün açılmasını kendi muhabbetine karşılık vermesini bekler, bülbül öter, gül naz eder. Bülbül hasretle gülün dalına konar ama daldaki dikeni fark etmez, diken bülbülün göğsüne batar, al kanlar sızar bülbülden… Gülün toprağına akan kanlar yağmur suyuyla gül fidanına geçer ve ondan sonra beyaz gül kıpkırmızı açmaya başlar…
Bu yüzden “gülün kırmızısı bülbülün kanındandır” ya da “vefakar bülbülün ölümüne sebep olan gül hicabından kızarır” denir. Şiirler bundan dolayı bülbül-gül-diken üçlüsü üzerine kurulur. Artık sevda nimeti, külfeti ile beraberdir. Efsaneden gerçek sözler yerleşir hafızamıza; “gülü seven dikenine katlanır”, “gül dikensiz olmaz”…

258496871 71e37c8afe


Binlerce çeşit gül

Ancak gül sadece şairlerin değil, bitki bilimcilerin, kimyacıların, bitkiyle tedavi uzmanlarının ve onun şaşırtıcı gücünden yararlanmak isteyenlerin de dünyasıdır.

Yaban gülü cins ve türleri oldukça fazladır ve bunların 40 kadarı Avrupalıdır.
Yetiştirilen gül çeşitlerinin sayısıysa binleri aşar. Bitki yetiştiricilerin her gün bir yeni cins elde ettikleri söylenebilir. Ve bu sihirbaz çiçek, bahçelerde erguvandan, ametisten daha parıltılı bir mora, kırmızıdan pembeye, sarıdan portakal rengine, hiçbir imparatorun tacında görülmemiş rubiden (kırmızı yakut) safire (gök yakut) olağanüstü bir tablo yaratır.

Bu kadar çeşit üzerine düşen borçları öder ve neredeyse maddeden arınmış düşsel bir güzellik yayar çevreye.

Saf gülle tedavi

Güllerin çoğu melezleştirmeyle kötü işlem görmüş, tarımsal savaş ilaçlarıyla öldüresiye yıkanmış ve “iyileştirici, verimleştirici” kimyasal gübrelerle bol bol doyurulmuş, böylece ilaç olarak kullanılma niteliklerini tümden yitirmişlerdir. Tedavide kullanılanlar melezleştirilmemiş ve işlem görmemiş olanlarıdır.

Ortaçağ’da verem hastalarını saf gülden yapılmış reçellerle tedavi ederlermiş. Bundan da anlaşıldığı gibi taç yapraklarından demleme usülüyle hazırlanan hafif bir çay zamanında içildiğinde boğaz hastalıkları, burun ve bronş akıntıları, sindirim sisteminin inatçı iltihapları, ishal ve dizanteri için etkili bir ilaç olur. Ölçüsüz alınan antibiyotiklerle bağırsak florası bozulmuş kimselerin bu demleme ile kür yapmaları iyidir. Bu demlemeyle vajinal yıkama akıntılara karşı da etkili sonuç verir. Yoğun kaynatılmış taç yaprakları ve gül şurubu ise göğüs hastalıkları için ve genel güçlendirici olarak kullanılır. Özellikle akciğeri hırpalanmışlarda çok faydalıdır. Gül taçları ile yapılan banyolar romatizmal ağrılara iyi gelir.

Gül kokusu için “meleklerin sevdiği koku” derler. Dekorasyonda, çiçek düzenlemelerinde kullanılır. Çiçeği, kokulu taç yaprakları salata ve pastalara konulur. Ayrıca bunlardan şurup, sirke, şerbet, reçel yapılır. Türkiye’ye özgü gül lokumunu da unutmamak gerekir.
Son düzenleyen Pollyanna; 9 Mayıs 2008 12:43 Sebep: Bu resimler oldu sanırım..

Benzer Konular

9 Mart 2010 / abdullah Soru-Cevap
17 Ekim 2015 / Misafir Felsefe ww
21 Ocak 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap
24 Ekim 2011 / Jumong Dünyadan
7 Mart 2011 / Misafir Soru-Cevap