Arama

Karadelik nasıl oluşur?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 27 Ocak 2018 Gösterim: 32.819 Cevap: 15
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
22 Aralık 2008       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Karadelik nedir, nasıl oluşur?
Karadeliklerin genel özellikleri nelerdir?
EN İYİ CEVABI fadedliver verdi
Karadelik, teleskop veya radyoteleskop gibi hiçbir fiziki gözlem aletiyle varlığı keşfedilemeyen, ancak etrafında meydana getirdiği tesir ve değişikliklerle teşhis edilebilen, çekim gücü sonsuza yakın olduğu için ısı, ışık ve ses dahil herşeyi yutan son derece yoğunlaşmış küçük bir uzay sahası.

Sponsorlu Bağlantılar
Yakın zamanlara kadar astronomi ilmi kara deliklerden tamamen habersizdi. Uzayda bu şekilde herşeyi yutabilecek dehşetli bir çekim gücünün varlığı hiç düşünülmemişti. Ancak gerek fiziki ömrünü tamamlayarak ölen yıldızların sonunun ne olduğunun yavaş yavaş anlaşılması ve gerekse galaksilerin çeşitli noktalarında görülen tuhaf olaylar; birçok gök cisminin arkasında hiçbir iz bırakmadan yok olması; gaz ve toz bulutlarının bir nokta etrafında meydana getirdiği spiral şeklindeki dönüşüm, uzayın bu noktalarında çekim gücü korkunç bir cismin varlığını apaçık ortaya koyuyordu. Karadelik ilk defa Einstein'in genel relativite (izafiyet) teorisinden faydalanılarak 1939'da Amerikalı bilim adamı Robert Oppenheimer ve Hartland S.Synder tarafından açıklandı.

İleri sürülen bir hipoteze göre, karadelik, yıldızların meydana gelişi ve devamının bir neticesidir. Milyonlarca sene boyunca parlayan bir yıldız sonunda yakıtını tüketmektedir. Bu yüzden de şiddetli bir şekilde büzülmekte ve bu şekilde meydana gelen ters tepki yıldızın tekrar ısınmasına yol açmakta ve sonunda yıldızı infilak ettirmektedir. Patlıyan yıldızın bir bölümü uzaya dağılırken çekirdek, büzülmesine devam etmekte ve yoğunluğu da giderek artmaktadır. Sonunda koskoca yıldızın çapı birkaç kilometreye inince yoğunluk müthiş bir ölçüye çıkmakta ve artık ısıyı ve ışığı yutacak bir hale gelmektedir. Madde o kadar sıkışır ki, mesela 696.000 km yarıçapındaki güneşin bu şekilde büzülmesi ile 2,5 km yarıçapında bir karadelik meydana gelir.

Yıldızlarda enerji, zincirleme nükleer reaksiyonlar sonucu meydana gelir. Nükleer füzyon reaksiyonu ile birlikte hidrojen çekirdeği helyum çekirdeğine, o da karbon çekirdeğine dönüşür. Bu zincirleme reaksiyonlar akıl almaz büyüklükte enerjiler açığa çıkarır. Açığa çıkan enerjinin çoğu ısı olmak üzere muhtelif radyasyonlar halinde uzaya yayılır. Bu reaksiyonların milyonlarca sene devam etmesi sonucunda hacimce küçülen, kütlece büyüyen ve dolayısı ile çekimi kuvvetli çok fazla bir uzay sahası meydana gelmiş olur. Bu dairesel uzay sahası karadelik olarak çevresindeki gaz, yıldız, ışık gibi kütle taşıyan her cismi çekerek yutar.

Bir başka hipoteze göre karadelik süper nova olarak tanımlanan çok büyük kütleye sahip yıldızların infilakinden sonra enerjisinin tükenmesi ile meydana gelir. Süper-nova demirden çok ağır metallerden meydana geldiği için füzyon hadisesi meydana gelemez. Enerjisini füzyon reaksiyonu ile ısıya ve radyasyon parçalarına çeviremeyen bu büyük yıldız sonunda infilak eder. Samanyolu galaksisindeki güneş sisteminin böyle bir süper-novanın infilakı ile hasıl olduğu ve Samanyolu galaksisinde buna benzer binlerce karadelik meydana geldiği zannedilmektedir. Astronomlara göre bir karadeliğin yıldızları yuta yuta büyümesi, zamanla bütün bir galaksiyi yutacak hale gelmesine yol açabilecektir.

Karadelik, küçük ve buna karşılık güçlü ise nötron yıldızı ismini alır. Nötron yıldızının meydana gelişi, nükleer enerjisini tüketen yıldızın, toplam atomlarındaki elektronların ve çekirdeklerin birbirine yapışması ile olmaktadır. 10 milyon kg/m³'ten daha yoğun proton ve elektronlar, nötron meydana getirmeye başlarlar. Süper sıkışık bir kütleye sahib olan bu yıldız, kendi ekseni etrafında hızlı bir dönüş kazandığı için yeni nükleer parçacıkları, oldukça dar hüzmeler halinde dışarıya doğru fırlatır. Bu sırada elektromanyetik radyasyon meydana gelir.

Karadelik, uzayda ışığı yansıtmadığından gözlenemez, bu sebepten maddesiz bir cisim olarak düşünülmesi yanlıştır. Madde olduğu, kuvvetli çekimi ve yıldızı yutmadan önce meydana gelen ışın neşri ile anlaşılabilmektedir. 1971 senesinde Uhuru uydusu ile Cygnassx-l uzay sahasında darbeli x ışını yayınları alınmış ve bu bölgede bir karadelik olduğu ispatlanmıştır. Bu karadeliğin çapı 14,5 km ve kütlesi güneş kütlesinin on katı büyüklüktedir.

Karadelikle ilgili diğer bir hipotez ise, daha ilgi çekicidir. Güney kütlesinin bir ile 1000 milyon katına eş bir süper karadelik yeterli ölçüde gaz, yıldız gibi uzay kütlelerini yutarsa, yutulan kütlelerden açığa çıkan enerjilerin toplamı neticesinde ya çevreye yalnız enerji parçacıkları yayar veya infilak eder. Yalnız enerji parçacıkları yayan karadelik kuasar ismini alır. Karadelik, infilak ederse yeni galaksiler, nebulalar meydana gelir.

Alıntı

Son düzenleyen nötrino; 20 Ekim 2015 19:24 Sebep: İç başlık düzeni!!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Aralık 2008       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Konuyu inceleyin > Kara Delik
Sponsorlu Bağlantılar
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
ADMİNİSTRATOR - avatarı
ADMİNİSTRATOR
Ziyaretçi
14 Mayıs 2009       Mesaj #3
ADMİNİSTRATOR - avatarı
Ziyaretçi
karadelik nedir nasıl oluşur etkisi nasıldır
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
14 Mayıs 2009       Mesaj #4
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Karadelik, teleskop veya radyoteleskop gibi hiçbir fiziki gözlem aletiyle varlığı keşfedilemeyen, ancak etrafında meydana getirdiği tesir ve değişikliklerle teşhis edilebilen, çekim gücü sonsuza yakın olduğu için ısı, ışık ve ses dahil herşeyi yutan son derece yoğunlaşmış küçük bir uzay sahası.

Yakın zamanlara kadar astronomi ilmi kara deliklerden tamamen habersizdi. Uzayda bu şekilde herşeyi yutabilecek dehşetli bir çekim gücünün varlığı hiç düşünülmemişti. Ancak gerek fiziki ömrünü tamamlayarak ölen yıldızların sonunun ne olduğunun yavaş yavaş anlaşılması ve gerekse galaksilerin çeşitli noktalarında görülen tuhaf olaylar; birçok gök cisminin arkasında hiçbir iz bırakmadan yok olması; gaz ve toz bulutlarının bir nokta etrafında meydana getirdiği spiral şeklindeki dönüşüm, uzayın bu noktalarında çekim gücü korkunç bir cismin varlığını apaçık ortaya koyuyordu. Karadelik ilk defa Einstein'in genel relativite (izafiyet) teorisinden faydalanılarak 1939'da Amerikalı bilim adamı Robert Oppenheimer ve Hartland S.Synder tarafından açıklandı.

İleri sürülen bir hipoteze göre, karadelik, yıldızların meydana gelişi ve devamının bir neticesidir. Milyonlarca sene boyunca parlayan bir yıldız sonunda yakıtını tüketmektedir. Bu yüzden de şiddetli bir şekilde büzülmekte ve bu şekilde meydana gelen ters tepki yıldızın tekrar ısınmasına yol açmakta ve sonunda yıldızı infilak ettirmektedir. Patlıyan yıldızın bir bölümü uzaya dağılırken çekirdek, büzülmesine devam etmekte ve yoğunluğu da giderek artmaktadır. Sonunda koskoca yıldızın çapı birkaç kilometreye inince yoğunluk müthiş bir ölçüye çıkmakta ve artık ısıyı ve ışığı yutacak bir hale gelmektedir. Madde o kadar sıkışır ki, mesela 696.000 km yarıçapındaki güneşin bu şekilde büzülmesi ile 2,5 km yarıçapında bir karadelik meydana gelir.

Yıldızlarda enerji, zincirleme nükleer reaksiyonlar sonucu meydana gelir. Nükleer füzyon reaksiyonu ile birlikte hidrojen çekirdeği helyum çekirdeğine, o da karbon çekirdeğine dönüşür. Bu zincirleme reaksiyonlar akıl almaz büyüklükte enerjiler açığa çıkarır. Açığa çıkan enerjinin çoğu ısı olmak üzere muhtelif radyasyonlar halinde uzaya yayılır. Bu reaksiyonların milyonlarca sene devam etmesi sonucunda hacimce küçülen, kütlece büyüyen ve dolayısı ile çekimi kuvvetli çok fazla bir uzay sahası meydana gelmiş olur. Bu dairesel uzay sahası karadelik olarak çevresindeki gaz, yıldız, ışık gibi kütle taşıyan her cismi çekerek yutar.

Bir başka hipoteze göre karadelik süper nova olarak tanımlanan çok büyük kütleye sahip yıldızların infilakinden sonra enerjisinin tükenmesi ile meydana gelir. Süper-nova demirden çok ağır metallerden meydana geldiği için füzyon hadisesi meydana gelemez. Enerjisini füzyon reaksiyonu ile ısıya ve radyasyon parçalarına çeviremeyen bu büyük yıldız sonunda infilak eder. Samanyolu galaksisindeki güneş sisteminin böyle bir süper-novanın infilakı ile hasıl olduğu ve Samanyolu galaksisinde buna benzer binlerce karadelik meydana geldiği zannedilmektedir. Astronomlara göre bir karadeliğin yıldızları yuta yuta büyümesi, zamanla bütün bir galaksiyi yutacak hale gelmesine yol açabilecektir.

Karadelik, küçük ve buna karşılık güçlü ise nötron yıldızı ismini alır. Nötron yıldızının meydana gelişi, nükleer enerjisini tüketen yıldızın, toplam atomlarındaki elektronların ve çekirdeklerin birbirine yapışması ile olmaktadır. 10 milyon kg/m³'ten daha yoğun proton ve elektronlar, nötron meydana getirmeye başlarlar. Süper sıkışık bir kütleye sahib olan bu yıldız, kendi ekseni etrafında hızlı bir dönüş kazandığı için yeni nükleer parçacıkları, oldukça dar hüzmeler halinde dışarıya doğru fırlatır. Bu sırada elektromanyetik radyasyon meydana gelir.

Karadelik, uzayda ışığı yansıtmadığından gözlenemez, bu sebepten maddesiz bir cisim olarak düşünülmesi yanlıştır. Madde olduğu, kuvvetli çekimi ve yıldızı yutmadan önce meydana gelen ışın neşri ile anlaşılabilmektedir. 1971 senesinde Uhuru uydusu ile Cygnassx-l uzay sahasında darbeli x ışını yayınları alınmış ve bu bölgede bir karadelik olduğu ispatlanmıştır. Bu karadeliğin çapı 14,5 km ve kütlesi güneş kütlesinin on katı büyüklüktedir.

Karadelikle ilgili diğer bir hipotez ise, daha ilgi çekicidir. Güney kütlesinin bir ile 1000 milyon katına eş bir süper karadelik yeterli ölçüde gaz, yıldız gibi uzay kütlelerini yutarsa, yutulan kütlelerden açığa çıkan enerjilerin toplamı neticesinde ya çevreye yalnız enerji parçacıkları yayar veya infilak eder. Yalnız enerji parçacıkları yayan karadelik kuasar ismini alır. Karadelik, infilak ederse yeni galaksiler, nebulalar meydana gelir.

Alıntı
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen nötrino; 4 Kasım 2013 11:24
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Mayıs 2009       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kara delik,astrofizikte, çekim alanı her türlü maddi oluşumun ve ışınımını uzayda belirli nicelikteki maddenin bir noktaya toplanması ile meydana gelen bir nesnedir de denilebilir. Bu tür nesneler genel görelilik kuralıyla tanımlanmışlardır. Doğrudan gözlemlenememekle birlikte, çeşitli dalga boylarını kullanan dolaylı gözlem teknikleri sayesinde keşfedilmişlerdir. Bu teknikler aynı zamanda çevrelerinde sürüklenen oluşumların da incelenme olanağını sağlamıştır. Örneğin bir kara deliğin çekim alanına kapılmış maddenin kara delikçe yutulmadan önce müthiş bir ısı derecesine ulaştığı ve bu yüzden önemli miktarda x ışınları yaydığı saptanmıştır. Böylece bir kara delik kendisi ışık yaymasa da, çevresinde bu tür bir icraat yarattığı için varlığı saptanabilmektedir. Günümüzde, kara deliklerin varlığı, ilgili (astro fizikciler ve kurumsal fizikcilerden oluşan) bilimsel topluluğun hemen hemen tüm bireyleri tarafından onaylanarak kesinlik kazanmış durumdadır. kendisinden kaçmasına izin vermeyecek derecede güçlü olan, kütlesi büyük bir kozmik cisimdir. Kara delik, yaymadıklarından kara olarak nitelenirler. Kara delikler 2 boyutludur yani hacmi yoktur. Karadeliklerin içinde zamanın ise yavaş aktığı ya da akmadığı tahmin edilmektedir.

Black Hole Milkyway

Kara delik “çekimsel tekillik” denilen bir noktaya konsantre olmuş bir kütleye sahiptir. Bu kütle "kara deliğin ufku" denilen ve sözkonusu tekilliği merkez alan bir küreyi oluşturur. Bu küre, kara deliğin uzayda kapladığı yer olarak da düşünülebilir. Kütlesi Güneş’imizin kütlesine eşit olan bir kara deliğin yarıçapı yalnızca yaklaşık 3 km.’dir.

Özellikleri

Yıldızlar-arası (milyonlarca km.) uzaklıklar sözkonusu olduğunda, bir kara delik, herhangi bir kozmik cisim üzerinde, kendisiyle aynı kütleye sahip bir kozmik cisminkinden daha fazla bir çekim kuvveti uygulamaz; yani, kara delikleri karşı konulamaz bir kozmik “aspiratör” olarak düşünmemek gerekir. Örneğin Güneş’in yerinde onunla aynı kütleye sahip bir kara delik bulunsaydı, Güneş Sistemi’ndeki Gezegenlerin Yörüngelerinde herhangi bir değişim olmayacaktı. Birçok kara delik türü mevcuttur. Bir Yıldızın çekimsel içe (kendi üzerine) çökmesiyle oluşan kara delik türüne "yıldızsal kara delik" denir. Bu kara delikler Galaksilerin merkezinde bulundukları takdirde birkaç milyarlık “Güneş Kütlesi”ne kadar çıkabilen devasa bir kütleye sahip olabilirler ve bu durumda “dev kara delik” (veya galaktik kara delik) adını alırlar. Kütle bakımından kara deliklerin iki uç noktasını oluşturan bu iki tür arasında bir de, kütlesi birkaç bin "güneş kütlesi" olan üçüncü bir türün bulunduğu düşünülür ve bu türe “orta kara delik”ler denilir. En düşük kütleli kara deliklerin ise kosmostarihinin başlangıcındaki Büyük Patlama’da oluştukları düşünülür ve bunlara da "ilksel kara delik" adı verilir. Bununla birlikte ilksel kara deliklerin varlığı halihazırda doğrulanmış değildir.
Bir kara deliği doğrudan gözlemlemek imkânsızdır. Bilindiği gibi bir nesnenin görülebilmesi için, kendisinden ışık çıkması veya kendisine gelen ışığı yansıtması gerekir; oysa kara delikler çok yakınından geçen ışıkları bile yutmaktadırlar. Bununla birlikte varlığı, çevresi üzerindeki çekim icraatinden, özellikle mikrokuasarlarda ve aktif galaksi çekirdeklerinde kara delik üzerine düşen yakınlardaki maddenin son derece ısınmış olmasından ve güçlü bir şekilde X ışını yaymasından anlaşılmaktadır. Böylece, gözlemler dev veya ufak boyutlardaki bu tür cisimlerin varlığını ortaya koymaktadır. Bu gözlemlerin kapsadığı ve genel görelilik kuramına uyan cisimler yalnızca kara deliklerdir.

Kara delik diğer astro fizik cisimleri gibi bir astrofizik cisimdir. Doğrudan gözlemlenmesinin çok güç olmasıyla ve merkezî bölgesinin fizik kuramlarıyla Buna karşılık, uygulanan çeşitli dolaylı yöntemler sayesinde, yakın çevresinde hüküm süren fiziksel koşullar ve çevresi üzerindeki etkisi mükemmel biçimde tanımlanabilmektedir. tatminkâr biçimde tanımlanamaz oluşuyla nitelenir. Merkezî bölgesinin tanımlanamayışındaki en önemli etken, merkezinde bir "çekimsel tekilliği" içeriyor olmasıdır. Bu çekimsel tekillik, ancak bir “kuantum çekimi” kuramıyla tanımlanabilir ki, günümüzde böyle bir kuram bulunmamaktadır.
Öte yandan kara delikler çok az sayıdaki parametrelere tanımlanmaları bakımından şaşkınlık verici nesnelerdir. Yaşadığımız evrendeki tanımları yalnızca üç parametreye bağlıdır: Kütle, elektiriksel yük ve acısal momentum. Kara deliklerin tüm diğer parametreleri (boyu, biçimi vs.) bunlarla belirlenir. Bir kıyaslama yapmak gerekirse, örneğin bir gezegenin tanımlanmasında yüzlerce parametre sözkonusudur (kimyasal birlesim,elementlerintaşınım, atmosfer vs.) Bu yüzden 1967’den beri kara delikler yalnızca bu üç parametreyle tanımlanırlar ki, bunu da 1967’de Werner Israel tarafından ortaya atılan "saçsızlık kuramı"na borçluyuz. Bu, uzun mesafeli temel kuvetlerinin yalnızca kütlecekim ve elektromanyetizm oluşunu da açıklamaktadır; kara deliklerin ölçülebilir özellikleri yalnızca, bu kuvvetleri tanımlayan parametrelerle, yani kütle, elektriksel yük ve açısal momentumla verilir. farklılaşması,
Bir kara deliğin kütle ve elektriksel yükle ilgili özellikleri "klasik" (genel göreliliğin olmadığı) fiziğin uygulanabileceği olağan özelliklerdir: Kara deliğin kütlesine oranla bir "kütleçekim alanı" ve elektriksel yüküne oranla bir elektirik alanı vardır. Buna karşılık açısal momentum etkisi genel görelilik kuramınauzayzamanı da “sürüklemek” (eğmek) eğilimindedirler. "Lense-Thirring etkisi" denen bu fenomen şimdilik Güneş Sistemi’mizde gözlemlenmemektedir. Kendi ekseni etrafında “dönen karadelik” türü çevresindeki yakın uzayda bu fenomen inanılmaz ölçülerde gerçekleşmektedir ki, bu alana “güç bölgesi” (ergorégion) ya da “güç küresi” adı verilmektedir. özgü bir özellik taşır: Kendi ekseni etrafında dönen kimi kozmik cisimler, yakın çevrelerindeki

Kara deliklerin oluşumu

Star collapse to black hole

Kara deliklerin var olma olasılığı yalnızca genel görelilik kuramına ait bir sonuç değildir; kütleçekimi konu alan hemen hemen tüm diğer gerçekçi fizik kuramları da onların varlığını muhtemel görmektedir. Diğer kütleçekim kuramları gibi genel görelilik kuramı da kara deliklerin varlığını öngörmekle kalmayıp, onların uzayın bir bölgesinde sıkışmış maddeden oluşmuş olacağını öngörmektedir. Örneğin Güneş’imiz yarıçapı yaklaşık üç kilometre olan bir küre içine (yani ebatlarının dört milyonda biri kadar bir hacme) sıkıştırılmış olsaydı, bir kara delik haline gelirdi. Hatta Güneş’imizi 1cm³(santimetreküp) hacmine sıkıştırabilseydik, bu kez 1cm³'lük bir karadelik yapmış olurduk. Fakat bu durumda sistemimizdeki gezegenlerin yörünge hareketlerinde bir değişiklik olmayacaktı; yani Güneş Sistemi’mizdeki gezegenler bu 1cm³'lük kara deliğin Güneş'inkine eş çekim kuvvetinde, yörüngelerinde dönmeye devam edeceklerdi. Bir başka örnekle, Dünya’mız birkaç santimetre küplük bir hacim içine sıkıştırılmış olsaydı, o da bir kara delik haline gelecekti.

Astrofizikte kara delik bir çekimsel içe çökmenin son aşaması olarak ele alınır. Yıldızların evrim süreçlerinin sonları, sahip oldukları kütleye göre belirlenir. Evrim sürecinin son aşamasına yaklaşmış yıldızlarda, maddenin sıkışması sonunda, kütlelerine göre, iki hal sözkonusu olur; bunlar ya ak cüce haline dönüşürler ya da sonradan kara deliğe dönüşebilecek nötron yıldızı haline dönüşürler. Ak cüce halinde, ak cüceyi kütleçekime karşı denge halinde tutan elektronların yozlaşma basıncıdır. Nötron yıldızı halinde ise nükleonların yozlaşma basıncı sözkonusu değildir, denge halini sağlayan "güclü etkilesim"dir. Kara delik ak cücelere ilişkin içe çökmeyle oluşamaz; bu çökme sırasında yıldızı oluşturan çok ağır nükleonlar oluşur. Açığa çıkan enerji yıldızı dağıtmaya yeterlidir.

Fakat evrim sürecinde dönüşme eşiğindeki yıldız, belirli bir kritik kütleyi aştığında (kütlesi yeterince büyük olduğunda), eğer kütleçekim gücü basınç etkisini aşabilmeye yetecek derecede büyükse bir kara delik oluşabilir. Bu durumda bilinen hiçbir kuvvet, dengeyi sağlamaya yetmez ve sözkonusu cisim tümüyle içe çöker. Pratikte bu, birçok şekilde oluşabilir:

* Bir nötron yıldızına, belirli bir kritik kütleye ulaşana kadar, bir başka yıldızdan çıkan maddenin katılımıyla oluşabilir.
* Bir nötron yıldızının başka bir nötron yıldızıyla birleşmesiyle oluşabilir (çok nadir, a priori bir fenomendir).
* Büyük bir yıldızın kalbinin doğrudan kara delik halinde içe çökmesiyle oluşabilir.

1980’li yıllarda nötron yıldızlarındakinden de daha sıkışmış bir madde halinin varlığı konusunda bir hipotez ortaya atılmıştır. Bu, "tuhaf yıldızlar" da denilen “kuark yıldızları”ndaki sıkışmış madde haliydi. Bu konuda 1990’lı yıllardan itibaren net bulgular elde edilebilmiştir; fakat bu bulgular, yıldız türündeki belirli bir kütlenin, evrimini kara delik halinde içe çökmesiyle tamamlaması konusunda önceden bilinenleri değiştirmemiştir. Değiştirdiği şey yalnızca, kütlenin miktarı konusundaki sınır olmuştur.

2006 yılında, kütlelerine bağlı olarak dört kara delik sınıfı ayırt edilmiştir : Yıldızsal kara delikler, dev kara delikler, orta kara delikler ve ilksel (ya da mikro) kara delikler.

Yıldızsal Karadelikler

M87 jet

Yıldızsal kara delikler birkaç güneş kütlesi kadar bir kütleye sahiptirler. Ölmekte olan bir yıldız, eğer Güneş’imizin üç mislinden daha ağırsa, nötron yıldızı düzeyinde kalamaz, çekirdeğindeki tepkime ve yoğunluk artması devam eder ve "kara delik" haline gelir. Yıldızsal kara delik büyük (başlangıç olarak yaklaşık 10 güneş kütlesi kadar kütleli veya daha fazla kütleli) bir yıldızın kalıntısının (artık maddesinin) çekimsel içe çökmesinin ardından doğarlar. Yıldızın kalbinde termonükleer tepkimelerle yanma tamamlandığı zaman, yakıt kalmadığı için, bir süpernova oluşur. Bu süpernova da ardında hızla içe çökecek bir öz kısım bırakabilir.

1939’da Robert Oppenheimer, bu öz kısmın belirli bir sınırdan daha yüksek bir kütleye sahip olması durumunda kütleçekim gücünün kendisini kesinlikle tüm diğer güçlerin üzerine taşıyacağını ve bir kara delik oluşacağını ortaya koymuştur.

Bir kara delik oluşturmak üzere içe çöküş “kütleçekim dalgaları”yaymaya elverişli bir durumdur ki, bu dalgaların yakın bir gelecekte Cascina’daki (İtalya) Virgo ya da Amerikan LIGO “girişim aracı” gibi bazı dedektör aygıtlarıyla saptanabileceği sanılmaktadır. Yıldızsal kara delikler günümüzde "X çift yıldızları"nda ve "mikrokuasar"larda gözlemlenmektedir ve bazı “aktif galaksi çekirdekleri”nde “akış”ların (Fr.jet) oluşmasına neden olurlar.

Dev Kara Delikler

Supermassiveblackhole nasajpl

Dev kara delikler birkaç milyon ile birkaç milyar güneş kütlesi arasında değişen bir kütleye sahiptir. Galaksilerin merkezinde bulunurlar ve varlıkları bazen “akış”ların ve X ışınımının oluşmasına yol açar. Bu yüzden bu galaksi çekirdekleri, yıldızların üst üst yer almasından oluşan normal parlaklığa kıyasla daha parlak hale gelirler ve “aktif galaksi çekirdekleri” adını alırlar. Galaksimiz Samanyolu da böyle bir kara delik içerir ve bu kara deliğe yakın yıldızların son derece hızlı hareket ettiklerinin gözlemlenmesi bu bulguyu doğrular.

Örneğin bu yıldızlardan biri olan S2 adlı yıldızın gözlemlenemeyen karanlık bir nesnenin çevresinde en az 11 yıllık bir dolanım hareketinde bulunduğu gözlemlenmiştir. Bu yıldızın eliptik yörüngesi sözkonusu karanlık cisimden 20 astronomik birim uzaklığındadır ve karanlık cisim sınırlı hacmine karşın 2,3 milyon güneş kütlesi kadar bir kütleye sahiptir. Kara delikten başka, sınırlı hacmine karşın böyle yoğun madde içeren bir cisim örneğine şimdiye dek rastlanmamıştır.

Chandra teleskopu ile NGC 6240 galaksisi üzerinde yapılan gözlemler de bu galaksinin merkezinde birbirleri çevresinde dönen iki dev kara deliğin gözlemlenmesini sağlanmıştır. Böyle devlerin oluşumu hakkındaki tartışmalar halen sürmektedir, kimilerine göre de kozmosun başlangıcında çok hızlı bir şekilde oluşmuşlardır

Orta Kara Delikler

Orta kara delikler yakın zamanlarda keşfedilmiş olup, kütleleri 100 güneş kütlesi ile 10.000 güneş kütlesi aralığında değişir. 1970’li yıllarda orta kütleli kara deliklerin küresel yıldız kümelerinde oluştuğu hipotezi ortaya atılmış, fakat bu hipotezi destekleyecek hiçbir gözlem elde edilememişti. 2000’li yılların gözlemleri parlaklık-ötesi ya da “ aşırı parlak X ışını kaynakları”nın ] varlığını ortaya koydu. Bu kaynaklar hiç de dev kara deliklerin bulunduğu galaksi çekirdeklerine bağlı görünmüyorladı. Ayrıca gözlemlenen X ışınları miktarı, “Eddington limiti”ne (yıldızsal kara delik için maksimum limit) eşit bir oranla madde katılımı göz önünde bulundurulduğunda, 20 güneş kütleli bir kara delik tarafından üretilemeyecek kadar çoktu.

İlksel Kara Delikler

Mikro karadelikler ya da kuantum kara delikleri de denilen "ilksel kara delikler" çok küçük boyutlarda olan kara deliklerdir. Bunlara “ilksel” adının verilme nedeni, Büyük Patlama sırasında oluştuklarının sanılmasındandır. "İlksel kozmos"da küçük ölçekli aşırı yoğunlaşmaların çekimsel içe çökmesiyle oluştukları sanılmaktadır. 1970’li yıllarda ünlü fizikçilerden Stephen Hawking ve Bernard Carr kara deliklerin ilksel kozmosdaki oluşum mekanizması üzerine araştırmalarda bulundular ve kara delik kavramını geliştirerek "mini kara delik" adı verilen, yıldızsal kara deliklere nazaran son derece küçük kara deliklerin bol miktarda bulunduğu sonucuna vardılar. Bu kara deliklerin kütleleri bakımından yoğunlukları ve dağılımları henüz bilinmemekteyse de, bunları belirleyen etkenlerin ilksel kozmosdaki yani "kozmik şişkinlik"teki hızlı genişleme evresine ilişkin koşullarla ilgili olduğu sanılmaktadır. Bu küçük kütleli kara deliklerin –eğer var iseler- bir gama ışınımı yaymaları gerekir. Işınımları muhtemelen INTEGRAL gibi uydular tarafından keşfedilecektir.

Yüksek enerjili fiziksel örnekler üzerinde çalışan bazı fizikçilere göre bu kara deliklerin daha küçük benzer örnekleri Cenevre yakınlarındaki LHC gibi "parçacık hızlandırıcı” kullanılarak laboratuvarda da yaratılabilir.

Kara deliklerin buharlaşması (yok olması) ve Hawking ışınımı

Black Hole Merger

Kara delikler evrendeki en kararlı ve en uzun ömürlü cisimler olmalarına rağmen, sonsuza dek yaşayamazlar, Hawking ışınımı yaparak çok yavaşça enerjilerini kaybederler. Hawking ışınımı elimizdeki teknoloji ile saptanabilecek bir ışınım değildir.

1974’de Stephen Hawking “kuantum alan teorisini” “genel görelilik”teki “eğrilmiş” uzayzamana uyguladı ve klasik mekanik tarafından öngörülenin aksine, kara deliklerin aslında, günümüzde “Hawking radyasyonu” adıyla bilinen bir ışınım (termik ışınıma yakın bir ışınım) yaymakta olduğunu keşfetti. Şu halde kara delikler tümüyle “kara” değildi, yani yaydıkları bir şeyler de vardı.Fakat kara delikler, bugünkü bilgilerimize göre, özellikleri gereği, başka ışıma yapamazlar, çünkü yüzeylerindeki kaçış hızı ışık hızından yüksektir. Kara deliğin yüzeyinde bir fener yakabilseydik, fenerin ışığı çekiminin etkisi ile kara delik yüzeyine geri bükülecekti.

Hawking radyasyonu bir “kara cisim”in spektroskopisine denk düşmektedir. Bu durumda, kara deliğin boyuyla ters orantılı olan ısısı bunla ilişkilendirilebilecekti.[109] Bu bakımdan, kara delik nicelik olarak büyüdükçe, ısısı düşmektedir. Merkür gezegeni kadar kütleli bir kara delik CMB ışınımınkine (bir elektromanyetik ışınım türü) eşit bir ısıya (yaklaşık 2,73 kelvin) sahiptir. Kara deliğin kütlesi, ısısı, enerji kaybı ve Hawking radyasyonu arasındaki ilişki kara deliğin kütlesi arttıkça ısısının giderek düşmesine neden olmaktadır. Böylece, bir yıldızsal kara deliğin ısısı birkaç mikrokelvine kadar düşmektedir ki bu da “buharlaşma”sının (yok olma, Hawking radyasyonu) doğrudan saptanmasını gitgide olanaksız kılmaktadır. Bununla birlikte kütlesi pek büyük olmayan kara deliklerde ısı daha yüksek olmakta ve buna bağlı enerji kaybı, kütlesinin kozmolojik basamaklardaki değişimlerinin anlaşılmasına olanak vermektedir. Böylece, birkaç milyon tonluk bir kara delik "kozmosun şu anki yaşı"ndan daha az bir sürede buharlaşacaktır. Kara delik “buharlaşırken” de daha küçük hale gelecek ve dolayısıyla ısısı daha artacaktır. Bazı astrofizikçiler kara deliklerin tümüyle “buharlaşma”sının bir gama ışınları dalgası üreteceğini düşünmektedirler. Bu düşünce, küçük kütleli kara deliklerin varlığının onaylanması anlamına gelmektedir. Bu durumda "ilksel kara delik"lerin varlığı sözkonusu olmaktadır. Günümüzde bu olasılık, INTEGRAL adlı Avrupa uydusunun sağladığı veriler üzerinde araştırılmaktadır

Alıntı
Son düzenleyen nötrino; 4 Kasım 2013 11:20 Sebep: Kırık link!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Nisan 2010       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
merak ettimde iki karadelik yan yana gelirse neolur ?
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
27 Nisan 2010       Mesaj #7
Avatarı yok
Yasaklı
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

merak ettimde iki karadelik yan yana gelirse neolur ?


Birbiri etrafında dönen iki karadelik ,ışık hızına yakın bir hızla merkeze doğru helezonlar çizerek ve hızlarını arttırarak dönerler Bu hızla dönen karadelikler bir araya geldiklerinde uzay-zamanda büyük çapta bir dalgalanma etksi oluştururlar Karadeliklerin büyüklük dereceleri ne kadar fazla olursa çekimleride o kadar artıyor ve birleşmeleride bu yönde oldukça hızlı gerçekleşiyordur.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Haziran 2011       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Peki uzay zaman dalgalarını niye biz hissetmiyoruz?
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
2 Haziran 2011       Mesaj #9
Avatarı yok
Yasaklı
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

Peki uzay zaman dalgalarını niye biz hissetmiyoruz?

Evren 3 uzay ve 1 zaman boyutu içindedir Kısaca buna uzay-zaman deniyordur Uzay-zaman içinde evren kütle ve enerjinin etkisiyle bükülmektedir Madde ve enerjinin olduğu her ortamda farklı ölçeklerde zaman bükülmektedir Zamanın bükülmesi demek =>maddeye ait titreşimlerin periyodik hareketlerine karşılık gelen zaman akış hızını değiştirmek demektir.Boyut değiştirildiğinde zaman farklı işler Çünkü her boyutun kendine ait bir zamanı vardır Zamanın akış hızı da içinde bulunulan boyuta göre farklıdır bu akış hızı içinde bulunulan boyutun madde yoğunluğuna göre hızlanır ya da yavaşlar Zamanın akış hızının bizim boyutumuzdaki yaklaşık değeri =>300.000 km/sn'dir Bu değer ışık hızı olarak adlandırılır Bizim uzay-zaman dalgalarını hissetmemiz için bu değeri aşmamız gerekir Bu değer aşıldığında başka bir boyuta geçilmiş olunur ve artık geçilen boyuttaki zaman işlemeye başlar.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Eylül 2012       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
kara delikler yıldızları , meteorları vb. yuttuğu zaman içine mi alıyo yoksa içne çektikten sonra evrene geri mi bırakıyor?

Benzer Konular

4 Eylül 2013 / hopikli Soru-Cevap
13 Ekim 2013 / Misafir Cevaplanmış
31 Temmuz 2012 / Misafir Soru-Cevap
13 Ekim 2014 / nötrino Uzay Bilimleri