Arama

Zünnun-i Mısri

Güncelleme: 23 Eylül 2012 Gösterim: 3.189 Cevap: 0
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
23 Eylül 2012       Mesaj #1
Avatarı yok
Yasaklı
Zünnun-i Mısri Hakkında (H.245 Mısır / M.860)

Sponsorlu Bağlantılar
Evliyanın büyüklerinden Künyesi, Ebü’l-Feyz, adı Sevban bin İbrahim’dir. Doğum tarihi belli değildir. 860 (H.245) senesinde Mısır’da vefat etti. Deniz yolculuğu yaparken bindiği gemide bir tüccarın mücevher dolu bir kesesi kaybolmuştu. Gemidekiler; ’Sen aldın’ diyerek iftira edip, hakarete ve işkence yapmaya başladılar. Suçsuz olduğundan, dua ederek kurtulmak istedi. Zünnun-i Mısri , Allahü Teala(C.C)'ya dua edince, hemen suyun yüzüne, ağızlarında birer mücevher bulunan binlerce balık çıkmaya başladı. Onlardan birini alıp gemidekilere verdi. Bunu gören asıl hırsız keseyi getirip verince, Zünnun-i Mısri işkencelerden kurtuldu. Bu sebeple ismine, balık sahibi, balıkçı manasında Zünnun denildi.

Mısır’da tasavvuf ilmini ilk defa o açıklamıştır. Yüksek din ilimlerinin sekizincisi olan tasavvuf (ahlak) ilmi, onun açıklamasından ve izahlarından sonra Mısır’da yayıldı ve nice kimsenin dünya ve ahiret saadetine kavuşmasına sebep oldu. Hocası, Maliki mezhebinin imamı, Malik bin Enes’tir. Onun eseri Muvatta’yı bizzat kendisinden okumuş ve fıkıh ilmini ondan öğrenmiştir. Tasavvuf ilmini Şeyh İsrafil’den öğrenip, kemale ulaştı. Fakat halini bilmeyen pekçok kimse, ona düşman olup,değerini vefatına kadar anlayamadılar.

Zünnun-i Mısri,tam bir Hak aşığı idi. O’nun sevgisiyle deli divane olurdu. Darda kalanların dostu, dehşet içinde olanların tesellisi ve hasrette kalanların arzusu idi. Zünnun-i Mısri’nin tevekkülü şöyle anlatılır: Zünnun-i Mısri bir ağaç altında otururken, iki gözü kör bir kuşun ağaçtan indiğini, yeri eşerek altın bir kutu çıkardığını gördü. Dikkat edince, kutunun içinde susam olduğunu ve kuşun bunu yediğini gördü. Daha sonra kuş,başka bir yeri gagası ile eşti ve başka bir kutuda bulunan suyu içti. Tekrar gagası ile kutuyu gömdü ve ağaca kondu. Topraktaki kutu yerleri belirsiz hale geldi. Bu hali gören, Zünnun-i Mısri hazretleri, Allahü Teala'ya tevekkül etmenin gerçeğini anladı ve tevekkül etmeye karar verdi.

Biraz ileride, bir viranede fakirlerle karşılaştı. Birlikte geceyi orada geçirdiler. Ertesi gün, Zünnun-i Mısri hazretleri, bir küp altın buldu. Bu küpün ağzındaki tahta kapakta, Allah ismi yazılı idi. Altınları fakirlere dağıttı, kendisi de tahtayı alıp, o gece yine orada yattı. Uyandıkça, yazıyı öpüyor ve başına koyup gözüne sürüyordu. Gece rüyasında şöyle söylediler: '' Sen Allahü Teala (C.C)'nın ismini aziz tuttun. Sen de dünyada aziz ol!’' hemen uyandı. O anda, gönlü ve içi nur ile doldu. Ömrü boyunca Allahü Teala'nın emirlerine uyup, yasaklarından titizlikle kaçınan Zünnun-i Mısri 860 (H.245) senesinde Mısır’da vefat etti. Amr bin As’ın yanına defnedildi. Bu Allah dostu zatın birçok kerametleri, menkıbeleri ve veciz sözleri vardır.

Birgün Zünnun-i Mısri’nin (K.S) yanına birisi geldi ve; ’Borcum var; hiç param yok ki ödeyeyim.’ dedi. Bunun üzerine Zünnun-i Mısri yerden bir taş aldı ve o borçluya verdi. O da çarşıya götürdü, taş cebinde zümrüde dönüşmüştü. Dört yüz altına sattı ve bununla borcunu ödedi. Başka biri Allah dostlarını, velileri inkar ederdi. Zünnun-i Mısri yüzüğünü ona verip, bunu çarşıya götür, bir altına sat buyurdu. Götürdü, çarşıdakiler bir gümüşten fazla vermediler. Genç geri gelip durumu anlattı. Mücevheratçılara götür, bakalım ne verirler buyurdu. Bin altına o yüzüğü satın almak istediler. Genç geri dönüp durumu haber verdi. O zaman gence; ’Senin tasavvuf ehlini anlamadaki ilmin, çarşıdakilerin bu yüzüğü bilmeleri ve ona değer biçmeleri gibidir.’ buyurdu. Genç bu söz üzerine tövbe ederek kalbinden o inkarı attı.

Zünnun-i Mısri vefat ettiğinde, hava çok sıcaktı. Cenazesini götürürlerken bir bölük kuş da cenazenin üstünde kanatlarını açarak birlikte uçuyor ve gölge yapıyorlardı. Oradaki insanlar o kuşların kanatlarının gölgesi altında kalıyorlardı. Fakat hiç kimse öyle kuşlar görmemişti. Şöyle anlatılır: Zünnun-i Mısri, on sene bir aşı yemek istemesine rağmen yememişti. Bir bayram gecesi nefsi kendisine; ’Ne olur, bayram günü olsun bana arzu ettiğim bu aşı versen.’ deyince, Zünnun-i Mısri; ’Ey Nefs! Şayet bu gece bana yardım edip de, iki rekat namazda Kur’an-ı kerimi hatm edersen, istediğin bu yemeği veririm.’ dedi. Ertesi gün bayram namazından sonra nefsinin arzu ettiği aşı getirdiler. Tabaktan bir lokma almasına rağmen tekrar geri koydu ve namaza durdu. ’Niçin böyle yaptın?’ deyince; ’Tam yiyeceğim sırada nefsim bana en sonunda maksadıma ulaştım, deyince ben de; ’Hayır ulaşamadın, diyerek lokmayı geri koydum.’ dedi.

Zünnun-i Mısri’ye; ’Kul hangi sebeple Cennet’e girer?’ diye sorulunca; ’Beş şeyle: Eğrilik bulunmayan bir doğruluk, gevşeklik bulunmayan bir gayret, gizli aşikar Allahü Teala (C.C)'yı anmak, yol hazırlığı yapıp ölüme hazırlanarak ölümü beklemek, hesaba çekilmeden önce kendini hesaba çekmek.’ buyurdu. ’Allah korkusunun alameti nedir?’ denilince; ’Bu korkunun diğer bütün korkulardan kişiyi emin kılmasıdır.’ cevabını verdi. ’Kulun, ihlas sahibi kimselerden olduğu nasıl belli olur?’ diye sorduklarında; ’Kendisini tam manasıyla ibadete verip, insanların nazarında mertebe ve itibarının silinmesini severek kabul ettiği zaman.’ diye cevap verdi.

’Bozulan kalbi düzeltmek için ne yapmalı?’ diye sorduklarında; ’Beş şey yapmalıdır. Helal yemek, Kur’an-ı Kerim okumak, salihlerle sohbet, gece ibadet etmek, seher vaktinde ağlamak.’ cevabını verdi.



Kaynak : İslam ve Tasavvuf / Dinimizislam

Biyografi Konusu: Zünnun-i Mısri nereli hayatı kimdir.

Benzer Konular

3 Mart 2016 / Baturalp Edebiyat ww