Arama

Coğrafya (Genel Bilgi)

Güncelleme: 31 Ağustos 2012 Gösterim: 28.186 Cevap: 7
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Kasım 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Coğrafya

Sponsorlu Bağlantılar
İlk defa, M. Ö. 3. yüzyılda Eratosthenes tarafından kullanılan Coğrafya, Eski Yunanca'da yer anlamına gelen Geo ile tarif etmek, betimlemek anlamına gelen Graphie sözcüklerinin birleşmesinden oluşmuştur. Bugüne kadar coğrafyanın bir çok tanımı yapılmıştır.
Prof. Dr. Cemalettin ŞAHİN'e göre;
Coğrafya, insanın içinde yaşadığı çevrenin doğal özelliklerini, insan-doğal çevre etkileşimini ve bu etkileşim sonucu insanın ortaya koyduğu beşeri ve ekonomik etkinlikleri kendi prensipleri çerçevesinde inceleyerek sonuçlarını açıklayan bilimdir.
Coğrafyanın konusu İNSAN'dır. İnsan ve onun içinde yaşadığı mekanla olan ilişkileri Coğrafyanın temel konusunu oluşturmaktadır. Burada mekan kavramı içerisine hem fiziki mekan (Biosfer), hem de beşeri mekan (ev, mahalle, şehir, vb.) girmektedir.

Coğrafyanın Prensipleri
Coğrafya'nın kullandığı üç temel prensibi vardır. Bunlar; dağılış, ilgi ve bağlılık ile nedensellik 'tir. Coğrafyacı araştırmalarını bu üç temel prensibe göre yaparak ortaya koyar:

1. Dağılış Prensibi
Bu prensip coğrafyanın en önemli prensibidir. Coğrafya araştırmalarına neden olan konuların belirli bir alandaki yayılışı ve bulunuş biçimleri, dağılış olarak ifade edilir. Buradaki alan bir yöre olabileceği gibi, havza, bölüm, bölge, ülke, kıta ve hatta dünya olabilir.
Dağılışı gösterilecek olan konu ise; bitki örtüsü, yer şekilleri, sıcaklık, yağış, nüfus, tarım alanları, sanayi kuruluşları gibi daha pek çok veri olabilir. Bu verilerden bir kısmı yeryüzünün doğal özellikleridir. Diğer bir kısmı ise insan etkinlikleri sonucu ortaya çıkmış eserlerdir.
Coğrafyada bir konunun veya olayın dağılışı belirtilirken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta yayılış biçimlerinin ayrı ayrı ifade edilmesidir. Örneğin tarım alanlarının Türkiye'deki dağılışı yapılırken önce yatay dağılış belirtilir. Bu dağılış harita üzerinde gösterilir. Haritaya bakıldığı zaman Türkiye'deki tarım alanlarının nerelerde bulunduğu, ne kadar yüzölçümü kapladığı hakkındaki bilgiler anlaşılabilir. Dağılışın belirtilmesi gereken başka bir özelliği ise dikey dağılıştır. Bu Özellik, eşyükselti eğrilerinin bulunmadığı, haritalarda gösterilemez. Eğer bir coğrafî bilginin yatay dağılışı yanında dikey dağılışının da gösterilmesi isteniyorsa, uygun aralıklarla eşyükselti eğrilerinin çizilmesi gerekir. Coğrafya araştırmalarında yatay dağılış kadar dikey dağılış da önemlidir. Örneğin Akdeniz, Ege denizi ve Karadeniz kıyı yörelerinde ormanlar hemen denizin kenarından başlar, Buna karşılık diğer bölgelerde orman alt sınırı çok daha yükseklerden (1000-1200 m.) başlamaktadır. Dağılışın üçüncü özelliği ise zamanda dağılıştır. Zamanda dağılışın gösterilebilmesi için veriler zaman bölümlerine (yıl, ay, gün gibi) ayrılarak ifade edilir. Zamanda dağılış genellikle grafiklerle ifade edilir.

2. İlgi ve Bağlılık Prensibi
Coğrafyanın konusu olan her olay veya olgu, başka bir olay veya olgu ile ilgilidir. Türkiye'de tarım alanlarının dağılışı ile alüvyal ovalar ve alçak platolar arasında yakın bir ilgi vardır. Çünkü Türkiye'deki tarımın önemli bir kısmı bu araziler üzerinde yapılmaktadır.

Kültür bitkilerinin ekim alanlarıyla oradaki iklim özellikleri arasında yakın bir ilgi vardır Çünkü her bitkinin yetişip olgunlaşabilmesi, meyve verebilmesi için yıl içinde belirli devrelerde belirli ölçüde suya ve sıcaklığa ihtiyacı vardır. Bünyesinde bol miktarda su bulunduran muz meyvesi en hafif don olayından bile etkilenir. İşte bundan dolayı muz, kışları ılık geçen Akdeniz ikliminde yetişir. Yani muz ekim alanlarıyla kışları ılıman geçen İklim arasında yakın bir ilgi vardır.

3. Nedensellik Prensibi
Her bilimde olduğu gibi coğrafyada da "neden" sorusu sık sık sorulur Bu sorunun cevabı mutlaka verilmelidir. Çünkü her şeyin bir nedeni vardır. Ülkemizdeki tarım alanları örneği ele alınarak nedensellik prensibi şöyle açıklanabilir: Ege Bölgesi'ndeki vadi tabanı düzlüklerinde ve çöküntü ovalarında pamuk tarımı önemli yer tutar. Buna karşılık Doğu Anadolu Bölgesi'nin vadi tabanlarında ve çöküntü ovalarında (Iğdır Ovası hariç) bu bitki yetişemez. Bunun nedeni, Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki yaz sıcaklıklarının bu bitkinin yetişmesi için yeterli olmamasıdır, Akdeniz ve Ege bölgelerinde yetişen turunçgillerin Doğu Anadolu Bölgesi'nde yetişememesinin nedeni de şöyle açıklanır; Turunçgil meyveleri bünyelerinde bol su bulundururlar. Onun için kış soğuklarında donarlar. Ayrıca turunçgil ağaçları da şiddetli karasal iklimin kış soğuklarına karşı dayanıklı değildir.

Coğrafyanın yukarıda belirtilen dağılış, nedensellik, ilgi ve bağlılık prensipleri, sadece coğrafyanın kullandığı (patenti coğrafyaya ait olan) prensipler değildir. Günümüzde bütün bilimler birbiriyle içice girmiş durumdadır. Büyük projeler çeşitli alanlara mensup kişilerden oluşan araştırmacılar grubu tarafından yürütülmektedir. Onun için günümüzde nedensellik prensibinin sadece coğrafyaya ait olduğunu söylemek bilimsel düşünceye aykırıdır, Böyle bir iddia ancak günümüz dünyasında bilimsel düşünceyi iyi kavrayamamanın bir ürünü olabilir. Hiç bir bilim düşünülemez ki "neden" sorusunun cevabını bulmaya çalışmasın. Onun için nedensellik prensibi sadece coğrafyaya özgü bir prensip değildir. Bütün bilimlere aittir. Dağılış prensibi de yine birçok bilim tarafından kullanılır. Toprak haritasını yapmayan yani toprakların dağılışını göstermeyen bir toprak bilimi düşünülemez. Aynı durum jeoloji ve diğer pek çok bilim için de geçerlidir. Bu nedenle prensipler dikkate alındığında, coğrafyanın diğer bilimlerden farkı, yukarıda belirtilen prensiplerin sadece kendisine ait olması değil, bu üç prensibi birlikte kullanmasıdır.

Kaynak: e-cografya.com

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Kasım 2006       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Coğrafyanın Dalları
Coğrafya kendi içinde, Fiziki Coğrafya, Beşeri ve Ekonomik Coğrafya ve Bölgesel Coğrafyası olmak üzere üç büyük dala ayrılır. Bu üç ana dal ise kendi içerisinde çeşitli alt dallara ayrılmaktadır. Bunlar;
Sponsorlu Bağlantılar

1. FİZİKİ COĞRAFYA
1.1. Jeomorfoloji
1.2. Klimatoloji
1.3. Hidrografya
1.3.1. Yeraltı Suları ve Kaynaklar
1.3.2. Akarsular Coğrafyası (Potamoloji)
1.3.3. Göller Coğrafyası (Limnoloji)
1.3.4. Denizler ve Okyanuslar Coğrafyası (Oseanografya)
1.4. Toprak Coğrafyası
1.5. Biyocoğrafya
1.5.1. Bitki Coğrafyası (Vejetasyon Coğrafyası)
1.5.2. Hayvanlar Coğrafyası (Zoocoğrafya)
1.6. Afetler Coğrafyası

2. BEŞERİ VE EKONOMİK COĞRAFYA
2.1. Beşeri Coğrafya
2.1.1. Nüfus Coğrafyası
2.1.2. Yerleşme Coğrafyası
2.2. Ekonomik Coğrafya
2.2.1. Sanayi Coğrafyası
2.2.2. Tarım Coğrafyası
2.2.3. Turizm Coğrafyası
2.2.4.
Ulaşım Coğrafyası

2.2.5. Ticaret Coğrafyası
2.2.6. Madencilik
2.2.7. Enerji Kaynakları
3. BÖLGESEL COĞRAFYA
3.1. Kıtalar Coğrafyası
3.2. Ülkeler Coğrafyası

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Şubat 2007       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
spacer Coğrafya Nedir?
picphphr5

Gregg ve Leinhardt (1994), coğrafyayı 4 özellikle karakterize edilen bir disiplin olarak tanımlamaktadırlar:
Birincisi bir yere eşsiz bir karakter kazandıran, yeryüzü üzerindeki özelliklerin dağılımıdır (Örn: dağlar, nehirler, denizler vb.).
İkincisi, bazı şeylerin oldukları yerlerde ve zamanda neden ve nasıl meydana geldiğini anlamaktır (Örn: Volkanlar gibi).
Üçüncüsü, meydana gelen olayların, diğer olaylarla ilgisi ve bağlantısıdır (Örn: Yağmur ormanlarının tahribi).
Sonuncusu, coğrafyanın haritalar ile bilgilerin ve fikirlerin iletişimini sağlamasıdır. Bu dört özellik birbiri ile çok çeşitli yollardan etkileşim içindedir. Bunlardan ilk üçü coğrafyanın temel prensipleridir. Sonuncusu ise coğrafî araştırmalar sonucu elde edilen bilgilerin ifadesidir.

Coğrafyanın bu değişik yönleri arasındaki etkileşim, onu tanımlama amaçlı olarak kesin çizgilerle bölünmesini zorlaştırır. Coğrafi beceriler, yerler (mekanlar), fizikî, beşerî ve çevre coğrafyası biçiminde bir bölümleme, bunlardan bir veya iki alanın coğrafya eğitiminin çeşitli basamaklarında yer alması; öğrencinin çeşitli alanlar arasındaki ilişkiyi anlamasının engellenmesi şeklinde bir sonuç doğurabilir.

Coğrafya, bazı yeteneklerin gelişimini ve kavramların anlaşılmasını içerir. Bu kavram ve yetenekler ise fizikî çevre (ortam), beşerî çevre ve bunlar arasındaki ilişki ile ilgilidir. Coğrafya sorgulanan ve araştırılabilen konuları içerir. Coğrafya öğretilirken, beşeri ve fiziki ortam ve bunların etkileşimiyle ilgili konulara dayalı sorular sorulur. Bu sorulara, anahtar coğrafî sorular denir. Coğrafyanın öğrenilmesinde bu anahtar soruların bilinmesi gerekir. Temel coğrafi kavramları içeren her soru, coğrafyada anahtar soru demektir. Dolayısıyla coğrafya konularının her birinin çok sayıda anahtar sorusu olabilir. Bu çalışmada, ilköğretim ve ortaöğretim coğrafya konuları işlenirken, çocukta coğrafya bilincini oluşturacak olan anahtar soru ve kavramlar üzerinde durulmaktadır.

Foley-Janikoun (1996) ilköğretim seviyesinde anahtar soruların şunlar olduğunu belirtmektedirler.

Bu yer nerededir?
Bu yer neye benzemektedir? Ne gibidir?
Bu yer niçin böyledir? Neden bu şekli almıştır?
Bu yer diğer yerlerle nasıl bir bağlantı içindedir?
Bu yer nasıl değişmektedir?
Bu yerde yaşamak (olmak) neye benzemektedir?
Bir başka yere bu yer nasıl benzemekte veya nasıl farklılaşmaktadır?

Soru 1: Bu yer nerededir?
Soru 2: Bu yer neye benzemektedir?
Bu iki soru lokasyon ve yer kavramlarının gelişiminde yardımcı olur. Mekansal dokunun anlaşılmasında çok önemli yeri olan dağılışın ortaya konulmasını mümkün kılar. Ayrıca çocuklarda bu yerin dağ, ova vb. şekillerden hangisine benzediği hakkında fikir verir.

Soru 3: Bu yer niçin böyledir?
Bu da sahanın yapısı ve sahada etkili olan süreçlerin anlaşılmasında yardımcı olur.

Soru 4: Neden bu şekli almıştır?
Bu soru ilişkili olan lokasyonların tanımlanmasında ve sahaya ait özelliklerin oluşumunun bilinmesine yardımcı olur.

Soru 5: Bu yer diğer yerlerle nasıl bir bağlantı içindedir?
Bu soru sistemlerde, süreçlerde, kalıplarda meydana gelen değişikliklerin tanımlanmasında yardımcı olur. Ayrıca, tartışılabilecek farklı konuların ortaya çıkmasına yardımcı olur.

Soru 6: Bu yer nasıl değişmektedir?
Yer kavramının gelişimini sağlar. Değerler ve yaklaşımlar üzerinde düşünme yeteneğinin gelişimine yardımcı olur. Karşılaştırma yoluyla, yer ve lokasyon kavramlarının gelişimini, dolayısıyla bölge kavramının gelişimini sağlar.

Soru 7: Bu yerde yaşamak (bulunmak) nasıldır?
Bu yerle başka bir yer arasında ne gibi benzerlikler ve farklılıklar vardır. Aynı zamanda benzerlik ve farklılık kavramlarının da gelişimine yardımcı olur.

Coğrafyayı öğrenmek ve öğretmek için sürekli bu anahtar soruları, bilmek ve akılda tutmak yararlı olacaktır. Bu soruları herhangi bir yer veya konu hakkında öğrencilere sormak, o yerin ve konuların öğrenilmesini sağlar. Örneğin, bir dağ, bir vadi, bir köy, bir ülke veya doğal bir bölge ile ilgili olarak sorular sorulur.
Yukarıda verilen anahtar sorularla yapılan coğrafya çalışması yerlerin, sistemlerin, süreçlerin anlaşılmasına yardımcı olur. Bu yaklaşım, anahtar coğrafî kavramların gelişmesi içinde bir bilgi çerçevesi oluşturur.
Coğrafi sorularla, coğrafi kavramlar genellikle iç içe girmiştir. Çoğu zaman her soru en az bir coğrafî kavram içerir.
Örneğin:
Bu yerleşmelere neden şimdi bulundukları mekanlarda yerleşilmiştir? şeklinde bir coğrafi soru yerleşim ve yerleşme gibi iki coğrafi kavramı içermektedir.
Yerleşmelerin dağılımında İngiltere, Türkiye, Kanada ve Japonya gibi ülkeler arasında bir benzerlik var mı?
Bu yerleşmeler arasında nasıl bir ilişki var?
Yerleşmelerin dağılımı zamanla değişime uğramış mı?
Yeni bir yerleşme kurulmuş mu?
Kurulmamış ve kurulması gerekiyorsa nerede kurulmalı?
Şehre göre kasabada daha mı farklı bir arazi kullanımı vardır?
Yerleşmelerin şekilleri ve yoğunlukları niçin ülkeden ülkeye değişmektedir?
Şehirler içinde hangi bölgeler vardır?
Bazı bölgelere diğerlerine göre daha mı kolay ulaşılmaktadır? Neden?
gibi daha pek çok birbiriyle bağlantılı ve çeşitli coğrafi kavramlar içeren soruyu arka arkaya sorabiliriz. Yukarıda da belirtildiği gibi, önemli temel coğrafi kavramları içeren her soru coğrafyada anahtar soru demektir. Dolayısıyla, ünitelerin anlaşılmasını ve genellemeleri kolaylaştırıcı bir dizi alt soru başlıkları da oluşturmak mümkündür. Bu alt sorular anahtar soruların daha iyi bir şekilde yapılandırılmasına yardımcı olur. Örneğin, yerleşme nedir? anahtar sorusu;
İnsanlar kendi yerleşmeleri ile ilgili olarak neleri sevmektedirler?
Yerleşmeleri büyüklüklerine, fonksiyonlarına, popülerliklerine göre sınıflandırmak bir kolaylık sağlamakta mıdır?
Ne gibi kolaylıklar sağlamaktadır?
gibi daha da çoğaltılabilecek alt sorular içermektedir. Anahtar sorular ve alt sorular öğrencinin tanımlama, tasvir etme, sınıflandırma, analiz ve sentez yapma becerilerini geliştirir.Anahtar sorular aynı zamanda coğrafya öğretiminde dersin amaçlarını belirlemeye de yarar. Yani anahtar sorular dersin konusu ile ilgili olarak hazırlandığında, o dersin akışını ve araştırmanın yönünü belirler. Bernard Cox’a göre coğrafi bir araştırma için anahtar sorular öz olarak şu şekilde sıralanabilir:

* Yerleşilen yer neresidir?
* Neden orada yerleşilmiştir?
* Bu mekana yerleşmenin sonuçları ne olmuştur?
* Daha farklı yerleşme alternatifleri neler olabilirdi veya olabilir?
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
22 Mayıs 2009       Mesaj #4
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Coğrafya
MsXLabs.org & Temel Britannica

Coğrafya, Dünya yüzeyinin görünümünü tüm yönleriyle inceleyen bilim dalıdır. Coğ­rafya sözcüğü Yunanca "Dünya" anlamına gelen geo ve "yazmak" anlamına gelen graphein sözcüklerinin birleşmesinden oluşmuş­tur. Coğrafya ile ilgilenen uzmanlara coğraf­yacı denir. Günümüzde, bu uzmanların çoğu yalnızca Dünyanın yüzeyi, fiziksel özellikleri, iklimi, bitki örtüsü ve toprak türleri ile değil, aynı zamanda yeryüzünde yaşayan insanların ne yaptıkları, ne ürettikleri ve nasıl yaşadıkla­rıyla da ilgilenmektedir. Çağdaş coğrafya insanlığın evi olan Dünya'nın incelenmesidir. Bu da çok kapsamlı bir konu olduğundan fiziksel coğrafya, beşeri coğrafya ve bölgesel coğrafya gibi dallara ayrılır.
Fiziksel coğrafya Dünya yüzeyinin biçimi, tepeleri, vadileri, akarsuları, ormanları gibi doğal özellikleriyle ilgilenir. Fiziksel coğraf­yanın okyanus ve denizleri inceleyen dalı okyanusbilim (oşinografi) adını alır.
Beşeri coğrafya insanların yarattığı kent­ler, köyler, evler, yollar, demiryolları, ekili alanlar, maden ocakları ve fabrikalarla ilgile­nir. Beşeri coğrafya aynı zamanda insan yaşamının çevre koşullarından nasıl etkilendi­ğini de inceler.
Bu nedenle bir coğrafyacı ülkeler ve bölge­lerle ilgili bilgi edinmek zorundadır ve bu amaçla harita kullanır. Coğrafyacılar yüzey şekillerini ve yanardağ etkinlikleri gibi süreç­leri inceler, yerölçümleri yaparlar. Haritacılar bu bilgileri kullana­rak haritalar çizerler. Harita bir yerin enlemi­ni, boylamını ve başka yerlerden ne kadar uzaklıkta olduğunu gösterir. Fiziksel harita o bölgenin dağlık, tepelik ya da düz olduğunu belirtir. Araştırma yapacak ya da bir yolculu­ğa çıkacak olanlar ne gibi yüzey şekilleriyle karşılaşacaklarını bu haritalardan öğrenirler. Deniz düzeyinden yüksek yerleri göstermek için özel kabartma haritalar da vardır.
Bir coğrafyacı aynı zamanda yeryüzündeki kayaç oluşumunu ve yapısını gösteren jeolo­jik haritalara da gereksinim duyar. Kömür, demir cevheri ve petrol gibi birtakım doğal kaynaklar yalnızca belirli kayaç tiplerinde bulunur. Bazı kayaçlar ufalanarak nitelikli topraklara dönüşür. Bazı bölgelerdeki top­raklar tarım yapılmaya daha elverişlidir.
Başka bir harita türü de iklimi, yani yılın çeşitli zamanlarındaki sıcaklığı ve mevsimlere göre ne kadar yağış düştüğünü gösterir. Do­ğal bitki örtüsünün orman, otlak, bataklık ya da çöl olması büyük ölçüde toprağa ve iklime bağlıdır. Bütün bunlar bazı hayvanların niçin belli bölgelerde yaşadığını ve değişik iklim kuşaklarında yaşayan insanların hava koşulla­rına nasıl uyum sağladığını açıklar. Bitki, hayvan ve insan gibi canlılar üzerinde iklim ve fiziksel koşulların etkilerini inceleyen fiziksel coğrafya dalı biyocoğrafya olarak adlandırılır.
İnsanlar değişik çevre koşullarına uyum gösterebilir ve bir ölçüde çevreyi kendi gerek­sinimlerine uyacak biçimde değiştirebilirler. Dağların içinden tüneller açarak yollar, demir­yolları, ırmaklar üzerinde köprüler yaparlar. Böylelikle bir yerden başka bir yere kolaylık­la gidebildikleri gibi, ürettikleri malları da rahatlıkla taşıyabilirler. Gerçi okyanusların su düzeylerini değiştiremez ya da dağlık bir bölgeyi düzlüğe dönüştüremezler, ama daha çok ürün yetiştirecek topraklar elde etmek amacıyla bataklıkları kuruturlar, tepelerin yamaçlarını teraslayarak ekime elverişli duru­ma getirebilirler.
İnsanlar altın ya da bakırı yoktan var edemezler, ama nitrat benzeri mineralleri güb­re olarak kullanıp bereketsiz topraklardan ürün almayı başarırlar. Kurak bölgelerde toprağı sulayarak, kışın evlerini ısıtarak ve hayvanlarını kapalı yerlerde barındırarak, bir ölçüye kadar, iklimin neden olduğu güçlükle­rin üstesinden gelebilirler.
Öte yandan, insanlar gereksinmeleri olan ürünleri yetiştirmek için dünyanın önemli bir bölümünde doğal bitki örtüsünü yok etmek­ten, yabanıl hayvanları ise öldürmekten geri kalmamış, oysa başka hayvanları evcilleştire-rek süt, et ve derilerinden yararlanmışlardır. Bu arada sıtma hastalığına neden olan sivrisi­nek gibi zararlılardan kurtulmayı da başar­mışlardır.
Bütün bu konuları kapsayan beşeri coğ­rafya, kendi içinde ekonomik coğrafya ve siyasal coğrafya olmak üzere iki dala ayrılır. Ekonomik coğrafya ekonomi ve ticaret, yani üretim ve pazarlama konularını ele alır. Siya­sal coğrafya, coğrafya koşullarının ulusal ve uluslararası siyasal olaylar üzerindeki etkisini inceler. Tarihsel coğrafya ise bölgelerin geç­mişteki durumlarını ve zaman içinde ne gibi değişikliklere uğradığını araştırır.
Bölgesel coğrafya da belli bir bölgenin fiziksel ve beşeri coğrafyasını inceler. Bu inceleme bütün bir kıtayı içine alabileceği gibi, örneğin Kongo Havzası gibi görece daha dar bir alanı kapsayabilir. Böylece coğrafyacı herhangi bir bölgedeki fiziksel koşullar ile orada yaşayan halkın uğraşları arasındaki ilişkileri inceler. Kent coğrafyası kentleri, bu kentlerin nüfusunu ve nüfus dağılımını, üreti­len malları ve buna bağlı olarak insan ve mal hareketliliğini tüm yönleriyle ele alır.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
22 Mayıs 2009       Mesaj #5
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Coğrafyanın Doğuşu ve Gelişimi
MsXLabs.org & Temel Britannica

İÖ 2300 yılından kalma kil tabletlerden, Babilliler'in harita yaptıklarını öğrenmiş bulunuyo­ruz. Ama bundan da önce göçebe topluluklar yazlık ve kışlık otlaklarını, su kaynaklarını be­lirlemek için ağaç kabuklarına ve hayvan deri­lerine çevrelerine ilişkin bilgileri çizerek işa­retliyorlardı.
Amerika Yerlileri'nin yaşadıkları bölgele­ri ayrıntıyla betimleyen haritalar yaptıkları bi­liniyor. Çok eski zamanlarda gece yollarını bulmak için yıldız haritası kullanan topluluk­lar da vardı. Aztek İmparatoru Montezuma'nin ise İspanyol kâşiflerinden Cortes'e Meksi­ka Körfezi'ni gösteren bir harita verdiği söy­lenir.
Denizaşırı ticaretle uğraşan ve koloniler kuran Eski Yunanlılar coğrafyaya çok önem verdiler. Milet İÖ 600'de coğrafya araştırma­larının merkezi oldu. İÖ 500'de Miletli bilgin Hekataios'un yazdığı kitap coğrafya konu­sundaki ilk yapıt olarak bilinir.
Dünya'nın küre biçiminde olduğu varsayı­mı ise. İÖ 4. yüzyılda Yunanlı bilginler tara­fından benimsenmişti.
Coğrafyacılığın ve haritacılığın gelişimini etkileyen en önemli bilgin ise Batlamyus'tur (Ptolemaios). Sekiz ciltlik Geographike Hyphegesis (yaklaşık İS 150; "Coğrafya Kılavu­zu") adlı yapıtında temel haritacılık ilkelerine ilişkin bilgiler vardı. Yeryüzündeki yaklaşık 8.000 bölgenin enlem ve boylamlarının veril­diği ve bir Dünya haritasının bulunduğu bu yapıt coğrafya çalışmalarına çok önemli bir katkıydı. Batlamyus Roma dönemindeki coğ­rafyacıları da etkiledi. Romalılar seferlerin­de kullanacakları haritalar yaptılar. Bu hari­talarda Dünya daire biçiminde gösteriliyor­du.
Ortaçağın başlarında Avrupa'da kilisenin tutuculuğu yüzünden coğrafya ve haritacılık alanında önemli bir gelişme olamadı.
Denizciler kıyı kıyı gittikleri için haritaya gereksinim duymuyorlardı. Pusula icat edil­dikten sonra açık denizlere çıkabilmek için harita yapmaya başladılar. Müzelerde 13. yüzyıldan kalma, günümüze kadar korunabilmiş haritalar vardır. 13. yüzyılın sonunda Marko Polo'nun çıktığı seferler uzak ülkelere olan ilgiyi artırdı ve haritalar seri halinde ya­pılmaya başlandı.
Aynı dönemde Bizans'ta coğrafya çok geliş­mişti; o dönemin belgelerinde tarımsal ürünler­den başka, kuraldık, deprem, sel gibi doğal afet­lerle ilgili bilgiler de bulunmaktaydı.
Avrupa'da kilisenin baskısının en ağır oldu­ğu sırada, coğrafya Çin'de ve İslam ülkelerin­de büyük bir gelişme gösterdi. Çinliler bugün­kü Çin topraklarının haritasını daha o zaman­dan yapmışlardı. 12. yüzyılda Bağdat'ta Araplar pusula kullanıyor ve haritacılıkta ge­lişkin yöntemler uyguluyorlardı. 14. yüzyılda Arap bilgini İbn Battuta yazdığı seyahatna­mede, Anadolu'yu coğrafyası, gelenekleri ve ekonomisiyle birlikte ele aldı.
Bizans'ın Türkler'in eline geçmesinden sonra çok sayıda bilginin, Eski Yunan yazma­ları ile birlikte İtalya'ya sığınması ve basımcı­lığın gelişmesi coğrafya çalışmalarının ve ha­ritacılığın önünü açtı. Kolomb, Vasco da Ga­ma, Vespucci, Macellan gibi kâşiflerin bul­dukları yeni yerlerin haritalarıyla Dünya yü­zeyine ilişkin bilgiler çoğaldı. 16. yüzyılda coğrafya alanında birçok kitap yazıldı. 1570'te Anversli Abraham Ortelius ilk Dünya atlasını yaptı.
Osmanlı İmparatorluğu 15. yüzyıla kadar coğrafyaya ilgi göstermedi. Fatih Sultan Mehmed'in coğrafya ve haritala­ra ilgi duyması bu alanda bir gelişmeye yol açtı. Batıdaki yapıtlardan bazıları Osmanlı­ca'ya çevrildi.
16. ve 17. yüzyıllarda Atlas Okyanusu'ndan Hint Okyanusu'na kadar uzanan Osmanlı de­nizcilerinin en önemlilerinden Piri Reis, Kristof Kolomb'un 1489'da yaptığı haritanın bir kopyasını yapmış ve harita üzerinde çeşitli ül­kelerin madenleri ve hayvanları hakkında bil­gi vermişti. Bu harita Topkapı Sarayı'nda bu­lunmaktadır. Gene Piri Reis'in Kitab-ı Bahri­ye adlı bir denizcilik kitabı vardır.
Seydî Ali Reis, Tunuslu Hacı Mehmed, Ali Macar Reis bu dönemin, haritalarıyla ünlü coğrafyacılarıdır.
Coğrafya bilgini Kâtip Çelebi 1648'de yaz­maya başladığı Cihannüma'da Avrupa, As­ya, Afrika, Amerika, Maccolonika (Avus­tralya) ve kutup bölgelerinden söz ediyordu. Evliya Çelebi ise 10 ciltlik Seyahatname'sinde Anadolu, Azerbaycan ve Orta Avrupa'ya yaptığı gezilere yer verdi.
18. yüzyıldan başlayarak Avrupa'da harita­ları bilim adamları yapmaya başladı. Teles­kop ve öbür yeni aygıtlar haritacılığın güveni­lirliğini artırdı. Öte yandan, coğrafya giderek üniversitelerde okutulan bir ders oldu. Os­manlı Devleti'nde ise İbrahim Müteferri-ka'nın basımevinin kuruluşundan sonra ilk at­laslar yayımlandı. İstanbul'daki Hasköy Mühendishanesi'nde uygulamalı coğrafya ve ha­rita dersleri 18. yüzyılın sonlarında başlatıldı. 19. yüzyılda ise ülkeye çağrılan Fransız, İngi­liz ve Alman bilginler askeri okullarda harita­cılık ve coğrafya dersleri verdiler. Avrupa'da bu konuda yayımlanmış yapıtların birçoğu Osmanlıca'ya çevrildi. Bugün ise Türkiye'de birçok üniversitede coğrafya öğretimi vardır ve ortaöğrenim kurumlarında coğrafya zorun­lu dersler arasındadır.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
mhmmdcngz - avatarı
mhmmdcngz
Ziyaretçi
22 Ağustos 2012       Mesaj #6
mhmmdcngz - avatarı
Ziyaretçi
Vikipedi, özgür ansiklopedi

300px Physical world
Yeryüzü haritası

200px Piri reis world map 01
Piri Reisin Haritası

Coğrafya, insanlar ve yer (mekân) ile bunlar arasındaki ilişkiyi inceleyen bir bilimdir. Yer ve insanlar arasındaki ilişkiler coğrafyanın konusunu oluşturur. Coğrafya sözcüğü Yunanca gaia (yer) ve gráphein (yazmak, betimlemek) sözcüklerinden türemiştir.Türkçesi Yerçizim sözcüğüdür. Gress ve Leinhart (1994), coğrafyayı 4 özellikle karakterize edilen bir disiplin olarak tanımlamaktadırlar.
  • Birincisi bir yere eşsiz bir karakter kazandıran, yeryüzü üzerindeki özelliklerin dağılımıdır (örneğin dağlar, ırmaklar, denizler vb.).
  • İkincisi, bazı şeylerin oldukları yerlerde ve zamanda neden ve nasıl meydana geldiğini anlamaktır (örneğin yanardağlar gibi).
  • Üçüncüsü, meydana gelen olayların, diğer olaylarla ilgisi ve bağlantısıdır (örneğin yağmur ormanlarının tahribi).
  • Sonuncusu, coğrafyanın haritalar ile bilgilerin ve düşüncelerin iletişimini sağlamasıdır.
Bu dört özellik birbiri ile çok çeşitli yollardan etkileşim içindedir. Bunlardan ilk üçü coğrafyanın dayanak ilkeleridir. Sonuncusu ise coğrafî araştırmalar sonucu elde edilen bilgilerin söylenişidir.
Coğrafyanın bu değişik yönleri arasındaki etkileşim, onu tanımlama amaçlı olarak kesin çizgilerle bölünmesini zorlaştırır. Coğrafi beceriler, yerler , fizikî, beşerî ve çevre coğrafyası biçiminde bir bölümleme, bunlardan bir veya iki alanın coğrafya eğitiminin çeşitli basamaklarında yer alması; öğrencinin çeşitli alanlar arasındaki ilişkiyi anlamasının engellenmesi şeklinde bir sonuç doğurabilir.
Coğrafya, bazı yeteneklerin gelişimini ve kavramların anlaşılmasını içerir. Bu kavram ve yetenekler ise fizikî çevre (ortam), beşerî çevre ve bunlar arasındaki ilişki ile ilgilidir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
taklım - avatarı
taklım
Ziyaretçi
22 Ağustos 2012       Mesaj #7
taklım - avatarı
Ziyaretçi
Öğrencilerin çok büyük bir çoğunluğunun kabusu olan, bir sene içinde hem coğrafyanın ne olduğunu, nelerle ilgilendiini, yeryüzü şekillerini, dunyayı, uzayı, zartı, zurtu, bunların yanında da türkiye coğrafyasını beyninize sokmaya çalıştıkları, hayatınız boyunca olabilecek en ciddi munasebetinizin sınavlardaki 15-20 soruyla sınırlı kalmasının hayırlı olacağı, dayanılmaz, öğrenilmez, yaklaşılmaz ders...
ManiGeneral - avatarı
ManiGeneral
Ziyaretçi
31 Ağustos 2012       Mesaj #8
ManiGeneral - avatarı
Ziyaretçi
Coğrafya, insanlar ve yer (mekân) ile bunlar arasındaki ilişkiyi inceleyen bilimdir. Yani yer ve insanlar arasındaki ilişkiler coğrafyanın konusunu oluşturur. Coğrafya sadece yerlerin isimlerini ezberleme ve bunların dünya üzerinde nerede olduklarını gösterme değildir. Coğrafya, öğrencilerin çevrelerinde olanları anlamalarına ve insanın çevre ile etkileşimi hakkında bir anlayış geliştirmelerine yardımcı olur. Yerlerin isimlerini, lokasyonlarını ve özelliklerini bilmek, coğrafyanın temelini oluşturan unsurlardır. Bu da çok büyük ve oldukça büyüleyici öğrenme alanının bir parçasıdır.

Gregg ve Leinhardt (1994), coğrafyayı 4 özellikle karakterize edilen bir disiplin olarak tanımlamaktadırlar. Birincisi bir yere eşsiz bir karakter kazandıran, yeryüzü üzerindeki özelliklerin dağılımıdır (Örn: dağlar, nehirler, denizler vb.). İkincisi, bazı şeylerin oldukları yerlerde ve zamanda neden ve nasıl meydana geldiğini anlamaktır (Örn: Volkanlar gibi). Üçüncüsü, meydana gelen olayların, diğer olaylarla ilgisi ve bağlantısıdır (Örn: Yağmur ormanlarının tahribi). Sonuncusu, coğrafyanın haritalar ile bilgilerin ve fikirlerin iletişimini sağlamasıdır. Bu dört özellik birbiri ile çok çeşitli yollardan etkileşim içindedir. Bunlardan ilk üçü coğrafyanın temel prensipleridir. Sonuncusu ise coğrafî araştırmalar sonucu elde edilen bilgilerin ifadesidir.

Coğrafyanın bu değişik yönleri arasındaki etkileşim, onu tanımlama amaçlı olarak kesin çizgilerle bölünmesini zorlaştırır. Coğrafi beceriler, yerler (mekanlar), fizikî, beşerî ve çevre coğrafyası biçiminde bir bölümleme, bunlardan bir veya iki alanın coğrafya eğitiminin çeşitli basamaklarında yer alması; öğrencinin çeşitli alanlar arasındaki ilişkiyi anlamasının engellenmesi şeklinde bir sonuç doğurabilir.

Coğrafya, bazı yeteneklerin gelişimini ve kavramların anlaşılmasını içerir. Bu kavram ve yetenekler ise fizikî çevre (ortam), beşerî çevre ve bunlar arasındaki ilişki ile ilgilidir. Coğrafya sorgulanan ve araştırılabilen konuları içerir. Coğrafya öğretilirken, beşeri ve fiziki ortam ve bunların etkileşimiyle ilgili konulara dayalı sorular sorulur. Bu sorulara, anahtar coğrafî sorular denir. Coğrafyanın öğrenilmesinde bu anahtar soruların bilinmesi gerekir. Temel coğrafi kavramları içeren her soru, coğrafyada anahtar soru demektir. Dolayısıyla coğrafya konularının her birinin çok sayıda anahtar sorusu olabilir. Bu çalışmada, ilköğretim ve ortaöğretim coğrafya konuları işlenirken, çocukta coğrafya bilincini oluşturacak olan anahtar soru ve kavramlar üzerinde durulmaktadır.

Benzer Konular

16 Kasım 2014 / kub_ra_19_98 Soru-Cevap
4 Nisan 2013 / Misafir Sosyoloji
8 Mart 2018 / Misafir Biyoloji
25 Eylül 2012 / Misafir Soru-Cevap