Arama

William Gibson

Güncelleme: 15 Mart 2009 Gösterim: 3.418 Cevap: 0
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
15 Mart 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
William Gibson
Ad:  WilliamGibson.jpg
Gösterim: 343
Boyut:  4.7 KB
Sponsorlu Bağlantılar
William Ford Gibson 17 Mart 1948'de Güney Carolina'nın Conway şehrinde dünyaya geldi. Çocukluğu annesiyle beraber Güneybatı Virginia'nın küçük bir dağ kasabasında geçti. Daha sonra öğrenimine Güney Arizona'daki yatılı bir okulda devam etti. 19 yaşında o sıralarda başlamış olan Vietnam savaşına katılmayı reddederek Amerika'yı terk edip Kanada'ya yerleşti. 1972'den beri Vancuaver'da karısı Deborah ve iki çocuğu ile birlikte yaşamını sürdürmekte.
Gibson, yazmaya İngiliz edebiyatı üzerine lisans eğitimini tamamladığı British Columbia üniversitesindeyken başladı. İlk kitabı olan Neuromancer 1984 yılında yayınladı. Kitap çıkar çıkmaz sadece bilimkurgu edebiyatında değil edebiyatın diğer dallarında da büyük ses getirdi. Neuromancer bir ilki gerçekleştirerek bilimkurgunun en büyük 3 ödülü olan Hugo, Philip K. Dick ve Nebula ödüllerinin üçünü birden kazandı. Neuromancer'ın bu beklenmeyen başarısının ardından yazar Count Zero (1986) ve Mona Lisa Overdrive (1988) kitaplarını da yayımlayarak daha sonradan "Sprawl" üçlemesi olarak adlandırılacak ilk serisini tamamladı.
William Gibson Sprawl üçlemesinden sonra Bridge üçlemesi olarak anılan Virtual Light (1993), Idoru (1996), All Tomorrow's Parties (1999) kitaplarını yazmıştır. Diğer kısa hikayelerini ise Burning Chrome (1986) adlı kitabında toplamıştır. İçinde bulunduğumuz yıl olan 2003'te son kitabı olan Pattern Recognition (2003) yayımlamıştır. Bütün bunlardan ayrı olarak cyberpunk'ın diğer öncülerinden birisi olan Bruce Sterling ile birlikte 1990 yılında The Difference Engine'ı cyberpunk'tan farklı bir akım olarak Steampunk akımının manifestosu olarak yayınlamışlardır.
Wlliam Gibson romanlarında sunduğu bir çok fikir şimdilerde sanat, sosyoloji ve teknolojinin bir çok alanında karşımıza çıkmaktadır.

Siberuzay'ın Babası
William Gibson , "Neuromancer" ile cyberspace'in vaftiz babası olmuştur. Bu ifadenin abartı olmadığını belirtmek için zaten "cyberspace - siberuzay" teriminin isim babasının William Gibson olduğunu ve ilk kez 1982 yılında yazdığı "Burning Chrome" adlı öyküsünde kullanıldığı söylemek yeterlidir.
"Yeni George Orwell" (The Sunday Times) ve "Bilimkurgunun Raymond Chandler'i" (Observer) olarak kabul edilsede, O, öncelikle yeni sibernetik dünya düzeninin ve sanal gerçekliğin rakipsiz gurusu, peygamberi ve sesidir.

William Gibson’un ağzından kendi hayatından kesitler:
Gene Wolfe bir keresinde şöyle demişti:
‘Ebeveynleri ölmüş ailenin tek çocuğu olmak tıpkı batan Atlantis kıtasının tek kurtulanı olmak gibi.’
Orada bir medeniyet yaşıyordu ve büyük bir kıta vardı. Ama gitti ve sen bunu tek hatırlayansın. Benim hikayem de aynıydı. Babam ben 6 yaşındayken ölmüştü. Annem ise 18’imde. Brian Aldiss şuna inanır; eğer bir romancının hayatını inceleyecek olursan orada erken yaşta yaşanmış travmatik bir olay bulursun. Benim hayatım da bundan farklı değildi.
Güney Carolina’nın güney şeridinde doğdum. Babam büyüyen bir inşaat şirketinde orta kademeli bir yöneticiydi. (Bir ufak ayrıntı: Gibson’un babasının inşaat şirketi ilk atom bombasının üretildiği Oak Ridge tesisinin bazı bölümlerini yapmış.) Televizyonun ilk yıllarıydı. Bilimkurgu temalı oyuncakların olduğu yıllar. Babam yeni bir iş gezisine çıkmıştı. Ama bir daha geri gelmedi. Bir restoranda boğazına bir şey kaçması sonucu ölmüştü. Annem beni Güneybatı Virginia’daki küçük bir kasabaya götürdü. Annem ve babam oralıydı. Öyle bir yerdi ki, modern hayat etkisini yer yer gösterse de modernlik çoğunlukla şüpheyle karşılanıyordu. Babamın ölümünde yaşadığım travma bir yana, sanıyorum beni bilimkurguya yaklaştıran da kasabanın modernizme olan bu yaklaşımı oldu.
Sonunda birçok Amerikalı bilimkurgu yazarının biyografisinde rastlayacağınız şekilde çok kitap okuyan, rafları kitaplar ve dergilerle doldurmayı takıntı haline getirmiş ve bir gün kendisinin de yazar olacağını düşleyen bir çocuğa dönüştüm.
Annemin ölümüyle her şey daha da kötüye gitti benim için. Okulu mezun olmadan bıraktım ve bir gün kendimi Kanada’da buldum. Sonrasında Vancouver’da eşimle tanıştım ve evlendim.
1977’de 12 yaşımdaki ilgi alanım olan bilimkurguya dönüş yaptım.
Tüm eserlerimi 1977 yılında aldığım manuel daktiloyla yazıyorum. Ki bu yöntem 1985’ten beri kullanılmaz. Onu kullanıyorum çünkü bu 1977 yılında herkesin kullandığı türden bir daktiloydu. Manuel bir daktiloydu çünkü bu o zaman ücretsiz alabileceğim tek makineydi.
İnternetten her zaman kaçındım. Ta ki kullanmayı red edemeyeceğim büyük bir olanak haline gelene kadar. Bugün, internette ancak her yerde geçirdiğim vakit kadar vakit geçiriyorum. Bir yılda toplam 12 saatten daha az TV seyrediyorum. 16 yaşımdan beri bu böyle. Neden böyle bilmiyorum. Bu bir seçim değildi.
Sanırım yaşıtım insanların TV için ayırdıkları zamana eşdeğer bir zamanı ben yazmak için kullanıyorum. Galiba en büyük sır da bu.

Biyografi Konusu: William Gibson nereli hayatı kimdir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

27 Haziran 2008 / Misafir Sinema ww
12 Şubat 2016 / _Yağmur_ Siyaset ww
12 Şubat 2016 / _Yağmur_ Siyaset ww
10 Nisan 2015 / Jumong Müzik ww
14 Ağustos 2015 / Kral_Aslan Taslak Konular