Arama

Milli ve dini bayramların toplumun birlik ve beraberliği açısından önemi nedir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 20 Şubat 2018 Gösterim: 112.066 Cevap: 4
sena - avatarı
sena
Ziyaretçi
17 Aralık 2008       Mesaj #1
sena - avatarı
Ziyaretçi
Milli ve dini bayramların toplumun birlik ve beraberliği açısından önemi nedir?
EN İYİ CEVABI Keten Prenses verdi
Milli ve dini bayramlar; toplumların fertlerinin birbirlerine sevgi ve saygı ile yaklaşma, yardımlaşma, birbirlerinin gönlünü alma ve yakınlaşma, mutluluk ve sevgi huzuru dolu dolu yaşama günlerdir. Ramazan ayı, manevi duyguların, Allah’a yaklaşma duygularının en yüksek ve insanlık duygularının en yoğun olduğu önemli aylardan birisidir. Müslüman olan toplumlar ve insanlar, İslam dini ve Müslümanlık ilkeleri doğrultusunda, Ramazan ayında sağlığı sıhhati yerinde olanlar, bir ay kendilerine farz kılınmış oruçlarını tuttular, zekat ve fitrelerini vererek görev ve sorumluluklarını yerine getirdiler. Böylece Ramazan Bayramını eriştik ve kutluyoruz. Bayram, sevinç ve neşe günü demektir. Öteden beri her milletin birçok millî günleri, milli bayramları ve dini bayramları vardır, her toplum bu bayramlarını kutlarlar. Ramazan Bayramı inananlar üzerinde çok müspet tesirler meydana getirir, dini duygularını kuvvetlendirir. İnsanlara yeni bir heyecan ve çalışma zevki kazandırır. Diğer zamanlarda insanların gözüne benlik, çok kar etmek, çok çıkarcı ve acımasız olmak, fakir ve fukaranın halini bilip anlamamak, insanlara kırmak zarar vermek… gibi olumsuz duygu ve davranışlar Ramazan ayında ve bu ayın sonunda kutlanan Ramazan bayramında azalır yok olur. Toplumu birlik beraberlik kardeşlik ve dayanışma içinde tutan, saygı ve sevgi temelinde insanları birleştiren önemli günlerdir bayramlar.

Sponsorlu Bağlantılar
Bayramların, millî ve dinî duyguların, inanışların pekişmesi, taze ve canlı tutulması fonksiyonu yanında, toplumun birlik ve beraberliğini sağlamada ve bunun bireylerin bilincinde yer etmesinde de büyük önemi vardır. Milli bayramlar Ulus olma, beraber aynı kaderi aynı tasayı aynı kıvancı yaşama gücünü kuvvetlendirir. Dini bayramlarımız da aynı dini inanan insanların yani Türk milletinde Müslümanların birlik beraberlik günleri, kardeşliğin, çıkarsız saygı ve sevginin yaşandığı günlerdir. Gerçekten dinî bayramlar, insanlar arasında kaynaşmanın, dostlukları ve ahbaplıkları ilerletmenin bir yolu olarak belli bir öneme sahip oldukları gibi, dinî his ve şuurun sosyal hayatta tazelenmesinin de bir vesilesidir. Bayramlar, sosyal dayanışma ve barış şuurunun fertlere kuvvetle hâkim olduğu günlerdir. Dargınların kucaklaşması, aralarında kin, nefret bulunan kabile, aile ve şahısların, düşmanlık ve husûmet duygularının sevgiye dönüşmesi, küçüklerin büyüklere saygı, büyüklerin küçüklere sevgi göstermesi, hastaların ziyaret edilmesi, verilecek küçük hediyelerle çocukların gönüllerinin alınması, hısım ve akrabanın bir kere daha yeniden kaynaşması, genellikle bayram günlerinde mümkün olmaktadır.

Bayramları nasıl geçirmeliyiz?
Her iki bayram da bayram namazı ile başlar. Bu günümüzde yapacağımız ilk iş namaz kılmamızdır… Her kim böyle yaparsa, şüphesiz bizim sünnetimize uygun iş yapmış olur.” Bayram namazı, biri Ramazan Bayramında, diğeri Kurban Bayramında olmak üzere yılda iki defa kılınan iki rekatlık bir namazdır. Bayram namazı vaciptir. Bayram namazına, mükellef olmayan küçük çocuklarımızı da getirmeli ve onlara da bu manevî havayı teneffüs ettirmeliyiz. İslâm dini her konuda orta yolu emir ve tavsiye eder, uçlardan kaçınmayı ve aşırılıktan kaçınmayı tavsiye eder. Anne ve babaya yakışan, bayramları aile ve çevresindekilerle neşe ve zevk içerisinde geçirmeyi gerçekleştirmeye çalışmaktır. İnanmış, Allah’a gönül vermiş insanlar bencil olmaz. Sadece kendisinin ve yakınlarının sağlık ve mutluluğunu değil, bütün Müslüman kardeşlerininkini de düşünür. Bu konuda çaba sarf eder ve dua eder. Merhamet, insan kalbinin merhemidir. Ama, sevgi ve saygı duygusundan uzak kimseler, katı yürekli olmanın yolunu tutmuşlar demektir. Bu duruma düşenler derhal bundan kurtuluş çarelerini aramaya koyulmalıdırlar.

Bayram günleri barış ve sevinç günleridir. Dargınlık dinen yasaktır. Elbette bir arada yaşayan aile ve toplum fertleri arasında anlaşmazlıklar, sürtüşme ve tartışmalar olabilir. Bu gayet normaldir. Ama bunları dargınlık safhasına vardırmamak gerekir. Bilhassa akrabalar ziyaret bağı ile aradaki bağlarını kuvvetlendirmelidirler. Hz. Peygamber, müminlerin üç günden fazla dargın durmalarının uygun olmadığını belirterek şöyle buyurmuşlardır. Akraba ve komşulara iyilik etmek ve onlarla iyi geçinmek Kur’an-ı Kerim’in tavsiyesidir. Bayramlar, inananlar üzerinde çok müspet tesirler meydana getirir, dini şuur ve duygularını kuvvetlendirir. İnsanlara yeni bir heyecan ve çalışma zevki kazandırır. Bayramların, millî ve dinî duyguların, inanışların pekişmesi, taze ve canlı tutulması fonksiyonu yanında, toplumun birlik ve beraberliğini sağlamada ve bunun bireylerin bilincinde yer etmesinde de büyük önemi vardır. Gerçekten dinî bayramlar, insanlar arasında kaynaşmanın, dostlukları ve ahbaplıkları ilerletmenin bir yolu olarak belli bir öneme sahip oldukları gibi, dini his ve şuurun sosyal hayatta tazelenmesinin de bir vesilesidir. Bayramlar, sosyal dayanışma ve barış şu urunun fertlere kuvvetle hâkim olduğu günlerdir. Dargınların kucaklaşması, aralarında kin, nefret bulunan kabile, aile ve şahısların, düşmanlık ve husûmet duygularının sevgiye dönüşmesi, küçüklerin büyüklere saygı, büyüklerin küçüklere sevgi göstermesi, hastaların ziyaret edilmesi, verilecek küçük hediyelerle çocukların gönüllerinin alınması, hısım ve akrabanın bir kere daha yeniden kaynaşması, genellikle bayram günlerinde mümkün olmaktadır. Bayram günleri, sevinç günleridir. Bu günlerde sevinçli ve güler yüzlü olmak tavsiye edilmiştir. Bayram günleri toplum şuuru bütünleşir. Toplum fertleri birbirleriyle sevişip kaynaşır. Hayatın bitmek tükenmek bilmeyen sıkıntıları içinde bunalan, bitkin ve yorgun hâle gelen insanları bayramlar dinçleştirir ve çalışma azimlerini artırır. Bu günlerde akraba ve komşularımızla olan ilişkilerimiz kuvvetlenir, birlik ve kardeşliğimiz güçlenir. Orucunu tutamayan sağlığı müsaade etmeyen kardeşlerimizi dışlamamalıyız. Orucunu tutan ve tutamayan kardeşlerimizi de kucaklamalıyız, birlik ve beraberlik içinde bayramımızı kutlamalıyız. Bayram sabahı camilerimizi dolduran Müslümanların hep birlikte ve içtenlikle Yüce Allah’a yönelmeleri, O’ndan af ve bağış dilemeleri ayrı bir önem taşır. Çünkü böyle bir amaçla bir araya gelen, aynı iman ve heyecanı taşıyan toplulukları Yüce Allah’ın rahmeti kuşatır ve onları affeder.

Bayram günlerinde annemizin babamızın ellerini öpüp hayır dualarını almalıyız. Dinimizde Allah’a ibadetten sonra anne ve babaya saygı ve iyilik emredilmiş, onlara karşı “öf” bile demek yasaklanmıştır. Akraba ve komşularla tebrikleşerek, karşılıklı sevgi ve saygı duyguları aktarılmalı, karşılaştığımız herkesle selamlaşarak tebrikleşmeliyiz. Tanıdıklarımızı ziyaret ederek hatırlarını sormalı ve gönüllerini almalıyız. Hastanelerde ve evlerde yatan hastaları ziyaret etmeli, şifa dileklerimizi sunmalıyız. Yetimlerin ve kimsesiz çocukların başını okşamalı, onlara anne ve baba gibi davranmalıyız. Çevremizdeki yoksullara ve bakıma muhtaç çocuklara yardım ellerimizi uzatmalı, onların da bayram sevinci yaşamalarını sağlamalıyız. Bizden hayır dua bekleyen ölülerimizin mezarlarına giderek onlara dua etmeli, ruhları için hayır ve hasenatta bulunmalıyız. Tanıdıklarımızdan dargın olanları barıştırmaya çalışmalı ve aralarını bulmalıyız. Çocuklara hediyeler dağıtmalı ve onları sevindirmeliyiz. Her zaman olduğu gibi bayram günlerinde de,İslamın emrettiği şekilde, çevremizdeki insanlara iyi davranmalı, insanlara incitici ve zarar verici davranışlardan sakınmalıyız.

Sevinçlerimizi tüm bayramlarda "Bayram Sevinci" ile yaşadık. Gün oldu aradık böylesi günleri: "Nerede o eski bayramlar" dedik. Bazen zamanı gösterdiler, bazen yaşamın ta kendisini. Neşe ve sevincin bir tür ete kemiğe büründüğü günlerdir bayramlarımız. Bayramlarımız yaşantımızda hep oldular ve sonsuza kadar bundan sonrada hep olacaklardır. Toplumsallaşma sürecinde doğayı,dini ve kutsalı keşfeden insanoğlunun tarihi ile özdeş, köklü bir geçmişi var bayramlarımızın. Farklı bir zaman kavramına geçiyor insanoğlu.

Sanayileşme, ilerleme, gelişme, globalleşme, küreselleşme derken çizgisel yaşanan bir zaman kavramına geçtik. Hızla tükettiğimiz zamanı geri dönülmez bir şey olarak algılıyoruz artık. Döngüsel yaşanan bir zaman kavramının anlamı kalmadı gibi. İşte geleneğin ya da bayramların önemi burada. "Nerede o eski Bayramlar" derken bu hızlı değişime bir tür tepkimizi dile getiriyoruz aslında! Son yıllarda eş dost hatırlanması ziyareti yapılması, sevgi ve saygının yaşanması gereken bayram günlerinde beş yıldızlı otellerde tatil yapma zamanı fırsatı olarak değerlendirilmesi de düşündürücü değimlidir. Bayramın gerçek amacından sapma saptırılma değimlidir iyi düşünmek gerekir.Teknoloji, her zaman her şeyi, "tüm iyi şeyleri" bile geri getirmiyor. Gelenek, içinde yaşarken farkında olmadıklarımızı bize hatırlatıyor. Bayramlarla belleklerimizi tazelerken, sürdürüyoruz aslında geleneği. Ne kadar teknoloji gelişse de,teknolojinin sağladığı olanakları da kullanarak, yaşadığımız eski ananelerimizi, dini ve milli bayramlarımızın verdiği şevk ve heyecanı, bayramlarımızı dolu dolu yaşamayı, sevgi ve saygı anlayışımızı, sürekli yaşamalıyız ve sürekli yaşatmalıyız.

Bu duygularla Ramazan bayramını, en içten ve en iyi dileklerimle kutluyor, daha nice bayramlara sağlıkla, huzurla erişmenizi Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum. Mübarek bayramın, ülkemize, İslam alemine ve bütün insanlığa iyilik ve hayırlar getirmesini diliyorum.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 20 Şubat 2018 21:41
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
17 Aralık 2008       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Milli ve dini bayramlar; toplumların fertlerinin birbirlerine sevgi ve saygı ile yaklaşma, yardımlaşma, birbirlerinin gönlünü alma ve yakınlaşma, mutluluk ve sevgi huzuru dolu dolu yaşama günlerdir. Ramazan ayı, manevi duyguların, Allah’a yaklaşma duygularının en yüksek ve insanlık duygularının en yoğun olduğu önemli aylardan birisidir. Müslüman olan toplumlar ve insanlar, İslam dini ve Müslümanlık ilkeleri doğrultusunda, Ramazan ayında sağlığı sıhhati yerinde olanlar, bir ay kendilerine farz kılınmış oruçlarını tuttular, zekat ve fitrelerini vererek görev ve sorumluluklarını yerine getirdiler. Böylece Ramazan Bayramını eriştik ve kutluyoruz. Bayram, sevinç ve neşe günü demektir. Öteden beri her milletin birçok millî günleri, milli bayramları ve dini bayramları vardır, her toplum bu bayramlarını kutlarlar. Ramazan Bayramı inananlar üzerinde çok müspet tesirler meydana getirir, dini duygularını kuvvetlendirir. İnsanlara yeni bir heyecan ve çalışma zevki kazandırır. Diğer zamanlarda insanların gözüne benlik, çok kar etmek, çok çıkarcı ve acımasız olmak, fakir ve fukaranın halini bilip anlamamak, insanlara kırmak zarar vermek… gibi olumsuz duygu ve davranışlar Ramazan ayında ve bu ayın sonunda kutlanan Ramazan bayramında azalır yok olur. Toplumu birlik beraberlik kardeşlik ve dayanışma içinde tutan, saygı ve sevgi temelinde insanları birleştiren önemli günlerdir bayramlar.

Sponsorlu Bağlantılar
Bayramların, millî ve dinî duyguların, inanışların pekişmesi, taze ve canlı tutulması fonksiyonu yanında, toplumun birlik ve beraberliğini sağlamada ve bunun bireylerin bilincinde yer etmesinde de büyük önemi vardır. Milli bayramlar Ulus olma, beraber aynı kaderi aynı tasayı aynı kıvancı yaşama gücünü kuvvetlendirir. Dini bayramlarımız da aynı dini inanan insanların yani Türk milletinde Müslümanların birlik beraberlik günleri, kardeşliğin, çıkarsız saygı ve sevginin yaşandığı günlerdir. Gerçekten dinî bayramlar, insanlar arasında kaynaşmanın, dostlukları ve ahbaplıkları ilerletmenin bir yolu olarak belli bir öneme sahip oldukları gibi, dinî his ve şuurun sosyal hayatta tazelenmesinin de bir vesilesidir. Bayramlar, sosyal dayanışma ve barış şuurunun fertlere kuvvetle hâkim olduğu günlerdir. Dargınların kucaklaşması, aralarında kin, nefret bulunan kabile, aile ve şahısların, düşmanlık ve husûmet duygularının sevgiye dönüşmesi, küçüklerin büyüklere saygı, büyüklerin küçüklere sevgi göstermesi, hastaların ziyaret edilmesi, verilecek küçük hediyelerle çocukların gönüllerinin alınması, hısım ve akrabanın bir kere daha yeniden kaynaşması, genellikle bayram günlerinde mümkün olmaktadır.

Bayramları nasıl geçirmeliyiz?
Her iki bayram da bayram namazı ile başlar. Bu günümüzde yapacağımız ilk iş namaz kılmamızdır… Her kim böyle yaparsa, şüphesiz bizim sünnetimize uygun iş yapmış olur.” Bayram namazı, biri Ramazan Bayramında, diğeri Kurban Bayramında olmak üzere yılda iki defa kılınan iki rekatlık bir namazdır. Bayram namazı vaciptir. Bayram namazına, mükellef olmayan küçük çocuklarımızı da getirmeli ve onlara da bu manevî havayı teneffüs ettirmeliyiz. İslâm dini her konuda orta yolu emir ve tavsiye eder, uçlardan kaçınmayı ve aşırılıktan kaçınmayı tavsiye eder. Anne ve babaya yakışan, bayramları aile ve çevresindekilerle neşe ve zevk içerisinde geçirmeyi gerçekleştirmeye çalışmaktır. İnanmış, Allah’a gönül vermiş insanlar bencil olmaz. Sadece kendisinin ve yakınlarının sağlık ve mutluluğunu değil, bütün Müslüman kardeşlerininkini de düşünür. Bu konuda çaba sarf eder ve dua eder. Merhamet, insan kalbinin merhemidir. Ama, sevgi ve saygı duygusundan uzak kimseler, katı yürekli olmanın yolunu tutmuşlar demektir. Bu duruma düşenler derhal bundan kurtuluş çarelerini aramaya koyulmalıdırlar.

Bayram günleri barış ve sevinç günleridir. Dargınlık dinen yasaktır. Elbette bir arada yaşayan aile ve toplum fertleri arasında anlaşmazlıklar, sürtüşme ve tartışmalar olabilir. Bu gayet normaldir. Ama bunları dargınlık safhasına vardırmamak gerekir. Bilhassa akrabalar ziyaret bağı ile aradaki bağlarını kuvvetlendirmelidirler. Hz. Peygamber, müminlerin üç günden fazla dargın durmalarının uygun olmadığını belirterek şöyle buyurmuşlardır. Akraba ve komşulara iyilik etmek ve onlarla iyi geçinmek Kur’an-ı Kerim’in tavsiyesidir. Bayramlar, inananlar üzerinde çok müspet tesirler meydana getirir, dini şuur ve duygularını kuvvetlendirir. İnsanlara yeni bir heyecan ve çalışma zevki kazandırır. Bayramların, millî ve dinî duyguların, inanışların pekişmesi, taze ve canlı tutulması fonksiyonu yanında, toplumun birlik ve beraberliğini sağlamada ve bunun bireylerin bilincinde yer etmesinde de büyük önemi vardır. Gerçekten dinî bayramlar, insanlar arasında kaynaşmanın, dostlukları ve ahbaplıkları ilerletmenin bir yolu olarak belli bir öneme sahip oldukları gibi, dini his ve şuurun sosyal hayatta tazelenmesinin de bir vesilesidir. Bayramlar, sosyal dayanışma ve barış şu urunun fertlere kuvvetle hâkim olduğu günlerdir. Dargınların kucaklaşması, aralarında kin, nefret bulunan kabile, aile ve şahısların, düşmanlık ve husûmet duygularının sevgiye dönüşmesi, küçüklerin büyüklere saygı, büyüklerin küçüklere sevgi göstermesi, hastaların ziyaret edilmesi, verilecek küçük hediyelerle çocukların gönüllerinin alınması, hısım ve akrabanın bir kere daha yeniden kaynaşması, genellikle bayram günlerinde mümkün olmaktadır. Bayram günleri, sevinç günleridir. Bu günlerde sevinçli ve güler yüzlü olmak tavsiye edilmiştir. Bayram günleri toplum şuuru bütünleşir. Toplum fertleri birbirleriyle sevişip kaynaşır. Hayatın bitmek tükenmek bilmeyen sıkıntıları içinde bunalan, bitkin ve yorgun hâle gelen insanları bayramlar dinçleştirir ve çalışma azimlerini artırır. Bu günlerde akraba ve komşularımızla olan ilişkilerimiz kuvvetlenir, birlik ve kardeşliğimiz güçlenir. Orucunu tutamayan sağlığı müsaade etmeyen kardeşlerimizi dışlamamalıyız. Orucunu tutan ve tutamayan kardeşlerimizi de kucaklamalıyız, birlik ve beraberlik içinde bayramımızı kutlamalıyız. Bayram sabahı camilerimizi dolduran Müslümanların hep birlikte ve içtenlikle Yüce Allah’a yönelmeleri, O’ndan af ve bağış dilemeleri ayrı bir önem taşır. Çünkü böyle bir amaçla bir araya gelen, aynı iman ve heyecanı taşıyan toplulukları Yüce Allah’ın rahmeti kuşatır ve onları affeder.

Bayram günlerinde annemizin babamızın ellerini öpüp hayır dualarını almalıyız. Dinimizde Allah’a ibadetten sonra anne ve babaya saygı ve iyilik emredilmiş, onlara karşı “öf” bile demek yasaklanmıştır. Akraba ve komşularla tebrikleşerek, karşılıklı sevgi ve saygı duyguları aktarılmalı, karşılaştığımız herkesle selamlaşarak tebrikleşmeliyiz. Tanıdıklarımızı ziyaret ederek hatırlarını sormalı ve gönüllerini almalıyız. Hastanelerde ve evlerde yatan hastaları ziyaret etmeli, şifa dileklerimizi sunmalıyız. Yetimlerin ve kimsesiz çocukların başını okşamalı, onlara anne ve baba gibi davranmalıyız. Çevremizdeki yoksullara ve bakıma muhtaç çocuklara yardım ellerimizi uzatmalı, onların da bayram sevinci yaşamalarını sağlamalıyız. Bizden hayır dua bekleyen ölülerimizin mezarlarına giderek onlara dua etmeli, ruhları için hayır ve hasenatta bulunmalıyız. Tanıdıklarımızdan dargın olanları barıştırmaya çalışmalı ve aralarını bulmalıyız. Çocuklara hediyeler dağıtmalı ve onları sevindirmeliyiz. Her zaman olduğu gibi bayram günlerinde de,İslamın emrettiği şekilde, çevremizdeki insanlara iyi davranmalı, insanlara incitici ve zarar verici davranışlardan sakınmalıyız.

Sevinçlerimizi tüm bayramlarda "Bayram Sevinci" ile yaşadık. Gün oldu aradık böylesi günleri: "Nerede o eski bayramlar" dedik. Bazen zamanı gösterdiler, bazen yaşamın ta kendisini. Neşe ve sevincin bir tür ete kemiğe büründüğü günlerdir bayramlarımız. Bayramlarımız yaşantımızda hep oldular ve sonsuza kadar bundan sonrada hep olacaklardır. Toplumsallaşma sürecinde doğayı,dini ve kutsalı keşfeden insanoğlunun tarihi ile özdeş, köklü bir geçmişi var bayramlarımızın. Farklı bir zaman kavramına geçiyor insanoğlu.

Sanayileşme, ilerleme, gelişme, globalleşme, küreselleşme derken çizgisel yaşanan bir zaman kavramına geçtik. Hızla tükettiğimiz zamanı geri dönülmez bir şey olarak algılıyoruz artık. Döngüsel yaşanan bir zaman kavramının anlamı kalmadı gibi. İşte geleneğin ya da bayramların önemi burada. "Nerede o eski Bayramlar" derken bu hızlı değişime bir tür tepkimizi dile getiriyoruz aslında! Son yıllarda eş dost hatırlanması ziyareti yapılması, sevgi ve saygının yaşanması gereken bayram günlerinde beş yıldızlı otellerde tatil yapma zamanı fırsatı olarak değerlendirilmesi de düşündürücü değimlidir. Bayramın gerçek amacından sapma saptırılma değimlidir iyi düşünmek gerekir.Teknoloji, her zaman her şeyi, "tüm iyi şeyleri" bile geri getirmiyor. Gelenek, içinde yaşarken farkında olmadıklarımızı bize hatırlatıyor. Bayramlarla belleklerimizi tazelerken, sürdürüyoruz aslında geleneği. Ne kadar teknoloji gelişse de,teknolojinin sağladığı olanakları da kullanarak, yaşadığımız eski ananelerimizi, dini ve milli bayramlarımızın verdiği şevk ve heyecanı, bayramlarımızı dolu dolu yaşamayı, sevgi ve saygı anlayışımızı, sürekli yaşamalıyız ve sürekli yaşatmalıyız.

Bu duygularla Ramazan bayramını, en içten ve en iyi dileklerimle kutluyor, daha nice bayramlara sağlıkla, huzurla erişmenizi Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum. Mübarek bayramın, ülkemize, İslam alemine ve bütün insanlığa iyilik ve hayırlar getirmesini diliyorum.
Son düzenleyen Safi; 20 Şubat 2018 21:41
Quo vadis?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Aralık 2010       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Dini Bayramların Toplum Hayatındaki Önemi
Dini bayramlar ay takvimine göre kutlanır. Bu nedenle her yıl 10 gün öne gelir ve dolayısıyla bir bayram günü bir insan ömründe yaza, kışa, sonbahara, ilkbahara gelecektir. Dini bayramlarda da resmi yerler kapalıdır, ulusal bayramlarda da.

Bayram öncesi evlerde temizlik yapılır, çocuklara bayramlık alınır. Bayram gezmesi ve ziyaretleriyle, akrabalar ziyaret edilir, dargınlar barışır, yaşlılara genç olanlar ziyarete gider. Bayramda tatlı, şeker ikramı adettendir, Ramazan Bayramı'nın bir adı da Şeker Bayramı olmuştur. Bayramda mezarlık ziyaretleri de adettendir...
Son düzenleyen Safi; 20 Şubat 2018 21:41
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Mart 2012       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Dinî Bayramlarımız


Dini bayramlar, dinimiz açısından önemli ve kutsal sayılan günlerde kutladığımız sevinçli günlerimizdir. İslam'da iki bayram kutlanmaktadır.

Ramazan Bayramı
Ramazan ayının sonunda kutlanan üç günlük bayramdır. Ramazan bayramının kutlanma nedeni, aynı ayda, topluca tutulan oruçların ve diğer ibadetlerin sonucunda elde ettiğimiz sevaplardır. Bu bayramda herkes birbirini kutlar, çocuklar en güzel şekilde giydirilir; yanaklarından öpülür; ceplerine harçlıklar konur; şeker ve çikolatalar ikram edilir. Büyükler de birbirine sarılır; küslükler unutulur; tatlıya bağlanır.

Kurban Bayramı
Kurban bayramının kutlanmasında tarihsel bir neden vardır. O da Hz. İbrahim Peygamber'in, canından çok sevdiği oğlu İsmail'i, canlar canı Allah yoluna kurban olarak adamasıdır. Şefkat ve merhameti çok yüce olan Allah, elbette İsmail'in kurban edilmesine izin vermemiş, onun yerine bir koç kesmesini emretmiştir. Bu durum, Allah'a olan sevginin ve bağlılığın bir işareti olarak kuşaktan kuşağa günümüze kadar gelmiştir.Kurban bayramında Müslümanlar dört gün boyunca bayram eder; kestikleri kurbanların etlerini dostları, arkadaşları ve ihtiyaç sahibi kimselerle paylaşırlar. Bayramlarda Allah'ın rahmet ve şefkati insanların yüreklerine iner; insanlar daha hoşgörülü ve sevecen olurlar.

Millî Bayramlarımız


Milli bayramlarımız, ulusça kutladığımız, birlik beraberliğimizi pekiştiren sevinçli günlerimizdir. Milli bayramlarımızı kutlarken atalarımızın kahramanlıklarını ve başarılarını anar, bize emanet ettikleri değerlerin önemini daha iyi kavrarız.Milli bayramlarda evlerin balkonlarına bayraklar asılır; sınıflar süslenir; günün anlam ve önemini belirten programlar yapılır. Resmi olarak kutladığımız milli bayramlarımız şunlardır:

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmıştır. Bunun değerinin iyi anlaşılması için Atatürk bu günü çocuklara armağan etmiştir. 23 Nisan’ın içinde bulunduğu hafta çocuk haftası olarak kutlanır. Bu haftada Uluslar arası Çocuk Şenliği düzenlenir. Şenliğe dünyanın çeşitli bölgelerinden çocuk grupları ülkemize davet edilir. Çocuklar, kendi ülkelerinin folklor oyunlarını oynar, dostluk ve barış duyguları paylaşılır.

19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı
Atatürk, 19 Mayıs 1919’da Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak üzere Samsun’a gitmiştir. Buradan birçok illere geçen Atatürk, halkın düşmana karşı milli mücadeleyi başlatmasına öncülük etmiştir. Bu nedenle 19 Mayıs, ulusumuz için önemli bir gündür. Atatürk bu anlamlı günü Türk gençliğine armağan etmiştir. Bu günde okullarda ve büyük spor tesislerinde, Türk gençliğinin zindeliğini gösteren spor gösterileri ve çeşitli etkinlikler yapılır.

30 Ağustos Zafer Bayramı
Büyük Taarruz 26 Ağustos 1922’de başlamış ve 30 Ağustos’ta zaferle sonuçlanmıştır. Bu sevinçli günü ebediyen yaşatmak için Atatürk, ordumuza armağan etmiştir. Kazanılan büyük zaferden dolayı her yıl 30 Ağustos’ta törenler yapılır; akrobat pilotlar uçuş gösterileri yapar, resmi geçitler düzenlenir.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilerek, ülkemizin yönetimi milli iradeye verilmiştir. Bu, ulusumuz açsından önemli bir gün olduğundan her yıl 29 Ekim’de Cumhuriyet Bayramı kutlanır.Cumhuriyet Bayramı’nda, günün önemini açıklayan etkinlikler yapılır; şiirler okunur; her taraf bayraklarla donatılır.
Son düzenleyen Safi; 20 Şubat 2018 21:42
eliggül5234 - avatarı
eliggül5234
Kayıtlı Üye
20 Şubat 2018       Mesaj #5
eliggül5234 - avatarı
Kayıtlı Üye
Şeker Bayramı Ramazan Bayramı
Müslüman aleminin kutsal ayı, 11 ayın Sultanı Ramazan? ın sona ermesi ile beraber üç günlük bayram tatili başlar. Büyükler ve Aile fertleri ziyaret edilir, dost ve komşular bir araya gelir mümkün olduğu kadar tüm aile toplanılır ve hoş vakit geçirilir. Geleneksel tatlılar yapılır, her evde cocuklara ve konuklara yetecek kadar şeker bulundurulur. El öpen çocuklara para, hediye yada şeker vermek gelenektir.

Kurban Bayramı
İbrahim Peygamberin oğlunu ALLAH için kurban etmek üzere keseceği sırada gökten bir koç indirilir. ALLAH Peygamberin oğlunun hayatını bagışlamıştır ve onun yerine koçun kesilmesini emretmiştir. İşte bunun anısı olarak kutlanır islam dininde Kurban Bayramı. İslam aleminde bu olayın anısına kurban kesebilenler kurban etinden porsiyonlar halinde ihtiyacı olan fakir insanlara dağıtmak durumundadırlar.
Dini bayramlar bizim ve ailelerimizin daha çok bir araya gelmemizi yakınlasmamızı sağlar.En önemlisi de küslerin barışmasında en önemli rolü oynar.Bu bahaneyle bir araya gelirler.İnsanların birlikte olmalarını büyüklerin ve küçüklerin kaynaşmasını sağlar.

Benzer Konular

22 Ekim 2014 / sSiİnNeEmM Soru-Cevap
24 Kasım 2014 / Misafir Soru-Cevap
25 Nisan 2013 / Misafir Soru-Cevap
8 Aralık 2010 / Misafir Soru-Cevap