Arama

İklimin İnsan ve Çevre Üzerindeki Etkileri

Güncelleme: 25 Mart 2017 Gösterim: 9.042 Cevap: 2
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
16 Ağustos 2010       Mesaj #1
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
İKLİM

Sponsorlu Bağlantılar
Geniş bir sahada, uzun yıllar boyunca (40 – 50 yıl) devam eden, atmosfer olaylarının ortalamasına iklim denir.

İklimin insan ve çevre üzerindeki etkileri
  • İnsanların;
– Yeryüzüne dağılışlarını,
– Ekonomik faaliyetlerini,
– Yiyecek ve giyeceklerini,
– Fizyolojik gelişimlerini,
– Karakterlerini,
– Kültür faaliyetlerini, etkiler.
  • Endüstrinin dağılışını etkiler.
  • Konut tipini ve malzemesini etkiler.
  • Ulaşım faaliyetlerini etkiler.
  • Turizm faaliyetlerini etkiler.
  • Tarım faaliyetlerini etkiler.
  • Tarım ürünleri çeşitliliğini etkiler.
  • Toprak oluşumunu ve verimlilik derecesini etkiler.
  • Yeryüzü şekillerinin oluşumunu etkiler.
  • Bitki örtüsü çeşitliliğini etkiler.
  • Göllerin oluşumunu ve göl sularının kimyasal özelliğini etkiler.
  • Akarsu debilerini ve rejimlerini etkiler.
  • Hayvan türleri ve dağılışını etkiler.
  • Dış kuvvetlerin etki alanlarını ve dağılışını etkiler.
  • Kayaların çözülme türünü belirler.
  • Erozyonu etkiler.
  • Kalıcı kar sınırı yükseltisini etkiler.
  • Denizlerin tuzluluk oranlarını etkiler.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
24 Ağustos 2012       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
İklim Değişikliklerinin İnsan Hayatına Etkisi
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar

İnsanlar mevsimlere göre sürekli değişiklik yaparlar ve sürekli ayrı yerlere giderler bunlara mevsimlik göçler denir
  • Mevsimlik tarım göçü: Kırsal kesimdeki bazı ailelerin büyük şehirlere tarımın yoğun olarak yapıldığı yerlere (özellikle Çukurova yöresine) yaptıkları geçici göçlerdir.
  • Mevsimlik tarım dışı göç: Kırsal kesimdeki bazı ailelerin büyük şehirlere yaz turizminin geliştiği yerlere (özellikle Antalya yöresine), ve inşaat bölgelerine (özellikle İzmir dolaylarına) bir müddet çalışmak için yapılan göçlerdir.
  • Yaylacılık: Yaylaya çıkma olayı da mevsimlik göçler arasında yer alır. Bazı bölgelerimizde (Doğu Anadolu, Karadeniz ve Güney Doğu Anadolu Bölgeleri) insanların hayvanlarını otlatmak için yaz mevsimlerinde bitki örstü bakımından zengin ve genelde yüksek olan yerlere çıkmaları ve sonbaharda geri dönmeleridir. Bazı bölgelerimizde (Akdeniz) ise yazları serinlemek amacıyla yüksek ve serin yerlere çıkmaları ve yaz bitiminde geri dönmeleridir.
Mevsimlik göçlerle Adana, Mersin, Hatay, Aydın, Muğla, Antalya gibi merkezlerde, yaz ile kış mevsimleri arasındaki nüfus miktarlarında önemli değişmeler olmaktadır.

Mevsimlik Göçlerin Özellikleri
1. Genellikle genç nüfus göç etmektedir.
2. Erkek, nüfus kadından daha fazla göç etmektedir.
3. Göç edenlerin çoğu sanayi ve hizmet sektörlerinde çalışmaktadırlar.
4. Göç sonucunda kentlerde hızlı nüfus artışı meydana gelmektedir.
5. Sanayileşme göçü arttırmaktadır.
6. Kentleşme hızı sanayileşme hızından daha yüksektir.
7. Bölgelerin toplam nüfusu ve nüfus yoğunluğu göçlerle hızla değişmektedir.
Mevsimlik işçi Bu açıdan baktığımızda göç kavramının iki yönü olduğu görülmektedir. İlk yön, göç alan iller iken ikinci yön ise göç veren illerdir. Bu durumda göçün mekân boyutu oluşmaktadır. Yani mekân açısından farklılık söz konusu olduğunda, daha iyi durumda olan mekâna doğru nüfus hareketi gerçekleşmektedir. Türkiye’de iç göçler genellikle Kars, Tunceli, Bitlis, Ağrı, Muş, Bingöl, Şırnak, Adıyaman, Mardin, Sivas, Gümüşhane, Ardahan, Yozgat, Kütahya, Uşak, Burdur, Isparta, Maraş, gibi illerden İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Ş.Urfa, Antalya, Mersin, Konya, Samsun, Gaziantep, Diyarbakır gibi illere yapılmaktadır. İç göç, ülkemizde özellikle sanayileşmiş merkezlere daha fazla yapılmaktadır.
Türkiye’de iç göçler genellikle belli bir takım merkezlere yapılmaktadır. Daha çok kırsal yerleşmelerden kentlere doğru olan iç göçün hep aynı merkezlere yapılması, zamanla buralarda bir doygunluğa yol açmakta ve iç göç bu merkezlere yakın yerlere doğru kayma göstermektedir.

Göçlerin Nedenleri
1. Hızlı nüfus artışı,
2. Tarım alanlarının miras yoluyla küçük parçalara ayrılması,
3. Tarımda makinalaşma ile işsizliğin oluşması (bu genelleme Karadeniz bölgesi için geçerliliğini yitirir.).
4. Eğitim hizmetleri, alt yapı hizmetlerinin yetersizliği,
5. Kan davaları ve terör.
6. İklim ve yer şekillerinin olumsuz etkileri.
7. Sağlık hizmetlerinin yetersizliği (en az etkili).
8. İş imkanlarının sınırlı olması.
9. Kentlerde sanayinin gelişmiş olması.
10. Nüfusun dağılışında dengesizlik olur.
11. Yatırımların dağılışında dengesizlik olur.
12. İşsizlik ortaya çıkar.
13. Konut sıkıntısı olur. Sonuçta gecekondulaşma olur.
14. Sanayi tesisleri (fabrikalar) kent içinde kalır.
15. Çevre sorunları artar.
16. Trafik, eğitim-sağlık problemleri olur.
17. Alt yapı hizmetlerinin götürülmesi zorlaşır.
18. Kültür çatışması olur.
19. Kırsal kesimdeki yatırımlarda verimsizlik olur.


İklimin İnsan Üzerindeki Etkileri

İnsanoğlu, uzun zamandan beri, hava ve iklimin sağlıklarını etkilendiğinin farkındadır. Yaklaşık ikibinbeşyüz yıl önce, Hipokrat, iklimde varolan bölgesel farklılıklar ve bunların sağlık durumları ile olan ilişkileri üzerinde kitaplar yazmıştır. Mevsimsel değişimler ve hava olaylarının insan sağlığı üzerindeki etkisi konusunda her yörede belli inanç ve kanılar geleneksel olarak vardır. “Ateş” olarak tanımlanan,genelde malarya (sıtma) olarak isimlendirilen enfeksiyon asırlar boyu değişim göstermiş, huy, değişik psikolojik rahatsızlıklar, kışın gözlenen ağrı ve sızılar veya sıcak dalgaları çok genç veya çok yaşlı insanlarda ölümlere neden olmuştur.
İklim, yaşamın gereklerinin yerine getiren bir kaynaktır. Yıllar boyunca bu kaynağa, barınak yaparak, yiyecek üreterek, enerji elde ederek çevre koşullarıyla birlikte uyum sağlamaya çalışmıştır. Bizim gereksinim ve üretimlerimiz doğrudan iklim ve mevsimlere bağlıdır.
Gezegen üzerinde yaşayan tüm canlılar, çevrenin bir parçası olarak biyolojik olarak iklime uyum sağlarlar. Bu insanoğlu içinde geçerlidir. İnsanoğlunun diğer canlılardan farkı ise görülür şekilde çevresini kendine uydurabilmesi, şekillendirebilmesidir. Davranışlarımız, inşaat/bina şekilleri ve toplumlar yerel iklime uygun şekilde gelişir.
Yakın geçmişte, düzenli olarak oluşan hava olayları ve iklim değişikliklerinin dünya genel iklimini etkilediği yönünde bir düşünce ortaya çıkmıştır. 1997-98 El Nino olayı küresel boyutta en etkili hava olayı olarak kayıtlara geçmiştir. El Nino kuraklık, sel, yağmur ve hesapta olmayan sağlık sorunlarına neden olmuştur.
Tartışmasız, insanoğlunun küresel iklim ve doğal denge üzerindeki etkisi büyüktür. Gelecek yüzyıl ve daha ileri yıllardaki belirgin iklim değişmeleri şimdiden tahmin edilmeye başlanmış ve olası sonuçları hakkında senaryolar üretilmiştir. Bu bağlamda bu değişimlerin yani hava ve iklimin sağlık sorunları üzerindeki etkileri de dikkate diğer konular arasında yer almaya başlamıştır. Hala, hangi canlı türünün iklim değişmelerine nasıl gösterdiği konusunda belirginsizlikler sürmektedir.


Hava ve İklimin İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri

Sık kullanılan bir deyimle, hava gün be gün ne yaşadığımızdır. İklimin anlamı ise hava olaylarının ortalamasıdır ki ay, mevsim, yıl veya yıllar olarak uzun dönemde değişebilirliğe sahiptir.
Genelde biz hava olaylarının ya çok soğuk, ya çok sıcak veya çok nemli ya da çok kuru olduğu zamanda farkına varırız. Bu durumlar uç değerlerdir ve insan sağlığı üzerindeki etkileri diğer zamanlardan fazladır. Her yıl, fırtınalar, tropik siklonlar ve seller binlerce insanın ölümüne neden olur. Fazla kuvvetli olmayan hava olaylarının insan sağlığı üzerindeki etkisi ise çok belirgin değildir. Örneğin; hava koşulları nedeniyle bir yerde hava kirliliği artabilir veya yağış sıtma sivrisineklerinin yerel sayısını bir anda artmasına neden olabilir.
Hava durumu ve hastalıklar arasındaki bağ, birçok hastalığın mevsimsel olarak ortaya çıkmasıyla kolayca anlaşılabilinir. Bu yüzyılın başlarına kadar, Avrupa’da çocuk ishali çocuk ölümlerinde temel nedendi. Şimdi ise, mikrobik ishalden ölümler yalnız fakir ülkelerde kalmıştır. Tropik bölgelerdeki bazı toplumların tarımı, üretimi, gıda elde etmesi tamamen mevsimlere ve mevsimsel yağışlara bağlıdır. Yağışlı mevsim “aç mevsim”dir çünkü hasat yapılamaz. Yağışlı mevsim aynı zamanda “hastalık mevsimi”dir çünkü eksik veya zayıf beslenme başta tropikal hastalıklar olmak üzere birçok hastalığa davetiye demektir.
Günümüzde epidemiyolojik araştırmalar -toplumlarda hastalıkların oluşum ve dağılım çalışmaları- hava ve iklim ile hastalıkların nasıl ilişkili olduğunla ilgilenen temel disiplindir. Halbuki, bu ilişkinin varlığı yıllar öncesinden kanıtlanmıştır. Roma döneminde, Vitruvius Pollio, mimar olarak, yeni yerleşim yerlerinin seçimi, hayvanların nerede yerleştirileceği konusunda hava durumu referans almıştır. Bir başka ölçüde, eğer o yörede yaşayan hayvanların ciğerleri yeşilimsi sarı ise o yöre yerleşime uygundur, ölçeği kullanılmıştır. Günümüzde bu tür ölçülere yer verilmemektedir.

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
25 Mart 2017       Mesaj #3
Avatarı yok
Yasaklı

İklim Burun Şeklini Etkiliyor!


İklimin insanların ten rengi üzerindeki etkisi biliniyor. Yapılan yeni bir araştırmaya göre iklim farklılıkları sadece insanların ten renginde değişikliğe yol açmakla kalmayıp, burun şekli üzerinde de etkili oluyor. Büyük, küçük, geniş, sivri, eğri, kambur gibi pek çok görünüme sahip olabilen burnun iklim nedeniyle değişime uğradığı belirlendi. Kamuoyuna duyrulan araştırma ABD, İrlanda ve Belçikalı bilim insanlarınca yapıldı.

Araştırma sonucu, burun deliği büyüklüğünün nemli ve ılıman bölgeler ile kuru ve daha soğuk bölgelere göre farklılık gösterdiğini ortaya koydu. Buna göre nemli ve ılıman bölgelerde yaşayanların burun delikleri kuru ve serin bölgelerde yaşayanlarınkinden daha büyük oluyor. ABD Pensilvanya Üniversitesi'nden Arslan Zaidi, araştırmada elde edilen bu sonucu, soğuk ve kuru havanın akciğerlere iyi gelmemesine bağlıyor.

"Herkes için en iyi olan tek tip bir burun şekli yok" diyen genetik bilimci "atalarımızın burunlarıyla bizimkiler farklı, yıllar boyunca burnumuz da çevreye uyum sağladı" ifadelerini kullandı. Bilim insanları araştırma için kökleri Güney ve Doğu Asya, Batı Afrika ve Kuzey Avrupa'ya dayanan toplam 476 deneğin burnunun 3 boyutlu şeklinin analizini kullandı.

Kamuoyuna tanıtılan araştırmada burnun şeklinin sadece iklimsel etkilere bağlı olamayacağının, bu duyu organının oldukça kompleks bir yapıya sahip olduğunun da altı çiziliyor. Buna göre birçok faktör burnun yapısal değişiminde rol oynuyor. Bilim insanları araştırmalarında kültürel özellikler ve cinsel partnerin kim olduğunun da önemli olduğu örneğini veriyor. Araştırma, geçmişten beri değişim gösteren hastalıklar ve insanların çevresel faktörlere uyum sağlama sürecinin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olması bakımından önemli olarak görülse de analizi eleştirenler de var.

Araştırma grubunda yer almayan İngiliz bir bilim insanı Guardian'a verdiği demecinde burundaki yapısal değişikliklerin farklı sebepleri olabileceğini vurgulayarak, incelemeye konu olan iklim değişikliği ve burun şekli arasında ilişkinin tamamen tesadüf olabileceğini savundu.

Kaynak: Plos Genetics / DW (17 Mart 2017)

Benzer Konular

15 Aralık 2014 / Misafir Soru-Cevap
16 Mayıs 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
31 Mart 2013 / A.KADİR Ziraat
3 Kasım 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap
25 Kasım 2013 / Begüm Soru-Cevap