Arama

Cemalnur Sargut

Güncelleme: 4 Şubat 2012 Gösterim: 13.322 Cevap: 2
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
30 Ekim 2011       Mesaj #1
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Cemalnur Sargut
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Cemâlnur Sargut (1952, İstanbul), Türk Kadınlar Kültür Derneği'nin İstanbul şubesi başkanıdır. Tasavvufun insanlığın ortak dili olabileceği inancında olup bu konuda uluslararası sempozyumlar düzenlemektedir.
cemalnur20sargut
Yaşamı

İstanbul doğumlu olan Cemâlnur Sargut, mutasavvuf bir ailenin kızı olarak Dünya'ya geldi. Gençliğinde felsefeye ilgi duymuş olup büyük felsefecilerin hayâtını incelemiş, bu ilmin yaşanamayan bir ilim olduğu kanaatına varınca Mevlânâ'ya yönelmiştir. Kimya mühendisi olup yirmi yıl kimya öğretmenliği yapmıştır.
Hocası Sâmiha Ayverdi'nin etkisinde kalan Cemâlnur Sargut, Kur'ân-ı Kerîm ve karşılaştırmalı Mesnevî çalışmalarına başlamış, 24 yaşında gençlerle başladığı Mesnevî çalışmalarıyla geniş çevreye hitâp etmiştir.

Çalışmaları

Cemâlnur Sargut, Anadolu’da kökleşmiş İslâm Tasavvufu'nun anlaşılması ve tanıtılmasını hedefleyerek tarihte buralarda yaşamış mutasavvıfların hayatlarını ve eserlerini araştıran edebiyat, felsefe, güzel sanatlar, sosyoloji, tasavvuf, tarih alanlarında uluslararası düzeyde lisans ve lisansüstü eğitim veren enstitüler açılması konusunda üniversiteler ve devlet nezdinde öncü girişimlerde bulunmaktadır.
İslam’ın hakîkatinin tanıtılması için Doğu ve Batı arasında mânevi bir köprü kurulmasına önderlik etmeyi hedefleyen çalışmalarıyla tanınmaktadır.

Sempozyumlar
  • Kadın ve Tasavvuf (2005, İstanbul)
  • Mevlana’da Buluşma (2005, İstanbul)
  • Mevlana ve Kadın (2007, İstanbul)
  • Türk ve Balkan Kadınları Sivil Toplum Kuruluşları Buluşması (2007)
  • Modern Çağ ve İbn Arabî (2008, İstanbul ve Şam)
  • “Güneşle Aydınlananlar” Şems-i Tebrîzî (2009, İstanbul ve Konya)
  • Kulun Niyâzı Mısrî Niyâzi (2010, İstanbul ve Malatya)
  • Seyyid Burhâneddîn Tirmizî (2011, Kayseri)
  • Sultan Veled (2011, İstanbul ve Konya)
Konferanslar
  • Namazın Hakîkati (05.12.2010)
Eserleri
  • Kenan Rifâî ile Aşka Yolculuk
  • Dinle
  • Ey İnsan (Yasîn Sûresi Şerhi)
  • Bakara (Bakara Sûresi ilk 10 Ayetin Şerhi)
  • Bakara II (Bakara Sûresi 11-29 arasındaki Ayetlerin Şerhi)
  • Hz. Âdem (Füsusu’l Hikem Şerhi)
  • Sâmiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk
  • Peygambere Sevdirilen Kadın
  • Kâbe’nin Hakîkati
  • Osmanlı Padişahlarının Peygamber Sevgisi
  • Can-ı Candır Hz. Ahmed Muhammed Mustafa

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Biyografi Konusu: Cemalnur Sargut nereli hayatı kimdir.
🌘 🚀
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
4 Şubat 2012       Mesaj #2
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Cemalnur Sargut Kimdir?
Cemalnur Sargut, hocası Samiha Ayverdi tarafından 1966 yılında kurulmuş olan Türk Kadınları Kültür Derneğinin (TÜRKKAD) İstanbul Şubesi Başkanlığı görevini yürütmektedir. TÜRKKAD, Cemâlnur Sargutun liderliğinde tasavvufun kişi ve toplumların ortak dili, ortak nefesi olabileceği inancıyla her kesimden bilim, kültür ve sanat insanını, manevi şahsiyeti ve her düzeyden dinleyiciyi bir araya getiren uluslararası sempozyumlar* düzenlemektedir. Bu konferanslarda, ilmi hal, ibadeti aşka yolculuk olarak gören İslâm tasavvufunun günümüz sorunlarına getirdiği çözümler ele alınmaktadır.
Sponsorlu Bağlantılar

C. Sargut, Devrin ihtiyacı olan tasavvuf terbiyesini akademik düzeyde vakıflar ve dernekler çatısı altında, lâfla değil hâl ve hizmetle anlatmalıyız diyen hocasının bu anlayışını hem kendimize hem de insanlık âlemine tanıtmak amacıyla 2000 yılından beri dersler verdiği A.B.D.nin North Carolina Üniversitesinde 2009 yılında bir İslam kürsüsü kurmuştur. İkinci bir İslam kürsüsü de Çinde Pekin Üniversitesinde kurulma aşamasındadır. Bu çalışmlarının ortak amacı öğrencilerin, İslâmın yaşam şekli olan tasavvuf eğitimini yaşayışları ile örnek olan hocalardan almalarını sağlamaktır.

Cemalnur Sargut, Anadoluda kökleşmiş İslam Tasavvufunun anlaşılması ve tanıtılması amacıyla, burada yaşamış mutasavvıfların hayatları ve eserleri ile ilgili araştırmaların yapılacağı edebiyat, tasavvuf, güzel sanatlar, felsefe, sosyoloji, tarih alanlarında uluslararası düzeyde lisans ve lisansüstü eğitim veren enstitüler açılması konusunda üniversiteler ve devlet nezdinde öncü girişimlerde bulunmaktadır.

İslam'ın hakîkatinin tanıtılması için doğu ile batı arasında mânevi bir köprü kurulmasına önderlik etmekte olan bu çalışmalar, temel değerlerine hassasiyetle bağlı, geleceği hedefleyen ve her an kendini yenileyen bir hizmet anlayışının eseridir.

Cemâlnur Sargut 1952'de İstanbul'da doğmuş, üniversite eğitimini Kimya Mühendisliği dalında tamamladıktan sonra 20 yıl kimya öğretmeni olarak görev yapmıştır. Mutasavvıf bir ailede yetişen Cemâlnur Sargut, gençlik yıllarında felsefeye ilgi duymuş ve büyük felsefecilerin hayatlarını incelemiştir. Felsefenin yaşanılamayan bir ilim olduğunu fark etmesinin ardından, ilmini hâl etmiş bir örneğin arayışı içinde Mevlânâ'ya yönelmiş ve hocası Sâmiha Ayverdinin isteğiyle Kuran-ı Kerîm ve karşılaştırmalı Mesnevi çalışmalarına başlamıştır. Ve bunu tâkiben yine hocasının teşvikiyle 24 yaşında gençlerle başladığı Mesnevi çalışmalarına bugün milyonlara hitâb ederek devam etmektedir.

Hocası Sâmiha Ayverdi onun kimya öğretmenliği yıllarını şöyle anlatır: Cemâlnur Hoca ne bir pedagog ne de bir psikolog idi. Ancak, insanoğlunun iç ve dış güçlerini tek kuvvet olarak bütünleştirmeye doğuştan kabiliyetli hüneri ile hoca olarak kürsüsüne çıkmış genç kadın, bir sevgi mahşerinden zuhûr ederek, yeryüzüne insan sıfatı ile sûret bulmuş müstesnalardan biri olmalı idi. Talebeleri olarak karşısına çıkanlara elindeki müfredat programında gösterilen programa göre ders verecekti. Ama o kadarcık bir teknik maddî mâlûmat yığınını vermek için şu koskoca kürsüyü işgâl etmek yeter miydi?

Araştırmacı yazar Sadık Yalsızuçanlar'ın ifâdesiyle, bugün, bir modern zamanlar Râbiası olan Cemâlnur Sargut Hanımefendi, tasavvuf irfanına olan derin vukûfiyeti, tükenmez aşkı ve bilgisi ile karşımıza çıkmaktadır. Tasavvufi geleneğin, Ahmed er Rifâî, Kenan Rifâî, Meşkûre Sargut ve Sâmiha Ayverdi tezgâhlarından geçerek, zikir ve sohbetle kemâle ermiş bir Allah âşıkı, bir resûl sevdâlısı ve Muhammedî yolun sâdık bir takipçisi olan bu bilge hanımefendi, tasavvuf araştırmalarının yanı sıra Mevlânâ, Abdülkâdir Geylânî, İbn-i Arabî, Mısri Niyâzî, Cîlî, Şems ve Sultan Veled gibi büyük mutasavvıfların yorumlarıyla Kuran-ı Kerîm sûrelerini açıklayan eserler** vermekte ve halka açık Mesnevi ve Füsusul Hikem dersleri ve sohbet toplantıları ile hizmetine aralıksız devam etmektedir.

İnsanların, kadın, erkek, din, mezhep, meşrep, kıyafet farkı gözetmeden, farklı olanı değiştirmeye çalışmadan, birlikte hoşgörü içinde yaşamanın zevkine varmalarını sağlamak, bunu da ahlâk-ı Muhammedîyi kendi hayatında bilfiil yaşayarak göstermek Onun yegâne varlık sebebidir ve bu büyük vâzifeyi zahmetsizce sadece Allah için yapmaktadır.
*Kadın ve Tasavvuf (2005, Istanbul), Mevlana'da Buluşma (2005, Istanbul), Mevlana ve Kadın (2007, Istanbul), Türk ve Balkan Kadınları Sivil Toplum Kuruluşları Buluşması (2007), Modern Çağ ve İbn Arabî (2008, Istanbul ve Şam), Güneşle Aydınlananlar Şems-i Tebrizi (2009, Istanbul ve Konya) ve Kulun Niyazı Mısri Niyazi (2010, Istanbul ve Malatya), Seyid Burhanettin Tırmizi (2011, Kayseri), Sultan Veled (2011, Istanbul ve Konya)

** Eserleri:
Kenan Rifai ile Aşka Yolculuk
Dinle
Ey İnsan (Yasin Sûresi Şerhi)
Bakara (Bakara Sûresi ilk 10 Ayetin Şerhi)
Hz.Âdem (Füsusu'l Hikem Şerhi)
Samiha Ayverdi ile Sırra Yolculuk
Peygambere Sevdirilen Kadın
Kabe'nin Hakîkati
Osmanlı Padişahlarının Peygamber Sevgisi
Can-ı Candır Hz. Ahmed Muhammed Mustafa




cemalnur.org

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
In science we trust.
Candy_Girl - avatarı
Candy_Girl
Ziyaretçi
4 Şubat 2012       Mesaj #3
Candy_Girl - avatarı
Ziyaretçi
Hiçlik Ağacı
Bir gün kalbime ışıklı bir nokta düştü.

“Kimsin, nesin ?” dedim.

“Hiçim, ama bana Cemalnur diyorlar” dedi.

“Sen nereden geldin” dedim.

“Çok yüce bir ağacın tohumuyum” dedi.

”O ağacın adı nedir?” dedim.

”Dünya kurulalı beri ona pek çok isimler verdiler ve her isimde başka türlü gördüler” dedi.

“O ağacı ben de görmek istiyorum” dedim.

“O, senin bildiğin ağaçlardan değil. Onu kendi kalbinde yetiştirmen gerek, ancak o zaman görebilirsin” dedi.

“Onu nasıl yetiştirebilirim ?” dedim.

”Ben sana yardım ederim. Hem de değişik isimleriyle tanıtırım taa ki gerçek ismini öğrenene kadar..”dedi.

”Hadi” dedim “Çabuk ol !”..

Sonra o küçücük hiçlik tohumu kalbimin içinde yavaş yavaş açılmaya başladı.Bir gün…

”Gel” dedi “Artık ağaçla tanışmaya gidiyoruz.”

Ve… içimi huzurla dolduran bir güzellikle tanıştırdı.

”İşte Cemal ağacı” dedi. “adına Meşkure de derler.”…

Sonra Cemal ağacından gelen sesi duydum

“Sizin ayaklarınız benim başımın üstünde” diyordu.

“ Aman ya Rabbim ! Bu meğer Azamet ağacıymış da kendini saklıyormuş” dedim.

Ağaç içimden geçenleri okudu ve

“Yok “ dedi “yanılıyorsun ben Hiçlik ağacıyım”…”Gel sana benim içimdeki varlık ağaçlarını göstereyim”…

Kendimi birden ondan farklı ama aynı derecede muhteşem bir başka ağacın önünde buldum.

”Bunun adı ne?”dedim.

”Hepveren gülü “dedi.

“Ona neden böyle demişler ?” dedim.

“Onun tek ismi yok ki “ dedi.” Kimi Nazlı Hoca der, kimileri de ekmek ağacı. Ama kendi içindeki varlıktan maddeten ayrılma zamanı geldiğinde, o son görüş hakkını başkalarına verebilen bir yüceler yücesi olduğu için adına Hepveren gülü dediler”…O sırada Hepveren gülünden bir ses geldi…”Ben Hiçlik ağacıyım”..

Sonra ağaç birden bire değişti..yine güzel, yine azametli…

”Bunun adı ne?” dedim.

”Dile gelen taş” dedi. “Ama ona Samiha da derler”…

”Var ama yok mu gözüküyor ?” dedim.

“Hayır, yok ama var sananlar oluyor” dedi.

“Anlayamadım” dedim.

“Yanmış ama tütmediği için kül olduğunu bilememiş, var sanmışlar” dedi.

İşte o zaman ağaç dile geldi “Ben yokum..Ben yokum..”diyordu.

Gerçi kalbimde biten ağaç, yokluk tohumundan çıkmıştı ama yine de şaşırmıştım, her tanıdığım ağaç “Ben hiçim..Ben yokum” diyordu. Öyle de deseler madem ki ben onları görmüştüm, onları görünür kılan bir varlık ağacı olmalıydı, onu görmek istiyordum.

Sonunda “İşte !”dediler hep bir ağızdan “İşte gerçek varlık ağacı !

“ Bu ağaç Cenan yani Gönül suyuyla, ‘İnsanları seveceksin.Senin içinde tükenmez af, merhamet ve müsamaha hazineleri var. Onun için yalnız insanları değil bütün mahlukatı aynı yorulmaz hız ve aynı tükenmez iştiyakla seveceksin. Sende mevcut cevherleri cömertçe harcamalısın. İnsanları insanlara iştirak ederek, hatalarında ve sevaplarında onlarla bir olarak seveceksin. Doğumları ile çoğalıp ölümleri ile eksilecek kadar onlardan olacaksın.” diyerek büyütüldü. ‘ Ona Kenan Rifai de derler, Aşk ağacı da, kainat ağacı da…Kainatta her neyi görmeyi dilersen onda bulabilirsin. Ama sen onda kendini görmeyi dile, çünkü gerçek yüzün bir onda var !”…

”Bu ne sırlı bir iş !” dedim.

“Evet, çünkü O, HAKİKAT-İ MUHAMMEDİ'dir” dediler.