Arama

Hz. Hatice

Güncelleme: 17 Aralık 2016 Gösterim: 34.242 Cevap: 5
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
13 Mayıs 2011       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Hz. Hatice

Ad:  Hz_Hatice.JPG
Gösterim: 2129
Boyut:  25.5 KB

(ö. 619, Mekke, Arabistan)
Sponsorlu Bağlantılar
Hz. Muhammed’in ilk karısı.

İslam öncesinde erdemliliği ve temizliğiyle tanındığı için Tahire, Hz. Muhammed’in en büyük karısı olduğu için de Kübra olarak anılırdı. Kureyş’ in ileri gelenlerinden Huveylid bin Esed bin Abduluzza bin Kusay’ın kızıydı. Hz. Muhammed’le tanıştığında zengin bir tüccardan dul kalmış ve ticaret yaparak büyük bir servet kazanmıştı. İşlerini yürütmesi için Hz. Muhammed’le anlaştıktan kısa bir süre sonra onu kendisine uygun bir koca olarak gördü. Daha önceki iki evliliğinden de çocukları vardı. Pek çok kaynağa göre evlendiklerinde (595) Hz. Muhammed 25, Hatice ise 40 yaşındaydı. Ama Hz. Muhammed’den en az altı çocuk doğurduğu göz önüne alınırsa, evlendiklerinde Hatice’nin daha genç olduğu düşünülebilir.

İlk vahiyler indiğinde Hatice Hz. Muhammed’e destek oldu ve cesaret verdi. Mekke’ nin ileri gelenleri Hz. Muhammed’e karşı çıktıklarında Hatice ona bağlı kaldı. Hz. Muhammed de Hatice sağken başka bir kadınla evlenmedi.

Kaynak: Ana Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 17 Aralık 2016 02:14
Biyografi Konusu: Hz. Hatice nereli hayatı kimdir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
tokiohotel - avatarı
tokiohotel
VIP ''Ölü Gelin''
23 Ağustos 2011       Mesaj #2
tokiohotel - avatarı
VIP ''Ölü Gelin''
Hz. Hatice
Ad:  Hz_Hatice2.JPG
Gösterim: 2228
Boyut:  9.9 KB


Sponsorlu Bağlantılar
Büyük İslâm kadını, mu’minlerin anası, Allah Resulü’nün değerli zevcesi Hz. Hatice (r.a) hicretten 68 yıl önce, asil bir âilede dünyaya geldi. Babası Huveylid, Kureyş’in büyüklerinden ve servet sahibi birisiydi. Annesi Fâtıma ise Mekke'nin tanınmış ve iffetli kadınlarından sayılırdı.

Cahiliyet zamanında yaşamalarına rağmen böyle değerli âilede yetişen Hz. Hatice, öylesine şeref, haysiyet, iffet ve temizlik dolu bir hayat yaşıyordu ki toplum içerisinde "Tâhira" (temiz) diye meşhur olmuştu. Halbuki nefsânî heveslerini ve şeytanî arzularını gerçekleştirmesi için her türlü maddî imkana sahip idi.

O, hatta Müslüman olmadan önce dahi, insanın değer ve üstünlüğünü paraya-pula, dünya malına, ırka, makama değil, onda bulunan güzel sıfatlara, insanî ve ahlakî değerlere bağlıyordu. O gün Mekke'nin en zengin, en ileri gelen şahsiyetlerinin (Ebu Süfyan, Ebu Cehil, Akabe b. Ebi Muayt gibi) evlenme tekliflerini reddetmiş ve gözü sürekli fazilet, insanlık, dürüstlük, sadâkat vb. sıfatlara süslenmiş birisini aramış ve Allah Resulü'nü tanıyıncaya kadar başka birisiyle evlenmeye gönlü rıza göstermemişti. Fakat Resulü Ekrem’le tanıştıktan sonra, Hazret'in fakirlik ve öksüzlüğüne bakmamış, bizzat kendisi evlilik teklifinde bulunmuştu.

Hz. Hatice’nin bir başka özelliği ise o değerli insanın nedenli akıllı, basiret ve dirayet sahibi oluşudur. Öyle ki babasını cahiliyet zamanında meydana gelen "Ficar" harbinde kaybetmesinin ardından, babasından kalan serveti büyük bir dirayet ve basiretle ticarete atmış ve gün geçtikce servetini artırmış ve Mekke'nin en önde gelen zenginleri arasına girmişti.

Tarih Hz. Hatice’nin serveti hakkında şöyle diyor: "Onun sadece ticaret yaptığı mallarını 80 bin deve taşıyordu. Dört yüz hizmetçi onun ticaret ve sair işlerini yürütmekle görevliydi."

Bu servete sahip olan Hz. Hatice fakirlere, düşkünlere yardım etmeği de ihmal etmemiş ve bu adetini Resulullah’la evlendikten sonra da devam ettirmişti."

Evet, küçük bir malını kaybetmekle dünyaları yıkılan veya başkalarına en ufak bir şey verirken canları çıkan, çoğu insanların tam aksine Hz. Hatice bütün servetini Hz. Resulullah’ın ayağına dökmüş ve onun yüce hedefi için sadece kendi servetini değil, canını dahi adamıştı ve o yüce hedef uğruna bütün çilelere severek katlanmıştı.

Burada Hz. Hatice’nin Hz. Resulullah’la evlenme olayına geçmeden önce şunu hatırlatmamız gerekir ki bir çok muhakkik âlim ve tarihçinin de dediği ve çeşitli delillerle ispatlamaya çalıştığı gibi, Hz. Hatice Resul-i Ekrem'den (s.a.a) önce kimseyle evlenmemiş ve bâkire olarak Allah Resulü ile ilk evliliğini gerçekleştirmiştir. Biz makalemizin sonunda bu iddiayı delilleriyle birlikte sizlere ispatlamaya çalışacağız inşallah.

Evet dediğimiz gibi Hz. Hatice uzun yıllar beklemiş ve bütün Kureyş kabilelerinin büyüklerini reddederek Resulullah gibi manevi değerlerle donatılmış birisini aramış ve karşılaşınca da bizzat kendisi evlenme teklifinde bulunmuştur. Öte yandan Allah Resulü de Hz. Hatice kendisinden bir hayli yaşlı olmasına rağmen, onda gördüğü fazilet, iffet ve insanî değerlerden dolayı onun evlilik teklifine seve-seve olumlu cevap vermiş ve evlenmişti.

Bazı batılı yazarlar, İslam’a ve Resulullah’a olan düşmanlıklarından dolayı, Allah Resulü’nün Hz. Hatice’nin servetinden dolayı onunla evlendiği ortaya sürmüşlerdir. Halbuki Resulullah'ın hayatını az da olsa araştıranlar biliyorlar ki Resulullah’ın asla değer vermediği şeylerden birisi de dünya malı idi. Kaldı ki evlenme teklifinde bulunan, bizzat Hz. Hatice'nin kendisi idi, Resulullah (s.a.a) değil. Sonra Resul-i Ekrem’in evlendikten sonra Hz. Hatice’ye gösterdiği sevgi muhabbet ve saygı (ki bu Hz. Hatice’nin ölümünden sonra bile bütün sıcaklığıyla devam etmiş ve hatta bu durum bazı diğer hanımlarının kıskançlık duygularını kabartmış ve Resulullah’a itirazda bulunmuşlardı) en açık şekilde Allah Resulü’nün Hz. Hatice’nin serveti değil, fazilet ve insanî değerlerinden dolayı onunla evlendiğini gösteriyor. Evlendikten sonra dahi Hz. Hatice, gönüllü olarak servetini İslâm yoluna harcamış ve hiçbir zaman Resulullah bu konuda bir teklifte bulunmamıştı. Nitekim bu servetin hepsi İslâmî hedefler uğruna harcanmış ve kendilerine hiçbir şeyi biriktirmemişlerdi.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 17 Aralık 2016 02:16
''Boşver''
serhat_11 - avatarı
serhat_11
Kayıtlı Üye
28 Mayıs 2013       Mesaj #3
serhat_11 - avatarı
Kayıtlı Üye
Hz. Hatice
MsXLabs.org

Hatice (Arapça: خديجة بنت خويلد ; d. yaklaşık 555 - ö. 619), İslam peygamberi Muhammed'in ilk eşidir. Müslüman olmadan önceki adı Tâhire idi.

Hatice Muhammed ile evlendiğinde 40 yaşında idi. Babasının adı Hüveylid, annesininki Fatıma'dır. Hatice'nin amcazadesi ise Varaka Bin Nevfel'dir. Muhammed'in soyu baba tarafından Kusay, anne tarafından Lüey sülâlesiyle birleşmektedir.

Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak milâdi 555 olabileceği tahmin edilmektedir. Kureyş kabilesindendir. Daha önce iki kez evlenmiş ve ikinci kocasının ölümünden sonra kendi adına ticaret yapacak bir adam görevlendirmeyi adet edinmişti. İlk çocuğu Hind olduğu için künyesi de Ümmü Hind'tir.

Şam'a gönderdiği kervanların birine başkan olarak Muhammed'i tayin etmiştir. Normalde bir Kureyşliye ödenen miktarın iki katını vermiştir. Hatice bir gün rüyasında gökteki ayın hanesine girdigini ve daha sonra koynuna girdigini görmüş rüyasını kuzeni Varaka'yla paylaşmış ve kuzeni gelecek olan son peygamberin eşi olacağını müjdelemiştir. Kervanın dönüşünde Muhammed'in yanında bulunan Hatice'ye ait köle, Muhammed'in iki tarafında iki melek gördügünü söylemiş Hatice de bu olaydan önce gördüğü rüyayı hatırlamış, Muhammed'in gelecek olan son peygamber olduğunu anlayıp evlenme teklif etmiştir. Muhammed'in bu teklifi kabul etmesiyle evlenmişlerdir. Mehir olarak 20 dişi deve Hatice'ye verilmiştir.

Hatice'nin Muhammed'den iki oğlu ve dört kızı toplam 6 çocuğu olmuş[kaynak belirtilmeli] fakat erkek çocuklarının ikisi de küçük yaşta vefat etmiştir. Hatice, Muhammed'e hem eş hem iyi bir arkadaş hem de danışman olmuştur. İlk müslüman kadın olmuş ve eşini hiçbir zaman yalnız bırakmamıştır.

619 yılında vefat ettiğinde yaklaşık 65 yaşındaydı, Muhammed onu hiçbir zaman unutmadı her dâima ondan, onun âhlakından bahsetti.
Son düzenleyen _Yağmur_; 31 Mayıs 2013 12:10 Sebep: Sayfa düzeni.
Olması Gereken Şeylerin Adını İyilik Yapmak KoymuşIar.
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
17 Aralık 2016       Mesaj #4
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi

Hatice bint Hüveylid


(556-620)

Hz. Hatice (ra), Hz. Muhammed'in (asm) temiz, iffetli ve yüce ahlâk sahibi olan hanımlarının ilkidir. Mekke'de 556 yılında doğduğu tahmin edilen Hz. Hatice, aynı zamanda soy itibariyle, Peygamber Efendimiz (asm) ile akrabadır. Baba tarafından her ikisinin soyları da Kusay'da birleşmektedir. Anne tarafından da buna benzer bir akrabalık mevcuttur. Künyesi, Ümmü'l-Kasım Hatice bint Huveylid b. Esed b. Abdilüzza b. Kusay el-Kureyşi şeklindedir.

Babası Kureyş'in ileri gelenlerinden Huveylid, annesi Fatıma bint Zaide b. Cündeb el-Amiriyye olup soyu anne tarafından Lüey b. Galib'te Peygamber Efendimizin soyu ile birleşir. Asil bir Arap kadını olan Hz. Hatice, namusluluğu, dürüstlüğü ve iffetiyle nam salarak "Tahire" lakabıyla tanındı. İslamiyet'ten sonra "Kübra" sıfatıyla da anılmaya başlandı. Daha önce iki kez evlendiyse de, birincisinden sonra evlendiği ikinci eşi de ölünce bir daha evlenmedi. Uzun süre dul kalarak evlilik tekliflerinin hiç birini kabul etmedi. Bu dönemde gerek iffetiyle nam salması gerekse zengin biri olması taliplilerinin çok olmasını netice veriyordu.

Hz. Hatice, ticaretle uğraşan zengin, haysiyetli, şerefli bir kadındı. Ücret mukabili anlaştığı kişiler aracılığıyla Mekke dışına düzenlenen ticaret kervanlarına katılırdı. Daha sonra güvenilirliği ile tanınan Hz. Muhammed'e (sav) ticaret ortaklığını teklif etti. Teklifi kabul edilince Hz. Muhammed'in başkanlığında bir ticaret kervanı hazırlayarak Şam'a gönderdi. Kendi kölesi Meysere'yi de O'nun emrine verdi. Böylece Meysere, bu yolculuk sırasında yaşananlara bizzat şahit oldu. Mekke'ye dönüşlerinde Resul-i Ekrem'in başında iki meleğin bulut tarzında gölge ettiklerini görünce hizmetkarı olan Meysere'ye sordu ve yolculuk boyunca bu halin devam ettiğini Meysere'den öğrendi. (Mektubat, 177) Diğer yandan her zamankinden daha iyi bir ticaret yapılmış ve daha fazla kazanç elde edilmişti. İtimadı ve güveni ziyadesiyle artan Hz. Hatice, daha öncesinden anlaştıkları miktardan daha fazlasını Hz. Muhammed'e verdiği gibi, aracılar vasıtasıyla evlenme teklifinde de bulundu.

Bunun üzerine Hz. Muhammed durumu amcası Ebu Talib'e bildirdi. Her iki tarafın büyükleri bir araya gelerek evlenmeleri konusunda fikir birliğine varmaları üzerine nikahları kıyıldı. Bir rivayete göre 500 dirhem altın, diğerine göre 20 deve, mehir olarak Hz. Hatice'ye verildi ve düğünleri yapıldı. Bu sırada Peygamber Efendimiz 25, Hz. Hatice 40 yaşında idi. Peygamber Efendimiz böylece ilk evliliğini yapmış oldu. Bu evlilikten dördü kız (Fatıma, Ümmü Gülsüm, Zeyneb, Rukiyye) ikisi erkek (Kasım, Abdullah) olmak üzere altı çocukları oldu.

Hz. Hatice'nin faziletleri çok fazladır. Son Peygamberle evlenmesi, ilk Müslüman olması, Peygamber Efendimizle beraber ilk namazı kılması, mübarek bir silsile olan şeriflerin ve seyyitlerin ceddi olan Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in anneleri olan Hz. Fatima'nın annesi olması, hayatta iken cennetle müjdelenmesi gibi daha bir çok faziletlere sahip idi.

Evliliklerinden sonra mallarının idaresini Hz. Muhammed'e bıraktı. İlk vahiy geldiğinde Peygamberimizi alarak, akrabası olan ve Hıristiyanlık konusunda bilgi sahibi olan Varaka b. Nevfel'e götürdü. Bu zat, Peygamber Efendimizin başından geçenleri dinledikten sonra, beklenen son peygamber olduğunu ve Hira Mağarasında kendisine görünenin de vahiy meleği Cebrail olduğunu söyleyince Hz. Hatice hiç tereddüt etmeden Hz. Muhammed'e; "Senin Allah'ın resulü olduğuna şehadet ederim" diyerek ilk Müslüman olma şerefine nail oldu.

Hz. Hatice (ra), Allah'ın selâmına ve Rasûlullah'ın (asm) övgüsüne mazhar olmuş son derecede faziletli ve serefli bir kadındı.O imanda, sabırda, iffette, güzel ahlâkta, kısacası her yönü ile örnek olan bir anneydi. Peygamber Efendimiz; "Hıristiyan kadınlarının en hayırlısı Imran'ın kızı Meryem, Müslüman kadınlarının en hayırlısı ise Hüveylid'in kızı Hatice'dir" şeklindeki mübarek sözleriyle faziletliliğine işaret etmiştir. Bir başka hadisinde de "Dünya ve âhirette değerli dört kadın vardır. Imran'ın kızı Meryem, Firavun'un hanımı Asiye, Hüveylid'in kızı Hatice ve Muhammed'in (asm) kızı Fatıma"dır ifadeleriyle yine Hz. Hatice'nin ismini yad etmiştir.

Hz. Hatice'nin sadakatı, Cenab-ı Hakk'ın lütfune mazhar oldu. Bir gün Cebrail (as) Peygamber Efendimize gelerek şöyle söyledi; "Hatice'ye Allah'ın selamlarını söyle ve Onu Cennette inciden yapılmış bir saray ile müjdele" dedi. Resul-i Ekrem, "Ya Hatice, bu Cebrail'dir, sana Allah'tan selam getirdi" deyince, Hz. Hatice, Allah'ın selamını büyük bir memnuniyetle kabul etti ve Cebrâil'e de iade-i selamda bulundu. Bu hadise Hz. Hatice'nin Allah katındaki değerinin çok güzel bir göstergesi olduğu gibi, daha hayatta iken Cennetle müjdelenmiş oldu.

Hz. Muhammed (sav) yirmi beş yıl süren mutlu bir evlilikleri süresince, Araplarda çok evlilik bir gelenek olmasına ve eşi Peygamber Efendimizden on beş yaş büyük olmasına rağmen başkasıyla evlenmedi. Ebu Talib'in vefatından üç gün sonra Hz. Hatice'nin de vefat etmesi Peygamber Efendimizi çok etkiledi (620). Bir taraftan azılı müşriklere karşı kendisini daima koruyan amcasını, diğer taraftan yirmi beş yıllık sadık hayat arkadaşını ve destekçisini kaybetmişti.

Hz. Hatice'nin vefatından sonra akrabalarıyla alakasını hiçbir zaman kesmeyen Peygamber Efendimiz, eşini de her zaman yad ederdi. Bazen hanımlarının yanında da yad edince özellikle Hz. Aişe'nin kıskanmasına sebep olurdu. Hz. Aişe'nin; ölüp gitmiş bir kadını ne diye hala anıp durduğunu, üstelik Allah'ın kendisine ondan daha hayırlısını verdiğini söylemesi üzerine, Hz. Hatice'nin daha hayırlı olduğunu ifade ederek; "Allah Hatice'den daha hayırlısını bana vermedi. Çünkü o herkesin küfür içerisinde olduğu bir zamanda bana iman etti. Herkesin beni yalanladığı bir zamanda, o beni tasdik etti. Herkesin her şeyi benden esirgediği bir zamanda, o beni malına ortak etti. Diğer eşlerinden çocuğu olmadığı halde Cenabı Hakk, ondan bana çocuk verdi " şeklinde mukabele de bulundu. Hatasını ve Resulullah'ı üzdüğünü anlayan Hz. Aişe özür dileyerek bir daha böyle ifadeleri kullanmadı. Yine Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre, Hz. Hatice'yi yad edip onun için dua etmesi Peygamber Efendimize büyük haz verirdi.

Peygamber Efendimiz ömrü boyunca mübarek eşini hiç unutmadı. Hatıralarına değer verdi. Bedir Savaşı sırasında kızları Zeyneb'in eşi Ebü'l-As Müslümanların eline esir düştü. Zeyneb, kocasını esaretten kurtarmak maksadıyla, evlendiği zaman annesi Hz. Hatice tarafından kendisine hediye edilen gerdanlığı gönderdi. Eşinin hediyesi olan gerdanlığı gördüğünde çok duygulanan Peygamber Efendimiz, gerdanlığı Zeyneb'e geri göndermelerini rica etti.

Hz. Hatice'nin hayatı, Allah'ın rızası, ailenin huzuru, dünya ve ahiret saadetinin kazanılması hususunda Müslüman aileler için çok önemli bir örnek teşkil eder. Onun hayat tarzı ve fedakarlığı anısının ölümsüzleşmesini netice verdi. Çünkü, Hz. Hatice (ra) Müslümanlar arasında çok sevildi. Arap olan veya olmayan bir çok Müslüman aile kız çocuklarına onun adını vererek sevgilerini gösterdiler.
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
17 Aralık 2016       Mesaj #5
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi
Hz. Hatice
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
17 Aralık 2016       Mesaj #6
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi
Peygamber Efendimizin - Hz. Hatice ile Evlenmesi

Benzer Konular

21 Ocak 2012 / _Yağmur_ Asker tr
 Hatice
3 Temmuz 2010 / BARIŞ Müzik tr
26 Ağustos 2008 / GÜLGECELER Sinema tr
6 Mayıs 2012 / The Unique Tiyatro tr
23 Eylül 2008 / Kral_Aslan Siyaset tr