Arama

Adi bin Hatim et-Tai (Ebu Tarif)

Güncelleme: 26 Mayıs 2015 Gösterim: 1.737 Cevap: 0
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
26 Mayıs 2015       Mesaj #1
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
ADİ BİN HATİM ET-TAİ (Ebu Tarif)
MsXLabs.org & Büyük L.
Sponsorlu Bağlantılar

ADİ BİN HATİM ET-TAİ (Ebu Tarif), arap kabile reisi (? - Küfe 687). Cömertliğiyle ün yapmış şair Hatim et-Tai’nin oğlu. Babası gibi o da cömertliğiyle tanındı. Müslüman oldu (630). Kabilesinin sonradan müslümanlıktan dönmesini önledi. Cemel vakası'nda halife Ali'nin yanında çarpıştı, Sıffin savaşı'nda sancaktarlığını yaptı. Ali'den sonra, onun yandaşı olarak Kûfe'de yaşadı.

Eshâb-ı kirâmdan. Ebû Tarîf ismiyle tanınmıştır. Hz. Ali’nin sancaktarı olup, cesareti ve cömertliği ile şöhret bulmuştur. Meşhur şâir Hatem’in oğludur. Nesebi: Adî bin Hatem bin Abdullah bin Sa’d bin Hazrec bin İmr-ül-Kays bin Âdî’dir. Hicrî 9 (m. 630) senesinde müslüman oldu. Önce hıristiyandı. Hz. Ebû Bekir zamanında, kavminin mürted olmasına mâni oldu. Irak seferinde bulundu. Kûfe’de yaşadı. 67 (m. 686) de 120 yaşında iken vefât etti. Kabri, Kûfe’dedir.

Peygamber efendimiz (s.a.v.), Medine’nin çevresindeki İslâma girmeyen kabileler üzerine sefer düzenlerdi. Eshâb-ı kirâm (r.anhüm) kabileleri İslâma davet eder, müslüman olmaz ve teslim olmazlarsa savaş yapılır, savaşda alınan mallar ganimet, teslim alınan kimseler de esir olurdu. Hicrî 9.ncu senede Tebük’ün doğusunda yaşayan Tay kabilesine de bir grup Eshâb-ı kirâm (r.a.) geldiler. Eshâbı uzaktan gören Tay kabilesinin reisi olan Adî bin Hatem kaçtı. Alınan esirler arasında Adî bin Hatem’in kız kardeşi Sefane de vardı. Esirleri, Peygamberimizin huzuruna getirdiler. Resûlullah efendimiz, Sefane’yi, Adî bin Hatem’i bulup getirmesi için gönderdi. Sefane, kardeşini buldu. Ona Peygamber efendimiz hakkında müsbet şeyler anlattı. Adî bin Hatem, kız kardeşinin anlattıklarından cesaret alarak Medine’ye geldi. Müslüman oluşunu kendisi şöyle anlattı: “Resûlullah (s.a.v.) Mescidde imiş, oraya gittim. Selâm verdim. Bana: “Kimsiniz” buyurdular. Ben de “Adî bin Hatem’im” dedim. Kalktılar, beni evine davet ettiler. Yolda, zayıf yaşlı bir kadına rasladık. O kadın Resûlullah’a bazı ihtiyaçlarının olduğunu anlattı. Onunla ilgilendi ve ihtiyaçlarını halletti Ben, onları seyrediyor, içimden “Bu kimse melik değildir” diyordum. Sonra Resûlullah (s.a.v.) beni evine götürdü, içi lifle dolu bir minderi oturacağı yere koydu. “Buraya oturun” buyurunca, ben de “Siz oturun” dedim. Bana tekrar oturmamı emrettiler. Oturdum. Kendileri yere oturdu, içimden “Vallahi melik olan bir kimse böyle yapmaz. Bu melik değildir, çok kerem sahibi bir kimsedir” dedim. Bana: “Yâ Adî bin Hatem, müslüman ol da, selâmette olasın” buyurdu. Ben “Benim dinim vardır” dedim. Resûlullah (s.a.v.) “Senin dînini senden daha iyi biliyorum. Sen Rakusiyye dîninden değil misin? Kavminin dörtte bir ganimetini yemiyor musun? Bu senin dininde sana helâl değildir” buyurdu. Ben içimden “Vallahi, doğru söylüyor. Bilinmeyen şeyleri biliyor. O, Peygamberdir” dedim. Resûlullah devam ettiler.

“Yâ Adî bin Hatem, seni İslâma girmekten alıkoyan nedir? Seni “Lâ ilâhe illallah” demekten uzaklaştıran nedir? Allah’dan başka ilah var mı? Neden çekiniyorsun? Seni Allah büyüktür demekten alıkoyan nedir? Allahü teâlâdan daha büyük var mı?” buyurdu.

Bu kadar güzel yüzlü, tatlı sözlü bir kimse yalancı olamazdı. Hemen kelime-i şehâdeti söyleyip müslüman oldum. Peygamber efendimizin mübârek yüzleri gülerken; “Kendilerine azâb edilenler, Yahudilerdir. Sapıklarsa hıristiyanlardır.” buyurdular.

Adî bin Hatem, müslüman olmakla şereflendikten sonra, Peygamber efendimizin emriyle kendi kabilesine ve çevresindeki kabilelere, İslâmiyeti anlatmak ve onların zekâtlarını toplamak için görevlendirildi. Kabilesine giderek hepsinin müslüman olmalarına sebep oldu. Zekât mallarını ilk defa o topladı. Bir gün Hz. Ömer’in yanına kabilemden bir kaç kimseyi götürmüştüm. Hz. Ömer bizi karşıladı. Dedim ki “Beni tanıyor musun?” O da: “Evet. Sevgili Peygamberimize kavmin inanmadığı zaman sen imân ettin, inkâr ettikleri zaman sen doğruladın. Yüz çevirdikleri zaman sen vefâkâr oldun. Zulmettikleri zaman sen sabırla karşıladın. Muhakkak ki ilk zekâtı kabilenden toplayarak Peygamberimizi sevindiren sen oldun. Ey Adî bin Hatem” buyurdu.

Peygamber efendimiz, bir gün Hz. Adî bin Hateme, sadaka vermekle ilgili olarak; “Bir hurmanın yarısıyla bile Cehennem ateşinden korunun, onu da bulamazsanız tatlı ve güzel söz ile karşılık verin.” buyurdular.

Adî bin Hatem hazretleri, dünyâya hiç kıymet vermez, çok sadaka verirdi. Kazancını fakirlere dağıtırdı. Peygamber efendimiz, bir mecliste otururlarken, Hz. Ad! bin Hatem geldiğinde yanından yer verirler, iltifatta bulunurlardı. Hz. Adî, daha vakit girmeden namaza hazırlanır, her vakit için abdest alırdı. Onun şevkle namaza koşması, zevkle namaz kılması herkesin dikkatini çeker, ona imrenirlerdi.

Müslüman olduktan kısa bir süre sonra Peygamber efendimiz ile birlikte Veda Haccı’nda bulundu. Peygamberimizin (s.a.v.) vefâtından sonra bazı kabileler İslâmiyetten ayrılmış mürted olmuşlardı. Bunlar üzerine Hz. Ebû Bekir bir ordu göndererek İslâmiyetten ayrılmayı önlemeye çalıştı. Tay kabilesi Hz. Adî bin Hatem’in gayreti, nasihati ile İslâmiyetden ayrılmadı.

12 (m. 633) senesinden sonra Hz. Ömer zamanında Irak üzerine seferler yapıldı. Adî bin Hatem (r.a.) Hazret-i Hâlid bin Velid ile yapılan seferlerin pek çoğuna katılmış, çok büyük kahramanlıklar göstermişti. Yaşlı olmasına rağmen Tay kabilesinin başında gençlerden daha hızlı, daha gayretli daha maharetli savaşırdı! Bu durumu gören Hâlid bin Velid (r.a.) Adî bin Hatem hazretlerini kendisine muavin yapmıştı. Hz. Ali’nin savaşlarında da sancaktarlık yaparak İslâma çok büyük hizmetleri dokunmuştu. Savaşlarda şehit olmayı çok arzu etmişse de şehîd olamadı. Adî bin Hatem (r.a.) Kûfe şehri kurulduğu zaman bu şehre gelerek yerleşti. Yaşı oldukça ilerlediği için savaşlara katılamıyordu. Bu sırada Hz. Ömer şehîd edilmiş, halifeliğe Hz. Osman seçilmişti. Hz. Adî bin Hatem, Peygamberimizin (s.a.v.) damadı olmakla Şereflenen yeni Halife Hz. Osman’a çok muhabbet ederdi. Hz’. Osman Hz. Adî’nin İslâma yaptığı hizmetlerinden dolayı Bağdat havalisinin gelirinden istifâde etmek üzere Bağdat’a gönderdi. Hz. Osman ve Hz. Ali’nin şehâdetlerine kadar orada yaşadı. Sonra tekrar Kûfe’ye geldi. Vefat edinceye kadar burada kaldı. İnsanlara nasihat ederek doğru yola daveti ölünceye kadar devam etti. Müslüman olduktan sonra hiç boşa vakit geçirmeyip, İslâma hizmet etmek için çırpındı. Yüzyirmi yaşında, Allahü teâlânın rahmetine kavuştu.
Peygamberimiz (s.a.v.) den 66 hadîs-i şerîf rivâyet etti. Sahih-i Buhârî’de 3, Müslim’de 5 hadîs-i şerîfi vardır. Sünen sahipleri de Müşârün ileyhden hadîs nakletmişlerdir. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bazıları:

“Av için yetiştirilmiş köpeğini, Allahü teâlânın ismini anarak salıverdiğin zaman, onun getirdiği avı ye.”
“Sizden biriniz elbette Allahü teâlânın huzurunda duracak, arada da perde olmayacaktır. Allahü teâlâ ona: Ben sana in’âm edip servet vermedim mi? diye soracak. Adam, evet diyecek. “Sana peygamber göndermedim mi?” diye soracak. Adam, evet diyecek. Sonra adam sağına bakacak Cehennem’den başka bir şey görmeyecek. Soluna bakacak, yine Cehennem’den başka bir şey görmeyecektir. O halde bir yarım hurma ile de olsa Cehennemden korununuz. Buna da gücünüz yetmiyorsa tatlı dil ve güzel söz ile konuşmaya çalışınız.”
“Bir kimse bir şeyi yapmak veya bırakmak için yemin eder, sonra onun tersini yapmayı takvaya uygun görürse onu yapsın.”



Biyografi Konusu: Adi bin Hatim et-Tai (Ebu Tarif) nereli hayatı kimdir.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

13 Aralık 2011 / seramiksır Dinler Tarihi
29 Temmuz 2013 / _Yağmur_ Dinler Tarihi
15 Haziran 2015 / Safi Dünyadan
26 Mayıs 2015 / _Yağmur_ Dinler Tarihi
26 Mayıs 2015 / _Yağmur_ Edebiyat ww