Arama

Ece Ayhan

Güncelleme: 8 Temmuz 2011 Gösterim: 14.649 Cevap: 9
Kral_Aslan - avatarı
Kral_Aslan
VIP MsXTeam
14 Kasım 2006       Mesaj #1
Kral_Aslan - avatarı
VIP MsXTeam
eceayhan 1931 yılında Muğla Datça’da doğdu. Asıl adı Ece Ayhan Çağlar. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da tamamladı. 1959’da Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdikten sonra Gürün, Alaca, Çardak ilçelerinde bir süre kaymakamlık yaptı. 1966’da memurluktan ayrıldı İstanbul’a gelerek Sinematek’te, Meydan Larousse’da, e Yayınları’nda çalıştı. Üç yıl süre ile İsviçre’de tedavi gördü. Bir kaç kez beyin ameliyatı geçirdi. Dönüşünde bir süre İstanbul’da ve Bodrum-Gümüşlük’te yaşamını sürdürdü. Ardından Çanakkale’ye yerleşti. İlk şiiri 1954’te "Türk Dili Dergisi"nde yayınlandı. Daha sonra Türk Dili, Varlık, Yenilik, Seçilmiş Hikayeler, Pazar Postası, Yeditepe dergileri şiirlerine yer verdi. Özellikle Pazar Postası'ndaki şiirleriyle ünlendi. 1959'da basılan ilk kitabı "Kınar Hanımın Denizleri"yle büyük ilgi uyandırdı. Kendine özgü çağrışımlar ve göndermelerle örülü şiirleriyle hem Türk şiirinde hem de İkinci Yeni’nin içinde farklı bir kanal açtı. Şiirinin kilit noktası dildir. Çağdaşı Edip Cansever'e göre, bu dili aşmak, şiirini anlamak için başvurulacak yol yine Ece Ayhan'ın şiirleridir. Ece Ayhan her şiirinde hem şiir hem Türkiye üzerine görüşlerini anlatır. 1965’te basılan Bakışsız Bir Kedi Kara ve 1968’de yayınlanan Ortodoksluklar, Ece Ayhan'ın özel dilinin yapıtaşları oldu. 1973’te yayınlanan Devlet ve Tabiat kitabındaki şiirlerle bu kez okurlarını "sokağın diliyle buluşturdu. 1977’de yayımlanan ve kitapla aynı adı taşıyan ünlü şiiri ile ilk dört kitabını içeren Yort Savul da kendisinden sonraki kuşaklara yön gösterdi. 1981’de Zambaklı Padişah, 1982’de de "tarihin düzünden okunduğu" Çok Eski Adıyladır’ı yayınladı. Ece Ayhan’ın şiiri üzerinde Enis Batur, Tahta Troya’yı (1981), Ender Erenel Ece Ayhan Sözlüğü’nü, Kemal Yangın-Orhan Alkaya ikilisi ise Çok Eski Adıyladır Sözlüğü’nü hazırladı.



ESERLERİ:

Kınar Hanımın Denizleri (1959)
Bakışsız Bir Kedi Kara (1965)
Ortodokslular (1968)
Devlet ve Tabiat ya da Orta İkiden Ayrılan Çocuklar İçin Şiirler (1973)
Yort Savul (Toplu Şiirler, 1977)
Zambaklı Padişah (1981)
Çok Eski Adıyladır (1982)
Çanakkaleli Melahat’a İki El Mektup ya da Özel Bir Fuhuş Tarihi (1991)
Sivil Şiirler (1993)
Bütün Yort Savullar (1993
Bütün şiirleri), Son Şiirler (1993)


.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Kral_Aslan; 31 Ocak 2008 12:08
Biyografi Konusu: Ece Ayhan nereli hayatı kimdir.
Hayatın ne anlamı var.. Yanımda sen olmayınca....
ReaLin - avatarı
ReaLin
Ziyaretçi
29 Kasım 2006       Mesaj #2
ReaLin - avatarı
Ziyaretçi
BİR ELİŞİ
TANRISI İÇİN AĞIT

Peki nasıl oldu da hatırladı denizde boğulduğunu
nasıl oldu da peki anlatamıyorum biliyorsun

Öyle ölüme düşkündü ki biyoloji sıfır
bir şarkı yiyor şimdi şapkalarını ******lar eksiliyor

Ama yok ne olur ağlama böyle ama yok
şunun şurasında tramvaysız, çocuk olmak turunç olmak

Kantocu peruz sahiden yaşadı mı patron?
Son düzenleyen ener; 8 Temmuz 2011 21:28
AeraCura - avatarı
AeraCura
Ziyaretçi
8 Ekim 2008       Mesaj #3
AeraCura - avatarı
Ziyaretçi
Tam adı Ece Ayhan Çağlar olan şair, 1931 yılında Muğla nın Datça ilçesinde doğdu. Ailesinin asıl memleketi ise Çanakkale nin Eceabat ilçesine bağlı Yalova Köyü dür. 1940 yılında Çanakkale den ailesiyle beraber İstanbul a göç eden Ayhan, ilk (Hırkaişerif İlkokulu), orta (Zeyrek Ortaokulu) ve lise (Atatürk Erkek Lisesi) öğrenimini İstanbul da tamamladı. 1959 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi nden mezun olduktan sonra, aynı yıl İstanbul maliyet memurluğunda stajını tamamladı ve kaymakamlık kursunu bitirdi. 1962'de Sivas ın Gürün ilçesinde, 1963'te Çorum un Alaca ilçesinde kaymakamlık ve belediye başkanlığı yaptı. 1963-65 yılları arasında askerliğini yedek subay olarak yaptıktan sonra, Denizli nin Çardak ilçesi kaymakamlığına atandı.

1966 da memurluktan ayrılması üzerine İstanbul a geldi ve çeşitli yayınevlerinde redaktörlük ve editörlükle uğraştı. Meydan Larousse Ansiklopedisi'nde çevirmen olarak çalışan Ayhan, bir süre de Türk Sinematek Derneği nde çalıştı. 1974 te hastalandıktan sonra hastalığının tedavisi için İsviçre ye giden şair, burada beyin ameliyatı geçirdi ve üç yıl tedavi gördü. Ardından da 1977 yılında, Türkiye ye döndü ve Çanakkale ye yerleşti.

Şairin ilk şiiri 1954 yılında Türk Dili nde yayımlandı. 1954-55 yılları arasında Türk Dili, Varlık ve Yenilik dergilerinde çıkan şiirlerinden sonra, Pazar Postası, Seçilmiş Hikâyeler ve Yeditepe Dergileri nde yazdı. İkinci Yeni şiirinin en önemli temsilcisi olarak gösterildiyse de, kendisi "İkinci Yeni" tanımı yerine "Sivil Şiir"i önerdi ve kullandı. Günümüz Türk şiirinin "modern ustalarından biri" olarak adlandırılan şair, ilk şiirlerinden itibaren oluşturduğu kendine özgü dille dikkati çekti (hakkında E. Erenel "Ece Ayhan Sözlüğü"nü, K. Yalgın-O. Alkaya ise "Çok Eski Adıyladır Sözlüğü"nü hazırladı)
İlk şiir kitabı olan Kınar Hanım Denizleri nde 1955-58 yıllarında yazılmış şiirleri yer alır. Kendine özgü tonu bu yapıtta daha belirgindir. Bu tonun öğeleri, dünyaya karanlık bir bakış açısı; aklın sınırlarını zorlayan ve sürrealizmi çağrıştıran bir kurgu; tarihe, coğrafyaya, sokak yaşantısına, ekonomiye göndermeler; ölüm ve arzu iç içeliğiyle örülmüş bir lirizmdir. Kitabın yayımlandığı yıllar, Türk şiirinin modern şiir açılımlarını özümsediği, üstlendiği, uyarladığı yıllardır. Bu yenilenme hareketinde Ece Ayhan'ın, Cemal Süreya, Sezai Karakoç, Turgut Uyar, Edip Cansever, bir önceki kuşaktan İlhan Berk, o dönemler Garip'in gündelik ve ironik anlayışını terk edip sürrealizme ve daha yoğun bir anlayışa yönelen O. Rıfat ve Melih Cevdet Anday ile birlikte rolü büyüktür. Böylece İkinci Yeni adını alan akım ortaya çıkmıştır. Ece Ayhan'ın ilk yapıtının çağrıştırdığı başka bir yazar da Sait Faik Abasıyanık'tır.

İlk kitaptan altı yıl sonra yayımlanan Bakışsız Bir Kedi Kara , Türk edebiyatında düzyazı şiirinin örneklerinden bir tanesidir. Kitabın genelinde görülen özellik, cümle yapısının ve genelde Türkçe gramerinin bozulmasıdır. Yirmi yedi bölümden oluşan bir düzyazı şiir dizisi olan Ortodoksluklar'da ise tarih göndermesi öne çıkmaktadır. Bu gönderme, sonraki yapıtlarda da önemini korumayı sürdürecekmekle birlikte, ikinci yapıttaki yoğunluk ve karanlık burada da egemendir. Yapıtın en önemli göndermesi Bizans'tır ve özellikle Bizans'ın başkentidir. Şiddet imgelerinin öne çıktığı bu kitapta, göndermelerin hangi tarihsel anlatılar olduğunu çözmeyi zorlaştıran, neredeyse olanaksızlaştıran bir kurgu göze çarpar. Bozulmuş bir gramerin taşıdığı belirsiz göndermeler kimi özel adları ve eylemleri öne çıkarır. P. Avvakum'un Hayatım (1946) ve M. And'ın Bizans Tiyatrosu (1962) adlı yapıtlarının etkileri görülen Ortodoksluklar, modern Türk şiirinin örneklerindendir. Şairin bu iki kitabı İngilizceye de çevrilmiştir.

Dördüncü kitabı Devlet ve Tabiat veya Orta İkiden Ayrılan Çocuklar İçin Şiirler Ece Ayhan'ın en ünlü kitabıdır. En sevilen şiirlerinin çoğu bu kitapta yer alır ( Yort Savul , Meçhul Öğrenci Anıtı , Mor Külhani vb...). Önceki iki yapıta göre daha anlaşılır , okur kitlesini olabildiğince genişleten bir yapıttır bu. Göndermesi açıkça bugünün Türkiye'si ve İstanbul'udur; toplumsal ve politik içerik belirgindir. Yapıt, 12 Mart 1971 döneminin toplumsal ve politik çalkantısına denk düşer. Nâzım Hikmet tarzından tamamen ayrılan bir politik şiir anlayışını öne çıkaran bu anlayış, modern şiirin ve İkinci Yeni'nin söylemsel olanı dışla***** elde ettiği kazanımları hesaba katar. Kitabın üçüncü bölümünde yer alan "Dipyazıları"ysa hem politik, hem de poetik bir manifesto niteliğindedir.

Şairin Zambaklı Padişah adlı eseri daha az iddialı bir yapıttır. Buradaki kimi şiirler Kınar Hanımın Denizleri ndeki yalınlığı çağrıştırmaktadır. Hemen ardından yayımladığı Çok Eski Adıyladır ın alt başlığı, niteliği konusunda bir ipucu verir: Meclislikler, Minyatürler . Sondan başa dizilmiş bu kırk iki düzyazı minyatür biçim olarak Ortodoksluklar'ı çağrıştırsa da, karanlık atmosfer ve gramer sapmaları görülmez. Göndermeler genellikle Osmanlı döneminedir; bir çeşit politik nitelikli "tarih okumaları" da denilebilir. Ortodoksluklar ve Devlet ve Tabiat taki gibi, şair tarihteki iktidar oyunlarını ve bu oyunların acı etkilerini vurgulamaktadır. Otuz altıncı şiir Melahat Geçilmez de, Ece Ayhan'ın sonraki döneminde etkin bir figür olarak ortaya çıkacak olan Çanakkaleli Melahat a gönderme vardır. Çanakkaleli Melahat'a İki El Mektup ya da Özel Bir Fuhuş Tarihi ndeki dört şiir Devlet ve Tabiat'taki şiirler gibi sıkı örülmüş dizelerden oluşur; göndermeler ise, Çok Eski Adıyladır da olduğu gibi, Osmanlı döneminedir. Son Şiirler'deki Bir Sivil Şairin Ölümü , Devlet ve Tabiat taki Dipyazılari nı çağrıştırır.
Ece Ayhan'ın şiir kitaplarından başka, günceleri, denemeleri ve Morötesi Requiem başlıklı bir de anlatısı vardır. Morötesi Requiem, kendi deyimiyle, bir kırık dökük anlatı taslağı dır. Şiirlerinden çok, güncelerini ve denemelerini çağrıştırmakta, poetikası ve politik anlayışı konusunda ipuçları vermektedir. Düşünce, şiir ve anlatı arasında bir yerdedir. Güncelerinde ve denemelerinde, en başta şiir olmak üzere edebiyat, sanat, politika, tarih, ekonomi üzerindeki görüşlerine yer verir. Sivil şiir , sıkı şiir , marjinallik , etik gibi belirli kavramları öne çıkarır. Çoğu zaman büyük tartışmalar yaratan bu yazılarda şair, kendini bir kavga adamı olarak da ortaya koymuştur.

Ece Ayhan ilk şiirleriyle birlikte eleştirmenlerin ve genel olarak şiir okurlarının ilgisini çekmiş, İkinci Yeni akımının en çok tartışma yaratan şairlerinden biri olmuştur. 1960'lı yılların başından itibaren yenilikçi ve genç şair kuşaklarını, özellikle Devlet ve Tabiat adlı kitabıyla, derin bir biçimde etkilemiştir. Türk şiirinin önemli şairlerinden olan Ayhan, 13 Temmuz 2002 günü İzmir Büyükşehir Belediyesi Gürçeşme Huzurevi`nde hayata veda etti.

Ece Ayhan'a göre: 'Şiirin bildiğimiz günlük anlamında gerçekli bir ilgisi, alışverişi yok. İmgelemin çıkış yerlerinden biridir şiir.' (...)
Son düzenleyen Daisy-BT; 1 Temmuz 2010 01:19
AeraCura - avatarı
AeraCura
Ziyaretçi
9 Ekim 2008       Mesaj #4
AeraCura - avatarı
Ziyaretçi
ECE AYHAN’IN SİİRLERİ ÜZERİNE BİR ARASTIRMA
Ece Ayhan için Nilgün Marmara’nın çok özel bir ad oldugunu söyleyebiliriz. Özellikle onun sairligiyle kisiligi arasında buldugu örtüsme, degerlendirmelerinde salt metne bakmayan Ece Ayhan için oldukça etkileyici bir durumdur. Yeterince fark edilemese bile Nilgün Marmara’nın “en temel özelligi”nin “sahicilik” oldugunu söyler.737

Ece Ayhan için sahicilik, sairligin olmazsa olmaz kosulları arasında saydıgı “etikçilik”in siiri besleyen, degerli ve kalıcı kılan en önemli ögelerinden biridir. “Sahicilik”le “özgünlük” arasında kurdugu sıkı bir bag vardır. Nilgün Marmara’yı bu yönüyle oldugu gibi kisiligi ve bu kisilikle örtüsen sairligiyle de “benzersiz” lerin “en basta gelenlerinden” biri diye tanımlar ve “uçbeyi düsünür” dedigi İdris Küçükömer’in “uç siirdeki karsılıgı” olarak görür. “Yeni Marijinallerden Nilgün Marmara”, “gerçekten çok ayrı bir konum’da”, “yakın ve uzak çevresinden ayrı, ayrılmıs olarak sınırda, garip bir sınırda” bulunmaktadır. Ayrıca “siirin dünyada ve Türkiye’de en eski serüvenlerini bile ayrıntısına kadar” bilmektedir.738

Edebiyat çevrelerinde; yasamının kimi kesitlerindeki kırılmalar, siirlerindeki trajik bulguculuk ve intiharıyla Nilgün Marmara genellikle Sylvia Plath’la iliskilendirilir; siirleri ve yasama bakısı bakımından da bu sairin etkisinde kaldıgı kanısı vardır. Bunda, Marmara’nın bitirme tezi olarak Sylvia Plath’ı hazırlamıs olmasının da yönlendirici bir etkisi bulundugu düsünülebilir. Ece Ayhan, bir etki sezilse bile bunun önemli olmadıgını, ortada onun özgünlügünü gölgede bırakabilecek derecede bir etkilenmenin bulunmadıgını, Marmara’nın “kesinlikle bir arayıs ya da arama içinde olmayan” ama “siiri buldugu her yerde: Libya’da, Avusturya’da, Bodrum’da, Marmaris’te, İstanbul’da da desen ve durmadan derinlesen” bir sair oldugunu söyler.739

Ona göre, “Nilgün Marmara’nın siirlerinde,yabancı etki aranıyorsa,” bunun için yalnızca Sylvia Plath’tan yola çıkmak yanlıstır. Onun siirlerinde “en çok Dylan Thomas çizgisi vardır denebilir. Anglo-Sakson siiri!”740

Ama asıl önemlisi bu siirlerin “anahtarı” aranıyorsa, o anahtar “ta hayatın içine gömülüdür”; çünkü “ Nilgün Marmara ‘dünyayla yaralı’” bir sairdir ve onun imgelerinin asıl kaynagı bu “yara”dır, hayatın kendisidir.741

Ece Ayhan’ın, bir sairin önemini dile getirebilmek için yer yer “kusagı onunla anılabilir” ifadesini kullandıgını söylemistik. Cemal Süreya ve küçük İskender için öne sürdügü bu savı Nilgün Marmara için de yineler: “Haklılıgın inadıyla apaçık yazıyorum ki, Nilgün Marmara uçsuz bucaksız sivil şairlerden biridir. Belki de en önde geleni. Sözgelimi, kendi kuşağı rahatça onun adıyla anılabilir”742

737 Ece Ayhan, “Kentte Kesifler: Sait Faik’in Açık ya da Gizli Kıs Mekânları”, Siirin Bir Altın Çagı,s.125.
738 Ece Ayhan, “Kargalar ve Nilgün Marmara”, a.g.e. , s. 163.
739 Ece Ayhan, “Sairlerin Ön ve Arka Bahçeleri”, Aynalı Denemeler, s.55.
740 Ece Ayhan, “Nilgün Marmara Üstüne Sekiz Soru”, Sivil Siirler, s.90.
741 Ece Ayhan, “Üç Kez, Nilgün Marmara!” Aynalı Denemeler, s.20.
742 Ece Ayhan, “Nilgün Marmara Üstüne Sekiz Soru”, Sivil Siirler, s.90.

syf 188-189

Uç siir: Marjinal sair tarafından yazılan siir (bkz. “Marjinal sair”).“Nilgün Marmara, ‘uçbeyi’ düsünür İdris Küçükömer’in bir bakıma siirdeki, hiç degilse bir siirdeki, bu ‘uç’ siirdeki karsılıgı sayılabilir.” (Siirin Bir Altın Çagı, s.29.)

Marjinal şair: Düşünce, eylem ve yaşam biçimiyle mevcut yapı ve egilimlerden bütünüyle uzak duran, yazdıklarıyla da çizgidısı oldugunu ortaya koyan sair. “Cahit Irgat’ın oglu Mustafa Irgat, bana ‘marjinal şair’ Hayalet Oguz’un bu masaya, sabah erkenden içki içmeye baslayanların hemen herkesi orada kesip biçtikleri için, ‘cinayet masası’ adını taktıgını söylemisti.” (Siirin Bir Altın

III.BOLUM
1.7. İntihar
“intihar”, hem modern siirle birlikte islenmeye baslanan bir kavram hem de modern yasamla artan bir toplumsal olgudur. Yirminci yüzyılda özellikle dikkati çeken sair ve yazar intiharlarının, -baska bir dizi nedenin yanı sıra- “seçilen” bir eylem biçimi olarak aynı zamanda sanki “nihai bir anlatım” ya da düsünsel bir protesto niteliginde gerçeklestigi de görülmektedir.890
Ece Ayhan’ın, günlügünde “intihar”a degindigi cümlelerden birinde bu sözcük için “samandıra” yakıstırmasını yapması dikkat çekicidir.891
“Samandıra”yı “Denizde yol göstermeye, bir tehlikeyi ya da geçis yolunu haber vermeye yarayan yüzer cisim” anlamında kullandıgı bellidir.892
Demek ki o, “intihar”a aynı zamanda toplumsal bir misyon yüklemekte, bu eylemi salt bireysel niteligiyle degerlendirmemektedir.
“intihar”ın ilk geçtigi siirindeki dizeler söyledir:

Adamlar geldi denizden ölmüs
Kimin sansı yoksa bırakmıs ellerini dubadan
ise yaramayanların felsefesi bunlar
Bir usak üçüncü katın balkonundan asagı attı kendini
(Çocuklugumu saklasaydım benim de ellerim olurdu dubada)

“Vedha’lardan Birinde”, Bütün Yort Savul’lar!, s.16.

Sairin bu siirinde, yine bir tür deniz aracı olan “duba”yı kullanması rastlantı olmasa gerek.893

Gerçi bu dizelerde “intihar” kavramının felsefi bir derinlikte sorgulandıgı söylenemez; ama böylesi bir eylemi gerçeklestirmeyi “sanssızlık”la açıklamaya ya da nitelemeye çalısan anlayısa karsı çıkarak, bunun somut nedenlere dayandıgı, bu nedenlerin ancak tarihsel ve toplumsal baglamlarla iliskilendirilebilecegi düsüncesini bir ölçüde yansıtabilmektedir Ece Ayhan.
Onun bu kavramı en çarpıcı biçimde isledigi siiri, aynı zamanda en tanınan ve sevilen siirleri arasında yer alan “Fayton”dur. Ece Ayhan, “Fayton”u; Atatürk’le ask yasamıs894 ve ona olan askı ayrılmalarından sonra da aynı siddette sürmüs bulunan, ziyaret için geldigi Çankaya Kösküne –Latife Hanımın karsı çıkısı yüzünden alınmayısını gururuna yediremeyerek Çankaya yolu üzerinde bir faytonda intihar eden “Fikriye Hanım” için yazdıgını söylemektedir.895

Şair, Fikriye Hanımdan söz ederken “ablam” ifadesini kullanmaktadır. Bu, onun, hem yaşadıgı duygusal yoğunluk dogrultusunda gösterdigi cesaret bakımından hem de gördügü muameleye tepkisiz kalmayı seçmemis olması yüzünden Fikriye Hanımın tarafını tuttugunu gösterir:

O sahibinin sesi gramofonlarda çalınan sey
incecik melankolisiymis yalnızlıgının
intihar karası bir faytona binmis geçerken ablam
caddelerinden ölümler askı pera’nın
Esrikmis herhal bahçe bahçe çiçekleri olan ablam
çiçeksiz bir çiçekçi dükkânın önünde durmus
tüllere sarılı mor bir karadag tabancasıyla
zakkum fotografları varmıs cezayir menekseleri camekânda
Ben ki son üç gecedir intihar etmedim hiç, bilemem
intihar karası bir faytonun agısı göge atlarıyla birlikte
cezayir menekselerini seçip satın alısından olabilir mi ablamın.

“Fayton”, Bütün Yort Savul’lar!, s.37.

Şiirin son bölümündeki ilk dize, intihar kavramına sairin farklı bir anlam yükleme, degisik açılımlar kazandırma çabasını da yansıtmaktadır. Edip Cansever bu dizeyi “erotik belirlenis[in] apaçıklık içinde veril[isine]” bir örnek olarak gostermektedir.896
Hangi öznel yorumla anlamlandırılırsa anlamlandırılsın, bu dizedeki “intihar” kavramının siirin ilk iki bölümündekinden farklı bir vurgu tasıdıgı,periyodik özellikte bir “süreklilik”i imleyerek verildigi, sairin, önceki dizelerde isledigi “intihar etmek” eyleminin öznesini birden degistirip dikkati kendisine yöneltmek suretiyle artık okurla da bulusabilen –anlatımdaki manevra eszamanlı biçimde okuru da “kendi ben”ine yöneltmektedir çünkü- bir “ortak özne” üzerinden “tikelden tümele sıçramaya” çalısarak bu kavramı degisik yasamsal an ya da durumlara dogru genislettigi kesindir.

890 Bu konuda ayrıntılı bir çalısma için bkz. Hayati Baki, Siirin Kesik Damarları-1/ intihar Eden Sairler Kitabı, Promete Yayınları, Ankara, 1994.
891 Ece Ayhan, Basıbozuk Günceler, s.148.
892 Türkçe Sözlük, Dil Dernegi Yayınları, Ankara, 2005.
893 “1. Yük tasımak ya da köprü kurmak için kullanılan altı düz bir tür deniz aracı. 2. içi bos,
894 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. İsmet Bozdag, Latife&Fikriye İki Ask Arasında Atatürk, Truva Yayınları, İstanbul, 2005; Oguz Akay, Gazi Fikriye ile Neden Evlenmedi? Latife ile Neden Evlendi?,
Truva Yayınları, İstanbul, 2005.
895 Ece Ayhan, “Cumhuriyette Kadın Dolasımı”, Çanakkaleli Melahat’a İki El Mektup, s.62; Morötesi
Requiem, s.101; Niyazi Zorlu, “Siir Siirde Kalmaz”, Aynalı Denemeler içinde, s.11.
896 Edip Cansever, “Ecegilleri Okumak”, Papirüs, 9 (Subat 1967).

syf248
Son düzenleyen ener; 8 Temmuz 2011 21:29 Sebep: Sayfa düzeni
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
10 Ağustos 2009       Mesaj #5
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Fayton

Erol Gülercan’a

O sahibinin sesi gramofonlarda çalınan şey
İncecik melankolisiymiş yalnızlığının
İntihar karası bir faytona binmiş geçerken ablam
Caddelerinden ölümler aşkı pera'nın

Esrikmiş herhal bahçe bahçe çiçekleri olan ablam
Çiçeksiz bir çiçekçi dükkanının önünde durmuş
Tüllere sarılı mor bir Karadağ tabancasıyla
Zakkum fotoğrafları varmış cezayir menekşeleri camekanda

Ben ki son üç gecedir intihar etmedim hiç bilemem
İntihar karası bir faytonun ağışı göğe atlarıyla birlikte
Cezayir menekşelerini seçip satan alışından olabilir mi ablamın



Ece Ayhan
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
10 Ağustos 2009       Mesaj #6
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Yort Savul

1. atlasları getirin! tarih atlaslarını!
en geniş zamanlı bir şiir yazacağız

2. harbi karşılık verecek ama herkes
göğünde kuş uçurtmayan şu üç soruya:

3. bir, yeryüzüne nasıl dağılmıştır
tarihi düzünden okumaya ayaklanan çocuklar?

4. iki, daha yavuz bir belge var mıdır ha
gerçeği ararken parçalanmayı göze almış yüzlerden?

5. üç, Boğaziçi bir İstanbul ırmağıdır
nice akar huruç alessultanlarda bayraksız, davulsuz?

6. nerede kalmıştık? tarihe ağarken üç ağır yıldız
sürünerek geçiyor bir hükümet kuşu kanatları yoluk

7. çocuklar! ile bile muhbirler! ve bütün ahali!
hep birlikte, üç kez, bağırarak, yazınız

8. kurşunkalemle de olabilir
yort savul!



Ece Ayhan
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
10 Ağustos 2009       Mesaj #7
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Meçhul Öğrenci Anıtı

Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında
Bir teneffüs daha yaşasaydı
Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
Devlet dersinde öldürülmüştür.

Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:
-Maveraünnehir nereye dökülür?
En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:
-Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir

Bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor
Bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır:
Yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştım

O günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik
Yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazdırmıştır:
Ah ki oğlumun emeğini eline verdiler

Arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri:
Aldırma 128! İntiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında
Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır
Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek

Ece Ayhan
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
10 Ağustos 2009       Mesaj #8
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Orta İkiden Ayrılan Çocuklar İçin Şiirler

Sivil ölümden konuşuyoruz dağılan neftilikler
arkadaşlar Makedonyalı kalın usta marangozlar.
Kapaklanır bir adam daha kaçıncı, aktığımızı görünce
ters çevrilmiş kente karşı işte onun denizlerine
delikanlı kostaklarımızı çıkarmış ve ırmaktır.

Erkek ölümden konuşuyoruz yeni ormanlardan
dahi "dikeni seven gülüne katlanır bir kadın"dan.
Haramiler ki kırkın üstünde artık sayıları
bir küçük tabut tabakada gezdirirler ölüleri fakfon
burunları çekmek üzre, ince çağrışımlıdır.


Ey orta ikiden ölerek ayrılan çocuklar! aslında başlayan
askerler tabiatta hâlâ tramvaydan Sirkeci'de mi inerler?
süsüne kaçılmamış bir cenaze törenine gitmek için.


Ece Ayhan
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
1 Eylül 2009       Mesaj #9
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Üç Gencin Kalbi

Bir gemici tanırım
Kalbini bir limanda bırakmış
Ya kaybolursa?
Ağlar çocukluğundaki gibi
Kalbini almaya gidecek hâlâ

Bir oğlan tanırım
Derin yeşil gözlü
Gönlü güney denizlerinin dibi
Kalbi ise yerinde
Birine vermeye gidecek
Bir gemi arar durur
Bulutlardan.

Bir şair tanırım
Onunki içler acısı
Kalbini asla vermemiş
Çalmışlar
Kalbi eski bir efsanede saklı.


Ece Ayhan
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
8 Temmuz 2011       Mesaj #10
ener - avatarı
Ziyaretçi
Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs.org

Ece Ayhan

(1931 Datça), şair. Soyadı Çağlar'dır. Ortaöğrenimini İstanbul Atatürk Lisesi'nde, yükseköğrenimini Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde tamamladı (1959). Gürün, Alaca (1962-63), Çardak kaymakamlıklarında (1965-66) bulundu. Mesleğinden ayrılarak İstanbul'a geldi. Meydan Larousse Ansiklopedisi'nde çevirmenlik yaptı. Türk Dili, Varlık, Yenilik dergilerinde çıkan birkaç şiirinden sonra (1954-55), Seçilmiş Hikâyeler, Pazar Postası, a, Yeditepe dergilerinde yazdı (1955-60) "Kınar Hanımın Denizleri" adlı kitabında topladığı bu ilk dönem şiirlerinde çağrışımlara elverişli gördüğü sözcükleri kullanmaya düşkün, bilinen kişileri, zamanları, kentleri, özgün değişik söyleyiş biçimleri içinde yaratmak istediği duyarlıkları, kimi yan olanak olarak kullandı; kimi de yalnızca bu olanakların belirlediği duygulardan hareket etti. Son kitaplarında, yeni açılımlar deneyerek topluma, insanlara bakarken, kendi hâlinden başkalarının hâline yönelişler aradı.

Yapıtları:
  • "Kınar Hanımın Denizleri" (1959),
  • "Bakışsız Bir Kedi Kara" (1965),
  • "Ortodoksluklar" (1968),
  • "Devlet ve Tabiat" (1973),
  • "Yort Savul" (tüm şiirlerinin toplu basımı, 1977),
  • "Zambaklı Padişah" (1981),
  • "Çok Eski Adıyladır" (1982),
  • "Yort Savul" (seçilmiş şiirleri, 1982),
  • "Kolsuz Bir Hattat" (şiir, tarih, kültür sorunlarıyla ilgili düzyazıları, 1987),
  • "Çanakkaleli Melâhata İki El Mektup ya da Özel Bir Fuhuş Tarihi" (şiir, 1991),
  • "Son Şiirler" (1993),
  • "Bütün Yort Savullar" (bütün şirleri, 1993).

Benzer Konular

10 Ocak 2009 / PiSiK0PATR Spor tr
2 Temmuz 2008 / Misafir Spor tr
3 Eylül 2007 / KisukE UraharA Edebiyat tr
26 Temmuz 2008 / TiglonBoYs Tiyatro tr
19 Şubat 2008 / KisukE UraharA Edebiyat tr