Spor Yapmanın Faydaları Hareket, kanser riskini yarı yarıya azaltıyor
Her gün 30 ila 60 dakika hareket,
bağırsak kanseri riskini
%50 azaltıyor, metabolizmayı canlandırarak kanser hücrelerinin oluşmasını engelliyor
Almanya'nın Bonn şehrindeki 'Alman Kanser Yardımı' derneği,
koşmak, bisiklet sürmek ya da
yürüyüş yapmak suretiyle hergün yapılan hareketlerin bağırsak kanserini yüzde 50 azalttığını bildirdi. Münih'teki 'Spor Tıp Merkezi'nden Martin Halle, hergün yoğun bir şekilde hareket eden kişilerin, yerinden kalkamayanlara karşı yüzde 40-50 daha az kanser tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını söyledi.
Uzmanlar bu hareketlerin bir seferde uzun süreli olmasının da şart olmadığını, kısa aralıklarla da olsa günde toplam
30 ila 60 dakikayı bulan hareketlerin metabolizmayı canlandırdığını, bunun da kanser hücrelerinin hızlı bir şekilde oluşmasını engellediğini belirttiler. Ayrıca sporun da organizmada meydana gelen iltihaplanmaları çok yavaşlattığı, özellikle aşırı şişmanlığın tümörlerin oluşmasını kolaylaştırdığı kaydedildi.
Baş Dönmesi Tedavisi İçin bol bol Yürüyüş Yapın
Hastanelerin acil servislerine yapılan başvuruların önemli bir bölümünü oluşturan baş dönmesi, kişinin yaşam kalitesini düşürüyor.
Ani hareketlerle ortaya çıkan baş dönmeleri, denge sorununa işaret ediyor. Kişiyi tek başına sokağa çıkmaktan alıkoyan ve giderek
depresif bir ruh haline sokan denge sorununun ortaya çıktığı dönemde tedavi gören hastalar, 'Yatıp dinleneyim geçer' düşüncesine kapılmamalı. Hastalığın tedavisinde
hareket etmenin önemli olduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sertaç Yetişer, ne kadar çok yürünürse hastanın dengesine de o kadar çabuk kavuşacağını belirtiyor.
Prof. Dr. Sertaç Yetişer'e göre
denge sorununun tedavisinde hareket etmek çok önemli. Baş dönmesi yaşayanlar "Işığı kapatmalıyım, dinlenmeliyim, geçer!" diye düşünse de hasta
temiz havada birkaç saat yürümeli. Hasta, ne kadar çok dışarı çıkar ve yürürse, dengesine kavuşması o kadar kolay olur. Dengeyle ilişkili sistemler,
dik duruş ve yürüyüşü sağlar. Vücudun hareketlenmesiyle birlikte düşme engellenir, başın dengeli hareket etmesi ve genel olarak dik durması sağlanır.
Sertaç Yetişer, görsel uyaranlar, iç kulaktaki denge organı ve dokunma duyusunun dengeyi sağladığını söyledi. "Gelen bilgilerin bir kısmı hafızada depolanırken üçlü sistemin harmoni ve simetri içinde çalışması halinde kişi dengesini korur." diyen Yetişer, "Bu uyarılardan biri azaldığında ya da arttığında asimetri oluşur ve beyin önceki bilgilerle bu yeni durumu örtüştürmeye çalışır." diye konuştu. Örtüşme olmadığında beynin bir sorun olduğunu düşündüğünü ifade eden Prof. Dr. Sertaç Yetişer, "Diyelim ki, kişinin iç kulağındaki denge organı çalışmıyor. Beyin bu durumda göze ve dokunma duyusuna yüklenir. Bu sorunu yaşayan kişi, odanın ışığı kapandığında elindekileri düşürür. Çünkü diğer uyarı ortadan kalktığında, görmenin karanlık ortama adapte olması için geçen sürede, denge sorunu ortaya çıkar." diyor.
Hasta Tek başına çıkamaz hale geliyor Yetişer, denge sorununa neden olan en büyük etmen olarak kulak kristallerinin yerinden oynamasını gösteriyor. Prof. Dr. Yetişer, "Kulak kristallerinin yerinden oynaması diğer bir adıyla Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo (BPPV), aniden başlayan ve baş hareketleri ile tekrarlanan baş dönmesidir. Gözle görülemeyecek kadar küçük olan kulak kristalleri iç kulakta bulunur." diye konuşuyor. Yetişer şu bilgileri veriyor: Kulak kristalleri, uzun süreli yolculuklar ya da üst solunum yolu enfeksiyonu gibi nedenlerden dolayı yerlerinden oynayabilirler. Kişi,
düşecek gibi olur,
yer adeta ayağının altından kayıyordur. Hastaya
cisimler yer değiştiriyor gibi gözükür. Kısa sürse de
4-5 saniyelik baş dönmesi, şiddeti nedeniyle hastanın
yaşam kalitesini düşürür. Ayrıca kronikleşen denge sorunlarına ve
psikolojik güvensizliğe yol açar. Çünkü hastalar tek başlarına dışarı çıkmak istemez,
yalnız kalmaktan kaçınır ve
sürekli bir endişe hali yaşar. Yürüyüşün 24 Faydası
Düzenli olarak yürüyüş yapanlar kasların kuvvetlenmesinden, şişmanlık riskinin azalmasına, düşünme potansiyelinin artmasından, yaşlanma sürecini geciktirmeye kadar çeşitli kazanımlar elde ediyor.
Hekimler egzersizi, hastalıklardan koruyan ve hastalıkları tedavi eden bir ilaç olarak reçete etmektedir. Yürüyüş için öncelikle bir program oluşturulması gerekmektedir. Programa başlarken, kısa ve uzun dönemli gerçekçi hedefler konmalı, yürüyüş malzemelerinin özenle seçilmeli, program tembelleşmeden oluruna bırakılmalıdır.
Yürüyüşte dikkat edilmesi gerekli hususlar. - Kilo vermek amacıyla naylon vb. gibi giysiler vücuda sarılmamalı.
-40 yaşın üstündekiler doktora görünmeden, yürüyüş programına başlamamalı.
-Diyabet, hipertansiyon ve diğer sistematik hastalığı bulunanlar sık sık doktor kontrolünden geçmeli.
-Ciddi bir yemek sonrası hızlı ve ağır yürüşler yapılmamalı. Yürüyüş öncesi ve sonrasında susuz kalmamaya dikkat etmeli.
-İnce tabanlı ve makosen ayakkabılar ile yürüyüş yapılmamalı.
-Çok sıcak havalarda ve saatlerde yürüyüşten kaçınmalı.
-Bir sıkıntı hissedildiğinde yürüyüşe inatla devam etmemeli.
KAZANÇLAR
1- Yürüyüş kan akımını ve kan damarlarının miktarını artırarak, dolaşımı iyileştirir, kalp-damar ve beynin damarsal hastalıkları riskini azaltır.
2- Kalp kası dahil, vücut kaslarını kuvvetlendirerek, daha etkin çalışmalarını sağlar.
3- Her bir kasılmada kalbin pompaladığı kan miktarını artırarak, istirahatte kalp atım sayısını (nabzı) azaltır.
4- Egzersiz ve stres durumunda arteriel kan basıncında (tansiyonda) oluşan yükselmeyi azaltır.
5- Kan basıncını düzenler.
6- Kalp kasının yan damarlardan beslenmesini destekler. Böylece kalbin ana damarlarında oluşacak tıkanıklıkların vereceği zararı azaltır.
7- Şişmanlık riskini azaltır.
8- Sindirimi kolaylaştırır.
9- Beyine oksijen sağlanmasını artırarak, zihinsel keskinlik ve düşünme potansiyelini yükseltir.
10- Lenfatik dolaşıma yardımcı olur.
11- Egzersiz sırasında ve sonrasında metabolizmayı uyarır.
12- Solunumsal kapasiteyi ve aerobik gücü artırır.
13- Büyümeyi ve travma sonrası toparlanmayı olumlu etkiler.
14- Kan yağlarının (trigliserid) düzeyini düşürür.
15- HDL/LDL (iyi huylu-kötü huylu kolestrol) dengesini düzenler.
16- Koordinasyona olumlu etki yapar.
17- Eklem ve kasların esnekliğini artırarak, bel ve boyun ağrılarını hafifletir.
18- Kemiklerin sertleşmesini ve kuvvetlenmesini sağlar.
19- Dayanıklılığı artırır.
20- Yorgunluk duyumunu engeller.
21- Uykusuzluğu azaltır, rahatlamaya yardımcı olur.
22- Vücudun doğal keyif verici hormonları olan endorfinlerin salınımını sağlar.
23- Yaşlanma sürecini geciktirerek, genç görünüm sağlar.
24- Moral, özgüven ve iyimserliği artırır.
Günde 30 Dakika Yürümekher Derde İyi Geliyor
Her gün 30 dakikalık hızlı bir yürüyüş, uzun vadede felç geçirme riskinden, kemik erimesine, depresyona kadar birçok rahatsızlığı önlüyor... Bilimadamlarının bir iyi bir de kötü haberi var. İyi haber, insan ömrünün uzayacak olması. Kötü haber ise sadece 125 yaşına kadar yaşayabileceğiz!
Sağlıklı bir vücut adına sabah erken kalkıp, eşofmanlarınızı giyip kendinizi deniz kıyısına ya da ormanlık bir yere atmanız ve saatlerce koşmanız şart değil. Yapılan son araştırmalara göre sağlıklı bir bünyeye sahip olmak için yürümek de yeterli. Uzmanlar, saatte 5-7 kilometre hızla yapılacak yürüyüşlerin çok faydalı olduğunu söylüyor. Haftada 6 kez yarım saat-1 saat arası yürüyüş yapmak koşunun yerini tutabiliyor.
Harvard Üniversitesi'nden Dr. JoAnn Manson, "Eğer herkes günde 30 dakikalık bir yürüyüş yapsa, kronik hastalıkları yüzde 40 oranında azaltabiliriz" diye konuşuyor. İşte düzenli yapılacak yürüyüşlerin faydalarından bazıları...
* Kalp hastalıkları: Kalp kaslardan oluşur. Kanın damarlarından daha hızlı geçmesi formunu korumasını sağlar. Düzenli olarak yürümek, kalbi formda tuttuğu gibi tansiyonu da düşürür. Kalp krizi geçirme riskiniz yüzde 50 azalır.
* Felç: Harvard Tıp Fakültesi tarafından 70 bin kişi üzerinde 15 yıl boyunca yapılan bir araştırmaya göre haftada en az 20 saat yürümek damar tıkanıklığı nedeniyle felç geçirme riskini yüzde 40 azaltıyor.
* Kiloyu korumak: En az yarım saat yürümek, birkaç yüz kalori yakmanın yanı sıra günün kalan kısmında metabolizmanızı da dengeler. Yediğiniz besinleri yağa dönüştürmeden daha kolay yakmayı sağlar.
* Kilo vermek: Vücuttaki yağları eritmenin en iyi yollarından birisi yürümek. Tempolu yarım saatin sonunda vücut biriktirdiği yağları yeni yakmaya başlar. Dolayısıyla düzenli olarak 30 dakikanın üzerinde yürüdüğünüz mesafe sağlıklı yaşamanıza yardım edecektir.
* Diyabet: Geçen yıl yapılan araştırmalar günde 30 dakika yürüyüş yapmanın insülin kullanımı gerektiren "Tip 2" şeker hastalığının aşırı kilolu kişilerde başlamasını geciktirdiğini, hatta önlediğini ortaya koyuyor. Ulusal Diyabet ve Böbrek hastalıkları Enstitüsünce gerçekleştirilen araştırmada ise egzersiz yapmanın diyabet önleyici metformin hapından iki kat daha fazla etkili olduğunu gösteriyor. Finlandiya'da yapılan bir incelemede doktorlar, kilo kaybettirmese dahi yürüyüş yapmanın diyabetin önlenmesinde katkı sağladığını keşfetmiş.
* Kemik erimesi: Düzenli yürüyüş kemikleri güçlendirir, bağlı oldukları eklemlere daha sıkı bağlanmalarını sağlar. 20 yaşında düzenli olarak egzersiz yapmaya başlamak ve düzenli kalsiyum almak kadınlarda kemik erimesi geçirme riskini yüzde 30 oranında azaltıyor.
* Artirit: ABD'de 3 milyon kişi artirit hastası. Yürümek, eklem yerleri etrafındaki kasları güçlendirerek artiritin yol açtığı ağrı ve yanmaları azaltıyor. Ancak eklem hareketlerini ve yürüyüşleri artiriti olanlar iki günde bir yapmalıdır.
* Depresyon: Kısa yürüyüş, stresi alarak depresyonun atlatılmasına yardımcı olur. Peki düzenli bir yürüyüş programı kronik depresyona da iyi gelir mi? Araştırmalar, düzenli yürüyüşlerin kronik depresyona da iyi geldiğini gösteriyor. Antidepresan ilâç kullanmayıp yürüyüş egzersizleri yapan depresif hastalarda, 10 ay sonunda ilâç kullananlara göre yeniden depresyon geçirme ihtimali çok daha düşük!
* Kanser: Yürüyüş yapmanın, atıkların bağırsaklarda daha hızlı ilerlemesini sağladığı için bağırsak kanseri riskini azalttığı belirlendi. Ancak Hawai Üniversitesi'nden
Dr. David Curb, "Hayatı boyunca hiç yürüyüş yapmamış kişiler rahatsızlıklarını bir haftada çözmeyi beklemesin" diye uyarıda bulunuyor!
ABDliİ bilimadamlarının yaptığı son araştırmalar, insanın aklına ister istemez şu soruyu getiriyor: "İnsanoğlu yaşlılığı yenebilecek mi? Uzun süre genç kalabilmeyi başarabilecek mi?" Araştırmaya göre kanseri engelleyen P53 adlı bir proteinin az alınması kansere, çok alınması ise hızla yaşlanmaya neden oluyordu.
Time'ın konuştuğu doktor ve bilimadamlarına göre insan vücudu, er ya da geç kendi yaşamını sona erdiriyor.
İlk insanlarda ortalama yaşam süresi 20 yıl civarındaydı. Bu rakam günümüzde gelişen teknoloji ve iyileşen yaşam koşulları sayesinde 70'e ulaştı. ABD'nin tanınmış okullarından California Üniversitesi'nden Profesör Dr. Leonard Hayflick, "Bilim bir gün bütün hastalıkların tedavisini bulsa dahi insan ömrüne en fazla 15 yıl ekleyebilir" diye konuşuyor. "Nasıl ve Neden Yaşlanıyoruz" adlı kitabın yazarı olan Prof. Hayflick, kaza ve organların yaşlanmasının günün birinde mutlaka başlayacağını ve insanların en fazla 125 yaşına kadar yaşayabileceğini belirtiyor.
İŞİN SIRRI SAĞLIKLI BESLENMEK
Kimi bilimadamları ise yaşlanmanın hücrelerin kırılmaya başlamasıyla geldiğini, bunun nedeni bulunursa çok daha uzun süre yaşanabileceğini söylüyor. Buna karşılık hücreleri bir anlamda ölümsüzleştirmek, onların sonsuza dek sürekli bölünüp çoğalmaları anlamına gelebilir. Bu da beraberinde kanser dahil birçok hastalığı getirebilir. Prof. Hayflick, teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin işin sırrını şöyle açıklıyor: Uzun yaşamın sırrı sadece bilimde değil sağlıklı beslenme ve yaşam koşullarıyla birlikte spor yapmakta gizli...
Çocukları obezlikten nasıl kurtarırsınız?
Abur cubur yiyecekler, her geçen gün aşırı kilolu, obez çocukların sayısını artırıyor. Beslenme ve çocuk sağlığı uzmanları, çocukların obezliğe küçük yaşta yakalandıklarını belirterek anne ve babaları uyarıyor: "İşe, 'tabağındaki yemeği mutlaka bitir' kuralını bir kenara bırakarak başlayın!" ABD'deki Penn Üniversitesi çocuk sağlığı uzmanlarından Dr. Leann Birch, "Bu kural, çocuklarda doymalarına rağmen yeme alışkanlığını getiriyor. Bu da obezliğe götürüyor" diye konuşuyor. Çok sağlıklı bir yemeği çocuklara yedirmenin yolu ise ödüllendirmekten geçiyor: "Eğer çocuğunuz çok sağlıklı bir yiyeceği yemiyorsa, yaptığı bir şeyden ötürü ona ödül olarak bu yemeği verin. Küçük yaşta buna alıştırırsanız, ödüllendirilmek hoşuna gidecek ve bu yemekleri tercih edecektir. Her seferinde farklı bir ödül yemek verin..."
İnsan Yaşamında Egzersizin Önemi Düzenli egzersizin, bedenin işlevsel kapasitesini artırıp devam ettirdiği ve yapıları bozulmaya karşı koruduğu belirtildi.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Afşin Meslek Yüksekokulu Beden Eğitimi Okutmanı İrfan Marangoz, "Egzersizin Günümüzdeki Önemi" konulu incelemesinde, günümüz teknolojisinin getirdiği yaşam ve düşünme biçimlerinin, insan hareketliliğini kısıtladığını kaydetti.
Yürümek ve hareket etmek için yaratılmış organların, motorlu taşıtların aldatıcı cazibesiyle uyuşukluk ve tembelliğe alıştıtırılmıştır. Günümüzde insanların faaliyetleri asansör, yürüyen merdiven ve otomobiller, adeta yürümeyi unutup hareketsiz duruma gelinmiştir. Teknoloji ilerledikçe egzersiz ihtiyacı önem kazanmıştır..
Egzersizin insanı zinde tuttuğunu, bunun solunumla oksijen alıp vermenin daha düzenli duruma gelmesi ve insanı disipline alıştırmasından kaynaklandığını vurgulayan Marangoz, şöyle devam etti: "Egzersiz, yaşlanma ve hareketsizlikle ortaya çıkan bozulma ve yıpranmalara karşı supap görevi üstlenir.
Düzenli ve yeterli derecede kullanılmayan kas ve eklemler zamanla esneklik ve hareket yeteneklerini kaybederler. Kaslar gevşeyip zayıflar, kan damarları elastikiyetlerini kaybeder ve eklemler sertleşir. Hareketsiz bedenle aşırı bir faaliyet yapılırsa, bu fazla aktiviteye karşı yetersiz kas gücüyle karşılık verildiği için çabuk yorulma, kalp atışında hızlanma, halsizlik ve solunum sıkıntısı olur. Kasları güçlendirmek, eklem esnekliğini kazandırmak ve şişmanlığa yol açan fazla enerjiyi harcamak için en az 1 kez olmak üzere her gün düzenli egzersiz yapılması gerekir."
EGZERSİZİN NEDENLERİ
Egzersiz yapılması durumunda kan dolaşımının hızlanacağını, vücudun canlı ve dengeli kalacağını, kas kuvveti ve direnci ile kasların kasılma gücü ve hızının artacağını ve bedenin bütünüyle güçleneceğini belirten Marangoz, şu değerlendirmeyi yaptı: "İnsanlar, fiziki görüntüsü ve şeklini beğenilir kılmak, sağlığını devam ettirmek veya iyileştirmek, başarı hissini tatmak, duvarlar arasından çıkıp doğayla bütünleşebilmek, eğlenmek, stres atmak, kilo vermek ve kilosunu kontrol altında tutmak gibi nedenlerle egzersiz yapma ihtiyacı hissederler. Ancak bireyler, yaşlarına ve sağlıklarına göre aktif, pasif ve direnç hareketleri egzersizleri tercih etmeli. Egzersiz, yaşamın olmazsa olmaz olgularından birisi haline gelmiştir.
Araştırmalara göre 50 yaş üzerinde olan ve egzersiz yapmayanların yüzde 80'inde beyin enfarktüsleri olurken, 50 yaş üzerinde yürüyüş gibi düzenli egzersiz yapanlarda bu oluşum yüzde 7 olarak bildirilmiştir."
Marangoz araştırmaların, egzersizin iktidarsızlığı azalttığını, kemik yoğunluğu için kalsiyumdan daha önemli olduğunu ortaya koyduğuna da işaret etti.
Spor Felç Riskini Azaltıyor
Amerikalı bilim adamları yaptıkları araştırmalarda, koşu ve egzersizin felç riskinin azalmasında etkili olabildiğini saptadı.
Yapılan araştırmada, egzersizin damar sağlığını korurken, kalp ve beyine giden damarlardaki pıhtılaşmayı da önlediği ortaya çıktı.
Yapılan denemeler sonucunda, orta derecede spor yapan deneklerde risk, hafif spor yapan deneklere göre yüzde 63 daha az bulundu.
Araştırmacılar, orta derecede spor yapmak için haftada 3 veya 5 kez, 20 ile 40 dakika arasında koşmanın yeterli olduğunu vurguluyorlar.
Kalp krizi ve felcin, yüksek kan basıncı, şişmanlık ve şeker hastalığından kaynaklandığına dikkati çeken araştırmacılar, daha önceki araştırmalarda, normal olarak yürüyüş yapanların felç riskini ve kalp hastalıklarından kaynaklanan ölümü azaltabildiğini belirttiler.Sırt ve Boyun Ağrısına Dikkat!
Sırt ve boyunda etkili olan ve tıp literatüründe ''Fibromiyalji'' adı verilen romatizmal hastalıkların, 30-50 yaş arası her 100 kadının 12'sinde görüldüğü bildirildi.
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kamil Göncü, yaygın ağrıyla belirti veren ve kasları etkileyen bir romatizmal hastalık olan ''Fibromiyalji''nin görülme sıklığı nedeniyle kadın hastalığı haline geldiğini söyledi.
Hastalığın nedeninin kesin olarak bilinmemekle birlikte, uykusuzluk, hatalı duruş ve ağır çalışma koşullarından kaynaklanmaktadır. Fibromiyaljinin en önemli belirtilerinden biri ağrıdır.
Hastalar yaygın ve sıklıkla boyun ile sırt ağrılarıyla sabahları yorgun uyanmaktan, bitkinlikten, kol ve bacaklarda şişlik hissinden, baş ağrısından yakınmaktadırlar.
Hastalıkla birlikte karın ağrısı, kabızlık, ishal atakları, idrar yakınmaları, cilt hassasiyeti, depresyon veya sıkıntı gibi belirtiler de artış gösterir.
Yaşam kalitesi üzerinde olumsuz etki oluşturan ve iş verimini de önemli ölçüde düşüren hastalığın tanısında özel bir laboratuar testi bulunmadığı için teşhiste güçlük çekilmektedir.
Ağrı kesici ilaçlar çoğu zaman yeterli olmamaktadır, bu nedenle de egzersiz ve hastanın eğitimi tedavide birinci koşulu oluşturmalıdır.
Sırt Ağrılarına Karşı Egzersiz Sırt ağrılarını azaltmak için egzersiz yapmanın faydalı olacağı bildirildi. Karın kaslarını, bacakları ve sırtı gerginleştirmek suretiyle yapılan orta dereceli bir egzersizin sırt ağrılarını azaltacağı belirtildi.
Sırt ağrısına neyin sebep olduğu tespit edilerek buna göre egzersiz yapılmasını tavsiye eden uzmanlar, bir takım sırt ağrılarının tıbbi müdahale olmadan tedavi edilemeyeceğini ifade etti. Uzmanlar, doğru egzersiz ile birçok sırt ağrısının rahatlıkla azaltılabileceğini ancak egzersiz öncesi kişinin kendini bir denemesi gerektiğini belirtti.
"Eğer karın kaslarınız sıkıysa egzersiz yapmadan önce ılık bir duş alın. Bol giysiler giyin ve ayakkabısız egzersiz yapın. Kendinizi kötü hissettiyseniz, sırt ağrınız fazlalaştıysa egzersizi kesin" diyen uzmanlar, herhangi bir terslik olmaması durumunda şu egzersiz önerilerinde bulundular:
- Dizlerinizi teker teker göğsünüze çekin: Bu hareketin amacı, sırtı ve kasları germektir. Sırt üstü uzanın. Bir dizinizi sırtınızın iyice gerildiğinden emin olana dek göğsünüzde gergin tutun. Aynı hareketi diğer dizinizle de yapıp sırtınızı rahatlatın. 3-5 saniye aralıklarla dizlerinizi değiştirin. Her bir diz için 5'er kere tekrarlayın.
-
İki dizinizi birden sırtınıza doğru çekin: Bu hareketin amacı sırtınızı germek ve baskıyı dağıtmaktır. Sırtüstü uzanarak iki dizinizi birden çekin. Kollarınızı dizlerinizde birleştirin ve sırtınızı tamamen gerdiğinizi düşünene kadar o şekilde tutun. 3-5 saniye bu şekilde kalın ve 5 kez tekrarlayın.
- Kalça kemiğinizi hareket ettirin: Bu hareketin amacı ise karın ve sırt kaslarınız germektir. Yere sırtüstü uzanın ve bacaklarınız bitişik olsun. Yere paralel hareket etmeye çalışın. Beliniz üzerinde dönün. Belinizi hareket ettirerek sağa-sola 5'er kez yapın.
- Yere doğru belinizi eğin: Sırtınızı ve karnınızı destekle germek amacıyla yapılan bu harekette iki ayağınızı omuz genişliğinde açın ve ellerinizi parmak uçlarınıza değdirin. Bedeniniz gergin hissedene kadar o şekilde kalın. Bu hareketi 15-30 sn. süreyle yapın. 3-5 sefer bunu tekrarlayın.
- Belinizi gererek eğilip kalkın: Bu hareketin amacı kaslarınızı kuvvetlendirmek ve sırtınızı germektir. Ayaklarınızı omuz genişliğinde açın ve eğilip kalkın. Bunu 10-15 kez tekrarlayın.
-Bacaklarınızı sağa sola açarak gerin: Bu hareketin amacı sırtınızı ve bacaklarınızı rahatlatmaktır. Yan olarak yere uzanın. Bacaklarınızı yukarıya açıp indirin. Bunu her iki bacağınıza da 10-15 kez uygulayın.
Nerede Hareket Orada Bereket
Sağlıklı olmak için hasta olmamak yetmiyor. 'Wellness' denilen yeni sağlık tanımına göre, fit bir vücut daha sağlıklı ve uzun yaşıyor.
Günümüzde artık sağlıklı olmanın anlamı eskiye oranla farklı.
Şimdi fiziksel, zihinsel, sosyal, entelektüel ve ruhi görünüm bütünlüğü gerekiyor.
Dengeli bir beslenme ve sağlıklı bir yaşam sağlayan egzersiz.
Uzmanlar, haftada üç kez sadece 20 dakika egzersiz yapanların daha iyi bir beden ve beyine ulaştıklarını söylüyorlar.
üzenli olarak yapılan egzersiz sayesinde zihinsel ve cinsel performans kadar düşünme yeteneği de gelişiyor.
Endişelerden ve kuruntulardan arınan kişinin kendine saygısı artıyor, rahat ve kesintisiz uyku uyumaya başlıyor.
Koşan Kazanıyor..!
Bilim adamları, koşunun
en fazla kas grubunu çalıştıran spor ve en sağlıklı egzersiz türü olduğunu belirttiler.
Münster kentinde görevli Profesör Dieter Jütting, Alman Haber Ajansı DPA'ya yaptığı açıklamada, koşunun aynı zamanda
bağışıklık sistemini de güçlendirdiğini söyledi.
Koşarken dikkat edilmesi gereken hususun hız olduğunu belirten Jütting, insanların kondisyonlarına göre ya da yavaş koştukları takdirde, vücuttaki ''öldürücü hücrelerin'' faaliyete geçtiğini ve zararlı hücrelere karşı mücadele ettiğini kaydetti.
Koşarken stres de atıldığını söyleyen Jütting, ''spor yapan insan, kendisi için iyi bir şey yaptığını düşünerek, kendini iyi hisseder'' dedi.
Mutluluk hormonlarının (endorfinler) bir saat koşudan sonra salgılandığını kaydeden Jütting, kilo problemi olan insanlara haftada 3-4 kez birer saat yavaş tempoda koşmayı önerdi.