Arama

Dünya Kentleri: Edinburgh

Güncelleme: 4 Ocak 2012 Gösterim: 10.907 Cevap: 5
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Eylül 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Edinburgh
Edinburgh, İskoçya'nın başkenti ve ikinci büyük şehri. Kayaların üstüne kurulu olan ve tarihi şehirle, şehrin ana caddesi Royal Mile'ye hakim bir konumda bulunan şatosu başta olmak üzere birçok tarihi ve turistik özelliğe sahiptir.
Sponsorlu Bağlantılar
421.000 nüfuslu kentin orjinal ismi tepedeki kale anlamına gelen Dinedien. Doğallığı, taş binaları ve tarihi yapılarıyla Britanya’nın en güzel şehri olarak anılıyor. Kentin en işlek caddesi Princess. 1700′lerde yapılan bu bölge simetrik bir yapıya sahip. İskoçya’nın en büyük binalarından bazıları bu caddenin kuzeyinde. Caddenin güneyinde yer alan küçük bir vadide Princess caddesi bahçeleri yer alır.
Vadinin güneyinde Edinburgh Kalesi yer alır.
Bu kalenin içinde bir Norman Kilisesi olan Saint Margeret bulunur. Bu kilise 1000′li yıllarda yapılmış.

Edinburgh, kültür ve eğitim açısından da önemli bir kent. Edinburgh Üniversitesi ve Kraliyet Lisesi 1500′lerde kurulmuş iki köklü eğitim kurumu. 1682′de kurulan kütüphane, Kraliyet Akademisi, İskoçya Kraliyet Müzesi ve İskoçya Milli Galerisi diğer önemli kurumlar. Her yıl düzenlenen Uluslararası Edinburgh Sanat Festivali, müzik ve tiyatro etkinlikleriyle bütün dünyadan katılımcı ve izleyicileri kendine çekiyor.
Edinburgh’un en önemli endüstrileri içki, özellikle de bira üretimi. Ayrıca tekstil ve kağıtçılık da önemli yer tutuyor.
İskoçyanın nüfusunda en az İskoç barındıran şehri burası. Diğer şehirlerin aksine multikültürel bir şehir. Bunda da eğitim kurumlarının ve sanatsal faaliyetlerin rolü büyük.
İskoçya geçmişe ve geleneklerine bağlı, gizemli, kültürüne sahip çıkan ve birçok doğal güzelliğe sahip bir ülke. Her yıl binlerce turistin ziyaret ettiği başkent Edinburgh ise bu ülkenin en etkileyici şehri. Yerleşim bölgesinin kuruluşu yaklaşık 250 sene öncesine dayanır. İskoçya'nın güneydoğusunda Forth Körfezi'nin güneyinde bulunur.

Ad:  edinburgh_castle.jpg
Gösterim: 232
Boyut:  138.8 KB
Edinburgh Şatosu

Şehir merkezinde ünlü Edinburgh Şatosu yer alır. Kentin en eski yapısı yaklaşık 1000 yıllık olan St. Margaret Kilisesidir. Şehirdeki diğer tarihi yapı St. Giles Katedralidir, 16. yüzyılda yapılmıştır. Edinburgh'un eşsiz manzarasını görmek isteyenlerin ziyaret ettiği Artur's Seat Tepesi şehirden 250 metre yüksekliktedir. Edinburgh denilince gezilecek diğer yerler arasında Parlamento Sarayı, İskoçya Ulusal Galerisi, İskoçya Kraliyet Gözlemevi ve Napolyon şavaşlarında ölen İskoçyalılar için yapılmış olan ulusal anıt bulunmaktadır.

edinburgh
Artur's Seat Tepesi
Alıntı

Öyle bir şehir ki, içine girdiğiniz anda sizi bambaşka dünyalara sürüklüyor. Bu şehirde masal var, macera, ölüm ve hayaletler var ve en önemlisi bu şehirde tarif edilemeyen esrarengiz bir yaşam var. Dünyaca ünlü dedektif ‘Sherlock Holmes’ ve sihirli ‘Harry Potter’ın yazarları Sir Arthur Conan Doyle ve J. K. Rowling burada oturur. İnanılmaz cinayetleriyle ünlenmiş seri katiller ‘Burke ve Hare’ de bu şehrin ürünleri... Ve inanmasanız da, içinizde ürpermelere yol açan binlerce hayat hikayesinin tümünün bu şehirde geçmesi de tesadüf olması gerek.
15. yüzyılda İskoçya’nın başkenti olan bu tarihi şehir, taşlarla döşeli caddeleri, cephelerinden tarih akan, gri ve devasa yapışık binaları, bu kadar gizem yetmiyormuş gibi bir de gizeme gizem katan muhteşem şato ve kaleleri ile rahatlıkla tırmanılabilen volkanik tepelerinden sunduğu siyah-beyaz pastoral görüntüsüyle benzersiz.
Orijinal adı ‘Dunedin’, eski zamanlarda mimari ve entelektüel yapısının benzerliği nedeniyle ‘İskoçya’nın Atina’sı’ ya da ‘Kuzey’in Atina’sı’ olarak anılan şehir, yerlilerininin diliyle ‘Auyd Reekie’ ya da ‘Old Smoky’ yani ‘Dumanlı fiehir’ adını sonuna kadar hakediyor. fiehrin bu ismi odun ve kömür yakılan binaların bacalarından kara dumanın eksik olmadığı ve zamanla binaları da siyaha boyamasından dolayı aldığı söyleniyor.
Yürüdüğünüzde açıkça görüldüğü üzere şehir Old Town ve New Town olarak ikiye ayrılıyor. Her iki bölge 1995 yılında bu yana Unesco Dünya Mirasları koruması altında. Neo-Klasik mimarisiyle New Town muhteşem görünse de Edinburgh’u yapan Old Town elbette. Old Town’ın da en onemli caddesi yani kalbi Royal Mile. Bir ucunda bir zamanlar kralların yaşadığı Edinburgh Castle diğer ucunda Kraliçe’nin ikametgahı Holyrood House var. Ve bu iki nokta arasında da sayısız görkemli kilise ve müze, eski şatolardan bozma mağaza ve İskoç adıyla tescilli viski içilebilecek pub’lar yer alıyor. Pek çok mekanın yer aldığı bir cadde Royal Mile. Ünlü Robinson Crusoe romanının yazarı İngiliz Daniel Defoe’nin deyişiyle; “Belki de sadece Britanya’nın değil, dünyanın en uzun, en geniş ve en güzel caddesidir” diye tarif ettiği Royal Mile büyüleyici. Cadde’de yer alan yapılar çok eski olmalarına karşın olağandışı bir şekilde yüksekler. Kimi 12 kata katar yükselen bu yapılara şehrin aşağısında kalan ünlü Princess Strret’ten bakıldığında olduklarından da büyük görünürler. Binalar yüksek ama yüksekliğin bir nedeni var, 18. yüzyılda New Town yapılana kadar kendilerini savaşta koruyabilmek amacıyla oluşturdukları bu düzenek bir tür kale görevini üstlenmiş. Nüfus arttıkça binaların yüksekliği de artmış ve her kesimden insan içiçe yaşamaya başlamış. Bugünün aksine zenginler tırmanmanın zorluğu nedeniyle hep alt katları tercih edermiş.
18. yüzyılda artan nüfus Old Town’a sığmayınca New Town’ın inşa edilme süreci başlamış. Old Town’daki daracık sokaklar ve bitişik nizam evler yerlerini burada geniş ve planlanmış caddelere ve Edinburgh taşından yapılmış mimari harikası Georgiean evlere bırakmış. Bu tür evlerin yoğunlukla yer aldığı Charlotte Square görülmeye değer.
Yine 18. yüzyılda eskiyi yeniye bağlamak için North Bridge ve South Bridge’in yapımına başlanmış. Özellikle South Bridge iki şehri birbirine bağlamasının yanısıra bir ticari merkez görevini de üstlenmiş. 19 kemerli, viyadük şeklinde yapılan köprünün altına 120 gizli oda daha doğru bir deyimle mahzenler yapılmış. Bir süre bu mahzenleri adına yaraşır bir şekilde kullanan şirketler su taşmaları karşısında çaresiz kalınca bu mekanlar boş kalmış. Tamamen karanlık, suyu olmayan mekanları keşfeden evsiz barksızlar nedeniyle mahzenler en az onar kişinin yaşadığı gecekondulara dönüşmüş. Ve mahzenler kirli işlere sahne olmaya başlamış. Seri katil olarak ünlenen Burke ve Hare de söylentilere göre cinayetlerini bu karanlık noktalarda işlemişler. Önce mezarlardanr ceset çalarak tıp fakültesine sattıkları kadavra işini büyüterek cinayete dönüşlerine de bu mahzenler neden olmuş. Cinayet işini bir sene boyunca sürdürdükten sonra yakalanıp, yargılanıp suçlu bulunup, bir meydanda idam edilmelerinin ardından efsaneleri büyümüş. Sonrasında mahzenler unutulmuş. Ta ki 1988 yılında yeniden keşfedilene kadar. Ve o gün bugündür onları görmeden geçen turist kalmamış ortalıkta. fiimdilerde özel turlar eşliğinde ellerinde fener ya da mumlar olduğu halde hayaletleri dinlemek ve hatta onları avlamak isteyen ziyaretçilerle dolup taşıyor mahzenler. Mahzenlerin ünlü kiracılarına gelince, ‘Mr. Boots’ adıyla maruf huysuz hayaleti görmeye gelenler onun küfürlü çığlıklarına ve arada dirsek atmalarına maruz kalırken ‘Young Jack’ adındaki genç hayalet odadan odaya koşup, gülüp kıkırdıyormuş. Yoğun ve yıllar boyu süren bilimsel araştırmaların ardından gerçek ortaya çıkmış; köprü üzerindeki yüklü trafiğin yaratttığı vibrasyon kinetik enerjiye dönüşüyormuş. Ama pek çok turistin fotoğrafladığı beyaz lekeler ve duyulan sesler insanın kafasını karıştırmaya yetiyor. Hayaletli ya da hayaletsiz bu mahzenlerde bir zamanlar yaşananları düşünmek bile insanın tüylerini ürpertmeye yetiyor.
Bunca gizemine karşın aynı zamanda bir ‘Festivaller Kenti.’ Yıl boyunca filmden müziğe, bilimden görsel sanatların bütün dallarına ve aklınıza gelip, gelmeyecek her konuda festivalin yapıldığı bu şehir her dem canlı. Festival deyip geçmeyin, ‘dünyanın en’leri ile başlayan festivaller bunlar. 1947 yılında II. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle başlayan ve yıllar boyunca hızla büyüyüp dünyanın en büyük ve en önemli sanat festivaline dönüşen Uluslararası Edinburgh Festivali ile aynı zamanda başlayan Fringe Festivali şehirle bütünleşmişler. Festivaller sırasında 500 bin olan şehir nüfusu iki katına çıkar. Yılbaşında dünyanın en büyük sokak partisinde olmak, yeni yıla sokaklarında çılgın müzik eşliğinde girmek istiyorsanız rezervasyonunuzu önceden yaptırmayı unutmayınız! Her yıl 31 Aralık gecesi ‘Hogmanay’ yani ‘Edinburgh’un yeni yıl gecesi’ kışın dondurucu soğuğuna rağmen dünyanın her yanından gelen 100 bini aşkın kişinin katıldığı dev partinin yaplıdğı Princess Street Gardens’ı ve tüm şehri doldurmasıyla şehir dev bir dans pistine dönüşür.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Bia - avatarı
Bia
Ziyaretçi
22 Eylül 2008       Mesaj #2
Bia - avatarı
Ziyaretçi
Edinburgh

Sponsorlu Bağlantılar
İskoçya'nın başkentidir. Ül­kenin güneydoğusunda, Kuzey Denizi'nin ka­raya doğru uzantısı olan Forth Körfezi'nin güney kıyısında yer alır. Kentin merkezindeki Castle Rock adlı tepenin üzerinde ünlü Edinburgh Şatosu yükselir. 11. yüzyıldan kalma St. Margaret Kilisesi kentin en eski yapısıdır.

Eski Kent olarak bilinen ilk yerleşme 12. yüzyılda, Castle Rock'tan doğudaki Nether-bow Limanı'na kadar uzanan tepeler üzerinde gelişmiştir. Şatoyu Hollyroodhouse Sarayı'na bağlayan Royal Mile Caddesi kenti doğu-batı doğrultusunda keser. Eski yapıların hemen hemen tümü bu caddenin çevresinde yer alır. Yeni Kent olarak bilinen yerleşim bölgesi ise 1750'lerde kurulmuştur.
Castle Rock ile Hollyroodhouse Sarayı arasında taç biçimindeki kulesiyle yükselen St. Giles Katedrali 16. yüzyılda yapılmıştır. Gene aynı yüzyılda yapılan Hollyroodhouse Sarayı'ndaki salonlar ve İskoçya Kraliçesi Mary'nin özel odaları bugün müze olarak kullanılmaktadır (bak. Mary). Queen's Park' ta yer alan Arthur's Seat Tepesi, deniz düzeyinden 250 metrelik yükseltisiyle kente egemen bir konumdadır.
Edinburgh'da, ilk kez 1947'de düzenlenen uluslararası müzik ve tiyatro festivali günü­müzde de her yıl ağustos ve eylül aylarında sürdürülmektedir. Edinburgh 16. yüzyıldan kalma üniversite ve okullarıyla önemli bir öğrenim kentidir. High Street'te bugün mahkeme binası olarak kullanılan Parlamento Sarayı, İskoçya Ulusal Galerisi, Blackford Tepesi'ne kurulmuş olan İskoçya Kraliyet Gözlemevi. Carlton Tepesinde yer alan Kent Gözlemevi ve Napolyon Savaşları'nda ölen İskoçyalılar için 1822'de yapımına başlanan Ulusal Anıt kentin önemli yapıları arasın­dadır.
Edinburgh eskiden beri basım ve yayımcılığıyla ünlüdür; Encyclopaedia Britannicanm ilk baskısı 1768'de burada yapılmıştır. Başlıca sanayi kollan mühendislik işleri, kauçuk, kâğıt, un üretimi ve kimyasal ürünlerdir.



Kaynak:
MsXLabs.org & Temel Britannica


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Gabriella - avatarı
Gabriella
Ziyaretçi
23 Eylül 2008       Mesaj #3
Gabriella - avatarı
Ziyaretçi
Orada Neler Yapılır?
  • Dünyaca ünlü Edinburgh kalesi başta olmak üzere, şehrin göz kamaştıran tarihi mirasının önemli parçası olan kaleleri ziyaret edin
  • Van Gogh, Gaugin, Dalı gibi ünlü ressamların eserlerinin sergilendiği galerileri gezin
  • Edinburgh kalesindeki uluslararası kutlamalarını her yıl 100 milyonu aşkın kişinin televizyonlardan takip ettiği Edinburgh Military Tattoo ziyaret merkezini mutlaka dolaşın
  • Loch Ness keşif merkezinde bu efsanevi canavarla ilgili herşeyi öğrenin
  • Camera Obscura ve İllizyon Dünyasında 5 farklı atraksiyona katılın, gözlerinize inanamayacaksınız!
  • Bu büyülü şehirde kaldığınız sürece hepsi birbirinden muhteşem müzeleri, katedralleri ve tarihi yapıları teker teker keşfedin
  • Deep Sea World'de dünyanın en uzun deniz altı tünelinde yürüyün, köpek balıklarını besleyen dalgıçlara rastlayabilirsiniz!
  • Açık hava tiyatrosundaki havai fişek gösterilerini, konserleri ve dans gösterilerini kaçırmayın
  • Princes Street’deki butikleri ve alışveriş merkezlerini dolaşın ya da caddenin güney tarafındaki muhteşem bahçelerde huzur bulun
Edinburgh İklimi
İngiltere dendiğinde çoğumuzun aklına her daim yağmurlu ve sisli bir hava gelir. Bu önyargı ne yazıkki büyük ölçüde doğrudur. Sisten göz gözü görmeyen caddeler daha çok eski zamanlarin, mesela Oliver Twist'in yaşadığı zamanın Londra’si yüzünden nam salmış olsa da, İngiltere’nın yıl boyu yağmurlu olduğu şu götürmez bir gerçektir. İngiltere’nin havası aynı zamanda oldukça değişken ve güvenilmezdir. Yaz aylarında soğuktan titreyebilirsiniz, ya da kışın ortası gayet ılılmlı bir havanın tadını çıkarabilirsiniz. Bu hava konusu, İngilizler için tam bir “ice breaker”dir. “Buz kırıcı” olarak Türkçe’ye çevirebileceğimiz bu terim, birbirini tanımayan insanların konuşmaya başlamasını sağlayan konulardan bahsetmek için kullanılır. Duruma göre havanın ne kadar güzel ya da ne kdar kötü olduğundan uzun uzun bahseden iki kişi görürseniz bilinki orlar İngiliz’dir. Hele hele bu iki kişi kuyrukta bekliyorsa hiç şüpheniz olmasın. Çünkü İngiliz’lerin ikinci ayırt edici özelliği de ne kadar uzun olursa olsun hiç sıkılmadan ve şikayet etmeden düzenli bir şekilde kuyrukta beklemektir!
İngiltere özellikle Türkiye ile kıyasladığımızda çok geniş bir yüzölçümüne sahip değildir. Bu nedenle iklim de çoğu yerde aşağı yukarı aynı seyreder. İskoçya ve Manchester, Liverpool gibi İngiltere’nin kuzeyindeki şehirlerde havanın çok daha sert ve soğuk olduğunu yine de aklınızda bulundurmanızda yarar var.
- Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olan İskoçya’nin iklimi oldukça değişkendir. İstatistikler Mayıs ve Haziran aylarının Temmuz ve Ağustos’a göre daha kuru geçtiğini gösterir. Başkent Edinburg’ya düşen yıllık yağmur oranı yalnızca küçük bir farkla Londra’da olduğundan fazladır.
Genel olarak bir bilgi vermek gerekirse iklim İskoçya’nin doğu kıyısında soğuk ve kuru, batı kıyısında ise daha ılıman fakat ıslak seyreder. Kış aylarını sevmiyorsanız çoğu zaman sisli ve yağmurlu olan İskoçya yerine İngiltere’nin güneyindeki şehirleri tercih etmenizi öneririz.

Fakat kış aylarının romantik atmosferi ilginizi çekiyorsa tarih ve efsaneyle dopdolu bu büyülü başkent tam size göre.


Konaklama

İngiltere’de öğrencilere sunulan en avantajlı konaklama opsiyonu aile yanı konaklamadır. Aile yanı konaklamada öğrenci gittiği okulla anlaşmalı ve sağlam referanslara sahip bir İngiliz ailenin evinde kendine ait konforlu bir odada kalir. İsteğe göre tam pansiyon ya da yarım pansiyon olarak yapılabilecek bu düzenleme okulda öğrendiklerinizi her gün düzenli olarak pratik yapmanıza ve ülkenin kültürünü gözlemlemenize olanak tanır. Daha pahalı fakat size daha fazla özgürlük olanağı tanıyacak bir diger seçenek ise öğrenci yurtlarında kalmaktır. Aile yanı konaklamada kendi odanıza sahip olursunuz, yurtlarda ise genellikle odanızı bir ya da birkaç öğrenciyle paylaşmak durumundasınız.
İngiltere’de uzun dönem kalan bir çok öğrencinin tercihi “shared house” denilen evlerdir. Oda kirası ve faturaların bir bölümünü ödeyerek mutfağı ve banyoyu evde kalan diğer kişilerle paylaşırsınız. Eğer daha fazla bağımsızlık ve konfor istiyorsanız tanıdığınız arkadaşlarınızla ortaklaşa ya da kendinize ait bir apartman dairesi ya da ev kiralayabilirsiniz. İngiltere’de genelde 6 aydan kısa süreli kontrat mümkün değildir. Ev sahibi 1 ya da 1,5 aylık kira bedelini depozit olarak peşinen ister ve evden ayrılırken herhangi bir zarar ya da eksiklik bulursa bu paranın bir kısmını tutma hakkına sahiptir.


Ulaşım
Şehir merkezinin 12 kilometre batısında yer alan Edinburgh Uluslararası Havaalanından şehre düzenli aralıklarla kalkan otobüslerle 20 dakikada ulaşabilirsiniz. İngiltere’nin başkenti Londra trenle 4 saatlık mesafede.
Şehir içi ulaşımda otobüsler oldukça işlevsel. Otobüs şoföründen ihtiyaca bağlı olarak bir günlük ya da tek gidiş bileti satın alıyorsunuz, ama Londra’nin çok işlek semtlerinde olduğu gibi ücreti para üstü gerektirmeyecek şekilde tam olarak önceden hazırlamalısınız.

Şehir içinde araba kullanmayı düşünüyorsanız mutlaka park yerlerindeki süre kısıtlamalarına dikkat edin. Şehirde bisiklet kullanmak isteyenler için uygun yollar mevcut fakat yokuşları aklınızda bulundurun, Edinburgh İngiltere’nin çok düz olan diğer bölgelerinden farklı olarak inişli çıkışlı bir yüzeye sahiptir.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
9 Temmuz 2011       Mesaj #4
ener - avatarı
Ziyaretçi
Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs.org

Edinburgh

images?qtbnANd9GcSB6OKDSW9ZV6CNMXf9  k ljqzFbuan008DonssxVthv1VRRLc

Batı İskoçya'da, Firth of Forth'un güney kıyısında, İskoçya'nın başlıca limanı, tarihsel ve kültürel merkezi, endüstri ve ticaret kenti. Kentin eski, birçok tarihsel anıt ve yapılar taşıyan bölümü, Pentland Hills eteklerindeki tepeler üzerinde kurulmuştur. Avrupa'da matbaacılık ve yayın kuruluşları ve endüstrisinin en eski merkezlerinden biridir. 1583'te açılmış üniversitesi, birçok endüstri kuruluşları olan kentin nüfusu 434.500.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
11 Kasım 2011       Mesaj #5
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Nelson Anıtı'ndan Edinburgh panaromasi
800px Edinburgh panoramic
Edinburgh Kalesinden "New Town (Yeni Şehir)" ve ufukta Leith limanı
797px Edinburghfromcastlepano09
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
🌘 🚀
bi quan - avatarı
bi quan
Ziyaretçi
4 Ocak 2012       Mesaj #6
bi quan - avatarı
Ziyaretçi
selaycanedinburg

Benzer Konular

14 Eylül 2011 / LaSalle Turizm
22 Şubat 2014 / Zopir Turizm
8 Şubat 2014 / Jumong Turizm
1 Eylül 2010 / LaSalle Taslak Konular
17 Nisan 2010 / LaSalle Turizm