Arama

Meteoroloji

Güncelleme: 29 Mayıs 2009 Gösterim: 8.878 Cevap: 3
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
20 Eylül 2006       Mesaj #1
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Meteoroloji; kısaca atmosfer bilimidir. Yunanca “meteoron” kelimesinden adını almıştır ve gökyüzünde olan olaylar anlamına gelmektedir. Eski yunanlılar bulutları, rüzgarları ve yağmuru anlamak ve birbirleriyle ilişkilerini tespit etmek için rasat yapmışlardır. Onlar için hava durumu önemliydi, çünkü hava çiftçilerin ürün yetiştirmesini, denizcileri ve denizde seyahat edenleri etkiliyordu. Bugün çevremizde, atmosferdeki değişim ve olaylardan dolayı bizleri etkileyen daha ciddi ve önemli hava olayları vardır. Gezegenimizdeki atmosferin davranışları ve etkisi gibi, zor ve karmaşık konulara çözüm bulmalıyız.

Sponsorlu Bağlantılar
Eski Bir Bilim Dalı
Aristo’nun meteorolojinin babası olduğuna inanılmaktadır. Aristo “meteorologica” adlı eserini M.Ö. 340 yılında yazmıştır. Aristo’nun yağmur, dolu fırtınası ve bazı hava parametrelerine ait görüşlerinin bir kısmı doğru, çoğu ise yanlıştır. Bu zamandaki diğer düşünürler gibi Aristo da mantık ve sebep yoluyla doğruya ulaşacağına inanıyor ve dünyadaki doğal olayları anlamak için rasat yapılmasına ihtiyaç olmadığını düşünüyordu.
Yüzyıllarca sonra, modern bilimin ilk yıllarında, bilim adamı olarak bilinen doğa filozofları, doğayı gerçekten anlamanın yalnızca spekülasyon ve mantıksal tartışmalarla olamayacağını farketmişlerdir. Dünyadaki olayları anlamak için, bunları ölçmek, kaydetmek ve analiz etmek gerekir. Ancak, hava parametrelerinden rüzgar yönü ve yağış miktarını ölçebilmek bile uzun zaman almıştır. Termometrenin icadı M.S. 1600’lü yıllarda, atmosfer basıncını ölçen barometrenin keşfi ise bundan birkaç yıl sonra olmuştur. Sonraki gelen 200 yılda, nem ve rüzgar hızı ve atmosferdeki diğer önemli parametreleri ölçmek için meteorolojik aletler geliştirilmiştir. Bilim adamları bu sistemleri kullanarak iklim olarak bilinen uzun dönemli değişimleri kaydetmişlerdir. Bununla birlikte, fırtına, harekeyn, tornedo ve diğer atmosferik olayların günden güne değişen davranışlarını anlayamamışlardır.


asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
25 Ekim 2008       Mesaj #2
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
HAVA DURUMU
Günün herhangi bir anın­da belirli bir bölgeyi etkisi altına alan sıcaklık, nem, bulut, yağış, rüzgâr gibi çeşitli atmosfer koşullarına hava durumu denir. Hava duru­mu atmosferin geçici ve anlık özelliğidir. Oysa iklim, sürekli değişen hava durumunun "ortalama özellikleri'ni ya da uzun dönemde yaşanan bütün meteoroloji olaylarının genel yapısını yansıtır. Bu nedenle, mevsim normal­lerinin çok dışında olmasa bile, anlık ya da günlük hava durumuna bakarak bir yerin iklimi konusunda doğru bir yargıya varılamaz.

Sponsorlu Bağlantılar
Hava koşulları yaşantılarını doğrudan etki­lediği için, insanlar en eski zamanlardan beri hava durumunu izleyerek geleceğe yönelik tahminlerde bulunmaya çalışmışlardır. Günü­müzde hava tahminleri, insanın doğaya yenik düşmeden bütün etkinliklerini sürdürebilme­sine yardımcı olur. Örneğin günler ya da haftalar öncesinden yapılan doğru tahminler ekonomik verimliliğin artmasında önemli bir etkendir. Büyük bir soğuk hava kütlesinin geleceği önceden biliniyorsa, enerji santralları üretimlerini artırmak için hazırlık yapabilir; çiftçiler toprağı ekip biçme zamanını buna göre planlayabilir; gemilerin ve uçakların rotası yaklaşan bir fırtınaya yakalanmayacak biçimde düzenlenebilir.
Meteoroloji istasyonlarında, hava durumu­nu saptamak üzere çeşitli ölçü ve kayıt aletleri kullanılır. Bunların başlıcaları atmosfer basın­cını ölçen barometre, hava sıcaklığını ölçen termometre, rüzgârın hızını ve yönünü ölçen anemometre ile havanın nemini ölçen higro­metredir. Ay­rıca atmosferin üst katmanlarından veri topla­mak için, bu ölçü aletleriyle donatılmış mete­oroloji balonları atmosfere gönderilir. Balon­daki radyo vericileri yapılan ölçümleri meteo­roloji istasyonlarına aktarırken balonlar da radarla izlenerek ölçüm yapılan yerler belirle­nir. Bu bilgi kaynaklarından derlenen milyon­larca veriyi değerlendirebilmek için, hava tahminlerinde bilgisayar kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. Her ülke kendi bölgele­rindeki hava durumuyla ilgili bilgileri öbür ülkelere aktarır; okyanuslarda dolaşan mete­oroloji gemileri okyanuslarla ilgili raporları, uzaya fırlatılan uydular da atmosfer koşulları­na ilişkin gözlem raporlarını gönderir. Bütün bu bilgiler bir bilgisayar ağında depolanırken iletişim güçlüğünü önlemek üzere ortak sim­geler kullanılır.

Hava Durumu Değişiklikleri
Hava durumunu belirleyen en önemli etken­lerden biri gökyüzünün açık ya da bulutlu olmasıdır. Yükselen ve yükseldikçe soğuyan su buharının yoğunlaşmasıyla bulutların oluş­tuğunu biliyoruz. Uydulardan çekilen fotoğ­raflardan, atmosferin belirli bölgelerinin hemen her zaman bulutlu, öbür bölgelerin genellikle bulutsuz olduğu görülebilir. Orta enlem kuşağındaki bulutlar çoğu zaman bur­gaç ya da girdap biçimindedir ve bu burgaçsı kümelerin arasında bulutsuz alanlar yer alır. Ekvatora yakın bölgelerde ise bulutlar ekva­tora hemen hemen paralel kırık bir çizgi oluşturacak biçimde toplanma eğilimindedir. Orta enlem kuşağındaki ve ekvator yakınla­rındaki bulutlar, atmosferin başka yerlerin­den kopup gelen havanın yükselmesi sonu­cunda oluşur ve yüzeysel alçak basınç bölgele­riyle bir arada bulunur.
Orta enlem kuşağındaki bulutlu ve bulutsuz hava burgaçları sürekli hareket halinde oldu­ğu için bu enlemlerde hava durumu oldukça sık değişir. Hem alçak basınç alanındaki bulutlu burgaçlar (siklonlar), hem de yüksek basınç alanındaki bulutsuz burgaçlar (antisik­lonlar) değişik yönlerden gelen büyük hava kütlelerinin karşılaşmasıyla oluşur ve her biri kendi ekseni çevresinde bir burgu gibi döne­rek hareket eder. Siklon ve antisiklonlarda hava durumu büyük ölçüde bu hava kütleleri­nin geldiği yere ve siklon ya da antisiklon içinde uğradığı değişikliğe bağlıdır. Ayrıca, binlerce kilometre öteden gelen bu hava kütlelerinin bazen günlerce süren yolculukları sırasında geçirdikleri değişiklikler de hava durumunu etkiler. Bu değişiklikleri belirleyen önemli etkenlerden biri de, hava kütlelerinin yolunun karalar ya da denizler üzerinden geçmesidir. Örneğin Türkiye'nin büyük bölü­münde, soğuk ya da sıcak karalar ve denizler üzerinden geçerek gelen hava kütleleri nede­niyle kış ve yaz ayları arasında önemli sıcaklık farkları görülür. Kuzeydeki Baltık Denizi üzerinde oluşan siklonlar kışın Polonya ve Ukrayna gibi soğuk karalardan geçerken iyice soğuyup nemlendiği için, Türkiye'nin kuzey bölgelerine ulaştığında şiddetli karayel, yıldız ve yıldız-poyraz fırtınaları ile kar yağışı geti­rir. Kış aylarında Karadeniz ve Marmara bölgelerinde görülen sürekli kar yağışının nedeni, Balkanlar üzerinden gelen bu soğuk hava kütleleridir. Oysa Adriya gibi ılık bir denizin üzerinde oluşan ve Yunanistan ile Ege Denizi'ni geçerek Anadolu'nun batı kıyı­larına ulaştığında ikiye ayrılan siklonların kuzeye yönelen kolu özellikle Marmara Böl-gesi'nde güneybatıdan esen lodos rüzgârıyla havayı ısıtır ve bol yağmur getirir. Aynı hava kütlesinin güneye yönelen kolu da Akdeniz kıyılarında ılık ve yağışlı havaya yol açar. Türkiye'nin büyük bölümünü etkisi altına alan üçüncü önemli hava kütlesi ise yazın Basra Körfezi üzerinde oluşan siklondur. Kuzeybatıya yönelen bu nemli ve sıcak hava kütlesi çöllerin üzerinden geçerken giderek ısınır ve nemini büyük ölçüde yitirir. Bu hava hareketinden doğan kuru ve sıcak rüzgârlar ülkeyi etkilediği sürece havanın çok ısınması­na neden olur.
Çok değişik bölgelerden gelen hava kütle­lerinin etkisinde kaldığı için Kuzeybatı Avru­pa'da da hava durumu çok değişkendir. Ben­zer hava koşullarının bir haftadan daha uzun sürdüğü çok ender görülür. Bu ülkelerde oldukça sık yaşanan ılık ve nemli havanın kaynağı, Atlas Okyanusu üzerinden geçerek güneybatıdan gelen hava kütleleridir. Kuzey­den gelen soğuk ve nemli hava ise kışın Avrupa'ya kar götürür. Doğudan esen ve bazen Sibirya üzerinden geçerek bu bölgeye ulaşan rüzgârlar ise her zaman kuru olduğu için kışın havanın çok soğumasına yol açar.
Değişik sıcaklıktaki iki hava kütlesi bir siklon içinde hareket ederken birbirine yakla­şarak karşılaşırsa, aralarında cephe denen bir ara yüzey oluşur. Bu cephenin bir yanındaki sıcak ve nemli hava kütlesi genellikle soğuk havanın üzerine doğru yükselerek bulut ve yağmur oluşumuna yol açar. Yurdumuzdaki hava değişikliklerinin nedeni de çoğu kez bu cephe sistemlerinin etkisinde kalmasıdır. Özellikle kutupsal soğuk cephe ile tropik ve astropik sıcak cephelerin Akdeniz üzerinde karşılaşması karmaşık hava hareketlerinin kaynağıdır.
Zaman zaman denizlerin üzerinde oluşan şiddetli fırtınaların (kasırgaların) karalara doğru ilerlemesi büyük yıkımlara yol açar . Oysa, her ikisi de bulutlu olan tropik iklim kuşağı ile orta enlemlerdeki ılıman iklim kuşağı arasındaki bulutsuz astro-pik iklim kuşağında hava kütleleri son derece durgundur. Dünyadaki çöllerden çoğu, örne­ğin Sahra Çölü bu kuşakta bulunur. Havanın genellikle açık ve bol güneşli olduğu bu kuşakta sıcaklık gündüzleri çok yüksektir ve doğal olarak çok az yağış düşer.

Msxlabs & TemelBritannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
estudiantes - avatarı
estudiantes
Ziyaretçi
11 Mart 2009       Mesaj #3
estudiantes - avatarı
Ziyaretçi
Meteoroloji veya gökolaybilim, atmosferde meydana gelen hava olaylarının oluşumunu, gelişimini ve değişimini nedenleri ile inceleyen ve bu hava olaylarının canlılar ve dünya açısından doğuracağı sonuçları araştıran bir bilim dalıdır.
Atmosferin özellikle alt katmanlarında meydana gelen hava olaylarının oluşumunu ve değişimini nedenleriyle inceler ve kısa dönemli tahminler yapmayı amaçlar. Matematik, coğrafya, istatistik ve fizikten yararlanır.

Tarih

Meteorolojik olaylar, insanoğlunun yaşamını ilk çağlardan itibaren etkilemiş, insanlar günümüze kadar dünya atmosferinde olup biten olayların nedenlerini zamanın koşullarına göre inceleyip araştırmışlardır. Bu amaçla da çeşitli gözlem ve incelemeler yaparak hava olaylarını önceden tahmin edebilme yollarını bulmaya çalışmışlar, bunların olumlu etkilerinden faydalanma, olumsuz etkilerinden de kurtulma ve korunma yollarını aramışlardır.
Meteoroloji, insanlık tarihi kadar eski bir bilim olmasına karşın, gerçek kimliğine 19. yüzyıl sonlarına doğru kavuşmuştur. İlk meteorolojik haritalar 1869 yılında Prof. Cleveland Abbe ve Alexander Buchan tarafından yapılmıştır. 1882 yılında Elias Loomis, ilk dünya yağış dağılım haritasını, 1887 yılında Dr Julius Hann ise, ilk meteoroloji atlasını hazırlamışlardır. Hava olaylarını takip eden ilk uygarlık Mısırlılardır. Mısırlılar, Nil Nehri çevresinde tarım yapmışlardır Tarımsal faaliyetlerini düzenlemek ve sürdürmek amacıyla hava olaylarını takip etmişlerdir. Eski dönemlerde Türkler de göçebe yaşam sürdükleri için hava olaylarıyla ve mevsimlerle fazlasıyla ilgili olmuşlardır. Türk Boyları, yaz mevsimlerinde serin yaylalara çıkmış, kış mevsiminde dağların eteklerindeki ovalarda ve daha sıcak bölgelerde yaşamışlardır. Bu yüzden hava olayları onları önemli ölçüde etkilemiş, yaşamlarını meteorolojik şartlara göre düzenlemişlerdir. Bu etkilenme günümüzde de devam etmekte ve bazı insanların göçebe yaşamalarına neden olmaktadır. Atmosfer içinde oluþan sıcaklık değişimlerini, rüzgâr, yağmur, kar, dolu, yıldırım gibi olayları inceleyen, hava olayları tahminleri yapan hava bilgisine meteoroloji denir. Meteoroloji bilimi ile ilgilenen kişilere de meteorolog denir. Meteorologlar, uydulara takýlan çeþitli araçlarla, meteoroloji balonlarıyla ve meteoroloji istasyonlarýnda yapýlan ölçümlerle hava olaylarını inceler, gözlemler ve elde ettikleri verilerden sonuçlar çıkarırlar. Bu veriler ışığında gelecek günlerin hava tahminlerini yaparak, meteorolojik olayları önceden bilmemizi sağlarlar. İnsanların, değişik çevre ve iklim koşullarına uyum sağlama kapasiteleri yüksektir. Buna rağmen, meteorolojik olayların önemli deıişiklikler göstermesine karşı savunmasız kaldıkları da bilinen bir gerçektir. İnsanlar havanın çok sıcak, çok soğuk veya çok nemli olduğu durumlardan etkilenirler. Fırtınalar, şiddetli seller, anormal yağışlar ve kuraklık gibi doğa felaketleri insan yaşamına ve sağlığına olumsuz etkilerde bulunmaktadır. Meteoroloji sayesinde tüm bu doða felaketlerinden haberdar olabiliyor ve zamanýnda gereken önlemi alabiliyoruz. Önlem alarak, bu felaketlerden büyük ölçüde korunuyoruz. Gelin meteorolojinin insanlığa sağladığı büyük faydaları vardır. Hemen her gün insanlar yeni başlayacakları ve yaşayacakları günün hava durumunu bilmek isterler. Hava yağmurluysa yanlarına şemsiye alırlar, çok soğuk havalarda eldiven, bere ve atkılara sarınırlar. şoförler, kaptanlar ve pilotlar hava durumunu öğrenmeden yola çıkmaz çoğu zaman... Ülkemizde sıklıkla yaşanan şiddetli lodosta baca zehirlenmelerine karşı meteoroloji insanları uyarır. Özellikle sobalı evlerde yaşayan insanların, sobalarının bacasından çıkan gazlar basınç nedeni ile dışarı çıkamaz ve içerde sıkışır. Bu sıkışma ile odaya karbon monoksit gazı dolar. Bu olay zehirlenmeye yol açar.Meteoroloji, birçok meslek alanın da etkiler. Yağışlar, kuraklık ve diğer hava olayları bu çalışmalara etki eder.

Günümüzde

Günümüzde meteorolojik hizmetler tamamen bilimsel yöntemlerle ve uluslararası işbirliği içerisinde yürütülmektedir. Bugün dünyada, 24 saat sürekli çalışan onbin civarında kara istasyonu, açık denizlerde görev yapan altıbinden fazla gözlem gemisi ve yüksek hava sondajları yapan binden fazla meteoroloji istasyonu vardır.

HAVACILIK METEOROLOJİSİ

Uçuş faaliyetlerini etkileyen meteorolojik olay (Oraj, Downburst, Microburst, Türbülans, Buzlanma, Sis vs.) ve parametrelerin gözlem ve tahminlerini kapsamına alan ve meteorolojinin havacılıkla ilgilenen dalına “ AERONATİK METEOROLOJİ ” veya “ HAVACILIK METEOROLOJİSİ ” denir.
Aeronatik Meteoroloji, her türlü hava taşımacılığında ihtiyaç duyulan yaygın, güvenli, süratli ve standartlara uygun meteorolojik bilgilerle, bunların temin edilmesi için işletme ve planlama hizmetlerini kapsayan bir bilim dalıdır.
Ülkemizin ekonomik, askeri ve turizm alanındaki gelişmelerine paralel olarak havaalanlarımızın sayısı da her yıl artmaktadır. Havacılığın meteorolojik olaylara son derece duyarlı bir sektör olması ve sayıları hızla artan bu havaalanlarının meteorolojik destek hizmeti talepleri Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünce Dünya Meteoroloji Teşkilatı (WMO) ve Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO) standartlarında karşılanmaya çalışılmaktadır.
Uluslararası hava seyrüseferinin düzenli, emniyetli ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere Şikago’da bir araya gelen 52 ülkenin delegeleri 7 Aralık 1944 tarihinde Şikago Sözleşmesini imzalamışlar ve böylelikle Uluslar arası Sivil havacılık Teşkilatı (ICAO) doğmuştur. Teşkilatın üye sayısı zamanla hızla artmış, özellikle 1960’lı ve 70’li yıllarda sömürgelerin bağımsızlıklarını kazanmaları ve nihayet Aralık 1991 de eski Sovyetler Birliğinin dağılması sonucu ortaya çıkan bağımsız devletlerin de üye olmasıyla 2002 yılı itibariyle ICAO’ya üye ülke sayısı 185’e yükselmiştir.
Şikago Sözleşmesinin 37. maddesi gereğince meteorolojik hizmetlerle ilgili uluslararası standartlar ve uygulamalar ile kod sistemleri, Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO) tarafından ilk kez 16 Nisan 1948 tarihinde onaylanmış ve sözleşmenin EK-3’ü (Annex-3) olarak yayınlanmıştır. Annex-3’te o tarihten bu yana ortaya çıkan ihtiyaçlara göre çeşitli değişiklikler yapılmıştır.
1945 yılında Dünya’da 9 milyon yolcu (o tarihteki Dünya nüfusunun % 0.5’i) hava yoluyla taşınırken, 1992 ylında 1.2 milyar yolcu (o tarihteki Dünya nüfusunun % 25’i) hava yoluyla taşınmıştır. 2003 yılında Dünya’da hava yoluyla taşınan toplam yolcu miktarının 2.1 milyara (Dünya nüfusunun % 33’ü) ulaştığı düşünüldüğünde Havacılık Meteorolojisinin önemi daha iyi anlaşılmaktadır.
Son yıllarda akaryakıt fiyatlarında görülen aşırı artış yüzünden uçuş planlamaları son derece önem kazanmıştır. Birçok havayolu şirketi bu planlamayı eldeki mevcut işletmeyle ilgili diğer bilgilerle birlikte, en son meteorolojik bilgileri de kullanmak suretiyle çözdüklerini biliyoruz. Diğer yandan meteorolojik bilgi ve verilerden yararlanarak uçuş planının hazırlanması da, emniyetli, konforlu ve rahat bir yolculuk için gerekli bir işlemdir. Bununla birlikte iniş ve kalkışlardaki meteorolojik bilgiler pilotlar için hayati derecede önemlidir. Özellikle meydanlardaki rüzgâr hızı ve yönü, görüş mesafesi, pist görüş mesafesi, yağışın şekli ve şiddeti, bulut alt taban yüksekliği, altimetrik basınç değeri, türbülans ve wind shear gibi meteorolojik bilgiler uçakların emniyetli iniş ve kalkış yapmalarında en önemli etkenlerdendir.
Uçuş faaliyetleri bakımından özem arz eden bu meteorolojik parametrelerin gözlemlenmesi amacıyla Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatının kriterlerine göre, her havaalanında ulusal veya uluslararası meteorolojik bilgi taleplerini karşılayabilecek en az bir meteoroloji ofisinin bulunması zorunludur.
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
29 Mayıs 2009       Mesaj #4
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Meteoroloji
MsXLabs.org & Temel Britannica

Meteorolojinin temel ko­nusu, atmosfer olaylarının incelenmesi ve hava tahminlerinin yapılmasıdır. Bu amaçla meteoroloji uzmanları atmosferde nelerin olup bittiğine ilişkin bilgi toplamaya çalışırlar. Bu tür bilgiler ya doğrudan gözlemlerle ya da atmosfere salınan balonlarla ve son zamanlar­da yaygınlaşan meteoroloji uydularına yerleş­tirilen aletlerin yardımıyla sağlanır.

Bugüne kadar yapılan gözlemler sonucun­da, atmosferin yere yakın kesimlerinin ekva­tor yakınlarında çok sıcak, kutup bölgelerin­de ve çok yüksek yerlerde ise soğuk olduğu anlaşılmıştır. Ekvatora yakın bölgeler sıcak, kutup bölgeleri ise soğuk olduğundan, atmos­ferdeki rüzgârlar sıcak hava kütlelerini ekva­tor bölgesinden kutuplara ve yeryüzüne yakın kesimlerden yükseklere doğru kaydırır. At­mosferdeki bu devinime genel dolaşım denir. Hareket etmekte olan hava kütleleri Dünya' nın kendi ekseni çevresinde dönmesinden etkilenir ve bu nedenle doğrusal bir yol izlemekten çok burgaçlar ve kıvrımlar oluştu­rarak ilerler. Bu tür burgaçlanmalara özellik­le orta enlem kuşağında rastlanır. Meteorolo­ji uzmanları bu burgaçların yerini, hava kütle­sinin akış hızını ve doğrultusunu ölçerek değil, daha kolay bir teknikle, havanın basın­cını ölçerek saptarlar. Hava basıncı ölçümle­rinden, rüzgârın hızı ve yönü ile hava kütlele­rinin yükseldiği alanlar bulunabilir.
Meteoroloji uzmanları bu incelemeler so­nucunda, kuzey yarıküredeki alçak basınç alanlarında hava kütlelerinin saat ibresinin tersi yönünde ve sarmal biçiminde dolanarak yükseldiğini belirlemişlerdir. Bu tür hava burgaçlarına siklon denir. Yüksek basınç alanlarında ise hava kütleleri, saat ibresi yönünde burgaçlanarak alçalır; bunlara da antisiklon denir. Siklonların ve antisiklonların çapı çoğunlukla 1.500 kilometrenin üzerinde­dir. Siklonlar, saniyede 2 ile 18 metre arasın­da değişen hızlarla dolanır.
Siklon tipi burgaçlarda, burgacın içindeki hava yükselir, yükseldikçe soğur, bunun so­nucunda da genellikle yağmur yüklü bulutla­rın oluşmasına yol açar. Bu hava yükselmesi genellikle burgacın içindeki cephe denen ke­simde gerçekleşir; cephe, aynı siklon içinde bulunmakla birlikte değişik sıcaklık ve nemli­likteki iki hava kütlesinin birbirine yaklaşarak karşılaşması durumunda aralarında oluşan, bunları birbirinden ayıran ara yüzeydir. Anti­siklon burgaçlarında ise hava genellikle siklonlardakinden çok daha yavaş hareket eder; burada hava kütlelerinin alçalması nedeniyle pek bulut ve yağmur oluşmaz. Antisiklonların görüldüğü alanlarda hava uzun dönemler boyunca açık ve güneşli olur.
Orta enlem kuşağında, yani ekvator ile kutup bölgeleri arasında yer alan ülkelerde, meteoroloji uzmanlarının başlıca görevlerin­den biri, siklon ve antisiklonların oluşumunu ve devinimini, buna bağlı olarak da hava durumunu önceden tahmin etmektir. Bu gö­revin üç temel aşaması vardır. Birinci aşama, belirli zamanlarda değişik yerlerdeki hava koşullarını saptamak ve ilgili ölçümleri yap­maktır. İkinci aşama, bu ölçüm sonuçlarını birleştirerek geniş bir alanı ve atmosferin değişik yüksekliklerini kapsayan meteoroloji haritaları hazırlamaktır; bu haritalarda, hava kütlelerinin hareketleri ve hava koşulları be­lirtilir. Son aşama ise, bütün bu haritaları ve konuya ilişkin başka bilgileri kullanarak hava tahmininde bulunmaktadır.
Basınç ölçümleri çok önemlidir; bunun yanı sıra sıcaklık, yağmur ve kar miktarı, görüş uzaklığı, nem oranı, bulut miktarı ve türü, rüzgârın şiddeti, yönü ve gözlem anındaki öbür hava koşullarına ilişkin ölçümler de yapılır. Her altı saatte bir (bazen saatte bir) dünyanın pek çok yerinde eşzamanlı ölçümler yapılır. Elde edilen sonuçlar ulusal meteoro­loji kuruluşlarında toplanır, daha sonra ülke­ler arasında bilgi alışverişi olur. Hava durumu ölçümleri, hava tahmininde bulunacak büro­ya ulaştığında haritaların üzerine işlenir. Göz­lemler karada, denizde ya da atmosferin yüksek kesimlerinde gerçekleştirilir; haritaya ölçüm sonuçları geçirilirken, gözlem noktala­rının konumu da belirtilir.
Daha sonra harita üzerinde, aynı basınçtaki noktalar çizgiyle birbirine birleştirilir; yüzey­deki basınç koşullarını gösteren bu çizgilere izobar ya da eşbasınç eğrisi denir. Atmosferin yüksek kesimlerindeki hava hareketlerini göstermek için biraz daha farklı eğriler çizilir. Eğer varsa cepheler de yüzey hava durumu haritalarına işlenir.
Meteoroloji uzmanları bilgilerine ve dene­yimlerine dayanarak bu haritaları incelerler ve sonuçta kısa dönemli (24 saatlik), bazen de uzun dönemli hava durumu tahminleri yapar­lar. Hava tahminleri için bilgisayar kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır; meteoroloji uz­manlarınca programlanan bilgisayarlar, hava tahmin haritaları hazırlayabilmekte ve hangi bölgelerin yağmur alacağını önceden kestirebilmektedir. Bilgisayar, hava tahminini zama­nında yapabilmek için aynı işlemleri sürekli yinelemek zorunda olan meteoroloji uzman­larını büyük bir yükten kurtarmıştır.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

17 Haziran 2011 / virtuecat Taslak Konular
4 Ocak 2016 / selen nur çimen Soru-Cevap
19 Temmuz 2009 / Pollyanna Taslak Konular
29 Ağustos 2012 / Annabeth X-Sözlük