Arama

Kanalizasyon Sistemleri

Güncelleme: 29 Ağustos 2009 Gösterim: 5.889 Cevap: 2
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
27 Haziran 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Kanalizasyon Sistemleri
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar

Evlerdeki ve öbür yapı­lardaki atık suların toplanıp istenen yerlere akıtılmasını sağlayan boru ve kanallara kana­lizasyon denir. Birleşik ve ayrı olmak üzere iki tip kanalizasyon sistemi vardır.
Birleşik sistemde çatılardan, yaya kaldırım­ları ve yollardan toplanan yağmur suları, yapılardan gelen atık sularla aynı borulardan akar. Böylece oluşan çok fazla miktardaki atık suyun arıtılması için çok büyük arıtma tesislerinin kurulması gerekir. Ayrıca çok yağmur yağdığı zaman kanalizasyon sistemi taşabilir; pis sular yolları kaplar ve evlerin alt kat tuvaletlerinden taşar. Bu nedenle atık sularla yağmur sularının ayrı ayrı sistemlerle akıtılması daha yaygın bir uygulamadır. Bu sistemin kullanıldığı kanalizasyonlarda yağ­mur suları arıtılmadan ırmak ve göllere akıtılabilir ve yalnızca atık sular arıtılacağı için arıtma tesisleri daha küçük ve ucuz olur.
Eskiden insan atıkları evlerin arkalarına atılırdı. Köylerde zararı az olan bu uygulama, kentlerde yolların iğrenç bir pislikle kaplan­masına yol açardı. O zamanlar atıklar ya ırmak ve dere kıyılarındaki yamaçlara dökü­lür ya da çukurlarda birikir, pis kokulu bataklıklar oluşurdu. Atıkların, yolların altın­dan geçen kanalizasyon borularıyla taşınması ileriye doğru atılmış bir adım oldu. Ama bunlar arıtılmadan akarsulara boşaltıldığı için tifo, dizanteri, kolera ve çocuk felci gibi salgın hastalıklara neden oluyordu. Çünkü genellik­le içme suyu, hastalık mikroplarını taşıyan atıkların karıştığı bu akarsulardan sağlanırdı.

Modern Kanalizasyon Sistemleri

kanalizasyon

Gelişmiş ülkelerde, denize uzak kentlerde atıklar kanalizasyon borularıyla arıtma tesis­lerine gönderilir; burada katı ve sıvı maddeler birbirinden ayrılır ve zararsız duruma geti­rilir.
Arıtma tesisine gelen atıklar önce metal çubuklardan oluşan süzgeçlerden geçirilerek içindeki paçavra, tahta gibi maddeler ile başka büyük parçalar ayrılır. Daha sonra atıklar, düşük bir hızla kanallardan akıtılarak yollardan ve bahçelerden atık suya karışmış olan kum ve taş gibi maddelerin çökmesi sağlanır. Böylece bunların tesisteki pompala­ra zarar vermesi önlenir. Bu birikinti daha sonra taraklarla kanallardan toplanır ve yı­kandıktan sonra yol onarımında kullanılır.
Atıklar üstü açık, geniş çökeltme tankları­na alınarak katı ve sıvı maddelerin birbirin­den ayrılması sağlanır. Katı maddelerin bü­yük çoğunluğu sulu bir çamur halinde dibe çöker ve bunlar mayalanma tanklarına pom­palanır.
Ayrılan sıvı atıklar filtrelere gönderilir; taş ya da klinkerle hazırlanmış daire biçimindeki yataklar olan filtrelere döner fıskiyelerle ser­pilir. Filtredeki taşları saran ince balçık kat­manında yaşayan bakteriler serpilen bu sıvı atıklardaki katışkılarla beslenir. Bakteriler yaklaşık sekiz saat içinde, atık su içindeki katışkıların büyük bir bölümünün ayrılmasını sağlar. Filtreden geçen sıvı, başka bir çökeltme tankından da geçirildikten sonra hemen hemen saf su olarak akarsulara bıra­kılır.
Sıvı atıkları arıtmanın başka bir yöntemi de, bir tanka alınan bu sıvının içine hava püskürtmektir. Tankta üreyen bakteri kümeleri, sıvıda bulunan ve bir çamur biçiminde dibe çöken katışkılarla beslenir. Sıvının içine hava püskürtülürken bakteriler sıvıda bulu­nan organik maddeleri oksitler. Dipteki ça­mur öbür yöntemde olduğu gibi mayalanma tanklarına gönderilir. Ama tanktaki bakteri­ler de bu çamurla birlikte gittiği için. atık suyun tanka her alınışında, bakterilerin varlı­ğını sürdürmek amacıyla, önceki çamurun bir bölümü de yeniden tanka alınır.
Mayalanma tanklarında bulunan başka bir tür bakteri, bu tanklara alınmış olan çamurla beslenir ve onu mayalar. Mayalanma sırasında oluşan metan gazı ge­nellikle, arıtma tesisindeki pompalar ve öbür makineler için gerekli olan enerjiyi sağlamak­ta kullanılır. Üç ya da dört hafta sonra tanklardan çıkarılan çamur daha yoğunlaş­mıştır ve artık kötü kokmaz. Bunun bir bölümü kurutularak tarla ve bostanlarda güb­re olarak kullanılır. Kalanı tankerlerle taşınıp denize dökülür; suyosunlarına besin olur. Bu yosunları yiyen küçük deniz canlıları da balık­ların besin kaynağıdır.
Kentlerin dışındaki bazı büyük evlerin ken­di atık su sistemleri vardır. Fosseptik denen bu sistemde atıklar yeraltında bulunan kapalı bir tanka akıtılır. Burada dibe çöken katı artıkları yüzeydeki köpük içinde üreyen mil­yonlarca bakteri sıvı ve gaz haline dönüştü­rür. Oluşan sıvı, tanktan çıkarak kollara ayrılan bir boruyla toprak düzeyinin 1 metre altında toprağa verilir. Toprağa sızan suyun içinde kalmış olan son katı artıkları da topra­ğın alt katmanlarında yaşayan bakteriler tü­ketir. Bu sistem, kanalizasyon sistemine bağlı olmayan bazı evlerde kullanılan lağım çukurlarıyla karıştırılmamalıdır. Lağım çukuru, za­man zaman pompayla boşaltılması gereken kapalı bir çukurdur.

Çevre Kirliliğinin Önlenmesi
Bir kent deniz kıyısına ya da büyük bir ırmağın ağzına yakın olduğu zaman, kanali­zasyon atıkları, bir arıtma işlemi uygulanma­dan, ağzı kıyıdan oldukça uzağa açılan bir boruyla denize boşaltılabilir. Bu boşaltma işlemi genellikle, suların gelgitle çekildiği sırada yapılır. Bu yöntem, arıtma tesisi kur­maya göre çok ucuzdur; ama her zaman istenen sonucu vermez. Bazen atıklar rüzgâr ve gelgitle kıyıya gelir, bütün kumsal ve kıyılar pislikle kaplanır. Eğer arıtılmadan göle ya da denize dökülen atık miktarı çok fazlaysa, doğal olarak üreyen bakteriler bun­ları tüketemez ve ciddi bir çevre kirlenmesi ortaya çıkar.
Eğer bir fabrika kimyasal artıklarını kentin kanalizasyon sistemine boşaltırsa, arıtma tesi­sinin çalışması ciddi ölçüde aksayabilir; çünkü kimyasal artıklar arıtmayı sağlayan bakterileri zehirleyip öldürebilir. Günümüzde bu tür za­rarlı artıkların kanalizasyon sistemine boşal­tılması yasaklanmıştır.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Temmuz 2009       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kanalizasyon Köy, kasaba ve şehirlerde, yer altına döşenen ve binalardan, sanayi tesislerinden gelen kullanılmış sularla yağmur sularının toplanıp meskun sahadan uzaklaştırılmasını sağlayan sistem.

Sponsorlu Bağlantılar
Bina tesisatı, bina bağlantıları, kanallar, pompa istasyonları, tasfiye tesisi, tahliye ağzı kanalizasyon sistemlerinin elemanlarıdır.

Kanalizasyon tesisatında malzeme olarak, pişmiş kil, asbestli çimento, beton, sert plastik kullanılmaktadır. Bunların kesitleri daire, yumurta ve elips şekillerinde olmaktadır. Kanalların akım için 0,01-0,0003 eğimi olması lazımdır.

Memleketimizin eski, birçok şehirlerinde Osmanlılardan kalma tuğla, taş ile örülmüş veya içi sırlı toprak künklerden yapılmış kanallar vardır. Bunların bir kısmı halen kullanılmaktadır.

İki çeşit kanalizasyon sistemi vardır: a) ayrık sistem: Bu sistemde pis sular ve yağmur suları ayrı kanallarda toplanır. b) Birleşik sistem: Bu sistemde bütün sular bir kanalda toplanır.

Zamanımızda birçok yerde kanallarla toplanan atık sular tasfiye edilerek zararsız hale getirilmektedir. Bunun için pis sular tabiata terk edilmeden önce ızgara, çökeltme, oksitleme, çürütme ve dezenfekte gibi işlemlere tabi tutulurlar.

Bu işlemlerde, kirli suların içinde askıda veya çözünmüş halde bulunan organik maddeleri, bakteriler yardımıyla oksitlemek ve hastalık yapan mikropları klor vererek yok etme gayesi güdülür. Daha sonra ortaya çıkan çamur çürütüldükten sonra kurutularak gübre olarak da kullanılabilir.

Kanalizasyon borularının çapları ihtiyaca göre 15 cm’den 3 m’ye kadar değişebilir. Ana borular üzerine her yüz metrede bir delikli kapaklarla donatılmış muayene (havalandırma), yıkama ve düşümlü (şut) bacaları (rögar) yerleştirilir. Doğrudan denize verilen pis sular 20-30 m derinliği bulana kadar sahilden uzaklaştırılır.

Kanalizasyon kanalları su borularının altında ve aralarında en az 30 cm mesafe bulunacak şekilde geçmelidir. Su borusunun alttan geçmesi durumunda izolasyon yapılması icab eder. Yoksa sulara kanalizasyon sızıntıları karışabilir. Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 244 ve 249. maddeleri ve Belediye Kanunu’nun 15. maddesi gereğince, belediyeler şehir ve kasabalarda kanalizasyon işlerini yürütmekle görevlidirler. Herkes pis suyunu rastgele yere akıtamaz. Kanalizasyona veya standartlara uygun yapılacak fosseptik çukurlara vermek mecburiyetindedir.

Büyük eserler veren Türk mimarisi; cami, medrese, hamam veya külliye ve imaret gibi yapı topluluklarının, darüşşifaların, kervansarayların lağım sularını, özellikle arazinin eğiminden istifade ederek yerleşim yerlerinden uzaklaştırarak denize veya meskun yerlerden uzak araziye vermiştir. Evlerin bahçelerindeki her çeşit atık maddeyi üstü örtülü derin çukurlarda biriktirmişler, çevreye mikrop ve pislik yayılmasına mani olmuşlardır.

Avrupa’da kanalizasyon düşüncesi henüz çok yenidir. Daha önceleri mesela, ortaçağda Paris’te oturan bir Fransız, sabahleyin kalktığı zaman, evinde bir hela olmadığı için oturağa yaptığı pislik ile içme suyu şişesini beraber Seine Nehrine götürür, nehirden önce içme suyunu alır, sonra da pisliğini nehre dökerdi.

Kaynak: Rehber Ansiklopedisi
Son düzenleyen The Unique; 29 Temmuz 2009 10:41 Sebep: Mevcut resim eki kaldırılmıştır.
KnocKout - avatarı
KnocKout
Ziyaretçi
29 Ağustos 2009       Mesaj #3
KnocKout - avatarı
Ziyaretçi
Kanalizasyon Sistemleri

Evlerdeki ve öbür yapı­lardaki atık suların toplanıp istenen yerlere akıtılmasını sağlayan boru ve kanallara kana­lizasyon denir. Birleşik ve ayrı olmak üzere iki tip kanalizasyon sistemi vardır.

Birleşik sistemde çatılardan, yaya kaldırım­ları ve yollardan toplanan yağmur suları, yapılardan gelen atık sularla aynı borulardan akar. Böylece oluşan çok fazla miktardaki atık suyun arıtılması için çok büyük arıtma tesislerinin kurulması gerekir. Ayrıca çok yağmur yağdığı zaman kanalizasyon sistemi taşabilir; pis sular yolları kaplar ve evlerin alt kat tuvaletlerinden taşar. Bu nedenle atık sularla yağmur sularının ayrı ayrı sistemlerle akıtılması daha yaygın bir uygulamadır. Bu sistemin kullanıldığı kanalizasyonlarda yağ­mur suları arıtılmadan ırmak ve göllere akıtılabilir ve yalnızca atık sular arıtılacağı için arıtma tesisleri daha küçük ve ucuz olur.

Eskiden insan atıkları evlerin arkalarına atılırdı. Köylerde zararı az olan bu uygulama, kentlerde yolların iğrenç bir pislikle kaplan­masına yol açardı. O zamanlar atıklar ya ırmak ve dere kıyılarındaki yamaçlara dökü­lür ya da çukurlarda birikir, pis kokulu bataklıklar oluşurdu. Atıkların, yolların altın­dan geçen kanalizasyon borularıyla taşınması ileriye doğru atılmış bir adım oldu. Ama bunlar arıtılmadan akarsulara boşaltıldığı için tifo, dizanteri, kolera ve çocuk felci gibi salgın hastalıklara neden oluyordu. Çünkü genellik­le içme suyu, hastalık mikroplarını taşıyan atıkların karıştığı bu akarsulardan sağlanırdı.

Modern Kanalizasyon Sistemleri

Gelişmiş ülkelerde, denize uzak kentlerde atıklar kanalizasyon borularıyla arıtma tesis­lerine gönderilir; burada katı ve sıvı maddeler birbirinden ayrılır ve zararsız duruma geti­rilir.

Arıtma tesisine gelen atıklar önce metal çubuklardan oluşan süzgeçlerden geçirilerek içindeki paçavra, tahta gibi maddeler ile başka büyük parçalar ayrılır. Daha sonra atıklar, düşük bir hızla kanallardan akıtılarak yollardan ve bahçelerden atık suya karışmış olan kum ve taş gibi maddelerin çökmesi sağlanır. Böylece bunların tesisteki pompala­ra zarar vermesi önlenir. Bu birikinti daha sonra taraklarla kanallardan toplanır ve yı­kandıktan sonra yol onarımında kullanılır.
Atıklar üstü açık, geniş çökeltme tankları­na alınarak katı ve sıvı maddelerin birbirin­den ayrılması sağlanır. Katı maddelerin bü­yük çoğunluğu sulu bir çamur halinde dibe çöker ve bunlar mayalanma tanklarına pom­palanır.

Ayrılan sıvı atıklar filtrelere gönderilir; taş ya da klinkerle hazırlanmış daire biçimindeki yataklar olan filtrelere döner fıskiyelerle ser­pilir. Filtredeki taşları saran ince balçık kat­manında yaşayan bakteriler serpilen bu sıvı atıklardaki katışkılarla beslenir. Bakteriler yaklaşık sekiz saat içinde, atık su içindeki katışkıların büyük bir bölümünün ayrılmasını sağlar. Filtreden geçen sıvı, başka bir çökeltme tankından da geçirildikten sonra hemen hemen saf su olarak akarsulara bıra­kılır.
Sıvı atıkları arıtmanın başka bir yöntemi de, bir tanka alınan bu sıvının içine hava püskürtmektir. Tankta üreyen bakteri kümeleri, sıvıda bulunan ve bir çamur biçiminde dibe çöken katışkılarla beslenir. Sıvının içine hava püskürtülürken bakteriler sıvıda bulu­nan organik maddeleri oksitler. Dipteki ça­mur öbür yöntemde olduğu gibi mayalanma tanklarına gönderilir. Ama tanktaki bakteri­ler de bu çamurla birlikte gittiği için. atık suyun tanka her alınışında, bakterilerin varlı­ğını sürdürmek amacıyla, önceki çamurun bir bölümü de yeniden tanka alınır.

Mayalanma tanklarında bulunan başka bir tür bakteri, bu tanklara alınmış olan çamurla beslenir ve onu mayalar. Mayalanma sırasında oluşan metan gazı ge­nellikle, arıtma tesisindeki pompalar ve öbür makineler için gerekli olan enerjiyi sağlamak­ta kullanılır. Üç ya da dört hafta sonra tanklardan çıkarılan çamur daha yoğunlaş­mıştır ve artık kötü kokmaz. Bunun bir bölümü kurutularak tarla ve bostanlarda güb­re olarak kullanılır. Kalanı tankerlerle taşınıp denize dökülür; suyosunlarına besin olur. Bu yosunları yiyen küçük deniz canlıları da balık­ların besin kaynağıdır.

Kentlerin dışındaki bazı büyük evlerin ken­di atık su sistemleri vardır. Fosseptik denen bu sistemde atıklar yeraltında bulunan kapalı bir tanka akıtılır. Burada dibe çöken katı artıkları yüzeydeki köpük içinde üreyen mil­yonlarca bakteri sıvı ve gaz haline dönüştü­rür. Oluşan sıvı, tanktan çıkarak kollara ayrılan bir boruyla toprak düzeyinin 1 metre altında toprağa verilir. Toprağa sızan suyun içinde kalmış olan son katı artıkları da topra­ğın alt katmanlarında yaşayan bakteriler tü­ketir. Bu sistem, kanalizasyon sistemine bağlı olmayan bazı evlerde kullanılan lağım çukurlarıyla karıştırılmamalıdır. Lağım çukuru, za­man zaman pompayla boşaltılması gereken kapalı bir çukurdur.

Çevre Kirliliğinin Önlenmesi


Bir kent deniz kıyısına ya da büyük bir ırmağın ağzına yakın olduğu zaman, kanali­zasyon atıkları, bir arıtma işlemi uygulanma­dan, ağzı kıyıdan oldukça uzağa açılan bir boruyla denize boşaltılabilir. Bu boşaltma işlemi genellikle, suların gelgitle çekildiği sırada yapılır. Bu yöntem, arıtma tesisi kur­maya göre çok ucuzdur; ama her zaman istenen sonucu vermez. Bazen atıklar rüzgâr ve gelgitle kıyıya gelir, bütün kumsal ve kıyılar pislikle kaplanır. Eğer arıtılmadan göle ya da denize dökülen atık miktarı çok fazlaysa, doğal olarak üreyen bakteriler bun­ları tüketemez ve ciddi bir çevre kirlenmesi ortaya çıkar.

Eğer bir fabrika kimyasal artıklarını kentin kanalizasyon sistemine boşaltırsa, arıtma tesi­sinin çalışması ciddi ölçüde aksayabilir; çünkü kimyasal artıklar arıtmayı sağlayan bakterileri zehirleyip öldürebilir. Günümüzde bu tür za­rarlı artıkların kanalizasyon sistemine boşal­tılması yasaklanmıştır.

Benzer Konular

19 Şubat 2010 / Mystic@L Taslak Konular
11 Temmuz 2014 / _Yağmur_ Meslekler
15 Şubat 2016 / buz perisi X-Sözlük
7 Mart 2007 / Misafir Ekonomi